TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ MÜKAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/4368)
Karar Tarihi: 19/11/2019
R.G. Tarih ve Sayı: 24/12/2019-30988
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Denizhan HOROZGİL
Başvurucular
1. Ali MÜKAN
2. Hasan Doğan KILIÇ
3. İbrahim YOLCU
4. Mustafa AYTAÇ
5. Yıldız SÖNMEZ
6. Zafer GÜVEN
Vekili
Av. Özgür Ulaş KAPLAN
Başvurucu
7. Uğur YEŞİLTEPE
Vekilleri
Av. Özgür TAŞ
Av. Hasan ÖZCAN
Av. Enver Erdal ŞİMŞEK
Av. Özden Eren BAŞKAVAK GÜN
Av. Serdal ÖZMEN
Av. Fatma KALSEN
Av. Cem Sayel TOPRAK
Av. Cihan SÖYLEMEZ
Av. Kenan ÇETİN
Av. Asuman GEYİK GÜNAYDIN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan bazı eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyet hükmünde delil olarak kullanılmasının başvurucuların ifade ve örgütlenme özgürlüklerini ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 6/2/2015, 18/2/2015 ve 2/3/2015 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2015/2284 ve 2015/2962 numaralı bireysel başvuru dosyalarının konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2015/4328 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2015/4328 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyalarının kapatılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular Zafer Güven, Uğur Yeşiltepe, Ali Mükan, Hasan Doğan Kılıç, İbrahim Yolcu, Mustafa Aytaç ve Yıldız Sönmez (Ataş) sırasıyla 1988, 1985, 1976, 1984, 1986, 1965 ve 1989 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte Tunceli'de ikamet etmekte ve Tunceli'de bulunan Demokratik Haklar Derneğinin (DHD) faaliyetlerine katılmaktadırlar.
8. Başvurucular, Maoist Komünist Partisi/Halk Kurtuluş Ordusu (MKP/HKO) terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle 13/11/2012 tarihinde gözaltına alınmışlardır. Cumhuriyet savcısı 4/2/2013 tarihli iddianamesi ile başvurucular Zafer Güven ve Yıldız Sönmez'in terör örgütüne üye olma, terör örgütünün propagandasını yapma ve 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçundan; başvurucular Uğur Yeşiltepe, Ali Mükan, Hasan Doğan Kılıç, İbrahim Yolcu ve Mustafa Aytaç'ın ise terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir.
9. (Kapatılan) Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 26/6/2013 tarihinde başvurucular Zafer Güven, Uğur Yeşiltepe, Ali Mükan, Hasan Doğan Kılıç, İbrahim Yolcu, Mustafa Aytaç ve Yıldız Sönmez'in terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile mahkûmiyetlerine hükmetmiştir. Mahkeme, başvurucu Zafer Güven'in terör örgütünün propagandasını yapma şeklinde gerçekleştirdiği 1/5/2012 tarihli eyleminden 10 ay, 2911 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan ise 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; terör örgütünün propagandasını yapma şeklinde gerçekleştirdiği 31/12/2011 tarihli eylemiyle ilgili olarak ise kovuşturmanın ertelenmesine karar vermiştir. Mahkeme, başvurucu Yıldız Sönmez'in üzerine atılı terör örgütünün propagandasını yapma ve 2911 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından ise beraatine hükmetmiştir.
10. Mahkeme, gerekçeli kararına iddianame ve sanık savunmalarını özetleyerek başlamıştır. Daha sonra MKP/HKO terör örgütünün oluşumunu, gelişimini, yapısını ve kurulduğu tarihten itibaren gerçekleştirdiği terör eylemlerini, örgütün alt yapılanmalarını, bunların terör örgütü ile irtibatlarını detaylı biçimde açıklamıştır. Bu alt yapılanmalardan birinin de Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) olduğunu çeşitli ayrıntılarla vurgulayan Mahkeme, DHF'nin Demokratik Haklar Derneklerini bir federasyon çatısı altında toplamak ve böylelikle dernekler nezdinde yürütülen çalışmaları koordine etmek amacıyla oluşturulduğunu belirtmiştir. Yine Mahkeme, Demokratik Gençlik Hareketinin (DGH) ise MKP/HKO terör örgütünün amaçlarına hizmet eden gençlik yapılanması olduğunu vurgulamıştır. Son olarak Halkın Günlüğü gazetesi ile www.halkingunlugu.net isimli internet sitesinin MKP/HKO terör örgütünün yayın organları olduğunu ve örgüt propagandasının yapılmasına, mensuplarının bilgilendirilmesine ve yönlendirilmesine yönelik yayınlar yaptığını belirtmiştir.
11. İlk derece mahkemesi, başvurucuların terör örgütünün alt yapılanmaları DGH, DHF ve DHD tarafından düzenlenen birçok etkinliği organize ettiklerini veya bunlara katıldıklarını, bazı başvurucuların bu etkinliklerin bir kısmında şiddet içeren eylemler gerçekleştirdiğini tespit etmiştir. Ayrıca etkinliklerde “Faşistlerden hesap lafta sorulmaz, bizde hesapları namlular sorar, bedel ödedik bedel ödeteceğiz, 18 Mayısı unutma unutturma, devrim şehitleri ölümsüzdür, şehit namırın (şehitler ölmez), önderimiz İ.K. ölümsüzdür, gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek, faşizmi döktüğü kanda boğacağız" şeklinde sloganlar atıldığı da kararda vurgulanmıştır.
12. İlk derece mahkemesi, başvurucuların üzerine atılı bulunan her eylemi ayrı ayrı başlıklar hâlinde değerlendirmiştir. Mahkeme, söz konusu eylemlerden bazılarını mahkûmiyet hükümlerinde delil olarak kabul etmiş; bazılarını ise terör örgütü ve alt yapılanmaları ile ilişkisinin ispatlanamaması nedeniyle delil olarak kabul etmemiştir. Sonuç olarak Mahkeme, her bir başvurucu hakkındaki mahkûmiyet gerekçesini şu şekilde özetlemiştir:
"Sanık İbrahim Yolcu'nun;
- Yargılamaya konu MKP/HKO terör örgütünün bir alt seksiyonu olup örgütün amaçlarına hizmet eden Demokratik Haklar Derneği (DHD) içinde aktif rol alarak örgüte hizmet ettiği,
- Yine aynı örgütün alt seksiyonu olduğu anlaşılan Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) içinde aktif rol alarak MKP/HKO terör örgütünün amaçlarına hizmet ettiği,
- Terör örgütünün yayın organı olan 'Halkın Günlüğü' gazetesinin satışını yaparak örgütün amacına hizmet ettiği,
- Terör örgütü MKP/HKO'nun silahlı üyeleri olup Türk Silahlı Kuvvetleriyle girdikleri silahlı çatışma sonucunda ölü olarak ele geçirilen teröristlerin cenazelerine ve anma törenlerine katılmak ve mezar taşı temini ile ilgilenmek suretiyle onları ve yasadışı eylemlerini sahiplendiği,
- Sanığın, örgüt kurucusu olan İ.K.yı 'önder' olarak kabul ettiği,
- Sanığın, örgütün kurucusu olan İ.K.nın anıldığı 18 Mayıs, İşçi ve Emekçi Bayramının kutlandığı 1 Mayıs, Nevruz Bayramının kutlandığı 21 Mart gibi örgütün önem atfettiği günler ile örgüt üyeleri ile ilgili etkinliklerin organizasyonunda yer aldığı ve bizzat etkinliklere, örgütün seksiyonu olan DHF saflarında katıldığı ve örgütün, amaç ve ideolojisini kitlelere empoze etmesine katkı sağladığı, bu şekilde sanığın eylemlerinin 2011 ve 2012 yılları içerisinde, çeşitli tarihlerde ve süreklilik arz edecek şekilde belli bir yoğunluğa ulaştığı, yukarıda açıklandığı şekilde örgütün seksiyonlarında yer alarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak, örgütün silahlı ve silahsız mensuplarını sahiplenip onların yasa dışı eylemlerini benimsemek şeklinde belli bir çeşitlilik seviyesine ulaşan eylemleri nedeniyle, terör örgütü MKP/HKO ile arasında organik bir bağ olduğunu açıkça ortaya koyduğu ve dolayısıyla adı geçen örgütün bir üyesi olduğu anlaşılmıştır.
...
Sanık Hasan Doğan Kılıç'ın;
- Terör örgütü MKP/HKO'nun silahlı üyeleri olup Türk Silahlı Kuvvetleriyle girdikleri silahlı çatışma sonucunda ölü olarak ele geçirilen teröristlerin cenazelerine ve anma törenlerine katılmak suretiyle onları ve yasadışı eylemlerini sahiplendiği,
- Yargılamaya konu MKP/HKO terör örgütüyle aynı çizgide terörist faaliyetlerde bulunan diğer bazı örgütlere de devrimci birliktelik adına destek verdiği,
- Sanığın, örgütün kurucusu olan İ.K.nın anıldığı 18 Mayıs, İşçi ve Emekçi Bayramının kutlandığı 1 Mayıs, Nevruz Bayramının kutlandığı 21 Mart gibi örgütün önem atfettiği günler ile örgüt üyeleri ile ilgili etkinliklerin organizasyonunda yer aldığı ve bizzat etkinliklere, örgütün seksiyonu olan DHF saflarında katıldığı, örgütün amaç ve ideolojisini kitlelere empoze etmeye çalıştığı ve bu şekilde sanığın eylemlerinin 2011 ve 2012 yılları içerisinde, çeşitli tarihlerde ve süreklilik arz edecek şekilde belli bir yoğunluğa ulaştığı, yukarıda açıklandığı şekilde örgütün seksiyonlarında yer alarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak, diğer bazı terör örgütlerini desteklemek, örgütün silahlı ve silahsız mensuplarını sahiplenip onların yasa dışı eylemlerini benimsemek şeklinde belli bir çeşitlilik seviyesine ulaşan eylemleri nedeniyle, terör örgütü MKP/HKO ile arasında organik bir bağ olduğunu açıkça ortaya koyduğu ve dolayısıyla adı geçen örgütün bir üyesi olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ali Mükan'ın;
- Terör örgütü MKP/HKO'nun silahlı üyeleri olup Türk Silahlı Kuvvetleriyle girdikleri silahlı çatışma sonucunda ölü olarak ele geçirilen teröristlerin cenazelerine ve anma törenlerine katılmak suretiyle onları sahiplendiği,
- Sanığın, örgütün kurucusu olan İ.K.nın anıldığı 18 Mayıs, İşçi ve Emekçi Bayramının kutlandığı 1 Mayıs, Nevruz Bayramının kutlandığı 21 Mart gibi örgütün önem atfettiği günlerde, örgütün seksiyonu olan DHF saflarında katıldığı ve örgütün, amaç ve ideolojisini kitlelere empoze etmesine katkı sağladığı,
- Örgütün seksiyonu durumundaki DHF ve DHD gibi oluşumların üyelerini ve dolayısıyla örgütün yandaşlarını sahiplendiği ve bu şekilde sanığın eylemlerinin 2011 ve 2012 yılları içerisinde, çeşitli tarihlerde ve süreklilik arz edecek şekilde belli bir yoğunluğa ulaştığı, yukarıda açıklandığı şekilde örgütün seksiyonlarında yer alarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak, örgütün silahlı ve silahsız mensuplarını sahiplenip onların yasa dışı eylemlerini benimsemek şeklinde belli bir çeşitlilik seviyesine ulaşan eylemleri nedeniyle, terör örgütü MKP/HKO ile arasında organik bir bağ olduğunu açıkça ortaya koyduğu ve dolayısıyla adı geçen örgütün bir üyesi olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Zafer Güven'in;
- Örgütün seksiyonu olan Demokratik Gençlik Hareketi isimli oluşum içinde aktif rol alarak örgütün amaçlarına hizmet ettiği,
- Terör örgütü MKP/HKO'nun silahlı üyeleri olup Türk Silahlı Kuvvetleriyle girdikleri silahlı çatışma sonucunda ölü olarak ele geçirilen teröristlerin cenazelerine ve anma törenlerine katılmak, yaralı teröristlerin ise tedavileri ile ilgilenmek suretiyle onları sahiplendiği,
- Sanığın, örgüt kurucusu olan İbrahim Kaypakkaya'yı 'önder' olarak kabul ettiği,
- Sanığın, örgütün kurucusu olan İbrahim Kaypakkaya'nın anıldığı 18 Mayıs, İşçi ve Emekçi Bayramının kutlandığı 1 Mayıs, Nevruz Bayramının kutlandığı 21 Mart gibi örgütün önem atfettiği günler ile örgüt üyeleri ile ilgili etkinliklere, örgütün seksiyonu olan DHF saflarında bizzat katıldığı ve böylece örgüt yandaşları ile örgüt arasındaki bağın güçlenmesine hizmet ettiği, bu şekilde sanığın eylemlerinin 2011 ve 2012 yılları içerisinde, çeşitli tarihlerde ve süreklilik arz edecek şekilde belli bir yoğunluğa ulaştığı, yukarıda açıklandığı şekilde örgütün seksiyonlarında yer alarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak, örgütün düzenlediği konferansa katılarak alınan kararları uygulamak, örgütün silahlı mensuplarını sahiplenip onların yasa dışı eylemlerini benimsemek şeklinde belli bir çeşitlilik seviyesine ulaşan eylemleri nedeniyle, terör örgütü MKP/HKO ile arasında organik bir bağ olduğunu açıkça ortaya koyduğu ve dolayısıyla adı geçen örgütün bir üyesi olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Aytaç'ın;
Sanık Uğur Yeşiltepe'nin;
- Yargılamaya konu MKP/HKO terör örgütünün bir alt seksiyonu olup örgütün amaçlarına hizmet eden Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) içinde aktif rol alarak örgüte hizmet ettiği,
Sanık Yıldız Ataş'ın;
- Yargılamaya konu MKP/HKO terör örgütünün bir alt seksiyonu olup örgütün amaçlarına hizmet eden Demokratik Haklar Derneği (DHD) ve üst oluşumu Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) içinde aktif rol alarak örgüte hizmet ettiği,
- Terör örgütü MKP/HKO'nun silahlı üyeleri olup Türk Silahlı Kuvvetleriyle girdikleri silahlı çatışma sonucunda ölü olarak ele geçirilen teröristlerin cenazelerine katılmaksuretiyle onları ve yasadışı eylemlerini sahiplendiği,
- Terör örgütünün yayın organı olan 'Halkın Günlüğü' gazetesinin satışını/dağıtımını yaparak örgütün amacına hizmet ettiği,
- Sanığın, İşçi ve Emekçi Bayramının kutlandığı 1 Mayıs, Nevruz Bayramının kutlandığı 21 Mart gibi örgütün önem atfettiği günler ile örgüt üyeleri ile ilgili etkinliklerin organizasyonunda yer aldığı ve bizzat etkinliklere, örgütün seksiyonu olan DHF saflarında katıldığı, örgütün amaç ve ideolojisini kitlelere empoze etmeye çalıştığı ve bu şekilde sanığın eylemlerinin 2011 ve 2012 yılları içerisinde, çeşitli tarihlerde ve süreklilik arz edecek şekilde belli bir yoğunluğa ulaştığı, yukarıda açıklandığı şekilde örgütün seksiyonlarında yer alarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak, diğer bazı terör örgütlerini desteklemek, örgütün silahlı ve silahsız mensuplarını sahiplenip onların yasa dışı eylemlerini benimsemek, örgütün düzenlediği konferansa katılarak alınan kararları uygulamak şeklinde belli bir çeşitlilik seviyesine ulaşan eylemleri nedeniyle, terör örgütü MKP/HKO ile arasında organik bir bağ olduğunu açıkça ortaya koyduğu ve dolayısıyla adı geçen örgütün bir üyesi olduğu anlaşılmıştır."
13. Temyiz üzerine başvurucular hakkında terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 14/11/2014 tarihinde onanmıştır. Yargıtayın onama kararının gerekçesi şöyledir:
"Olay yeri fotoğrafları, inceleme, arama, elkoyma ve iletişimin tespiti tutanakları ile tüm dosya kapsamına göre; Dairemizin 4.3.2013 tarih 2010/10955 esas, 2013/3240 sayılı kararı ile silahlı terör örgütü MKP (Maoist Kominist Partisi) ile irtibatlı olduğu kabul edilen Demokratik Gençlik Hareketinin (DGH) faaliyetleri kapsamında düzenlenen etkinlik ve eylemlere katılma, müzahir kitlenin anılan eylemlere katılmasını sağlama, eylemlere katılımı organize etme, örgütün propagandasını yapma, örgüt mensubu iken ölen ya da öldürülen şahısların cenazelerini ve sanık veya hükümlü sıfatıyla ceza evinde bulunan örgüt mensuplarını örgütsel bağlılık içinde sahiplenme ve bu kapsamda gerçekleştirilen eylemlerin örgütle bağlantılı yayın organlarında yer almasını sağlama şeklindeki çeşitlilik ve süreklilik gösteren eylemleri nedeniyle sanıkların MKP silahlı terör örgütü üyesi olduklarına ilişkin kabul ve uygulamada bir isabetsizlik görülmemiştir."
14. Başvurucular Ali Mükan, Hasan Doğan Kılıç, İbrahim Yolcu, Mustafa Aytaç ve Yıldız Sönmez Yargıtay ilamından 27/1/2015 tarihinde haricen haberdar olduklarını belirtmiş; 18/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Başvurucu Zafer Güven Yargıtay ilamından 17/2/2015 tarihinde haricen haberdar olduğunu belirtmiş, 2/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu Uğur Yeşiltepe ise Yargıtay ilamından 19/1/2015 tarihinde haricen haberdar olduğunu belirtmiş, 6/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin Birdal ([GK], (B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39) başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 19/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular yasal bir dernek faaliyeti kapsamında bazı toplantılara katılmış olmalarının ve toplantılarda atılan sloganlar ile diğer düşünce açıklamalarının mahkûmiyet hükümlerinde delil olarak kullanılmasını şikâyet etmiş, katıldıkları toplantıların terör örgütü tarafından veya terör örgütünün amacı doğrultusunda organize edildiğine ilişkin bir bilgi ya da belgenin yargılama dosyasında bulunmadığını ifade etmişlerdir. Başvurucular, Anayasa'da güvence altına alınan hakların kullanılması niteliğinde olan eylemlerinin terör örgütüne üye olma suçunun delili olarak kullanılmasının ifade ve örgütlenme özgürlüklerini ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
18. Katıldıkları veya organize ettikleri toplantılar ile bu toplantılarda açıklanan bazı düşüncelerin terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkûmiyet kararının delili olarak kullanılması başvurucuların ifade ve örgütlenme özgürlükleri üzerinde caydırıcı etki doğurabilir. Dolayısıyla başvurucuların Anayasa'nın 26. ve 33. maddesinde koruma altına alınan hakkına müdahalede bulunulduğu kabul edilmelidir (Metin Birdal, § 48).
19. Başvuru konusu müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrası ile 33. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı anlaşılmıştır (Metin Birdal, §§ 52, 53). Bu nedenle başvuru konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı değerlendirilecektir.
1. Müdahalenin Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
20. Temel hak ve özgürlüklerin koruması altında bulunan bir eylemin terör örgütüne üye olma suçunun mahkûmiyetinde delil olarak kullanılması suretiyle temel hak ve özgürlüklere yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir (zorunlu toplumsal ihtiyaç testine ilişkin açıklamalar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 51, 53-55, 57; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/3943, 4/6/2015, § 68;Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, §§ 45, 46; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
2. Somut Olayın Değerlendirilmesi
21. Terör örgütüne üye olma suçu, üye ve hatta örgüt henüz bir suç işlememiş olsa dahi örgütün toplum için yarattığı tehlikeyi cezalandıran ve bu yönüyle bir yandan da örgüt faaliyetleri kapsamında suç işlenmesini engelleme amacı taşıyan bir suç türüdür (Metin Birdal, §§ 60, 61).
22. Bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir yargılamanın sonucu itibarıyla adil olup olmadığını değerlendirmek değildir. Dolayısıyla başvurucular hakkında isnat edilen terör örgütü üyesi olma suçunun sübuta erip ermediği veya toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup olmadığı meselesi, ilkesel olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Metin Birdal, § 47; Yılmaz Çelik [GK], B. No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45; krş. Ferhat Üstündağ, § 65). Bundan başka bir ceza yargılamasında hangi delillerin hükme esas alınabileceği meselesi de esas itibarıyla Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışındadır (Türk ceza muhakemesi hukuku uygulamasına ilişkin bazı değerlendirmeler için bkz. Metin Birdal, §§ 67-71).
23. Bir kişinin henüz başka bir suç işlemeden yalnızca terör örgütüne üye olması nedeniyle cezalandırılabilmesi için yargılama makamlarının o kişinin terör örgütüyle olan bağlarını ortaya koyması gerekir. Henüz ceza kanunlarında tanımlanan bir suçu işlememiş olsa bile bir terör örgütü ile örgüt üyeliği olarak kabul edilecek kuvvette bir bağın varlığının araştırılması bireylerin sahip olduğu fikirlerin, bağlı oldukları toplumsal grupların ve ideolojilerinin, davranışlarının anlamlarının ve bunların altında yatan saiklerin de değerlendirilmesini gerektirebilir. Böyle bir değerlendirmenin örgütlere üye olmak, toplantılara katılmak veya düşünce açıklamaları yapmak gibi kişilerin anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan eylemlerini de kapsadığı durumlarda başta ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlükleri ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel haklar üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilecek potansiyele sahip olduğu açıktır (Metin Birdal, §§ 63, 64).
24. Kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan faaliyetlerinin terör örgütü üyesi olma suçundan verilen mahkûmiyet kararlarının delili olarak kullanılmasının temel haklar üzerinde yaratacağı caydırıcı etki nedeniyle -devletin toplumu terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı korumak şeklindeki pozitif yükümlülüğünün bir sonucu olarak- insanların terörsüz bir ortamda yaşama hakkı ile bu süreçte bireylerin potansiyel olarak etkilenebilecek temel hakları arasında adil bir denge kurulmalıdır (Metin Birdal, § 65).
25. Söz konusu dengenin sağlandığının kabul edilebilmesi için derece mahkemelerinin kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan faaliyetlerinin terör örgütü üyesi olma suçundan verilen mahkûmiyet kararlarında delil olarak kullanılmasının zorunlu bir ihtiyacı karşıladığını göstermeleri gerekir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin benzer başvurulardaki denetimi temel haklara bu şekilde yapılan müdahalenin zorunlu bir ihtiyacı karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilip gösterilemediği ile sınırlı olacaktır (Metin Birdal, § 72).
26. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruda başvurucuların ifade ve örgütlenme özgürlüklerine yapılan müdahalelerin gerçekten toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelip gelmediği sorusuna cevap bulacaktır.
27. Başvuru konusu olayda ilk derece mahkemesi; süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösterdiği kabul edilen eylem ve davranışlarıyla şiddeti ve demokratik olmayan yöntemleri benimseyen başvurucuların MKP/HKO terör örgütünün üyesi olduğu kanaatine ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi başvurucu tarafından sunulan bilgi ve belgeler ile derece mahkemelerince başvurucunun mahkûm edilmesi için benimsenen gerekçeleri yukarıda yer verilen ilkeler uyarınca bir bütün olarak ve dikkatle incelemiştir.
28. Somut olayın koşullarında ilk derece mahkemesinin başvurucuları suç oluşturmadığı ve anayasal hakların kullanımından ibaret olduğu ileri sürülen eylemleri nedeniyle mahkûm ettiği kabul edilmemiştir. İlk derece mahkemesi diğer bazı deliller yanında MKP/HKO terör örgütünü, terör örgütü mensuplarını veya terör eylemlerini yücelten sloganların atıldığı veya pankartların açıldığı, terör örgütü liderinin sahiplenildiği, terör örgütünün propagandasına dönüştürülen gösterilere katılmış olmasını veya organize etmesini başvurucuların örgüt üyeliğini açıklayan ve eylemlerinin sürekliliğini gösteren deliller olarak kullanmıştır (krş. Metin Birdal, § 76).
29. Nitekim ilk derece mahkemesi mahkûmiyet kararında, MKP/HKO terör örgütü ile örgütün DHD, DHF ve DGH isimli alt yapılanmaları arasındaki ilişkiyi ayrıntılı biçimde açıklamış; başvurucuların söz konusu yapılanmalar içinde farklı tarihlerde gerçekleştirdikleri ve örgütsel amaçlarla yapılan birçok eylem ve faaliyete, toplantılarda atılan ve örgütsel bağı gösteren sloganlara, başvurucuların birbirleriyle ve diğer örgüt üyeleriyle olan ilişkilerini gösteren fiziki takip tutanakları ile iletişimin tespiti kayıtlarına dayanmıştır. Mahkeme ayrıca Halkın Günlüğü gazetesinin satışının ve dağıtımının yapılarak bunların gelirinin DHD'ye aktarılmasını ve terör örgütü MKP/HKO'nun silahlı çatışma sonucunda ölü veya yaralı ele geçirilen üyelerinin ve örgüt liderinin sahiplenilmesini de başvurucuların örgüt üyeliğini gösteren deliller olarak kabul etmiştir.
30. İlk derece mahkemesi bu kapsamda, başvurucuların söz konusu toplantı ve gösterileri organize etmek veya bunlara katılmak biçimindeki eylemlerinin ve bu eylemlerdeki ifadelerinin -yasal bir dernek faaliyeti kapsamında yapılsa dahi- onların MKP/HKO terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasına kendi istekleriyle ve bilerek dâhil olduklarına dair bilgileri doğrular ve tamamlar nitelikte olduğunu ikna edici biçimde ortaya koymuştur. Bu bağlamda ilk derece mahkemesi, başvurucuların şikâyete konu eylemlerinin mahkûmiyet hükmünde delil olarak kullanılmasının bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile göstermiştir.
31. Sonuç olarak başvurucuların ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahale demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bir müdahale olarak değerlendirilemez.
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
33. Açıklanan gerekçelerle bir ihlal bulunmadığı açık olduğundan ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine dair başvuruların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 19/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.