TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ENVER KAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/14445)
|
|
Karar Tarihi: 21/3/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Fatma Gülbin
ÖZCÜRE
|
Başvurucu
|
:
|
Enver KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Ceren
YAKIŞIR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ulusal yayın yapan Sözcü gazetesinde çıkan haberlere
karşı yapılan cevap ve düzeltme (tekzip) talebinin mahkemece kabul edilmesinin
ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Sözcü gazetesinin (gazete) 26/4/2016 tarihli nüshasında
"N.K., ABD'nin İstanbul konsolosluğunu
neden basmak istedi?" başlıklı bir haber yayımlanmıştır.
Haberin başvuruyu ilgilendiren kısmı şöyledir:
"N.K.... Kaz
Dağları'ndaki yaz kampından sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni
kazanmıştı. Tarih: 4 Kasım 1979. Humeyni'nin 'Büyük Şeytan' olarak
nitelendirdiği ABD'nin Tahran Büyükelçiliği İranlı öğrenciler tarafından
basıldı. 52 Amerikalıyı esir aldılar. Rehineler gözleri ve elleri bağlı şekilde
Tahran sokaklarında gezdirildi ve bunun görüntüleri tüm dünyaya yayıldı. İran
İslam Devrimi, dünyada olduğu gibi Türkiye'deki Müslüman gençliği de derinden
etkiledi. ABD'nin rehin elçilik görevlilerini kurtarma girişimi başarısızlıkla
sonuçlandı. 'İran yalnız değildir' mesajı vermek isteyenler dünyanın dört
yanında eylem yaptı. N.K. da bir grup arkadaşıyla Beyoğlu'ndaki ABD İstanbul
Başkonsolosluğu'nu işgal etmek istedi. N.K.'nın da
olduğu Müslüman gençleri polis zor durdurdu... (galat-meşhur/ sayfa 257)"
6. Haberde anlatılan olayda adı geçen N.K., başvurucunun sorumlu
yazı işleri müdürü olduğu Sözcü gazetesine tekzip göndermiştir. Gönderdiği
tekzip metninin gazete tarafından yayımlanmaması üzerine N.K. tekzip talebiyle
Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğine başvuruda bulunmuştur.
7. Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği 17/5/2016 tarihli kararında
"...Talebe konu haberin gerçekliğine
ilişkin bir dayanak gösterilmediği, talep edenin kişilik haklarını ihlal eder
nitelikte bulunduğu, yine talebe konu haberin güncel bir değerinin bulunmadığı"
gerekçesiyle tekzip talebini kabul etmiştir.
8. Yayımlatılmasına karar verilen tekzip metni şu şekildedir:
"S.Y. Sözcü Gazetesi'ndeki köşesinde daha
önce de aynı asılsız iddiayı ileri sürmüş, bu iddia tarafımızdan Ankara 57. Noterliği'nin 30/6/2014 tarih 25358 y. numaralı ihtarnamesi
ile tekzip edilmiştir. Tekzip edilen asılsız iddia ısrarla yeniden ileri
sürülmektedir.
Tekrar belirtmek isteriz ki söz konusu
iddialar tamamen hayal ürünü, gerçek dışı ve apaçık iftiradır.
Müvekkilim Prof. Dr. N.K.'nın
şahsını hedef alan iş bu maksatlı yazıda belirtilen iddialar, hayal mahsulü,
kamuoyunu yanıltmaya ve yanlış yönlendirmeye neden olarak gerçek dışı
iddialardır. Müvekkilim sözde şiddet yanlısı ve hukuka aykırı olarak hareket
eden biri olarak takdim edilmektedir. Ancak müvekkilimin değerlerine ve
inancına olan bağlılığı şiddet yanlısı olmasına izin vermediği gibi kendisi
daima hukuka bağlı bir şekilde hareket etmiştir. Müvekkil hayatı boyunca
şiddetten yana olmamış, aksine demokrasi, müzakere ve karşılıklı rıza esasına
dayalı bir siyaset anlayışını savunmuş ve asla şiddetten yana olmamıştır.
Bu yazılar hem hukuka hem de gazetecilik
etiğine aykırı olup, müvekkilin hem manevi haklarına hem de sosyal ve siyasi
itibarına zarar vermektedir. Müvekkil hakkında somut bilgi ve delile dayanmayan
bu haber gerçek dışı olduğu gibi suç teşkil etmektedir.
Bu nedenlerle Müvekkil Prof. Dr. N.K.'ya yapılan iş bu gerçek dışı ve maksatlı isnatları
kabul etmediğimizi ve reddettiğimizi bildirir, kamuoyunun taktirlerine saygı
ile sunarız."
9. Başvurucu, anılan karara karşı itirazda bulunmuş; Ankara 3.
Sulh Ceza Hâkimliği verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle
17/6/2016 tarihinde söz konusu itirazı reddetmiş ve buna ilişkin karar
başvurucuya 13/7/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 21/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
11. Başvurucu, tekzibe konu haberin Araştırmacı Gazeteci S.Y.
ile yapılan bir röportajın içeriği olması sebebi ile haberde S.Y. tarafından
edinilen bilgi ve belgelerden hareket edildiğini, ayrıca gerçek ve güncel bir
olayın kamu yararı gözetilerek ve objektif olarak sunulduğunu ifade etmiştir.
Başvurucu, hukuka uygunluk sınırları içinde kalan bir haberle ilgili olarak
gerekçesiz ve yetkisiz mahkeme tarafından verilen tekzip talebinin kabulü ve bu
karara karşı yapılan itirazın reddi kararları nedeniyle ifade ve basın
özgürlüğü; yeterli gerekçeye yer verilmemesi ve itirazının yetkisiz mahkeme
tarafından karara bağlanması nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
12. Anayasa Mahkemesi, başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsif
ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder
(Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
Başvurucu, tekzip talebinin kabulü ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine
dair kararların gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini iddia etmişse de söz konusu iddiaların basın ve ifade özgürlükleri
bağlamında incelenmesi uygun görülmüştür.
13. Somut olayda çözümlenmesi gereken ilk mesele, başvurucunun
sorumlu yazı işleri müdürü olduğu gazetenin yaptığı söz konusu haberle ilgili
mahkemece tekzip talebinin kabul edilmesinin ve tekzip metni yayımlatılmasının
başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahale oluşturup
oluşturmadığını belirlemektir.
14. Cevap ve düzeltme hakkı kullanımı, ilke olarak istediğini
yayımlamak ya da yayımlamamak konusunda serbest olan basın organlarının cevap
metni karşısında serbestliği bulunmaması nedeniyle ifade ve basın
özgürlüklerine müdahale teşkil etmektedir (Ahmet
Oğuz Çinko ve Erkan Çelik [GK], B. No: 2013/6237, 2/7/2015, § 52).
15. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen
koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinin
ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde
öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme,
Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha
fazlasına dayanma,demokratik
toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına
uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. (Bekir
Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 38).
16. Başvurucunun ifade ve basın özgürlüğüne yönelik anılan
mahkeme kararı ile gerçekleştirilen müdahalenin 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı
Basın Kanunu'nun 14. maddesi gereğince kanuni dayanağının bulunduğunda ve başkalarının şöhret veya haklarının
korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olarak meşru bir amaç taşıdığında
şüphe bulunmamaktadır (Vural Nasuhbeyoğlu,
B. No: 2013/6146, 17/2/2016, § 38).
17. Son olarak müdahalenin demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.
18. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğü bağlamında demokratik toplum düzeninin gerekleri
ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır.
İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe
ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması, bunları tek başına
veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi,
anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına
gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü
araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi
gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını ikna etme çabaları ve bu
çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir.
Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin
barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343,
4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan,
B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
19. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun
kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı
bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun,
§§ 53-55; Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81,
18/10/2007). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı
karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması,
başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi
gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet
Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan,
§ 51). Orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin
amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri
arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir (bazı farklılıklarla
birlikte bkz. Bekir Coşkun, §§
57; Tansel Çölaşan, §§ 46, 49, 50; Hakan Yiğit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 59, 68).
20. Öte yandan devlet, bireyin manevi varlığının bir parçası
olan kişisel şeref ve itibara keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin
saldırılarını önlemekle yükümlüdür (Adnan
Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 33). Bir kişinin
saygınlığına, onuruna, şeref ve itibarına müdahale eden veya gerçeğe aykırı
olan bir yayının yapılması durumunda aleyhine yayın yapılan kimsenin bu yayına
cevap verme ve düzeltmeyi isteme hakkı, devletin kişisel şeref ve itibara
üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen saldırıları önlemek şeklindeki pozitif
yükümlülüğü kapsamında başvurulabilecek yollardan bir tanesidir (Ahmet Oğuz Çinko ve Erkan Çelik, §§
41-48).
21. Bu bağlamda tekzip talebini kabul eden mahkeme kararında,
kişilerin şeref ve itibara saygı hakkı ile başvurucunun sorumlu yazı işleri
müdürü olduğu gazetenin basın ve ifade özgürlükleri arasında Anayasa Mahkemesi
içtihadında ortaya konulan kriterlere uygun şekilde bir denge kurulup
kurulmadığının tespit edilmesi gerekmektedir (Vural
Nasuhbeyoğlu, § 37).
22. Cevap ve düzeltme hakkı kullanımında esas amaç şeref ve
itibarın korunması olmakla beraber kişilere kendileri hakkında yapılan yayının
muhatabı olmuş kitleye ulaşarak tartışmaya katılma imkânı da sağladığı
gözetildiğinde söz konusu hakkın haber ve bilgilerin farklı kaynaklardan
alınması ile haber ve bilgi çoğulculuğunu, dolayısıyla toplumun doğru
bilgilendirilmesini sağlama fonksiyonları da bulunduğu kabul edilmektedir (Ahmet Oğuz Çinko ve Erkan Çelik, § 54).
Ayrıca cevap ve düzeltme talebinin mahkemece kabul edilmesi üzerine ilgili
haberin basında yer alan içeriğinde değişiklik yapılmadığı, aksine basın ve
yayın organlarına tekzibe konu haberlerini bir kez daha kamuoyuna duyurma
fırsatı sağlandığı, böylece haberin asıl yayımlanma amacının kamunun gündeminde
kalmasına yardımcı olunduğu da dikkate alınmalıdır (Vural Nasuhbeyoğlu, § 39).
23. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi kararlarında ortaya konulan
kriterler (İlhan Cihaner,
B. No: 2013/5574, 30/6/2014, §§ 66-73; Kadir
Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 58-66; Nihat Özdemir, 2013/1997, 8/4/2015, §§
54-61; Ali Suat Ertosun, B. No:
2013/1047, 15/4/2015, §§ 44-52) esas alınarak kamusal tartışmaya sağladığı
katkı, toplum menfaati, kişilerin şeref ve itibarının korunma düzeyi ile basın
organının ifade özgürlüğü arasındaki menfaatler dengesinin yerel mahkeme
tarafından değerlendirilmesi sonucu tekzip talebi kabul edilerek cevap ve
düzeltme yayımlanması kararında açık keyfîlik
bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin takdirine müdahale
etmesi söz konusu olmayacaktır (Vural
Nasuhbeyoğlu, § 40).
24. Somut olayda başvurucunun sorumlu yazı işleri müdürü olduğu
gazetede yayımlanan haberlerin başkasının kişilik haklarına yönelik ihlal
oluşturduğu kabul edilerek cevap ve düzeltme metni yayımlanmasına karar
verilmiştir. Tekzip talebinde bulunan taraf, tanınmış bir siyasetçi olup
siyasetçilerin diğer insanlara nazaran kabul edilebilir eleştiri düzeyi daha
yüksektir. Bu durum sebebi ile tekzip talebinin kabulü şeklindeki devlet
müdahalesinin demokratik bir toplumda gerekliliğinin sorgulanması gerekebilir.
Fakat haklarında şeref ve itibarlarını etkileyen iddialarda bulunulan
şahısların bu iddialara karşı cevaplarını söz konusu yayının muhatabı olmuş
kitleye ulaştırarak tartışmaya katılabilme imkânına sahip olmalarının cevap ve
düzeltme hakkının amaçlarından biri olduğu da gözden kaçırılmamalıdır (Harun Reşit Çümen,
2014/19048, 21/6/2017, § 22).
25. Somut olayda tekzip metninde esas haberin konusu ile ilgili
olmayan başka iddialara ya da ifadelere yer verilmediği, ayrıca tekzip metninin
hakkın kötüye kullanımı anlamına gelecek şekilde ölçüsüz hazırlanmadığı
anlaşılmaktadır. Bu bağlamda kişilerin şeref ve itibarının korunma düzeyi ve
basın organının ifade özgürlüğü arasındaki menfaatler dengesinin de sağlandığı
görülmektedir.
26. Yukarıdaki değerlendirmeler ve farklı çıkarları dengelerken
yargı mercilerinin sahip oldukları takdir payları da dikkate alındığında derece
mahkemelerince tarafların haklarının değerlendirilmesinde açık bir dengesizlik
saptanmadığı ve bu kapsamda bir ihlal olmadığı açık olduğundan başvurunun diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
27. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddiası
kabul edilemez bulunduğundan adil yargılanma hakkına ilişkin diğer iddiaları
yönünden değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.