logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(C.K. [1.B.], B. No: 2016/3114, 18/7/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

C.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/3114)

 

Karar Tarihi: 18/7/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Ali KOZAN

Başvurucu

:

C.K.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kişisel ilişki kurma hakkının aile içi şiddet gerekçesiyle kaldırılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 9/2/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 1/8/2011 tarihinde eşi ile aralarında şiddetli geçimsizlik olduğu, fikren ve ruhen anlaşamadıkları iddialarıyla boşanma talebiyle dava açmıştır. Kartal 3. Aile Mahkemesi 13/10/2011 tarihinde başvurucu ve eşinin boşanma konusunda anlaştıklarını tespit ederek tarafların boşanmalarına karar vermiştir. Anılan karar ile 12/6/2008 doğumlu müşterek çocuğun velayeti anneye bırakılmış, başvurucu ile çocuk arasında da kişisel ilişki tesis edilmiştir.

9. Başvurucunun eski eşi A.Ö.,başvurucunun kendisini darp ve tehdit ettiğini ileri sürerek 23/12/2015 tarihinde Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğüne şikâyette bulunmuştur. A.Ö. ifadesinde; çocuğunu okula bırakırken başvurucu ile karşılaştığını, kızına "Al çantanı babanla devam et." dediğini ancak başvurucunun "Sen de benimle yürüyeceksin." diyerek kolundan tuttuğunu belirtmiştir. Çocuğun yanında tartışmak istemediğini söylemesine rağmen başvurucunun, kızına "Annene iyi sarıl 24 saat içinde ölecek annen" demesi üzerine kızına sarılarak "Korkma okula git." dediğini, kızı yanlarından ayrılınca başvurucunun "Tabancam belimde, seninle konuşmamız gerek yoksa seni öldüreceğim, ben hapse sen mezara, çocuk yuvaya gidecek", "Şarjörümde iki tane mermi var her ayağına birer tane sıkarım" şeklinde sözlerle tehdit etmeye ve kendisiyle yürümeye zorlamaya devam ettiğini vurgulamıştır. Onunla gitmek istemediğini söyleyince başvurucunun şiddet uygulamaya başladığını, sol yüzüne ve burnuna vurduğunu, burnunun kanadığını, kendisini yaralayan ve tehdit eden başvurucudan şikâyetçi olduğunu belirterek 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un 5. maddesine göre tedbir ve uzaklaştırma kararı verilmesini talep etmiştir.

10. Anılan şikâyete istinaden başvurucunun ve tanıkların ifadeleri de alınmıştır. Başvurucu ifadesinde eski eşi ve kızıyla kızının okulunun yakınında karşılaştığını, uzun süredir görmediği kızının kendisine doğru yöneldiğini görünce eski eşine "Mahkeme kararına neden uymuyorsun, kızımı neden bana göstermiyorsun" dediğini, bu sırada eski eşinin, "İmdat, çocuğumu kaçırıyorlar." diye bağırması üzerine orada bulunan diğer veliler tarafından darp edildiğini, arbede yaşandığını, eski eşinin bu arbede sırasında burnuna darbe almış olabileceğini, eski eşini darp ve tehdit etmediğini, eski eşinin amacının çocuğu göstermeyerek evliliğe zorlamak olduğunu belirtmiştir. Bir tanık ise başvurucunun, eski eşinin yüzüne vurduğu yönündeki iddiayı doğrulamıştır.

11. İlgili Cumhuriyet savcısının talimatı gereği, Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğü tedbir kararı için alınan ifadeleri aile mahkemesine göndermiştir. İstanbul Anadolu 12. Aile Mahkemesi 25/12/2015 tarihli kararıyla dosyadaki belgelere göre talebin yerinde olduğunu belirterek 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (a), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerinde öngörülen tedbirlere altı ay süre ile uygulanmak üzere karar vermiştir. Mahkeme kararında, şahsi ilişki bulunması hâlinde tedbir süresince şahsi ilişkinin kaldırılmasına, başvurucunun eski eşinin ve konutunun yüz metre yakınına yaklaşmamasına, eski eşini ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesine hükmetmiştir.

12. Başvurucu anılan karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde; çocuğunun yaşadığı eve hatta odasına ses ve göz mesafesi kadar yakın olmak istediğini, eski bir asker olarak silahını da teslim etmeye hazır olduğunu, kararın çocuğunu da görmesini engellediğini, aslında eşinin çocuğuna şiddet uyguladığını ileri sürmüştür. İstanbul 13. Aile Mahkemesi 20/1/2016 tarihli kararıyla derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu vurgulayarak başvurucunun itirazını reddetmiştir.

13.Nihai karar başvuruya 21/1/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.

14.Başvurucu tarafından 9/2/2016 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.

15. Ayrıca Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede; başvurucu hakkında, yukarıda belirtilen koruma kararını ihlal ettiği gerekçesiyle 26/5/2016 ve 8/6/2016 tarihli kararlar ile beşer gün zorlama hapsine hükmedildiği ve bu kararların itiraz incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmüştür. Ayrıca başvurucunun müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesi talebiyle dava açtığı, İstanbul 6. Aile Mahkemesinin27/12/2016 tarihinde davanın reddine karar verdiği tespit edilmiştir. Başvurucunun itirazı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi anılan kararın kaldırılmasına karar vermiştir. Kararda, başvurucunun Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde psikolojik tedavi gördüğü hususu, dosyada mevcut dilekçelerdeki beyanlarıyla birlikte değerlendirildiğinde; başvurucunun vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği yönünde araştırılma yapılmadan esas hakkında karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu vurgulanmıştır. Bozma üzerine yargılamanın hâlen devam ettiği görülmüştür.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

16. 6284 sayılı Kanun’un “Amaç, kapsam, temel ilkeler” kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

 “(1) Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

..."

17. 6284 sayılı Kanun’un "Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"(1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:

a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.

...

 c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

...

 d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.

e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.

f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.

g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.

..."

18. 6284 sayılı Kanun’un “Tedbir kararının verilmesi, tebliği ve gizlilik” kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

"(1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.

 (2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir.

 (3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.

 (4) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilir.

 (5) Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarı yapılır.

..."

19. 6284 sayılı Kanun’un “İtiraz” kenar başlıklı 9. maddesi şöyledir:

"(1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.

 (2) Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.

 (3) İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir."

B. Uluslararası Hukuk

20. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), önüne gelen birçok davada aile yaşamına saygının kamu makamlarına ebeveynler ve çocuklarını bir araya getirmek şeklinde pozitif bir görev yüklediğini ve bunun, ayrılığa devletin değil bir ebeveynin yol açtığı durumlarda da geçerli olduğunu, bu alandaki pozitif yükümlülüğün bireyler arasındaki ilişkiler alanında dahi aile yaşamına saygıyı güvence altına almak için tasarlanmış, hem bireylerin haklarını koruyan düzenleyici yargısal bir çerçeve oluşturulmasını hem de fiilen hayata geçirilecek uygun tedbirlerin alınmasını gerektirdiğini ifade etmektedir (Hokkanen/Finlandiya, B. No: 19823/92, 23/9/1994, § 58; Glaser/Birleşik Krallık, B. No: 32346/96, 19/9/2000, § 63; Bajrami/Arnavutluk, B. No: 35853/04, 12/12/2006, § 52).

21. AİHM, çocuğun ve ebeveynin menfaatlerine ilişkin değerlendirmenin ulusal yargı makamlarınca yapılması gerektiğini kabul etmekle birlikte uyuşmazlığa ilişkin yargılama prosedürünün adil olması ve ilgililere bütün haklarını kullanabilme olanağı sağlaması gerektiğini ifade etmekte; bu bağlamda ulusal mahkemelerin özellikle olgusal, duygusal, psikolojik, maddi ve tıbbi nitelikteki bütün faktörler ile ailenin durumunu derinlemesine inceleyip incelemediğini, çocuğun yüksek menfaatlerini tespit etmek suretiyle ilgili kişilerin de yararlarına ilişkin makul bir değerlendirme ve dengelemede bulunulup bulunulmadığını belirlemek durumunda olduğunu belirtmektedir (İlker Ensar Uyanık/Türkiye, B. No: 60328/09, 3/5/2012, § 52; Neulinger ve Shuruk/İsviçre [BD], B. No: 41615/07, 6/7/2010, § 139).

22. Öte yandan derece mahkemelerinin çocuklarla ilgili koruma tedbirlerinin değerlendirilmesinde aile hayatı kapsamındaki ilişkilerin sürdürülebilir ve etkili olmasını temin edecek şekilde hareket etmesi zaruridir. Bu kapsamda -özellikle müdahalenin ölçülülüğü noktasında- derece mahkemelerinin takdir yetkilerini makul ve sağduyulu bir şekilde kullanıp kullanmadıkları hususunu değerlendirme durumunda olan AİHM, bu bağlamda müdahaleyi haklı göstermek için öne sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını incelemek durumundadır (Bronda/İtalya, B. No: 22430/93, 9/6/1998, § 59; Hokkanen/Finlandiya, § 55).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 18/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucu; Mahkemenin vermiş olduğu tedbir kararı nedeniyle çocuğunu görmediğini, çocuğuna şiddet uygulamadığını, tedbir talep eden eski eşinin de bu yönde bir iddiası olmadığı gibi sadece kendisi yönünden tedbir talep ettiğini, dolayısıyla çocuk hakkında bir talep yokken Mahkemenin çocukla şahsi ilişkinin de kaldırılmasına karar verdiğini ifade etmiştir. Ayrıca 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (d) bendinde "kişisel ilişki kurulmasına ilişkin haller saklı kalmak üzere çocuğa yaklaşmama" kararı verilebileceği açıkça düzenlenmesine rağmen Mahkemenin kişisel ilişkiyi tamamen kaldırarak Kanun'a aykırı uygulama yaptığını, aynı Kanun'un 5. maddesinin (f) bendi gereği hükmedilentedbirin de Kanun'da düzenlenmemesine rağmen şiddete maruz kalmayan aile bireylerini de kapsayacak şekilde uygulandığını, anılan karar nedeniyle çocuğunu göremediğini belirtmiştir. Kararda A.Ö.ye uygulandığı iddia edilen şiddet nedeniyle mi yoksa çocuğa uygulanan bir şiddet iddiası nedeniyle mi kararın verildiği hususlarının açıklanmadığı, tedbir kararının gerekçelerinin gösterilmediği, hukuka aykırı karar ile yedi yaşındaki bir çocuğun babasıyla görüşmesinin engellenerek çocuğun manevi varlığının gelişmesinin de engellendiğini vurgulayarak adil yargılanma, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile çocuk haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca kamuya açık belgelerde kimlik bilgilerinin gizli tutulmasını talep etmiştir.

25. Bakanlık görüşünde; kişisel ve ailevi durumların aileden aileye farklılık arz ettiği dikkate alındığında ilgili bütün bireylerin hakları arasında adil bir dengenin kurulması her somut olayın kendine özgü koşullarının incelenmesini gerektirdiği, tedbir kararlarının geçici nitelikte bir önlem olması nedeniyle yeni bir delil ve değişen koşullara göre tedbirin talep üzerine Mahkemece değiştirilmesinin her zaman mümkün olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Mahkeme kararındaki tespit ve sonuçların, yasanın uygulanması niteliğinde olduğu; bu anlamda Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükleri ihlâl eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği ifade edilmiştir.

B. Değerlendirme

26. Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”

27. Anayasa’nın "Ailenin korunması ve çocuk hakları" kenar başlıklı 41. maddesi şöyledir:

 “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.

Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.

Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.”

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özünün 6284 sayılı Kanun uyarınca verilen tedbir kararı nedeniyle çocuğu ile görüşmemesine yönelik olduğu anlaşılmakla başvurunun Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Genel İlkeler

29. Ebeveyn ve çocuk arasındaki aile yaşamının anne ve babanın birlikte yaşamamaları veya ortak yaşama son vermeleri ya da çocuğun kamu koruması altına alınması sonrasında da devam edeceği açıktır. Devletin pozitif tedbirler alma yükümlülüğü konusunda Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri anne, baba ve çocuk arasındaki bağın devamlılığını sağlamak üzere tedbirler alınmasını isteme hakkını ve kamusal makamların bu tür tedbirleri alma yükümlülüğünü içermektedir. 41. maddede her çocuğun yüksek yararına aykırı olmadıkça anne ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve ilişkiyi sürdürme hakkına sahip olduğu açıkça belirtilmektedir (Serpil Toros, B. No: 2013/6382, 9/3/2016, § 67; Selim Adıyaman, B. No: 2013/8846, 9/3/2016, § 45).

30. Bununla birlikte ebeveyn ve çocuk arasındaki aile yaşamının tesisinde dikkate alınması gereken temel unsur çocuğun üstün menfaatidir. Bu bakımdan anne ve babanın çocukla ilişki kurma konusundaki hukuki menfaatleri ile çocuğun sağlığı ve gelişimi açısından üstün olan menfaati arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir. Anne ve baba ile temasın çocuğun üstün menfaatini ağır şekilde tehdit ettiği durumlarda, kamu makamlarının çocuğu koruyacak şekilde tedbirler alma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Toros, § 80).

31. Kamusal makamlar söz konusu aile ilişkilerinin sürdürülebilirliği ve olayın tarafları arasında iş birliğinin tesisi noktasında kendilerinden beklenen en üstün gayreti göstermek zorunda olmakla birlikte bu alanda zorlayıcı tedbirlere başvurma yükümlülüğü tüm tarafların menfaati, özellikle de çocuğun üstün yararı karşısında sınırlı olmak durumundadır. Anne veya baba ile iletişimin bu menfaatleri tehlikeye soktuğunun tespiti hâlinde de kamusal makamların söz konusu menfaatler arasında adil bir denge tesis etme yükümlülükleri bulunmaktadır (M.M.E. ve T.E., B. No: 2013/2910, 5/11/201, § 133).

32. Özellikle müdahalenin ölçülülüğü noktasında derece mahkemelerinin takdir yetkilerini makul ve sağduyulu bir şekilde kullanıp kullanmadıkları hususunu değerlendirme durumunda olan Anayasa Mahkemesi, bu bağlamda müdahaleyi haklı göstermek için öne sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını incelemek durumundadır (N.Ö., B. No: 2014/19725, 19/11/2015, § 55).

33. Koruma kararları ile ilgili başvurular bağlamında Anayasa Mahkemesinin görevi de ilgili kamusal makamların yerini alarak çocuk için uygun koruma önlemlerinin ne olduğunu bizzat karara bağlamak değildir. Ancak söz konusu süreçte aile hayatına saygı hakkının gerektirdiği güvencelerin gerek ebeveyn gerek çocuk açısından gözetilip gözetilmediğinin denetlenmesi zaruridir (Serpil Toros, § 88).

34. Koruma kararları ile velayet ve kişisel ilişkiye ilişkin hükümlerin icrası problemi sıklıkla adil yargılanma hakkının ihlali iddialarına konu olmakla birlikte sürecin ivedi olarak yürütülmesi de dâhil olmak üzere ilgili prosedüre ilişkin işlem ve eylemlerin aile hayatına saygı hakkı üzerinde meydana getirdiği sonuçlar dikkate alındığında söz konusu iddiaların aile hayatına saygı hakkı bağlamında ele alınması uygun görülmektedir (Serpil ToroS, § 89).

2. İlkelerin Olaya Uygulanması

35. Başvurucunun eski eşi sürekli tehdit edildiğini, hakarete maruz kaldığını, başvurucunun kendisini ölümle tehdit ettiğini ve darp ettiğini belirterek 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma talep etmiştir. 6284 sayılı Kanun şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Anılan kanun hâkime başvuruya konu olayları, ileri sürülen tehdidin boyutunu ve başvurucunun kişisel koşullarını bir bütün olarak değerlendirerek şiddetin önlenmesi amacıyla gerekli tedbirleri alma konusunda geniş takdir yetkisi vermektedir.

36. Öte yandan çocuğun yüksek yararına aykırı olmadıkça anne ve babasıyla kişisel veya doğrudan ilişki kurma ve ilişkiyi sürdürme hakkının varlığı esastır. Bununla birlikte ebeveyn ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişki nedeniyle çocuğun şiddete maruz kalması veya şiddete uğrama tehlikesinin mevcut olduğu durumlarda, kamu makamları tarafından çocuğun korunması amacıyla kişisel ilişkinin kaldırılması yönünde bir tedbir uygulanmasının çocuğun üstün yararının gözetilmesinin bir sonucu olduğu söylenebilir.

37. Başvuruya konu olayda başvurucunun eski eşinin Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadesinde, koruma kararının gerekçesini oluşturan şiddet eylemlerinin bir kısmının müşterek çocuğun yanında gerçekleştiği, başvurucunun çocuğa "Annene iyi sarıl 24 saat içinde ölecek annen." şeklinde sözler söylediği iddia edilmiştir. 6284 sayılı Kanun'un öngördüğü tedbirler için iddia edilen olaylara ilişkin kesin delil aranması Kanun'un şiddetin önlemeye yönelik amacına aykırı olduğu, Mahkemenin iddiaları değerlendirerek şiddetin varlığını ya da şiddete uğrama tehlikesini tespit etmesinin yeterli olduğu açıktır. Somut olayda Mahkemenin de başvurucunun eski eşinin ifadesini tanık anlatımlarıyla birlikte değerlendirerek çocuğun babasının şiddet içeren eylem ile sözlerinden etkilendiğini kabul ettiği ve başvurucunun çocuğuyla kişisel ilişki kurmadaki menfaati karşısında çocuğun üstün yararını gözeterek kişisel ilişkiyi altı ay süreyle kaldırdığı anlaşılmaktadır. Şiddetin önlenmesi amacıyla uygulanan ve süre ile sınırlanan tedbirin, çocuğun maruz kaldığı eylem de gözetildiğinde anılan amacı gerçekleştirmeye elverişli ve ölçülü olmadığı söylenemez.

38. Öte yandan başvurucunun velayetin değiştirilmesi istemli dava açtığı, bu davada da çocukla kişisel ilişkisinin düzenlenmesini ve velayetinin geçici olarak kendisine verilmesini talep edebileceği, davanın hâlen devam ettiği ve velayetin annede olduğu görülmüştür.

39. Bu açıklamalar çerçevesinde başvurucunun avukat ile temsil edildiği, aile hayatına saygı hakkının gerektirdiği usul güvencelerinden yararlandığı, Mahkemenin çocuğun üstün yararını gözeterek başvurucu ile çocuk arasında tesis edilen şahsi ilişkiyi tedbiren kaldırdığı hususları, anılan kararın şiddetin önlenmesine yönelik geçici tedbirler içerdiği ve süreyle sınırlanan tedbir kararının amacı gerçekleştirmeye elverişli ve ölçülü olduğuhususları ile birlikte değerlendirildiğinde, aile hayatına saygı hakkına yönelik açık bir ihlalin mevcut olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

40. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(C.K. [1.B.], B. No: 2016/3114, 18/7/2019, § …)
   
Başvuru Adı C.K.
Başvuru No 2016/3114
Başvuru Tarihi 9/2/2016
Karar Tarihi 18/7/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kişisel ilişki kurma hakkının aile içi şiddet gerekçesiyle kaldırılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir I

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı Kadına karşı şiddet (6284 dahil) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6284 Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 1
5
8
9
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi