logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Abdullah Doğan [1.B.], B. No: 2015/69, 31/10/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ ABDULLAH DOĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/69)

 

Karar Tarihi: 31/10/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör

:

Heysem KOCAÇİNAR

Başvurucu

:

Ali Abdullah DOĞAN

Vasisi

:

Filiz DOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kısıtlama kararı verilmesini gerektiren bir rahatsızlığı olmadan bu yönde karar verilmesi, bu kararın kaldırılması talebinin haksız olarak reddedilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/1/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık,başvuru hakkında görüş bildirmeyeceğini ifade etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Vasi Atanmasına İlişkin Yargılama Süreci

8. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 11/7/2003 tarihli davaname ile başvurucu Ali Abdullah Doğan'ın Maliye Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı görevlileri hakkında farklı mercilere şikâyet dilekçesi vermeyi alışkanlık hâline getirdiği, aynı konuya ilişkin şikâyetlerini kişilerin isimlerini değiştirmek suretiyle çok sayıda görevli hakkında vererek her iki bakanlık ile yargı mercilerini gereksiz yere meşgul ettiği ve bu kapsamda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından son iki yılda seksen iki adet şikâyetin sonuçlandırıldığı belirtilerek başvurucunun hak arama paranoyası içinde bulunduğu iddiasıyla vesayet altına alınması talep edilmiştir.

9. Ankara 13. Sulh Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) vesayet altına alınması talep edilen başvurucunun vesayet altına alınmasını gerektirir bir rahatsızlığının bulunup bulunmadığının tespiti için sağlık kuruluşlarına sevkini sağlamıştır. Başvurucu hakkında Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Başhekimliği tarafından düzenlenen 26/12/2005 tarihli raporda sanrı bozukluğu adlı rahatsızlığın bulunduğu ancak bu rahatsızlığın kişinin vesayet altına alınmasını gerektirmediği belirtilmiştir. Mahkeme, anılan raporun başvurucunun yargılama aşamasında sergilediği davranışlarla uyumlu olmadığı tespitiyle başvurucuyu Adli Tıp Kurumu Başkanlığına (ATK) sevk etmiştir. ATK 4. İhtisas Kurulu 26/3/2007 tarihli raporunda başvurucuda fiil ehliyetini etkileyecek ve olayları kavrayıp sağlıklı sonuç çıkarma yeteneğini ortadan kaldıracak derecede hezeyanlı bozukluk olarak adlandırılan akıl hastalığı bulunduğunu ve bu hastalık nedeniyle vesayet altına alınması gerektiğini belirtmiştir.

10. Mahkeme 26/9/2007 tarihli karar ile ATK 4. İhtisas Kurulu raporundaki tespitleri esas alarak başvurucunun vesayet altına alınmasına ve eşinin vasi olarak atanmasına karar vermiştir.

11. Temyiz edilen hüküm, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 18/2/2008 tarihli kararı ile onanmış ve karar düzeltme isteğinin 29/5/2008 tarihinde reddiyle kesinleşmiştir.

B. Vesayetin Kaldırılmasına İlişkin Yargı Süreci

12. Başvurucu ve vasisi 16/9/2008 tarihli dilekçeyle vesayet kararı veren mahkemenin hâkimini reddetmiş olmaları nedeniyle yargılamanın yenilenmesi ve vesayet kararının kaldırılmasını istemişlerdir.

13. Ankara 13. Sulh Mahkemesi başvurucu ve vasisinin talebini kısıtlama kararınınkaldırılması talebi şeklinde yeni bir dava olarak nitelendirmiş ve yargılamada başvurucunun vesayet altına alınması nedenlerinin ortadan kalkıp kalkmadığı yönünde bir araştırma yapmıştır.

14. Mahkemece başvurucunun önceki ATK raporuna yönelik itirazları dikkate alınarak ilgili kurumdan raporun düzenlenme şekli hakkında bilgi istenmiş ve başvurucunun ATK'ya sevki sırasında görev alan polis memurunun beyanı alınarak başvurucunun ATK 4. İhtisas Kuruluna yeniden sevkine karar verilmiştir. Ancak başvurucunun bu kurulun tüm üyelerini şikâyet ettiği nazara alınarak sevk ATK Genel Kuruluna yapılmıştır. Başvurucu ve vasisi ATK Genel Kurulunda muayene yapılmasına rızalarının bulunmadığını ve mahkemece bu yönde karar verilse dahi bu karara uymayacaklarını bildirmiştir.

15. Mahkeme, 17/3/2015 tarihli kararla dinlenen tanık beyanları, ATK ile yapılan yazışmalar, başvurucunun ATK Genel Kurulu tarafından muayene edilmesini kabul etmemesi ve dosya kapsamındaki diğer delillere göre vesayet altına alınmasına dayanak teşkil eden ATK 4. İhtisas Kurulunun 26/3/2007 tarihli raporundaki tespitleri geçersiz kılacak herhangi bir delile ulaşılamadığından davanın reddine karar vermiştir.

16. Karar temyiz edilmiştir. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 3/5/2016 tarihli kararla hükmü onamıştır. Karar düzeltme isteği bu tür kararlara karşı karar düzeltme istenemeyeceğinden 16/2/2017 tarihinde reddedilmiştir.

17. Başvurucu yargılama aşamasında 5/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Kanun Hükümleri

18. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ''Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı'' kenar başlıklı 405. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır"

19. 4721 sayılı Kanun'un 472. maddesi şöyledir:

"Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer.

Vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması üzerine vesayet makamı vesayetin sona ermesine karar verir.

Kısıtlı ve ilgililerden her biri, vesayetin kaldırılması isteminde bulunabilir.''

20. 4721 sayılı Kanun'un ''Akıl hastalığı veya akıl zayıflığında'' kenar başlıklı 474. maddesi şöyledir:

"Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına, ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmî sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi hâlinde karar verilebilir."

B. Yargıtay Kararı

21. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16/1/2018 tarihli ve E.2017/7754, K.2018/421 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

''Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; F.T. hakkında 'şizofren' tanısı ile verilen Rize Eğitim ve Araştırma Hastenesi'nin 11.05.2009 tarihli heyet raporu hükme esas alınarakF. T.nin kısıtlanmasına karar verildiği, F.T. hakkında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastenesi'nin 06.01.2016 tarihli heyet raporu hükme esas alınarak da F.T.nin kısıtlanmasının sona erdirilmesine karar verildiği, kısıtlanmanın kaldırılmasına esas raporda kısıtlıya ait hastane kayıtlarının irdelenmeden düzenlendiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, dosyadaki tedavi evrakları ile dosya kapsamında bulunan raporlar birlikte değerlendirilerek yeniden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.''

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 31/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Vasi Atanmasına İlişkin Yargılama Sürecindeki İhlal İddiaları

23. Başvurucu; ilgili kamu görevlilerine yönelik şikâyetlerinin haklı olduğunu, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi tarafından düzenlenen raporda vasi tayine gerek bulunmadığı belirtilmesine rağmen hâkimin Başsavcılık ve Bakanlığın baskısıyla kendisini ATK'ya sevk ettiğini, ATK 4. İhtisas Kurulu tarafından muayene edilmeyi reddettiğini ancak bu husus dikkate alınmadan çok kısa bir süre içinde ve usule aykırı yapılan muayene sonucunda hakkında sahte bir rapor düzenlendiğini belirterek vasi atanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup Anayasa Mahkemesi, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).

25. Somut olayda başvurucu hakkında ilk derece mahkemesince verilen vesayet kararı Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 18/2/2008 tarihli onama kararına yönelik karar düzeltme isteğinin aynı daire tarafından 29/5/2008 tarihinde reddedilmesiyle kesinleşmiştir. Sonuç olarak başvuru konusu karar 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiğinden başvuru Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi dışında kalmaktadır.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Vesayetin Kaldırılmasına İlişkin Yargı Sürecindeki İhlal İddiaları

27. Başvurucu,vesayet altına alınmasındaki usulsüzlükler dikkate alınmadan bu kararın kaldırılması talebiyle açılan davanın reddedilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.

28. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

29. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Makul sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

31. Başvurucu 16/9/2008 tarihinde açılan davada yargılama süresinin makul süreyi aştığını ileri sürmüştür.

32. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu, ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek etkililiğini tartışmıştır.

33. Anılan kararda özetle; anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35-36).

34. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin REDDİNE,

B. 1. Vasi atanmasına ilişkin yargılama sürecine yönelik ihlal iddialarının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Vesayetin kaldırılmasına ilişkin yargılamanın sonucunun adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Vesayetin kaldırılmasına ilişkin yargılamada makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 31/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ali Abdullah Doğan [1.B.], B. No: 2015/69, 31/10/2018, § …)
   
Başvuru Adı ALİ ABDULLAH DOĞAN
Başvuru No 2015/69
Başvuru Tarihi 5/1/2015
Karar Tarihi 31/10/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kısıtlama kararı verilmesini gerektiren bir rahatsızlığı olmadan bu yönde karar verilmesi, bu kararın kaldırılması talebinin haksız olarak reddedilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Zaman Bakımından Yetkisizlik
Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4721 Türk Medeni Kanunu 405
472
474
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi