TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABDULKAHAR AKSOY VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/25089)
Karar Tarihi: 10/6/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör
Zehra GAYRETLİ
Başvurucular
1. Abdulkahar AKSOY
2. Erdoğan ÜÇAR
3. Hikmet ADSIZ
4. Murat TÜRK
5. Muzaffer ÖNER
6. Şiyar AYDEMİR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, infaz hâkimliğince yapılan incelemede başvurucuların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla duruşmaya katılımlarının sağlanmaya çalışılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 31/10/2016, 2/12/2016, 13/12/2016 ve 29/12/2016 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruculardan Şiyar Aydemir'in adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. 2016/72680, 2016/72681, 2016/72683, 2016/72684 ve 2016/73195 numaralı başvuru dosyalarının konu yönünden hukuki irtibatı nedeniyle 2016/25089 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2016/25089 numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyalarının kapatılmasına karar verilmiştir.
7. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
9. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuşlardır.
III. OLAY VE OLGULAR
10. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
11. Olayların geçtiği tarihte silahlı terör örgütüne üye olma ve başka suçlardan aldıkları cezaların infazı kapsamında Ödemiş T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmakta olan başvurucular, İnfaz Kurumunun C/8 ve C/9 numaralı koğuşlarında kalmaktadırlar.
12. 23/8/2016 tarihinde İnfaz Kurumunun kamera kontrol odasından yapılan bir ikazda başvurucuların kaldıkları C/8 ve C/9 numaralı koğuşlardan görüntü alınamadığı bildirilmiştir.
13. İkaz üzerine infaz ve koruma memurlarınca yapılan inceleme sonucunda koğuşlarda kurulu bulunan ortak yaşam alanındaki kameraların kırık olduğu tespit edilmiştir.
14. 23/8/2016 tarihli Olay Tutanağı'na göre başvurucuların da aralarında bulunduğu, PKK/KONGRA-GEL terör örgütüyle bağlantılı suçlardan mahkûm oldukları ifade edilen hükümlülerin ortak yaşam alanındaki kameraları kasten kırdıklarının belirtildiği ve durumun fotoğrafla tutanak altına alındığı anlaşılmaktadır.
15. Başvurucuların koğuşlardaki kameraları kasıtlı olarak kırdıkları yönündeki iddia üzerine başvurucular hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
16. Başvurucular disiplin soruşturması kapsamında yazılı savunmalarını İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığına (Disiplin Kurulu) ibraz etmişlerdir. Başvurucular savunmalarında özetle ortak yaşam alanlarında kamera bulunmasının ahlaki açıdan doğru olmadığını, bu nedenle kameraların kaldırılması yönündeki taleplerini daha önce birkaç kez idareye ilettiklerini, taleplerinin karşılanmaması üzerine görüntü alınmasını engellemek amacıyla kameraları örtüyle kapattıklarını, bu örtünün de idare tarafından kaldırıldığını, durumdan rahatsızlık duyduklarını ancak kameraların kırılması olayına müdahil olmadıklarını ileri sürmüşlerdir.
17. Disiplin Kurulu yaptığı inceleme sonucunda başvurucuların kameraların kırılması eyleminde ortak karar alarak hareket ettikleri ve kameraları kırmak suretiyle İnfaz Kurumunun iç ve dış güvenliğini tehlikeye attıkları gerekçesiyle kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar verme, olumsuz davranışlara yönelik gruplaşmaya neden olma ve bu amaca yönelik gruba katılma disiplin suçlarından 11 gün süreyle hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmalarına 1/9/2016 tarihinde karar vermiştir.
18. Başvurucular, anılan karara karşı Ödemiş İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) 7/9/2016 tarihinde şikâyet başvurusunda bulunmuşlardır. Hâkimliğin farklı esas sayılı dosyalarına kaydedilen başvuruların tensip incelemeleri sonucunda duruşmaların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda Hâkimlik tarafından İnfaz Kurumuna yazılan müzekkere ile başvurucuların 22/9/2016 ve 23/9/2016 tarihlerinde yapılması öngörülen duruşmalara katılımlarının sağlanması için anılan tarihlerinde İnfaz Kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmaları istenmiştir.
19. Duruşmaların SEGBİS aracılığı ile yapılacağı hususunda İnfaz Kurumunca bilgilendirilen başvurucular, farklı tarihlerde Hâkimliğe gönderdikleri dilekçelerinde SEGBİS aracılığı ile duruşmalara katılmak istemediklerini, "hâkim ile yüz yüze olacak şekilde savunma yapmak" istediklerini ifade etmişlerdir.
20. Öte yandan İnfaz Kurumu tarafından Hâkimliğe gönderilen 20/9/2016 tarihli yazıda başvurucuların PKK terör örgütü üyesi olma suçundan hükümlü oldukları, personel yetersizliği nedeniyle gerekli güvenlik önlemlerinin alınamayacağı, bu nedenle başvurucuların duruşma salonunda hazır edilemeyeceği belirtilmiştir.
21. 22/9/2016 ve 23/9/2016 tarihli duruşmalarda Hâkimlik, İnfaz Kurumu tarafından gönderilen 20/9/2016 tarihli yazıyı gözönünde bulundurarak SEGBİS aracılığı ile ifade alınmasının mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle başvurucuların duruşmalarda bizzat hazır bulunma yönündeki taleplerinin reddine karar vermiş ve duruşmaları 27/9/2016 ile 28/9/2016 tarihlerine ertelemiştir. Ayrıca başvurucuların duruşma tarihlerinde SEGBİS odasında hazır bulunmamaları hâlinde savunma yapmaktan vazgeçmiş sayılacakları hususunda bilgilendirilmeleri de Hâkimlikçe istenmiştir.
22. Başvurucular farklı tarihlerde Hâkimliğe gönderdikleri dilekçelerde SEGBİS aracılığı ile savunma yapmayı kabul etmediklerini, duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep ettiklerini ifade etmişlerdir.
23. 27/9/2016 ve 28/9/2016 tarihli duruşmalarda başvurucuların duruşma salonunda hazır bulunma talepleri Hâkimlikçe reddedilerek dosyanın mütalaa için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
24. Hâkimlikçe 29/9/2016 ve 3/10/2016 tarihli kararlar ile başvurucuların Disiplin Kurulu kararına yaptıkları itiraz reddedilmiştir. Hâkimlik; ceza infaz kurumu görevlilerince düzenlenen tutanak, itiraz dilekçesi, dosya içinde bulunan ifadeler, disiplin soruşturma raporu ve tüm dosya kapsamına atıfta bulunarak başvuruculara uygulanan disiplin cezalarının hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşmıştır.
25. Başvurucular duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak ifade vermek istedikleri hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandıklarını, duruşma salonunda savunma yapma haklarının kullandırılmadığını belirterek kararlara itiraz etmişlerdir.
26. Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi 6/10/2016 ve 26/10/2016 tarihli kararları ile itirazları reddetmiştir.
27. Başvurucular 31/10/2016, 2/12/2016, 13/12/2016 ve 29/12/2016 tarihlerinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
28. İlgili hukuk kaynakları için bkz. Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020, §§ 28 - 42) başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 10/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
30. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucular Abdulkahar Aksoy, Erdoğan Üçar, Hikmet Adsız, Murat Türk ve Muzaffer Öner'in açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucular; duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak savunma yapmak istedikleri hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandıklarını, duruşma salonunda bizzat savunma yapma haklarının kullandırılmadığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
32. Bakanlık görüşünde, başvurucuların itirazını inceleyen Ödemiş İnfaz Hâkimliğindeki yargılamanın medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlığın veya bir suç isnadının esasının karara bağlanmasına ilişkin olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bu durumun kabul edilebilirlik bakımından dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Esas yönünden ise SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânının olduğu, yargılama makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip oldukları, başka bir ifadeyle SEGBİS'in içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir.
33. Başvurucular Bakanlığın görüşüne karşı verdikleri cevap dilekçelerinde bireysel başvuru dilekçelerindeki iddialarını tekrarlamışlardır.
2. Değerlendirme
34. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
36. Anayasa Mahkemesi Cihan Yeşil (B. No: 2013/8635, 6/5/2015, § 35) kararında başvurucunun yirmi gün süreyle hücreye koyma disiplin cezasının infazıyla haberleşme veya iletişim araçlarından ve ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılması sonucu ortaya çıkacağından disiplin cezasının kişisel hak ve bu bağlamda medeni hak niteliğinde olduğu, başvurucunun söz konusu disiplin cezasından dolayı yaptığı şikâyetin İnfaz Hâkimliği tarafından incelenmesinin de medeni hak ve yükümlüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığı kabul edilmiştir. Dolayısıyla somut olayda başvurucuların haklarında uygulanan disiplin cezaları nedeniyle yaptıkları şikâyetin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığının ve dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğunun kabul edilmesi gerekir.
37. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
38. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020, §§ 58 - 86) kararında incelemiş olup anılan karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi anılan kararda medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılımlarının sağlanmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunu tespit ederek bu müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığına ilişkin değerlendirmenin ise kanunilik, meşru amaca dayalı olma ve ölçülülük ilkeleri yönünden yapılacak inceleme sonucunda belirlenebileceğini ifade etmiştir. Buna göre, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımlarının sağlanması şeklindeki müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için kanuni bir temelinin bulunması, meşru bir amaca dayalı ve ölçülü olması gerekmektedir (Emrah Yayla, §§ 62 - 67).
39. Anayasa Mahkemesi, Emrah Yayla kararında söz konusu müdahalenin ölçülü bir müdahale olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan genel ilkeleri de ortaya koymuştur (Emrah Yayla, §§ 68-75). Bu genel ilkelere göre medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ölçülü bir müdahale olup olmadığı ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkeleri yönünden yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre belirlenebilecektir. Buna göre, duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olduğunun gösterilmesi ve orantılılık yönünden bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede özellikle gereklilik ilkesi uyarınca uyuşmazlığın tarafının duruşmada hazır bulunmasını zorunlu kılan bir olgunun yokluğu derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır. Bu gerekliliğin ortaya konulması bağlamında, kişilerin duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep etmelerine rağmen SEGBİS yoluyla katılımlarının neden yeterli görüldüğünün ve duruşmada bizzat hazır bulunmayı imkânsız hale getiren veya büyük ölçüde zorlaştıran koşulların neler olduğunun ifade edilmesi gerekir (Emrah Yayla, 73).
40. Somut olayda, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuların İnfaz Hâkimliğince açılan duruşmada bizzat hazır bulunma taleplerinin reddedilmesi 4675 sayılı Kanun'un 6. maddesinin yollamasıyla 5271 sayılı Kanun'un 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasına dayandığından, anılan müdahale kanunilik ölçütünü karşılamaktadır. Ayrıca hükümlülerin ceza infaz kurumundan duruşma salonuna transferleri nedeniyle oluşan gecikmelerin azaltılması ve yargılamaların hızlandırılması sebebiyle duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır.
41. Ancak başvurucuların davranışları sebebiyle uygulanan bir disiplin cezasının şikâyet konusu edildiği uyuşmazlık kapsamındaki duruşmada hazır bulunmanın gerekli görülmemesinin sebepleri somut olarak açıklanmamıştır. Hâkimliğin "SEGBİS yönteminin mevzuata uygun olduğu" yönündeki gerekçesi aslında başvurucuların duruşmada bulunma taleplerinin somut yargılamayla bağlantılı olmayan genel bir sebeple ve kategorik olarak reddedildiğini göstermektedir. Anılan gerekçe her durumda duruşmada bulunma talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtmektedir. Somut olayda başvurucuların duruşmaya katılmaları yönünde hiçbir çaba içine girilmemiş, aynı şehir merkezinde bulunan bir ceza infaz kurumundan duruşmaya katılamamalarının niçin gerekli görüldüğü açıklanmamıştır. Bu çerçevede Hâkimlikçe hiçbir alternatif değerlendirilmeden ve olaya özgü somut gerekçeler de sunulmadan -genel ve kategorik bir yaklaşımla- başvurucuların duruşmada hazır bulunma talepleri reddedilmiştir. Uyuşmazlığın bizzat duruşmada bulunmayı gerektiren bir nitelik taşıyıp taşımadığı hususunda Hâkimlikçe herhangi bir değerlendirme yapılmadan genel ve kategorik bir sebeple başvurucuların yokluğunda duruşma yapılması ve duruşmada hazır bulunma hakkına müdahale için en uygun aracın seçilmemesi müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmıştır.
42. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
43. Başvurucuların duruşmada hazır bulunma haklarının ihlal edildiğine karar verildiğinden yargılamanın sonucunun adil olmadığı yönündeki diğer şikâyetler hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
44. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını oradan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.''
45. Başvurucular, ihlalin tespit edilmesi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
46. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
47. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
48. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir. (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66-67).
49. İncelenen başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
50. Bu durumda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Ödemiş İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
51. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruculardan Abdulkahar Aksoy, Erdoğan Üçar, Hikmet Adsız, Murat Türk ve Muzaffer Öner'in adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Tazminata ilişkin talebin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ödemiş İnfaz Hâkimliğine (E.2016/946, K.2016/1006; E.2016/928, K.2016/977; E.2016/938, K.2016/1013; E.2016/949; K.2016/1011; E.2016/951, K.2016/1012; E.2016/941, K.2016/1008) GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/6/2020tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.