TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA BAL VE ÖZNUR BAL ÇORAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/9492)
|
|
Karar Tarihi: 23/10/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter DEVECİ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Mustafa BAL
|
|
|
2. Öznur BAL ÇORAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Gürkan UYSAL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, şüpheli ölüm olayı hakkında etkili bir ceza
soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 5/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle
2015/9495 numaralı başvuru dosyasının 2015/9492 numaralı başvuru dosyasıyla birleştirilmesine,
2015/9495 numaralı başvuru dosyasının kapatılmasına ve incelemenin 2015/9492
numaralı başvuru dosyası üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirilmesine gerek görülmediğini
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerine, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere ve Kemer Cumhuriyet Başsavcılığının
(Cumhuriyet Başsavcılığı) asılları temin edilen 2012/2808 ve 2013/238 sayılı
soruşturma dosyalarına göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular Mustafa Bal ve Öznur Bal Çorak, 19/9/2012
tarihinde kolluk birimlerine kaybolduğu ihbarı yapılan ve aynı gün Antalya
Göynük Halk Plajı'nda ölü olarak bulunan ancak o an itibarıyla kimliği
belirlenemeyen U.B.nin sırasıyla babası ve
kardeşidir.
A. U.B.nin Ölümü Hakkında Yürütülen Soruşturma Süreci
10. Kemer Jandarma Komutanlığına (Kemer Jandarması) 19/9/2012
günü saat 05.20 sıralarında Göynük Halk Plajı'nda bir erkek cesedi bulunduğu
bildirilmiştir.
11. Olaydan haberdar edilen Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl
konuyla ilgili bir soruşturma başlatmıştır.
12. Olay yeri incelemelerinde görevli kolluk görevlilerince olay
yeri aynı gün incelenmiştir. Yapılan tetkike ilişkin raporda, cesedin Göynük
Halk Plajı'nda, deniz kıyısına 225 cm mesafede sırtüstü vaziyette durduğu,
ölenin şortunda ve cesede 160 cm uzaklıkta bulunan çantada kimliğin tespitine
imkân verecek herhangi bir belge, para, mobil telefon veya cüzdan bulunmadığı,
olay yerinin çevresinde biyolojik delil tespit edilemediği ve cesedin bulunduğu
yer ile etraftaki plajlarda güvenlik kamerası bulunmadığı belirtilmiştir.
Anılan rapora göre çantanın üst kısmında kuma saplanmış vaziyette iki bıçak ve
bir çakı görülmüş ancak bıçakta parmak izi tespit edilememiştir.
13. Kolluk görevlileri ayrıca olay yerinin basit bir krokisini
çizip ölenin kimliğinin belirlenmesi için cesetten parmak izi almışlardır.
14. Ölü muayenesi işlemi olay günü Cumhuriyet savcısı huzurunda
bir hekim tarafından yapılmıştır. Anılan işlem nedeniyle düzenlenen tutanakta;
ağızdan köpüklü su geldiği, boyunda ası izi bulunmadığı, elle yapılan muayeneye
göre kemiklerin kırık olmadığı, ateşli silah veya bıçak yarası ya da darp izi
bulunmadığı ve topuklarda cesedin denizden çıkarılması sırasında oluştuğu
değerlendirilen 2x1,5 cm ebadında sıyrık görüldüğü belirtilmiştir.
15. Cumhuriyet savcısı huzurunda iki adli tıp uzmanınca yapılan
otopsi işlemine istinaden Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı (Grup
Başkanlığı) Morg İhtisas Dairesince hazırlanan Otopsi Raporu'nda; her iki
akciğerde ileri derecede şiş ve loblar arasında yaygın noktavi subplevral (akciğer zarının altı)
kanamalar görüldüğü, kesitlerinde ileri derecede konjesyon (kandolum,
göllenme) ve köpüklü ödem mayi
(sıvı) çıkışı gözlendiği, beyin ve beyincik yüzey ve kesitlerinde hiperemi
(kızarıklık) ve ödemli görünüm saptandığı, kafa kubbe ve kaide kemiklerinin
sağlam olduğu, hyoid
kemik, tiroid kartilaj (kıkırdak) ve boyun omurlarının sağlam
olduğu, batın boşluğunda serbest sıvı veya kana rastlanmadığı belirtilmiştir.
Bundan başka Otopsi Raporu'nda kanda alkol ve uyutucu/uyuşturucu analizinde
aranan maddelerin tespit edilmediği, idrarda bir ilaç etken maddesi saptandığı,
bu maddenin tedavi amacıyla kullanılmasının mümkün olduğu, ölüme etkili
olabilecek nitelikte haricî travmatik bulgulara
rastlanmadığı, kişinin ölümünün suda boğulma sonucu meydana geldiği hususlarına
yer verilmiştir.
16. Kolluk görevlileri, olay hakkında bilgi sahibi olan dört
kişinin beyanını almıştır.
17. Çevredeki bir otelde çalışan F.K. olayı şu şekilde
anlatmıştır:
19/9/2012 günü saat 03.30 sıralarında kumsalda yatan bir kişiyi
havanın sabaha karşı soğuk olduğu yönünde uyarmış, bahse konu kişi de "Sağ olasın kardeşim. Düşünmen yeter." şeklinde
karşılık vermiştir. Yaklaşık 10 metre uzaklıktaki bir şezlonga yatmış, 04.20
sıralarında denizden kadın sesine benzer "Ah!"
sesi işitmiş ancak aldırış etmemiştir. Daha sonra denizden isyan edercesine
"Ah!" şeklinde erkek
sesine benzer bir ses duymuş, denize bakınca kumsalda yatan kişiyi görmüş,
şahsın şov yaptığını düşünerek duyduğu sese önem vermemiştir. Bir süre sonra
denizdeki şahsın boğazına su kaçmış gibi tükürdüğünü duymuş, denize doğru
koşunca şahsın konuşmadan kollarını salladığını ve suya batıp çıktığını
görmüştür. Bağırarak yardım istemiş lakin vakit gece ve deniz aşırı dalgalı
olduğu için yaklaşık olarak 25 metre açıkta bulunan şahsı kurtarmak için kimse
denize girememiştir. Yaklaşık bir saat kadar sonra kıyıya vurunca birkaç kişi
şahsı kumsala çekmiştir. Kumsala daha önceden gelen cankurtaran görevlileri
denizden çıkarılan şahsın yaşamadığını söylemiştir. Ölen şahıs, kumsalda
yatarken gördüğü kişidir.
18. İfadesi alınan diğer üç kişi (K.S., M.D. ve D.A.C.) denizde
hareketsiz yatan bir kişiyi gördüklerini beyan edip olayın sonrasına ilişkin
kısmını F.K. ile benzer yönde ifade etmişlerdir.
19. Cesetten alınan parmak izlerini inceleyen Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği 27/9/2012 tarihli raporunda,
incelenmek üzere gönderilen parmak izlerinin OPTES'te
(Otomatik Parmak ve Avuç İzi Teşhis Sistemi) kayıtlı parmak izlerinden herhangi
biri ile eşleşmediğini bildirmiştir.
20. Antalya Emniyet Müdürlüğü (Emniyet Müdürlüğü) de cesetten
alınan parmak izlerine kayıtlarında rastlamamıştır.
21. Cesedin kime ait olduğu saptanamadığından alınan hâkim
kararına istinaden cesetten alınan kan örnekleri üzerinde Adli Tıp Kurumu İzmir
Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesince moleküler genetik inceleme
yapılmıştır.
22. Cumhuriyet Başsavcılığı otopsi raporunu dikkate alarak
kimlik bilgileri tespit edilemeyen kişinin suda boğulma sonucu öldüğü kanaatine
varmış ve bu nedenle 13/12/2012 tarihinde ölüm olayı hakkında kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar (kovuşturmasızlık kararı) vermiştir.
23. Cumhuriyet Başsavcılığının 10/12/2012 tarihli talimatı
üzerine cesedin fotoğrafları Kemer Merkez Jandarma Karakol Komutanlığınca ülke
genelindeki tüm polis ve jandarma teşkilatının kayıp şahıslarla ilgili
birimlerine ulaştırılmıştır.
24. U.B.nin fotoğrafları ile cesedin
fotoğraflarının eşleşip eşleşmediğinin tespiti için başvurucu Mustafa Bal
25/12/2012 tarihinde kolluk görevlilerince Kestel/Bursa Polis Merkezi
Amirliğine (Polis Merkezi) davet edilmiştir. Başvurucu fotoğraflar üzerinden
yaptığı teşhiste cesedin oğlu U.B.ye ait olduğunu söylemiştir.
25. Başvurucu Mustafa Bal 26/12/2012 tarihinde bir yakını ile
birlikte Akdeniz Üniversitesi (Üniversite) Tıp Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı
morgundaki kimliği belirsiz cesedin U.B.ye ait olduğunu teşhis etmiştir.
26. U.B.ye ait olduğu anlaşılan ceset ile kovuşturmasızlık
kararının bir örneği 26/12/2012 tarihinde başvurucu Mustafa Bal'a teslim
edilmiştir.
B. U.B.nin Kaybolması Hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca
Yürütülen Soruşturma Süreci
27. Başvurucu Mustafa Bal, üniversiteye öğrenci olarak kayıt
yaptırmak için Antalya'ya giden oğlu U.B.den 14/9/2012
tarihinden beri haber alamadıklarını bildirerek Polis Merkezine kayıp
başvurusunda bulunmuştur. Yaptığı başvuruda oğluyla en son 14/9/2012 tarihinde
telefon yoluyla iletişim kurduklarını, anlattığı kadarıyla oğlunun üniversiteye
kaydını yaptırıp ev tuttuğunu ifade eden başvurucu, oğlunun kullandığı mobil
telefonun numarasını kolluk görevlilerine vermiştir.
28. Başvurucu Öznur Bal Çorak 3/10/2012 tarihinde Polis
Merkezinde konuyla ilgili ifade vermiştir. Başvurucu ifadesinde, babası Mustafa
Bal'ın U.B.nin kaybolması hakkında Antalya Cumhuriyet
Başsavcılığına da müracaat ettiğini, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturma kapsamında kardeşinin Antalya'da 1/9/2012-18/9/9/2012
tarihleri arasında kaldığı otelin ücretini kredi kartı ile ödediğinin tespit
edildiğini belirterek kredi kartı hesap özetinin incelenmesini talep etmiştir.
29. Konuyla ilgili olarak 4/11/2012 tarihinde Polis Merkezinde
ifade veren U.B.nin kuzeni Ç.Ş., kuzeninin kimlik
fotokopisi ile kuzenine ait SIM kartın yenisini çıkarttığını, bu kartı bir
mobil telefona taktıktan sonra iki arama geldiğini, bu aramayı yapanlardan
birinin kuzeni Özlem Bal Çorak, diğerinin ise U.B.yi
soran, kim olduğunu bilmediği bir kişi olduğunu, SIM kartı bir daha
kullanmadığını, kuzeni tarafından yapılan aramalara ilişkin kayıtlara baktığını
ancak şüpheli bir duruma rastlamadığını söylemiştir.
30. Kolluk görevlilerince düzenlenen tarihsiz CD İnceleme Tutanağı'ndan U.B. adına kayıtlı GSM hatlarıyla kurulan
iletişimlerin tespitine ilişkin raporların Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumundan (BTİK) getirtildiği, bu raporlara göre U.B. adına kayıtlı dört GSM
hattı bulunduğu, bunlardan ikisinin kullanım dışı olduğu, bir hattın U.B.nin annesi Ş.B. tarafından diğer hattın ise U.B.
tarafından kullanıldığı, U.B.nin en son 14/9/2012
tarihinde kardeşi Özlem Bal Çorak ile görüştüğü ve bu görüşme yapılırken U.B.ye
ait mobil telefonun üniversitenin ısıtma merkezinde bulunan baz istasyonu
çevresinden sinyal verdiği anlaşılmıştır.
31. Kolluk görevlilerinin U.B.nin
mobil telefon yoluyla kurduğu iletişimlerin muhataplarını sorduğu başvurucu
Özlem Bal Çorak, kendisine sorulan 45 kişiyi tanımadığını, hangi nedenle
kardeşinin bu kişilerle görüştüğünü bilmediğini beyan etmiştir.
32. Kolluk görevlilerince U.B.nin
kullandığı kredi kartına ait hesap hareketleri bilgisi ilgili banka şubesinden
getirtilmiştir. Buna göre kaldığı otelin ücretini 31/8/2012 tarihinde kredi
kartı ile ödeyen U.B., kendisinden en son haber alındığı söylenen 14/9/2012
tarihinden sonra kredi kartını kullanmamıştır.
33. Kestel Emniyet Müdürlüğü ile Bursa Emniyet Müdürlüğü
arasında yapılan 31/10/2012 tarihli yazışmadan, U.B.nin
kaldığı oteldeki güvenlik kameralarının kayıt yapmadığı hususunun Antalya
Emniyet Müdürlüğü görevlilerince U.B.nin ailesine
bildirildiği anlaşılmıştır.
34. Kolluk görevlilerince U.B.nin
31/8/2012-18/9/2012 tarihleri arasında Antalya'da bulunan bir otelde kaldığı ve
otelde aynı isimle başka bir kişi bulunmadığı tespit edilip Geçici İkamet
Yerleri Kimlik Bildirme Projesi kapsamında tutulan kayıtlar yoluyla aynı
dönemde söz konusu otelde kalan kişilerin kimliği saptanmıştır.
35. Kestel Emniyet Müdürlüğü, U.B.nin
telefon yoluyla kurduğu iletişimlerin tespitine dair raporlarda isimleri geçen
kişilerden açık kimlik bilgileri tespit edilebilen yirmi sekizi ile U.B. ile
aynı dönemde söz konusu otelde kalan kişilerin herhangi bir suça karışıp
karışmadığını sorgulamış, bunlardan bazıları hakkında adli mercilerce çeşitli
suçlar nedeniyle tahkikat yürütüldüğünü tespit etmiş, BTİK'dan
getirtilen iletişimin tespitine ilişkin raporlara göre U.B. ile telefon yoluyla
iletişim kuran ve haklarında adli mercilerce işlem yapılan kişiler arasında
herhangi bir telefon görüşmesi olmadığını ve U.B. ile telefonda görüşen Ö.Ç.ninU.B. ile aynı ad ve soyadı taşıyan bir başkasıyla da
görüşme yaptığını belirlemiştir.
36. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı 11/12/2012 tarihinde
soruşturma yetkisinin kendisine ait olmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı
vererek soruşturma dosyasını Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
Yetkisizlik kararında U.B. ile telefonda görüşen altı kişinin ismi şüpheli
olarak yer alırken soruşturma konusu olay kayıp
şahıs olarak belirtilmiştir.
37. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı yetkisizlik kararıyla gelen
soruşturma dosyasını, aynı konu hakkında yürüyen soruşturma dosyası ile
birleştirmiştir.
C. U.B.nin Kaybolması Hakkında Antalya Cumhuriyet
Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Süreci
38. Başvurucu Mustafa Bal 25/9/2012 günü, oğlundan 14/9/2012
tarihinden beri haber alamadığını ve oğlunun ikamet adresini bilmediğini
belirterek oğlu tarafından kullanılan kredi kartına ait hesap hareketlerinin
incelenmesi ve oğluna ait mobil telefonun bulunduğu yerin tespiti için Antalya
Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmiştir.
39. Antalya Cumhuriyet savcısı Emniyet Müdürlüğünden konunun
araştırılmasını istemiştir.
40. Başvurucu Mustafa Bal 25/9/2012 tarihinde kolluk görevlileri
tarafından alınan beyanında, oğlunun banka hesabına ve kullandığı mobil
telefonun numarasına ilişkin bilgileri söylemiştir.
41. Kolluk görevlileri U.B.nin kayıt
yaptırdığı üniversiteye ve U.B.nin kullandığı kredi
kartıyla alışveriş yapılan işyerlerine gitmiş, U.B.nin
28/8/2012-31/8/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin müdürü ile
31/8/2012-18/9/2012 tarihleri arasında yalnız olarak konakladığı otelin
işletmecisi olan S.A. ve eşi E.A. ile görüşmeler yapmıştır. Ayrıca U.B.nin kaldığı otelin çevresindeki kameraların açılarını
incelenmiştir. Buna göre;
- U.B. 4/9/2012 tarihinde üniversiteye kayıt yaptırmış ancak
sonrasında ders seçmek için üniversiteye gitmemiştir.
- U.B.nin 28/8/2012-31/8/2012
tarihleri arasında kaldığı otelin güvenlik kamerası arızalıdır.
- U.B.nin 31/8/2012-18/9/2012
tarihleri arasında yalnız olarak konakladığı oteldeki güvenlik kameraları on
beş günde bir kendisini yenileyip eski kayıtların üzerine kayıt yapmaktadır.
- Otel çevresindeki işyerlerine ait kameraların açısı yoldan
geçen kişileri kapsamamaktadır.
42. Emniyet Müdürlüğü U.B.nin
kullandığı kredi kartı ile banka kartına ait hesap hareketlerine ilişkin
bilgileri ilgili banka şubesinden temin edip incelemiştir. Söz konusu belgelere
göre U.B., kendisinden en son haber alınan 14/9/2012 tarihinden sonra kredi
kartı ile banka kartını kullanmamış; banka hesabından da para çekmemiştir.
43. Kolluk görevlileri 15/11/2012 tarihinde, U.B.nin
29/8/2012-31/08/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin kabul yeri görevlisi
olarak çalışan M.K. ile 31/8/2012-18/9/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin
işletmecisinin eşi olan E.A.nın ifadesini almıştır.
Alınan beyanlara göre U.B. kaldığı otellerde yalnız konaklamış ve şüpheli bir
durum sergilememiştir.
44. Kemer Jandarması 20/12/2012 tarihli yazıyla 19/9/2012
tarihinde Göynük Halk Plajı'nda bulunan ve kimliği belirlenmeyen bir cesedin
fotoğraflarını kayıp kişilere ait fotoğraflarla karşılaştırma yapılmak üzere
Emniyet Müdürlüğüne göndermiştir.
45. Cesedin U.B.ye ait olabileceğini değerlendiren kolluk
görevlileri cesedin fotoğraflarını Kestel Emniyet Müdürlüğüne göndermişlerdir.
Başvurucu Mustafa Bal bu vesileyle oğlunun öldüğünden haberdar olup 26/12/2012
tarihinde cesedi teşhis etmiştir.
46. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 2/1/2013 tarihinde
yetkisizlik kararı verip soruşturma dosyasını Cumhuriyet Başsavcılığına
göndermiştir.
47. Bu esnada başvurucu Mustafa Bal, oğlunun cesedinin
fotoğrafların çekilmemesi, çekilmiş olsa bile arandığında bulunmasını
sağlayacak şekilde fotoğrafların kayıp kişilerle ilgili albüme kaydedilmemesi, U.B.nin fotoğraflarının kayıp kişiler albümünde yer alan
fotoğraflarla karşılaştırılmaması nedeniyle oğlunun ölümünden ancak 25/12/2012
tarihinde haberdar olduklarını belirterek anılan işlemlerin yapılamamasından
sorumlu olan Kemer Jandarması ve Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi görevlilerinin
ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçundan
cezalandırılmaları için Cumhuriyet Başsavcılığına ve Antalya Cumhuriyet
Başsavcılığına ayrı ayrı suç duyurularında bulunmuştur.
D. Kamu Görevlileri
Hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Süreci
48. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, Kemer Jandarmasında görevli
kişiler hakkındaki soruşturmayı ayırıp yetkisizlik kararıyla Cumhuriyet
Başsavcılığına göndermiştir.
49. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının Bursa Cumhuriyet
Başsavcılığından istinabe talep etmesi üzerine kolluk görevlilerince ifadeleri
alınan başvurucular, öz itibarıyla U.B.nin telefon
yoluyla iletişim kurduğu bazı kişilerin ve U.B. ile eş zamanda aynı otelde
kalan bazı şahısların suç kayıtlarına dikkat çekerek U.B.nin
kaldığı otelden çıkışını gösterir güvenlik kamerası kayıtlarını almamaları ve
yakınlarının kaybolmasıyla ilgili şikâyetleri hakkında yeteri kadar araştırma
yapmamaları nedeniyle Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin görevlerini ihmal
ettiğini ileri sürmüşlerdir.
50. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı uyarınca Emniyet
Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği, Kayıp Şahıslar Bürosunda görevli iki kişinin
konuyla ilgili ifadelerini almıştır. İfadelerin içeriği tespit edilememiştir.
51. Yürüttüğü soruşturma sonunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı
15/4/2013 tarihinde kamu davası açılması için yeter derecede şüphe oluşturacak
delil bulunmadığı gerekçesiyle şüpheliler hakkında kovuşturmasızlık kararı
vermiştir.
52. Anılan karar başvurucu Mustafa Bal'a 13/5/2013 tarihinde,
diğer başvurucu Öznur Bal Çorak'a ise 15/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup
başvurucular karara itiraz etmemişlerdir.
E. U.B.nin Kaybolduğuna, Ölüm Olayına Başkalarının Dâhil
Olduğuna ve Kamu Görevlilerinin
Görevlerini İhmal Ettiğine İlişkin İddialar Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca
Yürütülen Soruşturma Süreci
53. Cumhuriyet Başsavcılığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının
yetkisizlik kararları vererek gönderdiği soruşturma dosyaları ile başvurucu
Mustafa Bal'ın kamu görevlileri hakkındaki suç duyurusu nedeniyle yürütülen
soruşturma dosyasını birleştirmiştir.
54. Cumhuriyet Başsavcılığı, Antalya İl Jandarma Komutanlığından
(İl Jandarma) başvurucu Mustafa Bal'ın kolluk görevlileriyle ilgili
iddialarının araştırılmasını istemiştir.
55. İl Jandarma tarafından oluşturulan inceleme heyetinde yer
alan ikisi İstihbarat Şubede, ikisi de Olay Yeri İnceleme Tim Komutanlığında
görevli dört kişi tarafından hazırlanan 25/1/2013 tarihli raporda:
- 25/9/2012 tarihinde başvurucu Mustafa Bal'a Antalya Cumhuriyet
Savcısının talimatı uyarınca Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesince sahipsiz
cesetlere ait fotoğrafların gösterildiği,
- Ölen kişinin kimliğinin tespitiyle ilgili olarak yapılan
istihbarat çalışmalarına göre anılan şahsın Antalya ili Kumluca ilçesi Yazır Mahallesi'nde (Olmypos)
bulunan bir marketin çalışanıyla 17/9/2012 tarihinde yaptığı sohbette kendini
Özden veya Özgür olarak tanıtıp İzmirli olduğunu söylediği, 17/9/2012 günü saat
21.00'den 18/9/2012 günü saat 08.00 sıralarına kadar bir otelin çevre duvarının
üzerinde yatarken görüldüğü, 18/9/2012 günü saat 16.30 sıralarında bir dinlenme
tesisinde çay içtiği ve tesis çalışanlarına Tahtalı Dağı'na gideceğini
söylediği,
- Cesede ait fotoğrafların sahibi ve kimliği belirsiz cesetlere
ait paket programa (paket rogram) Cumhuriyet
Başsavcılığının talebine istinaden 24/12/2012 tarihinde girildiği,
- Şahın kayıp olduğuna ve arandığına dair bilginin İl Jandarmaya
ve Kemer Jandarmasına gönderilmediği,
- U.B.nin boğularak öldüğünün otopsi
raporundan anlaşıldığı,
- Ölüm olayı ile ilgili soruşturma kapsamında dinlenen F.H.nin beyanına göre U.B.nin
ölümünde şüpheli bir durum bulunmadığı,
- Cesedi bulunan kişinin kimliğinin belirlenmesi için gerekli
inceleme ve araştırmanın yapıldığı, tahkikat ve olay yeri incelemesinin
mevzuata uygun olduğu ve cesedin kimliğinin geç tespit edilmesinin tahkikatın
sonucuna bir etkisinin olmadığı belirtilmiştir.
56. Başvurucu Öznur Bal Çorak 29/1/2013 tarihinde kardeşinin
yüzme bilmemesi ve ehliyet almak amacıyla parmak izi vermesine rağmen
cesedinden alınan parmak izlerinin neden sistemde kayıtlı parmak izleriyle
eşleşmediği de dâhil olmak üzere soruşturmada gördüğü bazı hususlara dikkat
çekerek kardeşinin ölümünün soruşturulması ve soruşturmada ihmali olan
görevliler hakkında araştırma yapılması için Başbakanlık İletişim Merkezine
(BİMER) müracaat etmiştir. Başvurucu yaptığı müracaatta kardeşinin başkaları
tarafından alıkonulup daha sonra öldürülerek denize atılmış olabileceğine
ilişkin şüphesini de dile getirmiştir.
57. Anılan şikâyet Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan
soruşturma da U.B.nin kaybolması hakkında yürütülen
soruşturma ile birleştirilmiştir.
58. Başvurucu Mustafa Bal Bakanlığa yazdığı tarihsiz dilekçede,
kolluk birimlerine defalarca başvurmasına ve oğlunun cesedinin morgda olmasına
karşın kendisine oğlunun ölümü hakkında bilgi verilmediğini belirterek
soruşturmada ağır ihmal bulunduğunu öne sürdüğü ilgililer hakkında soruşturma
açılmasını talep etmiştir. Bakanlıkça Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına
bildirilen şikâyet dilekçesi soruşturma sırasına kaydedilip yetkisizlik kararı
verilerek Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Bu soruşturma dosyası da U.B.nin kaybolması nedeniyle yürütülmekte olan soruşturma
dosyası ile birleştirilmiştir.
59. Cumhuriyet Başsavcılığı Grup Başkanlığına müzekkere yazarak
başvurucu Mustafa Bal'a 25/9/2012 tarihinde fotoğraf teşhisi yaptırılıp
yaptırılmadığını sormuştur.
60. Grup Başkanlığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının oluruna
istinaden 26/12/2012 tarihinde kimliği belirsiz erkek cesetlerine ait
fotoğrafların başvurucu Mustafa Bal'a gösterildiğini bildirmiştir.
61. Takma isim kullanan ancak sonradan isminin H.M.B. olduğu
tespit edilen bir kişi, olayın haberleştirildiği bir internet sitesinde yaptığı
yorumda cesedin bulunduğu sahildeki bir otelin güvenlik görevlisinin olayı bildiğini
ve kendisinin de bir başka otelde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını iddia
etmiştir.
62. Cumhuriyet Başsavcılığının istinabe yoluyla kolluk
görevlilerine aldırdığı ifadesinde H.M.B. olayı görmediğini ve olaydan sonra
bazı insanların ölen kişinin öldürülmüş olabileceğine dair sözlerine istinaden
yorum yaptığını söylemiştir.
63. Cumhuriyet Başsavcılığı kolluk görevlileri yardımıyla olay
tarihinde H.M.B.nin sözünü ettiği otellerde güvenlik
görevlisi olarak çalışan kişilerin M.P., M.Ç., E.S.B., K.B. ve D.A.C. olduğunu
tespit etmiştir.
64. Adresinin tespit edilememesi nedeniyle E.S.B.nin
beyanına başvuramayan Cumhuriyet Başsavcılığının ifadelerini istinabe yoluyla
kolluk görevlilerine aldırdığı M.Ç., K.B. ve M.P., ölenin nasıl boğulduğunu görmediklerini
söylemişlerdir. M.Ç. ek olarak denizdeki cesedi cankurtaran ve sahil güvenlik
görevlileri ile birlikte denizden çıkardıklarından söz etmiştir.
65. Adresinin tespit edilememesi nedeniyle E.S.B.nin
ifadesi alınamamıştır.
66. Cumhuriyet Başsavcılığı 27/12/2013 tarihinde, U.B.nin ölümü hakkında yürütülen soruşturma kapsamında
yapılan işlemlere, İl Jandarma tarafından tespit edilen hususlara ve U.B.nin ölmesi olayı hakkında daha önce verilen
kovuşturmasızlık kararına dikkat çekerek U.B.nin ölümünde başkalarının kasıtlı veya
taksirli eylemlerinin bulunduğuna ve Kemer Jandarması ile Kemer Emniyet
Müdürlüğü görevlilerinin ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu, biri meçhul olmak üzere beş şüphelinin
ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediklerine ilişkin somut herhangi bir
delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmasızlık kararı vermiştir. Kararda
kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlendiği tarih 1/9/2012 olarak,
ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun
işlendiği tarih ise 19/9/2012 olarak belirtilmiştir. Anılan kararın ilgili
kısmı şöyledir:
"...
Müşteki Mustafa Bal'ın 01.02.2013 havale
tarihli dilekçesinde, ölen şahsın kimliğinin belirlenememesi sebebiyle Emniyet
ve Jandarma görevlilerinin "görevi ihmal/görevi kötüye kullanma"
suçunu işlediklerini iddia etmesi ve diğer müşteki Öznur BAL ÇORAK'ın 29.01.2013 tarihinde BİMER'e
yaptığı başvuruda "soruşturmayı yürüten görevlilerin görevi ihmal/görevi
kötüye kullanma suçlarını işlemiş olabileceği, soruşturmanın yeterince
yapılmadığı, kardeşi olan [U.B.ın] başkaları tarafından alıkonulmuş ve daha sonra
öldürülerek denize atılmış olabileceği" yönündeki iddiaları üzerine her ne
kadar Cumhuriyet Başsavcılığımızca yeniden soruşturma başlatılmış ise de, tüm
soruşturma kapsamından gerek ölen [U.B.ın]
ölümünde başkalarının kasıtlı ve taksirli
eylemleri bulunduğu, gerek kimlik tespiti çalışmaları sırasında Emniyet ve
Jandarma görevlilerinin görevi ihmal veya kötüye kullanma suçlarını işlediği ve
gerekse yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı şüphelilerin kişiyi hürriyetinden
yoksun bırakma eylemini gerçekleştirdiği yönünden suç isnadına yarar somut
herhangi bir delil elde edilemediği anlaşılmakla;
Şüpheliler hakkında atılı suçlardan dolayı
kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA... karar verildi."
67. Başvurucu Mustafa Bal;
- Soruşturmanın bir bölümü için verilen gizlilik kararı
nedeniyle soruşturmanın gizli kalan bölümünü inceleyemediğini,
-1/9/2012 tarihinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağduru olan oğlunun bu olaydan
kısa bir süre sonra ölmesinin tesadüf olamayacağını,
- Oğlunun ölmeden önce telefonda görüştüğü, kovuşturmasızlık
kararında meçhul şüpheli olarak belirtilen kişinin İ.K. olduğunu ve bu kişinin
istihbarat görevlisi olduğuna dair iddialar bulunmasına rağmen bu hususun
araştırılmadığını,
- Oğlunun yüzme bilmemesine karşın geceleyin denize girmesinin
hayatın olağan akışına uymadığını,
- Oğlunu boğulurken gördüğü iddia edilen kişilerin ifadelerinin
yüzeysel ve çelişkili olduğunu,
- Oğlunun cüzdanı, kimliği ve diğer şahsi eşyalarının
bulunamamasının ölümü şüpheli kıldığını,
- Oğlunun kaybolması nedeniyle yaptığı başvurularda kolluk
görevlilerinin kendisine yardımcı olmadıklarını, örneğin kaybolduğu yönünde
başvuruları olmasına ve kimliğinin tespit edilemediği gerekçesiyle
bekletilmesine rağmen oğlunun cesedinin kendisine gösterilmediğini,
- Oğluna ait mobil telefonun oğlu ölmeden önce en son kaldığı
otelden sinyal verdiğini, ısrar etmesine rağmen otelin güvenlik kamerası
kayıtları incelenmediği gibi otel sahibi ile çalışanlarının ifadelerinin
alınmadığını ve bu nedenle kamu görevlileri yönünden ihmal suretiyle görevi
kötüye kullanma suçunun oluştuğunu belirterek 26/3/2014 tarihinde vekili
aracılığıyla kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir.
68. Başvurucu Öznur Bal Çorak da aynı iddialarla aynı tarihte
kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir.
69. Antalya 3. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 3/3/2015 tarihinde
kovuşturmazlık kararına yapılan itirazları
reddetmiştir.
70. Hâkimliğin kararı başvuru Mustafa Bal vekiline 7/5/2015
tarihinde, başvurucu Öznur Bal Çorak'a ise 8/5/2015 tarihinde tebliğ edilmiş
olup başvurular 5/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
71. İlgili hukuk için bkz. Yasin
Ağca (B. No: 2014/13163, 11/5/2017, §§ 86, 87, 91-96) kararı.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
72. Mahkemenin 23/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
73. Başvurucular, Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 27/12/2013
tarihli kovuşturmasızlık kararına yaptıkları itirazlarda dile getirdikleri
hususlar (bkz. §§ 67, 68) yanında yakınlarının konakladığı otelin sahibi ve
personelinin ifadelerinin de alınmadığını belirterek yaşam hakkının ihlal
edildiğini iddia etmişlerdir. Başvuruculara göre kolluk görevlilerinin
başvuruya konu olayın araştırılması sırasında gösterdikleri tavır, olayın
yeterince soruşturulmaması ve somut bilgi ve belgelerin soruşturma makamlarınca
göz ardı edilmesi bazı kamu görevlilerinin kasten ve/veya taksire dayalı
kusurları nedeniyle yakınlarının şüpheli ölümünden dolayı sorumlu olduklarını
göstermektedir.
74. Bundan başka başvurucular, şüpheli ölüm olayında kamu
görevlilerinin kusurlarının bulunduğuna dair makul şüphenin ötesinde kanıt
bulunmasına rağmen maddi gerçeğin araştırılmaması, soruşturma dosyasında yer
alan somut bilgi ve belgelerin göz ardı edilmesi, yakınları ölmeden önce kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağduru olmasına rağmen bu olayın
araştırılmaması ve kamu görevlileri hakkında kovuşturmasızlık kararı verilmesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
75. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddialarının özü yakınlarının ölümü hakkında etkili bir ceza soruşturması
yürütülmediğine ilişkindir. Bu nedenle anılan iddialar da yaşam hakkı
kapsamında incelenmiştir.
76. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak
"Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve
manevî varlığı" kenar başlıklı 17.
maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
" Herkes,
yaşama... hakkına sahiptir."
77. Anayasa’nın "Devletin
temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
1. İncelemenin Kapsamı
Yönünden
78. Başvurucular, yakınlarının kaybolması ve sonrasında ölü
olarak bulunması olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmalarında bulunduğunu ileri
sürdükleri eksikliklere işaret ederek kasıtlı veya ihmalî
davranışları nedeniyle kamu görevlilerinin yakınlarının ölümünden sorumlu
olduklarını ileri sürmüşler ise de yakınlarının kamu görevlilerince
öldürüldüğüne ya da yakınlarının yaşamı için var olan bir tehlikenin kamu
makamlarınca bilinmesine veya bilinmesinin gerekmesine rağmen yakınlarının
yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmadığına dair açık bir iddiada
bulunmadıkları gibi bu konuda somut herhangi bir olgudan da söz etmemişlerdir.
Bu sebeple başvurucuların yaşam hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiaları,
yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında
değerlendirilmiştir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
79. Başvurucuların yakınının ölümü hakkında yürütülen soruşturma
sonunda13/12/2012 tarihinde kovuşturmasızlık kararı verilmiş olsa da 27/12/2013
tarihli kovuşturmasızlık kararıyla sonuçlanan soruşturmada, ölüm olayına
başkalarının dâhil olduğuna ilişkin iddia da araştırılıp karara bağlanmıştır.
Bu bakımdan başvuruda süre aşımına ilişkin kabul edilemezlik nedeni
bulunmamaktadır.
80. Bununla birlikte başvurunun açıkça dayanaktan yoksun
olmamaya ilişkin kabul edilebilirlik kriterini karşılayıp karşılamadığının
belirlenmesi için ölüm olayını çevreleyen koşulların ve varsa ölüm olayından
sorumlu kimselerin tespiti için yürütülen soruşturmaların Anayasa Mahkemesinin
yaşam hakkının usul boyutunu incelerken kullandığı ölçütlere göre tetkik
edilmesi gerekir.
81. Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkının usul boyutu konusunda
benimsediği genel ilkelere göre kasten meydana getirildiği iddia edilen bir
ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkililiği için;
i. Soruşturma makamlarının resen ve derhâl harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu
ve diğerleri,B.
No: 2012/752, 17/9/2013, § 57),
ii. Kamu görevlilerinin karıştığı iddia edilen ölümlere ilişkin
soruşturmaları yürüten soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek
kişilerden bağımsız olması, soruşturma makamlarının sadece hiyerarşik ve
kurumsal bağımsızlığının yeterli olmayıp aynı zamanda soruşturmanın fiilen de
bağımsız olarak yürütülmesi (Cemil Danışman,
B. No: 2013/6319,16/7/2014, § 96),
iii. Ceza soruşturmasının fiilen hesap verilebilirliği sağlamak
için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması, ayrıca her olayda, ölen
kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu
ölçüde katılmalarının sağlanması (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),
iv. Hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı
eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi
amacıyla ceza soruşturması makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013,
§ 30) gerekir.
82. Başvurucuların yakınlarının kaybolmasından ve kimliği tespit
edilemeyen ancak sonradan U.B.ye ait olduğu anlaşılan cesetten haberdar olan
soruşturma makamları derhâl gerekli cezai soruşturmaları başlatmıştır. Bu
nedenle soruşturma makamlarının resen ve derhâl harekete geçmesine ilişkin ilke
yönünden soruşturmalarda herhangi bir eksiklik bulunmamaktadır.
83. Soruşturmaların bağımsız olmadığına ilişkin bir iddia
bulunmadığı gibi böyle bir durumun varlığı Anayasa Mahkemesince de tespit
edilmemiştir.
84. Başvurucular soruşturmanın bir kısmı yönünden gizlilik
kararı verilmesinden ve soruşturmanın gizli kalan bölümünü inceleyememelerinden
yakınsalar da soruşturma dosyalarının asıllarını inceleyen Anayasa Mahkemesi
soruşturma kapsamında verilen herhangi bir gizlilik kararına rastlamamıştır.
Ayrıca soruşturma dosyalarını inceleme taleplerinin reddedildiğine veya fiilî
olarak engellendiğine dair iddiaları bulunmayan başvurucular savlarını
soruşturma makamlarına iletme ve verilen kararlara itiraz etme fırsatı
bulmuşlardır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi başvurucuların meşru menfaatlerini
korumak için soruşturma süreçlerine gerekli ölçüde katılabildikleri kanaatindedir.
85. Başvurucular, yakınlarının ölmeden önce kişiyi hürriyetinden
yoksun kılma suçunun mağduru olmasına rağmen bu olayın araştırılmadığını iddia
etmişlerdir ancak U.B.nin zikrolunan suçun mağduru
olduğuna ilişkin somut hiçbir veri yoktur. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının
yetkisizlik kararında (bkz. § 36) ve Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen
27/12/2013 tarihli kovuşturmasızlık kararında (bkz. § 66) ismi geçen kişiler
olaydan önce U.B. ile telefonda görüşen kişilerden bazılarıdır.
86. Göynük Halk Plajı'nda bulunan ölü kişi hakkında yapılan ve
kovuşturmasızlık kararıyla sonuçlanan soruşturma kapsamında;
i. Olay yeri ve çevresi incelenip olay yerinin basit bir krokisi
çizilmiştir.
ii. Başvurucuların yakınını ölmeden önce veya öldükten sonra
gören kişiler ile bir internet sitesinde konuyla ilgili yorum yapan bir kişinin
beyanı tespit edilmiştir. Bu kişilerden biri öleni ölmeden önce plajda yatarken
ve denizde suya batıp çıkarken gördüğünü söylemiştir.
iii. Ölüm nedeninin belirlenmesi için ceset üzerinde ölü
muayenesi ve otopsi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Buna göre başvurucuların
yakını suda boğulma sonucu ölmüş ve ceset üzerinde ölüme etki edebilecek haricî
travmatik bulgulara rastlanmamıştır. Ayrıca kanda ve
idrarda alkol veya uyutucu/uyuşturucu madde tespit edilmemiştir.
iv. Kimliğinin saptanması için ölenden parmak izleri ve kan
örneği alınıp alınan kan örneği üzerinde moleküler genetik inceleme
yapılmıştır. Ne var ki parmak izleri polis veya jandarmanın kayıtlarındaki
herhangi bir parmak izi ile eşleşmemiştir.
87. Başvurucunun yakınlarının kaybolması hakkında yürütülen
soruşturmalar kapsamında ise U.B.nin bulunabilmesi
için ölenin kredi kartı ve banka hesabına ilişkin hesap özetleri ile telefon
yoluyla kurduğu iletşimlerin tespitine ilişkin
raporlar incelenmiş, ölenin konakladığı oteller ile gittiği işyerlerinin
işletmecileri/çalışanları ile görüşülmüş, otellerin güvenlik kameralarının
bozuk olduğu veya olay tarihine ilişkin kaydın üzerine yeni görüntü kaydı yapıldığı
belirlenmiştir.
88. Şüphesiz kimliği tespit edilemeyen cesede ait fotoğrafların
24/12/2012 tarihinde paket programa girilmesi nedeniyle başvurucular, 19/9/2012
tarihinde vefat eden yakınlarının ölümünü ancak 25/12/2012 tarihinde
öğrenebilmiş ve arada geçen sürede yakınlarının akıbetinden bihaber
yaşamışlardır. Ne var ki bu durum ölüm olayını çevreleyen koşulların tespitine
olumsuz herhangi bir etki yapmamıştır. Bu bakımdan somut olayda ölüm olayını
aydınlatabilecek ve varsa sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delillerin toplanmadığı söylenemez.
89. Son olarak belirtmek gerekir ki sonuçlandırılma süreleri ve
yapılan soruşturma işlemleri dikkate alındığında başvuruya konu edilen
soruşturmaların makul bir özen ve süratle yürütülmediğini söylemek mümkün
değildir.
90. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kemer Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/2808 ve 2013/238 sayılı
soruşturma dosyalarının İADESİNE 23/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.