TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YAKUP BOZBOĞA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/14565)
|
|
Karar Tarihi: 29/5/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Zehra
GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Yakup
BOZBOĞA
|
Vekili
|
:
|
Av. Yusuf
Kenan ALTAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında yargılamanın makul sürede
tamamlanmaması ve gerekçesiz karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucunun da aralarında yer aldığı bir kısım şüpheli
hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2009 tarihli iddianamesi ile
konut dokunulmazlığını ihlal etme, mala zarar verme, kilitlenmek suretiyle
muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık,
10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanun'a muhalefet etme suçlarından kamu davası açılmıştır.
7. Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 13/7/2012 tarihli
kararı ile başvurucunun atılı suçlardan beraat etmesine karar verilmiştir.
8. Temyiz üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26/2/2015 tarihli
kararı ile hüküm bozulmuştur. Bozma kararında, başvurucunun soruşturma
evresinde kollukta müdafii huzurunda ve sorguda
verdiği ifadesinde üzerine atılı suçları işlediğini ikrar etmesine rağmen yasal
ve yerinde olmayan gerekçe ile beraatine karar
verilmesinin bozmayı gerektirdiği belirtilmiştir.
9. Bozma kararına uyularak devam edilen yargılama sonucunda
Mahkemenin 26/4/2016 tarihli kararı ile başvurucu hakkında mala zarar verme ve
6136 sayılı Kanun'a muhalefet etme suçlarından açılan kamu davasının zamanaşımı
nedeniyle düşürülmesine, başvurucunun nitelikli hırsızlık ve nitelikli konut
dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından ise mahkûmiyetine hükmedilmiştir.
Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanıklar Yakup Bozboğa
ve [B.E.] hakkında Nitelikli Hırsızlıkve Nitelikli Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme
suçları yönünden yapılan incelemede ;
Yukarıdan itibaren açıklandığı şekli ile
yapılan yargılamada olaya ilişkin kolluk tutanakları, sanık savunmaları,
katılana ait evin banyosundan elde edilen swap üzerindeki DNA'nın hazırlık
aşamasında kabule yönelik beyanı bulunan sanık [B.E. nin] örneği ile uyumlu
olduğuna yönelik beyanlarile örtüşen ekspertiz
raporuna vedosya kapsamı ileolayla
örtüşen diğer delillere göre nazaran sanıklarıngeceden
sayılan zaman diliminde hırsızlık amacı ile katılanın evine alt katta bulunan
eczaneye ait darabadan tırmanarak balkonda bulunan
demir kapının kilit göbeğini sökmek suretiyle hırsızlık yapmak amacı ileiçeri girdikleri, evde bulunan birden fazla eşyayı
çaldıkları kabul ile değerlendirme ile mahkumiyetlerine karar vermek gerekmiş
ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
10. Başvurucu tarafından hüküm temyiz edilmiş; temyiz incelemesi
devam etmekte iken 5/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
11. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) yapılan araştırma
sonucunda Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26/4/2018 tarihli kararı ile hükmün
düzeltilerek onandığı anlaşılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 29/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu, ilk derece mahkemesi kararının ve Yargıtay bozma
kararının gerekçeden yoksun olduğunu belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
14. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği
vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının
kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin (AİHM) birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın
36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı
güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
15. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
16. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51).
17. Somut olayda yapılan değerlendirme sonunda tarafların
başvurunun sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak
verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görüldüğünden
(bkz. §§ 8, 9) gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık
olduğu anlaşılmaktadır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası
19. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin ortadan kaldırılması ve
tazminat talebinde bulunmuştur.
20. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği yahut icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır.
21. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı
sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel,
§§ 35, 36).
22. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
29/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.