TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SEDAT ŞENOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/10700)
|
|
Karar Tarihi: 6/2/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Zehra GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Sedat ŞENOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Gülizar TUNCER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, mahkûmiyet hükmüne esas alınan deliller üzerinde
bilirkişi incelemesi yaptırılması taleplerinin gerekçesiz olarak reddedilmesi
ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvurucu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğünün birçok ilde eş zamanlı yürüttüğü yasa dışı Marksist Leninist
Komünist Parti (MLKP) örgütüne yönelik operasyon kapsamında 8/9/2006 tarihinde
gözaltına alınmış ve 12/9/2006 tarihinde tutuklanmıştır.
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 17/5/2007 tarihli
iddianamesi ile başvurucu hakkında anayasal düzeni silahlı ayaklanma yoluyla değiştirmeyi
amaçlayan silahlı terör örgütünü yönetme, patlayıcı madde bulundurma, 10/7/1953
tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında
Kanun’a muhalefet etme suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açmıştır.
10. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:
MLKP isimli silahlı terör örgütünün 4.
kongresine iştirak etmek maksadıyla örgüt tüzüğüne göre özel olarak seçilen,
Kongreye katılmak için bir araya gelen şüphelilerden; Örgütün yöneticisi olmak
suçuyla ilgili olarak yukarıda anlatılan hususlar örgüt evlerinde ele geçirilen
belge ve dokümanlar, terör örgütünün tüzüğü ve benzeri bilgi ve belgeler
ışığında şüpheliler [N.G.], [A.Ç.], [B.N.], [S.U.],
[A.S.G.], [F.E.], SEDAT ŞENOĞLU, …ve [M.A.P.nin], silahlı terör örgütünün yöneticisi konumunda
bulundukları
…
Aynı yerde ele geçirilen dokümanlar içerisinde
12 numaralı belge olarak isimlendirilen “İstanbul Kurumlarımız” başlıklı [A.Ç.] rumuzlu belgede
İSTANBUL KURUMLARIMIZ
[G. ], Ajans faaliyetlerini partiden
aldığı talimatlar doğrultusunda eksiksiz yürütmektedir.
Ajansta [İ.Ç.], yoldaş genel yayın yönetmeni görevindedir. Sedat
Şenoğlu yoldaş’ta [İ.], yoldaşın yardımcılığını yapmaktadır.
7) Şüpheli SEDAT ŞENOĞLU: Şüpheli SEDAT ŞENOĞLU’nun MLKP isimli silahlı terör örgütünün 4.
Kongresinin gerçekleştireceği Aydın ili Nazilli ilçesi Ocaklı köyünde örgütün
genel sekreteri [N.G.nin] ikamet ettiği evde 08.09.2006 tarihinde İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesinin 08.09.2006 tarih ve 2006/388 sayılı arama ve el koyma
kararı uyarınca yapılan arama sırasında bu evde kongreye katılacak olan diğer örgüt yöneticileri ile birlikte
yakalandığı, …
Şüpheli Sedat Şenoğlu’nun MLKP isimli örgütün
yöneticisi konumunda bulunduğu,
Şüphelinin Anayasal düzeni zorla değiştirmeye
teşebbüs, örgütün yöneticisi olmak suçlarından ve ayrıca örgütün yöneticisi
olması sıfatıyla 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle örgüt üyelerinin işlediği tüm
suçlardan TCK’nun 314/3 maddesi yollamasıyla TCK’nun 220/5 maddesi uyarınca asli fail gibi sorumlu
olduğu,
…''
11. İddianamenin kabul edilmesinden sonra İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesince (Mahkeme) yapılan yargılamanın başvurucu ve müdafiinin
hazır bulunduğu 6/6/2008 tarihli celsesinde dava dosyasında yer alan
tutanaklar, belgeler ve raporlar okunarak başvurucuya savunma yapması için söz
verilmiştir. Başvurucu aleyhe olan delilleri kabul etmediğini beyan etmiştir.
12. Başvurucu ve müdafii duruşmanın
21/10/2008, 20/2/2009, 26/6/2009, 26/3/2010, 29/7/2010 ve 10/12/2010
tarihlerinde yapılan diğer celselerinde hazır bulunarak savunma yapmışlardır.
Başvurucu; Mahkeme önünde yaptığı savunmasında özetle aleyhine delil niteliğini
haiz örgütsel dokümanlardan biri olan 40 sayfalık belgenin emniyet
görevlilerince hazırlanan sahte bir belgeden ibaret olduğunu, aleyhine delil
bulunmadığını ve kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini ifade
etmiştir.
13. Başvurucu ve müdafii 17/5/2011
tarihli celsede, bazı kamera kayıtlarının istenmesini ve bilirkişi raporu
alınmasını talep etmişlerdir. Mahkeme, talebin muğlak olması ve daha önceki
duruşmalarda bu talep hakkında değerlendirme yapılmış olması nedenleriyle
talebin reddine karar vermiştir.
14. Mahkemenin 4/11/2013 tarihli kararı ile başvurucunun silahlı
terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetine, patlayıcı madde bulundurma ve
6136 sayılı Kanun'a muhalefet etme suçlarından ise beraat etmesine
hükmedilmiştir. Kararda; Ocaklı köyünde bulunan ve örgüt evi olarak
kullanıldığı değerlendirilen evde başvurucunun diğer örgüt üyeleriyle birlikte
yakalanması, bu evde yapılan aramada ele geçirilen 40 sayfalık belgede
başvurucunun adının yer alması ve yine bu aramada başvurucuya ait bankamatik
kartı, vergi kimlik kartı ve üzerinde başvurucunun parmak izinin tespit
edildiği fotoğrafın ele geçirilmesi hususları birlikte değerlendirilmek
suretiyle örgüt üyeliği fiilinin sabit olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Gerekçenin
ilgili kısımları şöyledir:
"DELİLLER
...
Dizi 323'te bulunan 08.09.2006 tarihli arama,
yakalama ve el koyma tutanağında;
...
Örgüt evinde yapılan aramada;
...
Fatih vergi dairesinden verilme Sedat ŞENOĞLU
adına vergi kimlik kartı,
(1)
adet Sedat ŞENOĞLU adına Türkiye İş Bankası bankamatik kartı,
...
Çok sayıda el yazısı ile yazılı örgütsel
doküman elde edilerek zapt edildiği anlaşılmıştır.
...
21-Sanık Sedat Şenoğlu ile ilgili olarak;
MLKP isimli silahlı terör örgütünün 4.
Kongresinin gerçekleştireceği Aydın ili Nazilli ilçesi Ocaklı köyünde örgütün
genel sekreteri [N.G.nin], ikamet ettiği evde 08.09.2006 tarihinde İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesinin 08.09.2006 tarih ve 2006/388 sayılı arama ve el koyma
kararı uyarınca yapılan arama sırasında bu evde kongreye katılacak olan diğer
örgüt yöneticileri ile birlikte yakalandığı,
Aynı evde ele geçirilen toplam 40 sayfalık
doküman içerisinde 12 numaralı belge olarak isimlendirilen ve örgütün Marmara
bölge sorumlusu [A.Ç.],
tarafından İstanbul kurumlarımız başlıklı belgede “[G.], Ajans faaliyetlerini partiden aldığı talimatlar
doğrultusunda eksiksiz yürütmektedir. Ajansta [İ.Ç.], yoldaş genel yayın yönetmeni görevindedir. SEDAT
ŞENOĞLU yoldaş da [İ.],yoldaşın yardımcılığını yapmaktadır… şeklinde bilgilerin
mevcut olduğu,
Sanık SEDAT ŞENOĞLU’nun
MLKP isimli örgütün yöneticisi konumunda bulunduğu iddia edilmiş ise de, eylemlerinin çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluğu nazara
alındığında silahlı terör örgütünün üyesi olduğu, silahlı terör örgütünün
yöneticisi olduğunun kesin ve inandırıcı deliller ile ispat edilemediği
anlaşıldığından patlayıcı madde bulundurmak, 6136 sayılı kanuna muhalefet ve
örgüt yöneticilerin TCK'nın 220/5 maddesi gereğince sorumlu bulundukları tüm
eylemlerden beraatine karar verilmiştir."
15. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 21/6/2015
tarihli tebliğnamesinde hükmün bozulması talebinde
bulunmuştur. Başsavcılık, hükme esas alındığı anlaşılan ve MLKP örgüt mensuplarının
isimlerinin yazılı olduğu iddia edilen kırk sayfadan ibaret bilgisayar çıktısı
belgeye ilişkin sahtelik iddiasının ciddi bir iddia olması karşısında bu
çıktının hangi bilgisayarda oluşturulduğu ve sahte olarak düzenlenip
düzenlenemeyeceği hususlarında ayrıntılı bilirkişi raporu alınması gerekirken
eksik inceleme ile hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini ifade etmiştir.
16. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/5/2016 tarihli kararı ile
hüküm onanmıştır. Yargıtay onama kararında özetle 8/9/2006 tarihinde Aydın'ın
Nazilli ilçesi Ocaklı köyündeki evde yapılan arama sırasında ele geçirilen ve
kırk sayfadan oluşan bilgisayar çıktısı formatındaki dokümanların ilgili
mevzuatta belirtilen usul hükümlerine uygun olarak incelenmemiş olması
nedeniyle örgütsel doküman niteliği hususunda şüphe oluştuğu, bu konuda
yapılacak başka inceleme ve araştırmanın fayda sağlamayacağı ve sonuca etkili
olmayacağı gerekçesiyle söz konusu dokümanların delil değerlendirmesi sırasında
nazara alınmadığı, dava dosyasında yer alan ve hukuka uygun olarak elde edilen
diğer delillere göre inceleme yapıldığı ifade edilerek bu yönden bozma öneren
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesindeki
görüşe iştirak edilmediği belirtilmiştir.
17. Başvurucu 3/6/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 6/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği
İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; aleyhine delil olarak değerlendirilen kırk
sayfalık belgenin sonradan oluşturulmuş kopya bir belge olup olmadığının tespit
edilmesi amacıyla belge üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki
taleplerinin karşılanmadığını ve örgüt evi olarak kullanıldığı iddia edilen
Ocaklı köyündeki eve ilişkin bazı kamera görüntülerinin incelenmek üzere
istenmesi yönündeki taleplerinin değerlendirmeye alınmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Bakanlık görüşünde; başvurucuya delillerini sunma, inceletme
ve itiraz etme hususlarında yeterli olanakların sağlandığı, yargılama
aşamalarında yapılan usule ilişkin işlemlere karşı başvurucunun müdafii aracılığıyla beyanda bulunduğu ve esasa ilişkin
savunmasını yaptığı, usule ilişkin imkânlar yönünden dezavantajlı konuma
düşürüldüğü yönünde bir veri bulunmadığı belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde
ayrıca başvurucunun kırk sayfalık belgenin delil niteliğinde olamayacağı
yönündeki itirazlarının değerlendirildiği, temyiz incelemesi sırasında temyiz
mercii tarafından bu belgenin delil değerlendirilmesinde nazara alınmadığı,
dava dosyasında yer alan diğer delillere göre inceleme yapıldığı ifade
edilmiştir. Sonuç olarak Bakanlık görüşünde, bu hususların da gözetilmesi
suretiyle takdirin Anayasa Mahkemesine ait olduğu bildirilmiştir.
21. Başvurucu, başvuru formunda belirttiği iddialarını Bakanlık
görüşüne karşı beyanında tekrar etmiştir.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma
hakkının görünümlerinden olan silahların
eşitliği ilkesi kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma
ve adil yargılanma hakkına
sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma
hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde
dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37). Nitekim
Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği
ilkesine Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan
ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya
çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete
uygun olması mümkün değildir (Mehmet Fidan,
§ 38).
24. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule
ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelir (Yaşasın Aslan, B. No:
2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi, uyuşmazlığın her iki tarafına
da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını
kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B.
No. 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
25. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir davada
bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek
değildir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 68). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin
usule ilişkin imkânlar konusunda taraflardan birinin diğerine nazaran
dezavantajlı bir konuma düşürülüp düşürülmediğini denetleme görevi
bulunmaktadır.
26. Somut olayda başvurucu hakkındaki yargılama yirmi iki celse sürmüştür.Başvurucu, yargılama
süresince müdafii aracılığıyla dava dosyasında yer
alan delillere ve bu delillerin elde ediliş yöntemine ilişkin itiraz ve
taleplerini ileri sürme imkânı bulmuştur. Başvurucu ve müdafiinin
dava dosyasında yer alan deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması
yönündeki taleplerinin Mahkeme tarafından makul bir gerekçe gösterilmek
suretiyle reddedildiği ve usule ilişkin imkânlar noktasında taraflar arasında
farklı muamele yapıldığına dair bir veri bulunmadığı görülmektedir.
27. Öte yandan başvurucu,aleyhine
delil olarak değerlendirildiğini iddia ettiğikırk
sayfalık belgenin sonradan oluşturulmuş kopya bir belge olduğu yönündeki
itirazını temyiz dilekçesinde de ileri sürmüştür. Temyiz mercii tarafından
yapılan değerlendirmede bu belgenin örgütsel doküman niteliği olduğu hususunda
şüphe oluştuğu gerekçesiyle delil değerlendirmesi sırasında nazara alınmadığı,
dava dosyasında yer alan ve hukuka uygun olarak elde edilen diğer delillere
göre inceleme yapıldığı anlaşılmaktadır (bkz. § 16).
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
29. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
30. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §§
26-35) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği yahut
hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen
bireysel başvurulara ilişkin olarak Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat
Komisyonu Başkanlığına (Tazminat Komisyonu) başvuru imkânının getirilmesine
ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır.
31. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı, tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
32. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
6/2/2019tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.