TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CİHAN RONİ ZEREN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/1909)
|
|
Karar Tarihi: 13/4/2023
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
Raportör
|
:
|
Mahmut ATEŞ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Cihan Roni ZEREN
|
|
:
|
2. Ganime ZEREN
|
|
:
|
3. Gurbet ZEREN
|
|
:
|
4. Mehmet ZEREN
|
|
:
|
5. Mehmet Şirin ZEREN
|
|
:
|
6. Mihrima ZEREN
|
|
:
|
7. Narin ZEREN
|
|
:
|
8. Zeynep ZEREN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Öztürk TÜRKDOĞAN
|
|
|
Av. Linda Sevinç HOCAOĞULLARI
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, sokağa çıkma yasağı ve silahlı çatışma ortamı dolayısıyla başvurucuların temel hizmetlere erişememesi ve temel ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeniyle de yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Olayın gerçekleştiği tarihlerde PKK terör örgütünün silahlı ayaklanma girişimine karşı sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre'de yoğun olarak terörle mücadele operasyonları yürütülmekte, terörist unsurlarla güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanmaktadır (bu terör olayları ve sokağa çıkma yasakları hakkında arka plan bilgisi ve ayrıntılı açıklamalar için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022, §§ 16-28, 342).
3. Cizre'de ikamet eden başvurucular 29/1/2016 tarihinde yapılan somut başvuruda, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca sokağa çıkma yasağı uygulamasının durdurulmasına yönelik geçici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 3/2/2016 tarihli ara kararında somut başvuru ile birlikte 2016/1905, 2016/1911 ve 2016/1912 numaralı bireysel başvurularda dile getirilen benzer tedbir taleplerini birlikte inceleyerek taleplerin reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"34. Başvuru formunda, sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgede bulunan kişilerin; yaşamlarının tehlike altında olduğu, temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı, temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sokağa çıkmaları hâlinde yaşamlarının tehlikeye düştüğü ve idari para cezasına maruz kaldıkları, güvenli bölgeye tahliye olmalarına yardımcı olunmadığı, çocuklarının eğitimlerinin aksadığı belirtilmektedir.
35. Resmi makamlar, sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgede bulunan kişilerin temel ihtiyaçlarının ve sağlık hizmetlerine erişimlerinin ve bunlar dışındaki her türlü acil nitelikteki ihtiyaçlarının 112 acil yardım hattı ve 155 polis imdat hattına iletilmesi hâlinde karşılandığını ancak bu kişilerin hiçbirinin kendileriyle doğrudan iletişim kurmadıklarını belirtmektedir. Ayrıca Valilik, belirtilenin aksine başvuruda bulunan kişilerin hiçbirine idari para cezası yaptırımı uygulanmadığını vurgulamaktadır.
36. Avukatlar, resmi makamlarla doğrudan iletişim kurulmadığını doğrulayarak bu kişilerin resmi makamlara güven duymadıkları için iletişime geçmediklerini belirtmektedir.
37. Başvuruda bulunan kişilerin bireysel başvuruda bulunmadan önce ve devam eden süreçte resmi makamlarla doğrudan iletişim kurmadıkları gibi bundan sonraki aşamada da iletişime geçme konusunda isteksiz oldukları anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, başvuruda bulunan kişilerin anılan yaklaşımına rağmen resmi makamların Anayasa Mahkemesinden gelen yazı üzerine bu kişilerle resen iletişim kurarak gerekli yardımları sağlamak üzere harekete geçtiği görülmektedir.
38. Açıklanan nedenlerle, resmi makamlara bir talepte bulunulması durumunda gerekli tedbirlerin alınacağının Valilikçe hem başvurucu oldukları belirtilen kişilere hem de Anayasa Mahkemesine bildirilmiş olduğu ve Valiliğin talepleri karşılamak üzere resen harekete geçtiği hususları da dikkate alınarak bu aşamada koşulları oluşmayan tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekir."
II. DEĞERLENDİRME
4. Başvuru tarihinde Cizre ilçesi Şah Mahallesi'nde ikamet eden başvurucular akrabadır ve başvurucuların bir kısmı çocuktur. Başvurucular, sokağa çıkma yasağı uygulamasının yasal bir temeli bulunmadığı gibi bu uygulamanın meşru bir amaç da taşımadığını, bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini, sokağa çıkma yasaklarına karşı idare mahkemelerine yapılan başvuruların etkisiz olduğunu iddia etmiştir. Başvurucular ayrıca sokağa çıkma yasağı ve çatışma ortamında gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlere erişemediklerini, ikametgâhlarının çok yakınında devam eden silahlı çatışmalar nedeniyle hayat ve sağlıklarından endişe duyduklarını, bu nedenle yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
5. Bakanlık görüşünde özetle, başvurucuların soyut bir şekilde dile getirdikleri iddialarıyla ilgili başka herhangi bir hukuksal yola başvurmadan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmaları nedeniyle başvurunun kabul edilemez bulunması gerektiğini belirtmiştir. Bakanlık, başvurunun esası hakkında karar verilmesi halinde ise, son derece ciddi terör tehdit ve eylemlerine karşı alınan makul ve orantılı tedbirlerin hak ihlali oluşturmadığını belirtmiştir.
6. Başvuru; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, yaşam hakkı ve kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
7. Anayasa Mahkemesi Gazal Kolanç ve diğerleri kararında sözde öz yönetim ilanlarının ardından başlayan süreçte yaşanan yaygın terör olaylarının PKK terör örgütünün silahlı ayaklanma girişimi olduğunu belirtmiştir (anılan kararda bkz. § 342). "Olayların Arka Planı" bölümünde de yer verildiği üzere bu süreçte PKK terör örgütünün ağır silahlarla gerçekleştirdiği saldırılarda yüzlerce kamu görevlisi şehit olurken adliye binaları dahi bu saldırıların hedefi olmuştur. Böylesine olağanüstü koşullarda görev yapan mahkemelerin yürütmeyi durdurma talepleri hakkında -bazen yalnızca birkaç gün için ilan edilen- sokağa çıkma yasağı ortadan kalkmadan karar vermemesi nedeniyle idari bir karar olduğunda şüphe bulunmayan sokağa çıkma yasakları bakımından idari yargı yolunun etkili bir başvuru yolu olmadığı yorumunda bulunulamayacağı kanaatine varılmıştır.
8. Öte yandan sokağa çıkma yasağı kararlarının kapsam ve koşulları ile başvurucuların şahsi durumları her olayda farklılık göstermektedir. Bu nedenle başvurucuların yerleşim yeri dışındaki bazı mahkeme kararlarını diğer idare mahkemelerine teşmil ederek yürütmeyi durdurma ve iptal müessesesinin tümüyle etkisiz olacağı varsayımında bulunmak da mümkün görülmemiştir.
9. Buna ilaveten Anayasa'nın 40. maddesi kamu görevlilerinin haksız işlemleri sebebiyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmin edilmesini sağlayacak yargısal mekanizmalar ihdas edilmesini zorunlu kılmaktadır. Nitekim idare mahkemelerinde açılacak tam yargı davaları bu tür durumlarda tazminat elde edilmesi imkânı sağlamaktadır. Başvurucular sokağa çıkma yasakları ortadan kalktıktan sonra iddia ettikleri hak ihlalleri nedeniyle oluşan zararların tazminine imkân sağlayan bu hukuksal yola başvurduklarına dair bir açıklamada bulunmamıştır.
10. Netice olarak başvurucuların idari karar ve işlemlerden ya da kamu görevlilerinin kasti veya ihmalî eylemlerinden kaynaklandığını düşündükleri yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarıyla ilgili olarak ceza soruşturması başlatılması veya uğradıkları zararların tazmini için adli ve idari makamlara başvuruda bulunma imkânı vardır. Benzer şekilde başvurucuların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline neden olduğunu ileri sürdükleri işlem ve kararlara karşı iptal ve tazminat davaları açma hakkı bulunmaktadır.
11. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17). İkincillik ilkesi gereği, iddia edilen hak ihlalleri nedeniyle oluşan zararın idari veya adli makamlarca giderilmesi imkânı bulunmakta iken Anayasa Mahkemesinin ilk kez bireysel başvuru yoluyla dile getirilen bu iddiaları incelemesi mümkün değildir.
12. Başvurucular, başvuru formunda sokağa çıkma yasağı sırasında gerçekleştiği iddia edilen olaylara ve Cizre ilçesindeki genel duruma dair bazı iddialarda bulunmuş ancak somut başvuruya konu hak ihlali iddialarıyla ilgili hangi idari veya hukuksal yollara başvurduklarına dair bilgi vermemiştir. Başvuru tarihinden sonra da iddia edilen hak ihlalleri ile ilgili başvurulan hukuk yollarına dair Anayasa Mahkemesine bir açıklamada bulunulmamıştır. Buna ilaveten geçici tedbir talepleri incelenirken Şırnak Valiliği tarafından başvurucuların taleplerini karşılamak üzere resen harekete geçildiği ayrıca resmî makamlara bir talepte bulunulması durumunda gerekli tedbirlerin alınacağı Anayasa Mahkemesine bildirilmiştir.
13. Başvurucuların hak ihlali iddialarıyla ilgili potansiyel olarak yeterli giderim sağlama niteliği olan idari ve adli yollara başvurduktan sonra somut başvuruda dile getirdikleri aynı iddialarını Anayasa Mahkemesi önünde yeni bir bireysel başvuru konusu yapmalarına engel bir durum bulunmadığı da vurgulanmalıdır.
14. Açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, yaşam hakkı, kötü muamele yasağı yasağının ihlal edildiği iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2023tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.