TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MARTI GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş.
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/2297)
|
|
Karar Tarihi: 25/12/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Eşref Uğur
ŞENOL
|
Başvurucu
|
:
|
Martı
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Aydın
ORHAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, imar planı değişikliğinin iptali yüzünden turizm
tesisinin zarara uğraması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/2/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Muğla ili Marmaris ilçesi Orhaniye köyünde kain
bulunan 1906 parsel sayılı taşınmazın malikidir. Bu taşınmaza ilişkin 1/1000
ölçekli mevzi imar planı Muğla İl İdare Kurulu tarafından 3/11/1988 tarihinde
onaylanmıştır. Muğla İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü
(İdare) tarafından bu taşınmaz üzerinde inşaat yapılması için 23/6/1989 tarihinderuhsat düzenlenmiştir.
8. İnşaat süreci devam ederken Bakanlar Kurulunun 22/10/1990
tarihli kararıyla taşınmazın içinde bulunduğu alan Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi
olarak ilan edilmiştir. Anılan karar 21/11/1990 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
9. Bakanlar Kurulu kararı üzerine yapılan 1/25000 ölçekli Datça-Bozburun Çevre Düzeni Planı 2/5/1994 tarihinde
onaylanmıştır. Bu plan doğrultusunda 3/11/1988 tarihli mevzi imar planı Çevre
Koruma Kurumu tarafından 13/6/1995 tarihinde onaylanmıştır.
10. İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma
Kurulunun 14/2/1996 tarihli kararıyla taşınmazın içinde bulunduğu alan ikinci
derece doğal sit alanı olarak ilan edilmiştir.
11. Taşınmaz üzerinde inşa edilen tesisin biten bölümleri için
İdare tarafından 26/12/1996 tarihinde yapı kullanma belgesi düzenlenmiştir.
12. Muğla Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu
(Koruma Bölge Kurulu) 26/11/2005 tarihinde, 1986 yılında onaylanan planda kıyı
kenar çizgisinden itibaren getirilen çekme mesafesinin koruma amaçlı imar
planına işlenmesine karar vermiştir.
13. Başvurucuya ait taşınmazın tali
yat limanı olarak planlanmasına ilişkin çevre düzeni plan
değişikliği 21/12/2004 tarihinde İdare tarafından Özel Çevre Koruma Kurumu
Başkanlığına (Kurum) gönderilmiştir. Kurum tarafından 21/8/2006 tarihinde
1/1000 ölçekli koruma amaçlı ilave ve revizyon imar planlarının 1/25000 ölçekli
çevre düzeni plan değişikliğiyle birlikte onaylanmasına karar verilmiştir.
14. Koruma Bölge Kurulunun 26/11/2005 tarihli kararında
belirtilen çekme mesafelerinin koruma amaçlı ilave ve revizyon imar planlarında
sehven işlenmemesi nedeniyle çekme mesafeleri işlenerek imar planlarında
değişiklik yapılmıştır. Koruma Bölge Kurulunun 6/10/2010 tarihli kararıyla
değişiklik uygun bulunmuştur. Kurum tarafından 1/12/2010 tarihinde plan
değişikliği onaylanmıştır.
15. Plan değişikliğinin iptali istemiyle Muğla 2. İdare
Mahkemesinde (Mahkeme) dava açılmış, başvurucu bu davaya karar düzeltme
incelemesi aşamasında müdahil olmuştur. Mahkemenin 19/1/2012 tarihli kararında,
plan değişikliğiyle getirilen otuz metrelik yapı yaklaşma mesafesi
düzenlemesinin 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5. maddesine eklenen ''sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar
çizgisine en fazla elli metre yaklaşabilir'' hükmüne aykırı olduğu
gerekçesiyle plan değişikliğinin iptaline karar verilmiştir.
16. Danıştay Altıncı Dairesi 20/2/2013 tarihinde temyiz edilen
hükmün onanmasına karar vermiştir. Aynı Dairenin 1/12/2014 tarihli kararıyla
karar düzeltme talebinin de reddedilmesi üzerine hüküm kesinleşmiştir.
17. Nihai karar, başvurucuya 8/1/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
18. Başvurucu 6/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Murat Emrah Emre, B. No: 2018/1275, 30/10/2018, §§ 13-21.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 25/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu 17/4/1990 tarihinde yürürlüğe giren 3621 sayılı
Kanun'a göre taşınmaz üzerinde yapılaşmayı sağlayan imar planının Kanun'un
yürürlüğe girmesinden önce 3/11/1988 tarihinde onaylanması nedeniyle kazanılmış
hakkının korunması gerektiğini ifade etmiştir. Başvurucu, derece mahkemelerince
anılan Kanun'un yürürlük tarihinden önceki hukuksal durumları koruma altına
alan geçici maddesinin ihmal edilerek aleyhe karar verilmesi nedeniyle adil
yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
22. Anayasa’nın
"Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
24.Başvurucu, mülkiyet hakkı dışında adil yargılanma hakkının da
ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Ancak başvurucunun asıl şikâyetinin imar
planı değişikliğinin iptali yüzünden turizm tesisinin maddi olarak zarara
uğraması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına yönelik olduğu
anlaşılmakla başvurucunun bütün şikâyetleri mülkiyet hakkının ihlali iddiası
kapsamında incelenmiştir.
25. Anayasa Mahkemesi benzer bir konu ile ilgili şikâyetleri
daha önce incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Murat Emrah Emre, §§ 24-44).
26. Murat Emrah Emre
kararında, başvuruya konu bağımsız bölümün tapuda başvurucu adına kayıtlı
olduğundan başvurucunun mülkiyet hakkı bağlamında korunması gereken bir
menfaatinin var olduğu kabul edilmiştir (Murat
Emrah Emre, § 27). Bu bağımsız bölümün yıkımına karar verilmesinin
mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği vurgulanmış, söz konusu müdahalenin
niteliği sebebiyle mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin genel kural
çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Murat Emrah Emre, § 29). Mülkiyet hakkına
müdahalenin varlığı kabul edildikten sonra müdahalenin ihlal oluşturup
oluşturulmadığının değerlendirilmesi aşamasında ise 3/5/1985 tarihli ve 3194
sayılı İmar Kanunu'na eklenen geçici 16. maddeyle yeni bir başvuru yolunun
oluşturulduğuna dikkat çekilmiştir (Murat
Emrah Emre, § 30).
27. Bu bağlamda öncelikle Anayasa Mahkemesinin idari işlemlerin - kural olarak - hukuka uygun olup olmadığını
değerlendirme gibi bir görevi bulunmamaktadır. Bu görev açıkça keyfi veya bariz
bir takdir hatası içermemek kaydıyla derece mahkemelerine aittir. Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi ise yapının mühürlenmesi ve
yıkım kararı verilmesi yönündeki müdahale bakımından somut olayda mülkiyet
hakkının korunmasının gerekliklerinin yerine getirilip getirilmediğini
belirlemekten ibarettir.
28. Mülkiyet hakkının ölçülülüğü yönünden bireysel başvuru sırasında
yürürlüğe giren söz konusu başvuru yolunun etkili olup olmadığı
değerlendirilmelidir. Buna göre 11/5/2018 tarihli ve 7143 sayılı Vergi ve Diğer
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 16. maddesi ile 3194 sayılı
Kanun'a geçici 16. maddenin eklendiğini ifade etmek gerekir. Bu düzenlemeye
göre, 31/12/2017 tarihinden önce ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı
yapılmış yapılar hakkında yapı sahiplerinin -bu maddedeki şartların yerine getirilmesi
koşuluyla- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yetkilendireceği kurum ve
kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurmaları hâlinde yapı kayıt belgesi
verileceği ifade edilmiştir. Diğer taraftan bu düzenlemeyle yapı kayıt belgesi
verilen yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararlarının
iptal edileceği hüküm altına alınmıştır.
29.Murat Emrah Emre
kararında, bireysel başvuru yapıldıktan sonra oluşturulan bu başvuru yolunun
yapı kayıt belgesi verilmesi için yapılacak başvurulara ilişkin makul bir süre
tanıdığı, başvurular için alınması öngörülen bedelin de makul ve kabul
edilebilir düzeyde olduğu dolayısıyla anılan başvuru yolunun ulaşılabilir olduğu kabul edilmiştir (Murat Emrah Emre, § 38). Diğer taraftan
yapı kayıt belgesi verilmesine ilişkin olarak kimlerin, hangi yapılarla ilgili,
ne kadar bedel ödeyerek, hangi tarihe kadar müracaatta bulunabileceğine dair
usul ve esaslar bu konuya ilişkin çıkartılan tebliğde ayrıntılı olarak
düzenlendiğinden bu yolun başarı şansı sunma
kapasitesine sahip olduğu değerlendirilmiştir (Murat
Emrah Emre, §§ 39-40). Son olarak bu düzenleme ile tahsil edilmemiş
bulunan idari para cezaları ile henüz uygulanmamış olan aleyhe verilmiş yıkım
kararlarının da iptal edilebileceği, yetkili kurum ve kuruluşlarının takdir
yetkisinin sadece objektif başvuru koşullarının yerine getirilip
getirilmediğini denetlemekle sınırlı olduğu anlaşıldığından söz konusu başvuru
yolunun yeterli giderim sağlama
kapasitesine sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Murat Emrah Emre, §§ 41-42).
30. Somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmamaktadır. Sonuç olarak, başvurucunun ihlal iddiaları dikkate alındığında
ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve
yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görünen başvuru yolu tüketilmeden
yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı
sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
25/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.