TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BÜSE GİZEM ERGÜVEN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/7457)
|
|
Karar Tarihi: 7/3/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucular
|
:
|
1. Büse Gizem ERGÜVEN
|
|
|
Yasal
Temsilcileri
|
1. Annesi
|
:
|
Semiha ERGÜVEN
|
2. Babası
|
:
|
Cuma ERGÜVEN
|
|
|
2. Fatma
KILIÇ
|
|
|
3. Cansu
GEZER
|
|
|
4. Semiha ERGÜVEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Dicle
YİĞİT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yakalama sırasında darbedilme
nedeniyle kötü muamele yasağının; hukuka aykırı olarak, nedenleri bildirilmeden
yakalamadan dolayı da kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağır Bilişi
Sistemi’nden (UYAP) elde edilen bilgilere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Bilgiler
8. Başvurucu Fatma Kılıç, Semiha
Ergüven, Cansu Gezer ve Büse Gizem Ergüven sırasıyla
1981, 1972, 1993 ve 1998 doğumludur. Kardeş olan başvurucular Fatma Kılıç ve Semiha Ergüven öğretmen olup hemşire olan başvurucu Cansu
Gezer’in halasıdırlar. Başvurucu Büse Gizem Ergüven
ise Semiha Ergüven’in kızıdır. Başvurucu Fatma
Kılıç’ın eşi, Hakkâri’de yüzbaşı olarak görevlidir.
9. 29/7/2014 günü saat 19.00’da Erdemli ilçesine bağlı Kızkalesi
beldesinde denize giren başvurucular plajdan ayrılmak üzere araçlarına
yönelmiştir. Ramazan Bayramı olması nedeniyle trafik yoğundur. Kara yolunun
ikinci şeridini başvurucuların içinde bulunduğu aracın kapattığını fark eden
jandarma ekibi, aracın ilerlemesi için başvurucuları uyarmıştır. Bu sırada
başvurucularla kolluk arasında tartışma yaşanmıştır. Olayı tesadüfen gören
Mersin Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde (Bölge Trafik) görevli iki
polisin de yardımıyla tartışma sona ermiştir. Olay yerinde toplanan bazı
vatandaşların da başvurucuları darbettiği ileri
sürülmüştür.
10. Olayla ilgili olarak aynı gün jandarma tarafından tutanak
düzenlenmiştir.
11. Jandarma, Cumhuriyet savcısını olaydan derhâl haberdar
ederek olayla ilgili talimatlarını almıştır. Talimatlar arasında olay yeri
kamera görüntülerinin temin edilmesi, ifadelerin Kızkalesi Polis Karakolu
tarafından alınarak tahkikatın polis tarafından yürütülmesi yer almaktadır.
12. Erdemli Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucular hakkında
görevi yaptırmamak için direnme, mala zarar verme, hakaret, tehdit; kolluk
görevlileri hakkında ise başvurucuların 1/8/2014 tarihli şikâyet dilekçesi
üzerine kasten yaralama, işkence, basit cinsel saldırı, suç işlemeye alenen
tahrik, hakaret, tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; olay mahallinde
bulunan motel işletmecisi O.Y.S. ile Kokoreççi M.Ü. hakkında ise başvurucular
Cansu Gezer ve Büse Gizem Ergüvan’ı
kasten yaralama suçundan soruşturma başlatılmıştır.
13. Başvurucu Fatma Kılıç’ın Hakkâri’de görev yapan eşi Yzb. M.K.nın jandarma karakolunu
arayarak görevlilere hakaret ve tehdit içeren sözler sarf ettiği tutanakla
tespit edilmiştir. M.K. hakkında yapılan soruşturmanın akıbetiyle ilgili bir
bilgi bulunmamaktadır.
14. Bireysel başvurunun asıl konusunu oluşturan olay ise kolluk
görevlileri hakkında yapılan soruşturmadır. Bütün soruşturmalar başlangıçta
aynı dosya üzerinden yürütüldüğünden olay ve olguların açıklanmasında her üç
dosyadaki bilgilerden yararlanılmıştır.
B. Adli Muayene Raporları
15. Başvurucular ve jandarma görevlileri hakkında düzenlenen
raporlarda yer alan açıklamalar şöyledir:
i. Fatma Kılıç:
- Mersin Toros Devlet Hastanesinin 30/7/2014 günü saat 20.40’ta
düzenlediği rapora göre sol elmacık kemiği üzerinde ekimoz, sağ kol iç kenarda dirsek
üstünde hiperemi
(kanlanma) ve ekimoz,
her iki el bileği üst kısmında hiperemi, sol ön kol iç kenarda 2 cm’lik
sıyrık, sağ batında iki adet 0,5 cm’lik sıyrık
mevcut, basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilir.
- Erdemli Devlet Hastanesinin 30/7/2014 günü saat 00.14’te
tanzim ettiği rapora göre sol gözde darba bağlı ağrı, zigomaticusta (elmacık kemiği)
hafif ekimoz,
sol gözde görme bulanıklığı, boyunda yüzeysel sıyrıklar, sağ kolda muhtelif ekimozlar,
karın bölgesinde tırnak iz mevcut, kesin raporun göz hekimi tarafından
verilmesi uygun görülmüştür.
- Sincan Devlet Hastanesi göz hastalıkları uzmanı tarafından
15/8/2014 tarihinde düzenlenen raporda ise mevcut yaraların basit tıbbi
müdahale ile giderilebileceği bildirilmiştir.
ii. Semiha Ergüven: Sol yanak
bölgesinde darba bağlı hafif ekimoz, her iki kolda ağrı ve hassasiyet, sırtta ve
boyunda yer yer yüzeysel sıyrıklar mevcut olup basit tıbbi müdahale ile
giderilebilir niteliktedir.
iii. Büse Gizem Ergüven: Sağ frontal
(alın) bölgede darba bağlık hafif ödem, sırtta yer yer sıyrıklar mevcut olup
basit tıbbi müdahale ile giderilebilir.
iv. Cansu Gezer: Sol tibia (kaval kemiği) üzerinde darba bağlı 1x2 cm ebadında
yüzeysel sıyrık, sağ ayak üzerinde hafif sıyrık olup basit tıbbi müdahale ile
giderilebilir.
v. J Er E.Y.: Sağ el bileği üzerinde ön kolda yüzeysel üç adet
tırnak iziyle uyumlu 0,2 cm sıyrık mevcut, basit tıbbi müdahale ile
giderilebilir.
vi. J Uzm. Çvş. Ş.K.: Her iki üst
ektremitede
(kol) yaygın kızarıklık, tırnak iziyle uyumlu sıyrıklar mevcut, basit tıbbi
müdahale ile giderilebilir.
C. Başvurucuların Beyanları
16. Başvurucuların birbiriyle örtüşen ifadelerinde dile
getirdikleri hususlar şöyledir: 29/7/2014 günü saat 19.00 civarında Erdemli
ilçesi Kızkalesi beldesinde plajdan çıktıktan sonra başvurucu Semiha Ergüven’in kullandığı araçla yola çıkan
başvurucuların yanına hiddetli bir şekilde yaklaşan J Uzm. Çvş. Ş.K. nezaketsiz
biçimde bekleme yapmamaları hususunda onları uyarmıştır. Başvurucu Fatma
Kılıç’ı iten Ş.K. aracı yumruklamış, başvurucu Cansu Gezer’inbacaklarını
tekmelemiş, yanında bulunan diğer askerlerden de başvurucuları darbetmelerini istemiş, elle taciz ederek Fatma Ergüven’i
araca zorla bindirmeye çalışmıştır. Ş.K., başvurucu Semiha
Ergüven’e sarkıntılık oluşturabilecek biçimde sarılıp onu tutmaya çalışmıştır.
Fatma Kılıç’ın araca bindirilmesine engel olmaya çalıştıkları esnada başvurucu Büse Gizem Ergüven’e iki asker vurmuştur. Araç şoförü olan
asker araç içinde başvurucuyu darbetmiştir. Ş.K. araç
içinde Fatma Kılıç’a “Senin gibi subay
karıları ahlaksız ve şerefsiz olur.” demiştir. Olayın gelişimi
sırasında jandarmanın “Türk askerini
dövüyorlar!” diye bağırması üzerine vatandaşlar olay mahallinde
toplanmıştır. Vatandaşlardan ikisi başvurucu Büse’nin
saçından çekmiş, beline yumruk atmıştır. Jandarma, karakola götürürken
başvurucu Fatma Kılıç'ın boğazını sıkmış; yere yatırıp başına ayaklarıyla
basarak el ve ayaklarına kelepçe takmıştır. Askerlerden biri Fatma’ya tokat atmıştır.
Başvurucular jandarma görevlilerine karşı işledikleri öne sürülen saldırı,
direnme, hakaret ve tehdit iddialarını ise reddetmiştir.
D. Şüpheli Kolluk Görevlilerinin Savunmaları
17. Kolluğun ifadeleri şöyle özetlenebilir: Kızkalesi Jandarma
Karakol Komutanlığında görev yapmakta olan J Uzm. Çvş. Ş.K., J Er E.K., J Er
B.C. olay günü asayişi sağlamak amacıyla devriye görevi ifa etmektedir. Işıklar
mevkiine gelince trafiğin aşırı derecede sıkışık olduğunu, başvurucuların
bulunduğu aracın D-400 kara yolunun ikinci şeridini kapattığını görmüşlerdir. U
dönüşü yapan araçların sağlıklı biçimde ilerleyemediğini gördükleri sırada
başvurucuların aracının fren sesini fark etmişlerdir. Araçtaki kadın sürücüden
ilerlemesini istemişlerdir. Yöneldiklerinde aracın yanında bulunan başvurucu
Fatma, J Uzm. Çvş. Ş.K.ya “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben yüzbaşı
eşiyim, seni burada öldürürüm.” diyerek hakaret ve tehdit etmiştir.
Çevredeki vatandaşlar olay yerinde toplanmaya başlayınca Ş.K., Fatma Kılıç’tan
şikâyetçi olduğunu söyleyerek adli işlem yapılması için devriye aracına
binmesini istemiştir. Fatma Kılıç, araca binmemek için direnmiş, Ş.K.ya tokat atmıştır. Fatma
Kılıç, devriye aracına götürülürken Ş.K.nın
karnına ve testisine tekme atmış, tırnaklarıyla kolunu çizmiş, üniformasını
çekiştirerek yırtmış, elini ısırmıştır. Tekme atarken yere düşen başvurucu
Fatma Kılıç'ı Ş.K. yerden kaldırmıştır. Fatma Kılıç kolluk görevlilerine karşı
hakaret ve tehdit içeren sözler sarf etmiştir. Bu sırada diğer iki jandarma
görevlisi, Ş.K.nin yanına gelmiştir. Fatma Kılıç’ı
devriye aracına götürürken diğer başvurucular da Ş.K.yı darbetmiştir. Olay
yerinde toplanan vatandaşlardan bazıları Ş.K.ya saldırırken gördükleri başvurucuları
uzaklaştırmaya çalışmışlardır. Tesadüfen oradan geçen trafik polislerinin de
yardımıyla Fatma Kılıç devriye aracına bindirilmiştir. Devriye aracında Fatma
Kılıç’ın yanına E.K. oturmuş, B.C. sürücü koltuğuna, Ş.K. ise sürücü koltuğunun
yanında bulunan ön koltuğa oturmuştur. Fatma Kılıç devriye aracının içinde de
jandarma görevlilerine vurmayı sürdürmüş, aracın kapı ve koltuklarını
tekmelemiştir. Karakola gelindiğinde Cumhuriyet savcısı olaydan haberdar
edilerek talimatları alınmıştır. Bekleme odasında Fatma Kılıç’ın saldırgan
tavrı devam ettiği için ona kelepçe takmışlardır. Hakkâri’de yüzbaşı olarak
görev yapan başvurucu Fatma Kılıç'ın eşi, jandarmaya telefon ederek tehditte
bulunmuştur. Cumhuriyet savcısı tahkikatı Kızkalesi Polis Merkez Amirliğinin
yürütmesi talimatı verince Fatma Kılıç oraya götürülmüştür. Şüpheliler
başvuruculara karşı darp ve diğer suç iddialarını reddetmiştir.
E. Tanık Beyanları, Diğer Deliller ve
Soruşturma Neticesi
18. 31/7/2014 tarihinde polis memurları tarafından jandarma
karakolunun güvenlik kayıtları izlenerek tutanak düzenlenmiş, görüntülerden
jandarmanın darp ve cebir içeren bir eylemi bulunmadığı tespit edilmiştir.
19. Olayın gerçekleştiği Ayaş Yemişkumu
MOBESE güvenlik kamerası kayıtları da 31/7/2014 tarihinde polis tarafından
incelenmiştir. Bu tutanakta yer alan bilgilerin kolluk görevlileri ve
tanıkların beyanlarıyla örtüştüğü, kolluğun başvuruculara yönelik yaralama vb.
eylemlerinin bulunmadığı, aksine başvurucuların kolluk görevlilerine
direndikleri, başvurucu Fatma Kılıç’ın Uzm. Çvş. Ş.K.nın karnına tekme attığı, tokatladığı, boğazını
sıktığı, kimliği tespit edilemeyen bazı vatandaşların başvurucuları itip
kaktığı belirlenmiştir.
20. Erdemli Emniyet Müdürlüğünde görevli Polis Memuru T.E.
Cumhuriyet Savcılığı tarafından bilirkişi olarak atanmıştır. MOBESE kamerası ve
Jandarma Komutanlığının güvenlik kameraları üzerinde yaptırılan bilirkişi
incelemesi, yukarıdaki iki paragrafta yer alan bilgileri teyit etmektedir.
21. Tanık sıfatıyla dinlenen H.İ., minibüs şoförü A.E., bir otel
çalışanı A.Ç., otel işletmecisi T.D., minibüs şoförü A.E., Bölge Trafikte
görevli Polis Memurları V.B ile K.Ü., karakolda görevli askerler R.K., O.B.,
M.K. ve M.B şüpheli kolluk görevlilerininkine koşut beyan vermişlerdir.
22. 20/1/2015 tarihli iddianameyle başvurucular hakkında görevi
yaptırmamak için direnme, mala zarar verme, tehdit ve hakaret suçlarından kamu
davası açılmıştır. Cumhuriyet Savcılığı şüpheli jandarma personeli hakkında ise
ek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kovuşturmama kararında tarafsız
tanık anlatımları ve olay yeri kamera görüntülerine itibar edilerek jandarmanın
mevzuata uygun hareket ettiği, müştekilere vurmadığı, müştekilerin alınan adli
muayene raporlarına göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde
yaralandıkları belirtilmiş ise de başvurucu Büse
Gizem Ergüven ve Cansu Gezer'in olay yerindeki kalabalık vatandaş grubu içinde
yer alan faili meçhul sivil kişilerce darbedildiği,
faili meçhul bu kişiler hakkında 2015/182 No.lu dosyada ayrı bir soruşturma
yürütüldüğüne, bu soruşturmanın derdest olduğuna, başvurucu Fatma Kılıç ve
Semiha Ergüven'e ilişkin darp izlerinin ise kolluğun zor kullanma yetkisi
kapsamında değerlendirildiğine, kolluğun kalabalık olay mahallinde cinsel
saldırıda bulunmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğine, başvurucuların
soyut iddiası dışında herhangi bir delil elde edilemediğine vurgu yapılmıştır.
23. Bu karara başvurucular tarafından yapılan itiraz, Mersin 2.
Sulh Ceza Hâkimliğinin 2/3/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
24. 27/3/2015 tarihinde tebliğ edilen ret kararından sonra
27/4/2015 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı bulunmamaktadır.
25. Kamu görevlisine direnme suçundan başvurucular hakkında
Erdemli 3. Asliye Ceza Mahkemesine açılan kamu davaları bireysel başvurunun
yapıldığı tarihten sonra 10/10/2017 tarihli mahkûmiyet kararıyla sona ermiştir.
Yaşı küçük başvurucu Büse Gizem Ergüven hakkında
ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Diğer
başvurucular hakkında verilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilmiş ancak
yargılama sürecinde pişmanlık belirtisinin bulunmaması nazara alınarak hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Başvurucu
Fatma Kılıç hakkında hakaret suçundan da ayrıca mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Fatma Kılıç, tehdit suçundan açılan davadan ise beraat etmiştir. Kararlar
itiraz ve istinaf süreçlerinden geçerek kesinleşmiştir.
26. Olay mahallindeki motel işletmecisi O.Y.S. ile kokoreççi
M.Ü. hakkında başvurucular Cansu Gezer ve Büse Gizem
Ergüven’i kasten yaralama suçundan açılan kamu davası Erdemli 4. Asliye Ceza
Mahkemesince 19/10/2017 tarihinde karara bağlanmıştır. Sanıklar O.Y.S. ve M.Ü.nün mahkûmiyetine ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Bu kararlar 23/3/2018 tarihinde
kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
27. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun kasten
yaralama, hakaret, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması ve görevi
yaptırmamak için direnme suçlarının düzenlendiği 86., 125. 256. ve 265.
maddelerine Vedat Şorli
ve Bilal Şorli, B. No: 2014/10459,
13/7/2016, §§ 64-67; 17/12/1983 tarihli ve 18254 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan mülga Jandarma Teşkilatı Görev ve
Yetkileri Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 24. ve 38. maddelerine Vefa Serdar, B. No: 2014/4217, 8/6/2016, §
91; 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 161. ve 164.
maddelerine Nesrin Demir ve diğerleri,
B. No: 2014/5785, 29/9/2016, §§ 80, 81, aynı Kanun'un 141. maddesine Hüseyin Demir, B. No: 2014/5310, 21/2/2018,
§ 27 başvurularında yer verilmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 7/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
29. Başvurucuların iddiaları şöyledir:
i. Kolluk tarafından darbedildiklerini,
yaptıkları şikâyetin kovuşturmama kararıyla sonuçlandığını,
ii. Delillerin zamanında toplanmadığını, Kızkalesi Jandarma
Karakolundaki görüntü kayıtlarının zamanında istenmediğini,
iii. Soruşturmanın kolluk amiri sıfatıyla Cumhuriyet savcısı
tarafından yürütülmesinin, görüntü izleme ve çözüm tutanaklarının şüphelilerin
meslektaşı olan polislerce hazırlanmasının bağımsızlık ve tarafsızlığa gölge düşürdüğünü,
iv. Gösterdikleri üç tanığın beyanlarına başvurulmadığını,
v. Kovuşturmama kararı ve buna yaptıkları itiraz sonucunda
verilen kararın gerekçeden yoksun olduğunu,
vi. İtiraz mercilerine yapılan müracaatlarının yüksek oranda
reddedilmesinin bu yolun etkisizliğine delalet ettiğini belirterek adil
yargılanma hakkı, kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı şekilde etkili
başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Adil yargılanma ve etkili başvuru hakkına
ilişkin şikâyetler kötü muamele yasağının usul yükümlülüğü kapsamında
kaldığından anılan haklar yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek
duyulmamıştır.
31. Yakalama sırasında kötü muamele iddiasıyla ilgili genel
ilkeler Anayasa Mahkemesinin Vedat Şorli ve Bilal Şorli
(aynı kararda bkz. §§ 81-97, 117-129) başvurusunda açıklanmıştır.
32. Başvurucuların iddialarını ciddiye alan Cumhuriyet
Savcılığının soruşturmanın seyrini buna uygun biçimde yönlendirerek kötü
muamele vakasını aydınlatmaya elverişli delilleri toplaması gerekir.
33. "Olay ve Olgular"
kısmında zikredilen adli muayene raporlarında başvurucularda basit tıbbi
müdahale ile giderilebilecek yaralanmalar bulunmaktadır. Keza kötü muamelenin
fiziki bulguları bakımından doktor raporları anahtar role sahiptir. Bu aşamadan
sonra adli mercilere düşen görev, başvuruculardaki yaralanmanın nedenine makul
bir açıklama getirmektir.
34. Başvurucular dinlenmesini istedikleri üç tanığın ifadesine
başvurulmadığını, jandarma karakolundaki görüntülerin zamanında getirtilmediğini
öne sürmüştür. Başvurucuların dinlenmesini istediği tanıklar o sırada araçta
bulunan beş, yedi ve on iki yaşlarındaki çocuklardır.
35. Başvurucular; araçlarında bulunan, küçük yaştaki bu
çocukların olayla ilgili olarak verecekleri hangi bilgilerin soruşturma
açısından önemli olduğu konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Öte
yandan sokaktaki MOBESE ve karakoldaki kamera kayıtlarının toplanması
Cumhuriyet savcının kolluğa verdiği ilk talimatlar arasında yer aldığı ve bu
görüntüler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır.
36. Savcılık olaydan sonra derhâl soruşturma başlatmıştır. Gerek
olayın meydana geldiği kara yolundaki MOBESE kayıtları gerekse Jandarma
Karakolunun kamera kayıtları getirtilmiş, tarafların adli muayeneleri
yaptırılmıştır.
37. Öte yandan soruşturmada tarafların tüm taleplerinin
karşılanması her durumda geçerli bir ilke değildir. Soruşturma tekelini elinde
bulunduran Cumhuriyet savcısının bu konuda geniş bir özerkliğe sahip olması,
hangi delillerin kötü muamele vakasını aydınlatacağı hususunda da bizzat
kendisinin karar verebilmesini gerektirmektedir. Aksinin kabulü, maddi gerçeğin
aranmasının icra tarzı olan soruşturmaya ve dolaylı olarak da sonucuna yapılmış
bir sınırlandırma anlamına geleceğinden tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesini
zedeleyici mahiyete bürünebilir. Maddi gerçeği anlamlandırmada kanıt unsuru
olarak katkısı bulunmayan ya da oldukça kısıtlı bulunan noktalarda bazı
delillerin toplanıp toplanmamasında Cumhuriyet savcısının bir ölçüye kadar takdir
yetkisinin bulunması başlı başına soruşturmanın etkisiz icra edildiği anlamına
gelmemektedir (A.D., B. No:
2014/7967, 23/5/2018, § 131).
38. Şüpheli jandarma görevlilerinin soruşturmasının polise
yaptırılması, görüntüler üzerinde bir polis memurunun bilirkişi olarak atanması
ve kolluk amiri sıfatı olan Cumhuriyet savcısının soruşturma yürütmesinin
bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine gölge düşürdüğü ileri sürülmüştür.
39. İlgili mevzuat kısmında açıklandığı gibi gerek jandarma
gerekse emniyet teşkilatının Cumhuriyet Savcılığına bağlı adli kolluk görevi
bulunmaktadır. Cumhuriyet savcısının jandarmanın karıştığı bir suç
soruşturmasını kendisine bağlı başka bir adli kolluk birimi olan polise
yaptırması başvurucuların iddialarının aksine soruşturmanın bağımsızlık ve
tarafsızlığını sağlamak için atılmış bir adımdır. Keza Türk ceza usul
mevzuatında adli kolluk dışında soruşturma yürütebilecek bir teşkilat
bulunmamaktadır.
40. Emri altındaki adli kolluk görevlileri hakkında onların
amiri olan Cumhuriyet savcısının bizzat soruşturma yapması da başvuru nedeni
olarak gösterilmiştir. Soruşturmanın başaktörü sayılan savcının emri
altındakilerden talimat alması fiilen ve hukuken mümkün olmadığından savcının
emrinde çalışan kolluğun suç faili olması durumunda soruşturmanın kendiliğinden
ön yargıyla yürütüldüğü sonucuna ulaşılması oldukça soyut bir iddiadır.
41. Etkili soruşturmanın diğer ilkeleriyle ilgili bir iddia ve
Anayasa Mahkemesince tespit edilen bir eksiklik bulunmadığından bunlar üzerinde
ayrıca durulmamıştır.
42. Soruşturmanın etkililiği bakımından son olarak delillerin
analizine sıra gelmiştir. Zira başvurucular kovuşturmasızlık
ve buna itiraz neticesinde verilen kararların gerekçeden yoksun olduğunu,
itiraz mercilerinin yüksek oranlarda ret kararı verdiklerini ileri sürmüştür.
Bu itirazlarla ilgili olarak başvurucuların muradı, somut delil durumuna
nazaran kamu davası açılmasıdır.
43. Anayasa'nın 17. maddesi ve Sözleşme’nin 3. maddesi, belirli
bir yasal muamele kapsamında bir yakalamayı gerçekleştirmek için güç
kullanımını yasaklamamaktadır. Ancak sınırları belli bazı durumlarda, sadece
kaçınılmaz ve asla aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından güce
başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No:
2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82). Bu nedenle kullanılan gücün gerekli ve
orantılı olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
44. Kolluğa karşı görevi yaptırmamak için direnme, hakaret ve
tehdit suçlarından suçüstü yakalanan başvurucuların kameralara yansıyan
görüntüleri, şüpheli üç jandarma görevlisinden ikisinin yaralandığının adli
raporla teyit edilmesi, birinin kıyafetinin yırtılması, kamera görüntüleriyle
başvurucuların direndiğinin ortaya çıkması, olay yerindeki vatandaşların ve nihayet
tesadüfen oradan geçen bir polis ekibinin yardımıyla başvurucu Fatma Kılıç’ın
devriye aracına bindirilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde
başvurucuların mukavemetini kırmak için kullanılan gücün gerekli olduğu
sonucuna varılmıştır.
45. Yakalama sırasında güç kullanımının gerekliliği ortaya
konduktan sonra ikinci aşamada olayın niteliğine göre kullanılan gücün ölçülü
olup olmadığı ele alınmalıdır. Hangi direnç seviyesinde ne tür bir kuvvet
uygulanacağının kılavuzu olan Yönetmelik’in 38. maddesinde yer verilen kademeli
olarak artan zor kullanma araçları, ölçülülük incelemesindeki en önemli
kıstaslardandır (Ali Ulvi Altunelli, B. No: 2014/11172, 12/6/2018, § 110).
46. Zor kullanılması için diğer yöntem ve araçların sonuçsuz
kalmış olması gerekir. Zor kullanma, müdahale sırasında karşılaşılan direnci
ortadan kaldıracak oranda ve aşamalı biçimde artan bedensel kuvvet, maddi güç,
değişik araçlar ile kanuni şartlar gerçekleştiğinde silah kullanmayı içerir.
Başvurucuların gösterdikleri direnci kırmak için kolluğun darp ve cebir
oluşturacak mahiyette bir eylemleri tespit edilememiştir.
47. Başvurucular Cansu Gezer ve Büse
Gizem Ergüven’de oluşan yaraların olay yerinde bulunan iki vatandaşın eylemi
sonucunda oluştuğu Erdemli 4. Asliye Ceza Mahkemesin başvuru tarihinden sonra
kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiştir. Diğer başvuruculardaki yaraların BTM
ile giderilebilir nitelikte olması da dikkate alındığında uygulanan gücün
kolluğun zor kullanma yetkisi kapsamında kaldığı, yargı mercilerinin bu
konudaki mevzuatı somut olaya uygulamalarındaki yorumunun makul olmadığı
söylenemeyeceğinden yapılan müdahalenin orantılı olduğu değerlendirilmiştir.
48. Anayasa Mahkemesinin soruşturma ve kovuşturma makamları
tarafından verilen kararları maddi vakıa yönünden inceleyerek bu mercilerin
yaptığı değerlendirmenin yerine kendisininkini ikame etme görevi
bulunmamaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri,
B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 96). İlk derece yargı mercilerinin ulaştığı
sonuçlar Anayasa Mahkemesini bağlamamasına rağmen normal şartlar altında bu
mercilerin maddi olaylara ilişkin tespitlerinden ayrılmak için gerekli olan
kuvvetli neden gösterilmelidir. Başvuru dosyasındaki bilgi ve belgelere göre
Cumhuriyet Savcılığının kovuşturmasızlık kararından
ayrılmayı gerektiren böyle bir durum tespit edilememiştir.
49. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Başvurucu Fatma
Kılıç'ın Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
50. Başvurucu Fatma Kılıç; Erdemli İlçe Jandarma Komutanlığı
personeli tarafından keyfî biçimde alıkonulduğunu, yakalama ve gözaltına alma
tutanağı düzenlenmediğini, suçlama nedenleri hususunda bilgilendirilmediğini
öne sürmüştür.
2. Değerlendirme
51. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
52. Anayasa Mahkemesi, suç isnadıyla yakalanan kişilerin
yakalamanın hukuka aykırılığı ve yakalama nedenlerinin bildirilmemesi
iddialarına ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen
tazminat davasının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna
varmıştır (Zeki Bingöl (2), B.
No: 2013/6576, 18/11/2015, § 61; Tahir Gökatalay (3), B. No: 2013/5605, 30/3/2013, §
49; Deniz Özfırat,
B. No: 2013/7929, 1/12/2015, § 54).
53. Somut olayda başvurucu tarafından dile getirilen yakalama
tedbirine ilişkin iddialar 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında
açılacak davada incelenebilecektir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna
göre başvurucunun iddialarının doğruluğunun tespiti hâlinde görevli mahkemece
başvurucu lehine tazminata hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un
141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi
kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu
tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı
sonucuna varılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
7/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.