TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OTABEK KARIMOV VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/36559)
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucu
|
:
|
Otabek KARIMOV ve diğerleri
(bkz. ekli tablo)
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma
riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi ve geri gönderme
merkezindeki tutulma koşulları nedenleriyle aile hayatına saygı hakkı ve kötü
muamele yasağının, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, idari gözetim kararına itiraz kabul
edildiği hâlde lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle de adil
yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Ekli tabloda sıralanan başvuruların başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvurular Komisyonlara
sunulmuştur.
3. Komisyonlarca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölümler tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvurucuların bir kısmı, bireysel başvuru harç ve
masraflarını karşılama imkânlarının bulunmadığını belirterek adli yardım
talebinde bulunmuştur.
5. Bölümler tarafından bir kısım başvurucu hakkında sınır
dışı etme işlemlerinin geçici olarak (tedbiren) durdurulmasına karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Muhtelif ülkelerin vatandaşı olan başvurucular
hakkında farklı tarihlerde 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesi kapsamında ilgili valilikler
tarafından sınır dışı etme kararı tesis edilmiş, ayrıca başvurucuların bir
kısmı idari gözetim altına alınarak geri gönderme merkezlerine konulmuştur.
8. Bir kısım başvurucu, haklarında alınan sınır dışı etme
kararlarının iptali için yetkili idare mahkemelerinde dava açmıştır. Sınır dışı
etme işlemleri idare mahkemelerinin kesin nitelikteki kararlarıyla iptal
edilmiştir. Bazı başvurucular hakkındaki sınır dışı işlemlerinin ise idare
tarafından geri alındığı anlaşılmıştır.
9. Bunun yanında belirtilenler dışındaki başvurucuların
menşe veya farklı bir ülkeye gitmek amacıyla kendi istekleriyle Türkiye'den
çıkış yaptıkları anlaşılmıştır.
10. Diğer taraftan tüm başvurucular, itirazları üzerine
geri gönderme merkezlerinden farklı tarihlerde yetkili sulh ceza
hâkimliklerince veya idare tarafından resen salıverilmişlerdir.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. İlgili hukuk için bkz. A.A. ve A.A. [GK], B.
No: 2015/3941, 1/3/2017; B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§
19-38.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 4/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talepleri Yönünden
13. Adli yardım talebinde bulunan başvurucuların başvuru
giderlerini karşılayabilecek ölçüde mal varlıklarının bulunmadığı ve
taleplerinin dayanaktan yoksun olmadığı anlaşılmış olup 12/1/2011 tarihli ve
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca adli yardım taleplerinin kabulü ile yargılama giderlerini ödemekten
geçici olarak muaf tutulmalarına karar verilmesi gerekir.
B. İdari
Gözetim Kararına İlişkin İddia
14. Başvurucular; idari gözetim altında tutulmaları
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, insan haysiyetiyle bağdaşmayan
koşullarda geri gönderme merkezinde tutulmaları nedeniyle de kötü muamele
yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve bu konularda şikâyetlerini ileri
sürebilecekleri etkili bir başvuru mekanizması bulunmadığını ifade etmişlerdir.
15. Anayasa Mahkemesi B.T. ([GK], B. No:
2014/15769, 30/11/2017) başvurusunda idari gözetim altında tutulma yerlerinin
yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir
kamu hizmeti olduğunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı
doğrudan etkilenenlerin idari yargıda tam yargı davası açabileceğini, teorik
düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf bilgi eksikliği nedeniyle-
fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını
belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk mekanizmasının tam
yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
16. Anayasa Mahkemesi aynı başvuruda, idari gözetimi sona
erdirilen başvurucuların hukuka aykırı olarak idari bir kararla
özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları nedeniyle uğradıklarını öne sürdükleri
maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma,
yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam
yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvuruların incelenmesinin bireysel
başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varmıştır (B.T.,
§ 73; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37).
17. Anayasa Mahkemesi R.M. ve diğerleri (B. No:
2015/19133, 17/4/2019) başvurusunda bir kez daha yukarıda yer verilen ilkelere
bağlı kaldığını vurgulamıştır (aynı kararda bkz. § 31). Başvurucuların geri
gönderme merkezinde tutulmaları nedeniyle kötü muamele yasağı ile kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiaları bakımından açıklanan
ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
19. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle
mevcut başvurular yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari
davaların süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması
zorunluluğu hasıl olmuştur.
20. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde
açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların
süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir.
Öte yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki
içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce
tam yargı davası yolu tüketilmeden, doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan
müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
bulunmasını müteakip açılacak davalarda dava açma süresinin derece
mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim haklarının ihlaline neden
olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T.,
§ 59).
21. Kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik
kararı verildiğinden anılan yasak ve hakla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40.
maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasının bu
aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
C. Lehe Vekâlet
Ücretine Hükmedilmediğine İlişkin İddia
22. Bir kısım başvurucu, sulh ceza hâkimliklerince idari
gözetim kararına itirazları kabul edilmesine rağmen lehlerine vekâlet ücretine
hükmedilmemesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında, anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara
uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
24. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik
kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini
taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek
nitelikte olsa bile kanunda belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez
bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).
25. Somut olayda başvurucular, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne
göre lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Başvurucuların iddialarının özü mahkemeye erişim ve mülkiyet haklarının
ihlal edildiğine yönelik olup başvurucular tarafından dile getirilen
şikâyetlere benzer şikâyetlerin Anayasa Mahkemesince daha önce incelendiği ve
ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır.
26. Başvurucular açısından önem taşıyan husus, kesin
nitelikteki kararla yararlarına bir miktar vekâlet ücreti takdir edilmemesidir.
Takdir edilmeyen vekâlet ücreti nedeniyle başvurucuların içinde bulunduğu
kişisel koşullara göre kendilerine ciddi anlamda zarar verdiği ve
kendileri için ne denli önemli olduğu hususunda herhangi bir açıklamalarının
olmadığı da gözetildiğinde önemli bir zarar olduğu kanaatine ulaşılamamıştır
(benzer yöndeki bir değerlendirme için bkz. Daygınat Magomedzhamılova ve
diğerleri, B. No: 2015/516, 20/3/2019, §§ 33-42).
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın yorumlanması ve
uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucuların da önemli bir zarara
uğramadığı sonucuna varıldığından anayasal ve kişisel önemden yoksun olduğu
anlaşılan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Sınır Dışı
Etme İşlemine İlişkin İddia
28. Başvurucular; ülkelerine geri gönderildikleri
takdirde hayatlarının tehlike altında olacağını, kötü muamele görme riskiyle
karşı karşıya kalacaklarını, aile bütünlüklerinin bozulacağını belirterek aile
hayatına saygı ve yaşam hakları ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini
iddia etmişlerdir.
29. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (ç) bendi şöyledir:
“(1) Bölümler ya da Komisyonlarca
yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
…
c) İhlalin ve sonuçlarının ortadan
kalkmış olması.”
30. Kişinin yaşamının tehlikeye girebileceğine, kötü
muameleye tabi tutulacağına veya aile bütünlüğünün bozulacağına dair risk
bulunan bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verildiği durumlarda bu
kapsamdaki ihlal iddialarının incelenebilmesi için sınır dışı kararının
uygulanmış olması ya da uygulanmasının önünde bir engel bulunmaması gerekir.
31. Bir kısım başvurucu hakkında alınan sınır dışı etme
kararlarının ilgili idare mahkemeleri tarafından iptal edildiği veya idare
tarafından geri alındığı görülmüştür (bkz. § 8). Dolayısıyla bireysel başvuruya
konu edilen sınır dışı etme kararlarının uygulanma ihtimalinin ortadan kalktığı
anlaşılmaktadır.
32. Bazı başvurucuların ise kendi istekleriyle menşe ya
da farklı bir ülkeye gittikleri anlaşılmıştır. Gönüllü olarak Türkiye'den
ayrılan başvurucular yönünden sınır dışı etme işleminin herhangi bir sonuç
doğurmayacağı, diğer bir deyişle iddia edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kalkmış olacağının kabulü gerekmektedir.
33. Diğer taraftan belirtilen durumların varlığına rağmen
başvuruların incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden
bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvuruların bu kısımlarının
ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması nedeniyle düşmesine karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinde bulunan başvurucuların
taleplerinin KABULÜNE,
B. 1. Sınır dışı etme işleminden dolayı kötü muamele
yasağının ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ihlalin
ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması nedeniyle DÜŞMESİNE,
2. İdari gözetim altında tutmadan dolayı kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Lehe vekâlet ücretine hükmedilmediğine ilişkin
iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Sınır dışı etme işlemlerine ilişkin tedbir
kararlarının SONLANDIRILMASINA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi
kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF
TUTULMASINA,
E. Diğer başvurucular tarafından yapılan yargılama
giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
F. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi
Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 4/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.