TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RAİF BAYRAM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/4538)
|
|
Karar Tarihi: 13/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M.Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Hasan SARAÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Raif BAYRAM
|
Vekili
|
:
|
Av. Yılmaz TALAY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ölüm olayı hakkında yürütülen ceza
soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 29/2/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, kardeşi olan 1984 doğumlu R.B.nin 9/6/2014
tarihinde herhangi bir açıklamada bulunmaksızın evden araçla ayrıldığını fakat
o tarihten beri kendisinden bir daha haber alamadığını Tarsus İlçe Emniyet
Müdürlüğüne (Emniyet Müdürlüğü) beyan ederek 12/6/2014 tarihinde kayıp
ihbarında bulunmuştur.
9. Aynı tarihte saat 18.55 sıralarında Av. Y.T.nin
R.B.nin gözaltına alınıp alınmadığını öğrenmek üzere İlçe Emniyet Müdürlüğüne
müracaat etmesi üzerine R.B.nin gözaltına alınmadığı öğrenilmiştir.
10. 12/6/2014 tarihinde E.T. isimli bir kişinin bilgisine
başvurulmuştur. E.T. 9/6/2014 günü kıraathanede bulunduğunu ancak bulunduğu
saati hatırlamadığını, sigara içmek için dışarı çıktığını, o sırada mahallede
eylemlerin yapıldığını, müdahale sırasında göz yaşartıcı gaz kullanılması
nedeniyle havada duman olduğunu, eşkâlini hatırlayamadığı bir erkek şahsın ucu
su kanalına çıkan küçük bir sokağa girdiğini, su kanalının önünde 1-1,5 metre
yüksekliğinde duvar olduğunu, bu kişinin duvardan atlayıp atlamadığını
görmediğini, bununla birlikte duvar ile su kanalı arasında yaklaşık 15 metre
mesafe olduğu için duvardan atlayan birinin doğrudan suya düşmesinin imkânsız
olduğunu belirtmiştir.
11. Bu bilgi üzerine 12/6/2014 tarihinde Fahrettin Paşa
Mahallesi'nden geçen Berdan Irmağı'nda ırmağın suyu kesilerek kurbağa adamlar
denilen uzman kişiler vasıtasıyla arama faaliyetlerine başlanmıştır.
Yapılan arama faaliyeti sonrasında 13/6/2014 günü saat 10.00 civarında bir
erkek şahsın cesedine ulaşılmış, yapılan teşhis sonrasında cesedin R.B.ye ait
olduğu anlaşılmıştır.
12. Olayın nöbetçi Cumhuriyet savcısına haber verilmesi
üzerine Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) derhâl soruşturma
başlatılmıştır.
13. R.B.ye ait cesedin ırmaktan çıkarılması çalışmaları
sırasında yoğun bir kalabalığın toplanması, güvenlik mensuplarına yönelik taşlı
saldırı gerçekleştirilmesi ve cenaze aracının yakılması nedeniyle Cumhuriyet
savcısının bilgisi dâhilinde olay yeri incelemesi ayrıntılı olarak yapılamamış;
R.B.nin cesedi morga kaldırılmış, bu hususta 13/6/2014 tarihli tutanak düzenlenmiştir.
Bununla birlikte bu tarihte kamera kaydı yapılmış, fotoğraflar çekilmiş ve
krokiler düzenlenmiştir.
14. Ölü muayene işlemi 13/6/2014 tarihinde R.B.nin
kaldırıldığı hastane morgunda başvurucu hazır bulunduğu sırada yapılmıştır.
Başvurucu; kimlik teşhisi sırasında kardeşi R.B.nin 9/6/2014 tarihinde
gerçekleştirilen eyleme katıldığını, on dakika bu eylemde bulunduktan sonra
elinde havai fişekle ayrıldığını, polisler tarafından Akrep diye tabir
edilen donanımlı araç ile kovanlandığını, polis aracının olayın olduğu sokakta
sulama kanalının önündeki istinat duvarına R.B.yi sıkıştırdığını, R.B.nin
duvardan atlayıp polisler ile küfürleştiğini, olay yerindeki iki çocuk ile bir
yetişkinden R.B.nin koluna ve vücuduna polislerin vurduğunu duyduğunu beyan etmiştir.
15. Ölü Muayene Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:
''...Baş ve Boyun Bölgesinin
İncelenmesinde:
[K]emik kırığının elde edilemediği,
ölü morluklarının oluştuğu, sol kulak kepçesinde yaklaşık 5 cm.lik kesi ve
ampüte, sağ göz lateralinde 2x2 cm.lik yüzeysel doku kaybı, sağ üst dudak
köşesinde yüzeysel sıyrıklar, durum bölgesi nazar bölgede sol göz altında yüzeysel
deri sıyrıklarının olduğu görüldü. Bunun dışında herhangi bir patolojik bulguya
rastlanmadı.
Cesedin Gövde ve Kollarının
İncelenmesinde:
Ölü morluklarının oluşmaya başladığı,
kemik kırığına fiziki muayenede rastlanmadığı, el ve ayaklarının çamaşırcı el
oluştuğu, bunun dışında herhangi bir patolojik bulguya rastlanmadı.
...
Vücudunun herhangi bir bölgesinde
kesici, delici alet, ateşli silah yara ve izine rastlanmadı. Sadece ölü
morluklarının olduğu görüldü. Tespit edilenler dışında patolajik herhangi bir
bulguya rastlanmadı...''
16. Kesin ölüm zamanı ile sebebinin tespit edilebilmesi
amacıyla R.B.nin cesedi Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığına (ATK)
gönderilmiş ve burada otopsi işlemi yapılmıştır.
17. ATK otopsi işlemi sonrasında düzenlediği 26/8/2014
tarihli raporunda, R.B.nin kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için İstanbul Adli
Tıp Kurumunun ilgili ihtisas kurulundan görüş alınmasının uygun olacağı
değerlendirilmiştir. Başsavcılık aşağıda açıklandığı üzere yürütmüş olduğu
soruşturma sonucunda soruşturma dosyasını İstanbul Adli Kurumuna göndermiş ve
bu hususta rapor aldırmıştır. Raporun ilgili kısmı kronolojik sıraya uygun
olarak aşağıda verilmiştir (bkz. § 28).
18. Cumhuriyet savcısı toplumsal olayların sonlanmasını
müteakiben inceleme yapılması talimatı vermişse de 13/6/2014-29/6/2014
tarihleri arasında olayların devam etmesi nedeniyle olay yeri incelemesi
yapılamamış, bu hususta farklı tarihlerde altı tutanak düzenlenmiştir.
24/7/2014 tarihli belgeden ayrıntılı bir olay yeri incelemesinin yapılamadığı
anlaşılmaktadır.
19. Başvurucu vekili 23/6/2014 tarihinde Başsavcılığa
dilekçe vererek 9/6/2014 günü meydana gelen olaylara ilişkin soruşturma
dosyasının, bu tarihteki 112 Acil kaydının ve son olarak eylemlere müdahale
eden güvenlik mensuplarının telsiz kayıtlarının temin edilmesini talep
etmiştir. Başsavcılık 9/6/2014 günü 20.00-23.00 saatleri arasındaki telsiz
görüşme kayıtlarını ve 112 Acil kayıtlarını temin etmiş, daha sonra bu kayıtlar
üzerinde uzman bilirkişiler aracılığı ile inceleme yaptırmıştır (bilgi için
bkz. rapor, § 31).
20. Cumhuriyet savcısının 9/6/2014 günü saat 19.00-23.00
arasında gerçekleşen olaylarda kullanılan toplumsal olaylara müdahale aracı (TOMA)
ve Akrep'in kamera kayıtlarını temin etmek üzere verdiği talimat, Akrep'teki
kameranın 9/5/2014 tarihinden itibaren arızalı olması nedeniyle kaydın
yapılmadığı gerekçesiyle yerine getirilememiş ve bu hususla ilgili belgeler
dosyaya intikal ettirilmiştir. TOMA'daki kayıtlar ise 27/6/2014 tarihinde temin
edilmiştir.
21. Bunun yanında Başsavcılık olay yerindeki MOBESE
kayıtlarının temin edilmesini istemişse de söz konusu kameraların çalışmadığı
ve kaydın bulunmadığı Başsavcılığa bildirilmiştir.
22. Başvurucu vekili 10/7/2014 tarihinde verdiği
dilekçede olaya tanık olduğunu iddia ettiği H.Y. isimli kişiye ulaştıklarını
ifade etmiş, bu kişinin dinlenilmesini talep etmiştir.
23. Başsavcılık14/7/2014 tarihinde H.Y.nin ifadesine
başvurmuştur. İfadenin ilgili kısmı şöyledir:
''...Tarihini ve gününü
hatırlayamadığım akşam saatlerinde Fahrettin Paşa mahallesinde [A. Büfe]
isimli yere alkol almaya gidecektim [.] [L]ice olaylarını protesto etmek
için yaklaşık 20 kadar genç Cemal Gürsel caddesinde toplanmış polise havai
fişek atıyorlardı [.] [M]mahallede dışarıda içecek fazla yer olmadığı
için bende olayların geçtiği yere yakın olan berdan çayı kenarında alkol almaya
karar verdiğimden ne olur ne olmaz diye olayları izlemeye başladım, o esnada
akrep diye tabir edilen polis aracı gençlerin üzerine doğru hamle yaptı grup
dağılınca daha önce mahalleden tanıdığım [R.B.] yüzü bez parçası ile
sarılı olduğu halde sadece gözleri açık şekilde yanımdan koşarak geçti ve
çıkmaz sokağa girdi [.] [R.B.nin] üzerinde siyah uzun kollu kıyafet ve
siyah pantolon vardı [.] [R.B.nin] sokağa girmesinin ardından akrep
isimli polis aracıda peşinden sokağa girdi[.] [R.B.] sokağın
sonundaki yaklaşık 1 m yüksekliğindeki duvarın üzerinden atladı.
[R.B.nin] arkasından yaklaşık 8-10
tane sivil poliste beraberinde koşuyorlardı ancak akrep isimli polis aracı
gelince ben daha ileriye gidemedim[.] [P]olislerin [R.B.nin]
arkasından duvardan atlayıp atlamadıklarını bilmiyorum orasını görmedim çünkü
polis aracı gelince biz kenara çekildik benim bulunduğum yer ile çıkmaz sokağın
sonundaki duvar ile yaklaşık 20-30 m mesafe vardı[.] [Y]yaklaşık 10
dakika sonra bağırışma ve küfür sesleri gelmeye başladı [.] [P]olislerin
'[R.] teslim ol' diye bağırdığını, [R.B.nin] de ' [A.]
yaklaşma teslim olmam' dediğini duydum. [R.B.] ve polisler arasında bu
bağırışma ve küfürleşme yaklaşık bir saat kadar sürdü daha sonra bu sesler
kesildi ve sokakta bulunan sivil polislerin telsizinden bir şahsın yaralandığı
anonsunu duydum [.] [D]aha sonra üniformalı kalabalık bir çevik kuvvet
grubu olay yerine geldi [.] [S]onra kalabalığı dağıttılar ancak olaylar
biraz daha devam etti[.] [B]en işe gideceğim için evime döndüm[.]
[E]rtesi günde olaylara karışan gençlerden ikisinin kaybolduğunu öğrendim.
''
24. Başsavcılık bu ifadeyi Emniyet Müdürlüğüne göndererek
ifadede geçen hususların doğruluğunun araştırılmasını 21/7/2014 tarihinde talep
etmiştir.
25. Bu emir gereği Emniyet Müdürlüğü, H.Y.nin yeniden
bilgisine başvurarak bu kişinin ifadesinde geçen bazı hususları açıklığa
kavuşturmaya çalışmıştır. H.Y.nin 9/12/2014 tarihli ifadesinin ilgili kısmı
şöyledir:
''SORULDU: 14/07/2014 günü Tarsus
Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğunuz tanık ifadenizde '20 kadar genç
Cemal Gürsel Caddesinde toplanmış polise havai fişek atıyorlardı' şeklinde
vermiş olduğunuz beyana istinaden gerçekleşen olay Cemal Gürsel Caddesinin
neresinde olduğunu anlatınız?
CEVABEN: Yukarıdaki bilgiler doğru ve
bana aittir. Eylem Hemzemin geçit üzerinde gerçekleşiyordu.
SORULDU: 14/07/2014 günü Tarsus
Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunuz Tanık ifadenizde 'Olayları izlemeye başladım.
O esnada akrep diye tabir edilen polis aracı gençlerin üzerine doğru hamle
yaptı. Grup dağılınca da daha önce mahalleden tanıdığım R.B. yüzü bez parçası ile
sarılı olduğu halde sadece gözleri açık şekilde yanımdan koşarak geçtı ve
çıkmaz sokağa girdi' şeklinde vermiş olduğunuz beyana istinaden olayları tam olarak
nerede izlediniz, [R.B.yi]
bayramı yüzü kapalı bir şekilde nasıl tanıdınız, [R.B.] nereden
koşarak geliyordu ve yanınızdan geçtiği esnada siz tam olarak neredeydiniz ve
üzerinizde nasıl bir kıyafet olduğunu anlatınız?
CEVABEN: Ben bu eylem Fahrettin paşa
Mahallesi Cemal Gürsel caddesi üzerinde bulunan [A.] büfe önünde izledim. Olaya akrep
müdahaleye başlayınca bende Cemal Gürsel Caddesi 1413 sokak girişine geldim. [R.B.]
hemzemin geçitten Cemal Gürsel Caddesi üzerinden koşarak[A. Büfenin]
karşısında bulunan internet cafenin yanında bulunan çıkmaz sokağa girdi bunları
ben 1413 sokak girişinden izledim. Ben [R.B.yi] olaylardan bir saat önce
mahallede gördüğüm için kıyafetinden tanıdım. Olay olduğu gün üzerimde olan
kıyafeti hatırlamıyorum. Ben tahminen 1.65-1.70 boyundayım.
SORULDU: 14/07/2014 günü Tarsus
Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğunuz Tanık ifadenizde ' [R.B.nin] üzerinde siyah uzun kollu
kıyafet ve siyah pantolon vardı. R.B.nin sokağa girmesinin ardından akrep
isimli polis aracı da peşinden sokağa girdi, [R.B.] sokağın sonundaki
yaklaşık 1 metre yüksekliğindeki duvarın üzerinden atladı' şeklinde vermiş
olduğunuz beyana istinaden [R.B.] isimli şahsın çıkmaz sokak sonundaki
duvardan atladığını gördüğünüzde tam nerede bulunduğunuzu anlatınız.
Cevaben: [R.B.] çıkmaz sokağa girmesi ile
akrep peşine çıkmaz sokağa girdi. Ben de hemen bakmak için 1413 sokaktan
çıkmazın karşısına geçtim. [R.B.nin] duvardan atladığını gördüm.
Soruldu: 14/07/2014 günü Tarsus
Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunuz [t]anık ifadenizde 'Benim bulunduğum yer ile çıkmaz sokağın
sonundaki duvar ile yaklaşık 20-30 metre vardı' şeklinde vermiş olduğunuz
beyana istinaden bu esnada tam olarak nerede bulunduğunuzu anlatınız ?
CEVABEN: Ben bu esnada [R.B.nin] girdiği çıkmaz sokağın
girişinde sol köşesindeydim.
Soruldu: 14/07/2014 günü Tarsus
Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğunuz Tanık ifadenizde 'Yaklaşık 10 dakika
sonra bağrışma ve küfür sesleri gelmeye başladı, polislerin '[R.] teslim ol' diye bağırdığını, [R.B.nin]
[de] '[A.] yaklaşma teslim olmam dediğini duydum. [R.B.] ve
polisler arasında bu bağrışma ve küfürleşme yaklaşık bir saat kadar sürdü daha
sonra bu sesler kesildi' şeklinde vermiş olduğunuz beyana istinaden yaşanan bu
bağrışma ve küfürleşmeleri dinlediğinizde tam olarak nerede olduğunu anlatınız?
CEVABEN: Ben gerçekleşen bu bağrışma ve
küfürleşmeyi görmedim. Sadece çıkmaz sokağın girişinde solda köşede bağrışma ve
küfürleşmeyi dinledim; Benim bu olay ile ilgili olarak söyleyeceklerim bunlardan
ibarettir.''
26. Başsavcılık, olay tarihinde meydana gelen eylemlerde
elde edilen maddi deliller üzerinde kriminal inceleme yaptırmış ve buna ilişkin
raporlar 8/8/2014 tarihinde dosyaya intikal ettirilmiştir.
27. Başsavcılığın olay tarihinde meydana gelen eylemlere
ilişkin olarak Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen Olay, Yakalama Görgü ve
Tespit Tutanağı'nı dosyaya 12/12/2014 tarihinde intikal ettirdiği
anlaşılmıştır. Bu tutanağın ilgili kısmı şöyledir:
''..[Y]ine eylemci gruba
müdahale eden 70-90 kod no'lu şortland ekibinin Cemal Gürsel [C]addesi
üzerinde eylemci grubu kovaladığı esnada üzerinde siyah tişört, kot pantolonlu
18-20 yaşlarında bir erkek şahıs 1413 sokak kavşağında ırmak tarafına kaçarak
ırmağa atlayıp izini kaybettirmiştir, yakalanması mümkün olmamıştır. Bu şahıs
kaçtığı esnada 1413 sokak ırmak tarafında duvar dibinde 1 adet patlamamış havai
fişeği bırakıp kaçtığı tespit edilmesi üzerine burada bulunan havai fişek
usulüne uygun bir şekilde Olay yeri inceleme ve Kimlik Tespit Grup Amirliği
görevlilerince [m]uhafaza altına alınmıştır.''
28. Adli Tıp Kurumu İstanbul İhtisas Dairesinin
10/12/2014 tarihli raporunun ilgili kısmının soruşturma dosyasındaki başvurucu
ve tanık ifadeleri ile olayın gelişimine dair olayların aktarıldıktan sonraki
hâli şöyledir:
''
...BAŞ VE BOYUN BÖLGESİNİN
İNCELENMESİNDE: Kemik kırığının ele gelmediği, ölü morluklarının oluştuğu sol
kulak kepçesinde yaklaşık 5 cm lik kesi ve ampüte sağ göz lateralinde 2x2 cm
lik yüzeysel doku kaybı sağ üst dudak köşesinde yüzeysel sıyrıklar burun
bölgesi nazal bölgede sol göz altında yüzeysel deri sıyrıklarının olduğu
görüldü Bunun dışında herhangi bir patolojik bulguya rastlanmadı.
CESEDİN GÖVDE VE KOLLARINlN
İNCELENMESİNDE: Ölü morluklarının oluşmaya başladığı, kemik kırığına fiziki
muayanede rastlanmadığı, el ve ayaklarının çamaşırcı el oluştuğu bunun dışında
herhangi bir patolojik bulguya rastlanmadı.
HER İKİ BACAĞIN İNCELENMESİNDE:
Bacaklarda herhangi bir kırık olmadığı görüldü. Ayaklarında ve topuklarında
herhangi bir anormal durumun bulunmadığı görüldü. Vücudun herhangi bir
bölgesinde kesici, delici alet, ateşli silah yara ve izine rastlanmadı. Sadece
ölü morluklarının olduğu görüldü Tespit edilenler dışında patolojik herhangi
bir bulguya rastlanmadı.
...
İÇ MUAYENE: Baş Muayenesi: Saçlı deri
kaldırıldı. Cilt altında kanama görülmedi. Temporal adale grupları doğal
bulundu. Kafatası kubbe kemikleri sağlam bulundu. Kafatası açıldı. Beyin ve
beyincik çıkarıldı. 1518 gr tartıldı. Yüzey ve kesitlerinde makroskopik
patolojik özellik görülmedi. Dura sıyrıldı. Dural mesafelerde kanama görülmedi.
Kaide kemikleri sağlam bulundu.
Göğüs ve Boyun Muayenesi: Boyun ve göğüs
derisi kaldırıldı. Cilt altında kanama görülmedi. Hyoid kemik, tiroid kartilaj
ve boyun omurları sağlam olup, ösofagus ve trakea lümeni boş bulundu. Sternal
kapak kaldırıldı. Her iki göğüs boşluğunda 300-400 cc kokuşmayla
ilişkilendirilen seröz sıvı izlendi. Akciğerler serbest olup, sağ akciğer 648
gr, sol akciğer 622 gr tartıldı, kesitleri ödemli ve hiperemik bulundu.
Perikarda sıvının arttığı görüldü, kalp 379 gr tartıldı. Koroner arterler açık,
aort doğal olup, trikuspit kapak çevresi 16 cm, mitral kapak çevresi 12 cm,
aort çevresi 7 cm, sağ ventrikül duvar kalınlığı 0,5 cm, sol ventrikül duvar
kalınlığı 1,6 cm ölçüldü, myokard kesitlerinde özellik görülmedi. Sternum ve
kostalar sağlam bulundu.
Batın Muayenesi: Batın derisi
kaldırıldı. Cilt altında kanama görülmedi, batında 300 cc seröz [sıvı] görüldü. Karaciğer çıkarıldı,
2064 gr tartıldı, yüzey ve kesitleri hiperemik bulundu. Mide lümeninde az gıda,
bol su olup mukozası doğal bulundu. Böbrekler 190 ve 207 gr tartıldı, yüzey ve
kesitlerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi. Barsaklarda gaita içeriği
izlendi. Diğer batın/pelvis organ ve yapılarında makroskopik patolojik özellik
görülmedi. Iskelet sistemi doğal bulundu.
....
SONUÇ
...13/06/2014 tarihinde Berdan
Irmağı’nda bulunduğu bildirilen [R.B.] hakkında düzenlenmiş adli belgelerde ve otopsi
raporunda bulunan veriler değerlendirildiğinde,
1. Otopsisinde dış muayenesinde sağ kaş
lateralinde 1x0,5 cm postmortem olduğu düşünülen yara, sol bacak iç malleolde
1x1 cm yara, üst dudakta postmortem olup olmadığının ayrımı yapılamayan çok
sayıda yara, burun sırtında 3x1 cm ebadında sıyrık, sol kulak kepçesinin 1/3
alt dış kısmında muhtemel deniz canlısı tarafından koparılarak oluşturulan
kenarları düzensiz, tırtıklı yaranın lokalizasyon özellikleri ve ağırlıkları
ile kafatasında kırık, beyin kanaması, beyin doku harabiyeti, iç organ ve büyük
damaryaralanması tespit edilmediği dikkate alındığında kişinin travmatik
tesirle öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı
2. Otopsisinde alınan doku örneklerinin
Kimya İhtisas Dairesinde yapılan incelenmesinde kanda; Alkol(Etanol, Metanol)
bulunmadığı, sistematik toksikolojik analiz yapılmış olup sistematikteki
maddelerin (uyutucu-uyuşturucu maddeler dahil) bulunmadığı, idrarda; sistematik
toksikolojik analiz yapılmış olup sistematikteki maddelerin (uyutucu-uyuşturucu
maddeler dahil) bulunmadığı bildirildiğine göre; kişinin zehirlenerek öldüğünün
tıbbi delilleri bulunmadığı,
3. Adli dosyada kayıtlı bulgularda ve
tıbbi belgelerde kişinin 09.06.2014 günü evden ayrıldığı, yasadışı gösteriye
katıldığı, akrep diye tabir edilen polis aracının gençlerin üzerine doğru hamle
yapması ile dağılan gruptan [R.B.nin] çıkmaz sokağa girdiği ardından akrep
isimli polis aracının da peşinden sokağa girdiği, yaklaşık 8-10 tane sivil
polisin de beraberinde koştuğu, çıkmaz sokağın sonunda 1 m’lik Berdan Çayı
istinad duvarı olduğu,yaklaşık 10 dakika sonra bağrışma ve küfür sesleri
gelmeye başladığı, polislerin '[.B.] teslim ol' diye bağırdığı, [R.B.nin de]
'[A.] yaklaşma teslim olmam' dediği, [R.B.] ve polisler arasında bu bağrışma ve
küfürleşmenin yaklaşık bir saat kadar sürdüğü, daha sonra bu seslerin
kesildiği, 12.06.2014 tarihinde [R.B.nin] yakınları tarafından polise kayıp
başvurusu yapıldığı, 13.06.2014 tarihinde Berdan Irmağı’nda ölü olarak
bulunduğu otopsisinde dış muayenesinde ölüm sonrası deniz varlıkları tarafından
oluşması muhtelif lezyonlar dışında travmatik değişim görülmediği, iç
organlarda ölümü açıklayacak makroskopik patolojik ve histopatolojik özellik
görülmediğinden mevcut verilerle kişinin ölüm sebebi ve mekanizması
bilinemediği oy birliğiyle mütalaa olunur.''
29. Başsavcılık, olayla ilgili olarak Y.Ö. isimli kişinin
ifadesine 26/3/2015 tarihinde başvurmuştur. İfadenin ilgili kısmı şöyledir:
''...[B]en Zonguldak'ta dönem
dönem iş oldukça işçi olarak çalışırım. Bu nedenle bazen dinlenmek için ailemin
ikamet ettiği Tarsus ilçesine gelir giderim. Şu anda tam olarak
hatırlayamadığım Haziran ayının başlarında tedavi için Tarsus'a gelmiştim.
İkamet adresimle aynı sokakta bulunan halamın evinde oturuyordum. Sigara içmek
için sokağa çıktım. Cemal Gürsel caddesine doğru yürüdüm. Kalabalık bir grubun
yüzleri kapalı vaziyette kaçtığını peşlerinden de zırhlı polis aracının bu
grubu kovaladığını gördüm. Mahalleden tanıdığım [R.B.] gruptan daha
geride yolun soluna doğru internet kafe tarafında o da koşuyordu. Yüzünü siyah
renkli bir bez parçasıyla gözleri görülecek şekilde kapalı bulunuyordu. Ancak
ben koşuşundan, boyundan ve saçlarından [R.B.] olduğunu anladım,
üzerinde siyah uzun kollu kıyafet, keten veya kot siyah renkli pantolon,
ayaklarında siyah spor ayakkabı vardı. [R.B.] gruptan ayrılarak caddeye
açılan çıkmaz sokağa girdi, peşinden de zırhlı polis aracı girdi. Ben
bulunduğum yerden sadece sokağın girişini görebiliyordum ancak polis aracını ve
[R.B.yi] göremiyordum sadece seslerini duyuyordum. Aracın kapılarının
açılma sesini duydum. Tahminime göre memurlardan biri bağırarak 'şerefsiz [R.]
seni yakalayacağım' dedi. Daha sonra Rıza'nın sesini duydum. O da '[A.] beni
yakalayamayacağını biliyorsun, neden peşimden geliyorsun' dediğini duydum.
Yaklaşık 5-6 dakika sonra zırhlı araç sokaktan tekrar çıktı. [R.B.nin] ve
aracın girdiği çıkmaz sokağın sonunda yaklaşık 1 (bir) metre yüksekliğinde bir
duvar vardı, duvarla berdan çayı arasında da 4-5 metrelik toprak zemin vardır.
Tahminime göre sokaktan çıkan zırhlı araç petrol istasyonunun oradan dolanıp
kanala doğru gitti. Ancak ben görmedim. Daha sonra ben olay yerinden ayrıldım.
Dedi. Benim olayla ilgili bilgi ve görgüm bundan ibarettir.''
30. Başvurucu vekili, dosyada bulunan telsiz kayıtları
ile kamera kayıtlarının birer örneğinin kendisine verilmesini 24/6/2015
tarihinde talep etmiş; Başsavcılık talebi uygun bulmuştur.
31. Başsavcılık, dosya içinde bulunan olay yeri
görüntüleri, telsiz konuşmaları ve diğer CD'lerin incelenmesini Jandarma Olay
Yeri İnceleme Amirliğinde görevli uzmanlara teslim ederek söz konusu
materyallerin incelenmesini ve bununla ilgili olarak bilirkişi raporu
düzenlenmesini istemiştir. Bu kişilerin düzenlemiş oldukları 26/6/2015 tarihli
bilirkişi raporunun ilgili kısmı şöyledir:
''...Görülmekte olan saate göre
09/06/2014 19:51:16 sıralarında [R.B.] olduğu değerlendirilen elinde poşet bulunan yüzü bez
ile kapalı, üzerinde koyu renkli tişört ve pantolon olan bir şahsın koşarak
uzaklaştığı görülmektedir.
...
Saat 19.51.50 sıralarında görüntüyü
çeken araç sokak arasında ilerle[meye] başlıyor. Saat 19.52.03 sıralarında
görüntüyü çeken aracın ilerlediği yolun sağından sokak arasından, aracın
ilerlediği yola [R.B.]
olduğu değerlendirilen yüzü bez ile kapalı, ellerinde eldiven bulunan, sol
elinde poşet olan, üzerinde koyu renkli tişört ve pantolon olan bir şahsın
koşarak çıktığı görülmektedir.
...
Saat 19:52:09 sıralarında [R.B.] olduğu değerlendirilen şahıs
yolun solunda bulunan ara çıkmaz yola giriyor.
Saat 19:52:16 sıralarında çıkmaz sokakta
bulunan duvar üzerinden atlayıp karşı tarafa geçerek ekranının sağına doğru
devam ettiği görülmektedir.
...
Saat 19.52.22 sıralarında muhtemelen
polis memuru olduğu değerlendirilen, belinin sağ tarafında tabanca olanı,
üzerinde kırmızı renkli mont bulunan bir erkek şahsın aynı duvar üzerinden
atlayarak göstericinin peşinden aynı istikamete doğru koştuğu [...] görülmektedir.
Görüntüye bakıldığında duvarın karşı
kısmında nehir olduğu görülmektedir. Görüntü üzerindeki saate göre; saat
19.52.34, 19.52.41, 19.52.50, 19.53.09 da görüntüdeki sesler dinlendiğinde
toplam (3) el silah (tabanca) sesinin geldiği duyulmaktadır. Bu seslerin
yanında çok sayıda insan sesinin geldiği duyulmaktadır.
Saat 19.53.27 sıralarında araç bulunduğu
yerden geri geri çıkıyor ve tekrar duruyor.
Saat 19.54.23 sıralarında polis memuru
olduğu değerlendirilen sivil bir şahıs duvardan atlayarak görüntünün sağına
doğru hareket ettiği görülmektedir.
Saat 19.54.28 sıralarında yine polis
memuru olduğu değerlendirilen sivil bir şahıs duvardan atlayarak görüntünün
sağına doğru hareket ettiği görülmektedir.
Saat 19.56.11 sıralarında görüntünün
solundan duvar dışından birisi koşarak sağ tarafa geçtiği görülmektedir. Saat
19.56.49 sıralarında tekrar geriye geldiği ve 19. 56. 58 sıralarında duvardan
atlayarak aracın yanına geldiği görülmektedir.
Saat 19.58.26 sıralarında Polis Memuru
olduğu değerlendirilen bir şahıs elinde kamera ile görüntüye giriyor ve duvarın
ve çevresinin görüntüsü aldığı görülüyor.
Saat 19.58.47 sıralarında üzerindeki
kamerası görüntü alan araç bulunduğu yerden geriye çıkıyor. Bu esnada duvarın
bulunduğu alana doğru bir resmi iki sivil polis memuru olduğu düşünülen
görevlilerin geçtiği görülmektedir.
Saat 19.59.21 sıralarında araç duvarın
diğer tarafında geçerek nehir kenarınaaydınlatma sağlıyor. Bu arada nehir
kenarında çok sayıda polis memurunun arama ve kontrol yaptığı yaptığı
görülmektedir.
Saat 20.01.06 ve 20.01.14 sıralarında
nehir kenarında kontrol yapmakta olduğu görülen polis memurunun nehir kenarında
bulunan otluk ve ağaçlık alana doğru muhtemelen orada saklanmakta olan
birisinin olup olmadığını kontrol için ağaçlık ve otluk alana doğru taş attığı
görülmektedir.
Saat 20.01.14 sıralarında bir polis
memurunun nehir kenarına bir nesne attığı ve akabinde nehir kenarından dumanlar
çıktığı görülmektedir.
Saat 20.06.24 sıralarında görüntü alan
araç nehir kenarından ayrılıyor ve mahalle içi yola çıkıyor. Nehir kenarındaki
toprak yoldan asfalt yola çıkıyor ve mahallesi içerisinde dolaşmaya başladığı
görülmektedir. Saat 20.13.40 sırlarında sokak arasında yüzleri maskeli bir
gurubun bulunduğu görülmektedir. Görüntü burada sonara ermektedir.
Görüntü üzerindeki tarih ve saate göre
görüntünün 09-06-2014 20:14:40 olduğu göründü. Görüntünün toplam süresinin 30
dakika 00 saniye olarak gösterildiği görüldü.
Görüntünün neresi olduğunu bilmediğimiz
fakat Fahrettin Paşa mahallesi içi olduğu değerlendirilen evlerin arasında
bulunan asfalt yol üzerini göstererek başladığı görüldü. Görüntüde sayıları tam
olarak anlaşılamayan yüzleri bez ile kapalı, çoğunun başlarında şapka bulunan,
ellerinde eldiven olan ve yine ellerinde muhtemelen molotof olduğu
değerlendirilen şişe bulunan bir grubun olduğu görülmektedir.
Görüntü üzerindeki seti göre 20: 15:03
sıralarında yüzleri kapalı grup evlerin arasına kaçarak kayboluyorlar.
Saat 20: 17:10 sıralarına kadar
görüntüde kimsenin olmadığı, yolun ve görülmekte olduğu görüldü.
Saat 20: 17: 10 sıralarında evlerin
arasından görüntü açısına göre sol tarafa kaçan bir grubun bulunduğu görüldü.
Görüntü muhtemelen kameranın bulunduğu araçta bu şahısların peşinden gittiği
görülmektedir. Asfalt yoldan toprak yola buradan da yeşillik alana doğru grubun
kaçtığı görülmektedir. Kameranın bulunduğu araç bu yeşillik alana girmemiş ve
burada çekime devam ettiği görülmektedir. Görüntüdeki şahıslar saat 20:18:02
sıralarında yeşillik alana doğru koşarak görüntüden çıkmışlardır.
Görüntü üzerindeki saate göre saat
20:20:56 sıralarında [..]
görüntüye belinde tabanca bulunan ve elinde fener olan muhtemelen polis memuru
olduğu anı sivil bir şahsın girdiği görülüyor. Daha sonra saat 20.21.10
sıralarında biri resmi diğeri sivil olan yine polis olduğu anlaşılan iki şahsın
görüntüye girdiği görülüyor [..] . Memurların etrafta fener ile bakarak
kontrol yaptıkları görülmektedir.
Saat 20.28.53 sıralarında görüntüye
çekim yapan ve diğer polis memurlarının girdiği görüldü.
Görüntü üzerindeki tarih ve saate göre
görüntünün 09-06-2014 20:44:40 başladığı göründü. Görüntünün toplam süresinin
29 dakika 59 saniye olarak gösterildiği görüldü.
Görüntüdeki saate göre saat 20.45.51
sıralarında elinde telsiz olan muhtemelen polis memuru olan bir erkek şahıs
ekrana girip çıkıyor, aynı polis memuru 20.47.33 sıralarında ekranda görünüyor.
Saat 20.48.30 sıralarında resmi ve sivil polis memurları ekranda görünüyor ve
muhtemelen olayda kullanılan ve delil olarak alına malzemelerin fotoğraflarının
çekip muhafaza altına aldıkları görünmektedir.
...
Telsiz Anonsları isimli klasör
içerisindeki....bulunan kayıtlarda 34 dakika 29 saniye süren toplam 560 ses
dosyasının bulunduğu görüldü. Bu ses dosyalarından........isimli ses dosyasında
toplam 20 saniye süre içerisinde konuşan konuşmacının '70 70 Merkez, Merkez
eylemcilerinden bi tanesi muhtemelen ayağı kırıldı, bu hali ile suyun
içerisinde kayboldu gitti kendisi, şahıs su istikametine doğru gitti, hastane
polisine böyle bir şahıs gelirse bilginiz olsun' şeklinde bir ses kaydı
bulunmaktadır. ''
32. Başsavcılık, İlçe Emniyet Müdürlüğünden toplumsal
olayları araç içinde çeken kamera görevlisi, araç şoförü ve araçta bulunan
diğer görevliler ile anons yapan görevlinin bilgilerini 2/7/2015 tarihli yazı
ile talep etmiştir.
Olay gününde, R.B.yi takip etmekte olan araç içinde
bulunan M.A.C.nin Cumhuriyet savcısı tarafından 13/7/2015 tarihinde alınan
ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...[O]rtamda çok fazla gaz
bulunduğu için önümüzü tam olarak göremiyorduk...Bu esnada elinde bir poşet ve
havai fişek bataryası bulunan yüzü maskeli adının daha sonra [R.B.] olduğunu
öğrendiğimiz şahsı gördük. Şahıs bize elinde bulunan havai fişek bataryasını yakarak
saldırmaya çalışsa da yakamadığı için elindekileri yere atarak kaçmaya başladı
ve 30-40 metre sonra sola doğru çıkmaz sokağa girdi. Biz de arala peşinden
gittik. Sokağın sonundaki 1-1,5 metre yüksekliğindeki duvardan atlayarak [B]erdan
nehri istikametine doğru gözden kayboldu. [A]raçtan ben inerek duvardan
atlayıp şahsın peşinden koştum. Ben uzağı iyi göremediğim için normalde gözlük
kullarım ancak olay anında öncesinde gaz maskesi taktığım için gözlüklerim
takılı değildi. Şahsın duvardan atlayarak gittiği istikametten koşsam da ortam
zifiri karanlık olduğu için şahsı göremedim. Karanlıkta takıldığım tam olarak
bilmediğim bir nesneden sendeleyince durdum. Tekrar düşmemek için bu sefer
dikkatlice şahsın gittiğini tahmin ettiğim yöne doğru ilerledim. Daha sonra
2-2,5 metre yükseklikteki sazlıkların olduğu bölüme geldim. Burada Berdan
nehrini fark ettim, zira o esnada nehre o kadar yakın olduğumuzu bilmiyordum.
Sonra diğer görevli arkadaşlar geldi. [B]ir müddet sazlık alanı fenerle
şortlant aracın ışıkları vasıtasıyla aydınlattık, şahsı sazlıkların arasında
saklanıyor olabilir düşüncesiyle aradık. Olay yerinde 15 dakika kadar kalmıştık
ki grubun tekrar...civarında toplandığını öğrenince daha önce olduğu gibi
sağlık ocağını yakabilir düşüncesiyle söz konusu yere hızla intikal ettik. Ben [R.B.]
isimli şahsın ne şekilde suya düştüğünü daha doğrusu düşüp düşmediğini de
bilmiyorum. Şahsın cesedi yaklaşık 4 gün sonra Berdan çayında bulunduğu zaman
suya düşüp boğulduğunu öğrendik. Benim olayla ilgili bilgim ve görgüm bundan
ibarettir.''
33. Bu yazıya verilen cevaba istinaden Emniyet Müdürlüğü
Terörle MücadeleGrup Amirliğinde görev yapan Me.T.nin ifadesine Gülnar
Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile başvurulmuştur. Me.T.nin 20/7/2015
tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...[R.B.] isimli şahsın
cesedinin bulunmasından 3-4 gün önce Fahrettin Paşa Mah.bulunan Hemzemin geçiti
üzerinde yaklaşık 20-25 kişilik bir eylemci gurubu vardı. Bu eylemci grubun
ihbarını almamız üzerine Fahrettin Paşa Mah. Hemzemin geçiti üzerine şortlant
marka aracımı gönderdim. Arkasından bende gittim. Daha sonra şortlant ekibime
eylemci gurubu anonsla ikaz ettirdim. Yüksek sesle ikaz ettirdim ve merkezden
ve çevik kuvvet ekibinden yardım istedim, bu esnada sıralı amirlerime durumu
anlatım. Eylemci gurup şortlant ekibime taşlı ve molotoflu saldırıda
bulunmalarına rağmen şortlant ekibime müdahale etmemeleri yönünde talimat
verdim. Sürekli ikazda bulunup eylemcileri dağılmasını istedim. Yaklaşık 4-5
dakika ekibime saldırı oldu, ben bu esnada dışarıda yaya vaziyete ekibimin
arkasında idim. Ben genelde olaylarda yaya ve uzaktan gözlemlerim. Hem eylemci
gurubu hem de ekibimin müdahale tarzını gözlemlerim. Bir müddet bekledikten
sonra takviye çevik kuvvet ekipleri ve toplumsal olaylara müdahale aracı
geldiği esnada ilçe emniyet müdür yardımcımız [F.U.S.] müdürümüz çevik
kuvvet gurup amirine ve eylemci guruba yönelik müdahale edilmesi talimatı
verilmesi üzerine çevik kuvveti ekipleri eylemci guruba gazlı müdahalede
bulunmuştur. Bu esnada ortalık tamamen gaz bulutu kapladığı için, şortlant
ekibi gaza maruz kalmasın diye yavaş yavaş hareket etti. Bende gaz maskesi
olmadığından dolayı Fahrettin Paşa Mah. kenarına oturdum, gazdan bende
etkilendim. Ekibim mahalle arasında girdikten 2-3 dakika sonra şortlanat
içerisinde görevli polis memurum [M.A.C.] telefonla beni aradı ve bana
yağcının yan sokağında eylemci bir şahsı kovaladıklarını elindeki hava fişek
bataryasını attığını, şahsı 1-1,5 metrelik duvardan atladığını ve ayağını çok
kötü çarptığını ve bu nedenle ayağını kırmış olabileceğini kendisinin su
istikametine doğru kaçtığını, burada sazlıkların olduğunu sazlıkların arkasında
okul olduğunu, okul istikametine de kaçmış olabileceğini söyledi. Bende tedbir
amaçlı ve maruz kaldığım göz yaşartıcı gazın etkisi ile öncelikle 'merkez
eylemcilerden bir tanesi muhtemelen ayağı kırıldı bu haliyle suyun içerisinde
eylemcilerden bir tanesi muhtemelen ayağı kırıldı, bu haliyle suyun içerisinde
kayıp oldu gitti kendisi, şahıs su istikametine doğru gitti' anonsunu verdikten
sonra şüphelinin suyun içerisine değil de su istikametine gittiğini algıladım
ve ayağı kırılmış olabileceği için belki hastaneye gider diye düşünerek 3.
anonsum olan 'Hastane polisine böyle bir şahıs gelirse bilginiz olsun' şeklinde
bilgilendirme anonsu yaptım. Aynı anonsu üstlerime de bildirdim.
Benim bu anonsu yaptığım yer ile şahsın
kaybolduğu yer arası yaklaşık 500 metre mesafededir.
SORULDU:
1-Suya düşen eylemciyi suya düşerken
veya suya sürüklendiği esnada görmedim.
2-Yukarıda da belirtiğim gibi şüphelinin
su istikametine kaçtığını ve ayağının kırılmış olabileceğini polis memuru [M.A.C.] ile yaptığım telefon
konuşmasında öğrendim.
3-Şortlant önünde koşan ve su
istikametine doğru gidip kayıp olan şahsı ben görmedim ve tanımam. Bu şahsın [R.B] olup olmadığını da bilmiyorum.
Teknik ekibime çekilen kamera kayıtlarını izletirdim ancak şahsın yüzünün
maskeli olduğu ve kimseye benzetilemediğini beyan ettiler.
4-Ekibimle yapmış olduğum çalışma
sırasında kim olduğunu bilmediğimiz ve su istikametine doğru kaçan eylemci
şahıs kaybedildikten sonra 20-25 dakika olay yerinde aramalar devam etti. Ancak
eylemciyi bir türlü bulamadık. Bu esnada başka bir eylemcigurup ihbarı geldiği
için olay yerinden ayrıldık. Kaçan eylemcinin suda boğulup boğulmadığı konusunda
bir bilgim ve görgüm yoktur.
5-[R. B] olup olmadığını bilmediğim ve
yukarıda bahsettiğim eylemcinin ayağını kaçarken duvara çarptığını ve kırılmış
olma ihtimali olduğunu polis memuru [M.A.C.] bildirdiğinde ben olay yerine
yaklaşık 500 metre uzaklıktaydım. Bu kaçan eylemcinin ayağının kesin olarak kırılıp
kırılmadığını da bilmiyorum.
6-Ben suda sürüklenen yada suda çıkan
veya çıkartılan hiç kimseyi görmedim. Başkaca diyecek bir şeyim yoktur dedi.''
34. Başsavcılık, olay tarihinde R.B.yi takip etmekte olan
araç içinde bulunan polis memuru Mu.T.nin ifadesine bilgi sahibi olarak
13/7/2015 tarihinde başvurmuştur. Mu.T.nin ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
''Grup dağılarak ara sokaklara doğru
kaçtılar. Ortamda çok fazla gaz bulunduğu için önümüzü tam olarak
göremiyorduk....Bu esnada elinde bir poşet ve havyi fişek bataryası bulunan
yüzü maskeli adının daha sonra [R.B.] olduğunu öğrendiğimiz şahsı
gördük. Şahıs bize elinde bulunan havyi fişek bataryasını yakarak saldırmaya
çalışmışsa da yakamadığı için elindekileri yere atarak kaçmaya başladı ve 30-40
metre sonra sola doğru çıkmaz sokağa girdi. Biz de araçla peşinden gittik.
Sokağın sonundaki 1-1,5 metre yüksekliğindeki duvardan atlayarak Berdan Nehri
istikametine doğru gözden kayboldu. Araçtan ....polis memuru olan arkadaşımız
duvardan atlayarak şahsın peşinden kaçtığı yere gittik. Görevli polis memuru
arkadaşlarla nehir kenarında bulunan otluk ve sazlık alanda yaklaşık 15 dakika
kadar şahsın saklanmış olabileceğini düşünerek araştırma yaptık ancak şahsı
bulmamız mümkün olmadı. Akabinde eylemci grubun..başka bir noktada tekrar
toplandığını öğrenince olay yerinden ayrıldık. Ben kovaladığımız şahsın suda
kaybolup vefat ettiğini yaklaşık 4 gün sonra cesedi bulununca öğrendim. Daha
önce söylediğim gibi olay anında biz şahsın yaklaşık 2,5 metre yüksekliğindeki
sazlıkların arasına saklanarak kaçmaya çalıştığını düşünmüştük.''
35. Başsavcılık aynı tarihte aynı araçta bulunan diğer
polis memuru A.T.nin de ifadesine başvurmuştur. İfadenin benzer şekilde gelişen
olayın anlatımından sonraki kısmı şöyledir:
''...Diğer arkadaşlar inse de ben
araçtan inmedim. Araçtan.....polis memuru olan arkadaşımız duvardan atlayarak
şahsın peşinden gitti. Yaklaşık 10 dakika sonra aracın aydınlatması olduğu için
başka bir istikametten şahsın kaçtığı yere gittik....şahsı bulmamız olmadı.
....Tanıklar [Y.Ö.] ve [H.Y.] isimli şahısların beyanı okundu
SORULDU: Şahsın beyanı tamamen gerçek dışıdır. Dediğim gibi ilk etapta şortland
araç henüz çıkmaz sokak içerisindeyken kapı açılmadığı için araçtan dahi
inmedim. Ben şahsı en son duvardan atlarken gördüm. Şahsın ne şekilde
kaybolduğunu, ne şekilde suya düştüğünü görmedim. Dolayısı ile tanığın beyan
ettiği gibi benimle şahıs arasında bir d[i]yalog geçmesi söz konusu
değildir. 16 yıl Tarsus'ta görev yapmama rağmen ben [R.B.] ile hiç
karşılaşmadım.''
36. Başsavcılık aynı tarihte, aynı araçta bulunan A.G.
isimli polis memurunu da dinlemiştir. Bu polis memuru da diğer polis
memurlarıyla benzer şekilde ifade vermiştir.
37. Başsavcılık; soruşturmaya konu olayın teröristlerin
ülke çapında çıkardığı toplumsal olaylardan olduğunu, soruşturma sırasında
dosyada ismi ön plana çıkacak olan şüpheli, tanık vs. emniyet personelinin
hedef gösterilmesi durumunun söz konusu olduğunu gerekçe göstererek güvenlik ve
tedbir amacıyla bahse konu soruşturma dosyasının kısıtlanmasına karar
verilmesini 8/7/2015 tarihinde talep etmiş ve Sulh Ceza Hâkimliği aynı tarihte
kısıtlama kararı vermiştir.
38. Anılan karara yapılan itiraz 21/7/2015 tarihinde
reddedilmiştir.
39. Başsavcılık tarafından 16/12/2015 tarihinde
kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"08/06/2014 tarihinde PKK/KCK terör
örgütünün,... eylem yapmaları için talimat verdiği, 09/06/2014 tarihinde Tarsus
İlçesi Fahrettin Paşa Mahallesi'nde Lice olayları bahane edilerek eylem
düzenlendiği, olay yerinde sayıları yaklaşık olarak 20-25 kişiyi bulan yüzleri
puşi ile kapalı grubun çöp konteynırlarını yola çekerek ve lastik yakmak sureti
ile yolu trafiğe kapattıkları, uyarıların ardından emniyet kuvvetlerince gruba
orantılı olarak müdahale edildiği, yapılan müdahale neticesinde emniyet
güçlerine taş, havai fişek, molotof kokteyli atarak direnen yüzleri puşi ile
kapalı şahısların ara sokaklara kaçtığı, ölen [R.B.nin] d[e] elinde kare
şeklinde muhtemelen havai fişek atımında kullanılan cisim ve sol koluna asılı
vaziyette içinde ne olduğu bilinmeyen poşet olduğu halde eylemcilerin arasında
yer aldığının olay yeri kamera kayıtlarının incelenmesinden anlaşıldığı,
emniyet kuvvetlerince Şortland zırhlı araç ile yakalanmaya çalışılan [R.B.]
isimli şahsın Cemal Gürsel Caddesi'nde bulunan bir çıkmaz sokağı girdiği ve
burada duvarın üzerinden atlayarak Berdan Nehri'ne yöneldiği, bulunan sokağın
çıkmaz sokak olması nedeniyle zırhlı Şortland aracın caddede petrol istasyonu
bulunan yerden dolanarak nehir kenarına geldiği, bununla beraber polis
memurlarının nehir kenarında bulunan otluk ve ağaçlık alana doğru belirtilen
şahsın olup olmadığını kontrol etmek için şahsı aramaya devam ettikleri ancak
şahsı bulamadıkları, polis ekiplerinin devam eden eylemler nedeniyle bahse konu
nehir kenarından ayrılarak eylemci gruba müdahaleye devam ettiklerinin
belirtildiği,
....
Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan
talimat ile [H.Y.]
isimli şahsın 14/07/2014 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına ve 09/12/2014
tarihinde Emniyet Müdürlüğü ekiplerine vermiş olduğu beyanlar doğrultusunda
araştırma yapılması istenmiş olup, [H.Y.nin] tanık ifade tutanağı bir
bütün olarak incelendiğinde [R.B.nin] ölüm olayı hakkında yanlış ve
yanıltıcı bilgi vererek soruşturmanın seyrini değiştirmeye çalıştığı, kamera
kayıtları incelendiğinde tanık olarak ifade veren [H.Y.nin], [R.B.nin]
ölümü ile ilgili olmamış olayları gerçekleşmiş olay gibi anlattığının, bilgi
sahibi olarak beyanı alınan polis memurlarının ifadelerinin olay gününe ait
kamera kayıtları ile yer, zaman ve oluş bakımından tutarlı olduğunun tespit
edildiği,
Yapılan inceleme ve dosya kapsamı bütün
olarak değerlendirilmesi sonucu; tanık [H.Y.nin] beyanlarının çelişkili olduğu ve iddia ettiği
hususları doğrulayan nitelikte bir delile ulaşılamadığı, olay ile ilgili kamera
kayıtları ve bilgi sahibi olarak beyanı alınan polis memurlarının ifadelerinde
şahsın duvardan atladıktan sonra yakalanmadığı ve şahsın nehir kenarında bir
süre arandığı ancak bulunamadığı, olay günü emniyet ekiplerince kullanılan
telsiz konuşmaları, bilirkişi inceleme raporu, ölü muayene ve otopsi tutanağı,
İstanbul 1.Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun 10/12/2014 tarih ve 4719 karar sayılı
raporunda ise kişinin travmatik tesirle öldüğünün tıbbı delillerinin
bulunmadığı, dış muayenesinde ölüm sonrası deniz canlıları tarafından
oluşturulması muhtemel lezyonlar dışında travmatik değişim görülmediği, iç
organlarda ölümü açıklayacak makroskopik patolojik ve histopatolojik özellik
görülmediği, mevcut verilerle kişinin ölüm sebebi ve mekanizması bilinemediği
şeklinde raporlandığı, tüm dosya kapsamı ve ölüm olayı göz önüne alındığında
herhangi bir kimseye atfedilebilecek ihmali veya kusurlu bir eylem ve suçun
işlendiğine ilişkin yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden ve
soruşturulması gereken şüpheli durumun bulunmadığı anlaşılmakla... KAMU
ADINAKOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA... [karar verilmiştir.]''
40. Başvurucu vekilinin dosyada gizlilik kararı
verildikten sonra dosyaya intikal eden tüm belgelerin onaylı suretinin
kendilerine verilmesini 24/12/2015 tarihinde talep etmesi üzerine belgelerin
suretleri kendisine aynı tarihte teslim edilmiştir.
41. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara başvurucu
tarafından itiraz edilmiştir. Başvurucu dilekçesinde; R.B.nin olay tarihinde
yürüyüşe katılanlar arasında olduğunu, eylemcilere yapılan müdahale sonrasında
R.B.nin Berdan Nehri'ne kadar kovalandığını, kör noktada R.B.nin kaybolduğunu
veya kaybettirildiğini, ölüm şüpheli olmasına rağmen mevcut soruşturmanın
R.B.nin ölümünü araştırmakta yetersiz olduğunu, bilgi sahibi olarak beyanları
alınan kişilerin şüpheli olarak soruşturmaya dâhil edilmeleri gerektiğini,
soruşturmanın ihmalî davranışlar, ölüme sebebiyet verme, görevi kötüye kullanma
ve görevi ihmal suçlarını kapsar şekilde genişletilmesini iddia ve talep
etmiştir.
42. Bu gerekçeler ve taleplerle yapılan itiraz Sulh Ceza
Hâkimliği tarafından 18/1/2016 tarihinde reddedilmiştir.
43. Ret kararının başvurucuya 2/2/2016 tarihinde tebliğ
edilmesi üzerine başvurucu 29/2/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
44. İlgili hukuk için bkz. Yasin Ağca, B. No:
2014/13163, 11/5/2017, §§ 86, 87, 91-96; Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
B. No: 2012/752, 17/9/2013; Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
45. Mahkemenin 13/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
46. Başvurucu;
i. Kardeşi R.B.nin ölümünden sorumlu olan kişilerin
ifadelerinin şüpheli sıfatı ile alınmadığını, soruşturmada herhangi bir
şüphelinin tespit edilemediğini ve olayın faillerinin bulunamadığını,
ii. R.B.nin olay gecesinde yaralı olduğunun ilgili
güvenlik mensubu tarafından bilindiğini, bunun da telsiz kayıtlarına
yansıdığını, buna rağmen bu hususu diğer polis memuru M.A.C.den öğrendiğini
ifadesinde beyan ettiğini, ayrıca M.A.C.nin ifadesinde bununla ilgili herhangi
bir ibarenin bulunmadığını, tanık ifadeleri arasındaki çelişkinin
giderilmediğini,
iii. R.B.nin cesedinin bulunduğu yer ve zamanda çok
sayıda polis memuru olmasına rağmen bu kişilerin hepsinin ifadesinin alınması
yerine sadece dört polis memurunun ifadesinin alındığını,
iv. Olayın Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğince
soruşturulması gerekirken soruşturma işlemlerinin Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü tarafından yerine getirildiğini,
v. Tanıklar H.Y. ve Y.Ö.nün beyanlarına göre R.B. ile A.
isimli kolluk görevlisinin aralarında geçen diyalogdan olaya polisler
tarafından doğrudan müdahalede bulunulmamış olsa bile bir ihmal olduğunun açık
olduğunu, suya düşen veya atlayan birisinin kurtarılmasının kamu görevlisinin
sorumluluğunda olmasına rağmen soruşturmada bununla ilgili bir araştırma
yapılmadığını,
vi. ATK'nın ölüm sebebini belirleyemediğini,
vii. Tanık H.Y.nin ifadesinin yetersiz olduğunun
Başsavcılık tarafından değerlendirilmesinin soruşturma evresinde
yapılamayacağını, Başsavcılığın olayda yeterli şüphe bulunduğunu
değerlendirmesi ve iddianame düzenlemesi gerekirken bunu yapmadığını,
viii. Tanık polis memuru A.nın beyanları ile tanıklar
H.Y. ile Y.Ö.nün beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediğini,
ix. Polis memurlarının ifadelerinin aynı olduğunu,
x. Dosyada kısıtlama kararı verilmesi nedeniyle
soruşturma evrakına ulaşamadığını belirterek Anayasa'nın 17. ve 36.
maddelerinde güvence altına alınan yaşam hakkı ile adil yargılama hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
47. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak
alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” kenar
başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama... hakkına
sahiptir."
48. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri"
kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
49. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16).
50. Başvurucu özetle kardeşi R.B.nin şüpheli ölümü
nedeniyle başlatılan soruşturmada eksiklikler bulunması nedeniyle yaşam
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun ayrıca adil yargılanma
hakkının da ihlal edildiğini ileri sürdüğü hususların değerlendirilmesinde öne
sürülen iddiaların yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin
olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ayrıca incelenmesine gerek
bulunmadığı, bu iddiaların yaşam hakkının usul boyutu kapsamında incelenmesi
gerekli ve yeterli olduğu değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
51. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını
kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı
nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 41). Başvurucu, ölen R.B.nin kardeşidir.
Dolayısıyla başvuru ehliyeti açısından başvuruda bir eksiklik bulunmamaktadır.
52. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
a. Genel İlkeler
53. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif
yükümlülüklerinin usul boyutu, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir
soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını
koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap
vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
54. Yaşam hakkına ilişkin usul yükümlülüğü olayın
niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki veya idari soruşturmalarla yerine
getirilebilir. Kamu görevlilerinin faili olduğu kasten veya kötü muamele sonucu
meydana gelen ölüm olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin
sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir
cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 57).
55. Kamu görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleşen
ya da gerçekleştirildiği iddia edilen ölümlere ilişkin soruşturmaların etkili
olabilmesi için;
- Soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek
kişilerden hem hiyerarşik ve kurumsal olarak hem de fiilen bağımsız olması (Cemil
Danışman, § 96),
- Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz
resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların
belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 57),
-Fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma
sürecinin kamu denetimine açık olması ve ölen kişinin yakınlarının meşru
menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde
katılmalarının sağlanması (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),
-Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih
Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30),
-Soruşturma sonucunda alınan kararın soruşturmada elde
edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması
ve bunun yanı sıra söz konusu kararın yaşam hakkına yönelik müdahalenin
Anayasa’nın aradığı zorunlu bir durumdan kaynaklanan ölçülü bir müdahale olup
olmadığına yönelik bir değerlendirme içermesi gerekir (Cemil Danışman, §
99).
b. İlkelerin
Olaya Uygulanması
56. Somut olayda Cumhuriyet Başsavcılığının kendiliğinden
ivedilikle bir soruşturma başlattığı, soruşturmada başvurucunun delil
toplanmasına ilişkin taleplerini dile getirebildiği, kovuşturmaya yer
olmadığına dair karara itiraz edebildiği görülmüştür.
57. Başvurucunun ilk olarak ileri sürdüğü hususlardan
birisi dosya hakkında kısıtlama kararı verilmesi nedeniyle soruşturmaya etkin
katılımın sağlanamadığı iddiasının bu aşamada incelenmesi gerekmektedir.
58. Ayrıntıları Olay ve Olgular kısmında
açıklandığı üzere (bkz. §§ 7-43) Başsavcılık tarafından 8/7/2015 tarihinde
kısıtlama kararı verilmesinin ardından aynı gün bu kararın verildiği
anlaşılmıştır. Bununla birlikte kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verildikten sonra Başsavcılık dosyasının başvurucunun erişimine açıldığı ve
başvurucunun dosyada bulunan dokümanlardan suret alabildiği anlaşılmıştır.
59. Başvurucunun iddialarına benzer şekilde iddiaların
yer aldığı Murat Çakmak (B. No: 2015/19011, 16/1/2020) başvurusunda
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun erişimine sonradan açılan soruşturma
dosyasından suret alması ve soruşturmanın tamamına yönelik olarak itirazlarını
dile getirilmiş olması karşısında herhangi bir sorun görmemiştir.
60. Somut olayda da aynı şekilde başvurucunun bu kapsamda
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip gizlilik kararının alınmasından
sonra dosyaya intikal eden tüm belgelerin suretini aldığı ve bireysel başvuruda
ileri sürdüğü hususları itiraz başvurusunda da dile getirdiği tespit edilmiştir.
Bir bütün olarak kısıtlama kararının verilmesinin tek başına soruşturmaya
etkili katılım hususunda bir mesele teşkil etmediği ve bu boyutu ile yaşam
hakkının etkili soruşturma yükümlüğünün ihlaline sebebiyet vermediği
anlaşılmıştır.
61. Soruşturmaya etkili katılım yönünden başvurucu; yine
olayın şüpheli ölüm olması nedeniyle telsiz kayıtları ile 112 Acil Servis
kayıtlarının dosyaya getirtilmesi, dosyadan suret alabilmesi, tanıkların
dinlenilmesi gibi tüm taleplerini vekili aracılığı ile sunabilme imkânına sahip
olabilmiştir.
62. 12/6/2014 tarihinde başvurucunun R.B.nin kayıp
olduğuna dair müracaatı ile başlayan soruşturmanın 18/1/2016 tarihinde itirazın
reddi kararı ile sonlanması arasındaki süreye bakıldığında soruşturmanın makul
süratle yürütülmesi yükümlülüğü hususunda da herhangi bir sorun bulunmamıştır.
63. Bu değerlendirmeler sonrasında Başsavcılık
soruşturmasının olayı ve ölüm sebebini tespit edebilecek şekilde özenle
yürütülüp yürütülmediği ve ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini
sağlayabilecek bütün delillerin tespit edilip edilemediği hususları yönünden
ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
64. Olayın başlangıcından itibaren kamu görevlilerinin
ölüm olayına aktif olarak katıldığı iddiaları bulunan soruşturmada, Başsavcılık
delillerin toplanması hususunda bazı işlemler yapmıştır. Bu kapsamda
Başsavcılık, olay yerinin uzman kişilerce incelenmesi, fotoğraf ve video
kaydının yapılması ve delillerin muhafaza altına alınması talimatlarını vermiş;
elde edilen tüm maddi deliller üzerinde kriminal inceleme yaptırmıştır.
"Olay ve Olgular" kısmında açıklandığı üzere olay yeri
incelemesinin olay yerindeki güvenlik sorunları ve can güvenliğinin
sağlanamaması nedeniyle yapılamadığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda ilgili
tutanaklar düzenlenmiş ve Başsavcılığa gönderilmiştir.
65. Başsavcılık, yine aynı doğrultuda olmak üzere R.B.nin
cesedi üzerinde ölü muayenesi işlemini icra etmiş ve kesin ölüm sebebinin
belirlenebilmesi için klasik otopsi yapılmasına karar vermiştir. Adana ATK'da
icra edilen klasik otopsi işleminde, beden üzerinde künt travmaya bağlı
yaralanmaların var olup olmadığı, kemik kırığı veya ateşli silah yaralanmasına
bağlı olarak iz ve emarelerin bulunup bulunmadığı tespit edilmeye çalışılmış;
bulgular tutanak ile belgelendirilmiş, bu aşamada görüntü kayıtları alınmıştır.
Adana ATK, görüşü doğrultusunda da soruşturmada yer alan evrakı İstanbul
ATK'nın ilgili ihtisas kuruluna göndererek ölüm sebebini belirlemeye
çalışmıştır.
66. Bu aşamada, Adana ATK tarafından icra edildikten
sonra İstanbul ATK İhtisas Kurulu tarafından da düzenlenen otopsi raporunun
birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir (rapor için bkz. §§ 16, 28). İstanbul
ATK İhtisas Kurulu tarafından dosyada bulunan müşteki, tanık, Bilgi Alma
Tutanakları ile diğer belgelere yer verilmesinden sonra Adana ATK tarafından
icra edilen otopsi raporuna atıf yapılarak bir değerlendirme yapılmıştır.
Mevcut rapora göre ''kişinin travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delilleri
bulunmadığı dış muayenesinde ölüm sonrası deniz varlıkları tarafından oluşması
muhtelif lezyonlar dışında travmatik değişim görülmediği, iç organlarda ölümü
açıklayacak makroskopik patolojik ve histopatolojik özellik görülmemiş''tir.
67. Başvurucunun iddiaları ile kamu görevlilerinin
karıştığı iddia edilen şüpheli ölüm olaylarında kuşkusuz ölüm nedeninin tespiti
ve olayın aydınlatılabilmesi için devletin etkili soruşturma yükümlülüğü daha
da önem kazanmaktadır. Bu nitelikteki olaylarda yetkili mercilerin başvurucunun
iddialarını, tanık ifadelerini dikkatlice değerlendirerek şüpheli ölüm olayında
şüpheye yer vermeyecek ölçüde bütün ihtimalleri gözönünde bulundurarak bir
soruşturma yapması gerekmektedir. İncelemeye konu olan Başsavcılık dosyasında
başvurucunun iddiaları ile başvuru tarafından dinlenilmesi talep edilen
tanıklar beyanlarında R.B. ile güvenlik güçleri arasında bir arbede
yaşandığının iddia edilmesi ve görüntü kayıtlarının incelemesi sonucunda
düzenlenen uzman bilirkişi raporunda R.B.nin arkasından önce silahlı bir
güvenlik görevlisinin, ardından da iki kişinin gitmesi, silahla üç el ateş
edildiğine dair bulguların varlığı, ölümün su dışında gerçekleşmiş olma
ihtimali, dolayısıyla kamu görevlileri aleyhine oluşan yoğun şüphenin ortadan
kaldırılamamış olması karşısında ölümün gerçekleşme koşullarının tespiti için
en üst düzeyde bir inceleme yapılması muhakkaktır. Bu aşamada, ölümün sebebi
ile olayın meydana gelme koşullarının tespitinde ise otopsinin en büyük maddi
delillerden birisi ve hatta birincisi olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
68. Birleşmiş Milletler tarafından 1991 yılında kabul
edilen ve kısaca Minnesota Protokolü (Protokol) olarak bilinen
uluslararası belgede de önemli ayrıntıların ihmal edilmemesi ve kaybedilmemesi
için sistematik ve tam bir muayenenin yapılmasının önemine vurgu yapılmıştır.
Protokole göre şüpheli ve çelişkili bir biçimde meydana gelen ölümün ardından
detaylı bir otopsi yapılması büyük önem taşımaktadır. Belgelendirme ve
bilgilerin kayıtlara geçirilmesi de otopsi sonuçlarının anlamlı bir biçimde
kullanımını sağlamak için detaylı olmalıdır.
69. Somut olayda suda bulunan bir beden üzerinde yapılan
otopsi sonucu düzenlenen ATK raporlarında, ölümün su ile bağlantılı olup
olmadığı hususunda incelemeye olanak verecek ölçüde Protokol'de belirtilen
nitelikte bir tespit ve değerlendirmenin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut
raporlarda ölümün gerçekleşmesinde suyun etkisi olup olmadığı hususunda bir
açıklama ve değerlendirmenin olmadığı görülmektedir. Efor ile aktifleşen ve
ölenin kendisinde mevcut olan hastalıklar, ani gelişen kardiyak atakları veya
beyin kanaması gibi tıbben gerçekleşmesi ihtimaller dâhilinde olan sebeplerle
kişiler suda boğulabilecekleri gibi suyun dışında meydana gelebilecek
nedenlerle de şüpheli bir ölümün gerçekleşebileceğinin anlaşılması karşısında
özellikle belirli iddiaları içeren şüpheli ölüm olaylarında ölümün ve
koşullarının aydınlatılabilmesi için muhtemel ölüm nedenlerinin incelenmesine
olanak verecek ölçüde bazı inceleme ve tespitlerin ATK raporlarında bulunmadığı
tespit edilmiştir. Bir başka ifadeyle mevcut raporda kişinin kesin ölümünün
suda boğulma veya su dışında boğulma sonucu gerçekleştiği hususunda bütün
ihtimalleri kapsayan ayrıntılı ve derinlikli bir analizin yapıldığına dair
değerlendirmelerin bulunmadığı anlaşılmıştır.
70. Başvurucunun iddiaları arasında yer alan hususlardan
birisi soruşturma işlemlerinin olayın şüphelileri olan güvenlik güçlerinin
mensup olduğu büro tarafından yürütülmesi nedeniyle soruşturmanın bağımsız
olmadığı iddiasıdır. Bu iddia yönünden ayrı bir değerlendirme yapılması
gerekmiştir. Soruşturmanın bağımsızlığına yönelik ileri sürülen bu iddiaların
Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı çerçevesinde
değerlendirilmesi yapılırken bu bağımsızlığın salt hiyerarşik ve kurumsal bir
bağımsızlık olarak algılanmaması, her olayın kendine özgü koşullarına göre ve
somut olarak yapılması gerekmektedir.
71. Bu açıdan somut olaya bakıldığında olayın baştan
itibaren Cumhuriyet Başsavcılığının gözetim ve denetimi altında Tarsus
Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü Fevzi Çakmak Polis Merkezi Amirliği
tarafından araştırıldığı, olay yeri incelemesini yapan uzman personelin yine
olayda sorumluluğu olabilecek kişilerden ve bu kişilerin mensubu olduğu bürodan
farklı olduğu, tanık ifadelerinin Cumhuriyet savcısı tarafından alındığı,
tutanakların olayda sorumlu olduğu iddia edilen kişilerden farklı kişiler
tarafından düzenlendiği anlaşılmıştır.
72. Cumhuriyet savcısının üç tanığın ifadesini bizatihi
kendisinin alması, birisini de başka yer başsavcılık aracılığı ile yine
Cumhuriyet savcısı tarafından aldırması, görüntü kayıtlarını başka uzman
kişilere incelettirilmesi, ölü muayenesini işleminin Cumhuriyet savcısı
tarafından yapılması gibi işlemlerin Başsavcılık tarafından yerine getirilmesi,
yine kanıtların Cumhuriyet savcısı gözetiminde toplanması gibi soruşturma
dosyasının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde soruşturmanın
bağımsızlığı ilkesi yönünden ilk aşamada herhangi bir sorun olmadığı
görülmektedir. Bununla birlikte başvurucu tarafından olaya dair bilgileri
olduğu iddia edilen tanıklardan H.Y.nin beyanlarının doğruluğunun tespiti
açısından Başsavcılığın bu araştırmayı olaya karıştığı iddia edilen ilgili
Emniyet Birimine yönlendirmesi ve tanıkların ifadesine burada başvurulmasının
ise soruşturmanın bağımsızlığı açısından bir sorun teşkil ettiği anlaşılmıştır.
73. Bunların yanında olay yeri incelemesinin bizzat savcı
katılımı ile gerçekleştirilmediği anlaşılmıştır. "Olay ve Olgular"
kısmında açıklandığı üzere (bkz. §§ 7-43) süre gelen güvenlik sorunları
nedeniyle R.B.nin cesedinin bulunmasından sonra olay yerinin krokilerin
çizildiği, fotoğraf ve video kaydının yapıldığı anlaşılmakla birlikte
soruşturmanın hiçbir evresinde şüpheli ölüm hadisesinin gerçekleştiği yerde
Cumhuriyet savcısının, özelikle de başvurucunun olaya dair görgüsü olduğunu
iddia ettiği şahısların katılımını da içeren bir şekilde bir incelemenin ve
keşfin yapılmadığı tespit edilmiştir.
74. Bunlara ilaveten Başsavcılık tarafından olayla ilgili
olarak şüpheli veya şüphelilerin tespitine yönelik bir araştırma yapılmadığı,
sadece R.B.yi takip eden araçta bulunan ve olaya karıştığı iddia edilen dört
polis memurundan üçünün ifadesinin 13/7/2015 tarihinde bilgi sahibi
sıfatıyla alınmasıyla yetinilmiştir. Başsavcılık tarafından yazılan talimat
üzere Gülnar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dinlenilen Me.T. ise tanık
olarak ifade vermiştir. Başsavcılık tarafından alınan tüm ifadelerde, Görüntü
İzleme Tutanağı'nda yer alan silahla el ateş etme olgusuna dair herhangi bir
açıklamanın olmadığı anlaşılmıştır.
75. Ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin yükümlülük,
kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17. maddesinde
güvence altına alınan yaşam hakkının bir boyutunu oluşturan etkili soruşturma
yükümlüğü kuşkusuz sonuç yükümlülüğü doğurmamaktadır. Bir diğer ifadeyle
Anayasa'nın 17. maddesi, başlatılan bir resmî soruşturmanın muhakkak belli bir
şekilde neticelendirilmesini, üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya
da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle
sonuçlandırmasını ödev olarak devlete yüklemez (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 56). Bu anlamda devlete düşen yükümlülük, bir şüpheli ölüm
olayında ölümün sebepleri ile maddi olayların aydınlatılması için elinde
bulunan tüm imkânlarla etkili ve yeterli araştırma yapmaktır. Bu yükümlülük,
somut başvuruda olduğu gibi, kamu görevlilerinin bir şekilde yer aldığı ve
kasten öldürme iddiaları taşıyan soruşturmalarda şüpheli ölüme yol açan
koşulları ortaya çıkarmak için daha fazla özen göstermesini de içermektedir.
Bunun icrasına dair ilkeler özet hâlinde yukarıda belirtilmiş olup (bkz. §§
53-55) somut olayda da Başsavcılığın bu yükümlülük kapsamında şüpheli ölüm
olayı hakkında bazı hususların açıklanması hususunda kendisine düşen
sorumlulukları tam olarak yerine getirdiğinden ve soruşturmanın tam anlamıyla eksiksiz,
kusursuz ve yeterli olduğundan bahsedilemeyecektir.
76. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun
ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
77. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir...
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
78. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden soruşturma
başlatılması ve 0.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
79. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında
ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel
ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir
kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin
sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi
ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
80. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
81. Mevcut başvuruda Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında
yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiştir. Buna göre
ihlalin Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının işlem ve eylemlerinden kaynaklandığı
anlaşılmaktadır.
82. Bu durumda yaşam hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Yapılacak yeniden soruşturma ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş, yeniden soruşturma başlatılarak Anayasa Mahkemesini ihlal
sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun
yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden soruşturma yapılmak üzere Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına (2014/6673
sayılı soruşturma dosyası) karar verilmesi gerekmektedir.
83. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin yaşam hakkının usul boyutunun
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere
Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına (2014/6673 sayılı soruşturma dosyası)
GÖNDERİLMESİNE,
D. 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 13/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.