logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Adem Öztürk [2.B.], B. No: 2016/10786, 6/2/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ADEM ÖZTÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/10786)

 

Karar Tarihi: 6/2/2019

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

Adem ÖZTÜRK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; duruşma tarihinden haberdar edilmeme nedeniyle savunma için gerekli zamana sahip olma hakkının, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmek suretiyle haksız olarak mahkûm edilme nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/5/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Alacak meselesi yüzünden başvurucunun da aralarında bulunduğu şüphelilerle müşteki arasında çıkan tartışma sırasında şüphelilerin yumruklamak suretiyle müştekiyi kasten yaraladıkları, dışarıya çıkmak istemesine rağmen kapıyı kilitli tutarak müştekiyi bırakmadıkları iddiasıyla başvurucu hakkında Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığının 25/6/2007 tarihli iddianamesiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından kamu davası açılmıştır.

7. Duruşmaları on yedi celsede tamamlanan yargılamada başvurucunun adresinin tespiti için birçok müzekkere yazılmıştır. Neticeten Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesince başvurucunun 28/1/2011 tarihinde savunması istinabe suretiyle alınmış, savunmasının tespitinden önce kendisine iddianame ve ekleri okunmuş, yasal hakları kendisine hatırlatılmış ve ek savunma hakkı verilmiştir. Başvurucu, müdafi ile temsil edilmek istemediğini bildirmiş; ayrıca ek savunma için süre istemediğini ve duruşmalardan bağışık tutulmayı istediğini ifade etmiştir.

8. Aksaray 2. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 15/2/2011 tarihli kararıyla başvurucu hakkında kasten yaralama suçundan ceza verilmesine yer olmadığına, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan ise neticeten başvurucunun 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

9. Karar, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 26/6/2014 tarihli kararıyla onanmıştır.

10. Başvurucunun 22/9/2014 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz yoluna başvurulması talebini içeren dilekçesi üzerine Başsavcılık 21/11/2014 tarihli tebliğnamesiyle, meydana gelen kapı kilitleme eyleminin tek başına suçun unsuru olamayacağı ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği gerekçeleriyle kesin hükmün bozulması talebiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurmuştur.

11. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 19/1/2016 tarihli kararıyla başvurucu hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmasının ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamasının isabetli olduğunu belirterek itirazın reddine karar vermiştir.

12. Başvurucu 30/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Mahkemenin 6/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Savunma İçin Gerekli Zaman ve Kolaylığa Sahip Olma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu, yargılama boyunca duruşma tarihine dair tebligat alamaması nedeniyle Mahkeme önünde savunma yapamadığını ileri sürmüştür.

15. Ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına alınması, demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32). İddiaya karşı savunma imkânı tanınmadığı sürece adil muhakeme yapılması mümkün değildir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, B. No: 2014/6971, 1/2/2017, § 36).

16. Suç isnadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen değil gerçek anlamda sağlanması gerekir. Bunun için suç isnadı altındaki kişi, savunma için yeterli imkâna yani gerekli zaman ve kolaylığa sahip olmalıdır (Ufuk Rifat Çobanoğlu, § 37).

17. Gerekli zaman verilmeyen şüphelinin/sanığın hakkındaki isnatları değerlendirip bunlara karşı savunma ve delil araştırması yapması mümkün değildir.Dolayısıyla savunma için gerekli zamana sahip olma, kişiyi acele yapılan yargılamalara karşı korumaktadır. Savunma için gerekli süre somut olayın özelliklerine, davanın niteliğine, dava konusunun karmaşık olup olmadığına, sanığın içinde bulunduğu duruma ve yargılamanın aşamasına göre değişebilir. Sanığın önceden müdafi yardımından faydalanması da sürenin yeterliliği hususunda gözetilebilir. Savunma için gerekli kolaylık kavramı ise şüpheliye/sanığa savunma için yardımcı olacak veya olabilecek zorunlu imkânları ifade etmekte ve silahların eşitliğini sağlamayı amaçlamaktadır. Suç isnadı altındaki kişiye sağlanması zorunlu kolaylıklar, savunma için gerekli olanlardır. Bu kolaylıklardan biri, kişiye, savunmasını planlayarak mahkeme önünde en uygun ve etkili şekilde yapabilmesini mümkün kılacak bilgilere ulaşma ve böylece yargılamanın sonucunu etkileyebilme imkânı verilmesidir. Bu hak yönünden de somut olayın özelliklerinin belirleyiciliği büyük öneme sahiptir. Değerlendirme, yargılamanın bütünlüğü gözetilerek yapılmalıdır (Ufuk Rifat Çobanoğlu, §§ 40-45).

18. Başvuru konusu olaya ilişkin yargılamada duruşmalar on yedi celse sürmüş ve son celseye kadar başvurucunun adresinin tespiti için Mahkemece birçok müzekkere yazılmış ve başvurucu hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır. Neticeten başvurucunun savunması istinabe suretiyle alınmış, kendisine savunmasından önce iddianame ve ekleri okunmuş, yasal hakları hatırlatılmış ve ek savunma hakkı verilmiştir. Başvurucu, müdafi ile temsil edilmek istemediğini, ek savunma için süre talep etmediğini ve duruşmalardan bağışık tutulmayı istediğini ifade etmiştir (bkz. § 7). Başvurucunun gerekçeli kararı temyiz ettiği de tespit edilmiştir. Diğer yandan başvurucu, itiraz yoluna başvurulması talebiyle verdiği dilekçede savunma yapamadığına dair herhangi bir iddiada da bulunmamıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında da başvurucunun bu hususta bir beyanının bulunduğuna ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır (bkz. § 11).

19. Ayrıca başvuru dosyası incelendiğinde silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine aykırı olarak başvurucuya delillerini sunma ve inceletme ile itiraz etme hususlarında uygun olanakların sağlanmadığına ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yargılamanın bütünlüğü gözetildiğinde başvurucunun savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlandığı anlaşılmıştır.

20. Açıklanan gerekçelerle savunma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

21. Başvurucu, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmek suretiyle mahkûm edildiğini ileri sürmüştür.

22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

23. Somut olayda başvurucunun iddialarının ilk derece mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada Mahkemenin ve Yargıtayın kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.

24. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında, kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 6/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Adem Öztürk [2.B.], B. No: 2016/10786, 6/2/2019, § …)
   
Başvuru Adı ADEM ÖZTÜRK
Başvuru No 2016/10786
Başvuru Tarihi 30/5/2016
Karar Tarihi 6/2/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, duruşma tarihinden haberdar edilmeme nedeniyle savunma için gerekli zamana sahip olma hakkının, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmek suretiyle haksız olarak mahkûm edilme nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı (tebligat, mehil verme vs.) (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (hukuka aykırı deliller, bariz takdir hatası vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi