TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HACI OSMAN KAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/41934)
|
|
Karar Tarihi: 16/2/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Hacı Osman
KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Kübra
KAYA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hâkimlik mesleğinden çıkarılmaya karar verilmesi ve
bu kararın doğurduğu hukuki sonuçlar nedeniyle Anayasa'da düzenlenen bir kısım
hak ve ilkelerin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. 15 Temmuz 2016 gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde
örgütlenmiş bir grup tarafından darbe girişiminde bulunulmuştur.
7. Bu kapsamda devletin yetkili organları tarafından tehdit
değerlendirmesi yapılarak başta Fetullahçı Terör
Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) olmak üzere demokratik anayasal
düzene, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine, millî güvenliğe yönelik tehdit
oluşturan tüm terör örgütlerine ve illegal yapılanmalara karşı tedbirler
alınması kararlaştırılmıştır.
8. Anılan tedbirler kapsamında olağanüstü hâl ilan edilmiş ve
birçok olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi çıkarılmıştır.
9. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar
Kurulunca 22/7/2016 tarihinde kararlaştırılan 667 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) 23/7/2016
tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. 667 sayılı KHK'nın 3. maddesinde yargı mensuplarından
terör örgütlerine veya MGK’ca devletin millî
güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden
çıkarılmalarına karar verileceği hususları düzenlenmiştir.
10. 1/7/2016 tarihli ve 6723 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle
4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'na geçici 15. madde
eklenmiştir. Anılan geçici maddede, 6723 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği
tarihte Yargıtay üyelerinin üyeliklerinin sona ereceği düzenlenmiştir. O
tarihte Yargıtay üyesi olan ve Kanun gereğince üyeliği sona eren başvurucu,
yeniden Yargıtay üyesi seçilmeyerek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)
tarafından 1/8/2016 tarihinde Yargıtay tetkik hâkimliğine atanmıştır.
11. Başvurucu, Yargıtay tetkik hâkimi iken FETÖ/PDY örgütü ile
iltisak ve irtibatı sabit görülerek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
24/8/2016 tarihli ve 2016/426 sayılı kararı ile 667 sayılı KHK kapsamında
başvurucunun meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına
karar verilmiştir.
12. Başvurucu, 7/9/2016 tarihinde anılan kararın kaldırılması
için HSYK'ya başvurarak yeniden inceleme talebinde
bulunmuştur. Başvurucunun talebi, HSYK Genel Kurulunun 29/11/2016 tarihli ve
2016/434 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
13. Başvurucu, ret kararından 30/11/2016 tarihinde haberdar
olmuştur.
14. Başvurucu 29/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
15. Bireysel başvuru yapılması sonrasında Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 2/1/2017 tarihinde kararlaştırılan
685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname 23/1/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan KHK'da, 667 sayılı KHK'nın 3. maddesi
uyarınca başvurucu gibi meslekten çıkarılan yargı mensupları ile ilgili
düzenlemelere de yer verilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. İlgili Mevzuat
16. Anayasa’nın “Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu” kenar başlıklı 159. maddesinin onuncu
fıkrası şöyledir:
"Kurulun meslekten çıkarma cezasına
ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine
başvurulamaz."
17. 11/12/2010 tarihli ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu Kanunu’nun “Yeniden inceleme,
itiraz ve yargı yolu” kenar başlıklı 33. maddesinin (5) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Genel Kurulun veya dairelerin, meslekten
çıkarma cezasına ilişkin kesinleşmiş kararlarına karşı yargı mercilerine
başvurulabilir; diğer kararları yargı denetimi dışındadır. Meslekten çıkarma
kararlarına karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür. Bu davalar, acele işlerden
sayılır."
18. 667 sayılı KHK'nın “Yargı
mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler” kenar
başlıklı 3. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik
Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen
yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı
yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen ... hâkim ve savcılar hakkında
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunca ve Sayıştay meslek
mensupları hakkında Sayıştay Başkanının başkanlığında, başkan yardımcıları ile
Sayıştay Başkanı tarafından belirlenecek bir daire başkanı ve bir üyeden oluşan
komisyonca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına
karar verilir..."
19. 685 sayılı KHK'nın “Yargı
denetimi” kenar başlıklı 11. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
"22/7/2016 tarihli ve
667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde
Kararnamenin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 18/10/2016 tarihli ve 6749
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten
çıkarılmalarına karar verilenler, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde
ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava
açabilir."
20. 685 sayılı KHK'nın “Geçiş
hükümleri” kenar başlıklı geçici 1. maddesinin (4) numaralı
şöyledir:
"Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin
yayımlandığı tarihten önce 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 6749 sayılı Kanunun 3
üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun
olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenler, bu Kanun Hükmünde
Kararnamenin yayımlandığı tarihten itibaren altmış gün içinde 11 inci maddenin
ikinci fıkrasında yer alan hükümlere göre dava açabilir. Bu kapsamda idare
mahkemelerinde derdest olan davalar Danıştaya
gönderilir. Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımlandığı tarihten önce açılmış
olup da karar verilen dosyalarda da bu fıkra hükümleri uygulanır."
B. Danıştay İçtihadı
21. Danıştay 5. Dairesinin 4/10/2016
tarihli ve E.2016/8196, K.2016/4066 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"T.C. Anayasasının 139. maddesinde "
Hâkimler ve savcılar azlolunamaz, (...) Meslekten
çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, (...) veya
meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında
kanundaki istisnalar saklıdır." hükmüne, 159. maddesinin 8. fıkrasında,
"Kurul, ( ... ) meslekte kalmaları uygun
görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden
uzaklaştırma işlemlerini yapar; (... ) ." hükmüne ve10. fıkrasında ise
"Kurulun meslekten çıkarma cezasına
ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz."
hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, Anayasa, hakim
ve savcıların görevlerinin sona ermesi sonucunu doğuran işlemleri disiplin
cezaları vemeslekte kalmalarının uygun olmadığı
yolunda verilen kararlar olarak ikiye ayırmış, bunlardan sadece bir disiplin
cezası olan meslekten çıkarma cezasına karşı yargı yolunu açık tutmuştur.
(...)
Buna göre KHK’nın
3. ve 4. maddelerinde öngörülen meslekten veya kamu görevinden çıkarma; adli
suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı
olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette
bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını
ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.
Bu durumda, davacı hakkındaki, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu'nun 24.08.2016 tarih ve 2016/426 sayılı
kararının disiplin suçu işlenmesi
karşılığında uygulanan ve yargı denetimine tabi bir disiplin cezası olan
meslekten çıkarma cezası niteliğinde olmadığı dikkate
alındığında,6087 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 33. maddesi'nde
yer alan hüküm uyarınca, ilk derece mahkemesi
olarak Danıştay'da görülebilecek bir uyuşmazlık bulunmadığından,
çözümünde idari yargıda genel görevli yargıyeri olan
idare mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır." (Vurgulamalar
Danıştay tarafından yapılmıştır).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 16/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten
çıkarılmasına ilişkin karara karşı gidilebilecek bir yargı yolu bulunmaması
nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız
mahkemede yargılanma hakkının; kesin hükümle mahkûm edilmeden FETÖ/PDY örgütü
ile iltisak ve irtibatı sabit görülmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihraç
kararında şahsileştirme yapılmaması, her hâkim yönünden kararda ayrı gerekçeye
yer verilmemesi, bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecek olması, avukat
dahi olamaması, emeklilik hakkının elinden alınması ve bu kararın hukuka aykırı
olarak birçok hukuki sonuç doğurması nedenleriyle adil yargılanma hakkının
diğer güvencelerinin; kamu hizmetlerine girme, çalışma, sosyal güvenlik ve
mülkiyet haklarının, suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ve kötü muamele
yasağının; silah ruhsatının iptal edilmesi, ihraç kararı kesinleşmediği hâlde
maaşının bir dönem ödenmemesi nedenleriyle maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkının; terör örgütü üyesi ilan edilmesi, hâkim kararı olmadan elde edilmiş
delillerle karar verilmesi, adil bir yargılama yapılmadan meslekten çıkarılması
ve yeniden inceleme talebi kabul edilenlerle kendisi arasında eşit
davranılmaması nedenleriyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve
ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlallerin ortadan
kaldırılması ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
24. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
26. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan başvuru yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan
hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece
mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve
bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
27. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia
edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde
başvurulabilecek ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru
yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu
ilke uyarınca başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal
mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve
kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve
başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, § 17).
28. 685 sayılı KHK’da; 667 sayılı KHK’nın 3. maddesinin (1)
numaralı fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten
çıkarılmalarına karar verilenlerin kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün
içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava
açabilecekleri ve bu kişilerden daha önce dava açmış olanların idare
mahkemelerinde derdest olan veya karar verilen dosyalarının Danıştaya
gönderileceği hükme bağlanmıştır. Böylelikle667 sayılı KHK'nın 3. maddesi
kapsamında meslekten çıkarılan yargı mensuplarının bu karara karşı Danıştaya dava açabilecekleri açıkça belirtilmiş ve anılan
uyuşmazlıkların çözümünde idari yargıda hangi yargı yerinin görevli olduğuna
yönelik uygulamada yaşanan tereddütler giderilmiştir. Daha önce dava açanlar
yönünden de geçiş hükümleri ihdas edilmiştir.
29. Buna göre 685 sayılı KHK'da belirginleştirilen dava yolunun
başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir yargı yolu
olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden başvurunun incelenmesinin
bireysel başvurunun "ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna
varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
16/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.