TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EKREM KAYAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/12031)
|
|
Karar Tarihi: 11/9/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Engin GÜNDÜZ
|
Başvurucu
|
:
|
Ekrem KAYAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Güray
GÜNEŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hizmetinden istifade edilememesi gerekçe
gösterilerek uzman erbaş sözleşmesinin yenilenmemesi nedeniyle özel hayatın
gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) 2011 yılında göreve başlayan
başvurucunun uzman erbaş sözleşme süresi 31/12/2014 tarihi itibarıyla sona
ermektedir. Başvurucunun sözleşmesinin yenilenmesi istemiyle yaptığı başvuru
görevde kendisinden istifade edilememesi nedeniyle 24/12/2014 tarihli işlemle
reddedilmiş ve 31/12/2014 tarihi itibarıyla ilişiği kesilmiştir.
8. Başvurucu sözleşmenin yenilenmemesi işleminin iptali
istemiyle 14/1/2015 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) Millî
Savunma Bakanlığı aleyhine dava açmıştır. Başvurucu dava ve cevap
dilekçelerinde özetle; hiçbir disiplin cezasının olmadığını, başarılı bir
meslek hayatı olduğunu, sözleşmesinin neden feshedildiğine dair kendisine bilgi
verilmediğini, eşinden boşandığı süreçte psikolojik sorunlarının bulunduğunu,
üstlerinin yönlendirmesi ile başvurduğu psikiyatri servisi tarafından elli beş
gün istirahat verildiğini, sağlık sorunlarının düzeldiği yönündeki tıbbi
raporun idarece dikkate alınmadığını, idarenin takdir yetkisini kullanırken
objektif kriterlere bağlı kalmadığını ifade etmiştir.
9. Davalı idare savunma dilekçesinde; başvurucunun ailevi
problemlerinden dolayı yaşadığı psikolojik sorunları nedeniyle olumsuz örnek
teşkil ettiğini, askerlik mesleğinin değerlerini özümseyemediğini, tüm ikazlara
ve rehberlik danışma tedbirlerine rağmen durumunda olumlu bir gelişme ya da
buna yönelik çabasının gözlenmediğini belirtmiştir. Dilekçede ayrıca
sorunlarını çözdüğünü beyan etse de başvurucunun kendisine, ailesine ve eşinin
daha önce ilişkisi olan kişilere zarar verebilecek psikolojide olmasının
tehlike arz ettiği, bu nedenle şahsi tabancasına el konulduğu, aldığı istirahat
raporları nedeniyle kendisinden istifade edilemeyeceği kanaatine ulaşıldığı
ifade edilmiştir. Davalı idare son olarak 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun ayırma cezasını gerektiren
disiplinsizlik hâllerinin sayıldığı 20. Maddesinin birinci fıkrasının (g)
bendinde tanımlanan iffetsiz bir kimse ile
evlenmek veya böyle bir kimse ile yaşamak hükmünü de gözönünde bulundurarak başvurucunun durumu ve aile yapısı
itibarıyla TSK’nın disiplinini temelden sarsması ve askerlik mesleğinin
değerleriyle bağdaşmaması nedeniyle sözleşmenin yenilenmediğini ileri
sürmüştür.
10. AYİM Birinci Dairesi (Daire) 26/1/2016 tarihli kararıyla
davanın reddine karar vermiştir. Kararda, başvurucunun Gelibolu’da görev
yaparken 18/2/2014 tarihinde Birlik Komutanlığına verdiği dilekçesinde;
tatbikatlardan döndüğünde eşinin soğuk davrandığı, eşinin telefon konuşması
dökümünden başka erkeklerle konuştuğunu tespit ettiği, eşinin bu durumu itiraf
ettiğini belirterek atama talebinde bulunduğu, ayrıca başvurucunun şiddetli
geçimsizlik ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle 20/2/2014
tarihinde eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, başvurucunun eşiyle ilgili durumu
dilekçeye yazmak suretiyle aleni hâle getirdiği ve eşinin ahlaki durumu
konusunda asker kişi olarak kendi çevresinde ve birliğinde bir kanaat
oluşturduğu belirtilmiştir. Kararda ayrıca, başvurucunun bu süreçte psikolojik
sorunlar yaşadığı, şahsi tabancasının kendisine ve ailesine zarar verebileceği
düşüncesiyle kendisinden alındığı, psikolojik sorunlarının devam etmesi üzerine
tedavi gördüğü, 2014 yılında toplam elli bir gün istirahat raporu aldığı,
yıllık iznini kullanmakta iken ayrıldığı eşiyle tekrar evlendiği, buna göre
sözleşmenin yenilenmesi gereken tarihte sözleşmenin feshi gerekçelerinden olan kendisinden istifade edilemeyeceği
koşulunun gerçekleştiği, sonuç olarak sözleşme yenilememe işleminde hukuka
aykırılık bulunmadığı ifade edilmiştir.
11. Karar düzeltme talebi Dairenin 17/5/2016 tarihli kararıyla
reddedilmiştir.
12. Nihai karar 31/5/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 30/6/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun “Hizmet süresi” kenar başlıklı 5. Maddesinin
ilgili kısımları şöyledir:
“Uzman erbaşlar; iki yıldan az, beş yıldan
fazla olmamak şartıyla sözleşme yaparak göreve başlar ve Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı ile ilgilendirilirler. Bunlardan;
D)
İstihdam edildikleri
kadronun görev özelliklerine göre sınıf ve branşları ile ilgili sağlık
nitelikleri uygun olanların, …
müteakip sözleşmeleri, bir yıldan az, beş yıldan fazla olmamak şartıyla azami elliiki yaşına girdikleri yıla kadar uzatılabilir.”
15. 3269 sayılı Kanun’un “Başarı
gösteremeyenler ve ceza alanlar” kenar başlıklı 12. Maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
“Görevde başarısız olanlarla, atandıkları
kadro görev yerleri ile ilgili olarak üç ay ve daha uzun süreli bir kurs veya
eğitime gönderilenlerden kurs veya eğitimde başarısız olan veya kendilerinden
istifade edilemeyeceği anlaşılan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine
bakılmaksızın Türk Silâhlı Kuvvetleri ile ilişikleri
kesilir. Bunlar, yedekte er kaynağına alınırlar.
Görevde başarısız olma, intibak edememe ve
kendilerinden istifade edilememe hâlleri ve bunlara yapılacak işlemler,
çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.”
16. 20/9/2005 tarihli ve 25942 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Uzman Erbaş Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) “Sözleşmenin uzatılmasında uygulanacak esaslar” kenar
başlıklı 12. Maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Uzman
erbaşlar, sözleşme süresinin bitiminde terhis edilirler. Bunlardan
sözleşmelerinin yenilenmesini isteyenlerin istekleri, müteakip sözleşme
süreleri bir yıldan az, beş yıldan fazla olmamak kaydıyla, aşağıdaki şartlar
altında kabul edilir:
a) Taahhüt ettiği sürenin bitimine en az üç ay
kala (yurt dışı geçici göreve gidecek uzman erbaşlar için altı ay kala) hizmet
süresini uzatmak istediğine dair bir dilekçe ile müracaat etmiş olmak,
b) Almış oldukları son sicil notu, sicil tam
notunun yüzde altmış (%60) ve daha yukarısında olmak,
c) Fiilî kadroda münhal bulunmak,
ç) İstihdam edildikleri veya edilecekleri kadronun görev özelliklerine
göre sınıf ve branşları ile ilgili 8/10/1986 tarihli ve 86/11092 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık
Yeteneği Yönetmeliğinde belirtilen sağlık niteliklerine sahip olmak.
…
Bu suretle işlemleri tamamlanan uzman
erbaşların sözleşmelerinin uzatılması, … tasdik edilir ve ilgili kuvvet
komutanlığına, Jandarma Genel Komutanlığına ve Sahil Güvenlik Komutanlığına
bildirilir. Bu şekilde sözleşmelerin uzatılması tasdik edilenler, yeni bir
taahhütname imzalayarak göreve devam ederler. Uzman çavuş ve uzman onbaşıların
sözleşmeleri azamî 45 yaşına girdikleri yıla kadar uzatılabilir.”
17. Yönetmelik’in “Görevde
başarısız olma, kendilerinden istifade edilmeme halleri ve sözleşmenin feshedilmesi
sebepleri” kenar başlıklı 13. Maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Görevde
başarısız olanlar ile kendisinden istifade edilemeyeceği (atış, spor, eğitim,
operasyon ve istihdam edildikleri kadro görev yerlerinde ve davranışlarında
askerlik mesleği değerlerini sergilemede, ikazlara rağmen istenen düzeye
ulaşamayan ve aşırı derecede borçlananlardan bu durumu rapor, tutanak ve her
türlü belge ile kanıtlananlar, mazeretsiz olarak bir sözleşme yılı içerisinde
yedi gün ve daha uzun süre ile göreve gelmeyenler) anlaşılan, atandıkları kadro
görev yerleri ile ilgili olarak üç ay ve daha uzun süreli bir kurs veya eğitime
gönderilenlerden kurs veya eğitimde başarısız olan uzman erbaşların, barışta
sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri
kesilir. Bunlar yedekte er kaynağına alınır.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 11/9/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; eşinden boşandığı dönemde psikolojik sorunlar
yaşadığını, sıkıntılarını paylaştığı komutanlarının önerileri doğrultusunda
hareket ettiğini, ayrıldığı eşiyle arasını düzelterek yeniden evlendiğini, bu
gelişmeler sonucunda psikolojisinin de düzeldiğini, bu durumun doktor raporuyla
sabit olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca, mesleğinde başarılı olduğunu,
disiplinsizliğinin bulunmadığını, özel hayatına giren konular nedeniyle ihraç
edildiğini belirterek özel ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesi ile yargılamanın
yenilenmesine ve lehine tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
20. İddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak Anayasa’nın
20. Maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“Herkes, özel hayatına … saygı gösterilmesini
isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın … gizliliğine dokunulamaz.”
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde;
başvurucunun temel iddiasını, özel hayat kapsamında kalan birtakım olaylar
nedeniyle uzman erbaş sözleşmesi yenilenmeyerek TSK’dan ayırma işlemi tesis
edilmesi oluşturmaktadır. Bu nedenle başvurunun, özel hayatın gizliliği hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel
hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
23. Özel hayatına ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek
kendisinden istifade edilememesi nedeniyle başvurucu hakkında sözleşme
yenilememe işlemi tesis edilmesinin özel hayatının gizliliği hakkına bir
müdahale oluşturduğu açıktır (Bülent Polat
[GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 67; E.G.
[GK], B. No: 2014/12428, 13/10/2016, § 50).
24. Anılan müdahalenin ihlal oluşturmaması için Anayasa’nın 13. Maddesinde
düzenlenen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar
tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma ve
ölçülülük ilkesine aykırı olmama ölçütlerine uygun olması gerekir.
25. Ayırma işlemine dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri dikkate
alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu,
askerî disiplinin ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin sağlanması, bu
itibarla millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunması şeklinde meşru amaç
taşıdığı anlaşılmaktadır (Bülent Polat,
§§ 73-103; E.G., §§ 55-60).
26. Demokratik toplum
düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir
toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik
olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı
karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek son çare niteliğinde değilse demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez (Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015,
§§ 44, 45; İ.F.A., B. No: 2013/8564,
17/2/2016, § 62).
27. Personel rejimi gibi sıkı kural ve şartlara tabi bir alanda,
kamu görevini yürütmekle görevli kişilerin hak ve özgürlüklerine herhangi bir
vatandaşa uygulanamayacak sınırlamalar getirilmesi demokratik bir toplumda
gerekli olabilir. Bu kapsamda kamu makamlarının, faaliyetin niteliği ve
sınırlamanın amacına göre değişen geniş bir takdir yetkisinin bulunması
doğaldır. Ancak özel hayatın gizliliği hakkının mahremiyet hakkı gibi en gizli
yönleri söz konusu olduğunda kamu makamlarının takdir yetkisi daha dardır ve bu
alanlara yönelik müdahalelerin haklı olduğunun kabul edilebilmesi için kamu
makamlarınca özellikle ciddi gerekçelerin gösterilmesi gerekir (Ata Türkeri, § 47).
28. Ayrıca tesis edilen disiplin işlemlerinde ve bu işlemlerin
hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı mahkeme kararlarında, bireylerin özel
hayatlarına ilişkin tutum ve eylemlerinin mesleki hayatları üzerindeki
etkilerinin açıklanması, kamu hizmeti sunan ilgili kurumların işleyişi
üzerindeki etkilerinin ve risklerinin ortaya konulması ve bu hususlardaki
değerlendirmelerin yeterli ve ikna edici gerekçelerle desteklenmesi, ayrıca
tesis edilen işlemlerin bireylerin geçmiş mesleki sicilleri ve başarı durumları
dikkate alınarak ölçülülük yönünden irdelenmesi gerekir (G.G. [GK], B. No: 2014/16701, 13/10/2016,
§ 60).
29. Somut olayda başvurucunun eşiyle yaşadığı sorunlardan dolayı
psikolojisinin bozulduğu, bu nedenle tedavi gördüğü ve dönem dönem istirahat raporu aldığı, ayrıca kendisine veya
başkalarına zarar verme ihtimaline karşı silahına tedbiren
el konulduğu anlaşılmıştır. Diğer taraftan başvurucu, psikolojisinin
bozulmasına ve eşinden boşanmasına sebep gösterdiği aldatma olayını
komutanlarına anlatmış, atama talep dilekçesinde de atanma sebebi olarak
göstermiştir. Başvurucunun eşiyle geçimsizliğine yol açan olayların
başvurucunun özel hayatına ilişkin olduğu, özel hayatın gizliliğinin ise
Anayasa ve kanunların koruması altında olduğu kuşkusuzdur. Ancak gerek
uyuşmazlık konusu edilen idari işlemde gerekse bu işlemin yargısal denetimi
sonucu verilen kararlarda başvurucunun, eşiyle yaşadığı sorunları sözlü ve
yazılı paylaşımlarıyla bizzat kendisinin mahrem olmaktan çıkarıp aleni hale
getirdiği, ayrıca söz konusu olayların başvurucunun mesleği üzerinde olumsuz
etkiler doğurduğu belirtilmiştir.
30. İncelenen başvuruya konu edilen işlemin sözleşmenin feshi
değil sözleşmenin yenilenmemesi işlemi olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. İdare,
sözleşme süresinin bitiminden sonra, personeli yeniden istihdam edip etmeme
konusunda değerlendirme yaparken sözleşme süresi içinde sicil, ödül ve ceza
durumu yanında personelin davranışlarında askerlik mesleği değerlerini
sergileyip sergilemediğini, netice itibarıyla personelin hizmetinden istifade
edip edemeyeceğini de esas almaktadır. Askerî disiplinin gerekleri açısından
daha sıkı kuralların geçerli olduğu bir statüde personel istihdam eden idareye,
sözleşmeyi yenileyip yenilememe hususunda geniş bir takdir alanı bırakılmıştır
(Bülent Polat, § 116).
31. Olayda idare, başvurucunun ailevi ve psikolojik sorunlar
yaşaması ve tedavi görmesi nedeniyle derhâl sözleşmeyi feshetme yoluna
gitmemiştir. İdare, sözleşme süresinin bitiminden sonra başvurucuyu yeniden
istihdam edip etmeme konusunda değerlendirme yaparken başvurucunun eşiyle
yaşadığı ve kendi beyanlarıyla aleniyet kazanan olayların sağlığı ve mesleği
üzerindeki etkilerini de dikkate alarak sonraki dönemde başvurucunun
hizmetinden istifade edilemeyeceği kanaatine ulaşmış, sahip olduğu takdir
yetkisini sözleşmeyi yenilememe yönünde kullanmıştır. Bu itibarla başvurucunun
yeniden istihdam edilmemesine yönelik işlemin demokratik toplumda gerekli ve
orantılı olmadığı söylenemeyeceğinden, somut başvuruda özel hayata saygı
hakkına yönelik bir ihlalde bulunulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. Maddesinde güvence
altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edilmediğine karar
verilmesi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN ve Hicabi DURSUN
bu görüşe katılmamışlardır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 20. Maddesinde güvence altına alınan özel hayatın
gizliliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE Hasan Tahsin GÖKCAN ve Hicabi DURSUN’un karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
11/9/2019 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Anayasa Mahkemesi benzer başvurularda verdiği kararlarda,
özel hayatına ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek sözleşmenin yenilenmemesi
işlemi tesis edilmesinin özel hayatın gizliliği hakkına müdahale oluşturduğunu
kabul etmiş ve müdahalenin ihlal oluşturmaması için Anayasanın 13. Maddesinde
belirtilen ölçütlere uygun gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Ayrıca bu kararlarda, söz konusu idari işlemin kanuni dayanağının bulunduğu ve
amacının askeri disiplinin ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin
sağlanması ve dolayısıyla milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması meşru
amaçlarının gözetildiğinin anlaşıldığına işaret etmiştir (bkz. Bülent Polat,
par. 67, 73-103).
2. Anayasa’nın 13. Maddesi uyarınca temel hakka ilişkin
sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerinden olması gerekmektedir. Bu
kavram Mahkememizce; “bir sınırlamanın demokratik toplumda zorlayıcı bir
toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade ettiği”
şeklinde anlaşılmaktadır (bkz. Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16.12.2015, par.
44-45). Bu açıdan askerlik gibi bir kamu hizmetinin yürütülmesinde personel
rejiminin daha sıkı bir disiplin anlayışı ve idareye geniş takdir alanı tanıyan
bir yaklaşım içerisinde düzenlenmesi hizmetin gereğine uygun
değerlendirilmelidir. Buna karşın özel hayatın gizliliği hakkı söz konusu
olduğunda idarenin bu alana müdahale yetkisinin sınırlı tutulması ve buna
ilişkin ciddi gerekçelerin bulunması gerekmektedir (bkz. Ata Türkeri, par. 47).
3. Anayasa Mahkemesi personel rejiminin uygulanmasına ilişkin
benzer idari işlemlere yönelik başvurularda özel hayatın gizliliği hakkına
yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi
için bazı ölçütler belirlemiştir. Temel hakkın ihlal edilmemesi için idari
işlem ve ilgili mahkeme kararlarında, ilgili personelin özel hayatına ilişkin
tutum ve davranışlarının mesleki hayatları üzerindeki etkilerinin açıklanması,
kurumların işleyişi üzerindeki etki ve risklerinin yeterli gerekçelerle ortaya
konulması ve kişinin geçmişteki mesleki sicili de dikkate alınarak yapılacak
müdahalenin ölçülülüğüne özen gösterilmesi gerekir (bkz. G.G. B. No:
2014/16701, par. 60).
4. İncelemeye konu başvuruda idare uzman erbaş sözleşmesinin
yenilenmemesi gerekçesini “kendisinden istifade edilememesi” biçiminde
açıklamış ise de dayanak gösterilen Uzman Erbaş Yönetmeliğinin 13. Maddesinde
sözü edilen nedenlerden birinin somut olayda ne şekilde gerçekleştiği
açıklanmamıştır. Buna karşın idarenin yargılama sırasında mahkemeye sunduğu
savunma dilekçesinde başvurucunun eşiyle ilgili sorunları ve boşanma sürecinde
yaşadığı olaylara dayanılmıştır. Başvurucunun davasını reddeden AYİM kararında
da davacının atama dilekçesinde eşiyle ilgili sorunları yazarak aleni hale
getirdiği ve böylece eşinin ahlaki durumu hakkında çevresi ve birliğinde
olumsuz kanaat oluşturduğu hususları gerekçe olarak gösterilmiştir.
5. Başvurucunun eşinden şüphe duyarak yaşadığı sorunlar
dolayısıyla psikolojisinin bozulduğu, bir süre tedavi gördüğü, fakat akabinde
sağlığına kavuşarak bir yıl daha görevini sürdürdüğü, mesleki geçmişine ilişkin
olumsuz bir tespitin de idare tarafından gösterilmediği anlaşılmaktadır. Bu
durumda Mahkememizin emsal kararlarında da belirtildiği üzere; sorunlarını
çözerek eşiyle tekrar evlenen başvurucunun yalnızca ilgili resmi makamların
görmesine açık olan atama dilekçesinde sorunlarından bahsetmesinin (ilgili
makamlarca mahrem bilgilerin korunması yükümlülüğüne karşın) kişinin aleyhine
yorumlanıp alenileştiğinden söz edilerek ve bu durumun başvurucunun mesleki
hayatına ve kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin etkileriyle bağlantı
kurulmadan, yine olumlu mesleki geçmişi de gözetilerek ölçülülük değerlendirilmesi
yapılmadan söz konusu işlemin tesis edilmesi ve dolayısıyla hakkındaki davanın
da benzer biçimde ilgili ve yeterli olmayan gerekçelerle reddedilmesi
nedenleriyle özel hayatın gizliliği hakkı ihlal edilmiştir. Belirtilen
gerekçelerle tarafımızca çoğunluk görüşünden farklı biçimde ve ihlal olduğu
yönünde oy kullanılmıştır.
|
|
|
|
Başkan
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Sayın Hasan Tahsin GÖKCAN'ın karşıoyunda yazılı gerekçelerle çoğunluk görüşüne
katılmadım.