TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KAMURAN REŞİT BEKİR BAŞVURUSU (9)
|
(Başvuru Numarası: 2015/4505)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
Kamuran
REŞİT BEKİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun sakıncalı bulunarak
muhatabına gönderilmemesine karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, (kapatılan) Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik
Mahkemesinin 17/11/1994 tarihli kararı gereğince hükümlü olarak Ankara 2 No.lu
F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu)
bulunmaktadır.
7. Başvurucu, içerisinde arkalı önlü şekilde yazılmış iki sayfa
yazı ile üç adet fotoğrafın bulunduğu bir mektubu 10/9/2014 tarihinde yurt
dışındaki bir adrese göndermek istemiştir.
8. Kürtçe yazılan söz konusu mektubun Türkçe tercümesi İnfaz
Kurumunda yaptırılmıştır. Mektubun ilgili kısımları şöyledir:
"... sen özgürlük kampına gitmişsin. Bu
haberden dolayı biz çok sevindik. ... bizden bir parça hapishaneden çıkmış ve
özgürlük alanlarına yetişmiş. ... dağ'da fikir alma
ve ilham yönünden sen kesinlikle zorlanmaz ve zahmet çekmezsin. ... insan dağda
biraz kaldı mı varlığıyla özdeşleşiyor. ... sen şehit Numan AMED'in
dönemindeydin. ... Rojava devrimi hem moral hem de
güç veriyor bize. ... radyo yoluyla (...) ve gazetelerden takip ediyoruz. ...
Önder APO'yu mahkeme koridorlarında değil özgürlük
alanlarında görürüz... direniş ruhuyla ve bayraktarlık yaptığı Rojava devrimindeki ... siz büyük arkadaşlara ...
Not: Programda okunduktan sonra Özgürlük Kampına
giderse çok iyi olur ...
Kamuran Reşit Bekir"
9. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu)
14/1/2015 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla mektup içerisinde yer
alan yazının radyo kanalı aracılığıyla dağdaki terör örgütüyle haberleşme
sağlandığını belirten ifadeler içerdiği gerekçesiyle muhatabına
gönderilmemesine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde cezanın infazı ile
ulaşılmak istenen amaç vurgulanmıştır. Öte yandan, mektup içerisinde bulunan üç
adet fotoğrafın sakıncalı olmadığı belirtilmiştir.
10. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Ankara
Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 21/1/2015 tarihli
kararla reddedilmiştir. Kararda; başvurucunun göndermek istediği mektubun terör
örgütüyle haberleşme sağlamaya yönelik olduğu, infazın temel amacının
gerçekleşebilmesi adına söz konusu mektubun gönderilmemesinin mevzuata uygun
olduğu ifade edilmiştir.
11. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı
Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 11/2/2015 tarihli kararla
reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya
uygun olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.
12. Nihai karar 26/2/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 3/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektupların denetlenmesine
dayanak oluşturan mevzuata yer vermiştir (Ahmet
Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 3/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; Disiplin Kurulunca verilen söz konusu kararın
keyfî olduğunu, iletişim olanaklarının haksız şekilde elinden alındığını ve
itirazlarının hukuka aykırı şekilde reddedildiğini belirterek haberleşme ve
ifade hürriyetinin ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca bireysel
başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli
yardım talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek
istediği mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek muhatabına
gönderilmemesine karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin
engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür
başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201,
20/5/2015, § 22; Akif İpek, B.
No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
19. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak
usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin
yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
21. Disiplin Kurulu, başvurucu tarafından gönderilmek istenen
mektubun sakıncalı olduğunu değerlendirerek muhatabına gönderilmemesine karar
vermiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun
haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
22. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın, ulaşılabilir,
yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci
olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca
dayanmalı, demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır.
23. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç
taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine
aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. (Ahmet Temiz, § 36).
24. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin
ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan,
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir" denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
25. Mektubun sakıncalı bulunarak muhatabına gönderilmeme sebebi,
başvurucunun mektup vasıtasıyla terör örgütüyle haberleşmesi olarak
gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun
Disiplin Kurulu Başkanlığınca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine
yapılan müdahalenin, kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi
amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22.
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır
(Ahmet Temiz, §§ 51).
26. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
27. Somut olaya konu olan ve başvurucu tarafından gönderilmek
istenen mektupta, bir radyo kanalından söz edilerek bu kanal üzerinden iletişim
kurulduğu belirtilmiştir. Silahlı terör örgütü PKK'yı kurma ve yönetme suçundan
hükümlü Abdullah Öcalan önder, PKK sorumlularından olduğu anlaşılan bir şahıs
ise şehit olarak vasıflandırılmıştır. Mektupta dağ, özgürlük kampı ve özgürlük
alanı şeklinde kullanılan ifadelerle silahlı terör örgütünün yasadışı eylemleri
ile bu eylemlerin icrasına yönelik kararları alan örgütün sözde yönetimi
vurgulanmış ve yazının her iki sayfasının da sonuna programda okunduktan sonra özgürlük kampına iletilmesi
yönünde talimat niteliğinde notlar düşülmüştür.
28. Mektupta kullanılan üslup gözönüne
alındığında mektubun şiddeti meşru gösteren ve özendirici bir şekilde kaleme
alındığı görülmektedir. Bu bağlamda, şiddeti meşru gösterme amacı tartışmasız
olan ve yasa dışı haberleşme yöntemleri içeren mektubun sakıncalı görülerek muhatabına
gönderilmemesine karar verilmesi şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi
anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç
duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin
ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda İnfaz
Hâkimliği kararının da ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği
değerlendirilmiştir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik
açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Adli yardım talebinin kabulü ile geçici olarak muaf tutulan
226,90 TL harçtan ibaret yargılama giderinin, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca
başvurucudan TAHSİLİNE 3/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.