TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BAYRAM ÖZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/41781)
|
|
Karar Tarihi: 23/6/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI
|
Başvurucu
|
:
|
Bayram ÖZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, gözaltında kötü muamele şikayetleriyle ilgili
dilekçe verilmesine rağmen ceza soruşturması başlatılmaması nedeniyle kötü
muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 20/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmiştir.
5. Komisyonca 30/10/2019 tarihinde başvurunun mülkiyet
hakkı, adil yargılanma hakkı, özel hayata saygı hakkı, kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı ile kötü muamele yasağının gözaltında ve ceza infaz kurumundaki
tutma koşullarına yönelik şikâyete ilişkin kısmının kabul edilemez olduğuna,
gözaltında kötü muamele ve hakarete maruz kalma nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiğine yönelik şikâyete ilişkin kısmının kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
10. 1977 doğumlu olan başvurucu, hâkim olarak görev
yapmakta iken 15 Temmuz darbe teşebbüsü ertesinde Fetullahçı Terör
Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olması şüphesiyle 21/7/2016
tarihinde tutuklanarak ceza infaz kurumuna konulmuştur.
11. Başvurucu 8/8/2016 tarihli "tutukluluğumun
kaldırılarak tahliyemin sağlanması" konulu, nöbetçi Ankara Sulh
Ceza Mahkemesine hitaben yazdığı, sekiz sayfadan ibaret dilekçesiyle, hayati
tehlike oluşturan sağlık sorunu ve diğer tüm nedenlerle soruşturma işlemleri
sırasında birçok temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğini belirterek
hakkındaki tutukluluk kararının kaldırılmasını, mümkün olmadığı takdirde
hakkında adli kontrol uygulamasını talep etmiştir.
12. 8/8/2016 tarihli bu dilekçenin inceleme konusu
şikâyete ilişkin "Gözaltı Sürecinde Yaşanan Hukuka Aykırılıklar"
başlıklı kısmında başvurucu, gözaltına alındıktan sonra sabaha kadar polis
aracında tutulduğunu, Ankara Adliyesinde iki gün boyunca elleri kelepçeli
olarak, duvara yaslanmış şekilde bekletildiğini, 36 saat beklemenin ardından
yorgun ve uykusuz biçimde sorguya çıkartıldığı için bu durumunun psikolojisini
ve dolayısıyla savunma yapmasını olumsuz etkilediğini ifade etmiştir.
13. Başvurucu 21/9/2016 tarihli "tutukluluğumun
kaldırılması talebidir" konulu, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına (Savcılık) hitaben yazdığı, iki sayfadan ibaret dilekçesiyle,
ölüm riski yüksek olan rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakılmasını, bu durumun
mümkün olmaması halinde adli kontrolle serbest bırakılmasına karar verilmek
üzere dosyasının ilgili hâkimliğe sevk edilmesini talep etmiştir.
14. 21/9/2016 tarihli bu dilekçenin "İnceleme
Konusu" kısmında başvurucu, gözaltında siyah takım elbiseli birinin
küfürlerine maruz kaldığını, Ankara Emniyet Müdürlüğünden kamera görüntüleri
celbedilmesi hâlinde bu eylemin anlaşılacağını, 36 saat boyunca kelepçeli
olarak kaldığını ve uzun süre boyunca yüzü duvara dönük şekilde ayakta
beklediğini, bu muamelenin ardından sorguya çıkarıldığını, sağlık sorunları
nedeniyle hastaneye dört beş jandarma görevlisi eşliğinde kelepçeli bir biçimde
sevkinin sağlandığını ifade etmiştir.
15. Başvurucu 20/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
16. Başvurucunun diğer şikâyetlerinin yanı sıra
gözaltında kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin 21/9/2016 tarihli dilekçesine
rağmen Savcılıkça soruşturma başlatılmadığından şikâyet etmesi nedeniyle
Savcılıktan bu hususta bilgi talep edilmiştir.
17. Savcılığın 15/10/2018 tarihli cevabında 21/9/2016
tarihli dilekçeye ilişkin herhangi bir soruşturma kaydı bulunmadığı
bildirilmiştir.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 23/6/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu, gözaltında ve adliyede insanlık dışı ve
aşağılayıcı muameleye tabi tutulduğunu iddia ederek 8/8/2016 ve 21/9/2016
tarihli dilekçelerinde bu hususu şikâyet etmesine rağmen soruşturma yapılmaması
nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Bakanlık görüşünde, başvurucunun gözaltına
alınmasından sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alınan savunmasında
gözaltında kendisine uygulandığını iddia ettiği kötü muameleye ilişkin herhangi
bir şikâyet dile getirmediği, iddialarını tutuklamaya itiraz dilekçelerinde
belirttiği, soruşturma aşamasında başvurucunun bir avukatın hukuki yardımından
faydalandığı hususu gözönüne alındığında soruşturmacı makamlara başvurmadığı ifade
edilerek başvurucunun iddialarını adli ve/veya idari bir merci önünde dile
getirme hususunda gereken özeni göstermediği yönünde görüş bildirilmiştir.
21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki
iddialarını yinelemiş, ek olarak Savcılıktaki ifadesinde kötü muameleden
bahsetmemesinin aleyhe değerlendirilemeyeceğini, sanık olarak yargılandığı
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 24/10/2017 tarihli dilekçesiyle kötü muamele
hususunu dile getirdiğini beyan etmiştir.
B. Değerlendirme
22. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği
Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu
makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli
özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, § 17).
23. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı
olarak ve Anayasa'nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi
tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde etkili bir
soruşturma yapılması gerekir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve
cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 25).
24. Usul yükümlülüğünün bir olayda gerektirdiği
soruşturma türünün bireyin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının esasına
ilişkin yükümlülüklerin cezai bir yaptırım gerektirip gerektirmediğine bağlı
olarak tespiti gerekmektedir. Kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu
meydana gelen ölüm ve yaralama olaylarına ilişkin davalarda Anayasa’nın 17.
maddesi gereğince devletin ölümcül ya da yaralamalı saldırı durumunda
sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte
cezai soruşturmalar yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 55). Ancak etkili bir soruşturmanın
başlatılabilmesi için öncelikle kötü muamele iddialarının uygun delillerle
desteklenmesi gerekir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).
25. Öte yandan bir şikâyet yapılmadığında bile kötü
muameleyi gösteren yeterli belirtiler olduğunda soruşturma açılması
sağlanmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, §
116).
26. Somut olayda başvurucu; gözaltında bulunduğu esnada
hakarete uğradığını ve kasıtlı olarak elleri kelepçeli bir vaziyette uzun süre
ayakta bekletildiğini, buna karşın Savcılıkça iddialarının araştırılmadığını
ifade ederek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Başvurucunun iddiaları açısından etkili hak arama
yolunun ceza soruşturması olduğu anlaşılmakla birlikte başvuru konusu olaya yönelik
resen ya da başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılmış bir ceza soruşturması
bulunmadığı tespit edilmiştir.
28. Başvurucunun kolluk görevlileri hakkında usulüne
uygun şekilde Savcılığa şikâyette bulunmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucu,
tutukluluk hâlinin sona ermesi talebiyle Hâkimliğe ve Savcılığa hitaben yazdığı
dilekçelerde uzun süreli kelepçeli kaldığından ve hakarete uğradığından
bahsetmiş ise de söz konusu ifade başvurucunun tutukluluk hâlinin sona ermesini
gerektiren nedenlerinden biri olarak açıklamıştır. Dolayısıyla başvurucunun
dilekçelerinden kötü muameleye ilişkin bir şikâyetinin olduğu açıkça
anlaşılamamaktadır.
29. Öte yandan kamu görevlilerince gerçekleştirildiği
iddia edilen kötü muamele iddialarına ilişkin olarak devletin resen soruşturma
yükümlüğünün bulunmasıyla birlikte soruşturma yükümlülüğünün başlaması için
öncelikle savunulabilir bir iddianın varlığı gerekmektedir. İddianın
savunulabilir olması da makul kanıtlarla desteklenmesine bağlı olup soruşturma
makamlarınca kötü muameleyi gösteren yeterli veri olduğu takdirde resen
soruşturma yükümlülüğünün doğduğu varsayılmaktadır.
30. Bu bağlamda başvuru konusu olayda tutukluğunun
kaldırılması amacıyla başvurucu tarafından hazırlanan her iki dilekçede de
başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin birtakım ifadeler
bulunmakta ise de bu ifadelerin soruşturmaya elverişli şekilde yeterince
somutlaştırılmamış olduğu ve başvurucunun kötü muameleye uğradığına ilişkin
iddialarını destekleyen bir verinin başvuru dosyasına yansımadığı nazara alındığında
Savcılıkça resen soruşturma başlatılmamasının Anayasa'nın 17. maddesi yönünden
sorun teşkil etmediği sonucuna ulaşılmıştır.
31. Bu durumda başvurucunun bireysel başvurudan önce
şikâyetlerini usulüne uygun şekilde yetkili mercilere iletmemiş ve hukuk
düzeninde var olan yargısal yolları tüketmemiş olduğu değerlendirilmiştir.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/6/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.