TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
K.Ö. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/3569)
|
|
Karar Tarihi: 18/7/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Olcay ÖZCAN
|
Başvurucu
|
:
|
K.Ö.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, mal varlığına ilişkin olarak işlenen bir suçun
etkili bir şekilde soruşturulmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/2/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirilmesine gerek olmadığını
belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Sanayici olan başvurucu 1951 yılında doğmuş olup İzmir'de ikâmet etmektedir.
9. Başvurucu 22/8/2008 tarihinde devlet organları tarafından
-kendisine bildirilip- bloke edilen ve D.Bank'a
yatırılan 40 milyon Amerikan doları değerindeki hisse senetlerinin büyü ve
tehdit ile yok edildiğini, adam öldürmeye ve çocuk kaçırmaya teşebbüs
suçlarının işlendiğini iddia ederek Y.Ö.A., K.F.A. ile D.Bank
ve D. Yatırım yetkilileri hakkında şikâyetçi olmuştur.
10. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı 5/11/2008 tarihinde
başvurucunun şikâyetleri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
vermiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun bahsettiği miktarda hesabı
olmadığı ve az miktarda yapılan hisse senedi alım satımına dair şikâyetinin de
bulunmadığı belirtilmiştir.
11. Başvurucunun karara karşı itirazı Nazilli Ağır Ceza
Mahkemesince 25/3/2009 tarihinde reddedilmiştir.
12. Başvurucu soruşturmaya ilişkin yeni evrak sunacağını
belirterek yeniden dosyanın işleme konulmasını istemiştir. Başvurucunun talebi
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edilerek 2009/16004 soruşturma
sayılı dosya üzerinden soruşturma yeniden açılmıştır.
13. Başvurucu 5/1/2010 tarihinde aynı soruşturma konusu olaylar
hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunmuştur.
14. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 17/5/2010 tarihinde teslim
edilen dilekçe ekindeki bir klasör soruşturma evrakının incelenmesi neticesinde
görev alanlarına giren konularla ilgili herhangi bir delil ve tespit
bulunmadığını, olayın Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı görev alanına dâhil
olduğunu belirterek 2010/699 soruşturma muhabere numarası ile evrakı Denizli
Cumhuriyet Başsavcılığına yollamıştır.
15. 2010/699 soruşturma muhabere numarası ile Denizli Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilen evraklar Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
21/5/2010 tarihinde 2010/11784 sayılı soruşturma dosyasına kaydedilmiştir.
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı 25/5/2010 tarihinde aynı konuda yürütüldüğü
anlaşılan 2010/11784 ve 2009/16004 sayılı soruşturma dosyalarının birleştirilmesine,
soruşturmaya 2009/16004 soruşturma sayılı dosya üzerinden devam edilmesine
karar vermiştir.
16. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı 20/6/2011 tarihinde
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın gerekçesinde söz
konusu suçların işlendiğine ilişkin başvurucunun soyut iddiaları dışında delil
bulunmadığı belirtilmiştir.
17. Başvurucu 24/11/2011 tarihli dilekçesi ile benzer
şikâyetlerini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden iletmiştir. Soruşturma
2012/1204 sayılı dosya üzerinden yürütülmüş ve 21/2/2013 tarihinde kovuşturmaya
yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde söz konusu suçların
işlendiğine dair başvurucunun soyut iddiaları dışında delil bulunmadığı
üzerinde durulmuştur.
18. Başvurucunun bu karara karşı itirazı ise Bursa 6. Ağır Ceza
Mahkemesince 16/4/2013 tarihinde reddedilmiştir.
19. Başvurucu 7/6/2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 2012/1204 sayılı dosyada etkili soruşturma yapılmadığı
gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru yapmıştır.
20. Anayasa Mahkemesince başvuru 2013/3802 sayılı dosya
üzerinden incelenmiş ve 30/9/2013 tarihinde üçüncü kişilerin cezalandırılması
istemine yönelik başvuru hakkında konu
bakımından yetkisizlik kararı verilmiştir.
21. Başvurucu 26/2/2015 tarihinde önceki şikâyetlerine konu
soruşturma evraklarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü arşivlerinde yok edildiğini
belirterek yeniden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet dilekçesi
sunmuştur.
22. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2015/29849
sayılı soruşturma dosyası ile yapılan inceleme sonucunda 3/8/2015 tarihinde
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde söz
konusu suçlamalarla ilgili İzmir ve Denizli Cumhuriyet Başsavcılıkları
tarafından soruşturma yapılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verildiği, konunun İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğü (Emniyet Müdürlüğü) tarafından incelendiği ve düzenlenen raporda
başvurucunun dilekçelerinde belirttiği hususlarda delil ve tespit
yapılamadığının belirlendiği ve bu suçların işlendiğine dair başvurucunun soyut
iddiaları dışında delil bulunmadığı belirtilmiştir.
23. Başvurucunun karara karşı itirazı İstanbul 9. Sulh Ceza
Hâkimliği tarafından 5/1/2016 tarihinde reddedilmiştir. Nihai karar 27/1/2016
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
24. Başvurucu 24/2/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 18/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Denizli Cumhuriyet
Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Dosyasına İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; mal varlığı değerlerinin çalındığı için yaptığı
suç duyurusu üzerine dosyanın Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini,
ancak bu soruşturmadan herhangi bir sonuç alınamadığını belirterek etkili
soruşturma yapılmadığından yakınmıştır. Başvurucu eşitlik ilkesi, maddi ve
manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
27. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir.
28. Bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun bu niteliği gereği Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne
getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere
usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını
zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu
takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, § 17).
29. Somut olayda Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun
şikâyetleri hakkında 20/6/2011 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
vermiştir.Başvurucu başvuru
formunda kararın Denizli'de bulunan eski ikametine tebliğ edildiğini ileri
sürmektedir. Başvuru formuna ekli olan ve başvurucu tarafından İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığına 13/11/2012 tarihinde sunulduğu anlaşılan dilekçe
içeriğinden başvurucunun en geç bu tarihte karardan haberdar olduğu
anlaşılmaktadır. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan
incelemede başvurucunun anılan karara itiraz ettiğine dair bir bilgi ve belgeye
rastlanmamıştır. Başvuru formu ve eklerinde de başvurucunun bu karara karşı
itiraz yasa yoluna başvurduğuna dair bir iddiada bulunmadığı görülmektedir.
30. Sonuç olarak başvurucu tarafından ileri sürülen şikâyetler
yönünden başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir. Etkin ve erişilebilir bir
çözüm imkânı sunan anılan hukuk yoluna başvurmaksızın yapılan başvurunun
incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün
değildir.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca Yürütülen Soruşturma Dosyasına İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
32. Başvurucu; suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturmaya
ilişkin evrakın bazı kamu görevlilerince yok edildiğini, bu yüzden İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada ise kovuşturmaya yer
olmadığına karar verildiğini belirterek eşitlik ilkesi, maddi ve manevi
varlığın korunması ve geliştirilmesi, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
34. Başvurucunun şikâyetlerinin özü, mal varlığı değerlerinin
kasıtlı olarak yok edilmesi nedeniyle yaptığı suç duyurusu üzerine
soruşturmanın etkin bir biçimde yürütülmemesine ilişkin olduğundan başvurunun
mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
35. Devletin mülkiyetin korunmasına ilişkin hukuki çerçeve
oluşturma ödevi kapsamında hangi tedbirlerin alınacağı konusunda geniş bir
takdir yetkisi bulunsa da mülkiyet hakkına yapılan müdahaleler bakımından
sadece idari ve hukuki yollar oluşturmasının yeterli bir koruma sağlamayacağı
açıktır. Özellikle modern demokratik devletin varlık amaçlarından birinin de
zor ve şiddet kullanması kural olarak yasaklanan bireyin hak ve özgürlüklerini
diğer bireylerin müdahalelerine karşı korumak olduğu ve bunun yanında kimi
durumlarda niteliği gereği hukuk davası yoluna ancak ceza soruşturması sonucu
elde edilebilecek bilgi ve bulgularla gidilebileceği dikkate alındığında
oluşturulması gereken idari ve adli mekanizmalardan biri olarak ceza hukuku
araçlarından yararlanılması önemli bir koruma sağlamaktadır(Abdulvahap Taşkın, B. No: 2015/16840, 24/5/2018, §
49).
36. Dolayısıyla mülkiyet hakkına üçüncü kişiler tarafından suç
işlenmesi suretiyle yapılan müdahalelerde yetkili makamların etkili ve özenli
bir soruşturma yürütmesi gerekmektedir. Yetkili makamlarca gösterilecek özenin
derecesi somut olayın öznel ve nesnel koşulları dikkate alınarak
belirlenmelidir. Ancak mal varlığı değerlerinin korunması amacını taşıyan
mülkiyete karşı işlenen suçların soruşturulmasında gösterilmesi gereken özenin
derecesinin yaşam hakkını korumaya yönelik olanlarla aynı olamayacağı tabiidir.
Bu bağlamda özellikle işlenen suçların tamamının kamu makamlarının her türlü
çabasına rağmen çözülmesinin mümkün olamadığı olgusunun dikkate alınması gerekir.
Dolayısıyla kamu makamlarından yaşam hakkının ihlali sonucunu doğuran suçlar
gibi daha ciddi suçların soruşturulmasına öncelik tanınması beklenebilir. Bu
nedenle mal varlığı değerlerine yönelik suçlara ilişkin bir soruşturmanın
özenli yürütülmediğinin ve dolayısıyla etkili olmadığının söylenebilmesi için
soruşturmada ciddi açıkların ve bariz eksikliklerin bulunması gerekmektedir (Abdulvahap Taşkın, § 50).
37.Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri
sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa
hükmünün kendisine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki
iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem,
eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile
dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile
ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru
dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden
olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına
göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin
hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller
açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B.
No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
38. Başvurucu iddialarının temelini soruşturma sırasında yok
edildiğini ileri sürdüğü belgelere dayandırmaktadır. İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından başvurucunun ileri sürdüğü belgelerin varlığı tespit
edilememiştir. Başvurucu da ayrı bir soruşturma yürütüldüğü iddiasının
varlığını ortaya koyacak herhangi bir belge sunamamıştır. Dolayısıyla başvurucu
ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma ve temel hak ve özgürlüğünün ihlal
edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine
getirmemiştir. Başvurucunun iddialarına delil olarak ileri sürdüğü hususların,
iddianın doğruluğunu destekleyecek ve ortaya koyacak nitelik ve yeterlilikte
olmadığı gözönüne alındığında söz konusu iddiaların
temellendirilmemiş şikâyet kapsamında kabul edilmesi gerekmektedir.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurucunun;
1. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmaya
ilişkin ihlal iddialarının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmaya
ilişkin ihlal iddialarının açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
18/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.