TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUHABBET UÇAK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/4944)
|
|
Karar Tarihi: 9/3/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Tuğba YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Fatma SAVAŞ
|
|
|
(17/3/2015
tarihinde vefat etmiştir.)
|
|
|
Fatma
Savaş'ın
|
Mirasçıları
|
:
|
1. Muhabbet
UÇAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali
ARTUK
|
|
|
2. Zarife
AKA
|
|
|
3. Nazime UÇAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, terör olayları nedeniyle köyü terk etmeye mecbur
kalınması sonucu 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden
Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun ve
açılan davanın reddedilmesi, makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil
yargılanma ile mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 8/10/2013 tarihinde Ağrı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Başvurucu, adli yardım talep etmişse de bireysel başvuru
yapıldıktan sonra harcın yatırıldığı görülmüştür.
4. Anayasa Mahkemesi tarafından 9/5/2014 tarihlerde, konu
yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2013/7707 başvuru numaralı bireysel başvuru
dosyasının 2013/7257 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine; 2013/7707 numaralı bireysel başvuru dosyasının
kapatılmasına, incelemenin 2013/7257 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası
üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
5. Komisyonca 25/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölümler tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından 5/1/2015 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 2/2/2015 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
8. Başvurucu Fatma Savaş'ın bireysel başvuru tarihinden sonra
17/3/2015 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir.
9. Anayasa Mahkemesi tarafından 15/3/2016 tarihlerde, 2013/7257
başvuru numaralı bireysel başvuru dosyasında başvurucu Fatma Savaş tarafından
yapılan başvurunun ayrılmasına ve ayrılan dosyanın 2016/4944 başvuru numarasına
kaydedilmesine karar verilmiştir.
10. Başvurucunun mirasçılarına 16/3/2016 tarihli müzekkere ile
bireysel başvuruya mirasçı sıfatı ile devam edip etmeyecekleri sorulmuş;
mirasçılarından Muhabbet Uçak, Zarife Aka ve Nazime
Uçak devam etmek istediklerini bildirmiş; diğer mirasçılar herhangi bir
bildirimde bulunmamışlardır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
11. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
12. Başvurucular murisi Fatma Savaş, Iğdır ili Tuzluca ilçesi Kartutan köyünde ikamet etmekte iken 1994 yılında meydana
gelen terör olayları neticesinde köyün boşaltılmasıyla yerleşim yerinden göç
etmek zorunda kaldığını iddia etmiştir.
13. Başvurucular murisi 1/1/2005 tarihinde 5233 sayılı Kanun
kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Iğdır Valiliği Zarar Tespit
Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.
14. 8/12/2006 tarihli ve 2006/1-156 sayılı Komisyon kararında,
terör olayları sonucu oluşan zararların karşılanması talebiyle yapılan
başvuruda, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden başvurucular murisine 1.000 TL
tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
15. Başvurucular murisi tarafından sulhname
tasarısı imzalanmayarak Komisyon kararında belirtilen miktarın eksik
hesaplandığı gerekçesiyle iptal davası açılmıştır.
16. Belirtilen Komisyon kararı aleyhine başvurucular murisi
tarafından açılan iptal davasında, 2. Erzurum İdare Mahkemesinin 24/11/2008
tarihli ve E.2007/1158, K.2008/1159 sayılı kararı ile dava konusu işlemin
iptaline karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
" ...
ara kararı ile davalı idareden,Iğdır İli Tuzluca
İlçesi Kartutan Köyü’nde 1993 yılı ve sonrasında
yaşanan terör olayları nedeniyle uğranılan zarar ziyandan dolayı aynı
tarihlerde Kartutan Köyü ile ilgili olarak tutulan
tüm tutanaklar ile olayla ilgili tüm diğer bilgi ve belgeler istenilmiş olup,
davalı idare tarafından ara kararına cevaben verilen yazı ile eklerinin
incelenmesi neticesinde; 15.5.2006 tarihinde yapılan ve Iğdır İli'ndeki birçok köyü kapsayan keşifle ilgili başvuru
sahibi veya yetkili temsilcisine keşif yeri ile gün ve saatinin yazılı olarak
bildirildiğine ilişkin tebliğ ve tebellüğ belgeleri ile hazır bulunmadıklarını
gösteren tutanağa ilişkin herhangi bir belgenin ibraz edilmediği görülmüştür.
Olayın Mahkememizce değerlendirilmesi
neticesinde; Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen usule uyulmaksızın keşif yapıldığı,
keşif yeri ile gün ve saatinin davacıya veya yetkili temsilcisine yazılı olarak
bildirilmediği; başvuru sahibinin kendisi veya yetkili temsilcisi ve varsa
şahitlerinin keşif mahallinde hazır bulundurulmadığı hususunun dava dosyası
mündericatında yer alan ... keşif tutanağından anlaşıldığından, eksik
incelemeye ve usule aykırı biçimde yapılan keşfe dayalı olarak tesis edilen
dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."
17. İdare Mahkemesinin iptal kararı üzerine, Komisyon tarafından
27/1/2010 tarihli ve 2010/1-16 sayılı karar ile taleplerin reddine karar
verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir;
"...Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü ile
11.11.2009 tarihinde yapılan yazışmaya ilişkin alınan cevabi yazıda
14/25.11.1983 yılında Kartutan köyünde meydana gelen
doğal afet (sel) nedeniyle köyde bulunan genel hane sayısı 11 olarak tespit
edilmiş ve 11 aile hak sahibi kabul edilerek Afet İşleri Genel Müdürlüğünce
Tuzluca merkez Tuzla civarı mevkide bulunan afet konutlarına yerleştirildiği,
ilçe nüfus müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucu alınan 16.2.2007 tarih ve 146
sayılı cevabı yazıda Kartutan köyünde 1990-2000
tarihinde genel nüfus sayımı yapılmış olup köy nüfus sayısının sıfır olarak
belirtildiği,
İl İdare Kurulu Müdürlüğü ile 17.12.2009
tarihinde yapılan yazışmaya ilişkin alınan cevapta, ilgili köyü 1992 yılında
ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı köyü terk ederek başka yerleşim
birimlerine yerleştikleri, köydeki evlerin harap ve yıkık bir şekilde olduğu ve
herhangi bir hayat belirtisinin bulunmadığı bu nedenle adı geçen köyün Bakanlık
Makamının 19.12.2005 tarih ve 76-1 sayılı onayı ile köy tüzel kişiliğinin
kaldırıldığı,
Tuzluca ilçe jandarma komutanlığı ile
Komisyonumuzca 13.7.2009 tarihli yapılan yazışmaya ilişkin alınan cevabi yazıda
Kartutan köyünün bağlı olduğu Gaziler karakol arşiv
kayıtlarında ilgili köyde herhangi bir terör olayının meydana gelemediği ve
yine müracaat dosyalarında iddia edilen olaya ilişkin ilçe jandarma Komutanlığı
ile yapılan ikinci yazışma neticesinde 5.8.2009 tarihli alınan cevabi yazıda,
vatandaşlar tarafından iddia edilen olayın köy sınırları içerisinde değilde 4.4.1990 tarihinde Seyitçeşme
tepede gerçekleştiği,
İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ile
komisyonumuzca yapılan yazışmaya ilişkin 8.10.2009 tarihli alınan cevabi yazıda
ilgili mezrada yaşanan doğal afet sonucu Kartutan
mezrası halkının Tuzluca merkezde bulunan afet konutlarına yerleştirildiği ve
bu nedenle 3.27.1994 yılında yapılan mahalli idareler genel seçimlerinin de
burada yapıldığı anlaşılmış olup bu nedenle ... taleplerin reddine...karar
verildi."
18. Belirtilen Komisyon kararı aleyhine başvurucular murisi
tarafından tekrar açılan iptal davasında, 1. Erzurum İdare Mahkemesinin
2/2/2011 tarihli ve E.2010/313, K.2011/152 sayılı kararı ile davanın reddine
hükmedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Uyuşmazlığın çözümü için Mahkememizce
yapılan ara kararlara verilen cevapların incelenmesinden; Iğdır Valiliği
Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nün 11.11.2009 gün ve 2345 sayılı yazısında; Kartutan Köyü'nde 14-25.11.1983 tarihinde meydana gelen
şiddetli yağmurlar sonucu oluşan afet nedeniyle 11 ailenin hak sahibi kabul
edildiği ve bu ailelerin Tuzluca ilçesinde yapılan afet konutlarına 1989
yılında yerleştirildikleri, Tuzluca Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün
18.01.2010 gün ve 50 sayılı yazısında; 1993-1999 yılları arasında genel nüfus
sayımı yapılmadığı, ancak 1997 yılında genel nüfus tespiti yapıldığı ve burada Kartutan Köyü nüfusunun sıfır olarak tespit edildiği,
28.07.2009 tarihli Jandarma tutanağında; Kartutan
Köyü'nde terör olayı meydana gelmediği, başvurucuların iddia ettikleri terör
olayının Seyisçeşme Tepe'de meydana geldiği, buranın
da Kartutan Köyü dışında bulunduğu, Jandarma
tarafından tutulan 15.11.2010 tarihli tutanakta; 1993-2000 yılları arasında Kartutan Köyü'nde geçici köy korucusu bulunmadığı ve
görevlendirilmediği, İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü'nün
19.12.2005 gün ve 76-1 sayılı onayıyla; Kartutan Köyü
halkının 1992 yılından itibaren ekonomik ve sosyal nedenlerle köyü terk ederek
başka yerleşim birimlerine yerleşmeleri ve köyde yerleşik nüfusun bulunmaması
nedeniyle tüzel kişiliğinin kaldırılmasına karar verildiği, Tuzluca İlçe Seçim
Kurulu Başkanlığı'nın 03.11.2010 gün ve 261 sayılı yazısında; 27 Mart 1994
tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesinde Kartutan Köyü halkı topluca Tuzluca İlçe Merkezi Kartutan Afet Konutlarına yerleştirildiğindenYüksek
Seçim Kurulu Başkanlığı'nın 25.12.1993 gün ve 30 sayılı yazısı ekinde yer alan
165 sayılı kararı gereği Kartutan Köyü'nde sandık
kurulamadığı ve muhtar seçilemediği, 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan
Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Kartutan Köyü'nün
sandık bölgesi ilan edilmediği, Tuzluca İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nın anılan
yazısı eklerinde yer alan belgelerde ise; Kartutan
Köyü Muhtarı (H.O.)'ın 17.02.1994 tarihli
dilekçesinde; köylerinde heyelan olması nedeniyle Tuzluca ilçe merkezinde
kendilerine konut yapıldığı, söz konusu afet konutlarına kendi köyleri adına
sandık kurulması talebinde bulunulduğu, dolayısıyla o tarih itibariyle anılan
gerekçeyle köyün boşaldığının muhtarca zımnen kabul edildiği, Tuzluca
Kaymakamlığı Mahalli İdareler Bürosu'nun 03.03.1994 gün ve 310 sayılı yazısında
da, Kartutan Köyü'nün tamamen boşaltılarak Tuzluca
ilçe merkezindeki afet konutlarına yerleştiklerinin belirtildiği görülmüştür.
Bu durumda, yukarıda belirtilen hususların
birlikte değerlendirilmesinden, Kartutan Köyü'nün
idarece resmi şekilde veyaköy halkıtarafından
terör kaygısıyla fiilenboşaltılmadığı, dolayısıyla
... 5233 sayılı Yasadan yararlanma imkanı bulunmadığı
anlaşıldığından, ... başvurunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka
aykırılık görülmemiştir..."
19. Başvurucular murisinin temyizi üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/11/2012 tarihli ve E.2011/11825,
K.2012/12329 sayılı ilamı ile kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede
ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmediği belirtilerek hükmün onanmasına karar verilmiştir.
20. Başvurucular murisi tarafından karar düzeltme talebinde
bulunulmuş; Danıştay Onbeşinci Dairesinin 12/6/2013
tarihli ve E.2013/8616, K.2013/4375 sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin
reddine karar verilmiştir.
21. Karar düzeltme isteminin reddi kararı, başvurucular murisine
12/9/2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 8/10/2013 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
22. 5233 sayılı Kanun’un 4., 6., 7., 8., geçici 1., geçici 3.,
geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu
kararı eki kararın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve
E.2008/6679, K. 2009/1227 sayılı kararı (Celal
Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-28).
23. 5233 sayılı Kanun'un 1. maddesi şöyledir:
"Bu
Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle
mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara
uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri
belirlemektir."
24. Aynı Kanun'un 2. maddesi şöyledir:
"Aşağıda
belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı dışındadır:
...
d) Terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle
uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle
bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar."
25. Danıştay 10. Dairesinin 30/12/2008 tarihli ve E.2008/4141,
K.2008/9584 sayılı kararı şöyledir:
"Öte yandan; kişilerin malvarlıklarına
ulaşamamaları nedeniyle uğradıkları zararların 5233 sayılı Yasa uyarınca
tazmini; köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde
mümkün olabileceğinden; Mahkemece bozma kararı üzerine davacının ikamet ettiği
köyün boşaltılıp boşaltılmadığının araştırılmasından sonra bir karar verilmesi
gerektiği tabiidir.
..."
26. Danıştay 10. Dairesinin 31/12/2008 tarihli ve E.2008/5548,
K.2008/9733 sayılı kararı şöyledir:
"5233 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan
maddelerinin değerlendirilmesinden; kişilerin malvarlıklarına ulaşamaması
nedeniyle uğradıkları zararın 5233 sayılı
Yasa uyarınca tazmininin, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler
sonucu meydana gelmesi şartına bağlı bulunduğu; başka bir ifadeyle,
köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde söz
konusu zararların tazmini yoluna gidilebileceği; güvenlik kaygısına dayansa dahi,
terör olayları sonucu köyü terk edenlerin malvarlıklarına ulaşamaması nedeniyle
uğradıkları zararın, sadece köyün idarece veya köy halkı tarafından tamamen
boşaltılması halinde ve köyün boşaltılmasından köye dönüşün başladığı tarihe
kadar geçen süreçle sınırlı olarak tazmininin mümkün olduğu sonucuna
ulaşılmaktadır. Zira, boşaltılan bir köye dönüşün başlaması, o köyde güvenli
bir şekilde yaşayabilme olanaklarına kavuşulduğu anlamına gelmektedir. Köye
dönüş için sağlanması zorunlu olan asgari güvenlik düzeyi ölçütünün ise
objektif olması gerektiği; başka bir anlatımla, köye geri dönen ve dönmeyen
kişilere göre değişmemesi gerektiği de tabiidir.
Bu kabule göre, uyuşmazlığa konu olayda,
davacının terör olayları sonucu terk ettiği Yoncalıbayır
Köyü'nde bulunan malvarlığına ulaşamamasından kaynaklanan zararının; sadece
köyün boşaltılmasından, köye dönüşün başladığı tarihe kadar geçen süreçle
sınırlı kalmak kaydıyla tazmini olanaklı bulunduğundan, davalı idarece
yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu 1 yıllık süre üzerinden hesaplanan
miktarın ödenmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
..."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 9/3/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
28. Başvurucular murisi Fatma Savaş, ikamet ettiği Iğdır ili
Tuzluca ilçesi Kartutan köyünde 1993 yılında terör
olaylarının yoğunlaşması ve muhtarın öldürülmesi nedenleriyle güvenlik
kaygısıyla köyün boşaltıldığını, 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı talebin
ve akabinde açtığı davanın reddedildiğini, Komisyonun ilk kararında tazminata
hükmetmişken daha sonra verdiği kararla önceki kararından haksız olarak
döndüğünü, köyde sürekli çatışma ortamının var olması karşısında devletin yeterli
güvenli ortamı sağlayamadığını, Mahkeme kararının kendi içinde çelişkili
olduğunu, komşu köylerde yaşayanlara terör nedeniyle tazminat verildiğini,
köyün yoğun kış şartlarına rağmen yıllardır boşaltılmadığını, terör olayı
nedeniyle boşaltıldığını, köyün sosyal ve ekonomik nedenlerle boşaltıldığı
fikrinin soyut ve afaki olduğunu, mal varlığına ulaşamamaktan dolayı maddi
zararlarının doğduğunu, yapılan yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığını belirterek Anayasa’nın19., 35., 36. ve 45. maddelerinde
tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş ve maddi tazminat talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
29. Başvuruformu ve ekleri
incelendiğinde başvurucu Fatma Savaş, 5233 sayılı Kanun kapsamındaki
zararlarının tazmini amacıyla açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın
19., 35., 36. ve 45. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia
etmiştir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu Fatma Savaş'ın ihlal iddiaları aşağıdaki
başlıklar altında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
a. Yargılamanın
Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
30. Başvurucu Fatma Savaş, Komisyonca verilen kararın akabinde
açtığı davadan sonuç alamadığını, göç etmeye mecbur kalması nedeni ile
malvarlığına ulaşamadığını, tarım, hayvancılık ve diğer köy geçim
kaynaklarından mahrum kaldığını kira, taşınma gibi zararlarının olduğunu anılan
zararlara köy boşaltma eylemleri ile sebebiyet verilmiş olmasına rağmen
zararlarının tazmin edilmediğini belirterek mülkiyet haklarının ihlal
edildiğinden şikâyetçi olmuş; yargılama sürecinde yapılan incelemeler ve lehine
olmayan yargı kararı temeline dayandırıldığı tespit edilen bu iddiaların
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
31. Başvurucu Fatma Savaş, yargılamanın adil olmadığı iddiası
kapsamında ayrıca Komisyonun ve Mahkemenin kararlarının çelişkili olduğunu,
iddialarının esastan incelenmediğini, yeterli araştırmanın yapılmadığını, 1994
yılında muhtarın öldürüldüğünü, yaşanan olaylar neticesinde güvenlik nedeniyle
göç etmeye mecbur kaldıklarını, oluşan zararları için yeterli bir giderim imkânının
kendilerine sağlanmadığını iddia etmiştir.
32. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/211
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel başvurulara
ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye
tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013,
§ 24).
33. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu
şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir
hatası veya açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa
Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, § 26).
34. Başvurucu Fatma Savaş, maddi vakıa ve delillerin hatalı
takdiri neticesinde davasının reddedildiğini, bu kapsamda Derece Mahkemesince
delillerin takdirinin hatalı ve hükmün sonuç itibarıyla hukuka aykırı olduğunu
belirtmekte olup başvurucunun iddialarının özünün Derece Mahkemesince
delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet
olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu
anlaşılmaktadır.
35. Başvuru konusu İdare Mahkemesi kararında, başvurucu ve idare
tarafından sunulan bilgi ve belgelerden söz konusu olaylarla ilgili olarak
Iğdır Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün yazısında, Kartutan
köyünde 14/11/1983-25/11/1983 tarihlerinde meydana gelen şiddetli yağmurlar
sonucu oluşan afet nedeniyle on bir ailenin hak sahibi kabul edildiği ve bu
ailelerin Tuzluca ilçesinde yapılan afet konutlarına 1989 yılında
yerleştirildiği; Tuzluca Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğünün yazısında, 1993
ile 1999 yılları arasında genel nüfus sayımı yapılmadığı ancak 1997 yılında
genel nüfus tespiti yapıldığı ve burada Kartutan köyü
nüfusunun sıfır olarak tespit edildiği; 28/7/2009 tarihli Jandarma tutanağında,
Kartutan köyünde terör olayı meydana gelmediği,
başvurucuların iddia ettikleri terör olayının Seyisçeşme
Tepesi'nde meydana geldiği, buranın da Kartutan köyü
dışında bulunduğu; Jandarma tarafından tutulan 15/11/2010 tarihli tutanakta,
1993 ile 2000 yılları arasında Kartutan köyünde
geçici köy korucusu bulunmadığı ve görevlendirilmediği, İçişleri Bakanlığı
İller İdaresi Genel Müdürlüğünün 19/12/2005 tarihli onayıyla Kartutan köyü halkının 1992 yılından itibaren ekonomik ve
sosyal nedenlerle köyü terk ederek başka yerleşim birimlerine yerleşmeleri ve
köyde yerleşik nüfusun bulunmaması nedeniyle tüzel kişiliğinin kaldırılmasına
karar verildiği; Tuzluca İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının yazısında, 27/3/1994
tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesinde Kartutan köyü halkı topluca Tuzluca İlçe Merkezi Kartutan afet konutlarına yerleştirildiğindenYüksek
Seçim Kurulu Başkanlığının yazısının ekinde yer alan karar gereği Kartutan köyünde sandık kurulamadığı ve muhtar
seçilemediği, 18/4/1999 tarihinde yapılan Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Kartutan köyünün sandık bölgesi ilan edilmediği, Tuzluca
İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının anılan yazısının eklerinde yer alan belgelerde
ise Kartutan köyü muhtarı H.O.nun
17/2/1994 tarihli dilekçesinde, köylerinde heyelan olması nedeniyle Tuzluca
ilçe merkezinde kendilerine konut yapıldığı, söz konusu afet konutlarına kendi
köyleri adına sandık kurulması talebinde bulunulduğu, dolayısıyla o tarih
itibarıyla anılan gerekçeyle köyün boşaldığının muhtarca zımnen kabul edildiği,
Tuzluca Kaymakamlığı Mahalli İdareler Bürosunun yazısında da Kartutan köyünün tamamen boşaltılarak Tuzluca ilçe
merkezindeki afet konutlarına yerleştirildiği, belirtilen hususların birlikte
değerlendirilmesinden Kartutan köyünün idarece resmî
şekilde veya köy halkı tarafından terör kaygısıyla fiilenboşaltılmadığı
belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Başvurucunun iddiaları, temyiz
merciince de incelenip reddedilmek suretiyle yerel Mahkeme kararı onanmış,
karar düzeltme talebi ise reddedilmiştir.
36. Başvurucunun iddialarına yönelik olarak muhtarın terör
nedeniyle öldüğü, köyün boşaltılmış olduğuna dayanak olarak gösterilmişse de
anılan Mahkeme kararı gereğince belirtilen olayın köy dışında gerçekleştiği,
köyün terör nedeniyle boşaltılmış olduğuna ilişkin bilgi ve belge sunulmadığı
da dikkate alındığında Derece Mahkemesinin kararında bariz takdir hatası ve
açık bir keyfîlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle başvurucu Fatma Savaş tarafından ileri
sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından
başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
38. Başvurucu, ayrıca idarenin can ve mal güvenliğini sağlama
yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
iddia etmektedir.
39. Başvuru dilekçesi incelendiğinde başvurucunun Anayasa’nın
35. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürdüğü bölümde, 5233 sayılı Kanun
kapsamında tanzim edilen belgelerde maddi zararlarının mevcut olduğu iddia
edilmiş fakat idari yargı makamlarının tazminat başvurularına ilişkin söz
konusu düzenlemeleri dar ve aleyhe yorumlayarak Anayasa’nın 35. maddesinin ihlal
edildiği ileri sürülmüştür.
40. Başvurucu tarafından mülkiyet hakkının ihlal edildiği
hususundaki iddiaların yargılamanın sonucuna dayandırıldığı ve yargılama
sürecine ilişkin olarak yukarıda yapılan değerlendirme neticesinde başvurucunun
delillerini ve iddialarını sunma fırsatı bulamadığına ve yargılamaya etkin
olarak katılma imkânlarının ellerinden alındığına dair bir bulgu da
saptanmadığı anlaşılan somut yargılama faaliyetlerinin Derece Mahkemelerince
adil yargılanma hakkının gereklerine uygun şekilde yerine getirildiği tespit
edildiğinden mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiaların ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir (Ülkü
Özgür, B. No: 2013/2263, 26/6/2014, § 43).
b. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
41. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
42. Başvurucu 5233 sayılı Kanun kapsamında ileri sürülen giderim
talebinin değerlendirilmesi hususundaki idari süreç ve yargılama prosedürünün
makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde
tanımlanan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
43. 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan müracaatlarda idari
yargı makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesinin bu
konuda verdiği kararlarında, komisyon ve yargılama aşamalarında geçen süreler
ile davanın tüm koşulları, karara bağlanan başvuru sayısı ve yargılama
sürecinde komisyon ve yargılama makamlarınca yapılan işlemler dikkate alınarak
uyuşmazlığın karara bağlanması konusunda kamu otoritelerine ve özellikle
yargılama organlarına atfedilebilecek bir gecikmenin olmadığı ve toplamda sekiz
yılın altında gerçekleşen başvuruların karara bağlanma süresinin makul sürede
yargılanma hakkının ihlaline yol açmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Sabri Çetin, §§ 61-69; Mahmut Can Arslan, B. No: 2013/3008,
6/2/2014, §§ 60-68; Mehmet Gürgen,
B. No: 2013/3202, 6/2/2014, §§ 58-66; Celal
Demir, §§ 58-66). Başvurunun kesin olarak karara bağlanmasının daha
uzun bir sürede gerçekleştiği ve bu durumun başvuruculara atfedilebilecek bir
kusurdan kaynaklanmadığı durumlarda ise makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır (İsmet Kaya,
B. No: 2013/2294, 8/5/2014, §§ 46-70).
44. Somut davaya bir bütün olarak bakıldığında Komisyona başvuru
tarihi olan 1/1/2005ile nihai karar tarihi olan 12/6/2013 arasında geçen ve
toplamda 8 yıl 5 aylık yargılama süresinde başvurucu açısından farklı karar
verilmesini gerektiren bir yön bulunmadığı ve söz konusu sürede makul olmayan
bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
45. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un
50. Maddesi Yönünden
46. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
47. Başvurucu, başvuru formunda belirttiği maddi tazminat
miktarının taraflarına ödenmesi talebinde bulunmuştur.
48. Mevcut başvuruda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği tespit edilmiş olmakla
birlikte başvurucu tarafından manevi tazminat talebinde bulunulmadığı, tespit
edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı da olmadığı
anlaşıldığından başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar
verilmesi gerekir.
49. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucu
Fatma Savaş mirasçılarından Muhabbet Uçak, Zarife Aka ve Nazime
Uçak'a müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucu mirasçılarından Muhabbet Uçak, Zarife
Aka ve Nazime Uçak'a MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemelerde
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
9/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.