TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NALAN ALPASLAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/14450)
|
|
Karar Tarihi: 7/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Nalan
ALPASLAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ayhan
COŞKUN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; murisin açtığı tazminat davasının reddi nedeniyle
mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuşlardır.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucunun murisi (annesi), İmar Bankası nezdinde bulunan (Off Shore) mevduatının anılan
Bankanın bankacılık yetkilerinin kaldırılmasının ardından tarafına ödenmediği
iddiasıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu aleyhine tazminat davası açmıştır.
7. Ankara 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 5/12/2008 tarihli
kararıyla davayı süre aşımı yönünden reddetmiş ise de Danıştay Onüçüncü Dairesinin 29/12/2009 tarihli kararı ile süre
yönünden ret hükmü bozulmuştur.
8. Bu yargılama süreci devam ederken başvurucunun murisi
23/7/2010 tarihinde vefat etmiştir. Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2/8/2010
tarihli ilamı uyarınca başvurucu 1/2 oranında miras payı sahibidir.
9. Diğer pay sahibi olan başvurucunun kardeşi, noter onaylı
belge ile yargılama sürecine konu olan hesaplardan elde edilecek olası
kazanımlardan başvurucu lehine feragat etmiştir.
10. Bozma kararına uyan Mahkeme 28/10/2011 tarihli kararı ile
davayı esastan reddetmiştir. Ret gerekçesinde İmar Bankası Off
Shore Limited Şirketi bünyesinde bulunan hesapların
Türk Bankacılık Hukuku kapsamında mevduat hesabı olarak nitelendirilemeyeceği
belirtilerek bu mevduattan kaynaklı olarak oluşan zararlar dolayısıyla tasarruf
mevduatı güvencesi kapsamında idarelerin sorumlu tutulamayacağı ifade
edilmiştir.
11. Ret hükmü esası yönünden Danıştay Onüçüncü
Dairesinin 22/4/2015 tarihli kararı ile onanmış ve karar düzeltme istemi de
31/5/2016 tarihinde reddedilmiştir.
12. Nihai hükmün 11/7/2016 tarihinde tebellüğ edilmesinin
ardından 10/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 7/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
14. Başvurucu, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını ileri
sürmektedir.
2. Değerlendirme
15. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır.
16. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı vetazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
17. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Başvurucuların İddiaları
19. Başvurucu, idarenin hizmet kusuru nedeniyle murisinin
mevduatını elde edemediğini ve bu durumun mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri
sürmektedir.
2. Değerlendirme
20.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
21. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye
bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı,
ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı
hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda
mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve
gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve
fikri hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet
hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve
diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).
22. Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet güvencesi,
mülkiyet hakkına yönelik kamu gücü tarafından gerçekleştirilen müdahalelerin
yanı sıra kimi durumlarda özel hukuk kişilerince yapılan müdahalelere karşı da
anayasal koruma sağlamaktadır. Dolayısıyla mülkiyet hakkı devlete, müdahalede
bulunmama biçimindeki negatif yükümlülüğün yanında üçüncü kişilerden
gelebilecek müdahalelere karşı malike koruma sağlama şeklindeki birtakım
pozitif yükümlülükler de yüklemektedir (Osmanoğu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri A.Ş, B. No:
2014/8649, 15/2/2017, § 48).
23. Mülkiyet hakkının devlete tahmil ettiği pozitif
yükümlülükler, devletin koruyucu ve düzeltici önlemler almasını
gerektirebilmektedir. Koruyucu önlemler mülkiyete müdahale edilmesini önleyici;
düzeltici önlemler ise müdahalenin etkilerini giderici, diğer bir ifadeyle
telafi edici yasal, idari ve fiilî tedbirleri kapsamaktadır. Pozitif
yükümlülükler mutlak olmayıp bunların ne tür koruyucu ve düzeltici edimleri
kapsadığı ve bu edimlerin derecesi, her somut olayın kendi koşulları içinde
belirlenebilir (Osmanoğu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri A.Ş,
§ 49).
24. Başvurucunun murisine ait olan mevduatın başvurucuya intikal
edecek nitelikte ekonomik değer ifade eden bir mülk teşkil ettiği hususu
tartışmadan varestedir.
25. Anayasa Mahkemesi Alpaslan
Atalay ve Menderes Dinler (B. No: 2014/3994, 15/2/2017) kararında
İmar Bankası Off Shore
Limited Şirketinde bulunan mevduatların ödenmesi hususunda Türkiye
Cumhuriyeti'ne atfedilebilir pozitif bir yükümlülüğün söz konusu olmadığını
tespit etmiştir. Bu bağlamda kamu makamlarınca mevduatların ödenmemesinin
mülkiyet hakkına yönelik bir ihlal oluşturmadığının açık olduğu yönünde kabul
edilemezlik kararı verilmiştir.
26. Mevcut bireysel başvuruda anılan karardan ayrılmayı
gerektirecek bir durum bulunmadığı anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir..
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.