TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÖMER ÖZEN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/14291)
Karar Tarihi: 13/6/2019
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Recai AKYEL
Raportör
Selçuk KILIÇ
Başvurucu
Ömer ÖZEN
Vekili
Av. Cihan KOÇ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tazminat istemiyle açılan davada usule ilişkin imkânlar bakımından zayıf duruma düşürülme ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin hâkim olmayan subay üyelerinin tarafsız olmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirilmesine gerek görülmediğini belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) uzman erbaş olarak görev yapmıştır.
9. 7/5/2014 tarihinde erbaş ve erlerin piyade tüfeği görev atışlarına mühimmat hattı sorumlusu olarak katılan başvurucu, işitme duyusu yönünden rahatsızlandığını belirterek ertesi gün kışla revirine müracaat etmiş; oradan da Ankara Gülhane Askerî Tıp Akademisine (GATA) sevk edilmiştir.
10. GATA tarafından başvurucuya 9/5/2014 tarihinden itibaren bir ay; 20/6/2014 tarihinden itibaren bir ay ve 21/7/2014 tarihinden itibaren yirmi bir gün hava değişimi raporları verilmiş; son olarak 13/8/2014 tarihli rapor ile "H.91.9 İşitme kaybı, tanımlanmamış (sağ total işitme kaybı) tanısıyla 19/B/3 TSK'da görev yapamaz" kararı verilmiştir.
11. Bu rapor üzerine 22/10/2014 tarihinde başvurucunun TSK ile ilişiği kesilmiştir.
12. Başvurucu 3/12/2014 tarihli dilekçesi ile tazminat ödenmesi istemiyle Millî Savunma Bakanlığına başvuruda bulunmuştur.
13. Başvuruya süresinde cevap verilmeyerek başvurunun reddedilmesi üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle 6/2/2015 tarihinde dava açılmıştır.
14. AYİM İkinci Dairesi (Mahkeme) ara kararıyla Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) başvurucunun MEDULA sistemi üzerinde kayıtlı tüm tıbbi teşhis ve tedavilerini istemiştir. SGK'nın gönderdiği belgelere göre başvurucu 27/1/2014 tarihinde Başkent Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Polikliniğinde tedavi görmüştür. Tedavi kayıtlarında "Şikayeti: boyunda şişlik ağrı, ağrı kulağına vuruyor, HİKAYESİ: 2 gündür mevcut, FİZİK MUAYENESİ: kulak her iki dky zarlar normal, sağ total kayıp, burun doğal, boğaz tonsıller hiperemik, boyunda solda orta servikalde palpasyonla hassas kitle yok" şeklinde not yer almaktadır.
15. Mahkeme 20/1/2016 tarihli kararı ile davayı reddetmiştir.
16. Ret gerekçesinde öncelikle Anayasa'nın 125. maddesine göre idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu, ancak MEDULA sistemi üzerine kayıtlı belgelerin incelenmesinden başvurucunun 27/1/2014 tarihinde (olay tarihi olan 7/5/2014 tarihinden önce) de sağ kulağında işitme kaybı bulunduğu ve bu kaybın hastane raporu ile kayıt altına alındığı ifade edilmiştir. Başvurucunun işitme kaybına sebep olan rahatsızlığının ortaya çıkması ile askerlik hizmetinin sebep ve tesiri arasında herhangi bir illiyet bağı bulunduğunu ortaya koyabilecek somut bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, davacının kulağındaki mevcut rahatsızlıktan hiç bahsetmeden ve rahatsızlığını atışlara bağlama yönündeki beyanları karşısında tıbbi bilirkişi incelemesi yaptırılmasına da gerek görülmediği, iddia edilen işitme kaybı olayının 7/5/2014 tarihinde icra edilen piyade tüfeği atışlarından meydana geldiğini kabul etmenin mümkün olmadığı belirtilerek ret gerekçesi oluşturulmuştur.
17. Ret kararı oyçokluğu ile alınmıştır. Azınlıkta kalan üyelerin karşıoy gerekçesinde özetle davacının askere gelmeden önceki ve sonraki rahatsızlıklarının mahiyeti, rahatsızlığında artış olup olmadığı, bu rahatsızlığın iddia edilen atışlardan kaynaklanmış/artmış olup olmadığı hususlarının tıbbi bilirkişi incelemesi ile tespit edildikten sonra karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
18. Ret hükmüne yönelik karar düzeltme istemi Mahkemenin 22/6/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
19. Başvurucu, nihai kararı 18/7/2016 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 12/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı mülga Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 52. maddesi şöyledir:
"Daireler veya Daireler Kurulu, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapabilecekleri gibi, tayin edecekleri süre içinde, lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.''
21. 1602 sayılı mülga Kanun'un 56. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
''Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde; İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ...bilirkişi, keşif, delillerin tespitine... ilişkin hükümleri uygulanır.''
22. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yaparlar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir.''
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 13/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu, askerlik görevine başlamadan önce işitme ile ilgili bir sıkıntısının bulunmadığını, Başkent Hastanesi KBB Polikliniğine kulak ağrısı şikâyeti ile değil boyunda şişlik ve ağrı şikâyetiyle başvurduğunu, Mahkemenin tedavi belgelerini dosyaya istemesine rağmen önceden de kulağında rahatsızlık olduğu gerekçesiyle bilirkişi incelemesi yaptırmadan davayı reddettiğini ifade etmiştir. Başvurucu konunun teknik inceleme gerektirdiğini, Mahkemenin böyle bir inceleme yapmadan genel kabullere dayanmak suretiyle hüküm kurduğunu, daha önceki rahatsızlığı dikkate alınsa bile atışlar sırasında meydana gelen rahatsızlığın önceki rahatsızlıkla alakasının olup olmadığının yahut vücutta yeni hasarlara yol açıp açmadığının uzman kişilerce belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, savcının düşüncesi ile Mahkeme kararındaki karşıoyların da bu doğrultuda olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
25. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ilkesi yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
27. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
28. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Mehmet Fidan, § 38).
29. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
30. Silahların eşitliği ilkesi kapsamında yapılacak inceleme, başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer, § 19).
31. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ilkesi ışığında taraflara delillerini sunma, inceletme noktasında uygun imkânların tanınması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması gerekir. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsiz olma iddiaları da yargılamanın bütünü kapsamında değerlendirilecektir. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ilkesinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir (Mustafa Kupal, B. No: 2013/7727, 4/2/2016, §§ 50-52).
32. Somut olayda görülen davanın tarafları arasındaki, ihtilaf başvurucunun yaşadığı sağlık sorunlarının askerlik görevinin koşullarının bir sonucu olarak ortaya çıkıp çıkmadığı noktasındadır. Başvurucu, görevinin sonlandırılmasına neden olan rahatsızlığının yürüttüğü askerlik hizmetinin koşullarından kaynaklandığını öne sürmekte iken idare, rahatsızlığın görev koşullarından kaynaklanmadığını savunmuş; davaya bakan AYİM ise söz konusu rahatsızlığın meydana gelmesinde askerî hizmetin bir etkisinin olmadığı sonucuna ulaşmıştır.
33. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir davada bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek değildir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 68). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin tarafların öne sürdüğü ve esasa etkisi olan iddiaların işin mahiyetinin gerektirdiği ölçüde incelenip incelenmediğini ve özellikle ispat külfeti konusunda taraflardan birinin diğerine nazaran dezavantajlı bir konuma düşürülüp düşürülmediğini denetleme görevi bulunmaktadır (Ahmet Korkmaz, B. No: 2014/16232, 25/1/2018,§ 29).
34. Somut başvuruda Mahkemece başvurucunun MEDULA sistemi üzerinde kayıtlı tüm tıbbi teşhis ve tedavilerinin istenilmesi ve gönderilen belgelerin incelenmesi üzerine başvurucunun olay tarihinden önce 27/1/2014 tarihinde Başkent Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Polikliniğinde tedavi gördüğü, tedavi kayıtlarına göre sağ kulağına yönelik tamamen işitme kaybı teşhisinin konulduğu ve bu bilgiler ışığında başvurucunun işitme kaybına sebep olan rahatsızlığının askerlik hizmetinden önce ortaya çıktığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Ayrıca Mahkemece, başvurucunun işitme kaybına sebep olan rahatsızlığının askerlik hizmetinin sebep ve tesiri ile ortaya çıktığına ilişkin hiçbir somut bir bilgi ve belgenin bulunmaması, başvurucunun kulağında mevcut rahatsızlığından hiç bahsetmeyerek sağ kulağında daha önce hiçbir rahatsızlığının bulunmadığı yönünde doğrulanmayan beyanlarda bulunması karşısında tıbbi bilirkişi incelemesi yaptırılmasına da gerek görülmediği kanaatine ulaşıldığı hüküm altına alınmıştır.
35. Delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisinin esasen derece mahkemelerine ait olduğu, derece mahkemelerinin dava konusuna, elde edilen delilerin ağırlığına ve iddia ile savunmalara göre, tanık beyanı, keşif icrası ve bilirkişi incelemesi gibi delilleri toplamama veya incelememe konusunda takdir yetkisine sahip olduğu dikkate alındığında bilirkişi incelemesi yaptırılmamasına ilişkin ileri sürülen husus yönünden silahların eşitliği ilkesine yonelik bir ihlal olmadığının açık olduğu sonucuna varılmaktadır.
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre AnayasaMahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Bağımsız ve Tarafsız Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
38. Başvurucu, AYİM'in subay üyelerinin idarenin emri altında görev yaptığı dikkate alındığında tarafsız ve bağımsız hareket etmelerinin mümkün olmadığını belirterek bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
39. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, § 24).
40. Anayasa Mahkemesi tarafından bu konu daha önce incelenirken belirtildiği üzere AYİM’in oluşumu, statüsü ve görevleri Anayasa ve ilgili Kanun'da hüküm altına alınmıştır. AYİM’e atanan askerî hâkimlerin bağımsızlığının Anayasa ve ilgili Kanun hükümleri ile garanti altına alındığı, atanma ve çalışma usulleri yönünden askerî hâkimlerin bağımsızlıklarını zedeleyecek bir hususun bulunmadığı, kararlarından dolayı idareye hesap vermek zorunda olmadıkları, ayrıca disipline ilişkin konuların AYİM Yüksek Disiplin Kurulunca incelenip karara bağlandığı görülmektedir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 29). Diğer yandan sınıf subayı üyelerinin en fazla dört yıllık bir süre ile görev yapmaları, disiplin konularında yukarıda bahsedilen Disiplin Kuruluna tabi kılınmaları, görev süreleri içinde idari veya askerî yetkililerce herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmamaları bu subayların idareye karşı bağımsızlıklarını güçlendirmiştir (Yaşasın Aslan, § 30; benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. Mustafa Yavuz ve diğerleri/Türkiye (k.k.), B. No: 29870/96, 25/5/2000; Bek/Türkiye (k.k.), B. No: 23522/05, 20/4/2010).
41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 13/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.