logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İbrahim Tahirağaoğlu ve diğerleri [1.B.], B. No: 2015/6886, 25/12/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İBRAHİM TAHİRAĞAOĞLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/6886)

 

Karar Tarihi: 25/12/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Eşref Uğur ŞENOL

Başvurucular

:

1. İbrahim TAHİRAĞAOĞLU

 

 

2. İsmail TAHİRAĞAOĞLU

 

 

3. İsmai Hakkı TAHİRAĞAOĞLU

 

 

4. Sevim KARAKULLUKCU

 

 

5. Sema ÖNAY

Vekili

:

Av. Kerami GÜRBÜZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, taşınmazın kültür varlığı olarak tescil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/4/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Konuları aynı olan 2015/6889, 2015/6891, 2015/6893, 2015/6896 sayılı başvuruların 2015/6886 sayılı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmelerine karar verilmiştir. İnceleme 2015/6886 sayılı dosya üzerinden yapılmıştır.

4. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Samsun ili Bafra ilçesi Büyükcamii Mahallesi'nde kain bulunan 44 ada 7 parsel sayılı taşınmaz tapuda başvurucuların murisi adına kayıtlıdır.

9. Samsun Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun (Koruma Bölge Kurulu) 15/4/2011 tarihli kararıyla 1/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında taşınmaz üzerindeki binalar korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.

10. Başvurucular, Koruma Bölge Kurulunun yukarıda anılan kararının iptali istemiyle Samsun 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmışlardır. Mahkeme 11/7/2012 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda bilirkişi raporuna atıf yapılarak taşınmazın üzerinde bulunan yapının malzeme kullanımı, teknik, cephe düzenlemesi, silme ve söve gibi mimari özellikleri ile Bafra ticaret yapılarının özellikleri ile benzerlik içerisinde olduğu, korunması gereken kültür varlığı niteliği taşıdığı vurgulanmıştır.

11. Danıştay Ondördüncü Dairesi 6/2/2014 tarihinde taşınmaz üzerindeki yapının korunması gereken kültür varlığı olarak değerlendirilmesi mümkün ise de söz konusu yapının çığır açıcı mimari özellikler içermemesi nedeniyle idari işlemin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

12. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karar düzeltme yoluna gidilmesi üzerine aynı Daire 26/12/2014 tarihinde Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve hükmün onanmasına karar vermiştir.

13. Nihai karar başvurucular vekiline 20/3/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

14. Başvurucular 20/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

15. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Ahmet Bölge, B. No: 2014/13133, 28/9/2016, §§ 24-28.

B. Uluslararası Hukuk

16. Sinan Yıldız ve diğerleri/Türkiye (B. No: 37959/04, 12/1/2010) kararına konu olayda başvurucuların üzerinde evlerinin olduğu taşınmazları birinci derece arkeolojik sit alanı kapsamına alınmıştır. Bu taşınmazın kamulaştırılması girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine başvurucular kamulaştırmasız el atma iddiasıyla tazminat davası açmışlardır. Ancak bu dava reddedilmiştir. AİHM; başvurucuların taşınmazının sit alanı olarak ilan edilmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini kabul etmiş, müdahaleyi mülkiyetin kamu yararına kullanımının kontrolüne ilişkin üçüncü kural çerçevesinde incelemiştir. AİHM ilk olarak bu müdahalenin kanuni bir dayanağının olduğunu ve arkeolojik varlıkları korumanın kamu yararına dayalı meşru bir amaç olduğunu vurgulamıştır. AİHM ölçülülük yönünden ise başvurucuların mülkiyet hakkından yoksun bırakılmadığını ve müdahaleyle mutlak bir inşaat yasağı da öngörülmediğini belirtmiştir. Buna göre başvurucuların gerekli izinleri alarak taşınmazda değişiklik yapma veya satma imkânına sahip olduğu tespit edilmiştir. AİHM, sit alanı ilan edilmeden önce de başvurucuların taşınmaz üzerinde yapı yapma izni için başvurmadıklarına ayrıca dikkati çekmiştir. Son olarak AİHM, kanunun birinci derece sit alanı ilan edilen taşınmazlar için eş değer bir taşınmazla değişim imkânını da öngördüğünü belirterek müdahalenin başvuruculara aşırı bir külfet yüklemediği sonucuna varmıştır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 25/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

18. Başvurucular, taşınmazın zaman içerisinde geçirmiş olduğu tadilatlar nedeniyle özgünlüğünü yitirmesi sonucunda tescile değer bir nitelikte olmadığını vurgulamışlardır. Başvurucular, yapının günümüz mimari yapısına uygun bir yapı formuna dönüşmesi ve 2863 sayılı Kanun'un 7. maddesinin ikinci fıkrasının zorunlu kıldığı örnek durumda yapı olma vasfını taşımamasına rağmen aksi yönde işlem tesis edilmesi sonucunda mülkiyet haklarının ihlal edildiğinden yakınmışlardır. Başvurucular, Danıştay Ondördüncü Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesine rağmen aynı Daire tarafından karar düzeltme yolunda gerekçe gösterilmeksizin hükmün onanmasına karar verildiğini bu nedenle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

19. Anayasa’nın 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.''

20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular mülkiyet hakkı dışında adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedirler. Ancak başvurucuların asıl şikâyetinin taşınmazın kültür varlığı olarak tescil edilmesi nedeniyle maliki oldukları taşınmazından diledikleri gibi yararlanamadıklarına, kullanamadıklarına ve tasarruf edemediklerine yönelik olduğu anlaşıldığından başvurucuların bütün şikâyetleri mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

22. Anayasa Mahkemesi aynı konu ile ilgili şikâyetleri daha önce incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Ahmet Bölge, §§ 41-65).

23. Ahmet Bölge kararında imar uygulamasına konu edilen taşınmazın, başvurucu adına tapuda kayıtlı olduğundan dolayı Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülk teşkil ettiği belirtilmiştir (Ahmet Bölge, § 45). Bu taşınmazın kültür varlığı olarak tescil edilmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kabul edilmiştir. Taşınmazın kültür varlığı olarak tescil edilmesi sebebiyle başvurucunun mülkiyet hakkından yoksun kaldığının söylenemeyeceği fakat taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkından doğan bir kısım hak ve yetkilerinin kısıtlandığı ifade edilmiştir. Bu bağlamda müdahalenin mülkiyetin kullanımını kontrol/düzenleme yetkisi kapsamında gerçekleştirildiği değerlendirilmiştir (Ahmet Bölge, § 48).

24. Anayasa Mahkemesince 2863 sayılı Kanun'un 6. ve 7. maddeleri hükümlerine dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiştir. Ayrıca kültürvarlığı niteliği bulunduğu tespit edilen bir taşınmazın, tescili suretiyle korunması ve aslına uygun olarak muhafazasının kamu yararı yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu açıklanmıştır (Ahmet Bölge, §§ 50-56). Ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede ise malikin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının devam ettiği, ilgili mevzuata uygun hareket edildiği sürece 2863 sayılı Kanun'un maliklere tanıdığı hak, muafiyet ve kolaylıklardan yararlanılabileceği ifade edilmiştir. Diğer taraftan yapılan müdahaleye karşı yetkili makamlar önünde etkin bir biçimde itiraz edebilme olanağının malike tanındığı belirtilmiştir. Buna göre müdahalenin ortaya çıkardığı durumun, malikin mülkiyet hakkının korunması ile kamusal menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozmadığı ve malik açısından meşru sayılamayacak ferdî ve aşırı nitelikte bir yük oluşturmadığı sonucuna varılmıştır (Ahmet Bölge, §§ 57-65).

25. Somut başvuruda da başvuruculara ait taşınmaz kültür varlığı olarak tespit ve tescil edilmiştir. Buna göre başvurucuların 2863 sayılı Kanun'un maliklere tanıdığı hak, muafiyet ve kolaylıklardan yararlanabilmeleri ve yapılan müdahaleye karşı yetkili makamlar önünde etkin bir biçimde itiraz edebilmeleri mümkündür. Öte yandan başvurucuların kendilerine sağlanan hak ve kolaylıklardan yararlanamadıkları yönünde somut bir şikâyetlerinin olmadığı da açıktır. Başvuruda Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan içtihadından ayrılmayı gerektirecek bir neden bulunmamaktadır.

26. Diğer taraftan başvurucuların karar düzeltme aşamasında Danıştay tarafından verilen kararın gerekçeden yoksun olduğu yönündeki ihlal iddialarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Başvuruya konu yargılamada Danıştay tarafından karar düzeltme aşamasında ilk derece mahkemesi kararındaki gerekçelere atıf yapılarak hükmün onanmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına bakıldığında tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmalarının tartışılarak verilen kararda, hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle karar düzeltme incelemesinde verilen kararın gerekçeden yoksun olduğu söylenemez.

27. Sonuç olarak başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin taşıdığı kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği, kamu yararı ile başvurucuların mülkiyet hakkı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı sonucuna varılmıştır.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 25/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(İbrahim Tahirağaoğlu ve diğerleri [1.B.], B. No: 2015/6886, 25/12/2018, § …)
   
Başvuru Adı İBRAHİM TAHİRAĞAOĞLU VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2015/6886
Başvuru Tarihi 20/4/2015
Karar Tarihi 25/12/2018
Birleşen Başvurular 2015/6889, 2015/6891, 2015/6893, 2015/6896

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, taşınmazın kültür varlığı olarak tescil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı İmar İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 3
6
7
Yönetmelik 10/12/1987 Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespiti ve Tescili Hakkında Yönetmelik
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi