TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
RECEP DEMİR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/2602)
Karar Tarihi: 2/5/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucular
1. Recep DEMİR
2. Mehmet Siraç ÖZGÜL
3. Ahmet KARADUMAN
4. Salahattin ÇİÇEK
Başvurucular Vekili
Av. Ramazan DEMİR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, güvenlik güçleri tarafından Şırnak'ın Cizre ilçesinde terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlar sırasında meydana gelen ölüm nedeniyle başta yaşam hakkı olmak üzere anayasal hakların ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Türkiye'de, PKK terör örgütünün neden olduğu şiddetin sona erdirilmesi amacıyla 2012 yılında başlatılan, yaklaşık üç yıl devam eden ve demokratik açılım olarak adlandırılan süreçte -güvenlik güçlerinin raporlarına göre- terör örgütünün bazı şehirlerde silah ve mühimmat yığınağı yapması sonucu 2015 yılının ortalarından itibaren terör ve şiddet eylemleri özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yoğun olarak yaşanmaya başlamıştır. Şırnak'ın Cizre, İdil, Silopi ilçeleri, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi, Diyarbakır'ın Silvan, Sur ve Bağlar ilçeleri, Mardin'in Dargeçit, Nusaybin ve Derik ilçeleri ile Muş'un Varto ilçesinde PKK terör örgütü tarafından cadde ve sokaklara hendekler kazılarak barikatlar kurulmuş; patlayıcılar yerleştirilmiş ve bu yerleşim yerlerinin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet kurulmaya çalışılmıştır. Terör ve şiddet olaylarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından PKK mensuplarına karşı ortak olarak gerçekleştirilen ve başta Sur, Cizre ve Nusaybin olmak üzere on bir yerleşim biriminde yürütülen askerî operasyonlarla müdahale edilmiştir. Terör örgütü mensuplarının yakalanması, halkın can ve mal güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması için yapılan operasyonların gerçekleştirildiği bölgelerin bazılarında 2015 yılının ikinci yarısından başlamak üzere değişen tarihlerde sokağa çıkma yasakları uygulanmış ve bazı yerleşim birimleri geçici süreyle askerî güvenlik bölgesi ilan edilmiştir. Terör örgütü üyelerinin yakalanarak halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla getirilen sokağa çıkma yasakları güvenlik güçlerince yürütülen operasyonların sona ermesinin ardından kaldırılmıştır. Gerçekleşen geniş çaplı operasyonlarda beş yüze yakın güvenlik görevlisi şehit olmuş, iki binin üzerinde terörist etkisiz hâle getirilmiştir (sürece ilişkin detaylı aktarım ile operasyonlara ilişkin arka plan bilgisi için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022; Ayşe Çelik, B. No: 2017/36722, 9/5/2019; Seyid Narin [GK], B. No: 2018/20156, 18/5/2022; Gülser Yıldırım (2), B. No: 2016/40170, 16/11/2017).
3. Bu operasyonların gerçekleştirildiği ve sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı dönemde başvurucuların yakınları çatışmalarda hayatlarını kaybetmiştir. Şırnak ve Cizre Cumhuriyet Başsavcılıkları ölüm olaylarına dair ayrı ayrı soruşturma yürütmüştür. Söz konusu çatışmaların yeni başladığı, ölüm vakalarının henüz gerçekleşmediği ve/veya tespit edilmediği dönemde 9/2/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi nezdinde yaşam hakkının ihlali iddiasıyla bireysel başvurularda bulunulmuştur (B. No: 2016/2602, 2016/2603). Anayasa Mahkemesinin başvuru formundaki eksiklikler nedeniyle (nüfus cüzdanı, vekâlet vb.) gönderilen eksiklik bildirim yazılarına karşı 26-27/12/2017 tarihlerinde eksiklik tamamlama evrakı (Söz konusu tamamlama evrakında başvurucuların ismi bulunmaktadır.) sunulmuştur.
4. Anayasa Mahkemesi ölüm olaylarına ilişkin soruşturmaların kesin olarak sonuçlanmasının ardından 2018 ve bunu takip eden yıllarda vefat eden kişilerin yakınları tarafından yapılan bireysel başvuruları daha önce yapılan başvurularla (yeni başvuruda bulunanları önceki başvurular içinden kişi yönünden ayırarak) birleştirmek suretiyle karara bağlamıştır. Mevcut başvuruda başvurucu konumunda bulunan kişilerin (Ahmet Karaduman hariç) vefat eden yakınları için yapılan ölümü ve/veya soruşturmaların tamamlanmasını takiben bireysel başvuruda bulunmadığı görülmüştür. Ahmet Karaduman'ın yakını F.K.nın ölümüne ilişkin soruşturmanın tamamlanmasının ardından 2019 yılında yaptığı başvuru ise kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı öğrenmesinden itibaren otuz günlük yasal süre içinde başvuruyu yapmadığı için süre aşımı yönünden kabul edilemez bulunmuştur (Ahmet Karaduman ve diğerleri, B.No:2019/38633, 18/10/2022).
5. Komisyon tarafından başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
6. Aralarında kişi yönünden irtibat bulunan 2016/2602 ile 2016/2603 numaralı başvuruların birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucular, yakınlarının ölümü nedeniyle başta yaşam hakkı olmak üzere anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
9. İncelemenin kapsamı bakımından ilk değerlendirme 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 59. ila 66. maddelerinde düzenlenen usul kurallarına uygun yapılıp yapılmadığı ile ilgili olacaktır. Somut başvuru ile birleştirilmesine karar verilen 2016/2602 ve 2016/2603 numaralı bireysel başvuruların başvurucuların açık kimlik bilgileri, başvuruyu yapan avukatların temsile yetkili olduklarına dair belgeler ile hak ihlali iddialarını temellendirmek için gerekli olan belgeler gibi önemli eksiklikler ihtiva ettiği anlaşılmıştır. Bu eksikliklerin giderilmesi için başvurucu avukatlarına 6216 sayılı Kanun'un 47. ve İçtüzük'ün 66. maddeleri uyarınca bildirimde bulunulmuş, avukatlar tarafından 13/11/2017 tarihinde tebliğ alınan bu yazıya 26/12/2017 tarihinde yanıt verilerek istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği bildirilmiştir. Öte yandan her iki başvurunun temel amacının ve dile getirilen ana talebin başvurucuların yaşam haklarının korunması için İçtüzük'ün 73. maddesi uyarınca geçici tedbir kararı verilmesi olduğu görülmüştür. Bu başvurularda dile getirdikleri hak ihlali iddiaları ise başvurucuların sokağa çıkma yasağı nedeniyle bir evin bodrumunda yaralı olarak beklemek zorunda kalmaları ve tıbbi yardım ve tedaviye erişimlerine izin verilmeksizin bulundukları binaya yönelik bombalama eyleminin devam etmesi nedeniyle kötü muamele yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile birlikte yaşam hakkının maddi boyutu bakımından ihlal edildiğidir.
10. Eksiklik bildirimine verilen yanıtlarda, bireysel başvurularda dile getirilen iddialara ek olarak ölüm olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturmaların etkili olmaması nedeniyle yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğünün, cenazelerin saklanması, teslimi ve defni sırasında yaşanan olaylar nedeniyle kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiği iddia edilmiştir. Yine başvurucuların avukatları olan Ramazan Demir'in tutuklanması nedeniyle bireysel başvuru hakkının ihlal edildiği iddiaları da eksikliklerin giderilmesi için yapılan talebe verilen cevapta dile getirilmiştir.
11. 6216 sayılı Kanun'un 47. ve İçtüzük'ün 59. ila 66. maddelerinde Anayasa Mahkemesine yapılacak bireysel başvurularda geçerli usul kuralları açıklanmıştır. Buna göre bireysel başvurular İçtüzük'ün 59. maddesinde belirtilen bilgileri ve şeklî unsurları ihtiva eden başvuru formları kullanılarak yapılmalıdır. İçtüzük'ün 66. maddesinde, bir başvuruda şeklî eksiklikler bulunması hâlinde başvuruculara bunların tamamlanması için on beş günü geçmemek üzere süre verileceği belirtilmiştir. Bu hükümlere göre bireysel başvuru için düzenlenen formda dile getirilmeyen hak ihlali iddialarının başvurudaki şeklî eksikliklerin giderilmesi için yapılan talebe verilen cevapta ilk kez dile getirilmesi hâlinde incelenmesi mümkün değildir. Bir başka deyişle Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurularda dile getirilen hak ihlali iddialarını inceleyebilmesi için öncelikle bu iddialar usulüne uygun bir başvuru ile Anayasa Mahkemesi önüne getirilmiş olmalıdır. İçtüzük'ün 66. maddesinde düzenlenen eksikliklerin giderilmesi usulünün amacı ise 59. maddede belirtilen şeklî unsurları ihtiva etmeyen başvurular nedeniyle yaşanabilecek hak kayıplarının önüne geçmektir. Bireysel başvurunun her aşamasında ve özellikle eksiklik bildirimine verilen cevaplarda bireysel başvuruda bulunulduktan sonra ortaya çıkan yeni mahkeme kararları, maddi deliller veya olguların bildirilmesi mümkün ise de yeni olay ve olgulara dayanılarak yeni bir hak ihlali iddiasında bulunulması ancak İçtüzük'te belirtilen usul kurallarına uygun olarak yapılacak müstakil bir başvuru ile mümkündür.
12. Öte yandan eksiklik bildiriminde dile getirilen yeni ihlal iddialarının İçtüzük'ün 59. vd. maddelerinde düzenlenen usule uygun olarak Anayasa Mahkemesi önünde yeni bir bireysel başvuruya konu edilmesi mümkündür. Nitekim aynı olay nedeniyle bazı başvurucular yakınlarının öldüklerinin anlaşılmasının ardından ortaya çıkan yeni olay ve olgulara dayanarak Anayasa Mahkemesine yeni bireysel başvurular yapmıştır. Dolayısıyla soruşturmalar tamamlandıktan sonra yapılan yeni bireysel başvurularda dile getirilen tüm ihlal iddiaları inceleme kapsamında görülmüştür. Somut başvuruda başvurucuların yakınlarının ölümünü ve/veya ölümüne ilişkin soruşturmaların tamamlanmasının ardından usulüne uygun yaptıkları bireysel başvuruları bulunmadığından başvurucular yalnızca kötü muamele yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ve sağlık yardımı sağlanmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiaları bakımından başvurucu olarak kabul edilmiştir. Başvurucuların anılan nedenle yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiği iddiası dışında yaşam hakkına ilişkin diğer ihlal iddialarının ve bireysel başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasının incelenmesi imkânı olmadığı kanaatine varılmıştır.
A. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ikincil nitelikte bir hak arama yolu olup bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır. Bu kapsamda temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin koruma mekanizmalarının öncelikle işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ihlal iddialarına ilişkin olarak öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi gerekmektedir (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 17; Şehap Korkmaz, B. No: 2013/8975, 23/7/2014, § 33).
14. Yakınları için gereken sağlık yardımının sağlanmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri süren başvurucuların söz konusu ihlal iddiası için hangi adli ya da idari mercilere başvurdukları ve anılan mercilerde yürütülen süreçleri tükettikleri yönünde bir bilgi/belge sunmadıkları görülmüştür. Bu tespit ve belirlemeler ışığında başvurucuların sağlık yardımı sağlanmaması temelinde ileri sürdükleri yaşam hakkı ihlali iddiası için başvuru yolunu tüketmedikleri kanaatine ulaşılmıştır.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
16. Gazal Kolanç ve diğerleri kararı ile Mehmet İnan (B. No: 2016/228, 20/12/2022) kararı doğrultusunda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
C. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 2/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.