logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Egeçep Derneği ve diğerleri [2.B.], B. No: 2015/4453, 3/7/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EGEÇEP DERNEĞİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/4453)

 

Karar Tarihi: 3/7/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Gülbin AYNUR

Başvurucular

:

1. EgeçepDerneği

 

 

2. Arif Ali CANGI

 

 

3. Berrin Esin KAYA

 

 

4. Erhan İÇÖZ

 

 

5. Ertuğrul BARKA

 

 

6. Muammer SAKARYALI

 

 

7. Oya OTYILDIZ

 

 

8. Recep ERKOL

Vekili

:

Av. Arif Ali CANGI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, endüstriyel atık bertaraf ve geri kazanım tesisi için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu kararının iptali istemiyle açılan davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/3/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvuruculardan Ege Çevre ve Kültür Platformu (Egeçep) Derneği (Dernek); Ege Bölgesi'nde çevreyi, kültürel ve doğal varlıkları korumak amacıyla çalışmalarda bulunmak, bunların bozulmasına sebep olabilecek faaliyetler konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve söz konusu faaliyetleri önlemek için gerekli hukuksal yollara başvurmak, demokratik baskı grubu işlevini görmek amacıyla kurulmuş, merkezi İzmir/Konak'ta bulunan bir özel hukuk tüzel kişisidir. Başvuruculardan Recep Erkol İzmir il merkezinde ikamet etmekte, adı geçen başvurucunun ayrıca Manisa Kula Sandal Belediyesi sınırları içinde taşınmazları bulunmaktadır. Diğer başvurucular da İzmir il merkezinde ikamet etmekte olup aynı zamanda Dernek üyesidir (Berrin Esin Kaya yönetim kurulu başkanı; Arif Ali Cangı, Oya Otyıldız, Erhan İçöz ve Muammer Sakaryalı kurucu üyedir).

7. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 9/5/2008 tarihinde, Manisa'nın Kula ilçesinin Sandal Belediyesi mücavir alan sınırları içindeki Kırtıllıtepe mevkiinde yapılması planlanan Ege bölgesi endüstriyel atık bertaraf ve geri kazanım tesisi hakkında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı vermiştir.

8. Söz konusu karar Sandal Belediye Başkanlığı tarafından 12/6/2008-17/6/2008 tarihleri arasında ilan panosuna asılmış ve hoparlör ile duyurulmuştur. 2010 yılı içinde tesise ilişkin inşaat tamamlanmıştır.

9. Başvurucu Dernek 5/4/2010 tarihinde Manisa Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne (Valilik) başvurmuş vesöz konusu tesisin çevresel etkileri konusunda gerekli bilimsel çalışma ve değerlendirmelerin yapılabilmesi, idari ve yargısal yollara başvurulabilmesi için tesise verilen ÇED raporunun, lisans ve diğer izinlerin birer örneğinin gönderilmesini talep etmiştir.

10. Valiliğin 7/6/2010 tarihli yazı ile ÇED dosyasının Çevre ve Şehircilik Bakanlığından temin edilmesi gerektiğini bildirmesi üzerine başvurucu Dernek 21/7/2010 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına başvurmuştur. Başvurucu Derneğin talebi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2/8/2010 tarihli yazısı ilecevaplandırılmıştır.

11. Başvurucular, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının cevap yazısı üzerine tesise verilen ÇED olumlu kararının iptali istemiyle 20/8/2010 tarihinde Manisa İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucular; dava dilekçesinde bölgede yapılması planlanan tesise kamyonlarla atık taşınacağını, atıkların yakılması sırasında ortaya çıkacak gazlarla halk ve çevre sağlığının zarar göreceğini, tesisin yer seçiminin uygun olmadığını, yanardağ yakınlarında kurulacak olması nedeniyle bölgedeki tarihi dokunun olumsuz etkileneceğini belirterek dava konusu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

12. Dava, anılan Mahkemenin 25/11/2011 tarihli kararıyla süre aşımından reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde ÇED olumlu kararının 12/6/2008-17/6/2008 tarihleri arasında Sandal Belediyesinin ilan panosuna asılarak ve hoparlör ile duyurularak ilan edildiği belirtilmiştir. Buna göre başvurucuların dava konusu kararı 17/6/2008 tarihinde öğrendiklerinin kabulünün gerektiği belirtilen kararda, bu tarihten itibaren altmış gün içinde doğrudan ya da idari başvuru süreci işletildikten sonra dava açılması gerekirken bu süreler geçirildikten sonra 20/8/2010 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı ifade edilmiştir.

13. Karar Danıştay Ondördüncü Dairesinin 9/10/2013 tarihli kararıyla onanmıştır.

14. Başvurucuların karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 9/12/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

15. Nihai karar başvurucu Derneğe 10/2/2015, diğer başvurucular vekiline 12/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucular 10/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. 17/7/2008 tarihli ve 26939 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve olay tarihinde yürürlükte olan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" (1) Komisyonun nihai ettiği Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu halkın görüş ve önerilerini almak üzere İl Çevre ve Orman Müdürlüğünde ve Bakanlıkta on işgünü görüşe açılır. Bakanlıkça projeyle ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de dikkate alınarak üç işgününde komisyon üyesi sayısı kadar çoğaltılması istenir. Çoğaltılan Nihai Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu beş işgünü içerisinde Bakanlığa sunulur.

 (2) Bakanlık, Komisyonun rapor hakkındaki çalışmalarını dikkate alarak beş işgünü içinde proje için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" ya da "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumsuz" kararı verir, bu kararı proje sahibine ve ilgili kurum ve kuruluşlara yazılı olarak bildirir. Valilik, alınan kararın içeriğini, karara esas gerekçelerini ve halkın görüş ve önerilerinin Nihai Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporuna yansıtıldığını uygun araçlarla halka duyurur."

18. 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 4. maddesinin (y) bendi şöyledir:

"Askıda ilan: Gerçekleştirilmesi planlanan projenin ÇED süreci hakkında, projeden etkilenecek veya etkilenmesi muhtemel halkın yaşadığı yer/yerlerde, valilik, kaymakamlık ve muhtarlık binasında veya köy odasında bulunan askı ilan yerlerinde yapılan yazılı duyuruyu ifade eder."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 3/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

20. Başvurucular, Dernek çalışmaları sırasında tesisin kurulduğunu öğrendiklerini ve konuya ilişkin bilgi almak için yaptıkları başvuruya verilen cevap üzerine süresinde dava açtıklarını belirtmektedir. Başvurucular, tesiste yüksek oranda tehlikeli atık bertarafının yapılacak olması nedeniyle tesisin çevresel etkileri hakkındaki bilgilendirmenin daha geniş bir kitleye yapılması gerektiğini; sadece Sandal Belediyesi ile sınırlı tutulan bir ilanın halkın bilgilendirilmesi ile ulaşılmak istenen amacı sağlayamayacağını ifade etmektedir. Gerçek kişi olan başvurucular ayrıca, kurulmak istenen tesise yakın bir bölge olan İzmir'de yaşadıklarını hatırlatarak, çevrenin ve sağlıklı bir çevrede yaşama haklarının korunması amacıyla açtıkları idari davanın Sandal Belediyesinde yapılan ilan tarihi esas alınarak süre aşımından reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmektedir. Başvurucular yukarıda yer verilen sebeplerle adil yargılanma, sağlıklı bir çevrede yaşama, maddi ve manevi varlığın korunması haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

21. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyetlerinin özü; maddi ve manevi varlığın, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının korunmasına yönelik olarak açılan idari davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle uyuşmazlığın esasının incelenememesidir. Bu itibarla belirtilen ihlal iddiaları, adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

1. Başvurucu Derneğin Mağdur Statüsü Yönünden

23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmışöyledir:

"…Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir."

24. Hukukumuzda özel hukuk tüzel kişilerinden biri olan derneklerin 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca sadece dernek tüzel kişiliğine ait hakların ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecekleri öngörülmüştür.

25. Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulmuş olup bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak dava açma hakkının/ehliyetinin var olduğu hukuk sisteminde kabul edilen derneklerin doğrudan taraf sıfatıyla yer aldığı ve yargılamanın bizzat süjesi olduğu bir davada adil yargılanma hakkına ilişkin güvencelerden yararlanacağı tartışmasızdır. Hâl böyle olunca derneğin söz konusu davada gerçekleşen adil yargılanma hakkı ihlallerinden etkilenmeyeceğinden ve dolayısıyla bu ihlalin mağduru olamayacağından söz edilemez. Derneklerin doğrudan taraf sıfatını haiz olduğu bir davada güvencelerinden faydalandırıldığı adil yargılanma hakkına ilişkin ihlal iddialarını ileri sürebileceği bireysel başvuru hakkından yararlanamayacağının kabul edilmesi hukuk sisteminde kendilerine tanınmış olan dava hakkının etkinliğini zedeleyeceği gibi bireysel başvurunun temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla da bağdaşmaz.

26. Dolayısıyla derneklerin -yargılamaya konu uyuşmazlık özü itibarıyla gerçek kişilere mahsus bir hakkı ilgilendirse dahi- doğrudan taraf sıfatıyla bulunduğu bir davayla ilgili olarak gerçek kişilere özgü haklardan (özel ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı,işkence ve kötü muamele yasağı gibi) ayrı ve bağımsız şekilde, saltadil yargılanma hakkına yönelik ihlal iddiaları bakımından mağdur statüsünün bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Bir başka ifadeyle derneğin ortak amacın gerçekleştirilmesi için açtığı bir davadaki adil yargılanma hakkının 6216 sayılı Kanun'un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası bağlamında dernek tüzel kişiliğine ait bir hak olduğu kabul edilmelidir.

27. Buna göre başvurucu Derneğin doğrudan taraf konumunda olduğu somut davaya ilişkin adil yargılanma hakkı ihlali iddialarını içeren bireysel başvuruda mağdur statüsünün bulunduğu, dolayısıyla başvurunun kişi bakımından yetkiye ilişkin kabul edilebilirlik kriterini sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.

2. İhlal İddiası Yönünden

28. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34).

29. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).

30. Somut olayda idari işlemin iptali istemiyle açılan davanın süre aşımından reddedilerek uyuşmazlığın esasının incelenmemesi nedeniyle başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu görülmektedir.

31. Mahkemeye erişim hakkına yapılan bu müdahalenin Anayasa'ya uygunluğundan söz edilebilmesi için Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen; kanuna dayanma, meşru bir amaç taşıma ve ölçülü olma koşullarını sağlaması gerekmektedir.

32. Davanın süre aşımından reddi yönündeki Mahkeme kararının 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesine dayandığı dikkate alındığında müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu açıktır.

33. İdari işlemlere karşı dava açmanın belli bir süreyle sınırlanması idari istikrar gerekçesine dayandırılmaktadır. İdari istikrarın sağlanması Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Dolayısıyla kanun koyucunun idari istikrarın sağlanması gayesiyle idari işlemlere karşı dava açılmasını belli bir süreyle sınırlamasının anayasal açıdan meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır (Çölbeyi Lojistik Nakliyat Gümrükleme Denizcilik İnşaat Turizm Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi, B. No: 2014/12354, 9/11/2017, § 52).

34. Son olarak başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi; bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka anlatımla mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

35. Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65). Bu kapsamda mevzuatta öngörülen dava açma süresine ilişkin kuralların hukuka açıkça aykırı olarak yanlış uygulanması veya bu sürelerin hatalı hesaplanması nedenleriyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru haklarını kullanmasına engel olunması mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., § 38).

36. Bu bağlamda dava açma süresinin işlemeye başladığı an da mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem taşımaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 66). Dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağını belirleme ve mevzuatı bu yönüyle yorumlama görevi esasen derece mahkemelerine aittir. Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma süresinin başlatılacağı tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin bir görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol, dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili derece mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut olayın koşulları ışığında incelemektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2014/18135, 20/9/2017, § 46). Bu kapsamda dava açma süresinin henüz dava hakkının doğmadığı ya da hak sahibinin dava hakkının doğduğundan haberdar olmadığı ve somut koşullar çerçevesinde haberdar olduğunun kabulünü haklı kılan nedenlerin bulunmadığı bir dönemde işlemeye başlaması dava hakkının varlığını anlamsız kılabileceğinden ölçülülük ilkesini zedeleyebilir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Yaşar Çoban, § 66).

37. Başvurucular dava konusu ÇED olumlu kararının Dernek merkezinin bulunduğu ve ayrıca ikamet ettikleri yer olan İzmir'de ilan edilmemesi nedeniyle karardan haberdar olamadıklarını belirtmekte, ilanın yalnızca Sandal Belediyesinde yapılmış olmasının ve dava açma süresinin başlangıcında Sandal Belediyesinde yapılan ilan tarihinin esas alınmasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğinden şikâyet etmektedir.

38. Somut olayda başvurucu Derneğin kuruluş amacının ve faaliyet alanının Dernek Tüzüğü'nde; Ege Bölgesi'nde çevreyi, kültürel ve doğal varlıkları korumak için çalışmalarda bulunmak, bu değerlerin zarar görmesine sebep olabilecek yatırım ve projeler ya da fiiller konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve bu nitelikteki faaliyetleri önlemek için gerekli hukuksal yollara başvurmak, demokratik baskı grubu işlevini görmek olarak belirtildiği görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuruya dayanak davada uyuşmazlık konusu edilen ÇED olumlu kararına konu tesisin Ege Bölgesi sınırları içindeki Manisa'nın Kula ilçesinin Sandal Belediyesi mücavir alanında kurulduğu gözönünde bulundurulduğunda başvurucu Dernekten, doğrudan faaliyet gösterdiği ve çevresel olayları takip ettiği bir bölgede yürütülenproje kapsamında kurulan tesisin bulunduğu yerleşim yerinde gerçekleştirilen ilandan haberdar olmasının beklenmesinin makul ve öngörülebilir bir yaklaşım olduğu açıktır.

39. Gerçek kişi olan diğer başvurucular iseİzmir il merkezinde ikamet ettiklerinden Sandal Belediyesinde gerçekleştirilen ilandan haberdar olamadıklarını belirtmekte, ÇED olumlu kararının tesise yakın bir yer olmasına rağmen İzmir'de ilan edilmemiş olmasının bir usul eksikliği olduğunu ileri sürmektedir. Başvuruculara göre Sandal Belediyesinde gerçekleştirilen ilan tarihi dava açma süresinin başlangıcında esas alınmamalıdır.

40. Çevresel etki değerlendirmesine ilişkin mevzuatta; gerçekleştirilmesi planlanan projenin ÇED süreci hakkında, projeden etkilenecek veya etkilenmesi muhtemel halkın yaşadığı yer veya yerlerde ilan yapılmasının öngörüldüğü, bu ilan ile kararın yöre halkına duyurularak kişi ve kurumların süreç hakkında bilgilendirilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda başvurucular tarafından; ikamet ettikleri İzmir'de ilan yapılması gerekliliğine dayanak olarak sadece tesise yakın bir yer olması şeklinde soyut bir ifade kullanıldığı, bunun haricinde ilgili mevzuat uyarınca İzmir'de de ilan yapılması gerekliliğini ortaya koyabilecek ya da en azından bu iddiayı savunulabilir hâle getirecek ve dolayısıyla derece mahkemesinin bu hususta araştırma yapmakla yükümlü kılınmasını haklı gösterecek nitelikte İzmir'de meydana gelebilecek çevresel etkilere dair herhangi bir olguya işaret edilmediği, bilakis derece mahkemelerine sunulan dilekçelerde projenin ilanın gerçekleştirildiği Sandal Belediyesinin bağlı olduğu Kula ilçesi ile Manisa'nın Salihli ilçesindeki çevresel unsurlar üzerinde meydana getireceği olumsuz etkilerden bahsedildiği görülmektedir.

41. Bu itibarla maddi olayın niteliği de gözönünde bulundurularak gerekçeli kararda yer verilen hukuki tespitler ve dayanaklar irdelendiğinde derece mahkemesinin dava açma süresinin başlangıcına esas aldığı tarih itibarıyla başvurucuların dava konusu işlemden haberdar olduklarının ya da olmaları gerektiğinin kabulünü haklı kılan nedenlerin bulunmadığı söylenemez.

42. Bu durumda Mahkeme kararının dava açma süresinin hesaplanmasına ilişkin usul kurallarının uygulanması noktasında davanın hakkaniyetine halel getirecek nitelikte aşırı şekilci bir yorum ve değerlendirme içermediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla şikâyete konu yargılama işlemlerinde mahkemeye erişim hakkı yönünden bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 3/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Egeçep Derneği ve diğerleri [2.B.], B. No: 2015/4453, 3/7/2018, § …)
   
Başvuru Adı EGEÇEP DERNEĞİ VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2015/4453
Başvuru Tarihi 10/3/2015
Karar Tarihi 3/7/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, endüstriyel atık bertaraf ve geri kazanım tesisi için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu kararının iptali istemiyle açılan davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 48
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi