TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÖNMEZ AHİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/43137)
|
|
Karar Tarihi: 3/4/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Fatih
HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Sönmez AHİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Özgen
HİNDİSTAN
|
|
|
Av. Vedat
Ahsen COŞAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve tutukluluğun makul
süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Tutuklamaya İlişkin
Süreç
8. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması
(FETÖ/PDY) ile bağlantılı suçlar nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında
17/2/2016 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde gözaltına alınmıştır.
9. Başvurucu 20/2/2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına sevk edilmiştir. Başvurucunun Savcılıktaki ifadesi şöyledir:
"... 1990-1996 yılları arasında İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenim gördüm. Öğrenim sürecinde
arkadaşlarımla öğrenci evinde kaldım. Babam dolmuşçuluk yapan bir kişidir. 1998
yılında İstanbul'da stajımı tamamladım ve askere gittim. 2000 yılı başlarında
Ankara Kızılay Ziya Gökalp caddesinde serbest avukatlık ofisimi açtım. İlkin yanlız olarak bu ofiste çalışmaktaydım. 2009 yılına kadar
bu şekilde yalnız olarak çalıştım. İşlerim çokta iyi değildi. Bu süreçte Türk
Telekom'un vekilliğini de yaptım. Şüphelilerden B.M.Y. ile üniversite yıllarına
dayanan bir tanışıklığımız vardı. Sanırım 2009 yıllarında B.M.Y. bey Armada AVM'de ofis açtığında tanışıklığım olması nedeni ile
hayırlı olsuna gittim. Bürosunun güzel olduğunu
gördüm. Ben de işlerim iyi olmadığı için yeni bir büro aramaktaydım. Şüpheli
B.M.Y.ye ofisinden bir oda kiralamak istediğimi söyledim. Kabul ederek bir
odayı bana ücretli bir şekilde kiraladı. B.M.Y.beyle kiralamış olduğum bu odaya ilişkin vergi
dairesine sunulacak şekilde resmi kayıtlara geçen kira sözleşmesi de yaptık. Bu
şekilde B.M.Y.ile aynı büroda çalışmaya başladık.Devam eden süreçte bugüne
kadar B.M.Y.nin kiracısı olmam devam etti. B.M.Y. ile
aynı büroda çalışmama rağmen her hangi bir iş ortaklığımız
olmamıştır. Zaman zaman bazı icra dosyalarında B. Beyin işçilerini icra takibi
için işe gönderdiğim olmuştur. Ben daha çok iş hukuku, aile hukuku ve basın
hukukuna ilişkin işleri takip etmekteydim. B. beyin ne tür işler takip ettiğini
tam bilemiyorum. Ancak sanırım İhale Hukuku ağırlıklı işleri vardı. Bu şekilde
çalışmamız devam ederken 2015 yılının sonuna doğru B. bey bana başka bir yere
taşınmak istediğini, müstakil bir villa aldığını söyledi. O dönemde ben de
ayrılıp müstakil bir büro açmak istememe rağmen maddi durumum buna el
vermiyordu. Bana istersen gel burada yine kiracılığa devam et deyince Rönesans
evlerinde almış olduğu villaya kendisi ile birlikte taşındım. Yine aynı şekilde
kiracılığım devam ederken işlerimizi ayrı olarak takip ettik. Hatta bu arada
ben kendisine bilahare C.D.nin villasını satın
aldığını öğrendiğimden 'niçin C.D.nin bürosunu
aldın.' dedim.
Bu büronun C.D.den alınması
safahatından hiç bir bilgim ve katkım olmadı. En son
büroya taşınırken büronun C.D.ye ait olduğunu öğrenmiştim. Bu arada ben kendim
için büro bakmaya da devam ettim. Taşımış olduğum yeni büroya ilişkin olarak da
şuan örneğini sunmuş olduğum sözleşme ile kira
sözleşmesi yaptık.
Yeni taşınılan yere geçmek istemediğim için
kendime yeni bir ofis bakıyordum. Bu süre içerisinde de avukatlığa devam
edebilmem için bir ofis adresimin olması gerekiyordu. O yüzden bahsi geçen
yerden bir oda kiraladım. Ve bu kira sözleşmesini vergi dairesine ibraz ettik.
Soruşturmada ismi geçen şüphelilerden A.T.Ç.
bacanağım olur. Kendisini üniversite yıllarından beri tanımaktayım. Kendisi
Aydınlı Grubun hukuk müşaviridir. 2004-2005 yıllarında grubun Ankara'da ki
çalışanlarına ilişkin iş davaları olmuştu. O dönemde ben grup adına iş
davalarının takibi için vekalet aldım. Bu sebeple Aydınlı Grubun vekaleti bana
verildi. Benden başka Ankara'da başka bir avukata vekalet verilip verilmediğini
hatırlamıyorum. A.T.Ç ile çok sık görüşmeyiz. Aile yakınlığı münasebeti ile
seyrek olarak görüşmelerimiz olmaktadır. Bir de 2015 yılı yaz aylarında bir
arsa alımı nedeni ile görüşmelerimiz olmuştu. Kentsel dönüşüme giren bir
gecekondunun arsa satışı durumu vardı. Oradan arsa almak için bir iki kez bana
para gönderdi. Arsa benim adıma alındı ancak ikimiz ortak almıştık. Güven
duyduğu için sadece benim adıma kayıt ve tescil işlemi yapıldı.
A.T.Ç.nin örgütle ilgili irtibatına dair hiç bir bilgim
yoktur. Eşlerimiz arasında da biraz soğukluk olduğu için çok sık görüşmeyiz.
Aynı evrak üzerinden soruşturma yürütüldüğünü
söylediğiniz F.Ö.yü B.M.Y.vasıtası ile tanıdım ve B. bey'in
arkadaşıdır. İstanbul'da serbest avukatlık yapar. Benimle bir ilgisi yoktur.
Bir dönem TFF de görev yaptığını duydum. O dönemlerde maç bileti ayarlama ve
sair yaptığı bu görevden kaynaklanan durumlar nedeni ile görüşmem olmuştur.
Bunun haricinde samimiyetim olan bir kişi değildir.
İfade başlangıcında vermiş olduğum hattı
yaklaşık 20 yıldır kullanmaktayım ... mail adresini kullanmaktayım.
Hatırladığım kadarıyla başka da mail adresim de yoktur.
Şüpheli Fetullah
Gülen ile her hangi bir bilgi ve irtibatım yoktur.
Kendisini bugüne kadar hiç bir şekilde yüz yüze
görmedim. Her hangi bir emir ve talimat almadım. Var
olduğu iddia edilen yapılanması ile hiç bir ilgim
yoktur.
M.S.Ö. ve G.S. isimleri hafızama yabancı
gelmeyen isimlerdir. Sanırım avukat olduklarını hatırlıyorum. Samsun'da yahut
başka bir yerde bir avukatlık işi ile ilgili görüşmüş olabileceğimi
hatırlıyorum. Ancak detaylarını bilemiyorum. Bu kişilerin devam eden süreçte
hâkimlik sınavlarını kazandıklarını twitter'dan
öğrenmiştim. Sanırım uzun yıllar önce bir şirketin avukatlığını yapmaktayken
bana yahut B. beye bir icra işi göndermiş olabilirler. Çok samimi olduğum,
görüştüğüm, bildiğim kimseler değildirler.
Ben 2013 yılı Ağustos
ayından itibaren Genel Kurmay Başkanlığı sandığının sözleşmeli avukatıyım. Bu
kapsamda hukuki problemi olan rütbeli subaylar sandığa müracaat eder. Sandıkta
bizi tıpkı CMK avukatlığında olduğu gibi görevlendirme yaparak basın hukuku ile
ilgili davalarda takip etmemiz için görevlendirildik. Bu kapsamda çalışma
sistematiğimize göre hukuki sorunu olan paşalarımız ve diğer subaylar takip
edilecek iş nedeni ile vekalet vermeleri üzerine davalarını takip eder. Bir
başka avukatta daha vekalet olabilir ancak detayını bilmiyorum. Bu şekilde
çalıştığım dönemlerde şuan ki Genel Kurmay Başkanı .H.A.
önceki Genel Kurmay Başkanı N.Ö. diğer komutanlar H.C. ve diğer kişilere
ilişkin vekalet almıştım.
Vekaletname aldığım bu subay ve paşalardan
N.Ö. ve H.A. haricinde yüz yüze görüşmüşlüğüm olmuştur.
O dönemlerde Genel Kurmay Başkanlığı Hukuk
Müşavirliğinde Av. G. hanım bana ulaşarak şüpheli H.C.ye ilişkin tekzip ve
düzeltme başvuruları yapılması gereken durumları olduğunu söyleyerek H. beyle
irtibata geçmemi söyledi. Kendisini aradım. Vekalet bilgimi yolladım. Bu
görüşmem telefon ile oldu. O da vekaletnamesini yolladı. Zaten genel kurmaydan
başvuru yapılacak haberler bildirilmiş olduğundan ben de bu haberlere ilişkin
girişimlerde bulundum. Kendisinin şahsi hiç bir
davasını takip etmedim. Hatta MİT tırları soruşturması açılması sebebi ile beni
aradı. Kendisinin MİT tırları ile ilgili Çağlayan'a davet edildiğini belirterek
ifadesine katılmamı istedi. Ben de kendisine bu teklifi kabul edemeyeceğimi
söyledim. Şöyle ki; Genel Kurmayla yaptığımız anlaşmadan dolayı paşaların özel
işlerini takip etmediğimizi belirterek teklifini reddettim. Davalar ile ilgili
olarak H.C. ile görüştüm. Hatırladığım kadarıyla o dönemde bir
çok davası vardı.
Şüpheli H.C. ile ilk irtibatım basın
haberlerine ilişkin hukuki girişimler nedeni iledir. MİT tırlarının
durdurulmasına ilişkin adli süreç nedeni ile çok sonradan görüşme yaptık. İlk
görüşmelerimiz Genel Kurmay'ın talimatı üzerine
olmuştur.
Benim paralel yapı ile bu hukuki süreçlerde hiç bir irtibatım olmamıştır. 2010 yılında Fuat Avni
hesabından Tuğgeneral F.G.nin TSK içindeki paralel
elemanlarını deşifre ettiği şeklinde haber çıkması üzerine haberin tekzip
edilmesi amacı ile Genel Kurmay tarafından görevlendirilmem sonrası twitter hesabının kapatılması talebinde bulundum. Bu
talebim üzerin de Ankara 2. Sulh Ceza hâkimliğinin şuan
size örneğini sunmuş olduğum kararı ile twitter
hesabı kapatıldı.
İsmini belirtmiş olduğunuz şüphelilerden
A.T.Ç., B.M.Y. ve F.Ö.ye ilişkin önceki paragraflarda beyanlarda bulunmuştum.
Ö.F.K.nın Aydınlı Grubun sahibi olması nedeni ile ismini duydum. Ancak
tanışıklığım yoktur. Diğer ismi geçen kişilerden sadece H.Ş.yi bilirim. Herhangi bir tanışıklığım yoktur.Diğer kişileri tanımam.
Küçükbay Yağ ve Deterjan San. A.Ş. isimli firma ile doğrudan bir ticari ilişkim
olduğunu hatırlamıyorum. Ancak sanırım üst paragrafta sorduğunuz G.S. isimli
avukat bu firmanın avukatıydı. Bu firmadan gelen icra işini yapmıştım. Ancak bu
firmanın yöneticilerini, sahiplerini, ne iş yaptıklarını, hangi ticari
ilişkileri olduğunu bilmem.
Çok uzun yıllardır pasaportum vardır. Belçika,
Hollanda, Fransa, Ukrayna, Kazakistan ülkelerine gittim. Bu gidişlerim tamamen
gezi amaçlıdır. Hatta Kazakistan'a Cumhurbaşkanlığının bir organizasyonu
dahilinde A.G.nin Cumhurbaşkanı olduğu dönemde
gitmiştim. Kazakistan'a turizm firması ile gittim. Diğer seyahatlerim tamamen
gezi ve turistik amaçlı, özel amacı olmayan gezilerdir. Paralel devlet
yapılanması üyeleri ile hiç bir gezi yahut seyahatim
olmamıştır.
Kesinlikle A.T.Ç.nin
tertip etmiş olduğu toplantı ve faaliyetlere katılmadım. A.T.Ç.nin
PDY ile irtibatının olup olmadığı hususunda hiç bir
bilgim yoktur. Ancak benim bu yapı ile hiç bir ilgi ve
bağlantım yoktur. Hiç bir faaliyete katılmadım.
Şu ana kadar Ankara'da Enerji Stratejileri
Derneğine üye oldum. Bu derneğin yönetim kurulu üyesiyim. Enerji Bakanlığının
organizasyonlarını yapar. Bu derneğin PDY ile hiç bir
irtibatı yoktur.
FETÖ/PDY yapılanması ile hiç
bir ilgim yoktur. Bu yapılanmanın yöneticisi olduğu söylenen hiç bir kişiden emir ve talimat almadım.
İddia edilen FETÖ/PDY yapılanması ile ilgim
yoktur. Ancak gelinen aşama ile görüyorum ki, devletimiz bu yapılanmayı tespit
etti ve üzerine gitmektedir. Bu tespitin yapılmış olması önemli bir husustur.
Zaten yargılamalar da devam etmektedir. Üst paragrafta da belirttiğim gibi bu
yapılanma lehine hizmet eden Fuat Avni aleyhinde bir davada ben açmıştım. Bu
yapı ile hiç bir ilgi ve irtibatım olamaz.
Yine sorulduğu için tekraren anlatmakta fayda
görüyorum. H.C. ile görüştüğüm tarihlerde bana hakkındaki soruşturma nedeni ile
vekilliğini yürütmem kapsamında ifadesine katılmamı istemişti. Ancak Genel Kurmay'ın bizi görevlendirme amacına aykırı olduğunu
düşündüğüm için bu teklifini kabul etmedim.
MİT tırlarının durdurulması olayına ilişkin
detaylı bir bilgim olmamakla birlikte, devlet güvenliği aleyhine bir eylem
olduğunu düşünüyorum. Atılı FETÖ/PDY yapılanmasına üyelik iddiasını kabul
etmediğim gibi, bu yapılanmaya hiç bir şekilde yardım
etmedim. Soruşturmada ismi geçen diğer kişilerin bu yapılanma içerisinde eylem
ve işlemlerde bulunup bulunmadıklarını bilemiyorum.
Üst paragraflarda bu villanın alınmasına
ilişkin bilgimi açıklamıştım. Tekraren belirtmek gerekirse bu büroyu B.M.Y.nin ne şekilde bulduğu, kaça aldığı, kimin
vasıtasıyla aldığı hususunda bilgim yoktur. Alım satımda hiç
bir katkım ve sorumluluğum yoktur. B.M.Y. beyin kredi ile büroyu
aldığını duydum.
Bu büroda ben tamamen bağımsız işleri olan
biriyim. Bu büroda benim gibi ... adlı avukatlarda kiracı olarak bağımsız
işlerini takip ederler.
Belirttiğim gibi bu büronun alınıp satılması
hususunda benim ilgi ve irtibatım olmamıştır. Şüpheli H.C. ile B.M.Y. arasında
ilgi ve irtibat yoktur. B.M.Y. benim sadece Genel Kurmay'ın
avukatlığını yaptığımı bilmektedir. Şahısları tanımaz. Bu büronun alınması ile
MİT tırlarının durdurulması olayının haber yapılması arasında bir irtibat olup
olmadığı hususunda diyebileceğim hiç bilgim yok.
Benim B.M.Y. ile ilgi ve irtibatım iş
ilişkisi, daha doğrusu kiracı, malik ilişkisi kapsamındadır. Bunun haricinde her hangi bir ilgi ve irtibatım yoktur."
"Ben görüşme yaptığım şahsın kim olduğunu
hatırlamıyorum. Zaten oradaki görüşmede gayrimenkulün mülkiyetini bizzat
aldığımı belirtmek istemedim. Biz avukatlarda dışarıya karşı etkileyici izlenim
bırakmak için bir konuşma tarzı vardır. Bu kapsamda bu sözleri söyledim. Yoksa
bu büronun alım satımı ile benim doğrudan hiç bir
ilgim olmadığı gibi dolayısıyla kayıt dışı gizli ortağı da değilim."
10. Savcılık, başvurucuyu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli
kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme,
devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla
açıklama ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından
tutuklanması istemiyle aynı tarihte İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk
etmiştir.
11. Hâkimlik aynı tarihte başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucu,
Hâkimlikte Savcılıktaki ifadesine benzer beyanda bulunmuştur.
12. İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği 22/2/2016 tarihinde
başvurucunun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini
siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin
gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla açıklama ve silahlı terör
örgütüne üye olma suçlarından tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili
kısımları şöyledir:
"... Şüpheli Sönmez Ahi'nin üzerine atılı
Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal
veya askeri casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli
kalması gereken bilgilerini casusluk maksadıyla açıklama, silahlı terör
örgütüne üye olma suçlarından CMK'nın 100. maddesinde
belirtilen kaçma ve delilleri karartma şüphesinin var kabul edildiği katalog
suçlardan olduğu, paralel devlet yapılanması ile ilgili olarak halen soruşturma
ve kovuşturma aşamasında davalar bulunduğu, MİT tırlarının durdurulması olayı
olarak kamuoyuna yansıyan soruşturma kapsamından da anlaşılacağı üzere, MİT'e
ait devlet sırrı niteliğindeki tırların durdurularak yardım faaliyetinin
deşifre edilmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve yöneticilerinin
uluslararası kamuoyunda teröre destek veren ülke algısının oluşturulmaya çalışıldığı,
bu kapsamda paralel devlet yapılanması içerisinde yer aldıkları iddiasıyla
haklarında soruşturma bulunan kişilerce sosyal medya hesaplarından paylaşımlar
yapıldığı, dizi senaryoları ve köşe yazıları ile bu algının oluşturulduğu, aynı
kapsamda MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin görüntülerin Cumhuriyet
gazetesinde 29/5/2015 tarihinde haber konusu yapıldığı, gizlilik kararı ve
yayın yasağı olmasına ve bunun kamuoyu tarafından bilinmesine rağmen söz konusu
yayınların yapıldığı, bu soruşturma kapsamında C.D. ve E:G.nin tutuklandıkları,
şüphelinin de bu tutuklanma sürecinden sonra C.D.ye ait Ankara'daki villanın
alımını B.M.Y. ile gerçekleştirdiğinin şüphelinin olaya ilişkin anlatımı,
30/12/2015 tarihli C. isimli bayanla yaptıkları telefon görüşme içeriği ile
sabit olduğu, MASAK raporunda belirtilen para trafiğine ilişkin tespitler ile
paralel devlet yapılanmasının yurt dışındaki kurumlarına yasa dışı olarak para
transferi yapan şahıslarla şüphelinin aynı tarihlerde yurt dışına giriş ve
çıkışlarının olduğunun kamera kayıtları ile sabit olduğu, para transferi yapan
bu şahıslarla ilgili soruşturmaların halen devam etmekte olduğu, şüphelinin de
paralel devlet yapılanması ile ilgisinin bulunduğuna dair İstanbul Emniyet
Müdürlüğüne 24/11/2015 tarihinde telefonla ihbarda bulunulduğu, ihbarda
şüphelinin paralel devlet yapılanmasının Ankara sorumlusu olarak belirtildiği,
ihbarda belirtilen A.T.Ç. ile şüphelinin bacanak olduğu, A.T.Ç.nin
Ömer kod adını kullandığı ve Fetullah Gülen ile
çekilmiş samimi fotoğraflarının bulunduğu, şüphelinin de A.T.Ç.yi
Ömer kod adı ile tanıdığı, şüphelinin 4/1/2016 tarihli M. isimli şahısla
yaptığı telefon görüşmesinden paralel devlet yapılanması içinde yer alan
kişilerden 'bizim grup' olarak bahsettiği M. isimli şahsında grubun bittiğini
ve grup üyelerinin yurt dışına kaçtığını belirttiği, şüphelinin de bu işin
sorumlusunun bacanağı olan Ömer kod adlı A.T.Ç. olduğunu belirttiği, şüphelinin
diğer şüpheliler ile birlikte örgüt liderinin talimatları doğrultusunda MİT'e
ait tırlarını durdurulması ait görüntülerini yayınlayan kişilere maddi menfaat
sağlamak suretiyle örgüt yararına faaliyette bulunmalarını sağladıklarını,
şüpheliden ele geçirilen dijital materyallerin ve diğer materyallerin halen
incelenmesinin yapılamadığı, şüphelilerden halen firarda olanların bulunduğu,
atılı suçların vasfı ve yasada öngörülen ceza miktarları ile ileride
tanıklığına başvurulacak kişilerin henüz dinlenmemiş olması gözetildiğinde,
delillerin henüz tam olarak toplanmamış bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde
adli kontrol kararının yetersiz geleceği anlaşıldığından ... tutuklanmasına ... [karar
verildi]"
13. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiş; başvurucunun
itirazı İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından -tutuklama kararındaki
gerekçelere atfen- kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek
reddedilmiştir.
14. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği 24/5/2016 tarihinde resen
yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye
olma suçundan tutukluluk hâlinin devamına, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini
ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin
gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin
etme ve devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk
amacıyla açıklama suçlarından ise
başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
15. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 15/1/2018 tarihli
iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası
açmıştır. Başsavcılık kamuoyunda (Millî İstihbarat Teşkilatı) MİT tırları
soruşturması olarak bilinen olay ve kamuoyuna ifşa hadisesine katıldıklarından
bahisle başvurucu ve diğer şüpheliler hakkında başlattığı soruşturmada devletin
gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin
etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken
bilgileri casusluk maksadıyla açıklama suçlarından "... şüphelilerin savunmalarının aksine eylemlere katıldıklarına
dair kamu davası açmaya yarar nitelikte delil elde edilememiştir ..."
şeklindeki gerekçeyle ek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
16. İddianamede öncelikle FETÖ/PDY hakkında genel bilgilere,
daha sonra ise başvurucuya ve diğer şüphelilere yönelik suçlama ve delillere
yer verilmiştir.
17. Bu bağlamda iddianamede başvurucunun işlediği iddia olunan
suça ve örgüt bağlantısına ilişkin olarak yer verilen olay ve olgular özetle
şöyledir:
i. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İstanbul Emniyet
Müdürlüğüne 24/11/2015 tarihinde telefonla yapılan ihbar üzerine başvurucu ve
aynı dosyada yargılanan A.T.Ç. ve F.Ö. hakkında soruşturma başlatılmıştır. Bu
soruşturma kapsamında 8/2/2016 tarihinde bir ihbarcının ifadesi de alınmıştır.
- 24/11/2015 tarihli ihbar içeriği şöyledir:
"Avukat A.T.Ç. kod adı 'Ömer Abi' Fetullah'a bağlı. Fatih Üniversitesi'nde öğretim üyesi,
Aydınlı Grup'ta öğretmenlik yapar. HSYK üyelerini giydiriyor. Tüm ihtiyaçlarını
karşılıyor. Aynı zamanda İ.Y.nin kızı Aydınlı Grupta
çalışıyor ve cemaate para yardımı topluyor. Z. abi ile ortaklar. Sönmez Ahi
isimli abi ise Ankara'da avukat ve Ankara'nın abisi. Her zaman Z.Ö. ile irtibat
halinde. T.nin elinde bir tane laptop bilgisayar var. Devletle ilgili bilgiler
var. H.A. ve B.K.T. aralarında bu bilgisayar dönüyor. Ayrıca F.Ö. adlı avukat
abi hâkimler ile konuşup her türlü davayı hallediyor. Gittiğimiz toplantılarda
telefonlarımızı toplayıp bir odaya kilitliyorlar. Daha sonra üzerimizi arayıp
ikinci bir telefon var mı diye bakıyorlar. A.T.Ç. geçen toplantıda Amerika'ya
kaçacağını söyledi."
- 8/2/2016 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü
Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğünde dinlendiği belirtilen ihbarcının
iddianamede yer verilen ifadesi şöyledir:
"A.T.Ç. isimli şahsın İstanbul'da avukat
olduğu, aslen Erzincan Refahiyeli olmasına rağmen 5 yaşından
beri İstanbul'da yaşadığı, en yakın arkadaşı H.A. ile birlikte cemaat evlerinde
yetiştikleri, dershane paralarını cemaatin karşıladığı ve FEM dershanesine
devam ettikleri, lise son sınıfta Altunizadede FEM Dersanesi'nin 5. katında Fetullah
Gülen'in makamında hizmetlisi oldukları, A.T.Ç.nin
hep Fetullah Gülen'in yanında kaldığı, eski adı Z.
iken o zamanlarda 'Ömer' lakabını kullandığı, herkesin onu o yıllarda 'Ömer'
olarak tanıdığı, daha sonra Z. ismini resmi olarak A.T. olarak değiştirdiği,
zaman içerisinde bütün çevresiyle ve akrabalarıyla ilişkisini kestiği, daha
sonra FEM dershanelerinde öğretmenlik yaptığı, en elit, zengin ve bürokrat
çocuklarıyla kendisinin ilgilendiği ve üniversiteye hazırlık dersleri verdiği
için Türkiye'de önemli kişileri çok iyi tanıdığı ve etkili biri olduğu, A.T.Ç.nin yedek subay olarak askerlik yaptığı, daha sonra
Işık Sigorta'da, elektrik kurumunda ve Pierre Cardin,
Polo gibi firmaların sahibi olan Aydınlı Grup'ta hukuk müşaviri ve Aydınlı Grup
sahiplerinden Ö.F.K.nin danışmanlığını yaptığı,
arkadaşı H.A.nın savcı olduğu, H.A.nın
eşi E.A.nın da hâkim olduğu ve karı koca savcı hâkim
olarak Çağlayan Adliyesi'nde çalışırken şu an Alanya Adliyesi'nde çalıştıkları,
A.T.Ç.nin cemaat adına polislerle, subaylarla ve
birçok yetkili kişilerle bizzat kendi evinde görüşmeler yaptığı, Aydınlı Grubun
polislere, adliye mensuplarına, müsteşarlara ücretsiz kıyafetler, hediyeler
dağıttığını, geçmişte A.T.Ç., H.A., D.Ç. isimli şahısların bir dava olunca
FETÖ/PDY ile alakalı davalara hangi hâkimin, hangi mahkemenin bakacağını
organize ettikleri, HSYK seçimlerinde etkili oldukları, ayrıca A.T.Ç.nin Fatih Üniversitesi Adalet Yüksek Okulu'nda
dersler verdiği, Paralel Yapının Adalet ve Hukuk Derneği'ni kurduğu, bu dernek
adı altında geziler, seminerler düzenledikleri, bu organizasyonları A.T.Ç.nin organize ettiği, bilirkişilere ve profesörlere bu
gezilerde rüşvet verildiği, dernek aracılığıyla Suriye, Fransa, Azerbaycan,
Makedonya, Bosna gibi ülkelere çok kere gidildiği, Bosna'ya 2012 Mayıs ayında Z.H.,
avukat B.K.T. ve A.T.Ç.nin beraberce gittikleri,
Bosna'ya cemaat avukatlarını defalarca götürdükleri, hâkim H.İ.Y.nin
geçmişte İstanbul 13. Ticaret Mahkemesi'nde görev yaptığı, bu dönemde ticari
davalarını bu hâkimin takip ettiği, kızı Avukat A.E.Y.nin
cemaatin avukatlığını yaptığı, hâkim H.İ.Y.nin
Yargıtay'da görevli olduğu dönemde, kızı Avukat A.E.Y.nin
2008'de Aydınlı Grupta A.T.Ç.nin sayesinde işe
alındığı, ama hiç çalışmadan maaş aldığı, bu hâkimin oğlu olan E.Y.nin ve gelini olan E.Y.nin de
o dönemde aynı şekilde Aydınlı Grup'tan maaş aldıkları, sonrasında işten
ayrıldıkları, Aydınlı Grup sahiplerinin babasının M.Ş.K. olduğu ve 82 yaşında olduğu,M.Ş.K.nın oğlu olan A.S.K.nın
H.Ş. ile çok yakın arkadaş olduğu ve Amerika'da olduğu, Ankara ilinde A.T.Ç.nin bacanağı olan avukat Sönmez Ahi ile irtibatlı
olarak işlerini yürüttüğü, Sönmez Ahi'nin yanında da; E.M.Ü., Ö.K., B.K.T.,
F.Ö., R.P. (eski savcı) isimli avukatların olduğu, Fetullah
Gülen cemaatinin şu andaki finans kasasının Z.H. olduğu, bu kişinin Aydınlı
Grup Genel Md. Yrd. ve Hûda İnşaatın sahibi olduğu,
para akışlarını fınans açıklarını bunların
karşıladığı ve cezaevindeki cemaat mensuplarının avukatlık ücretlerinden
geçimlerine kadar yardım edildiği, bu şahısların HSYK bağlantısının HSYK 3. Daire
Üyesi hâkim K.T. olduğu, avukatlar arası, istihbarat ve fınans
anlamında Ankara bağlantılarını D.Ç. isimli emekli bir albayın yürüttüğü, bu
şahsın MİT, Emniyet, Jandarma bağlantısının halen çok güçlü olduğu ve devam
ettiği, şu anda bile gözaltına alınacak kişiler hakkında önceden haberdar
olduğu, FETÖ/PDY örgütünün Büyükçekmece, Mimar Sinan, Beylikdüzü,
Bahçeşehir gibi yerlerde 20'ye yakın cafe nargile salonlarının olduğu ve büyük gelir
sağladıkları, A.T.Ç. ve 5-6 kişinin yurtdışına kaçma planlarının olduğu, A.T.Ç.nin 6 aylık Schengen vizesi
aldığı ve bu şahsın Hollanda'ya gideceği, Fetullah
Gülen'in şubat ayı içinde görüşmek üzere A.T.Ç.yi 3
günlüğüne çağırdığı, avukat A.A.nın hâkim K.K. ile
eskiden cemaat evlerinden çok samimi arkadaş oldukları, bahsedilen cemaat
avukatlarının, A.T.Ç.den emir alarak Yargıtay,
Danıştay'da cemaat firmaları ve mensuplarının davalarını takip edip, hâkimlere
rüşvet dağıttıkları, A.T.Ç.nin emekli albay D.Ç.den bilgi aldığı, F.S. ve Z.Ö.nün
yakalama kararı bilgisini aktaran kişinin D.Ç. olduğu, avukat A.T.Ç.nin cep telefonu numarasının ..., ev adresinin ...
olduğu, iletişimlerini gizlilik amacıyla whatsapp
tarzı bir program aracılığıyla yaptıkları, A.T.Ç.nin
bir emniyet müdürü ile de gizli bilgi alışverişinin olduğunu öğrendiği[ni] [ifade etmiştir.]"
ii. Soruşturma makamlarınca; C.D.nin
Ankara'da bulunan konutunu 2013 yılı Eylül ayında 1.500.000 Amerika Birleşik
Devletleri doları (USD) bedelle satışa çıkardığı ancak satamadığı, 29/5/2015
tarihinde MİT'e ait tırların durdurulması ile ilgili haberin Cumhuriyet
gazetesinde yayımlanmasından kısa bir süre sonra 25/6/2015 tarihinde C.D.ye ait
konutun 1.500.000 USD bedelle B.M.Y. tarafından satın alındığı belirtilmiştir.
Ayrıca Başvurucunun 30/12/2015 tarihinde C. isimli kişi ile yaptığı telefon
görüşmesinde geçen "C.D.nin
villasıydı bu, biz ondan aldık." şeklindeki konuşma üzerine
C.D.ye ait konutun FETÖ/PDY'nin amaçları
doğrultusunda örgüt talimatı ile B.M.Y. ve ortağı olduğu belirtilen başvurucu
tarafından birlikte satın alındığı değerlendirilerek B.M.Y. hakkında da
soruşturma başlatıldığı belirtilmiştir.
iii. Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı
(MASAK) tarafından düzenlenen rapora göre başvurucunun FETÖ/PDY ile ilişkisi
olduğundan bahisle haklarında işlem yapılan ve yurt dışı "Gülenist"
kuruluş olarak bilinen kuruluşlara para gönderen kişilerle parasal ilişkisinin
bulunduğu, başvurucu ile aynı gün yurt dışı seyahati yapan kişilerin örgütle
ilişkili kuruluşlarla parasal ilişki içinde bulunduğu belirtilmiştir. Bu
bağlamda;
- MASAK tarafından düzenlenen 19/2/2016 tarihli rapora göre;
başvurucuya 7/9/2015 tarihinde 25.000 TL ve 10/9/2015 tarihinde
15.000 TL para transferi yapan A.C.K.nın Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma
Bürosunca "Yurtdışında bulunan benzer
nitelikli kurumlarla aynı isimlerde Türkiye'de kurulan kuruluşlara, gerek Asya
Katılım Bankası A.Ş. tarafından verilen krediler gerekse Türk vatandaşı
şahıslar tarafından yoğun şekilde gerçekleştirilen para transferleri ile fon
aktarılması ve aktarılan bu fonların yurtdışındaki aynı isimli ya da farklı
isimli benzer nitelikteki, FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu değerlendirilen ve
birbirleriyle organik olarak ilişkili kuruluşlara transfer edilmesi"
hakkında yürütülen 2014/156758 sayılı soruşturma dosyası kapsamında 2/10/2014
tarihli MASAK raporuna istinaden görevlendirilen denetim elemanları tarafından
hazırlanan banka hesap hareketlerine ilişkin verilerin incelenmesi sonunda
İngiltere'de faaliyet gösteren ve açık
kaynaklara göre Gülenist kuruluş olduğu bilgisi
bulunan WISDOM SCHOLL unvanlı kuruluşa 27/11/2011 tarihinde 500 TL
para transfer etmesi nedeniyle soruşturma dosyasında isminin geçtiği
belirtilmiştir.
- Başvurucunun 23/8/2010 günü saat 12.07'de İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan çıkış yaptığı,A.S.G. isimlikişinin de aynı gün saat 12.15'te aynı havalimanından
çıkış yaptığı, bu kişinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/156758 sayılı
soruşturma dosyası kapsamında ABD'de faaliyet yürüten ve açık kaynaklara göre Gülenist
kuruluş olduğu bilgisi bulunan BROOKLYN AMITY SCHOOL unvanlı
kuruluşa 4/1/2013-11/2/2014 tarihleri arasında beş farklı işlemle eğitim ve
danışmanlık adı altında 57.409,23 TL para transfer ettiğinden bahisle
soruşturmada isminin geçtiği belirtilmiştir.
- Başvurucunun 19/10/2011 günü saat 06.25'te İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan giriş yaptığı, aynı gün saat 06.22'de İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan giriş yaptığı belirtilen R.H. isimli kişinin Kanada'da faaliyet
yürüten ve açık kaynaklara göre Gülenist kuruluş olduğu bilgisi bulunan CANADIAN
TURKISH FRIENDSHIP COMMUNITY (KANADA TÜRKİYE DOSTLUK DERNEĞİ) unvanlı kuruluşa
15/11/2012 tarihinde eğitim ve danışmanlık adı altında 100 TL para transfer
ettiğinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/156758 sayılı soruşturma
dosyası kapsamında adının geçtiği belirtilmiştir.
- Başvurucunun 11/1/2013 günü saat 09.04'te Ankara Esenboğa
Havalimanından çıkış yaptığı, A.R.G. isimli kişinin de aynı gün saat 08.37'de
aynı havalimanından çıkış yaptığı bu kişinin, Kanada'da faaliyet yürüten ve açık kaynaklara göre Gülenist
kuruluş olduğu bilgisi bulunan CANADIAN TURKISH FRIENDSHIP COMMUNITY
(KANADA TÜRKİYE DOSTLUK DERNEĞİ) ünvanlı kuruluşa 18/7/2012-18/3/2014 tarihleri
arasında on sekiz farklı işlemle eğitim ve danışmanlık adı altında 54.000 CAD
(Kanada Doları) para transfer ettiğinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
2014/156758 sayılı soruşturma dosyası kapsamında adının geçtiği belirtilmiştir.
- Başvurucunun 10/5/2013 günü saat 11.37'de İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan giriş yaptığı, aynı gün saat 11.09'da İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan çıkış yaptığı belirtilen A.A.K. isimli kişinin ABD'de faaliyet yürüten ve açık kaynaklara göre Gülenist
kuruluş olduğu bilgisi bulunan METROPOLİTAN EDUCATİON CONSULTİNG
SERVICES LLC. unvanlı kuruluşa 12/10/2012 tarihinde
eğitim ve danışmanlık adı altında 1.995 TL para transfer ettiğinden Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/156758 sayılı soruşturma dosyası kapsamında adının
geçtiği belirtilmiştir.
- Başvurucunun
13/5/2013 günü saat 17.27'de İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan giriş yaptığı,
aynı gün saat 17.22'de İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan giriş yaptığı
belirtilen L.E. isimli kişinin İngiltere'de faaliyet yürüten ve açık kaynaklara göre Gülenist
kuruluş olduğu bilgisi bulunan WISDOM SCHOOL unvanlı kuruluşa
11/7/2014 tarihinde eğitim ve danışmanlık adı altında 10.900 TL para transfer
ettiğinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/156758 sayılı soruşturma
dosyası kapsamında adının geçtiği belirtilmiştir.
- Başvurucunun
13/5/2013 tarihinde saat 17.27'de İstanbul Atatürk Havalimanından giriş
yaptığı, aynı gün saat 17.05'te İstanbul Atatürk Havalimanından giriş yaptığı
belirtilen N.A. isimli kişinin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca
FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlarla ilgili olarak yürüttüğü 2014/47593 sayılı
soruşturması kapsamında şüpheli olarak adının geçtiği belirtilmiştir.
- Başvurucunun 18/9/2011 günü saat 19.53'te İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan giriş yaptığı, İstanbul Atatürk Havalimanı'na aynı gün saat
19.58'de giriş yaptığı belirtilen N.D. isimli kişinin FETÖ/PDY adına himmet
topladıkları ve bu paraları örgüte aktarmak suretiyle finansman sağladıkları
yönünde Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) yapılan ihbar üzerine
başlatılan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/110327 sayılı soruşturması
kapsamında şüpheli olarak adının geçtiği belirtilmiştir.
- Başvurucunun 19/10/2011 tarihinde saat 06.25'te İstanbul
Atatürk Havalimanından giriş yaptığı, İstanbul Atatürk Havalimanına aynı gün
saat 06.54'te giriş yaptığı yaptığı belirtilen S.T.
isimli kişinin, FETÖ/PDY adına himmet topladıkları ve bu paraları örgüte
aktarmak suretiyle finansman sağladıkları yönünde BİMER'e
yapılan ihbar üzerine başlatılan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
2015/110327 sayılı soruşturması kapsamında şüpheli olarak isminin geçtiği
belirtilmişti
iv. Başvurucunun irtibatlı olduğu belirtilen ve başvurucu ile
aynı dosyada FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan yargılanan;
- A.T.Ç.nin Bylock kullanıcısı olduğu, konutunda ve işyerinde yapılan
aramalarda FETÖ/PDY ile bağlantılı birçok basılı yayının ve örgüt lideri olan Fetullah Gülen'e ait konuşmaları içeren çok sayıda dijital
materyalin ele geçirildiği belirtilmiş; ayrıca FETÖ/PDY ile bağlantılı
kişilerle ilişkisi olduğuna dair HTS kayıtlarına yer verilmiştir. A.T.Ç.
beyanında özetle, başvurucunun bacanağı olduğunu, bunun dışında örgütsel bir
ilişkinin bulunmadığını, B.M.Y. isimli kişiyi de başvurucu ile aynı büroda
çalışmaları nedeniyle tanıdığını ifade etmiştir.
- F.Ö.nün Bylock kullanıcısı olduğu, 24/11/2015 günlü ihbar içeriğine göre
örgüt içinde avukat abi olarak bilindiği, ihbarda bulunan kişinin 8/2/2016
tarihinde alınan ifadesine göre başvurucu ile bağlantısının bulunduğu, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/10792 sayılı soruşturma dosyasının ihbarcısı
H.C.ye göre "paralel yapının
avukatı" olduğu; tanık A.Y.Ö.nün ifadesine göre örgüt ile ilişkisinin bulunduğu,
sohbet ve dernek faaliyetlerine katıldığı; E.S.nin
beyanına göre örgütün avukatlık yapılanmasında yer aldığı, sohbet ve
toplantılara katıldığı; F.T.nin beyanına göre örgütün
sohbet ve toplantılarına katıldığı; S.T.nin beyanına
göre Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonunun (TUSKONUN) avukatı
olduğu, aramalarda ele geçirilen dijital materyallerde örgüt liderinin fotoğraf
ve videolarının bulunduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı çatı soruşturmasında
ismi geçen A.Ç. ve A.C. ile irtibatlı olduğu, örgütle bağlantısı bulunduğu
değerlendirilen bir şirketin ortağı olduğu bilgilerine yer verilmiştir.
- B.M.Y.nin ise -aynı dosyada FETÖ/PDY
ile bağlantılı suçlar nedeniyle yargılanan- A.T.Ç. ve F.Ö. ile irtibatlı
olduğu, MİT tırlarının durdurulması olayında kilit rol oynayan H.C.nin avukatlığını yapan ve ihbar içeriğine göre de
A.T.Ç. ile koordineli olarak Ankara'da faaliyet yürüttüğü ve Ankara'da "abilik" yaptığı belirtilen
başvurucu ile B.M.Y.nin beraber çalıştığı, tape kayıtlarına yansıyan görüşme içeriğine göre başvurucu
ile B.M.Y.nin birlikte hareket ettikleri ve C.D.ye
ait gayrimenkulü örgütün amaçları doğrultusunda birlikte satın aldıkları
belirtilmiştir.
- Sonuç olarak Savcılık başvurucunun 24/11/2015 günlü ihbar
içeriğine göre "Ankara'da avukatlık
yaptığı, Ankara'nın abisi olduğu ve her zaman Z.Ö. ile irtibat halinde
olduğu", 8/2/2016 tarihinde ihbarda bulunan kişinin ifadesine
göre "hâkim K.K. ile eskiden cemaat
evlerinden çok samimi arkadaş oldukları, bahsedilen cemaat avukatlarının, A.T.Ç.den emir alarak Yargıtay['da], Danıştay'da cemaat firmaları ve mensuplarının
davalarını takip edip, hâkimlere rüşvet dağıttıkları" şeklinde
beyanların geçtiğini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı çatı soruşturmasında ismi
geçen A.C. ile irtibatlı olduğunu, bacanağı olan A.T.Ç.nin
İstanbul'da, kendisinin de Ankara'da faaliyet göstererek koordinasyonu
sağladığını, MİT tırlarının durdurulması olayında kilit rol oynayan H.C.nin avukatlığını yaptığını ve MİT tırlarıyla ilgili
haberin anılan gazetede yayımlanmasından kısa bir süre sonra C.D.ye ait konutu
örgütün amaçları doğrultusunda başvurucu ile B.M.Y.nin
-tape kayıtlarına yansıyan görüşme içeriğini dikkate
alarak- birlikte satın aldıklarını, örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer
aldığını ve örgütün amacı doğrultusunda hareket ettiğini, bu suretle atılı suçu
işlediğini belirtmiştir.
18. İddianame İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme)
11/1/2018 tarihinde kabul edilerek E.2018/7 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması
başlamıştır. Mahkeme aynı tarihte yaptığı tensiple birlikte başvurucunun
tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir. Tutukluluğun devamına dair
kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"... Sanıklar B.M.Y., A.T.Çve
Sönmez Ahi'nin üzerilerineatılı suçun vasıf ve
mahiyeti bu konuda hazırlık soruşturması aşamasında ortaya konulan iddialar ve
bu iddialar ile irtibatlandırılan deliller ele alındığında CMK'nın
100/1-ilk cümle uyarınca sanıklar aleyhine kuvvetli suç şüphesini gösteren
somut delillerin varlığı ile toplanacak delillerin bu şüpheyi güçlendirme
olasılığı; sanıkların üzerilerine atılı suçun
niteliği itibari ile CMK'nın 100/3a. maddesinin
9.,10., ve 11. bentlerinde tanımlanan bizatihi tutuklama nedeni oluşturan
suçlara ait nitelendirmenin değerlendirme tarihi itibari ile sanık aleyhine
mevcut olduğu yolundaki somut tespit; Anayasamızın 90. madesi
uyarınca ülkemiz için de bağlayıcı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5.
maddesi ve bu maddenin yorumu ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tutukluluk
tedbiri konusundaki yerleşik karar ve gerekçelerinde kişilerin kaçma riskinin
bulunması, kamu düzeninin sağlanması ve yeni bir suçun işlenmesinin önlenmesi
amacı ile tutukluluk tedbirinin uygulanabileceğinin belirtilmiş olduğu, iş bu
soruşturma dosyasında da AİHM'nin belirttiği bu kriterlerin mevcut olduğu,
sanıklar aleyhine açılan davanın niteliği ve özelliği dikkate alındığında,
tutuklamanın ölçülü olduğu ve bu tutuklamadan beklenen gayenin adli kontrol
hükümleri ile sağlanamayacak olması, ayrıca tutuklama kararından sonra
tutuklama tedbirini kaldıracak şekilde sanık lehine delillerde herhangi bir
değişiklik bulunmadığının anlaşılması, delilerinin toplanmamış olması nedenleri
tutukluluk halinin devamına... [karar verildi]"
19. Mahkeme 16/2/2018 tarihinde yaptığı ilk duruşmada başvurucu
ve diğer sanıkların savunmasını almıştır. Başvurucu, savunmasında özetle;
i. İddianamede yer verilen ihbarlarda kendisiyle ilgili geçen
hususların doğru olmadığını, öğrenci iken evli olduğunu ve hiçbir şekilde
cemaat evleri diye bilinen evlerde kalmadığını, adları geçen ve haklarında
FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlar nedeniyle soruşturma yürütülen ve Z.Ö. (eski
savcı) ve K.K. (eski hâkim) isimli kişileri tanımadığını, kendisiyle ilgili
olarak dört ay süreyle yapılan teknik ve fiziki takip sonunda FETÖ/PDY ile
bağlantısı olduğuna dair herhangi bir eyleminin tespit edilemediğini, ayrıca
yirmi yıldır aynı telefon hattını kullandığını ve bu hatta ilişkin görüşme
kayıtlarının dosya da mevcut olduğunu, bu kayıtlara göre de anılan kişilerle
herhangi bir görüşmesinin tespit edilemediğini beyan etmiştir.
ii. Gülenist kuruluşlara yardım ettiği
belirtilen ve kendisine 40.000 TL havale yapan C.K. isimli kişiyi tanımadığını,
bu kişinin A.T.Ç. adına kendisine arsa parası gönderdiğini, A.T.Ç.nin
de bu hususu açıkladığını belirtmiştir.
iii. Haklarında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlar nedeniyle
soruşturma bulunduğu ve bağlantısı olduğu belirtilen kişilerle
havalimanlarından aynı tarihte ve yakın saatlerde geçiş yapma dışında
buluştuklarına ya da başkaca bir şekilde irtibatının olduğuna veya irtibatının
devam ettiğine dair hiçbir delil gösterilmediğini, adı geçen kişilerle herhangi
bir irtibatının bulunmadığını belirtmiştir.
iv. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ/PDY ana
çatı soruşturması kapsamında adı geçen A.C.nin avukat
olduğunu, bu kişi ile 2012 ve 2013 yıllarında birkaç kez mesleki olarak
görüştüğünü, sonraki yıllarda hiçbir görüşmesinin bulunmadığını, dolayısıyla
anılan kişiyle herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir.
v. Bank Asyadayirmi yıl önce açtırdığı
hesabının bulunduğunu, 2014 yılında Bankaya herhangi bir şekilde para
yatırmadığını beyan etmiştir.
vi. Türk Silahlı Kuvvetleri Yardım Sandığının her yıl farklı
avukatlarla çalıştığını, kendisinin de bu Kurumun avukatlık işlerine bakmak
için yaptığı müracaatının kabul edilmesi üzerine yapılan sözleşmeye istinaden
anılan Kurumun özellikle basın hukuku ile ilgili kendisine verdiği birçok
askerin avukatlık işlerini takip ettiğini, H.C.nin de
bu kişilerden biri olduğunu, yardım sandığı ile yaptığı sözleşmeden önce bu
kişiyle herhangi bir tanışıklığının bulunmadığını, bu durumun mahkemeye sunduğu
sözleşme tarihinden anlaşılabileceğini, adı geçen kişiyle bu kapsamda
görüşmeler yaptığını, bunun dışında herhangi bir ilişkisinin söz konusu
olmadığını beyan etmiştir.
vii. Eski işyerinde ve hâlen kullandıkları işyerinde B.M.Y.nin kiracısı olarak çalıştığını, C.D.nin
villasının alınması konusunda herhangi bir katkısının olmadığını, B.M.Y.nin C.D.ye ait konutu tek başına satın aldığını,
iddianamede yer verilen konuşmada kendisini müşterilere karşı güçlü göstermek
amacıyla "C.D.ye ait villayı biz satın [aldık]" şeklinde çoğul ifade kullandığını
beyan etmiştir.
viii. B.M.Y.yi fakülte yıllarından
tuttuğu ders notları nedeniyle tanıdığını ancak derslere çok fazla devam
etmemesi nedeniyle B.M.Y.nin kendisini çok fazla
tanımadığını, ilk bürosunu Ankara Kızılay'da açtığını, B.M.Y.nin
Armada'da büro açmasından sonra İstanbul Barosundan
birinin vasıtasıyla bir dava nedeniyle tanıştığı F.Ö. ile birlikte B.M.Y.nin bürosuna hayırlı olsuna
gittiğini, kendi işlerinin iyi olmaması nedeniyle B.M.Y.nin
kiracısı olarak büroda çalışma teklifini kabul ettiğini beyan etmiştir.
20. Mahkeme duruşma sonunda başvurucunun tahliyesine ve adli
kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Sanık Sönmez Ahi'nin
üzerine atılı suçun delilerin büyük oranda toplanmış olması, bu anlamda
delilleri karartma ihtimalinin bulunmadığının anlaşılması, sanığın sabit
ikametgah sahibi oluşu, özellikle dosya kapsamında sanık Sönmez Ahi hakkındaki
delillerin mahiyeti ve tutuklulukta geçen süre gözönüne
alınarak bu aşamada adli kontrol hükümlerinin tatbiki ile beklenen amacın hasıl
olacağı,tutuklamanın bir ceza değilzorunlu
durumlarda başvurulan geçici bir tedbir oluşu somut olayda tutuklama tedbirinin
devamını zorunlu kılacak bir hususunun bulunmadığının anlaşılması ile sanık
Sönmez Ahi'nintahliyesine ... [karar
verildi]."
21.Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk
derece mahkemesinde derdesttir.
B. İlgili Süreç
22. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü
hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son
bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu
teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve
son yıllarda FETÖ/PDY olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu
değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve
diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
23. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde
Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından, darbe girişimiyle bağlantılı ya da darbe
girişimiyle doğrudan bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin
kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil
toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik soruşturmalar
yürütülmüş ve çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri
uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§ 51, Mehmet Hasan Altan (2)
[GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).
IV. İLGİLİ HUKUK
24. İlgili hukuk için bkz.
Özcan Güney,B. No: 2017/20709, 15/11/2018, §§ 30-38).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 3/4/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olgular
ortaya konulmadan tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğini iddia etmiştir.
27. Bakanlık görüşünde; Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin (AİHM) tutukluluğa ilişkin benzer kararları hatırlatılarak
Hâkimliğin karar verirken başvurucunun suç işlediğine dair inandırıcı delilleri
ortaya koyduğu, tutuklama nedenlerini açıkladığı, somut delillerle
ilişkilendirmede bulunduğu belirtilerek tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin
şikâyetin açıkça dayanaktan yoksun olduğu ileri sürülmüştür.
2. Değerlendirme
28. Anayasa'nın "Temel
hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi
şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
29. Anayasa'nın "Kişi
hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci
fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine
sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan
kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini
veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu
kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla
tutuklanabilir."
30. Başvurucunun bu bölümdeki şikayetlerinin Anayasa'nın 19.
maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
31. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
32. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konulduktan
sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında, şekil ve şartları kanunda gösterilmek
şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı
olarak sayılmıştır (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
33. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale
olarak tutuklamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve tutuklama
tedbirinin niteliğine uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın
ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına
dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının
belirlenmesi gerekir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).
34. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama
ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti
bulunan kişiler bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla
tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin
bulunmasıdır. Bunun için suçlamanın kuvvetli sayılabilecek inandırıcı
delillerle desteklenmesi gerekir (Mustafa
Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 72).
35. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında,
tutuklama kararının kaçma ya da delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini
önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. 4/12/2004 tarihli ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesine göre de şüpheli veya sanığın
kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların
bulunması, şüpheli veya sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme
yahut değiştirme, tanık, mağdur ya da başkaları üzerinde baskı yapılması
girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması hâllerinde
tutuklama kararı verilebilecektir. Maddede ayrıca işlendiği konusunda kuvvetli
şüphe bulunması şartıyla tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlara ilişkin
bir listeye yer verilmiştir (Halas Aslan, §§ 58, 59).
36. Diğer taraftan Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve
özgürlüklere yönelik sınırlamaların ölçülülük
ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda dikkate alınacak
hususlardan biri tutuklama tedbirinin isnat edilen suçun önemi ve uygulanacak
olan yaptırımın ağırlığı karşısında ölçülü olmasıdır (Halas Aslan, § 72).
37. Her somut olayda tutuklamanın ön koşulu olan suçun
işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin
bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle
anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla ve
delillerle doğrudan temas hâlinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine
kıyasla daha iyi konumdadır (Gülser Yıldırım
(2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 123). Bununla birlikte
yargı mercilerinin belirtilen hususlardaki takdir aralığını aşıp aşmadığı
Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesinin bu husustaki
denetimi, somut olayın koşulları dikkate alınarak özellikle tutuklamaya ilişkin
süreç ve tutuklama kararının gerekçeleri üzerinden yapılmalıdır (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No:
2015/18567, 25/2/2016, § 79; Selçuk Özdemir
[GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 76; Gülser Yıldırım (2), § 124).
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
38. Başvurucu 22/2/2016 tarihinde İstanbul 8. Sulh Ceza
Hâkimliğince Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini
siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin
gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla açıklama ve silahlı terör
örgütüne üye olma suçlarından
5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla
başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı
bulunmaktadır.
39. Bu aşamada tutuklama tedbirinin ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti
bulunup bulunmadığı hususu değerlendirilecektir.
40. Başvurucu hakkındaki soruşturma belgeleri incelendiğinde
başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken başvurucunun anılan suçları
işlediğine dair -tanık beyanı ve iletişimin tespiti kayıtları gibi- somut
delillerin bulunduğu olgularına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 12).
41. İddianamede ise tutuklama kararında değinilen suçlamaya konu
olgular ortaya konulmuştur. Bu bağlamda iddianamede;
i. Başvurucunun irtibatlı olduğu belirtilen ve başvurucu ile
aynı dosyada FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan yargılanan F.Ö. ve A.T.Ç.nin Bylock kullanıcısı oldukları, adı geçen bu kişilerin
konut ve işyerlerinde yapılan aramalarda örgütle bağlantılı çok sayıda yayın
ile örgüt liderinin konuşmalarını içeren dijital materyalin ele geçirildiği ve
FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlar nedeniyle haklarında soruşturma yürütülen birçok
kişi ile bağlantılarının bulunduğu belirtilmiştir.
ii. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne 24/11/2015 tarihinde yapılan
ihbarda ve 8/2/2016 tarihinde emniyette alındığı belirtilen ihbarcı ifadesinde
başvurucunun FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğuna dair beyanların geçtiği, bacanağı
olan A.T.Ç.nin İstanbul'da, başvurucunun ise
Ankara'da faaliyet göstererek koordinasyonu sağladıkları, ayrıca 30/12/2015
tarihinde C. isimli kişi ile yaptığı telefon görüşmesinde geçen "C.D.nin villasıydı
bu, biz ondan aldık." şeklindeki konuşma içeriğine göre MİT
tırlarıyla ilgili haberin yayımlanmasından kısa bir süre sonra C.D.ye ait
konutu B.M.Y. ile birlikte satın aldıkları belirtilmiştir.
iii. Savcılık başvurucunun anılan ihbara göre -aynı dosyada
yargılanan- A.T.Ç. ile koordineli olarak Ankara'da faaliyet gösterdiği ve
Ankara'da "abilik"
yaptığı hususlarını, tape kayıtlarına yansıyan
görüşme içeriğini dikkate alarak başvurucunun C.D.ye ait gayrimenkulü örgütün
amaçları doğrultusunda B.M.Y. ile birlikte satın aldıklarını, böylece
başvurucunun örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer aldığını, örgütün amacı
doğrultusunda hareket ettiğini, bu suretle atılı suçu işlediğini iddia
etmiştir.
42. Yukarıda belirtilen hususların soruşturma makamlarınca suçun
işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî
olduğu söylenemez.
43. Başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin
bulunması şeklindeki ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru
bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede
tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar da dâhil olmak üzere somut
olayın tüm özelliklerinin dikkate alınması gerekir.
44. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör
örgütüne üye olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar
öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda
öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir
(aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin
Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66).
Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında
yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni
varsayılabilen suçlar arasındadır.
45. Somut olayda İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun
tutuklanmasına karar verilirken tutuklama nedeni olarak başvurucunun üzerine
atılı suçun tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar listesinde olmasına,
başvurucunun kaçma şüphesine ve delilleri etkileme ihtimalinin bulunmasına
dayanıldığı görülmektedir. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki
genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile İstanbul
8. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte
değerlendirildiğinde başvurucu yönünden dayanılan tutuklama nedenlerinin
olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.
46. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup
olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13.
ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm
özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım
(2), § 151). Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu
makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin
-özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir
şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde
yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Devran Duran, § 64). Özellikle darbe
teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği
ile FETÖ/PDY'nin özellikleri de dikkate alındığında
bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık
olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§ 350). Somut olayda da FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu belirtilen başvurucuyla
ilgili bir soruşturma söz konusudur.
47. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate
alındığında İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin
isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin
niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu
hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol
uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu
söylenemez.
48. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki
olmadığı iddiasına ilişkin olarak Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası ile
güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine
karar verilmesi gerekir.
B. Tutukluluğun Makul
Süreyi Aştığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
49. Başvurucu; uzun süredir tutuklu olduğunu, tahliye
taleplerinin ve itirazlarının -tutukluluğun devamını meşru kılacak- ilgili ve
yeterli gerekçe olmadan reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
50. Bakanlık görüşünde başvurucunun etkili bir başvuru yolu olan
tazminat davası yolunu tüketmeden başvuru yaptığı belirtilerek tutukluluğun
makul süreyi aştığı şikâyetinin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğu ileri sürülmüştür.
2. Değerlendirme
51. Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde
yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme
hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır
bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye
bağlanabilir."
52. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19.
maddesinin yedinci fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında
incelenmesi gerekir.
53. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
54. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
55. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi
veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından
bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise
asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak-
5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının
tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
56. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra 16/2/2018 tarihinde
tahliyesine karar verilen
başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde
kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi
aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da
hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen
dava yolu, başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir
hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel
başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik
niteliği ile bağdaşmamaktadır.
57. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1.Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
3/4/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.