TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA BAL VE ÖZNUR BAL ÇORAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/9492)
Karar Tarihi: 23/10/2019
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Murat İlter DEVECİ
Başvurucular
1. Mustafa BAL
2. Öznur BAL ÇORAK
Vekili
Av. Gürkan UYSAL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, şüpheli ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 5/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2015/9495 numaralı başvuru dosyasının 2015/9492 numaralı başvuru dosyasıyla birleştirilmesine, 2015/9495 numaralı başvuru dosyasının kapatılmasına ve incelemenin 2015/9492 numaralı başvuru dosyası üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirilmesine gerek görülmediğini bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerine, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere ve Kemer Cumhuriyet Başsavcılığının (Cumhuriyet Başsavcılığı) asılları temin edilen 2012/2808 ve 2013/238 sayılı soruşturma dosyalarına göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular Mustafa Bal ve Öznur Bal Çorak, 19/9/2012 tarihinde kolluk birimlerine kaybolduğu ihbarı yapılan ve aynı gün Antalya Göynük Halk Plajı'nda ölü olarak bulunan ancak o an itibarıyla kimliği belirlenemeyen U.B.nin sırasıyla babası ve kardeşidir.
A. U.B.nin Ölümü Hakkında Yürütülen Soruşturma Süreci
10. Kemer Jandarma Komutanlığına (Kemer Jandarması) 19/9/2012 günü saat 05.20 sıralarında Göynük Halk Plajı'nda bir erkek cesedi bulunduğu bildirilmiştir.
11. Olaydan haberdar edilen Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl konuyla ilgili bir soruşturma başlatmıştır.
12. Olay yeri incelemelerinde görevli kolluk görevlilerince olay yeri aynı gün incelenmiştir. Yapılan tetkike ilişkin raporda, cesedin Göynük Halk Plajı'nda, deniz kıyısına 225 cm mesafede sırtüstü vaziyette durduğu, ölenin şortunda ve cesede 160 cm uzaklıkta bulunan çantada kimliğin tespitine imkân verecek herhangi bir belge, para, mobil telefon veya cüzdan bulunmadığı, olay yerinin çevresinde biyolojik delil tespit edilemediği ve cesedin bulunduğu yer ile etraftaki plajlarda güvenlik kamerası bulunmadığı belirtilmiştir. Anılan rapora göre çantanın üst kısmında kuma saplanmış vaziyette iki bıçak ve bir çakı görülmüş ancak bıçakta parmak izi tespit edilememiştir.
13. Kolluk görevlileri ayrıca olay yerinin basit bir krokisini çizip ölenin kimliğinin belirlenmesi için cesetten parmak izi almışlardır.
14. Ölü muayenesi işlemi olay günü Cumhuriyet savcısı huzurunda bir hekim tarafından yapılmıştır. Anılan işlem nedeniyle düzenlenen tutanakta; ağızdan köpüklü su geldiği, boyunda ası izi bulunmadığı, elle yapılan muayeneye göre kemiklerin kırık olmadığı, ateşli silah veya bıçak yarası ya da darp izi bulunmadığı ve topuklarda cesedin denizden çıkarılması sırasında oluştuğu değerlendirilen 2x1,5 cm ebadında sıyrık görüldüğü belirtilmiştir.
15. Cumhuriyet savcısı huzurunda iki adli tıp uzmanınca yapılan otopsi işlemine istinaden Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı (Grup Başkanlığı) Morg İhtisas Dairesince hazırlanan Otopsi Raporu'nda; her iki akciğerde ileri derecede şiş ve loblar arasında yaygın noktavi subplevral (akciğer zarının altı) kanamalar görüldüğü, kesitlerinde ileri derecede konjesyon (kandolum, göllenme) ve köpüklü ödem mayi (sıvı) çıkışı gözlendiği, beyin ve beyincik yüzey ve kesitlerinde hiperemi (kızarıklık) ve ödemli görünüm saptandığı, kafa kubbe ve kaide kemiklerinin sağlam olduğu, hyoid kemik, tiroid kartilaj (kıkırdak) ve boyun omurlarının sağlam olduğu, batın boşluğunda serbest sıvı veya kana rastlanmadığı belirtilmiştir. Bundan başka Otopsi Raporu'nda kanda alkol ve uyutucu/uyuşturucu analizinde aranan maddelerin tespit edilmediği, idrarda bir ilaç etken maddesi saptandığı, bu maddenin tedavi amacıyla kullanılmasının mümkün olduğu, ölüme etkili olabilecek nitelikte haricî travmatik bulgulara rastlanmadığı, kişinin ölümünün suda boğulma sonucu meydana geldiği hususlarına yer verilmiştir.
16. Kolluk görevlileri, olay hakkında bilgi sahibi olan dört kişinin beyanını almıştır.
17. Çevredeki bir otelde çalışan F.K. olayı şu şekilde anlatmıştır:
19/9/2012 günü saat 03.30 sıralarında kumsalda yatan bir kişiyi havanın sabaha karşı soğuk olduğu yönünde uyarmış, bahse konu kişi de "Sağ olasın kardeşim. Düşünmen yeter." şeklinde karşılık vermiştir. Yaklaşık 10 metre uzaklıktaki bir şezlonga yatmış, 04.20 sıralarında denizden kadın sesine benzer "Ah!" sesi işitmiş ancak aldırış etmemiştir. Daha sonra denizden isyan edercesine "Ah!" şeklinde erkek sesine benzer bir ses duymuş, denize bakınca kumsalda yatan kişiyi görmüş, şahsın şov yaptığını düşünerek duyduğu sese önem vermemiştir. Bir süre sonra denizdeki şahsın boğazına su kaçmış gibi tükürdüğünü duymuş, denize doğru koşunca şahsın konuşmadan kollarını salladığını ve suya batıp çıktığını görmüştür. Bağırarak yardım istemiş lakin vakit gece ve deniz aşırı dalgalı olduğu için yaklaşık olarak 25 metre açıkta bulunan şahsı kurtarmak için kimse denize girememiştir. Yaklaşık bir saat kadar sonra kıyıya vurunca birkaç kişi şahsı kumsala çekmiştir. Kumsala daha önceden gelen cankurtaran görevlileri denizden çıkarılan şahsın yaşamadığını söylemiştir. Ölen şahıs, kumsalda yatarken gördüğü kişidir.
18. İfadesi alınan diğer üç kişi (K.S., M.D. ve D.A.C.) denizde hareketsiz yatan bir kişiyi gördüklerini beyan edip olayın sonrasına ilişkin kısmını F.K. ile benzer yönde ifade etmişlerdir.
19. Cesetten alınan parmak izlerini inceleyen Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği 27/9/2012 tarihli raporunda, incelenmek üzere gönderilen parmak izlerinin OPTES'te (Otomatik Parmak ve Avuç İzi Teşhis Sistemi) kayıtlı parmak izlerinden herhangi biri ile eşleşmediğini bildirmiştir.
20. Antalya Emniyet Müdürlüğü (Emniyet Müdürlüğü) de cesetten alınan parmak izlerine kayıtlarında rastlamamıştır.
21. Cesedin kime ait olduğu saptanamadığından alınan hâkim kararına istinaden cesetten alınan kan örnekleri üzerinde Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesince moleküler genetik inceleme yapılmıştır.
22. Cumhuriyet Başsavcılığı otopsi raporunu dikkate alarak kimlik bilgileri tespit edilemeyen kişinin suda boğulma sonucu öldüğü kanaatine varmış ve bu nedenle 13/12/2012 tarihinde ölüm olayı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (kovuşturmasızlık kararı) vermiştir.
23. Cumhuriyet Başsavcılığının 10/12/2012 tarihli talimatı üzerine cesedin fotoğrafları Kemer Merkez Jandarma Karakol Komutanlığınca ülke genelindeki tüm polis ve jandarma teşkilatının kayıp şahıslarla ilgili birimlerine ulaştırılmıştır.
24. U.B.nin fotoğrafları ile cesedin fotoğraflarının eşleşip eşleşmediğinin tespiti için başvurucu Mustafa Bal 25/12/2012 tarihinde kolluk görevlilerince Kestel/Bursa Polis Merkezi Amirliğine (Polis Merkezi) davet edilmiştir. Başvurucu fotoğraflar üzerinden yaptığı teşhiste cesedin oğlu U.B.ye ait olduğunu söylemiştir.
25. Başvurucu Mustafa Bal 26/12/2012 tarihinde bir yakını ile birlikte Akdeniz Üniversitesi (Üniversite) Tıp Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı morgundaki kimliği belirsiz cesedin U.B.ye ait olduğunu teşhis etmiştir.
26. U.B.ye ait olduğu anlaşılan ceset ile kovuşturmasızlık kararının bir örneği 26/12/2012 tarihinde başvurucu Mustafa Bal'a teslim edilmiştir.
B. U.B.nin Kaybolması Hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Süreci
27. Başvurucu Mustafa Bal, üniversiteye öğrenci olarak kayıt yaptırmak için Antalya'ya giden oğlu U.B.den 14/9/2012 tarihinden beri haber alamadıklarını bildirerek Polis Merkezine kayıp başvurusunda bulunmuştur. Yaptığı başvuruda oğluyla en son 14/9/2012 tarihinde telefon yoluyla iletişim kurduklarını, anlattığı kadarıyla oğlunun üniversiteye kaydını yaptırıp ev tuttuğunu ifade eden başvurucu, oğlunun kullandığı mobil telefonun numarasını kolluk görevlilerine vermiştir.
28. Başvurucu Öznur Bal Çorak 3/10/2012 tarihinde Polis Merkezinde konuyla ilgili ifade vermiştir. Başvurucu ifadesinde, babası Mustafa Bal'ın U.B.nin kaybolması hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına da müracaat ettiğini, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında kardeşinin Antalya'da 1/9/2012-18/9/9/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin ücretini kredi kartı ile ödediğinin tespit edildiğini belirterek kredi kartı hesap özetinin incelenmesini talep etmiştir.
29. Konuyla ilgili olarak 4/11/2012 tarihinde Polis Merkezinde ifade veren U.B.nin kuzeni Ç.Ş., kuzeninin kimlik fotokopisi ile kuzenine ait SIM kartın yenisini çıkarttığını, bu kartı bir mobil telefona taktıktan sonra iki arama geldiğini, bu aramayı yapanlardan birinin kuzeni Özlem Bal Çorak, diğerinin ise U.B.yi soran, kim olduğunu bilmediği bir kişi olduğunu, SIM kartı bir daha kullanmadığını, kuzeni tarafından yapılan aramalara ilişkin kayıtlara baktığını ancak şüpheli bir duruma rastlamadığını söylemiştir.
30. Kolluk görevlilerince düzenlenen tarihsiz CD İnceleme Tutanağı'ndan U.B. adına kayıtlı GSM hatlarıyla kurulan iletişimlerin tespitine ilişkin raporların Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTİK) getirtildiği, bu raporlara göre U.B. adına kayıtlı dört GSM hattı bulunduğu, bunlardan ikisinin kullanım dışı olduğu, bir hattın U.B.nin annesi Ş.B. tarafından diğer hattın ise U.B. tarafından kullanıldığı, U.B.nin en son 14/9/2012 tarihinde kardeşi Özlem Bal Çorak ile görüştüğü ve bu görüşme yapılırken U.B.ye ait mobil telefonun üniversitenin ısıtma merkezinde bulunan baz istasyonu çevresinden sinyal verdiği anlaşılmıştır.
31. Kolluk görevlilerinin U.B.nin mobil telefon yoluyla kurduğu iletişimlerin muhataplarını sorduğu başvurucu Özlem Bal Çorak, kendisine sorulan 45 kişiyi tanımadığını, hangi nedenle kardeşinin bu kişilerle görüştüğünü bilmediğini beyan etmiştir.
32. Kolluk görevlilerince U.B.nin kullandığı kredi kartına ait hesap hareketleri bilgisi ilgili banka şubesinden getirtilmiştir. Buna göre kaldığı otelin ücretini 31/8/2012 tarihinde kredi kartı ile ödeyen U.B., kendisinden en son haber alındığı söylenen 14/9/2012 tarihinden sonra kredi kartını kullanmamıştır.
33. Kestel Emniyet Müdürlüğü ile Bursa Emniyet Müdürlüğü arasında yapılan 31/10/2012 tarihli yazışmadan, U.B.nin kaldığı oteldeki güvenlik kameralarının kayıt yapmadığı hususunun Antalya Emniyet Müdürlüğü görevlilerince U.B.nin ailesine bildirildiği anlaşılmıştır.
34. Kolluk görevlilerince U.B.nin 31/8/2012-18/9/2012 tarihleri arasında Antalya'da bulunan bir otelde kaldığı ve otelde aynı isimle başka bir kişi bulunmadığı tespit edilip Geçici İkamet Yerleri Kimlik Bildirme Projesi kapsamında tutulan kayıtlar yoluyla aynı dönemde söz konusu otelde kalan kişilerin kimliği saptanmıştır.
35. Kestel Emniyet Müdürlüğü, U.B.nin telefon yoluyla kurduğu iletişimlerin tespitine dair raporlarda isimleri geçen kişilerden açık kimlik bilgileri tespit edilebilen yirmi sekizi ile U.B. ile aynı dönemde söz konusu otelde kalan kişilerin herhangi bir suça karışıp karışmadığını sorgulamış, bunlardan bazıları hakkında adli mercilerce çeşitli suçlar nedeniyle tahkikat yürütüldüğünü tespit etmiş, BTİK'dan getirtilen iletişimin tespitine ilişkin raporlara göre U.B. ile telefon yoluyla iletişim kuran ve haklarında adli mercilerce işlem yapılan kişiler arasında herhangi bir telefon görüşmesi olmadığını ve U.B. ile telefonda görüşen Ö.Ç.ninU.B. ile aynı ad ve soyadı taşıyan bir başkasıyla da görüşme yaptığını belirlemiştir.
36. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı 11/12/2012 tarihinde soruşturma yetkisinin kendisine ait olmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı vererek soruşturma dosyasını Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Yetkisizlik kararında U.B. ile telefonda görüşen altı kişinin ismi şüpheli olarak yer alırken soruşturma konusu olay kayıp şahıs olarak belirtilmiştir.
37. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı yetkisizlik kararıyla gelen soruşturma dosyasını, aynı konu hakkında yürüyen soruşturma dosyası ile birleştirmiştir.
C. U.B.nin Kaybolması Hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Süreci
38. Başvurucu Mustafa Bal 25/9/2012 günü, oğlundan 14/9/2012 tarihinden beri haber alamadığını ve oğlunun ikamet adresini bilmediğini belirterek oğlu tarafından kullanılan kredi kartına ait hesap hareketlerinin incelenmesi ve oğluna ait mobil telefonun bulunduğu yerin tespiti için Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmiştir.
39. Antalya Cumhuriyet savcısı Emniyet Müdürlüğünden konunun araştırılmasını istemiştir.
40. Başvurucu Mustafa Bal 25/9/2012 tarihinde kolluk görevlileri tarafından alınan beyanında, oğlunun banka hesabına ve kullandığı mobil telefonun numarasına ilişkin bilgileri söylemiştir.
41. Kolluk görevlileri U.B.nin kayıt yaptırdığı üniversiteye ve U.B.nin kullandığı kredi kartıyla alışveriş yapılan işyerlerine gitmiş, U.B.nin 28/8/2012-31/8/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin müdürü ile 31/8/2012-18/9/2012 tarihleri arasında yalnız olarak konakladığı otelin işletmecisi olan S.A. ve eşi E.A. ile görüşmeler yapmıştır. Ayrıca U.B.nin kaldığı otelin çevresindeki kameraların açılarını incelenmiştir. Buna göre;
- U.B. 4/9/2012 tarihinde üniversiteye kayıt yaptırmış ancak sonrasında ders seçmek için üniversiteye gitmemiştir.
- U.B.nin 28/8/2012-31/8/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin güvenlik kamerası arızalıdır.
- U.B.nin 31/8/2012-18/9/2012 tarihleri arasında yalnız olarak konakladığı oteldeki güvenlik kameraları on beş günde bir kendisini yenileyip eski kayıtların üzerine kayıt yapmaktadır.
- Otel çevresindeki işyerlerine ait kameraların açısı yoldan geçen kişileri kapsamamaktadır.
42. Emniyet Müdürlüğü U.B.nin kullandığı kredi kartı ile banka kartına ait hesap hareketlerine ilişkin bilgileri ilgili banka şubesinden temin edip incelemiştir. Söz konusu belgelere göre U.B., kendisinden en son haber alınan 14/9/2012 tarihinden sonra kredi kartı ile banka kartını kullanmamış; banka hesabından da para çekmemiştir.
43. Kolluk görevlileri 15/11/2012 tarihinde, U.B.nin 29/8/2012-31/08/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin kabul yeri görevlisi olarak çalışan M.K. ile 31/8/2012-18/9/2012 tarihleri arasında kaldığı otelin işletmecisinin eşi olan E.A.nın ifadesini almıştır. Alınan beyanlara göre U.B. kaldığı otellerde yalnız konaklamış ve şüpheli bir durum sergilememiştir.
44. Kemer Jandarması 20/12/2012 tarihli yazıyla 19/9/2012 tarihinde Göynük Halk Plajı'nda bulunan ve kimliği belirlenmeyen bir cesedin fotoğraflarını kayıp kişilere ait fotoğraflarla karşılaştırma yapılmak üzere Emniyet Müdürlüğüne göndermiştir.
45. Cesedin U.B.ye ait olabileceğini değerlendiren kolluk görevlileri cesedin fotoğraflarını Kestel Emniyet Müdürlüğüne göndermişlerdir. Başvurucu Mustafa Bal bu vesileyle oğlunun öldüğünden haberdar olup 26/12/2012 tarihinde cesedi teşhis etmiştir.
46. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 2/1/2013 tarihinde yetkisizlik kararı verip soruşturma dosyasını Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
47. Bu esnada başvurucu Mustafa Bal, oğlunun cesedinin fotoğrafların çekilmemesi, çekilmiş olsa bile arandığında bulunmasını sağlayacak şekilde fotoğrafların kayıp kişilerle ilgili albüme kaydedilmemesi, U.B.nin fotoğraflarının kayıp kişiler albümünde yer alan fotoğraflarla karşılaştırılmaması nedeniyle oğlunun ölümünden ancak 25/12/2012 tarihinde haberdar olduklarını belirterek anılan işlemlerin yapılamamasından sorumlu olan Kemer Jandarması ve Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi görevlilerinin ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılmaları için Cumhuriyet Başsavcılığına ve Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına ayrı ayrı suç duyurularında bulunmuştur.
D. Kamu Görevlileri Hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Süreci
48. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, Kemer Jandarmasında görevli kişiler hakkındaki soruşturmayı ayırıp yetkisizlik kararıyla Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
49. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının Bursa Cumhuriyet Başsavcılığından istinabe talep etmesi üzerine kolluk görevlilerince ifadeleri alınan başvurucular, öz itibarıyla U.B.nin telefon yoluyla iletişim kurduğu bazı kişilerin ve U.B. ile eş zamanda aynı otelde kalan bazı şahısların suç kayıtlarına dikkat çekerek U.B.nin kaldığı otelden çıkışını gösterir güvenlik kamerası kayıtlarını almamaları ve yakınlarının kaybolmasıyla ilgili şikâyetleri hakkında yeteri kadar araştırma yapmamaları nedeniyle Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin görevlerini ihmal ettiğini ileri sürmüşlerdir.
50. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı uyarınca Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği, Kayıp Şahıslar Bürosunda görevli iki kişinin konuyla ilgili ifadelerini almıştır. İfadelerin içeriği tespit edilememiştir.
51. Yürüttüğü soruşturma sonunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 15/4/2013 tarihinde kamu davası açılması için yeter derecede şüphe oluşturacak delil bulunmadığı gerekçesiyle şüpheliler hakkında kovuşturmasızlık kararı vermiştir.
52. Anılan karar başvurucu Mustafa Bal'a 13/5/2013 tarihinde, diğer başvurucu Öznur Bal Çorak'a ise 15/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular karara itiraz etmemişlerdir.
E. U.B.nin Kaybolduğuna, Ölüm Olayına Başkalarının Dâhil Olduğuna ve Kamu Görevlilerinin Görevlerini İhmal Ettiğine İlişkin İddialar Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Süreci
53. Cumhuriyet Başsavcılığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararları vererek gönderdiği soruşturma dosyaları ile başvurucu Mustafa Bal'ın kamu görevlileri hakkındaki suç duyurusu nedeniyle yürütülen soruşturma dosyasını birleştirmiştir.
54. Cumhuriyet Başsavcılığı, Antalya İl Jandarma Komutanlığından (İl Jandarma) başvurucu Mustafa Bal'ın kolluk görevlileriyle ilgili iddialarının araştırılmasını istemiştir.
55. İl Jandarma tarafından oluşturulan inceleme heyetinde yer alan ikisi İstihbarat Şubede, ikisi de Olay Yeri İnceleme Tim Komutanlığında görevli dört kişi tarafından hazırlanan 25/1/2013 tarihli raporda:
- 25/9/2012 tarihinde başvurucu Mustafa Bal'a Antalya Cumhuriyet Savcısının talimatı uyarınca Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesince sahipsiz cesetlere ait fotoğrafların gösterildiği,
- Ölen kişinin kimliğinin tespitiyle ilgili olarak yapılan istihbarat çalışmalarına göre anılan şahsın Antalya ili Kumluca ilçesi Yazır Mahallesi'nde (Olmypos) bulunan bir marketin çalışanıyla 17/9/2012 tarihinde yaptığı sohbette kendini Özden veya Özgür olarak tanıtıp İzmirli olduğunu söylediği, 17/9/2012 günü saat 21.00'den 18/9/2012 günü saat 08.00 sıralarına kadar bir otelin çevre duvarının üzerinde yatarken görüldüğü, 18/9/2012 günü saat 16.30 sıralarında bir dinlenme tesisinde çay içtiği ve tesis çalışanlarına Tahtalı Dağı'na gideceğini söylediği,
- Cesede ait fotoğrafların sahibi ve kimliği belirsiz cesetlere ait paket programa (paket rogram) Cumhuriyet Başsavcılığının talebine istinaden 24/12/2012 tarihinde girildiği,
- Şahın kayıp olduğuna ve arandığına dair bilginin İl Jandarmaya ve Kemer Jandarmasına gönderilmediği,
- U.B.nin boğularak öldüğünün otopsi raporundan anlaşıldığı,
- Ölüm olayı ile ilgili soruşturma kapsamında dinlenen F.H.nin beyanına göre U.B.nin ölümünde şüpheli bir durum bulunmadığı,
- Cesedi bulunan kişinin kimliğinin belirlenmesi için gerekli inceleme ve araştırmanın yapıldığı, tahkikat ve olay yeri incelemesinin mevzuata uygun olduğu ve cesedin kimliğinin geç tespit edilmesinin tahkikatın sonucuna bir etkisinin olmadığı belirtilmiştir.
56. Başvurucu Öznur Bal Çorak 29/1/2013 tarihinde kardeşinin yüzme bilmemesi ve ehliyet almak amacıyla parmak izi vermesine rağmen cesedinden alınan parmak izlerinin neden sistemde kayıtlı parmak izleriyle eşleşmediği de dâhil olmak üzere soruşturmada gördüğü bazı hususlara dikkat çekerek kardeşinin ölümünün soruşturulması ve soruşturmada ihmali olan görevliler hakkında araştırma yapılması için Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) müracaat etmiştir. Başvurucu yaptığı müracaatta kardeşinin başkaları tarafından alıkonulup daha sonra öldürülerek denize atılmış olabileceğine ilişkin şüphesini de dile getirmiştir.
57. Anılan şikâyet Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma da U.B.nin kaybolması hakkında yürütülen soruşturma ile birleştirilmiştir.
58. Başvurucu Mustafa Bal Bakanlığa yazdığı tarihsiz dilekçede, kolluk birimlerine defalarca başvurmasına ve oğlunun cesedinin morgda olmasına karşın kendisine oğlunun ölümü hakkında bilgi verilmediğini belirterek soruşturmada ağır ihmal bulunduğunu öne sürdüğü ilgililer hakkında soruşturma açılmasını talep etmiştir. Bakanlıkça Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilen şikâyet dilekçesi soruşturma sırasına kaydedilip yetkisizlik kararı verilerek Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Bu soruşturma dosyası da U.B.nin kaybolması nedeniyle yürütülmekte olan soruşturma dosyası ile birleştirilmiştir.
59. Cumhuriyet Başsavcılığı Grup Başkanlığına müzekkere yazarak başvurucu Mustafa Bal'a 25/9/2012 tarihinde fotoğraf teşhisi yaptırılıp yaptırılmadığını sormuştur.
60. Grup Başkanlığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının oluruna istinaden 26/12/2012 tarihinde kimliği belirsiz erkek cesetlerine ait fotoğrafların başvurucu Mustafa Bal'a gösterildiğini bildirmiştir.
61. Takma isim kullanan ancak sonradan isminin H.M.B. olduğu tespit edilen bir kişi, olayın haberleştirildiği bir internet sitesinde yaptığı yorumda cesedin bulunduğu sahildeki bir otelin güvenlik görevlisinin olayı bildiğini ve kendisinin de bir başka otelde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını iddia etmiştir.
62. Cumhuriyet Başsavcılığının istinabe yoluyla kolluk görevlilerine aldırdığı ifadesinde H.M.B. olayı görmediğini ve olaydan sonra bazı insanların ölen kişinin öldürülmüş olabileceğine dair sözlerine istinaden yorum yaptığını söylemiştir.
63. Cumhuriyet Başsavcılığı kolluk görevlileri yardımıyla olay tarihinde H.M.B.nin sözünü ettiği otellerde güvenlik görevlisi olarak çalışan kişilerin M.P., M.Ç., E.S.B., K.B. ve D.A.C. olduğunu tespit etmiştir.
64. Adresinin tespit edilememesi nedeniyle E.S.B.nin beyanına başvuramayan Cumhuriyet Başsavcılığının ifadelerini istinabe yoluyla kolluk görevlilerine aldırdığı M.Ç., K.B. ve M.P., ölenin nasıl boğulduğunu görmediklerini söylemişlerdir. M.Ç. ek olarak denizdeki cesedi cankurtaran ve sahil güvenlik görevlileri ile birlikte denizden çıkardıklarından söz etmiştir.
65. Adresinin tespit edilememesi nedeniyle E.S.B.nin ifadesi alınamamıştır.
66. Cumhuriyet Başsavcılığı 27/12/2013 tarihinde, U.B.nin ölümü hakkında yürütülen soruşturma kapsamında yapılan işlemlere, İl Jandarma tarafından tespit edilen hususlara ve U.B.nin ölmesi olayı hakkında daha önce verilen kovuşturmasızlık kararına dikkat çekerek U.B.nin ölümünde başkalarının kasıtlı veya taksirli eylemlerinin bulunduğuna ve Kemer Jandarması ile Kemer Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu, biri meçhul olmak üzere beş şüphelinin ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediklerine ilişkin somut herhangi bir delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmasızlık kararı vermiştir. Kararda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlendiği tarih 1/9/2012 olarak, ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun işlendiği tarih ise 19/9/2012 olarak belirtilmiştir. Anılan kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Müşteki Mustafa Bal'ın 01.02.2013 havale tarihli dilekçesinde, ölen şahsın kimliğinin belirlenememesi sebebiyle Emniyet ve Jandarma görevlilerinin "görevi ihmal/görevi kötüye kullanma" suçunu işlediklerini iddia etmesi ve diğer müşteki Öznur BAL ÇORAK'ın 29.01.2013 tarihinde BİMER'e yaptığı başvuruda "soruşturmayı yürüten görevlilerin görevi ihmal/görevi kötüye kullanma suçlarını işlemiş olabileceği, soruşturmanın yeterince yapılmadığı, kardeşi olan [U.B.ın] başkaları tarafından alıkonulmuş ve daha sonra öldürülerek denize atılmış olabileceği" yönündeki iddiaları üzerine her ne kadar Cumhuriyet Başsavcılığımızca yeniden soruşturma başlatılmış ise de, tüm soruşturma kapsamından gerek ölen [U.B.ın] ölümünde başkalarının kasıtlı ve taksirli eylemleri bulunduğu, gerek kimlik tespiti çalışmaları sırasında Emniyet ve Jandarma görevlilerinin görevi ihmal veya kötüye kullanma suçlarını işlediği ve gerekse yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı şüphelilerin kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma eylemini gerçekleştirdiği yönünden suç isnadına yarar somut herhangi bir delil elde edilemediği anlaşılmakla;
Şüpheliler hakkında atılı suçlardan dolayı kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA... karar verildi."
67. Başvurucu Mustafa Bal;
- Soruşturmanın bir bölümü için verilen gizlilik kararı nedeniyle soruşturmanın gizli kalan bölümünü inceleyemediğini,
-1/9/2012 tarihinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağduru olan oğlunun bu olaydan kısa bir süre sonra ölmesinin tesadüf olamayacağını,
- Oğlunun ölmeden önce telefonda görüştüğü, kovuşturmasızlık kararında meçhul şüpheli olarak belirtilen kişinin İ.K. olduğunu ve bu kişinin istihbarat görevlisi olduğuna dair iddialar bulunmasına rağmen bu hususun araştırılmadığını,
- Oğlunun yüzme bilmemesine karşın geceleyin denize girmesinin hayatın olağan akışına uymadığını,
- Oğlunu boğulurken gördüğü iddia edilen kişilerin ifadelerinin yüzeysel ve çelişkili olduğunu,
- Oğlunun cüzdanı, kimliği ve diğer şahsi eşyalarının bulunamamasının ölümü şüpheli kıldığını,
- Oğlunun kaybolması nedeniyle yaptığı başvurularda kolluk görevlilerinin kendisine yardımcı olmadıklarını, örneğin kaybolduğu yönünde başvuruları olmasına ve kimliğinin tespit edilemediği gerekçesiyle bekletilmesine rağmen oğlunun cesedinin kendisine gösterilmediğini,
- Oğluna ait mobil telefonun oğlu ölmeden önce en son kaldığı otelden sinyal verdiğini, ısrar etmesine rağmen otelin güvenlik kamerası kayıtları incelenmediği gibi otel sahibi ile çalışanlarının ifadelerinin alınmadığını ve bu nedenle kamu görevlileri yönünden ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğunu belirterek 26/3/2014 tarihinde vekili aracılığıyla kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir.
68. Başvurucu Öznur Bal Çorak da aynı iddialarla aynı tarihte kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir.
69. Antalya 3. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 3/3/2015 tarihinde kovuşturmazlık kararına yapılan itirazları reddetmiştir.
70. Hâkimliğin kararı başvuru Mustafa Bal vekiline 7/5/2015 tarihinde, başvurucu Öznur Bal Çorak'a ise 8/5/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurular 5/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
71. İlgili hukuk için bkz. Yasin Ağca (B. No: 2014/13163, 11/5/2017, §§ 86, 87, 91-96) kararı.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
72. Mahkemenin 23/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
73. Başvurucular, Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 27/12/2013 tarihli kovuşturmasızlık kararına yaptıkları itirazlarda dile getirdikleri hususlar (bkz. §§ 67, 68) yanında yakınlarının konakladığı otelin sahibi ve personelinin ifadelerinin de alınmadığını belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Başvuruculara göre kolluk görevlilerinin başvuruya konu olayın araştırılması sırasında gösterdikleri tavır, olayın yeterince soruşturulmaması ve somut bilgi ve belgelerin soruşturma makamlarınca göz ardı edilmesi bazı kamu görevlilerinin kasten ve/veya taksire dayalı kusurları nedeniyle yakınlarının şüpheli ölümünden dolayı sorumlu olduklarını göstermektedir.
74. Bundan başka başvurucular, şüpheli ölüm olayında kamu görevlilerinin kusurlarının bulunduğuna dair makul şüphenin ötesinde kanıt bulunmasına rağmen maddi gerçeğin araştırılmaması, soruşturma dosyasında yer alan somut bilgi ve belgelerin göz ardı edilmesi, yakınları ölmeden önce kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağduru olmasına rağmen bu olayın araştırılmaması ve kamu görevlileri hakkında kovuşturmasızlık kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
75. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının özü yakınlarının ölümü hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkindir. Bu nedenle anılan iddialar da yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.
76. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
" Herkes, yaşama... hakkına sahiptir."
77. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
1. İncelemenin Kapsamı Yönünden
78. Başvurucular, yakınlarının kaybolması ve sonrasında ölü olarak bulunması olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmalarında bulunduğunu ileri sürdükleri eksikliklere işaret ederek kasıtlı veya ihmalî davranışları nedeniyle kamu görevlilerinin yakınlarının ölümünden sorumlu olduklarını ileri sürmüşler ise de yakınlarının kamu görevlilerince öldürüldüğüne ya da yakınlarının yaşamı için var olan bir tehlikenin kamu makamlarınca bilinmesine veya bilinmesinin gerekmesine rağmen yakınlarının yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmadığına dair açık bir iddiada bulunmadıkları gibi bu konuda somut herhangi bir olgudan da söz etmemişlerdir. Bu sebeple başvurucuların yaşam hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiaları, yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında değerlendirilmiştir.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
79. Başvurucuların yakınının ölümü hakkında yürütülen soruşturma sonunda13/12/2012 tarihinde kovuşturmasızlık kararı verilmiş olsa da 27/12/2013 tarihli kovuşturmasızlık kararıyla sonuçlanan soruşturmada, ölüm olayına başkalarının dâhil olduğuna ilişkin iddia da araştırılıp karara bağlanmıştır. Bu bakımdan başvuruda süre aşımına ilişkin kabul edilemezlik nedeni bulunmamaktadır.
80. Bununla birlikte başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olmamaya ilişkin kabul edilebilirlik kriterini karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi için ölüm olayını çevreleyen koşulların ve varsa ölüm olayından sorumlu kimselerin tespiti için yürütülen soruşturmaların Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkının usul boyutunu incelerken kullandığı ölçütlere göre tetkik edilmesi gerekir.
81. Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkının usul boyutu konusunda benimsediği genel ilkelere göre kasten meydana getirildiği iddia edilen bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkililiği için;
i. Soruşturma makamlarının resen ve derhâl harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 57),
ii. Kamu görevlilerinin karıştığı iddia edilen ölümlere ilişkin soruşturmaları yürüten soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olması, soruşturma makamlarının sadece hiyerarşik ve kurumsal bağımsızlığının yeterli olmayıp aynı zamanda soruşturmanın fiilen de bağımsız olarak yürütülmesi (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319,16/7/2014, § 96),
iii. Ceza soruşturmasının fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması, ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanması (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),
iv. Hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi amacıyla ceza soruşturması makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30) gerekir.
82. Başvurucuların yakınlarının kaybolmasından ve kimliği tespit edilemeyen ancak sonradan U.B.ye ait olduğu anlaşılan cesetten haberdar olan soruşturma makamları derhâl gerekli cezai soruşturmaları başlatmıştır. Bu nedenle soruşturma makamlarının resen ve derhâl harekete geçmesine ilişkin ilke yönünden soruşturmalarda herhangi bir eksiklik bulunmamaktadır.
83. Soruşturmaların bağımsız olmadığına ilişkin bir iddia bulunmadığı gibi böyle bir durumun varlığı Anayasa Mahkemesince de tespit edilmemiştir.
84. Başvurucular soruşturmanın bir kısmı yönünden gizlilik kararı verilmesinden ve soruşturmanın gizli kalan bölümünü inceleyememelerinden yakınsalar da soruşturma dosyalarının asıllarını inceleyen Anayasa Mahkemesi soruşturma kapsamında verilen herhangi bir gizlilik kararına rastlamamıştır. Ayrıca soruşturma dosyalarını inceleme taleplerinin reddedildiğine veya fiilî olarak engellendiğine dair iddiaları bulunmayan başvurucular savlarını soruşturma makamlarına iletme ve verilen kararlara itiraz etme fırsatı bulmuşlardır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi başvurucuların meşru menfaatlerini korumak için soruşturma süreçlerine gerekli ölçüde katılabildikleri kanaatindedir.
85. Başvurucular, yakınlarının ölmeden önce kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağduru olmasına rağmen bu olayın araştırılmadığını iddia etmişlerdir ancak U.B.nin zikrolunan suçun mağduru olduğuna ilişkin somut hiçbir veri yoktur. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararında (bkz. § 36) ve Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 27/12/2013 tarihli kovuşturmasızlık kararında (bkz. § 66) ismi geçen kişiler olaydan önce U.B. ile telefonda görüşen kişilerden bazılarıdır.
86. Göynük Halk Plajı'nda bulunan ölü kişi hakkında yapılan ve kovuşturmasızlık kararıyla sonuçlanan soruşturma kapsamında;
i. Olay yeri ve çevresi incelenip olay yerinin basit bir krokisi çizilmiştir.
ii. Başvurucuların yakınını ölmeden önce veya öldükten sonra gören kişiler ile bir internet sitesinde konuyla ilgili yorum yapan bir kişinin beyanı tespit edilmiştir. Bu kişilerden biri öleni ölmeden önce plajda yatarken ve denizde suya batıp çıkarken gördüğünü söylemiştir.
iii. Ölüm nedeninin belirlenmesi için ceset üzerinde ölü muayenesi ve otopsi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Buna göre başvurucuların yakını suda boğulma sonucu ölmüş ve ceset üzerinde ölüme etki edebilecek haricî travmatik bulgulara rastlanmamıştır. Ayrıca kanda ve idrarda alkol veya uyutucu/uyuşturucu madde tespit edilmemiştir.
iv. Kimliğinin saptanması için ölenden parmak izleri ve kan örneği alınıp alınan kan örneği üzerinde moleküler genetik inceleme yapılmıştır. Ne var ki parmak izleri polis veya jandarmanın kayıtlarındaki herhangi bir parmak izi ile eşleşmemiştir.
87. Başvurucunun yakınlarının kaybolması hakkında yürütülen soruşturmalar kapsamında ise U.B.nin bulunabilmesi için ölenin kredi kartı ve banka hesabına ilişkin hesap özetleri ile telefon yoluyla kurduğu iletşimlerin tespitine ilişkin raporlar incelenmiş, ölenin konakladığı oteller ile gittiği işyerlerinin işletmecileri/çalışanları ile görüşülmüş, otellerin güvenlik kameralarının bozuk olduğu veya olay tarihine ilişkin kaydın üzerine yeni görüntü kaydı yapıldığı belirlenmiştir.
88. Şüphesiz kimliği tespit edilemeyen cesede ait fotoğrafların 24/12/2012 tarihinde paket programa girilmesi nedeniyle başvurucular, 19/9/2012 tarihinde vefat eden yakınlarının ölümünü ancak 25/12/2012 tarihinde öğrenebilmiş ve arada geçen sürede yakınlarının akıbetinden bihaber yaşamışlardır. Ne var ki bu durum ölüm olayını çevreleyen koşulların tespitine olumsuz herhangi bir etki yapmamıştır. Bu bakımdan somut olayda ölüm olayını aydınlatabilecek ve varsa sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin toplanmadığı söylenemez.
89. Son olarak belirtmek gerekir ki sonuçlandırılma süreleri ve yapılan soruşturma işlemleri dikkate alındığında başvuruya konu edilen soruşturmaların makul bir özen ve süratle yürütülmediğini söylemek mümkün değildir.
90. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kemer Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/2808 ve 2013/238 sayılı soruşturma dosyalarının İADESİNE 23/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.