logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Oğuz Oyan [GK], B. No: 2015/8818, 14/7/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

OĞUZ OYAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/8818)

 

Karar Tarihi: 14/7/2015

R.G. Tarih- Sayı: 7/10/2015-29495

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Alparslan ALTAN

Başkanvekili

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Murat ŞEN

Başvurucu

:

Oğuz OYAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarında dile getirdiği düşüncelerin ve yorumların “cumhurbaşkanının tarafsızlığı”na aykırı olması nedeniyle basında yer almaması gerektiğine ilişkin talebin, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yetkisi olmadığı gerekçesiyle reddedilmesinin seçme, seçilme ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiği iddiaları hakkındadır.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 27/5/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruda, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 30/6/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Birinci Bölümün 7/7/2015 tarihinde yaptığı toplantıda, başvurunun niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, başvuru tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir milletvekilidir. Başvurucu, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde milletvekili adayı olmamıştır.

7. Başvurucu, YSK’ya verdiği 5/5/2015 tarihli dilekçe ile 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesi Cumhurbaşkanı’nın çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarda dile getirdiği yorumların, görevini tarafsızlıkla yerine getirme sorumluluğuna aykırı olduğunu ve bu konuşmaların yayımlanmasının YSK’nın 236, 290 ve 291 sayılı kararlarında belirtilen seçim sürecinde uyulması istenen yayın ilkelerine ve yayın adaletine ters düştüğünü, seçim hukukunun gerektirdiği eşitlik, serbestlik ve dürüstlük ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek Cumhurbaşkanı tarafından yapılacak konuşmaların seçim sürecine ve vatandaşın oyuna herhangi bir şekilde tesir edecek kısımlarına radyo ve televizyon yayınlarında yer verilmemesini talep etmiştir.

8. YSK, 7/5/2015 tarihli ve K.2015/828 sayılı kararı ile oy çokluğuyla talebin reddine karar vermiştir.

9. Anılan kararın gerekçesi şöyledir:

“Kurulumuzun 2015/290 sayılı kararında atıf yapılan 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un "Seçim dönemlerinde yayınlar" başlıklı 30. maddesinde seçimlerle ilgili olarak seçim dönemlerinde yapılan yayınlara ilişkin usul ve esasların Yüksek Seçim Kurulu tarafından düzenleneceği, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun, medya hizmet sağlayıcılarının seçim dönemlerindeki yayınlarını Yüksek Seçim Kurulunun kararları doğrultusunda izleyeceği, denetleyeceği ve değerlendireceği, 298 sayılı Kanun'un 55/A maddesinde ise, seçimlerin başlangıç tarihinden oy verme gününün bitimine kadar özel radyo ve televizyon kuruluşlarının, yapacakları yayınlarda 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu'nun 5, 20, 22 ve 23. maddeleri ile 31. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine tabi olduğu, seçimin başlangıç tarihinden itibaren oy verme gününden önceki yirmi dört saate kadar olan sürede, siyasi partiler veya adayların radyo ve televizyonlarda birlikte veya ayrı ayrı açık oturum, röportaj, panel gibi programlara katılarak görüşlerini açıklayabilecekleri, siyasi partiler veya adayların açık veya kapalı yer toplantılarının radyo ve televizyonlarda canlı olarak yayınlanabileceği, 298 sayılı Kanun'un "Basın, iletişim araçları ve internette propaganda" başlıklı 55/B maddesinde de, seçime katılan siyasi partiler ve bağımsız adayların, seçim propaganda süresinin sona ermesine kadar, yazılı basında ilan ve reklam yoluyla veya internet sitesi açarak sözlü, yazılı veya görüntülü propaganda yapabilecekleri, vatandaşların elektronik posta adreslerine, taşınabilir veya sabit telefonlarına sesli, görüntülü veya yazılı mesaj göndermek suretiyle propaganda yapılamayacağı, ancak siyasi partilerin kendi üyelerine sesli, görüntülü veya yazılı mesaj göndermekte serbest olduğu öngörülmüştür.

Yukarıda bazı hükümleri açıklanan 2015/290 sayılı kararda; 25. Dönem Milletvekili Seçiminde başlangıç tarihinde bitimine kadar olan dönemde basın ve yayın kuruluşlarının yayın ilkeleri düzenlenmiş olup, kararın bütününe bakıldığında, medya hizmet sağlayıcılarının siyasi partiler ve bağımsız adaylarla ilgili yapacakları yayınlar esas alınmış, yayın ilkeleri olarak seçim hukukunun temel ilkeleri olan eşitlik, serbestlik, dürüstlük ilkelerine titizlikle uyulması benimsenmiş, Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ile ulusal düzeyde yayın yapan bütün özel radyo ve televizyon kanallarının ayrım gözetilmeden izlenmesi, yayın ilkelerine aykırılığın tespiti halinde düzenlenecek raporların, seçim dönemi içinde değerlendirilerek her haftanın perşembe günleri saat 17.00'ye kadar Kurulumuza sunulması istenilmiştir. Bir başka anlatımla, medya hizmet sağlayıcılarının seçim döneminde siyasi partiler ve adaylar hakkında eşitlik, serbestlik, dürüstlük ilkelerine aykırı olan yayınlarının Radyo ve Televizyon Üst Kurulu uzmanı tarafından raporlanarak, Üst Kurulca değerlendirilmesini müteakip Kurulumuza sunulması gerekmektedir. Söz konusu kararda, Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna medya hizmet sağlayıcılarının Cumhurbaşkanının faaliyetleri ile ilgili yayınlarını izlemesi, raporlaması ve değerlendirmesi görevi verilmemiştir.

Anayasanın 79. maddesindeki düzenlemenin, Cumhurbaşkanının sorumsuzluk haline ilişkin 105. maddesini de kapsayacağı şeklinde yorumlanması da mümkün değildir.

Nitekim aynı konuda Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent TEZCAN'ın başvurusu 29/03/2015 tarih ve 472 sayılı, Halkların Demokratik Partisinin iki ayrı başvurusu 05/05/2015 gün ve 799 ile 06/05/2015 tarihli ve 821 sayılı kararlarımızla oybirliği ile reddedilmiştir.

Kurulumuzun 04/03/2015 tarihli, 2015/290 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ile özel radyo ve televizyon kuruluşlarının, seçimin başlangıç tarihi olan 10 Mart 2015 tarihinden oy verme gününün bitimine kadar yapacakları yayınlarda uymakla yükümlü oldukları yayın ilkelerinin belirlenmesine ilişkin kararında, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ile özel radyo ve televizyon kuruluşlarının siyasi partiler ve adaylar arasında fırsat eşitliği tanıması esası düzenlenmiş olup, söz konusu kararda Cumhurbaşkanının faaliyetlerinin denetlenmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi, yukarıda değinildiği üzere Anayasanın 105. maddesindeki düzenleme nedeniyle Cumhurbaşkanının faaliyetlerine ait yayınların bu kapsamda değerlendirilmesi olanağı da bulunmamaktadır.”

10. Başvurucu 27/5/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

11. Anayasa’nın 79. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

“Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzluklar, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”

12. Anayasa’nın 105. maddesi şöyledir:

“Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.

Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dâhil, yargı mercilerine başvurulamaz.

Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.”

13. YSK’nın 23/2/2015 tarihli ve K.2015/236 sayılı kararı ile 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde, propaganda döneminin başlangıç tarihinden bitimine kadar olan dönemde uyulması gereken usul ve esaslar belirlenmiştir.

14. YSK’nın 4/3/2015 tarihli ve K.2015/290 sayılı kararı ile 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde 10/3/2015 olan başlangıç tarihinden seçimlerin bitimine kadar olan dönemde uyulması gereken basın ve yayın ilkeleri belirlenmiştir.

15. 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 49 ila 66. maddelerinde seçim propagandasına dair usul ve esaslar belirtilmiştir.

16. 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8., 30. ve 45. maddelerinde, yayın ilkeleri ve seçim döneminde uyulması gereken yayın usul ve esaslarının YSK tarafından belirleneceği düzenlenmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 14/7/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 27/5/2015 tarihli ve 2015/8818 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvuru tarihinde CHP İzmir milletvekili olan başvurucu, Cumhurbaşkanı’nın göreve başlarken etmiş olduğu yemini ihlal ettiğini, seçim sürecinde yaptığı çeşitli toplantı, ziyaret, kabul, toplu açılış töreni vs. vesileleriyle yaptığı konuşmalarında seçmene iktidar partisini işaret ettiğini, muhalefet partilerinin seçim bildirgelerini rakip siyasi parti başkanı gibi eleştirdiğini, bunları yaparken dinî ve millî değerleri kullandığını, böylelikle iktidar partisinin seçimlerde avantaj sağlaması için gayret ettiğini, Cumhurbaşkanı'nın bu konuşmalarına basın yayın kuruluşlarında yer verildiğini, bu durumun seçim sürecinde uyulması istenen yayın ilkelerine, adaletine ve seçim hukukunun gerektirdiği eşitlik, serbestlik ve dürüstlük ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, buna ilişkin olarak Cumhurbaşkanı tarafından yapılan konuşmaların seçim sürecine ve vatandaşın oyuna tesir edecek kısımlarına radyo ve televizyon yayınlarında yer verilmemesi için YSK’ya başvurduğunu ancak YSK’nın yetkisinde olmasına rağmen Cumhurbaşkanı’nı denetleyemeyeceğinden bahisle talebini reddettiğini belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma ve 67. maddesinde düzenlenen seçme, seçilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

19. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

20. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

21. Anılan Anayasa ve Kanun hükmüne göre Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

22. Anayasa Mahkemesi, serbest seçim hakkı yönünden Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının “yasama organı” seçimleri ile sınırlı olduğuna karar vermiş ve bunun dışındaki seçimlere ilişkin başvuruları “konu bakımından” yetkisi dışında görmüştür (bkz. Nejdet Atalay, B. No: 2014/184, 16/7/2014; Mansur Yavaş ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/5425, 23/7/2014; Mustafa Ekici, B. No: 2014/13675, 8/9/2014; Ahmet Çalışkan, B. No: 2014/11717, 4/11/2014). Başvurucunun 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’ne ilişkin iddialarının “yasama organı” seçimlerine ilişkin olduğu ve bu bağlamda Anayasa Mahkemesinin yetkisi kapsamında olduğu hususunda herhangi bir tereddüt yoktur.

23. Anayasa’nın “Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.”

24. Anayasa'nın 79. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

“Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır.

Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzluklar, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”

25. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz."

26. Anayasa’nın 79. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi ile YSK kararları aleyhine başka bir merciye başvurulamayacağı kabul edilmiş, 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince de Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerin bireysel başvuru konusu olamayacağı belirtilmiştir. Anılan hükümler karşısında YSK kararlarının bireysel başvuruya konu olup olamayacağı hususunda öncelikle Anayasa’nın 79. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesindeki “başka bir mercie başvurulamaz” hükmünün ne anlama geldiği belirlenmelidir. Özellikle Anayasa Mahkemesinin bu kapsamda kabul edilip edilemeyeceği değerlendirilmelidir.

27. Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerinde seçimlerin yargı organlarının yönetim ve denetimi altında yapılacağı belirtilmiş ve 79. maddede, anılan ifadenin hemen ardından gelen fıkrada bu yönetim ve denetimle görevli organın YSK olduğu düzenlenmiştir. Anayasa’nın 79. maddesinin gerekçesinde ise “…Yüksek Seçim Kurulu kararlarının kesinliği ve bunlara uyulması tereddütlere yol açtığından bu maddeye Yüksek Seçim Kurulu kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamayacağı esası getirilmiştir.” denilmiştir. Gerekçeden de anlaşılacağı üzere Anayasa koyucu, YSK kararlarının kesin olmasını ve bu kararlar aleyhine başka merci ve kanun yollarına başvurulmamasını öngörmüştür.

28. Başvurucu tarafından YSK’nın yargı yeri olduğu, yargısal nitelikte kararlar verdiği ileri sürülmüş ise de YSK’nın bir yargı yeri olup olmadığı veya kararlarının yargısal nitelik taşıyıp taşımadığı tartışmasının, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla YSK kararlarını inceleme yetkisi olup olmadığı probleminin çözümlemesine katkısı olduğu söylenemez. YSK’nın statüsünün ve verdiği kararların hukuki niteliğinin, bu kararların bireysel başvuru konusu olup olamayacağı hususunun çözümünde bir önemi veya bir ilgisi bulunmamaktadır. Tartışılması gereken temel husus, YSK’nın bir yargı mercisi olduğu ve aldığı kararların da yargısal nitelikli kararlar olduğu kabul edilse dahi Anayasa’nın 79. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi karşısında YSK kararlarının bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesince incelenip incelenemeyeceği sorunudur. Bu konunun aydınlatılmasında Anayasa’nın anılan hükmünde geçen “Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.” ve 298 sayılı Kanun’un 132. maddesinde geçen “Kurulun kararı kesindir. Aleyhine hiçbir mercie ve kanun yoluna başvurulamaz.” ibarelerinin ne anlam ifade ettiğine bakılmalıdır. Anılan hükümlerde yer alan “merci” ifadesiyle başvurulacak idari ve yargısal tüm yer veya makamların kastedildiği anlaşılmaktadır ve Anayasa Mahkemesi de buna dâhildir. Buna göre anılan hükümler karşısında YSK kararlarının Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuruya konu olması mümkün değildir.

29. Somut olayda başvurucunun şikâyeti, Cumhurbaşkanı’nın seçim sürecinde katıldığı ziyaret, kabul, açılış ve benzeri toplantılarda yaptığı konuşmalarında yer alan ve seçim sürecine, vatandaşın oyuna etki edecek kısımlara, radyo ve televizyon yayınlarında yer verilmemesi talebinin YSK tarafından reddedilmesine ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun YSK kararına karşı ileri sürdüğü iddiaların bireysel başvuruya konu edilmesi mümkün değildir.

30. Açıklanan nedenlerle, başvurunun Anayasa'nın idari ve yargısal denetim dışında bıraktığı bir işleme karşı yapıldığı anlaşıldığından "konu bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

31. Alparslan ALTAN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Erdal TERCAN bu görüşe katılmamışlardır.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun "konu bakımından yetkisizlik" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA; Alparslan ALTAN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Erdal TERCAN'ın karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, OYBİRLİĞİYLE,

14/7/2015 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞI OY GEREKÇESİ

Başvuru tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak görev yapmakta olan başvurucu 05.05.2015 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu’na bir dilekçe vererek, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan seçim öncesi Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmalarla görevini tarafsızlık içinde yerine getirme sorumluluğuna aykırı davrandığını, bu durumun seçimin gerektirdiği eşitlik, serbestlik ve dürüstlük ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, o nedenle bu konuşmaların yayınlanmasının yasaklanmasını, radyo ve televizyon yayınlarında yer verilmemesini istemiştir.

YSK 07.05.2015 tarihli ve K.2015/828 sayılı kararı ile talebin reddine karar vermiştir. Başvurucu bu karara karşı bireysel başvuruda bulunarak, YSK’nın usul ve yasaya aykırı karar verdiğini, verilen bu kararla Anayasa’nın 67. maddesinde düzenlenen seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkememiz çoğunluğu, Anayasa’nın 79. maddesinin ikinci fıkrasında YSK’nın kararları aleyhine başka bir mercie başvurulmayacağının belirtildiğini, 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 3. fıkrasında da Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler için bireysel başvuruda bulunulamayacağının kabul edildiğini, o nedenle YSK kararları aleyhine bireysel başvuruda da bulunulamayacağı sonucuna vararak, başvuruyu konu bakımından yetkisizlik gerekçesiyle kabul edilemez bulmuştur.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun vermiş olduğu 2015/6723 sayılı bireysel başvuru dosyasında da, Mahkememiz çoğunluğu, YSK’nın kararlarına karşı, aynı gerekçelerle bireysel başvuruda bulunulamayacağını kabul etmiş ve mevcut dosyadaki karara paralel şekilde konu bakımından yetkisizlik kararı vermiştir. 2015/6723 sayılı bireysel başvuru dosyasında çoğunluk kararına karşı yazmış olduğumuz karşı oy gerekçesi bu dosyada için de aynen geçerlidir. O nedenle söz konusu 2015/6723 sayılı başvuruda belirtilen gerekçelerle, bu başvuru açısından da çoğunluk kararına katılmamız mümkün olmamıştır.

 

Başkanvekili

Alparslan ALTAN

Üye

Erdal TERCAN

 

 

 

KARŞIOY YAZISI

1. Başvurunun seçme ve seçilme hakkının adil ve serbest seçimlerle kullanılabilmesine ilişkin iddialar yönünden kabul edilebilirliğine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

2. Öte yandan başvurucunun, şikayetçi olduğu seçim ortamının doğrudan kişisel mağduriyetine ne şekilde sebebiyet verdiği hususunda yeterli kanıt sunamaması dolayısıyla, mağdur sıfatının yokluğu nedeniyle kişi bakımından yetkisizlik kararı verilmesi gerekir.

 

 

 

 

 

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Genel Kurul
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Oğuz Oyan [GK], B. No: 2015/8818, 14/7/2015, § …)
   
Başvuru Adı OĞUZ OYAN
Başvuru No 2015/8818
Başvuru Tarihi 27/5/2015
Karar Tarihi 14/7/2015
Resmi Gazete Tarihi 7/10/2015 - 29495
Basın Duyurusu Var

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarında dile getirdiği düşüncelerin ve yorumların “cumhurbaşkanının tarafsızlığı”na aykırı olması nedeniyle basında yer almaması gerektiğine ilişkin talebin, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yetkisi olmadığı gerekçesiyle reddedilmesinin seçme, seçilme ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiği iddiaları hakkındadır.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Anayasa 2709 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 79
105
Kanun 298 Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun 49
66
6112 Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun 8
30
45

15.7.2015

BB 18/15

İzzettin ALPERGİN, Hidayet KARACA, Atilla SERTEL, Oğuz OYAN, Fetullah GÜLEN Kararı Basın Duyurusu

 

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 14/7/2015 tarihinde bireysel başvurular kapsamında yapılan toplantısında İzzettin Alpergin, Hidayet Karaca, Atilla Sertel, Oğuz Oyan ve Fetullah Gülen başvurularını aşağıdaki şekilde karara bağlamıştır.

 

İZZETTİN ALPERGİN BAŞVURUSU (B. No: 2013/385)

2012 yılında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca PKK/KCK terör örgütünün sendikalar bünyesindeki faaliyetleri ile ilgili olarak başlatılan bir soruşturma kapsamında, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Tüm-Bel-Sen Genel Sekreteri olan başvurucu ile aynı konfederasyona bağlı sendika yönetici ve üyeleri olan diğer şüpheliler gözaltına alınıp tutuklanmışlar, yaklaşık dokuz ay sonra salıverilmişlerdir.

Başvuru, kuvvetli suç şüphesi bulunmadığı halde tutuklama kararı verildiği; tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçesiz olduğu ve tutukluluğun makul süreyi aştığı; kısıtlama kararı bulunması nedeniyle soruşturma dosyasına erişimin engellendiği; isnat edilen suç hakkında geç bilgilendirildiği ve müdafi yardımından yararlandırılmadığı iddialarına ilişkindir.

Mahkeme,

1. Kuvvetli suç şüphesi bulunmadığı halde tutuklama kararı verildiği iddiasının “açıkça dayanaktan yoksunluk”,

2. Soruşturma dosyasına erişim imkânından yoksun bırakıldığı iddiasının “açıkça dayanaktan yoksunluk”,

3. Müdafi yardımından yararlandırılmama ve suçlamadan haberdar edilmeme iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemesi”,

nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Tutukluluk süresinin makul süreyi aştığı iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, ancak esastan yapılan incelemede Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının İHLAL EDİLMEDİĞİNE

karar vermiştir.

HİDAYET KARACA BAŞVURUSU (B. No: 2015/144)

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı olan başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanmıştır.

Başvuru, kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmaksızın, kanuna aykırı delillerin kuvvetli suç şüphesi sayılarak tutuklanma; tutuklamaya itiraz üzerine verilen kararın gerekçesiz olması; doğal hâkim ilkesine aykırı olarak kurulmuş, tarafsız ve bağımsız olmayan bir mahkeme tarafından tutuklanma; gözaltı süresinin aşılması; soruşturma sürecinde kamu görevlilerinin insan haysiyeti ile bağdaşmayan eylemleri nedeniyle kötü muameleye maruz bırakılma; soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma haklarının ve ifade hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

Mahkeme,

1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”,

2. Kötü muamele iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”,

3. Gözaltı süresinin aşıldığı iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”,

4. Kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmadığı halde tutuklama kararı verildiği ve itirazın gerekçesiz olarak reddedildiğine ilişkin iddialarının “açıkça dayanaktan yoksunluk”,

5. Doğal hâkim, tarafsız ve bağımsız hâkim ilkelerinin ihlal edildiği iddiasının “açıkça dayanaktan yoksunluk”,

6. Soruşturma dosyasına erişim imkânı verilmediği iddiasının “açıkça dayanaktan yoksunluk”,

7. İfade hürriyetinin ihlal edildiği iddiasının “açıkça dayanaktan yoksunluk”,

nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA

karar vermiştir.

ATİLLA SERTEL BAŞVURUSU (B. No: 2015/6723)

Başvuru, Basın İlan Kurumu Genel Kurul Üyeliğini kamu görevi kabul eden Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından, bu görevinden ayrılmamış olan başvurucunun 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde milletvekili adaylığının iptal edilmesinin, seçilme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

Mahkeme, Anayasa’nın 79. maddesi uyarınca aleyhine başka bir mercie başvurulamayan YSK kararlarının bireysel başvuruya konu olamayacağı sonucuna varmış ve başvurunun “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA karar vermiştir.

OĞUZ OYAN BAŞVURUSU (B. No: 2015/8818)

Başvuru, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde Cumhurbaşkanının konuşmalarında dile getirdiği düşüncelerin ve yorumların tarafsız olmaması nedeniyle basında yer almasının önlenmesini içeren talebin YSK tarafından yetkisi olmadığı gerekçesiyle reddedilmesinin seçme ve seçilme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

Mahkeme, Anayasa’nın 79. maddesi uyarınca aleyhine başka bir mercie başvurulamayan YSK kararlarının bireysel başvuruya konu olamayacağı sonucuna varmış ve başvurunun “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA karar vermiştir.

FETULLAH GÜLEN BAŞVURUSU (B. No: 2014/12225)

Başvuru bir internet sitesinde yayımlanan röportajda nefret söylemi bulunduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcılığına yapılan şikâyet neticesinde ilgililer hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle şeref ve itibarın korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

İnternet sitesinde yayımlanan röportajdaki sözlerin nefret söylemi kapsamında olmadığı sonucuna varan Mahkeme, yerleşik içtihadına uygun olarak özel hukuk alanındaki başvuru yolları tüketilmeden sadece ceza soruşturması yolu tüketilerek yapılan başvurunun, “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.

  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi