TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FETHULLAH AKGÜL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/634)
|
|
Karar Tarihi: 21/2/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık
YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Fethullah AKGÜL
|
Vekili
|
:
|
Av. Aydin
ASLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, terör olaylarından doğan zararların tazmin edilmemesi
nedeniyle mülkiyet hakkının; buna ilişkin idari ve yargısal sürecin makul
sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, terör olayları nedeniyle 1994 yılında köyünü terkettiğini iddia ederek uğradığı zararlarının tazmini
istemiyle 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında 31/5/2005 tarihinde Mardin
Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon)
başvurmuştur.
7. Komisyon 28/9/2006 tarihli kararıyla başvuruyu kabul etmiş ve
başvurucuya 1.405 TL ödenmesine karar verilmiştir.
8. Başvurucu, zararlarının eksik hesaplandığını ileri sürerek
Komisyonca hazırlanan sulhnameyi imzalamamış ve
toplam 15.000 TL tazminata hükmedilmesi istemiyle idare mahkemesinde dava
açmıştır.
9. Mardin İdare Mahkemesi 29/2/2008 tarihli kararıyla
başvurucunun terör olayları nedeniyle uğradığı zararlara yönelik olarak idare
tarafından yapılan tespitin eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu,
ödenecek tazminat miktarının hesaplanmasında kullanılan ölçütlerin açık ve net
bir biçimde ortaya konulmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiş ve
anılan karar Danıştay Onbeşinci Dairesince
onanmıştır.
10. Bunun üzerine yeniden yapılan değerlendirme neticesinde
Komisyon 6/10/2011 tarihli işlemiyle köy kadastro kayıtları, köy muhtarı ve
bilirkişileri ile köy sakinlerinin beyanları doğrultusunda yapılan
araştırmalara göre başvurucunun mülkiyetinde veya zilyetliğinde herhangi bir
mal varlığının bulunmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddetmiştir.
11. Başvurucu tarafından bu işlemin iptali istemiyle açılan
dava, Mardin İdare Mahkemesinin 24/1/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
Gerekçede özetle Sivritepe köyünde 2009 yılında kadastro çalışmalarının yapılarak
tamamlandığı, davacıya ait herhangi bir taşınmaz kaydının, yapılan keşifte de
davacıya ait herhangi bir mal varlığının bulunmadığının ve davacının otuz yıl
önce geçim sıkıntısı nedeniyle kendi isteğiyle köyden ayrıldığının tespit
edildiği; buna karşılık davacının iddialarının ispatına yönelik olarak kendi
beyanı dışında hukuken kabul edilebilir nitelikte somut herhangi bir bilgi ve
belgenin de dosyaya sunulmadığı belirtilerek dava konusu işlemde hukuka
aykırılık bulunmadığı ifade edilmiştir.
12. Başvurucu vekilince temyiz edilen bu karar, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 10/9/2014 tarihli kararıyla
onanmıştır. Başvurucu karar düzeltme yoluna gitmemiştir.
13. Onama kararı başvurucu vekiline 29/12/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucu 9/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili hukuk için bkz. Celal
Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-21, 23.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 21/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; 5233 sayılı Kanun kapsamında yapmış olduğu
başvuru 28/9/2006 tarihli Komisyon kararında kısmen kabul edildiği hâlde daha
sonra 2009 yılındaki kadastro tespitlerine dayanarak reddedilmesi nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma
alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve ekonomik değerleri
koruyan bir temel haktır. Kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün
mülkiyetini kazanma hakkı, bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun
mülkiyet kavramı içinde değildir (Kemal
Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 36).
Ayrıca gelecekte elde edileceği iddia edilen bir gelirin mülkiyet hakkı
kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir (Sultan
Tokay ve diğerleri, B. No: 2013/1122, 26/6/2014, § 42).
19. Bir mülk veya alacakla ilgili olarak hak iddia eden kişinin
söz konusu hakkın varlığını hukuken ispat etmesi gerekir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 38).
20. Somut olayda başvurucunun Komisyona yaptığı başvuru üzerine
Komisyonun ulaştığı nihai sonuç ile iptal davası sonucunda gerekçeli kararda
yer verilen hukuki tespitler ve dayanaklar birlikte değerlendirildiğinde
başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı
kapsamına giren bir ekonomik değeri veya en azından böyle bir değeri elde etme
yönünde meşru beklentisi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
23. Bireysel başvuru sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve
6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların
Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
24. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
25. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §§
26-36) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı
ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır.
26. Ferat Yüksel kararında özetle
anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda
kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli
itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum
olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında
başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli
giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde
bulunulmuştur. Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta
ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat
Yüksel, §§ 35, 36).
27. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.