TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
LEYLA BERKER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/13669)
|
|
Karar Tarihi: 6/3/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Eşref Uğur
ŞENOL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Leyla
BERKER
|
|
|
2. Meryem
BAYRAK
|
|
|
3. Necla
BAYRAK
|
|
|
4. Songül
BAYRAK
|
|
|
5. AYŞE
HÜLYA BAYRAK ÖKSÜZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mesut
İSKENDEROĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, taşınmazın kültür varlığı olarak tescil edilmesi
nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucular, Trabzon'un Ortahisar
ilçesi Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan 201 ada 27 parsel sayılı 510,11 m2 yüzölçümlü taşınmazın malikleridir.
8. Bu taşınmaza komşu olan 201 ada 36 parselde yer alan Trabzon Müzesi, Eski Eserler ve Anıtlar
Yüksek Kurulunun 14/12/1974 tarihli kararıyla
korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Kültür ve
Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 19/12/1991 tarihli kararıyla da bu
taşınmazın parsel sınırları koruma alanı olarak belirlenmiştir.
9. Trabzon Valiliğinin 21/11/2003 tarihli yazısı ve Trabzon
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun (Koruma Kurulu) 9/2/2004 tarihli
raporu sonrasında, Koruma Kurulunun 18/2/2004 ve 22/2/2007 tarihli kararlarıyla
başvurucuların taşınmazının da yer aldığı parseller müze koruma alanı olarak
kabul edilmiştir.
10. Başvurucular, taşınmazın imar planında müze alanında
kalmasına rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle meydana gelen maddi zararlarının
giderilmesi istemiyle Trabzon İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmışlardır.
Mahkeme 13/11/2015 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda
taşınmazın müze koruma alanı olarak belirlendiği vurgulanmıştır. Diğer taraftan
21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince koruma alanı içerisinde yapılacak inşaat
veya tesisata izin verme noktasında Koruma Kurulunun yetkili olduğu
belirtilmiştir. Buna göre maliklerin taşınmazlar üzerindeki tasarruf haklarını
Koruma Kurulundan izin almak suretiyle kullanabilecekleri dikkate alındığında
maliklerin bu haklarına yönelik bir sınırlamadan söz edilemeyeceği ifade
edilmiştir.
11. Kararda ayrıca taşınmaza ilişkin imar durum belgesinde her
türlü tamirat, tadilat, onarım ve yeni yapılaşmada Koruma Kurulunun görüşü
alındıktan sonra inşaat yapımına izin verildiğine değinilmiştir. Öte yandan
taşınmazın tamamının müze koruma alanı içerisinde yer almadığı, taşınmazın
kuzey kısmının zemin ve üç katlı yapı yapılarak; güney kısmında da betonarme
binanın zemin kat teras üstünün metal konstrüksiyon üstüne sabit tip tente
kaplanarak kullanıldığı belirtilmiştir. Bunun yanında taşınmazda yapılacak
tadilat ve tamiratlar için yapılan başvurulara da olumlu cevap verildiği ifade
edilmiştir. Son olarak 2863 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre Koruma Bölge
Kurulu kararlarına karşı itiraz yolu açık olmasına rağmen başvurucuların bu
yola başvurduklarına ilişkin bir itirazlarının olmadığı vurgulanmıştır.
12. Başvurucular tarafından bu karara karşı karar düzeltme
talebinde bulunulmuştur. Trabzon Bölge İdare Mahkemesi 14/6/2016 tarihinde
karar düzeltme isteminin reddine karar vermiştir.
13. Nihai karar başvurucular vekiline 27/6/2016 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucular 26/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Ahmet Bölge, B. No:
2014/13133, 28/9/2016, §§ 24-28.
B. Uluslararası Hukuk
16. Sinan Yıldız ve
diğerleri/Türkiye (B. No: 37959/04, 12/1/2010) kararına konu olayda
başvurucuların üzerinde evlerinin olduğu taşınmazları birinci derece arkeolojik
sit alanı kapsamına alınmıştır. Bu taşınmazın kamulaştırılması girişimlerinin
sonuçsuz kalması üzerine başvurucular kamulaştırmasız el atma iddiasıyla
tazminat davası açmışlardır. Ancak bu dava reddedilmiştir. AİHM; başvurucuların
taşınmazının sit alanı olarak ilan edilmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil
ettiğini kabul etmiş, müdahaleyi mülkiyetin kamu yararına kullanımının
kontrolüne ilişkin üçüncü kural çerçevesinde incelemiştir. AİHM ilk olarak bu
müdahalenin kanuni bir dayanağının olduğunu ve arkeolojik varlıkları korumanın
kamu yararına dayalı meşru bir amaç olduğunu vurgulamıştır. AİHM, ölçülülük
yönünden ise başvurucuların mülkiyet hakkından yoksun bırakılmadığını ve
müdahaleyle mutlak bir inşaat yasağı da öngörülmediğini belirtmiştir. Buna göre
başvurucuların gerekli izinleri alarak taşınmazda değişiklik yapma veya satma
imkânına sahip olduğu tespit edilmiştir. AİHM, sit alanı ilan edilmeden önce de
başvurucuların taşınmaz üzerinde yapı yapma izni için başvurmadıklarına ayrıca
dikkati çekmiştir. Son olarak AİHM, kanunun birinci derece sit alanı ilan
edilen taşınmazlar için eş değer bir taşınmazla değişim imkânını da öngördüğünü
belirterek müdahalenin başvuruculara aşırı bir külfet yüklemediği sonucuna
varmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 6/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucular; taşınmazın imar planında müze koruma alanına
alınmasına rağmen uzunca bir süredir kamulaştırılmadığını, bu müdahale
sebebiyle taşınmazlarını diledikleri gibi kullanamadıklarını belirtmişlerdir. Başvurucular,
taşınmazının kamulaştırılmamasının mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını
ifade etmişler bu nedenle mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile hak arama
hürriyeti ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
19. Anayasa’nın 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.''
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular mülkiyet hakkı dışında adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedirler. Ancak
başvurucuların asıl şikâyetinin taşınmazın müze koruma alanı olarak tescil
edilmesi nedeniyle maliki oldukları taşınmazından diledikleri gibi
yararlanamadıklarına, taşınmazı kullanamadıklarına ve tasarruf edemediklerine
yönelik olduğu anlaşıldığından başvurucuların bütün şikâyetleri mülkiyet
hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir.
21. Anayasa Mahkemesi aynı konu ile ilgili şikâyetleri daha önce
incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Ahmet Bölge, §§ 41-65).
22. Ahmet Bölge
kararında imar uygulamasına konu edilen taşınmazın, başvurucu adına tapuda
kayıtlı olduğundan dolayı Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülk teşkil ettiği
belirtilmiştir (Ahmet Bölge, §
45). Bu taşınmazın kültür varlığı olarak tescil edilmesinin mülkiyet hakkına
müdahale teşkil ettiği kabul edilmiştir. Taşınmazın kültür varlığı olarak
tescil edilmesi sebebiyle başvurucunun mülkiyet hakkından yoksun kaldığının
söylenemeyeceği fakat taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkından doğan bir kısım hak
ve yetkilerinin kısıtlandığı ifade edilmiştir. Bu bağlamda müdahalenin mülkiyetin kullanımını kontrol/düzenleme
yetkisi kapsamında gerçekleştirildiği değerlendirilmiştir (Ahmet Bölge, § 48).
23. Anayasa Mahkemesince 2863 sayılı Kanun'un 6. ve 7. maddeleri
hükümlerine dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı belirtilmiştir.
Ayrıca kültür varlığı niteliği bulunduğu tespit edilen bir taşınmazın, tescili
suretiyle korunması ve aslına uygun olarak muhafazasının kamu yararı yararına
dayalı meşru bir amacının bulunduğu açıklanmıştır (Ahmet Bölge, §§ 50-56). Ölçülülük yönünden yapılan
değerlendirmede ise malikin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının devam ettiği,
ilgili mevzuata uygun hareket edildiği sürece 2863 sayılı Kanun'un maliklere
tanıdığı hak, muafiyet ve kolaylıklardan yararlanılabileceği ifade edilmiştir.
Diğer taraftan yapılan müdahaleye karşı yetkili makamlar önünde etkin bir
biçimde itiraz edebilme olanağının malike tanındığına değinilmiştir. Buna göre
müdahalenin ortaya çıkardığı durumun, malikin mülkiyet hakkının korunması ile
kamusal menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozmadığı ve
malik açısından meşru sayılamayacak ferdî ve aşırı nitelikte bir yük
oluşturmadığı sonucuna varılmıştır (Ahmet
Bölge, §§ 57-65).
24. Somut başvuruda da başvuruculara ait taşınmaz müze koruma
alanı olarak tespit ve tescil edilmiştir. Buna göre başvurucuların 2863 sayılı
Kanun'un maliklere tanıdığı hak, muafiyet ve kolaylıklardan yararlanabilmeleri
ve yapılan müdahaleye karşı idari ve yargısal makamlar önünde etkin bir biçimde
itiraz edebilmeleri mümkündür. Ne var ki başvurucuların Koruma Bölge Kurulu
kararlarına karşı itiraz yolu açık olmasına rağmen bu yola başvurduklarına
ilişkin bir beyanlarının olmadığı görülmektedir. Öte yandan başvurucuların
kendilerine sağlanan hak ve kolaylıklardan yararlanamadıkları yönünde somut bir
şikâyetlerinin olmadığı da açıktır. Bu durumda somut başvuruda Anayasa
Mahkemesinin yukarıda anılan içtihadından ayrılmayı gerektirecek bir neden
bulunmamaktadır.
25. Sonuç olarak başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan
müdahalenin taşıdığı kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında mülkiyet
hakkına yapılan müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir
külfet yüklemediği, kamu yararı ile başvurucuların mülkiyet hakkı arasında
olması gereken adil dengenin bozulmadığı sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına
alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
6/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.