TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÇETİN EMRE HAYTOĞLU VE OKAN ÖZCAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/11861)
|
|
Karar Tarihi: 13/6/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Çetin
Emre HAYTOĞLU
|
|
|
2. Okan
ÖZCAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Serap
KIVRAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, avlanma yasağı olan bölgede avlanıldığı gerekçesiyle
düzenlenen idari para cezası tutanağına karşı açılan davada usule ilişkin
imkânlar bakımından zayıf duruma düşürülme nedeniyle adil yargılanma hakkı
kapsamındaki silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 22/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. 2016/11862 numaralı başvuru dosyasının konu yönünden hukuki
irtibat nedeniyle 2016/11861 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine,
incelemenin 2016/11861 numaralı başvuru dosyası üzerinden yapılmasına ve
2016/11862 numaralı başvuru dosyasının kapatılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirilmesine gerek bulunmadığını
belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Balıkçı olan başvurucular, donatanı oldukları "Okan Özcan" isimli trol teknesinin
Yumurtalık önlerinde sahilden 1.87 mil mesafede ve av yasağı olan 2 milin
içinde trol ile su ürünleri avcılığı yaptığının 7/4/2015 tarihinde Sahil
Güvenlik Komutanlığınca tanzim edilen tutanaklar ile tespit edildiği
gerekçesiyle ayrı ayrı 4.249 TL idari para cezası ile cezalandırılmıştır.
10. Başvurucular, idari para cezası işlemlerine karşı Adana 2.
İdare Mahkemesinde iptal davası açmışlardır.
11. Adana 2. İdare Mahkemesinin (Mahkeme) 31/3/2016 tarihli
kararlarıyla kesin olarak davaların reddine hükmedilmiştir.
12. Kararın gerekçesinde; Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı
TCSG 306 Komutanlığınca olay günü tanzim edilen tutanak ile başvurucuların
donatanı oldukları "Okan Özcan"
isimli trol teknesinin Yumurtalık önlerinde 36 39.63 K-35 42.98 D mevkiinde ve
sahilden itibaren 1.87 mil mesafede olduğu, GPS mevkii harita üzerinde pilotlandığında bu yerin sahilden 1.85 mil mesafede
bulunduğu ve yapılan ölçümler değerlendirildiğinde teknenin sahilden itibaren 2
mil içinde su ürünleri istihsali yaptığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Kararda, avlanmanın yasak olduğu bölgede yapıldığının radar tespit tutanağı ile
tespit edilmesi, teknelerin görüntülerinin CD ile kayda alınması ve cezanın
dayanağı tutanağın aksinin ortaya konulmaması dolayısıyla anılan teknenin
mevzuatta belirtilen yasak, sınırlama ve yükümlülüklere aykırı olarak avlandığı
sonucuna varılmıştır.
13. Nihai kararlar 23/5/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucular 22/6/2016 tarihinde süresi içinde bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı
Kanunu'nun "Görevler"
kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Sahil Güvenlik Komutanlığının görevleri
şunlardır:
...
(C)
Liman sınırları dışında :
...
7. 22/3/1971 tarih ve 1380 sayılı Su Ürünleri
Kanununa,
...
Aykırı eylemleri önlemek, izlemek, suçluları
yakalamak, gerekli işlemleri yapmak, yakalanan kişi ve suç vasıtalarını yetkili
makamlara teslim etmek."
16. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri,
bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden
yaparlar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini
ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden
isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine
getirilmesi mecburidir.''
17. 2577 sayılı Kanun'un 31. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Bu
Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya
bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması,
davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava,
bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım
hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu
ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik
işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, davanın
ihbarı Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır. Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları
tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişiler hakkında Bilirkişilik
Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili
hükümleri uygulanır.”
18. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını
gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesi şöyledir:
“Mahkeme,
çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan
birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün
alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik
mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda
bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında
ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak
görevlendirilemez.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 13/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular; uyuşmazlığa konu ceza tutanaklarında teknenin
bulunduğu belirtilen koordinatın doğru olduğunu ve buna hiçbir itirazlarının
bulunmadığını, ancak söz konusu noktanın kıyıya 2.33 mil uzaklıkta olduğunu ve
av yasağı olan bölge içinde yer almadığını, harita mühendisleri odasından ve
farklı yerlerden alınan raporlarda da bu bilginin teyit edildiğini ve söz
konusu raporların dava dosyasına sunulduğunu belirtmişlerdir. Başvurucular
sundukları raporların mahkemece dikkate alınmadığı gibi teknik bir konu
olmasına rağmen yeni bilirkişi raporu da alınmadığını, keşif yapılması
yönündeki talepleri konusunda herhangi bir karar verilmeksizin ve karar
gerekçesinde bu hususlar karşılanmadan idarenin tespitinin doğru olduğu kabul
edilerek karar verildiğini belirterek gerekçeli karar hakkının ve silahların
eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
B. Değerlendirme
21. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucuların temel iddiası,
uyuşmazlığa dair ileri sürülen iddianın etkin bir şekilde incelenmemesine ve
idarenin iddiasına üstünlük tanınmasına ilişkindir. Buna göre başvurucuların
iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ilkesi
yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
24. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma
ve adil yargılanma hakkına
sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma
hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde
dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673,
20/9/2017, § 37).
25. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de
güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği
vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ilkelerine Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil
yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması
mümkün değildir (Mehmet Fidan, §
38).
26. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule
ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelir (Yaşasın Aslan, B. No:
2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi, uyuşmazlığın her iki tarafına
da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını
kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B.
No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
27. Silahların eşitliği ilkesi kapsamında yapılacak inceleme,
başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığının
değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer,
§ 19).
28. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın
yürütülebilmesi için silahların eşitliği ilkesi ışığında taraflara tanık delili
de dâhil olmak üzere delillerini sunma, inceletme noktasında uygun imkânların
tanınması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması gerekir. Bu anlamda
delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsiz olma iddiaları da yargılamanın
bütünü kapsamında değerlendirilecektir. Ceza davaları ile medeni hak ve
yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere
yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ilkesinin güvence altına
alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir
(Mustafa Kupal, B.
No: 2013/7727, 4/2/2016, §§ 50,
51, 52).
29. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir davada
bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek
değildir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin tarafların öne sürdüğü ve esasa
etkili olan iddiaların işin mahiyetinin gerektirdiği ölçüde incelenip
incelenmediğini ve özellikle ispat külfeti konusunda taraflardan birinin
diğerine nazaran dezavantajlı bir konuma düşürülüp düşürülmediğini denetleme
görevi bulunmaktadır (Ahmet Korkmaz,
B. No: 2014/16232, 25/1/2018, § 29).
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
30. Somut olayda başvurucuların "Okan Özcan" isimli trol teknesi ile Yumurtalık
önlerinde ve koordinatları belirtilen mevkide trol ile su ürünleri avcılığı
yaptığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Başvurucular, uyuşmazlığa konu idari
para cezası tutanaklarında belirtilen ve idarece tespit edilen söz konusu noktanın
kıyıya 2.33 mil uzaklıkta olduğunu ve av yasağı olan sahilden itibaren 2 millik
bölge içinde yer almadığını savunmuş; Mahkeme ise trol teknesinin idarenin
tespitleri doğrultusunda sahilden itibaren 1.85 mil mesafede olduğu sonucuna
ulaşarak davaları reddetmiştir.
31. Başvurucular, yapılan mesafe ölçümünün hatalı olduğuna ve
belirtilen koordinatların av yasağı olan bölgenin dışında yer aldığına yönelik
biri iki harita mühendisine, diğeri Türkiye Mühendisler ve Mimarlar Odası
Başkanlığı Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Mersin Temsilciliğine haricen
hazırlattırılmış iki ölçüm raporunu dava dosyalarına ibraz etmişlerdir. Bu
durum karşısında başvurucuların iddialarının temelsiz olduğu söylenemez.
32. İdari para cezası tutanaklarında belirtilen mevkiin av
yasağı olan sahilden itibaren 2 millik bölge içinde yer alıp almadığının
belirlenmesinin teknik incelemeyi gerektirdiği izahtan varestedir. Başvurucular
tarafından ileri sürülen söz konusu iddia, Mahkemeye 2577 ve 6100 sayılı
Kanunlarla tanınan imkân kullanılarak gerekirse bilirkişi incelemesi de
yaptırılması suretiyle açıklığa kavuşturulması gereken bir olgudur.
33. Sonuç olarak teknik rapor olmadan başvurucuların bu
iddiasını ispatlanmasının mümkün olmayacağı dikkate alındığında mahkemece bu
iddiaya ilişkin bir irdeleme ve araştırma yapılmadan uyuşmazlıkların
sonuçlandırılması başvurucuların davalı idareye nazaran zayıf bir konuma
düşürülmesi sonucunu doğurmuştur. Bu durum silahların eşitliği ilkesiyle
çelişmektedir.
34. Açıklanan gerekçelerle yargılamaya bir bütün olarak
bakıldığında Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma
hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
35.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
36. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal
sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi
hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
37. Mehmet Doğan
kararında özetle uygun giderim yolunun belirlenebilmesi açısından öncelikle
ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin
mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali
ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57, 58).
38. Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi
amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde ilgili usul
kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak
yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın
kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi
bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin
gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını
tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek
üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet
Doğan, § 59).
39. Başvurucular, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilerek
ihlallerin giderilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuşlardır.
40. Mahkemenin usule ilişkin imkânlar bakımından başvurucuları
davalı idareye nazaran zayıf bir konuma düşürdüğü ve bu durumun silahların
eşitliği ilkesini ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvurularda
ihlalin mahkeme kararlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
41.
Bu durumda silahların eşitliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle
ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal
sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir
örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 479 TL harç ve 2.475 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.954 TL yargılama giderinin başvuruculara
müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında silahların
eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının
güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkı kapsamındaki
silahların eşitliği ilkesinin ihlalinin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmak üzere Adana 2. İdare Mahkemesine (E.2015/1182,
K.2016/460; E.2015/1180, K.2016/461) GÖNDERİLMESİNE,
D. 479 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.954 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
13/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.