logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mesut Uçar ve Ramazan Acar [1.B.], B. No: 2016/1066, 8/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MESUT UÇAR VE RAMAZAN ACAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/1066)

 

Karar Tarihi: 8/7/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Mustafa EKİM

Başvurucular

:

1. Mesut UÇAR

 

 

2. Ramazan ACAR

Başvurucular Vekili

:

Av. Mahmut KAÇAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yakalama ve gözaltı sırasında polis tarafından darbedilme iddiasıyla yapılan şikâyetle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/1/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen, Muradiye Cumhuriyet Başsavcılığının (Savcılık) soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Soruşturmanın Başlaması

8. Kamuoyunda 6-7 Ekim olayları ya da Kobani olayları olarak bilinen eylemlere katıldıkları iddiasıyla başvurucular hakkında Savcılıkça soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturmalar kapsamında başvurucu Mesut Uçar 7/10/2014 tarihinde, başvurucu Ramazan Acar ise 8/10/2014 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmıştır.

9. Başvuruculardan Mesut Uçar'ın gözaltı giriş işlemleri için götürüldüğü Muradiye Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 7/10/2014 tarihli ve 19.52 saatli doktor raporunda her iki dirsekte sürüklenmeye bağlı abrazyon tespit edildiği bilgisi mevcuttur.

10. Ramazan Acar hakkında gözaltı girişi öncesi Muradiye Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 8/10/2014 tarihli ve 20.14 saatli doktor raporunda ise sol göz altında zigomatik alan üzerinde hafif ödem, cilt renginde hafif kızarıklık ve sağ boyunda da yaklaşık 5 cm'lik yüzeysel abrazyon tespit edildiği belirtilmiştir.

11. Gözaltı çıkışında başvurucular hakkında düzenlenen sağlık raporlarında darp bulgusu yer almamaktadır.

12. Sırasıyla başvurucular 9/10/2014 ve 10/10/2014 tarihlerinde Muradiye Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmışlardır.

13. Başvurucular, Savcılıkta şüpheli sıfatıyla vermiş oldukları ifadelerinde yakalama ve gözaltı sırasında görevli polisler tarafından darbedildiklerini ileri sürerek polislerden şikâyetçi olmuşlardır. Başvurucu Mesut Uçar'ın 9/10/2014 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"... Söz konusu polisler beni araca aldıktan sonra yüzümü bağlayarak fotoğraf çektiler ayrıca beni darp ettiler. Aracın içerisinde iki kişi vardı. Ayrıca beni araçtan indirdikten sonra 5-10 kişi sürükleyerek darp ettiler. Ben olay nedeniyle polis memurlarından şikayetçiyim. Polis memurlarını görsem tanırım. ..."

Başvurucu Ramazan Acar'ın 10/10/2014 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...Ben olaylar sırasında hep kaçtım olaylara müdahil olmadım. Beni polis memurları darp etti. Beni darp eden polis memurlarını görsem tanırım. Kendilerinden şikayetçiyim. ..."

14. Başvurucular vekilinin 20/10/2014 havale tarihli dilekçesiyle yakalama ve gözaltına alma işlemlerinde görevli polis memurları ile başvurucuların raporlarını düzenleyen doktorlar hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine Savcılık soruşturmaya başlamıştır.

15. Başvurucular vekili şikâyet dilekçesinde başvurucuların beyanlarına yer vermiştir. Buna göre başvurucu Mesut Uçar'ın beyanın bulunduğu ilgili kısım şöyledir:

"...

Ben 22 yaşındayım ve inşaat işçisi olarak çalışıyorum. Olay günü babamı köye götürdüm aracımızla ve sonra beni telefonla arayan amcam ilçe merkezinde olaylar çıktığını kendisini ilçe merkezinden almamı istedi. Arabayla ilçe merkezinde bulunan [D.] AVM adlı marketin arkasına gelip park ettikten sonra dışarı çıktığımda etrafta polisin attığı yoğun gaz bombaları vardı ve etkilenmemek Için yanımda bulunan atkım ile ağzımı burnumu kapattım. O sırada bana doğru gelen ve kaymakamın koruma polisleri olarak tanıdığım sivil giyimli 2 polis memuru bir anda beni tartaklayarak tekme tokat dövmeye başladı ve bir yandan da beni arkadan olacak şekilde ellerime plastik kelepçe taktılar. Bana hiçbir şey soylemeden bir anda beni dövmeye başlayan polisler beni yere yatırarak küfürler eşliğinde tekmelemeye devam ettiler. Sonra olay yerine başka bir ekip geldi ve arka kelepçeyi çıkarıp ellerimi önden kelepçelediler. Arabanın içine aldıktan sonra atkımı kullanarak yüzümü ve gözlerimi örtecek şekilde bağladılar ve bu halde fotoğraflarımı çektiler. Araba Hükümet Konağının karşısında durdu ve beni arabadan tekme tokatla indirip yerden sürükleyerek hükümet konağına kadar götürdüler. Beni oraya götürdüklerinde daha önceden ilçeden tanıdığım [U.D.] ve [O.A.nın] da orada olduğunu gördüm. Çay ocağının bulunduğu koridorda beni diz üstü çöktürüp yüzüm duvara gelecek şekilde tutmaya başladılar ve oraya gelen her polis beni tekmelemeye başladı. Bu pozisyonda akşam saatlerine kadar beni tuttular ve hareket etmeme izin vermediler.

Akşam saatlerinde beni hastaneye götürdü polisler. Bayan bir doktoru çağırdılar ve içeriye beni götüren polisler de girdi. Polislerden biri doktorun masasının yanına oturdu ve diğer iki polis de koluma girdi. Doktora dövülüp yerlerde sürüklendiğimi söyledim ve kolumda yaralar olduğunu söylememe rağmen doktor beni muayene etmeden masa başında oturarak bir şeyler yazdı ve sonra beni odadan çıkardı. Rapora ne yazıldı bilmiyorum kimse bana bir şey okutmadı. Sonra beni buradan karakola götürdüler. Bir gece beni nezarete koydular ve yarım ekmek verdiler. Yakalanma anımdan cezaevine götürüldüğüm zaman içinde bana kuru yarım ekmekten başka yemek verilmedi.

Beni savcılığa götürdüler ve ifadem alındıktan sonra tekrar oranın bodrum katına indirildim ve birkaç polis gelerek 'ulan orospu çocuğu hani taş atmamıştın' diyerek beni dövdüler ve tekmelediler.

... "

16. Başvurucu Ramazan Acar'ın beyanın bulunduğu ilgili kısım ise şöyledir:

"...

18 yaşındayım ve inşaat işçisi olarak çalışıyorum. ilçe merkezinde olaylar çıktığını görünce olay yerinden uzaklaştım ve Muradiye ilçe girişinde 3 tane çevik kuvvet polisi beni yakalayarak yumruklamaya başladılar. Polislerden biri beni yumrukladıktan sonra beni döndürmek istediği anda boynumda bir acı hissettim. Neyle vurduğunu bilmiyorum ama boynumda derin bir yarık olduğunu hissettim ve elimle dokunduğumda elime kan geldi. Ellerimi arkadan canımı acıtacak şekilde plastik kelepçe ile kelepçelediler ve beni adliyeye götürene kadar yolda dövmeye devam edip ağır sinkaflı küfürler ediyorlardı. Adliyede bile beni yumruklamaya devam ettiler. Her gelen polis bana vuruyordu. Sonra beni doktora götürdüler. Polisler doktor beni muayene ettiğinde içerdelerdi. Ne yazıldı bilmiyorum.

Beni buradan nezarethaneye götürdüler. Benimle birlikte 4 kişiyi bir hücreye koydular ancak içeride 2 tahta nedir gibi şey vardı. Sığmadığımızdan birini başka yere aldılar. Nezarethanede battaniye yoktu ve bizi orada 3 gün tuttular, çok üşüdüm. Polisler beni ikinci kez doktora götürdüler. Polislerden biri doktora muayeneye gerek yok zaten ne varsa ilk raporda yazıldı, yeniden yazmanıza gerek yok dedi. Sonra da adliyeye tutuklandım.

... "

B. Soruşturma İşlemleri

17. Savcılık ilk olarak başvurucular hakkında yürütülen soruşturma dosyalarından başvurucuların ifadelerinin ve doktor raporlarının suretlerinin temini için 21/10/2014 tarihinde Muradiye Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazmıştır. Bu müzekkereye istinaden söz konusu belgeler soruşturma dosyasına dâhil edilmiştir.

18. Savcılık 21/10/2014 tarihli müzekkereyle Muradiye İlçe Emniyet Müdürlüğünden (kolluk) başvurucuların iddialarına konu olayların geçtiği yerlere ait kamera görüntülerinin temin edilmesini istemiştir. Müzekkerenin ilgili kısımları şöyledir:

"...08/10/2014 tarihinde Muradiye İlçesinde meydana gelen ve şiddet eylemleri ile sonuçlanan toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında, olay yerini gösteren tüm mobese kayıtlarının CD ortamında Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilmesi ile aşağıda açık kimlik bilgileri yazılı müştekiler Ramazan Acar, Mesut Uçar ve [M.B.nin] Muradiye Devlet Hastanesine götürülüp adli raporları alınacağı sırada varolan kamera kayıtlarının Muradiye Devlet Hastanesi Başhekimliği'nden temin edilmesi, bu kişilerin Adliyemiz içerisine mevcutlu getirildikleri sırada Muradiye Hükümet Konağının iç ve dış kamera görüntülerinin temin edilerek CD ortamında ve ayrı ayrı olacak şekilde Cumhuriyet Başsavcılığımıza İVEDİLİKLE gönderilmesi..."

19. Kolluk 24/11/2014 tarihli yazısıyla Muradiye Devlet Hastanesi dışındaki kameraların çalışmadığını ve olaya ilişkin tanık tespit edilemediğini bildirmiştir. Müzekkerenin ilgili kısımları şöyledir:

"...ilgi sayılı yazınız gereği, konuya ilişkin yapılan araştırmalarda 07.10.2014 tarihinde ilçemizde bulunan mobese kameralarının çalışmadığı ayrıca şahısların yakalandıkları anı ve sonrasmı gösterir herhangi bir güvenlik kamerası ile olaya tanıklık edecek herhangi bir kimse tespit edilememiş. Şahısların C. Başsavcılığına sevk edildikleri sıradaki görüntüler ile ilgili ise Hükumet Konağının iç ve dış tarafındaki güvenlik kameralarının gayri faal olduğuna dair ilgi (b) sayılı yazı ile şahısların darp cebir raporu alınmak üzere Muradiye Devlet Hastanesine götürüldükleri tarihlere ait güvenlik kamerası görüntüleri CD ortamına aktarılarak yazımız ekinde gönderilmiştir..."

20. Kolluğun 24/11/2014 tarihli yazısının ekinde gönderilen, Muradiye Devlet Hastanesi güvenlik kameralarının çözüm ve izleme tutanağında ise başvurucuların hastaneye giriş ve çıkış saatleri görüntülere göre bildirilmiştir.

21. Savcılık yine 21/10/2014 tarihinde başvurucuların müşteki sıfatıyla ifadelerinin alınması amacıyla tutuklu bulundukları yer soruşturma makamı olan Van Cumhuriyet Başsavcılığına talimat göndermiştir. Buna göre Savcılık başvurucuların şikâyetlerinin ve şikâyetlerine konu olayların detaylandırılmasının sağlanmasını istemiştir. Talimat müzekkeresinin ilgili kısmı şöyledir:

"...Müştekilerin Cumhuriyet Başsavcılığınıza usulüne uygun celp edilerek bahsi geçen şikayet dilekçesi doğrultusunda müşteki sıfatı ile ayrıntılı ifadelerinin alınması,

1-Yakalandıkları anın ayrıntılı bir şekilde anlattırılması,

2-Polis Memurlarının kendilerine hangi sözlerle hakaret ettiği hususunun açıkça sorulması,

3-Polis Memurlarının kendilerine karşı ne şekilde kötü muamelede bulunduklarının sorulması,

4-Kendilerini yakalayan Polis Memurlarının biliniyorsa açık kimlik bilgilerinin aksi halde açık eşgal bilgilerinin sorulması,

5-Müşteki Mesut Uçar'a Kaymakam'ın Koruma Polisleri olarak tanıdığını iddia ettiği iki Polis Memurunun isimlerinin ve eşgal bilgilerinin sorulması,

6-Muradiye Devlet Hastanesince düzenlenen adli raporlarda müştekilerin herhangi bir yaralanmalarının bulunmadığı belirtildiğinden, muayene edildikleri anın ayrıntılı bir şekilde sorulması,

7-Yakalandıkları anı ve iddia edildiği üzere kötü muameleye maruz kaldıklarını gören kişiler varsa tanık olarak dinlenilmesi amacı ile bu kişilerin açık kimlik, adres ve iletişim bilgilerinin sorulması,

8-Yazımız ekinde gönderilen adli raporlar doğrultusunda en yakın sağlık kuruluşuna sevklerinin sağlanarak müştekilerin (varsa) yaralanmalarının niteliğini belirtir adli raporun alınmasının sağlanması,

9-Kendilerini darp ettiklerini iddia ettikleri Polis Memurlarını teşhis edip edemeyeceklerinin ve Polis Memurları ile haklarında adli rapor düzenleyen doktorlar hakkında şikayetçi olup olmadıklarının sorulması..."

22. Savcılık 1/12/2014 tarihinde Muradiye İlçe Emniyet Müdürlüğüne bir müzekkere daha yazarak 8/10/2014 tarihinde meydana gelen toplumsal olaylar sırasında görev alan polislerin listesini ve görev bölgelerini istemiştir. Müzekkerenin ilgili kısmı şöyledir:

"...08/10/2014 tarihinde Muradiye İlçesinde meydana gelen ve şiddet eylemleri ile sonuçlanan toplumsal olaylar sırasında görev alan Polis Memurlarının görev alanları da belirtilmek suretiyle liste halinde Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilmesi ..."

23. Kolluk 16/1/2015 tarihli yazısıyla 8/10/2014 tarihinde meydana gelen olaylarda görev alan tüm polislerin listesini Savcılığa bildirmiştir.

24. Savcılık soruşturma kapsamında başvurucular hakkında rapor tanzim eden doktorların kimlik bilgilerini tespit ederek savunmalarını almıştır. Şüpheli sıfatıyla ifade veren doktorlar tespit ettikleri bulgulara göre rapor düzenlediklerini belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.

25. Savcılık, soruşturma konusu olaya ilişkin olarak hiçbir polisin şüpheli sıfatıyla ifadesini almamıştır.

C. Sağlık Raporları

26. Başvurucu Mesut Uçar hakkında Van Adli Tıp Şube Müdürlüğü (Adli Tıp) tarafından düzenlenen 19/11/2014 tarihli adli raporda başvurucun yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokmadığı ve basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu bildirilmiştir. Raporun ilgili kısımları şöyledir;

"...

Mesut Uçar adına düzenlenmiş olan Muradiye Devlet Hastanesi'nin okunamayan tarih ve 323 sayılı raporunda, herhangi bir lezyon saptanmadığı kayıtlıdır.

Şahsın Şube Müdürlüğümüzde yapılan muayenesinde, sağ dirsek dış tarafta en büyüğü 1 cm olan 9-10 adet çevre dokudan açık renkte iyileşmiş yara skarı (7 ekim olaylarında oluştuğunu ifade etti), sol dirsek dışta 1,5x1 cm çevre dokuya göre açık renkte iyileşmiş yara skarı, sol iç malleol üzerinde sol krus 1/3 altta 1 cm iyileşmiş yara skarı, sağ ayak baş parmağı dışında 1 cm çaplı yara skarı olduğu görüldü.

..."

27. Adli Tıp tarafından başvurucu Ramazan Acar hakkında düzenlenen 19/11/2014 tarihli adli raporda da başvurucun yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokmadığı ve basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu bildirilmiştir. Raporun ilgili kısımları şöyledir:

"...

Ramazan Acar adına düzenlenmiş olan Muradiye Devlet Hastanesi'nin 10/10/2014 tarih ve 29 sayılı raporunda, herhangi bir lezyon saptanmadığı kayıtlıdır.

Şahsın Şube Müdürlüğümüzde yapılan muayenesinde, sağ kulak memesi altında olaylarda olduğunu ifade ettiği 10 cmlik yüzeyel kesi skarı görüldü.

..."

D. Başvurucu Beyanları

28. Başvurucular vekilleri aracılığıyla suç duyurusunda bulunduktan sonra Savcılık tarafından başvurucuların ifadelerine yeniden başvurulmuştur. Başvurucu Mesut Uçar'ın 13/11/2014 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...olay tarihinde ben köyde bulunuyordum. amcam Bayram UÇAR beni telefonla arayarak beni alması gerektiğini söyledi, ben de kabul ettim. Daha sonra Muradiye ilçe merkezine geldim, geldiğimde olaylar vardı, olayların olduğunu bilmiyordum. Amcamı almaya gittiğim kalabalık bir grup bana doğru gelmeye başladı, bende kaçmaya başlamadım, daha sonra Kaymakamın evinin girişinde bulunan polislerden yardım istedim. Orada bulunan ve siamen tanıdığım ancak görsem tanıyabileceğim iki poli smemuru bana hitaben oruspu çocuğu ve hatırlayamadığım bir sürü hakaretlerde bulundular. Daha sonra bir grup polis daha geldi, beni orada darp etmeye başladılar, daha sonra aracın içine aldılar, burada da yine darp etmeye devam ettiler. Darp sonucu yaralandım. Halende izleri mevcuttur. Beni darp eden polis memurlarını görmem halinde kesin ve net olarak teşhis edebilirim. Daha sonra bizleri Muradiye Devlet Hastanesine götürdüler, burada bizleri muayene etmediler, hastanede ilaç deposunda tuttular, benim vücudumda darp izi olmasına rağmen, herhangi bir şeyin yok dediler. Beni darp eden Kaymakam ın koruma polisleri, diğer yakalayan polisler ve bizleri muayene etmeden rapor yazan doktorlardan davacı ve şikayetçiyim..."

Başvurucu Ramazan Acar'ın 13/11/2014 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...08.10.2014 tarihinde Muradiye ilçesinde meydana gelen olayda ben olayların olduğu yerden 2 km uzaklıkta bulunmaktaydım, köye gitmek için minibüs bekliyordum. O esnada polisler beni yanına çağırdı, ben yanlarında gittiğimde görsem tanıyabileceğim polis memurları bana hitaben 'piç, şerefsiz, oruspu çocuğu' gibi sinfkaflı sözler kullanarak beni darp etmeye bağladılar, ben boynumdan yaralandım, halen izi mevcutttur. Daha sonra bizi Adliyeye sevk ettiler. Adliyeden sonra bizi Polis karakoluna götürdüler, oradan da Muradiye Devlet Hastanesine götürdüler, buradaki doktor bizleri muayene etti, beni darp eden polislerin açık kimlik bilgilerini bilmiyorum Ancak eşgal bilgilerini tam olarak hatırlamıyorum, görmem halinde tanırım. beni yakaladıklarında çevrede kimse yoktu. beni darp eden polislerden ve muayene eden doktorlardan şikayetçi değilim..."

29. Başvurucu Ramazan Acar 12/12/2014 havale tarihli dilekçesiyle, alınan ifadesinde şikayetçi olmadığının yazılmış olduğunu fakat polislerden ve doktorlardan şikâyetçi olduğunu Savcılığa bildirmiştir.

E. Soruşturma Neticesinde Verilen Karar

30. Savcılık 5/11/2015 tarihli kararıyla şüpheliler hakkında kasten yaralama, hakaret, işkence ve kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"...

Müşteki Ramazan Acar'ın 13/11/2014 tarihinde alınan ifadesinde özetle;Olay günü köye gitmek için otobüs beklediği sırada polislerin kendisini çağırdığını, kendisine hitaben 'piç, şerefsiz, o.çocuğu' diyerek hakaret ettiklerini ve darp etmeye başladıklarını, polislerden ve muayene eden doktorlardan şikayetçi olmadığını" beyan ettiği, 12/12/2014'te verdiği dilekçe ile şikayetçi olduğunu beyan ettiği,

Müşteki Mesut Uçar'ın 13/11/2014tarihinde alınan ifadesinde özetleOlay günü ilçe merkezine geldiğinde olayların olduğunu gördüğünü, polislerden yardım istediğini, polis memurlarının kendisine hitaben "orospu çocuğu" ve hatırlayamadığım bir sürü hakaretlerde bulunduklarını, kendisini darp etmeye başladıklarını, polis memurları ve doktorlardan şikayetçi olduğunu beyan ettiği,

Van Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 19/11/2014 tarihli raporlarında; [M.B.nin] herhangi bir darbe maruz kalmadığını ancak kalp hastası olduğu için fenalaştığını beyan ettiği, vücudunda herhangi bir travmatik lezyon tanımlanmadığının; Mesut Uçar ve Ramazan Acar'ın yaralanmalarının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun tespit edildiği,

Kimlik bilgileri tespit edilemeyen polis memuru hakkındaki kasten yaralama, işkence yapma suçu yönünden; olay tarihinde ilçe merkezinde meydana gelen olaylar sırasında pek [çok] kişinin yakalanarak gözaltına alındığı, müştekilerin adli raporlarında belirtilen yaralanmalarının gözaltına alındıkları sırada boynundan tutulmak ya da diz çöktürmek suretiyle polisin zor kullanma yetkisi kapsamında orantılı güç kullanılması sonucu oluşma ihtimalinin yüksek olduğu, müştekilerin salt iddiası haricinde şüpheli hakkında üzerine atılı bulunan suçtan dolayı dava açılmasını ve soruşturmanın devamını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte somut bir delilin elde edilemediği;

Kimlik bilgileri tespit edilemeyen polis memurları hakkındaki hakaret suçu yönünden; müştekilerin salt iddiaları haricinde şüpheliler hakkında üzerine atılı bulunan suçtan dolayı dava açılmasını ve soruşturmanın devamını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte somut bir delilin elde edilemediği,

Müştekilerin muayenesini yapan şüpheli doktorlardan [E.G.D.] ve [M.C.M.nin] alınan ifadelerinde özetle;olay günü hastane acil servisinde eylemlere katılan şahışların muayene için getirilmeleri sebebiyle yoğunluğun olduğunu, bu sebeple muayene ettikleri müştekileri hatırlayamadıklarını, düzenledikleri adli raporları da usulüne uygun muayene sonrası düzenlediklerini beyan ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri, şüpheli [H.Z.V.nin] alınan ifadesinde özetle; müşteki [M.B.yi] kendisinin muayene ettiğini, hastanın o an herhangi bir şikayet tarif etmediğini, ilerleyen saatlerde göğüs ağrısı şikayeti ile yeniden başvurduğunu ve gerekli tedavinin uygulandığını beyan ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği, şüpheli [P.K.nın] alınan ifadesinde özetle; olay günü on on beş kişiyi muayene ettiğini, tespit ettiği bulguları raporlara yazdığını beyan ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği,

Şüpheli doktorlar ve sağlık personelinin üzerine atılı resmi evrakta fikri sahtecilik eylemine yönelik olarak ise; bahsi geçen görevlilerin üzerlerine atılı bulunan suçtan dolayı dava açılmasını ve soruşturmanın devamını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte somut bir delilin elde edilemediği anlaşılmakla;

Olay hakkında kamu adına KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,

..."

31. Bu karara yapılan itiraz, Erciş Sulh Ceza Hâkimliğince 15/12/2015 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

32. Başvurucular 24/12/2015 tarihinde tebliğ edilen karara karşı 14/1/2016 tarihinde süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

33. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Kasten yaralama" kenar başlıklı 86. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 “(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

 (3) Kasten yaralama suçunun;

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

işlenmesi halinde şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır."

34. 5237 sayılı Kanun'un "Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması" kenar başlıklı 256. maddesi şöyledir:

"(1) Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır."

35. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi" kenar başlıklı 160. maddesi şöyledir:

"(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.

 (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."

B. Uluslararası Hukuk

36. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin "İşkence yasağı" kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:

"Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muamelelere tabi tutulamaz."

37. 18/6/2003 tarihli ve 25142 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 16/12/1966 tarihli Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 7. maddesi şöyledir:

"Hiç kimse işkenceye ya da zalimane, insanlık dışı ya da küçük düşürücü muamele ya da cezalandırmaya maruz bırakılamaz. Özellikle, hiç kimse kendi özgür rızası olmadan tıbbi ya da bilimsel deneylere tabi tutulamaz."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

38. Mahkemenin 8/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

39. Başvurucular vekili;

i. Başvurucuların maruz kaldığı işkence ve kötü muamele hakkında Savcılıkça etkin ve hızlı bir soruşturma yürütülmediğini,

ii. Suçun soruşturulmasında şüphelilerin delilleri karartmaması için gerekli önlemlerin alınmadığını,

iii. Resen soruşturulması gereken birçok hususta gecikildiğini,

iv. Delil toplanmadığını, elde bulunan bilgilerin isabetsiz bir şekilde takdir edildiğini belirterek, verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar nedeniyle işkence ve kötü muamele yasağının hem usul hem de esas yönüyle ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

40. İşkence ve kötü muamele yasağına ilişkin şikâyetlerin devletin negatif ve pozitif yükümlülükleri dikkate alınarak maddi ve usul boyutları bakımından ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir. Devletin negatif yükümlülüğü bireyleri işkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye ya da cezaya tabi tutmama sorumluluğunu içerirken devletin pozitif yükümlülüğü hem bireyleri bu tür muamelelerden korumayı (önleyici yükümlülük) hem de etkili bir soruşturma yoluyla sorumluların tespitini ve cezalandırılmasını (soruşturma yükümlülüğü) içermektedir. İşkence ve kötü muamele yasağının maddi boyutu, negatif yükümlülük ile önleyici yükümlülüğü kapsamakta; pozitif yükümlülüğün alanında kalan soruşturma yükümlülüğü ise usul boyutunu oluşturmaktadır (benzer yöndeki inceleme usulünü içeren kararlar için bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 75; Mehmet Şah Araş ve diğerleri, B. No: 2014/798, 28/9/2016, § 64; Mustafa Rollas, B. No: 2014/7703, 2/2/2017, § 49).

41. Somut olayda başvurucular, polis tarafından darbedildikleri şikâyetlerinin etkili bir şekilde soruşturulmadığını ileri sürmüşler ise de başvuru formu ve ekleri ile soruşturmadaki deliller kötü muamele yasağının maddi boyutu bakımından incelemeye imkân vermemektedir. Bu nedenle somut olaya ilişkin değerlendirme, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında, sadece devletin pozitif yükümlülüğüne bağlı olarak ve etkili soruşturma yükümlülüğü yönünden yapılmıştır.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

42. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

43. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün bir de usul boyutu bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet; her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini, gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak, kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110).

44. Buna göre bireyin bir kamu görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Aksi hâlde kötü muamele yasağı, önemine rağmen etkisiz hâle gelebilir ve bazı hâllerde özellikle kolluk görevlileri, fiilî bir dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar edebilir (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).

45. Yürütülen ceza soruşturmalarının amacı kişinin maddi ve manevi varlığını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını, sorumluların ölüm ya da yaralama olayına ilişkin hesap vermelerini sağlamaktır. Bu bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Diğer taraftan burada yer verilen değerlendirmeler hiçbir şekilde Anayasa’nın 17. maddesinin başvuruculara üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı, tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi yüklediği anlamına gelmemektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 113).

46. Yürütülecek ceza soruşturmaları, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli olmalıdır. Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edilebilmesi için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek olayı aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplaması gerekir. Dolayısıyla kötü muamele iddialarının gerektirdiği soruşturma bağımsız bir şekilde, hızlı ve derinlikli yürütülmelidir. Diğer bir ifadeyle yetkililer, olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışmalı; soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek için çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır. Bu kapsamda yetkililer diğer deliller yanında görgü tanıklarının ifadeleri ile kriminalistik bilirkişi incelemeleri dâhil söz konusu olayla ilgili kanıtları toplamak için alabilecekleri bütün makul tedbirleri almalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 114).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

47. Yukarıda belirtilen ilke kararlarında da vurgulandığı üzere Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği soruşturma, kural olarak olayın gerçekleştiği koşulların belirlenmesini sağlayacak nitelikte olmalı; ayrıca soruşturmada olay ve olgular ciddiyetle öğrenilmeye çalışılmalı ve soruşturmayı sonlandırmak için aceleci bir tavırla temelden yoksun sonuçlara dayanılmamalıdır.

48. Soruşturmanın etkililiğini sağlayan en alt seviyedeki inceleme, her soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre değişir. Bu koşullar, ilgili bütün olay ve olgular temelinde ve soruşturmanın pratik gerçekleri dikkate alınarak değerlendirilir. Bu nedenle soruşturmanın etkililiği bakımından her olayda geçerli olmak üzere bir asgari soruşturma işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek mümkün değildir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 68). Buna bağlı olarak soruşturmaya özgü değeri bulunan ilke ve araçların olayın aydınlatılmasını temin edecek şekilde yargısal mercilerce işlevselleştirilip işlevselleştirilmediği ortaya konmalıdır (Tuna Ayçiçek, B. No: 2014/6526, 24/01/2018, § 83).

49. Somut olayda başvurucu Mesut Uçar 9/10/2014 tarihinde, diğer başvurucu Ramazan Acar ise 10/10/2014 tarihinde Savcılık tarafından alınan ifadeleri sırasında polisler tarafından darbedildiklerini açıkça belirtmiş, ilgililerden şikâyetçi olduklarını bildirmişlerdir (bkz. § 10).Buna göre kamu makamlarının kötü muamele iddiasını ifadelerin alındığı 9/10/2014 ve 10/10/2014 tarihlerinde ilk kez öğrendiği kabul edilmelidir. Savcılığın ise ifade alınmasının hemen akabinde değil başvurucular vekilinin suç duyurusunda bulunduğu 20/10/2014 tarihinde adli soruşturma başlattığı görülmektedir. Soruşturma dosyasının UYAP aracılığıyla yapılan kontrolünde söz konusu ifade tutanaklarında yer alan iddialara ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından -başvuruda belirtilmeyen- başka bir adli soruşturma yürütülüp yürütülmediği hususunda bir bilgi ya da belgeye de ulaşılamamıştır. Dolayısıyla soruşturmanın derhâl ve kendiliğinden başlatılma ilkesine uygun olarak yürütüldüğü söylenemeyecektir.

50. Başvurucular gözaltına alınmaları sırasında kendilerini darbettiklerini ileri sürdükleri polislerden şikâyetçi olmuşlardır. Savcılık, başvurucular hakkında düzenlenmesi gereken Yakalama ve Gözaltına Alma Tutanağı'nı başvurucular hakkında yürütülen soruşturma dosyasından temin etme yönünde herhangi bir adım atmamıştır. Başvurucuların gözaltına alınış şekli, başvurucularda meydana gelen yaralanmaların kaynağı ve başvurucuları yakalayıp gözaltına alan polislerin tespit edilmesi söz konusu tutanağın temini ile mümkün olabilecekken bunun ihmal edilmesi nedeniyle olayın oluş şekli ve muhtemel faillerin belirlenmesi konusunda Savcılığın isteksiz davrandığı görülmektedir.

51. Bununla birlikte başvurucular vekili tarafından Savcılığa verilen şikâyet dilekçesi içeriğine göre başvurucu Mesut Uçar, U.D ve O.A. isimli şahısların şikâyete konu olayları gördüğünü belirtmiştir. Şikâyete konu olay hakkında bilgisi olabilecek söz konusu şahısların tespitine yönelik bir işlem yapılmamış ve bunların tanıklığına Savcılık tarafından başvurulmamıştır. Savcılıkça verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda söz konusu tanıkların ifadesine neden başvurulmadığı konusunu açıklığa kavuşturabilecek bir gerekçeye de rastlanmamıştır.

52. Öte yandan Savcılık takipsizlik kararında, başvurucuların adli raporlarında belirtilen yaralanmalarının gözaltına alındıkları sırada boyunlarından tutmak ya da diz çöktürmek suretiyle polisin zor kullanma yetkisi kapsamında orantılı güç kullanması sonucu oluşma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmiştir. Bu gerekçeye dayanarak Savcılık, başvurucuların iddiaları dışında başka bir delil olmadığından bahisle soruşturmayı sonlandırmıştır. Savcılığın başvurucuların nasıl ve hangi koşullar altında yakalandıkları yönünde bir araştırma yapmaksızın ulaştığı varsayımın doğruluğu ya da yanlışlığı karar gerekçesinden ve toplanan delillerden anlaşılamamaktadır. Başka bir deyişle başvurucuların nasıl ve ne şekilde görevli polislere direndiği yönünde Savcılıkça yapılmış bir tespit söz konusu değilken polis müdahalesinin neden orantılı kabul edildiği karar gerekçesinden anlaşılamamıştır.

53. Dolayısıyla Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmada gerekli delilleri toplayarak bunun sonucunda bir değerlendirme yapma hususunda gerekli özenin göstermediği anlaşıldığından başvuru konusu olayda etkin soruşturma yapma yükümlülüğüne uygun hareket etmediği sonucuna varılmıştır.

54. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul yükümlülüğü yönünden ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

55. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

56. Başvurucular vekili ihlalin tespit edilmesini istemiş ve toplamda 200.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.

57. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri, B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

58. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

59. İncelenen başvuruda Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen kötü muamele yasağının usul boyutu itibarıyla ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin Savcılıkça verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

60. Bu durumda kötü muamele yasağı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Muradiye Cumhuriyet Başsavcılığına (Soruşturma No: 2014/777) gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

61. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin başvurucuların uğradıkları zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı açıktır. Dolayısıyla eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için kötü muamele yasağının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

62. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutu itibarıyla İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Muradiye Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculara ayrı ayrı net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mesut Uçar ve Ramazan Acar [1.B.], B. No: 2016/1066, 8/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı MESUT UÇAR VE RAMAZAN ACAR
Başvuru No 2016/1066
Başvuru Tarihi 14/1/2016
Karar Tarihi 8/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yakalama ve gözaltı sırasında polis tarafından darbedilme iddiasıyla yapılan şikâyetle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı İhlal Manevi tazminat, Yeniden soruşturma

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 86
256
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi