TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEREM ELMAS BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/5465)
|
|
Karar Tarihi: 21/2/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık
YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Kerem ELMAS
|
Vekili
|
:
|
Av. Ümit
SİSLİGÜN
|
|
|
Av. Meral
HANBAYAT YEŞİL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, terör olaylarından doğan maddi zararların eksik
tazmin edilmesi, manevi zararların ise hiç tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet
hakkının; buna ilişkin idari ve yargısal sürecin makul sürede
sonuçlandırılmaması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvurucu, terör olayları neticesinde köyünün boşaltılması
nedeniyle 1994 yılında yerleşim yerinden göç etmek zorunda kaldığını iddia
etmiş ve 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında zararlarının karşılanması
talebiyle 11/4/2006 tarihinde Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden
Doğan Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur. Komisyon, başvurucuya
6.835,50 TL ödenmesine karar vermiştir.
6. Başvurucu, söz konusu tutarı kabul etmeyerek vekili
aracılığıyla uyuşmazlık tutanağını imzalamış ve Komisyon kararının iptali
istemiyle dava açmıştır. Elazığ 2. İdare Mahkemesi
30/7/2012 tarihli kararıyla tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Kararda 5233 sayılı Kanun'a göre manevi
tazminata hükmedilemeyeceği de belirtilmiştir.
7. Başvurucu, temyiz yoluna başvurmuştur. Danıştay Onbeşinci Dairesi tarafından karar onanmış; karar düzeltme
istemi aynı Dairenin 27/11/2014 tarihli kararıyla reddedilerek karar
kesinleşmiştir.
8. Nihai karar 25/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu
26/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Diğer taraftan başvurucu 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek
Suretiyle Çözümüne Dair Kanun uyarınca kurulan Adalet Bakanlığı İnsan Hakları
Tazminat Komisyonuna 25/2/2014 tarihinde başvurarak makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat ödenmesini istemiştir.
10. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu tarafından
15/12/2014 tarihli kararla başvurucunun Komisyona başvurduğu tarihte
(11/4/2006) başlayan ve karar tarihi itibarıyla henüz devam ettiği anlaşılan 8
yıl 8 aylık süre için 4.100 TL tazminatın başvurucuya ödenmesine karar
verilmiştir.
11. Başvurucu makul süreye ilişkin tazminatı yetersiz bularak ve
vekâlet ücreti ile başvuru masrafları hakkında karar verilmediği iddialarıyla
Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz etmiştir. Anılan karar Ankara Bölge İdare
Mahkemesi 3. Kurulu tarafından hukuka uygun bulunarak 6/3/2015 tarihinde itiraz
reddedilmiştir. Kararın kesinleşmesinin ardından 4.100 TL tazminatın 24/6/2015
tarihinde başvurucu vekilinin hesabına yatırılarak ödendiği anlaşılmıştır.
12. Başvuru formunda ve 8/1/2019 tarihine kadarki süreçte,
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna makul süre şikayetiyle
yapılan başvurudan, bu başvurunun sonucundan ve lehe takdir edilen tazminattan
herhangi bir şekilde bahsedilmemiş, bilgi verilmemiştir. Daha sonra, başvurucu
vekili tarafından Anayasa Mahkemesine verilen 8/1/2019 tarihli dilekçede, makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle Adalet Bakanlığı İnsan
Hakları Tazminat Komisyonu tarafından 15/12/2014 tarihli kararla tazminat
ödenmesine karar verildiği ve bilahare kararın infaz edildiği belirtilerek
makul süreye ilişkin şikayetten vazgeçildiği
bildirilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında,
ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere
disiplin para cezasına hükmedilebilir."
14. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) 83. maddesi şöyledir:
“Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve
benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığının tespit edilmesi hâlinde incelemenin her aşamasında başvuru
reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin
Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilebilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 21/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; 5233 sayılı Kanun kapsamında başvuru üzerine
verilen tazminatın gerçek zararını karşılamaktan uzak olduğunu, özellikle
hayvan zararları ve birim fiyatlara ilişkin değerlendirmelerin gerçekçi
olmadığını, manevi zararının tazmin edilmediğini, buna karşı açtığı davadan da
yeterli sonuç alamadığını belirterek mülkiyet hakkı ile adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca Tunceli Valiliği
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonunda ve ardından derece
mahkemelerinde geçen sürecin çok uzun olduğunu belirterek makul sürede
yargılanma hakkının da ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
17. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ile İçtüzük'ün
83. maddesi gereği başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri
nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri
dışında ilgilinin 2.000 TL'den fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla
cezalandırılmasına karar verilir.
18. Genel olarak bir hakkın öngörüldüğü amaç dışında ve
başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye
edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının, yukarıda belirtilen düzenlemelerde
bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu
bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Anayasa
Mahkemesinin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların
başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
19. Bu kapsamda özellikle Mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
Mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya
tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven
Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 32; Osman Sandıkçı, B. No:
2013/6297, 10/3/2016; Selman Kapan ve diğerleri, B. No: 2013/7302, 20/4/2016, §
50).
20. Somut olayda başvurucunun başvuruya konu aynı yargılama
nedeniyle 6384 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan Adalet Bakanlığı İnsan Hakları
Tazminat Komisyonuna başvuruda bulunarak uzun yargılama nedeniyle tazminat
talebinde bulunduğu ve talep kısmen kabul edilerek uygun görülen tazminatın
ödendiği belirlenmiştir (bkz. §§ 9-12).
21. Buna göre başvuru formu ve eklerinde aynı maddi vakıalar ve
ihlal iddiasına dayalı olarak Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat
Komisyonuna yapılan müracaat ile bu müracaatın sonucuyla ilgili herhangi bir
bilgi ve belge sunulmadığı, bu açıdan başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı
olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi nedeniyle başvurucu tarafından ileri
sürülen iddianın yanıltıcı beyan niteliğinde olduğu anlaşılmış; başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
22. Diğer taraftan başvurucu 8/1/2019 tarihli dilekçeyle makul
süreye ilişkin şikayetten vazgeçtiğini belirtmiştir.
Başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili
olarak Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna başvurmasının ve bu
Komisyonca başvurucu lehine 4.100 TL tazminata hükmedilmesinin, bireysel
başvurunun yapıldığı tarihten önce gerçekleşen olgular olduğu açıktır.
Dolayısıyla başvurucunun bu olguları bildirme yükümlülüğü ilk bireysel
başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla mevcuttur. Başvurucunun makul süreye
ilişkin şikayetinden feragat etmesi, sözü edilen olguları zamanında Anayasa
Mahkemesine bildirme yükümlülüğünü yerine getirmediği gerçeğini
değiştirmemektedir. Bu nedenle başvurucunun feragat dilekçesinin varılan sonuç
üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.
23. Başvurucu aleyhine başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün
83. maddesi uyarınca takdiren 500 TL disiplin para
cezasına hükmedilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
C. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük'ün
83. maddesi uyarınca 500 TL disiplin para cezasının başvurucudan TAHSİLİNE
21/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.