TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TUNCAY GÜRSEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/35379)
|
|
Karar Tarihi: 15/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Tuncay GÜRSEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, nezarethanede tutma koşullarının yetersizliği
nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/11/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi askerî bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış; bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü
hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Kamu makamları, soruşturma mercileri ve
yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında
Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak
isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No:
2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Başvurucu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (Cumhuriyet
Başsavcılığı) yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 19/10/2016 tarihinde
Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yakalanmış ve aynı gün Ankara'ya
getirilerek Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube
Müdürlüğü (KOM) nezarethanesine yerleştirilmiştir.
10. Başvurucu, tutuklamaya sevk edilmesi üzerine Ankara 8. Sulh
Ceza Hâkimliğinin 27/10/2016 tarihli kararıyla tutuklanmış ve Sincan T Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) gönderilmiştir.
11. Başvurucu 25/11/2016 tarihinde tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz
Kurumundan bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurucu, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/3/2018
tarihli kararıyla tahliye edilmiştir.
13. Başvurucu 25/11/2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına
ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuş, yürütülen soruşturma
sonucunda 13/2/2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
Başvurucu bu karara 9/3/2017 tarihli dilekçesiyle itirazda bulunmuş, 14/8/2017
tarihinde ise itirazının akıbetini Cumhuriyet Başsavcılığından sormuştur.
Başvurucu, itirazı hususunda verilen bir kararın henüz kendisine ulaşmadığını
belirtmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. Anayasa Mahkemesi, Nebahat
Baysal Gül (B. No: 2016/14634, 28/5/2019, §§ 11-14) kararında İlgili Hukuk bölümüne detaylı şekilde yer
vermiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 15/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
16. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
17. Başvurucu;nezarethanenin 8 m2 bir alandan ibaret kısmında
toplam sekiz kişi dokuz gün tutulduklarını, tutuldukları koğuşta pencere ve
ışıklandırmanın bulunmadığını, havalandırmanın yetersiz olduğunu ve
havalandırma deliğinin kirli olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, hava soğuk
olmasına rağmen kaloriferlerin çalışmadığını, koğuşta sadece iki kişinin
yatabileceği büyüklükte bank bulunduğunu, bu nedenle beton zemin üzerinde
yatmak zorunda kaldığını, dokuz gün boyunca sadece bir kez süpürülen koğuşun
temiz olmadığını da iddiaları arasına eklemiştir. Başvurucu ayrıca banyo yapma
ve çamaşır değiştirme imkânının olmadığından, sıcak su bulunmadığı için soğuk
suyla duş almak zorunda kaldığından ve bu nedenle hastalandığından,
çamaşırlarını soğuk suda yıkamak zorunda bırakıldığından, dokuz gün boyunca
kıyafet değiştirmesine müsaade edilmediğinden de yakınmıştır. Son olarak
başvurucu; kendilerine verilen yemek ve suyun yetersiz olduğunu, devamlı aynı
yemek verildiği için sağlık problemi yaşadığını, koşulların iyileştirilmesi
için görevlilere talepte bulunduğunda ise azarlandığını iddia ederek
Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele
yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bakanlık görüşünde, başvurunun Anayasa'nın 17. maddesi
çerçevesinde incelenmesinin uygun olacağını belirtilerek bireysel başvurunun ikincil
nitelikte bir hak arama yolu olduğu vurgulanmış ve Anayasa Mahkemesinin bazı
içtihatlarına atıf yapılarak başvurucunun olağan kanun yollarını tüketmediği
ileri sürülmüştür. Bakanlığa göre başvurucu bireysel başvuruda bulunmadan önce
hem Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak hem de ilgili Bakanlık
aleyhine idari yargıda tam yargı davası açarak uğradığını iddia ettiği
mağduriyetin giderilmesini isteyebilir. Buna göre Bakanlık, başvurucunun anılan
hususları yerine getirmeksizin, doğrudan bireysel başvuruda bulunduğu için
başvurunun kabul edilemez bulunması gerektiğini savunmuştur.
19. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında emsal olarak
belirtilen Anayasa Mahkemesi kararlarının kendi durumuyla benzerlik
göstermediğini, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ve
bunun sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirtmiştir.
Başvurucuya göre idari yargı yoluyla verilebilecek tazminat kişisel olarak
uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini açısından yeterli olmayıp
mağduriyetinin giderilebilmesi için etkili bir ceza soruşturması sonucunda
ilgili kolluk görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı cezalandırılmaları da
gereklidir.
2. Değerlendirme
20. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
22. Temel hak ve özgürlüklere saygı devletin tüm organlarının
uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde ortaya
çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine
başvurulmalıdır. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak
iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara
sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir. İddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim
mekanizması içinde giderilememesi durumunda bireysel başvuru yoluna gidilebilir
(İsmail Buğra İşlek, B. No:
2013/1177, 26/3/2013, § 17; Bayram Gök,
B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).
23. Anayasa Mahkemesi gözaltında tutulan kişilerin nezarethane
tutma koşullarının yetersizliği nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığı
yönündeki iddialarıyla ilgili olarak temel ilkeleri ortaya koyduğu ve
değerlendirmelerde bulunduğu kararında, şikâyete konu yetersiz koşullardaki
tutma hâli sona ermişse idari yargı yolunda açılacak tam yargı (tazminat)
davasını etkili bir yol olarak kabul etmiştir (Nebahat
Baysal Gül, §§ 17-31).Eldeki başvuruda anılan içtihatta belirlenen
temel ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum da bulunmamaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
25. Bununla birlikte bu aşama itibarıyla oluşan durum nedeniyle
eldeki başvuru ile bununla aynı nitelikte olup Anayasa Mahkemesinde derdest
olan başvurulara konu olaylar yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel
idari davaların süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması
zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı
yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari
davaların süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek idari yargı mercilerinin
takdirindedir. Ancak eldeki başvuru ve bununla aynı nitelikte olup derdest olan
başvurular hakkında verilen başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararlarından
sonra idari yargıya başvuran kişiler yönünden dava açma sürelerinin bu
kişilerin mahkemeye erişim haklarının ihlaline neden olmayacak biçimde
değerlendirilmesi gerektiği de tabiidir (Nebahat
Baysal Gül, § 32).
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine
neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF
TUTULMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
15/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.