TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BİRGÜL ARSLAN VE ARZU ÜLKER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/1819)
|
|
Karar Tarihi: 15/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucular
|
:
|
1. Birgül ARSLAN
|
|
|
2. Arzu ÜLKER
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Zülküf ARSLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uzman öğretmen unvanı verilmesi istemiyle yapılan
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali için açılan davada yargı kararları
dikkate alınmadan hüküm verilmesi ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 25/1/2016 ve 2/4/2016 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuşlardır.
4. 2016/7754 numaralı bireysel başvuru dosyası, aralarında konu
yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2016/1819 numaralı bireysel başvuru
dosyası ile birleştirilmiş olup inceleme 2016/1819 numaralı bireysel başvuru
dosyası üzerinden yürütülmüştür.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Öğretmen olarak görev yapan başvurucular uzman öğretmen
unvanı verilmesi istemiyle Millî Eğitim Bakanlığına başvuruda bulunmuştur.
Başvurucular talebin reddi üzerine ayrı ayrı Kayseri 1. ve 2. İdare Mahkemesi
(Mahkeme) nezdinde iptal davası açmışlardır.
8. Mahkeme ilk etapta dava konusu işlemin iptaline hükmetmiş ise
de Danıştay İkinci Dairesinin iptal kararlarını esastan bozmuştur.
9. Mahkeme bozma kararına uyarak davayı reddetmiştir. Ret
gerekçesinde öncelikle 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel
Kanunu'nun görevde yükselme hususlarını düzenleyen maddelerinin Anayasa
Mahkemesinin 21/5/2008 tarihli ve E.2004/83, K.2008/107 sayılı kararıyla iptal edilmesi
üzerine uzman öğretmenliğe atanma hususundaki bütünlüğün bozulduğunu, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararından sonra yasal bir düzenleme yapılmamış olmasının bu
konuda boşluk yarattığını ve bu boşluğun yargı içtihadıyla doldurulmasının da
olanaklı olmadığını tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından
sonra sadece eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans eğitimine veya
sınavdan alınan nota dayanılarak uzman öğretmen unvanının kazanılmasına olanak
bulunmadığını vurgulayan Mahkeme, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun aynı
yöndeki 28/3/2013 tarihli ve E.2010/2397, K.2013/1123 sayılı kararını da emsal
göstererek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı yönündeki ret
gerekçesini oluşturmuştur.
10. Başvuruculardan Birgül Arslan bozma üzerine verilen kararı
temyiz etmemiştir. Diğer başvurucu Arzu Ülker'in temyiz ve karar düzeltme
talepleri Danıştay İkinci Dairesi tarafından reddedilmiştir.
11. Başvurucular nihai kararları tebellüğ etmelerinin ardından
süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 15/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
13. Başvurucular, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını
ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
14. Bireysel başvuru yapıldıktan sonra yürürlüğe giren 25/7/2018
tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek
Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
15. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
16. Ferat Yüksel
(B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul
sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra
edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce
gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna
başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı
sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden
inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
17. Ferat Yüksel
kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması
ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş
şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden
mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün
olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel
olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda
değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat
Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi,
ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma
ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna
başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
18. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı
İddiası
1. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular; Mahkemenin hatalı yorumla hukuka aykırı karar
verdiğini, Anayasa Mahkemesi kararını dikkate almadığını belirterek anayasal
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
21. Başvuruculardan Birgül Arslan idare mahkemesinin bozmaya
uyma kararını temyiz etmeden doğrudan bireysel başvuruda bulunmuş ise de
Anayasa Mahkemesi içtihadına göre temyiz mahkemesinin yakın zamanda vermiş
olduğu ve başvurucunun davasına da uygulanacak nitelikteki bir karar varsa ve
temyiz mahkemesinin bu kararını değiştirmesi ihtimal dâhilinde görünmüyorsa
başvurucu, iç hukuk yollarını tüketmiş sayılmaktadır (benzer yöndeki
değerlendirme için bkz. Emine Vural, B.
No: 2015/4499, 21/2/2018, §§ 16-19). Somut olayda da Danıştay İkinci Dairesi,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun içtihadına atıfla bozma kararı vermiş
ve idare mahkemesi bozma kararına uyarak davayı reddetmiştir. Dolayısıyla bu
aşamadan sonra başvurucudan ilk derece mahkemesince verilen son karara yönelik olarak
da temyiz yoluna başvurmasını beklemenin bireysel başvuru hakkının kullanılması
önünde orantısız bir engel oluşturabileceği değerlendirilerek bu yönüyle ilk
derece mahkemesince verilen son karara karşı temyiz yoluna başvurulmadan
yapılan bu başvuru, olağan kanun yoluna başvurulmadığı için başvuru yollarının
tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez nitelikte görülmemiştir.
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Şikâyetlerin özü dava konusu işlemin hukuka
aykırı olduğu ve Mahkeme tarafından hatalı bir yorumla karar verildiği, Anayasa
Mahkemesi kararının dikkate alınmadığı iddialarına yönelik olduğundan şikâyetin
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası kapsamında
değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
24. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek
ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 9) gerekçe ile kanun yolu mercii
tarafından verilen bozma hükmü doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Kararda,
Anayasa Mahkemesi kararından da bahsedilerek normun iptali nedeniyle oluşan
boşluğun yargı içtihadı ile doldurulmasının mümkün olmadığı ve sadece eğitim
bilimleri alanında alınan tezli yüksek lisans eğitimine ya da sınavdan alınan
nota dayanılarak uzman öğretmen unvanının kazanılmasına olanak bulunmadığı
ifade edilmiştir.
25. Mevzuatın somut olayın ve delillerin yorumlanması yukarıda
anılan ilkeler uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup
bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez. Bu hâle göre başvurucu
tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık
bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal
iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir..
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin ihlal
iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
15/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.