TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ERKAN BAYDAR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/428)
Karar Tarihi: 13/6/2019
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M.Emin KUZ
Recai AKYEL
Raportör
Volkan SEVTEKİN
Başvurucu
Erkan BAYDAR
Vekili
Av. Mustafa BOZKURT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Türk Silahlı Kuvvetleri emekli personeli olan başvurucunun ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetleri sosyal tesislerine girişinin süresiz yasaklanmasının özel hayatın gizliliği hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/1/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık cevabında, başvuruya ilişkin olarak görüş bildirilmesine gerek görülmediği belirtilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde astsubay statüsünde görev yaptığı dönemde kurum içinde bazı personelle ilgili olarak yürütülen idari soruşturmaya başvurucu da dâhil edilmiştir. Soruşturma kapsamında 27/2/2013 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmış ve başvurucuya cinsel yaşamına ilişkin sorular sorulmuştur.
9. Bu arada başvurucu 3/5/2013 tarihinde emekliye ayrılmıştır.
10. Soruşturma neticesinde Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde oluşturulan Kurul tarafından 26/9/2014 tarihinden geçerli olmak üzere başvurucunun Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) sosyal tesislerine girişinin süresiz yasaklanmasına karar verilmiştir. Karara dayanak olarak başvurucunun özel yaşamına ait ve mahremiyet alanında cereyan eden ilişkileri askerlik haysiyet ve şerefine dokunan fiiller olarak nitelendirilmiştir.
11. Başvurucu, sosyal tesislere girişinin süresiz yasaklanması işleminin iptali talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) 3/11/2014 tarihinde dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; dava konusu işlem sırasında emekli personel statüsünde bulunduğunu, hakkında ahlaki yönden somut bir şikâyet ve soruşturmanın söz konusu olmadığı sürece özel hayatının sorgulanamayacağını, ayrıca sosyal tesislerde askerlik hayatı ve emeklilik süresince hiçbir gayriahlaki davranış içinde olmadığını belirterek işlemin hukuken geçerli nedenlerden yoksun ve ölçüsüz olduğunu ileri sürmüştür.
12. AYİM Üçüncü Dairesinin 9/7/2015 tarihli kararıyla davanın reddine hükmedilmiştir. Kararda, cinsel içerikli faaliyetlerin başvurucu tarafından kabul edilmesi nedeniyle sübuta erdiği belirtilmiştir. Başvurucunun davranışlarına yansıyan ve askerî personel yönünden kabulü mümkün olmayan yaşam tarzının sosyal tesislerde TSK mensuplarının moral ihtiyaçlarını karşılamaya ve dayanışmayı artırmaya yönelik niyet ve amacı olumsuz etkilediği vurgulanarak sosyal tesislere girişin yasaklanması işleminin hukuka uygun olduğu kabul edilmiştir. Öte yandan bu eylemlerin alışkanlık ve yaşam tarzı hâline geldiği belirtilerek askerlik haysiyet ve şerefine dokunan fiillerden dolayı tedbir mahiyetinde tesis edilen işlemin ölçülü olduğu şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir.
13. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 3/12/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
14. Nihai karar 17/12/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 8/1/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Bireysel başvurunun incelenme sürecinde 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin birinci fıkrasının (E) bendiyle AYİM kaldırılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. İlgili hukuk için bkz. G.G. (GK), B. No: 2014/16701, 13/10/2016, §§ 23-30; Tevfik Türkmen (GK), B. No: 2013/9704, 3/3/2016, §§ 23-39; Yaşar Türkmen, B. No: 2014/5418, 15/2/2017, §§ 20-33; Mehmet Çakır, B. No: 2014/5121, 16/2/2017, §§ 19-27.
18. 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 98. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin sosyal ve moral ihtiyaçlarını karşılamak, dayanış-mayı artırmak, mesleki, sosyal gelişmelerini mümkün kılacak imkânları hazırlamak maksadıyla ve Genelkurmay Başkanlığının izni ile;
a) Orduevi ve bağlısı şubeler,
b) Askerî gazinolar, kışla gazinoları ve vardiya yatakhaneleri, kurulabilir ..."
19. 211 sayılı Kanun'un 99. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Belirli zamanlarda özel askerî eğitimlerin yapılması, personelin moral ve motivasyonuna katkı sağlanması maksadıyla Genelkurmay Başkanlığının izni ile özel, yerel veya kış eğitim merkezleri kurulabilir..."
20. 211 sayılı Kanun'un 100. maddesi şöyledir:
"Ordu evleri, askeri gazinoları ve kışla gazinoları askeri bina olup askeri mahal vasıf ve mahiyetini haizdir."
21. 6/9/1961 tarihli ve 10899 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği'nin "2- Ordu evleri ve askeri gazinolar" kenar başlıklı 664. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Bunlar askerî binalar olup askerî mahal vasıf ve mahiyetini haizdir.
...
4 - Subaylar, askeri memurlar ve astsubaylar ile bunların emeklileri orduevlerinin ve askeri gazinoların tabii üyeleridirler.
Tabii üyeler ile orduevleri, askeri gazino ve öteki askeri sosyal tesislerden yararlanma hakkına sahip diğer kişilerin (…);
b) Söz atma, sarkıntılık, ırz ve iffete tecavüz, askerlik haysiyet ve şerefine dokunan fiilleri işlemeleri veya orduevleri, askerî gazino ve öteki askerî sosyal tesislerde uyulması öngörülen kurallara uymamakta ısrar etmeleri halinde bunlar hakkında gerektiğinde yasal işlem yaptırılmakla birlikte bu tesislere girişleri Genelkurmay Başkanlığınca yasaklanabilir. Yapılan yasal işlem sonucunda bu fiilleri işlemedikleri anlaşılanlar hakkında, daha önce alınmış olan yasaklama kararı Genelkurmay Başkanlığınca kaldırılır..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 13/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu; kendi ifadesinden elde edilen ve kendi ifadesi dışında herhangi bir şekilde dış âleme (mesleki yaşantısına) yansımayan, özel hayatının gizliliği kapsamında kalması gereken bilgilere yönelik değerlendirmelere bağlı olarak sosyal tesislere girişinin süresiz yasaklanmasının ölçüsüz olduğunu ileri sürmüştür. Diğer yandan başvurucu; idari soruşturma sırasında baskıyla ve yasak usullerle alınan, özel yaşamına ait ve mahremiyet alanında cereyan eden ilişkilerine konu ifadesinin hukuka aykırı şekilde aleyhine delil olarak kullanıldığını, hakkında herhangi bir disiplin cezası ya da bir mahkûmiyet kararı bulunmamasına rağmen ve başarılı mesleki geçmişi de gözetilmeden emekli olduğu tarihten sonra tesis edilen işlem nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının, eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
24. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ...saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine dokunulamaz."
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucunun temel iddiasının dayanağını, özel hayat alanına ilişkin olan ve hukuka aykırı yöntemler kullanılmak suretiyle elde edilen birtakım bilgilere dayanılarak TSK sosyal tesislerine girişinin yasaklanması işleminin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurunun özel hayatın gizliliği hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
27. Özel hayata ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek askerlik haysiyet ve şerefine dokunan fiiller sebebiyle başvurucunun TSK sosyal tesislerine girişinin yasaklanması işlemi tesis edilmesinin özel hayatının gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğu açıktır (Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, § 34; G.G., § 43).
28. Anılan müdahalenin ihlal oluşturmaması için Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama ölçütlerine uygun olması gerekir.
29. Başvuruya konu işleme dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri dikkate alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu, askerî disiplinin ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin sağlanması, bu itibarla millî güvenliğin korunması şeklinde meşru amaç taşıdığı anlaşılmaktadır.
30. Tesis edilen disiplin işlemlerinde ve bu işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı mahkeme kararlarında bireylerin özel hayatlarına ilişkin tutum ve eylemlerinin mesleki hayatları üzerindeki etkilerinin açıklanması, kamu hizmeti sunan ilgili kurumların işleyişi üzerindeki etkilerinin ve risklerinin ortaya konulması, bu hususlardaki değerlendirmelerin yeterli ve ikna edici gerekçelerle desteklenmesi, ayrıca tesis edilen işlemlerin bireylerin geçmiş mesleki sicilleri ve başarı durumları dikkate alınarak ölçülülük yönünden irdelenmesi gerekir (G.G., § 60).
31. Somut olayda, AYİM kararında da belirtildiği üzere başvurucunun mahremiyet alanında kalan hususların başvurucu ile ilgisi olmayan, güvenlik saikiyle yapılan bir idari soruşturma kapsamında kendi beyanlarına dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
32. Özel hayata ilişkin eylem ve davranışlarının mahrem kalması konusunda başvurucunun menfaati bulunmaktadır. Başvurucunun sosyal tesislere girişinin süresiz yasaklanması işleminde özel hayatı kapsamındaki mahremiyet hakkına ilişkin davranışları belirleyici olmuştur. Diğer yandan başvurucunun alenileşmesinde kendi rızasının olmadığı, tümüyle özel hayata ilişkin olduğu anlaşılan mahremiyetini ilgilendiren eylemlerinin sosyal tesisler ve bağlı bulunduğu kurum üzerindeki olumsuz etkileri ve riskleri ikna edici gerekçelerle açıklanmadığı gibi emekli statüsündeki başvurucu hakkında getirilen süresiz yasağın gereklilikleri de yeterli bir şekilde ortaya konulmamıştır.
33. Dolayısıyla özel hayat alanı kapsamında kaldığı anlaşılan birtakım davranışlara dayanılarak başvurucunun sosyal tesislere girişinin süresiz yasaklanmasının demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık oluşturduğu gibi başvurucu hakkında tesis edilen söz konusu işlemin ölçülü olmadığı ve anılan idari yaptırımın gerekçelerinin, başka bir ifade ile başvurucunun mahremiyet hakkına müdahaleyi haklı kılacak şekilde sosyal tesislere girmesinin sakıncalarının idari ve yargısal makamlar tarafından ilgili ve yeterli şekilde açıklanmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı ile (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
36. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
37. Başvuruda, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
38. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
39. Somut başvuruda özel hayatın gizliliği hakkı yönünden ulaşılan ihlal sonucunun AYİM tarafından verilen ret kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
40. Bu durumda başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkına yönelik ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
41. Öte yandan başvurucu tarafından tazminat talebinde bulunulmuş olmakla birlikte yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayatın gizliliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere -Anayasa'nın geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt bendi gereğince- YETKİLİ İDARİ YARGI MERCİİNE GÖNDERİLMESİNE (karar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü Dairesinin E.2014/79, K.2015/1054 sayılı dosyasıyla ilgilidir),
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.