logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(A.A. [1.B.], B. No: 2016/59578, 12/2/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/59578)

 

Karar Tarihi: 12/2/2020

R.G. Tarih ve Sayı: 14/5/2020-31127

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Murat GÜVEN

Başvurucu

:

A.A.

Vekili

:

Av. Hakan TOPALOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, darbe teşebbüsüyle bağlantılı olarak yürütülen soruşturmada uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve tahliye kararının geç icra edilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/12/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvurucuya ait 2017/31829 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyasının kişi yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2016/59578 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, 2017/31829 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyasının kapatılmasına, incelemenin 2016/59578 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine 15/10/2018 tarihinde karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekli ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Bilgiler

9. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl bugüne kadar birçok kez uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

10. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş, çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51, Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

B. Başvurucuyla İlgili Süreç

11. Anılan süreçte başvurucunun darbe teşebbüsü kapsamında, Kara Kuvvetleri Komutanlığında (KKK) gerçekleşen faaliyetlerinin de soruşturma konusu edildiği anlaşılmaktadır.

12. KKK'da yüzbaşı olarak görev yapmakta olan başvurucu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca (Savcılık) anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuyla ilgili olarak yürütülen bir soruşturma kapsamında 16/7/2016 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğünde gözaltına alınmıştır.

13. Soruşturma kapsamında başvurucu hakkında Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23/7/2016 tarihli kararıyla tutuklama tedbiri uygulanmıştır. Tutuklama kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...[diğerlerinin] ve A.A.nın üzerlerine atılı bulunan cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme suçlarını işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren dosya kapsamında somut delillerin bulunması, şüphelilerin işlediği iddia edilen suçların henüz tamamlanmadığı ve tamamlanma yönünde ve darbeyi tamamlamak için faaliyetlerinin devam ettiği şüphesi bulunduğu, AİHM'nin WEMHOFF/ALMANYA kararında da belirtildiği üzere ''şüphelinin salıverilmesi halinde adaletin işleyişine zarar verecek faaliyette bulunma tehlikesinin varlığı tutuklama nedenidir'' kararı da gözetilerek, şüphelilerin kaçma ve delilleri karartma, yok etme ihtimallerinin bulunduğu, bu nedenlerle adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı da dikkate alınarak CMK’nun 100. maddesi ile ilgili düzenlemeler ile AİHS 5. maddesindeki tutuklama şartları kapsamında isnat olunan suç ile orantılı olarak tedbir kapsamında şüphelilerin CMK.nın 101 maddeleri uyarınca tutuklanmalarına... [karar verildi.]"

14. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiş; Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliği tutuklama kararının yerinde olduğu gerekçesiyle 12/8/2016 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.

15. Başvurucu 25/10/2016 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğünde ifade vermiştir. İfadesinde özetle 15/7/2016 günü akşamı mesaiye kalmasını amirlerinin istediğini, dışarı çıkmak istese de amirlerinin buna izin vermediğini, kamera kayıtlarını silme yönünde talimat alsa da kayıtları silmediğini, darbe teşebbüsü ile bir ilgisi olmadığını belirtmiştir.

16. Başvurucu 4/11/2016 tarihli dilekçe ile tahliye talebinde bulunmuş, talebi inceleyen Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 27/7/2016 tarihli ve 29783 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesinin (ç) bendine göre tahliye talebinin tutukluluk durumunun gözden geçirilmesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle 24/11/2016 tarihinde "karar verilmesine yer olmadığına" karar vermiştir.

17. Sonrasında Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğince 30/11/2016 tarihinde başvurucunun tahliye talebiyle birlikte tutukluluk durumu incelenmiş ve tahliye talebinin reddi ile tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Anılan karar başvurucuya 19/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucunun anılan karara karşı itiraz yoluna gittiği yönünde bir tespit mevcut değildir. Başvurucu 13/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Savcılık 30/3/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açmıştır.

19. İddianamede, başvurucunun darbe teşebbüsünün yaşandığı gece mesaiye kalmasını takiben yaşanan olaylar nedeniyle karargâhtaki kamera kayıtlarını silmeye çalıştığının somut tanık beyanları ile tespit edilmesi nedeniyle başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği ileri sürülmüştür.

20. Başvurucu hakkındaki yargılamaya Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2017/46 sayılı dosyasında başlanmış ve yargılamanın 28/7/2017 tarihli birinci celsesinde başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.

21. Başvurucunun hangi saatte tahliyesine karar verildiği Mahkemeden genel müzekkere ile istenmiş, Mahkeme tam bir saat verememekle beraber başvurucunun tahliye edilmesine ilişkin yazının 28/7/2017 günü en geç saat 19.35'te Ceza İnfaz Kurumunun UYAP ekranına düştüğünü bildirmiştir.

22. Başvurucunun hangi saatte tahliye edildiği Ceza İnfaz Kurumundan genel müzekkere ile istenmiş, Ceza İnfaz Kurumu başvurucuya ait tahliye kararının 29/7/2017 tarihinde UYAP ekranına düştüğünü ve başvurucunun aynı gün saat 10.57'de tahliye edildiğini bildirmiştir.

23. Başvurucu, tahliye kararının geç icra edilmesi nedeniyle -15/8/2017 tarihli ve 2017/31829 sayılı- tazminat talebiyle ayrı bir bireysel başvuruda bulunmuştur.

24. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla dava, ilk derece mahkemesinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

25. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Emrah Ergün, B. No: 2014/4651, 21/2/2018, §§ 22-36.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

26. Mahkemenin 12/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Tutuklama Kararının Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

27. Başvurucu; ifadesi alınmaksızın tutuklandığını, hakkında hiçbir somut delil olmadığını, dışarı çıkmasının amirleri tarafından yasaklandığını ve darbe teşebbüsü ile ilgisinin olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

28. Bakanlık görüşünde öncelikle başvurucu hakkında verilen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu, bu sonuca varılmasının keyfî ve temelsiz olmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca başvurucu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede başvurucu ile ilgili değerlendirmelere de detaylı yer verildiği, bu nedenle tutuklamanın hukuki olduğu belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

29. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

30. Tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması yanında telafi kabiliyetini haiz olması ve tüketildiğinde başvurucunun şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da etkili olduğunun gösterilmesi ya da en azından etkili olmadığının kanıtlanmamış olması gerekir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 29). Özellikle daha önce birçok kez tutukluluğun devamı kararlarına itiraz edilmiş ve sonuç alınamamışsa somut olayın koşulları gözetilerek en son verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz edilmediği, dolayısıyla başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle başvurunun reddedilmemesi de mümkündür (Serdar Ziriğ [GK], B. No: 2013/7766, 2/7/2015, § 27).

31. Somut olayda başvurucu 4/11/2016 tarihli dilekçe ile tahliye talebinde bulunmuş, talebi inceleyen Hâkimlik 24/11/2016 tarihinde -668 sayılı KHK'nın 3. maddesinin (ç) bendine göre- tahliye talebinin tutukluluk durumunun gözden geçirilmesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Bu karardan sonra Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğince 30/11/2016 tarihinde başvurucunun tahliye talebiyle birlikte tutukluluk durumu incelenmiş ve tahliye talebinin reddi ile tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Anılan karar başvurucuya 19/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna karşılık başvurucunun anılan karara karşı itiraz yoluna gitmeden ve kararın kendisine tebliğini beklemeden tahliye talebine ilişkin olarak verilen 24/11/2016 tarihli karardan sonra bireysel başvuru yoluna gittiği görülmektedir.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tahliye Kararının Geç İcra Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

33. Başvurucu; tutuklu yargılandığı dosyada verilen tahliye kararına rağmen yaklaşık on yedi saat sonra ceza infaz kurumundan tahliye edilmesi nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

34. Bakanlık görüşünde; başvurucunun tahliye kararının ifası için belli bir gecikmenin makul görülmesi gerektiği, benzer davalarda gecikmenin aşırı olmadığı durumlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince gecikmenin anlaşılır kabul edildiği, somut olayda da keyfî bir uygulamanın bulunmadığı belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

35. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).

36. Tutuklular hakkında verilen tahliye kararlarının icra edilmesinde gecikme yaşandığı yönündeki iddialara ilişkin olarak bireysel başvuru öncesinde etkili bir başvuru yolunun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda koruma tedbirlerine yönelik tazminatların düzenlendiği 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi somut başvuru açısından değerlendirilmelidir. Anılan başvuru yolunun başvurucuların zararlarını telafi etme bakımından etkili bir yol olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte bu yolun ulaşılabilir olup olmadığının incelenmesi gerekir. 5271 sayılı Kanun'da tahliye kararlarının gecikmesi dolayısıyla tazminat davası açılabileceği açıkça ifade edilmemiştir. Ancak 141. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde "kanunda belirtilen koşullar dışında tutukluluğun devamına karar verilmesi" hususunun tazminatı gerektiren bir durum olarak düzenlendiği görülmektedir. Yine 141. maddenin (3) numaralı fıkrasında "suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hâkimler ve cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davalarının ancak devlet aleyhine açılabileceği" ifade edilmiştir.

37. Bu kanun hükümlerinin yorumlanması ve bu kapsamda tahliye kararlarının icra edilmesinde yaşanan gecikmelerin 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi uyarınca tazminata konu edilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi derece mahkemelerinin takdirindedir.

38. Bununla birlikte anılan şikâyete benzer olarak Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuruya konu edilen Emrah Ergün başvurusunda başvurucunun tahliyesine ilişkin kararın geç icra edildiği iddiasıyla 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesine göre açılan tazminat davasında derece mahkemesinin iddiaları esas bakımından araştırıp tahliye kararının infazının gecikmesinin söz konusu olmadığını değerlendirerek davayı reddettiği görülmektedir. Anayasa Mahkemesi de bu başvuruda tahliye kararı verilmesi ile başvurucunun serbest bırakılması arasında geçen sürenin işin niteliğine göre makul olduğu sonucuna varmıştır.

39. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesindeki hükümlerin yorumlanması yoluyla tahliye kararlarının geç icra edildiği yönündeki iddiaların tazminat davasına konu edilmesinin mümkün olduğu söylenebilir.

40. Somut olayda anılan tazminat yoluna başvurulmadan doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapıldığı görülmüştür.

41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Tutuklamanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tahliyenin geç icra edilmesinden dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(A.A. [1.B.], B. No: 2016/59578, 12/2/2020, § …)
   
Başvuru Adı A.A.
Başvuru No 2016/59578
Başvuru Tarihi 13/12/2016
Karar Tarihi 12/2/2020
Birleşen Başvurular 2017/31829
Resmi Gazete Tarihi 14/5/2020 - 31127

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, darbe teşebbüsüyle bağlantılı olarak yürütülen soruşturmada uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve tahliye kararının geç icra edilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 141
324
1136 Avukatlık Kanunu 164
168
KHK 659 Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 14
Tarife 28/12/2013 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi