logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(S.B. ve diğerleri [2.B.], B. No: 2016/59765, 17/6/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

S.B. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/59765)

 

Karar Tarihi: 17/6/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI

Başvurucular

:

1. S.B.

 

 

2.A.H.B.

 

 

3.B.B.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, çocuğun cinsel istismarına yönelik şikâyetin soruşturma makamlarınca etkili soruşturulmaması sonucu kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/9/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. İkinci ve üçüncü başvurucu, birinci başvurucunun çocukları olup sırasıyla 2006 ve 2005 doğumludurlar.

9. Türk vatandaşları olan birinci başvurucu, eşi ve çocukları İngiltere'de ikamet ederlerken 2015 yılının Temmuz ayında tatil nedeniyle Türkiye'ye gelmişlerdir. Türkiye'ye gelmeden önce çocuklarında fark ettiği davranış bozukluklarının sebebini tespit etmek amacıyla birinci başvurucu S.B., birlikte yaşadıkları eve kamera yerleştirmiştir.

10. Yerleştirilen kamera vasıtasıyla elde edilen görüntülerde, birinci başvurucunun eşi D.B.nin ortak çocukları olan ikinci ve üçüncü başvuruculara yönelik cinsel istismara yönelik davranışlarının olduğu iddiasıyla S.B. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) şikâyette bulunmuştur.

11. Bu arada S.B.nin eşi D.B. aleyhine Denizli 2. Aile Mahkemesinde boşanma davası açmasının ertesinde D.B. yanında çocukları olmaksızın İngiltere'ye dönmüş, hakkındaki suçlamayı reddetmiş ve S.B.yi özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçunu işlediği iddiasıyla Savcılığa şikâyet etmiştir.

12. Savcılıkça 22/12/2015 tarihinde çocuğun cinsel istismarı ve özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından yürütülen iki soruşturma, aralarında bağlantı olduğu gerekçesiyle birleştirilmiştir.

13. Başvurucu S.B. soruşturma dosyasına, çocukların ruhsal tedavi gördüğüne dair sağlık ve değerlendirme raporları sunmuştur.

14. Pamukkale Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 11/1/2016 tarihli raporlara göre çocuklar "depresif duygudurum ile giden uyum bozukluğu" tanısı ile takip ve tedavi edilmektedir.

15. Özel bir psikoloji ve aile danışma merkezi tarafından düzenlenen 16/12/2015 tarihli değerlendirme raporuna göre anneye karşı aşırı korku tepkileri gözlemlenen çocukların anneleriyle olan ilişkileri nedeniyle ortaya çıkan duygusal tahribatla ilgili uzun süreli psikiyatrik ve psikolojik destek almaları gerekmektedir.

16. Kolluk aracılığıyla dinlenen çocuk başvuruculardan B.B, soruşturma konusu olayla ilgili ifade vermek istemezken, diğer çocuk A.H.B. babasının iddialarını kısmen doğrular mahiyette beyanda bulunmuştur.

17. Başvurucu A.H.B.nin ifadesine göre annesi D.B. evde iç çamaşırlarıyla dolaşmış, cinsel organlarını göstermiş, çocukların da kendi cinsel organlarını göstermelerini istemiş, onlara dokunmuş ve zaman zaman çocuklara küfürle hitap etmiştir.

18. Birinci başvurucunun akrabaları olan F.K. ve A.K. çocuklardaki davranış bozukluklarına ilişkin tanıklık yapmış, ayrıca A.K. çocuklarının önünde şüpheli D.B.nin bazı cinsel davranışlarını gördüğünü ifade etmiştir.

19. Yapılan soruşturma sonucu Savcılık 28/1/2016 tarihinde, çocuğun cinsel istismarı suçuna ilişkin olarak D.B. hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

"Her ne kadar müşteki gizli kayıtlarla eve kamera yerleştirerek takibat yapmış ise de, elde edilen yasak delillerle hüküm kurulamayacağı ve mahkumiyet kararı verilemeyeceği, Yargıtay'ın bir çok içtihat kararlarında belirtilmiş olması nedeniyle şüpheli hakkında yüklenen suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına.."

20. Diğer taraftan bu soruşturmayla birlikte yürütülen özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçuna yönelik olarak birinci başvurucu hakkında yapılan soruşturmaya ilişkin bir işlem yapılmadığı, şikâyet hakkında herhangi bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.

21. Savcılığın D.B. hakkındaki kovuşturma yapılmamasına yönelik kararına başvurucu S.B. tarafından yapılan itiraz, Denizli 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilmiş; anılan karar başvurucuya 19/8/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.

22. Başvurucu 16/9/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

23. Bireysel başvurudan sonra başvurucunun eşi D.B. başvurucu S.B. aleyhine 25/10/1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi ile 22/11/2007 tarihli ve 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Yön ve Kapsamına Dair Kanun'a dayanarak çocukların mutat meskenine iadesini talep etmiştir. Talep, Denizli 3. Aile Mahkemesince 25/1/2018 tarihinde reddedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...müşterek çocukların velayetlerinin yargılama (boşanma) sonuçlanıncaya kadar tedbiren davalı babaya verilmesine karar verildiği, davalı [S.B.nin] müşterek çocukları gönüllü olarak İngiltere'ye iade etmeyeceğini beyan ettiği, müşterek çocukların mahkememiz huzurunda alınan beyanlarında davacı annelerinin kendilerine yönelik olarak cinsel istismarda bulunduğunu, uygunsuz hal ve hareketler sergilediğini, şiddet uyguladığını, babalarının yanında kalmak ve Türkiye'de yaşamak istediklerini, İngiltereye dönmek istemediklerini beyan ettikleri, mahkememizce aldırılan sosyal inceleme raporunda müşterek çocukların davalı babaları yanında mutlu olduklarının ve davalının sunduğu yaşam standartlarına uyum sağladıklarının gözlemlenmesi, davalı anne hakkında müşterek çocuklara yönelik cinsel istismara dair suçlamalar ve deliller bulunması doğrultusunda, müşterek çocukların da davacı yanında kalmak istememeleri neticesinde müşterek çocuklar [B.] ve [A.H.nin] davacı anneye iade edilmesinin uygun olmayacağı kanaatine varıldığının belirtildiği, müşterek çocukların davacı annenin davranışlarından olumsuz yönde etkilendikleri, bu sebeple psikolojik tedavi gördükleri, çocukların anne yanında kalmalarının bedeni, fikri, ahlaki gelişmelerine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunduğu, geri dönmelerinin çocukları fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı yönünde ciddi risk bulunduğu, çocukların yaşadıkları ortama ve koşullara uyum sağladıkları Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair 1980 tarihli Lahey Sözleşmesinin 13/b maddesi hükmü uyarınca çocukların mutad meskenlerine iadesi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği..."

24. Başvurucu ve eşi arasında görülen boşanma davası sonunda Denizli 1. Aile Mahkemesi, 19/2/2019 tarihinde tarafların boşanmalarına ve çocukların velayetlerinin başvurucu S.B.ye verilmesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...davalının K. isimli erkek ve başka erkekleri evine alarak evlilikte bulunması gereken sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, B.A. isimli kişiyle de görüşerek güven sarsıcı davranışlar sergilediği, davalının çocuklarına karşı uygunsuz cinsel davranışlarda bulunduğu, davacı erkeğin de davalı kadına fiziki şiddet uyguladığı, davacı erkeğin evin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamayarak birlik görevlerini ihmal ettiği, taraflar arasında geçimsizlik bulunduğu ve evlilik birliğini yürütme iradesinden uzak oldukları, evli kalmalarının kendilerine, müşterek çocuklarına, topluma, ailesine fayda sağlamayacağı, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığının kuşkusuz olduğu, mahkememizce boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının daha fazla kusurlu olduğu kanaatine varılarak ... tarafların boşanmalarına karar vermek gerekmiştir.

Tarafların müşterek çocukları B. ve A.H.nin babalarının yanında kalıyor olması ve kurulu düzeninin bozulmaması ve aldırılan sosyal inceleme raporu ve Denizli 3.Aile Mahkemesi'nin ... sayılı dosyasındaki beyanları dikkate alınarak velayetlerinin davacı birleşen davalı babaya verilmesine, ... alınan sosyal inceleme raporu ve çocuklarına karşı olan davranışları dikkate alınarak yatılı olmayacak şekilde anneyle şahsi ilişki kurulmuştur..."

25. Boşanma davasına ilişkin yargılama inceleme tarihi itibarıyla istinaf aşamasındadır.

IV. İLGİLİ HUKUK

26. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Z.C. [G.K.], B. No: 2013/3262, 11/5/2016, §§24-29, 32-43; G.G.K., B. No: 2014/19797 9/1/2018, §§ 27-33.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Mahkemenin 17/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

28. Başvurucu S.B. çocuklarının anneleri tarafından cinsel yönden istismar edilmelerine rağmen oğlu A.H.B.nin ifadesi ve diğer deliller göz ardı edilerek, olaya ilişkin detaylı araştırma yapılmaksızın anneleri hakkında kovuşturmama kararı verilmesi nedeniyle başvurucu çocukların Anayasa'nın 17., 36., 40. ve 41. maddelerinde düzenlenen anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

29. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, … maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu sebeple başvurucuların adil yargılanma hakkına yönelik şikâyetleri Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında kaldığından sadece bu madde yönünden inceleme yapılmıştır. Somut başvurudaki suçla ilgili iddialar mahiyetleri gereği Anayasa’nın 17/1. veya 17/3. maddelerinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması veya kötü muamele yasağı kapsamında olmasına karşın (Z.C., § 47) bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrası gereği maddi ve manevi bütünlüğün korunması hakkını aşarak üçüncü fıkrası gereği kötü muamele yasağına girmesi için asgari bir eşiğe ulaşması gerekmektedir.

31. Bu asgari eşik, göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda muamelenin süresi, bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır. Ayrıca muamelenin ardındaki saik ve amaç dikkate alınmalıdır. Muamelenin gerginlik ve duygu yoğunluğunun olduğu bir anda meydana gelip gelmediği de gözönünde tutulmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 83).

32. Yukarıda yer verilen kıstaslar kapsamında çocuğun cinsel istismarı iddiasına yönelik eylemlerin nitelikleri ve sonuçları gereği kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

34. Anayasa Mahkemesinin kötü muamele yasağı kapsamında devletin sahip olduğu pozitif yükümlülükler açısından benimsediği temel yaklaşıma göre devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında gerçekleşen olaylarda Anayasa'nın 17. maddesi devlete, bu konuda ihdas edilmiş bulunan yasal ve idari çerçevenin elindeki tüm imkânları kullanarak maddi ve manevi varlığı tehlikede olan kişileri korumak için gereği gibi uygulanmasını, buna ilave olarak işkence ve kötü muamele yasağına ilişkin ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi yüklemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 52; G.G.K., § 45; E.A. [GK], B. No: 2014/19112, 17/5/2018, § 49).

35. Anayasa’nın 17. maddesi ayrıca devlete, kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye -bu muameleler üçüncü kişiler tarafından yapılmış olsa bile- maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevini yüklemektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 82; G.G.K., § 46; E.A., § 50).

36. Devletin pozitif yükümlülüğünün bir parçası olarak usul yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 106; Tahir Canan, § 25).

37. Ceza soruşturmasının amacı, insan onurunu koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların hesap vermelerini sağlamak olmakla birlikte bu yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi değil uygun araçları kullanmayı gerektirir. Diğer yandan Anayasa'nın 17. maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Cezmi Demir ve diğerleri, § 113; G.G.K., § 48).

38. Kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için soyut iddiaya dayanan şüphe ötesinde makul kanıtların varlığı gerekir. Bu kapsamdaki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilmemiş birtakım karinelerden oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar değerlendirilirken ilgililerin süreçteki tutumları da dikkate alınmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 95; G.G.K., § 49).

39. Ceza soruşturmasının etkili olması için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek kötü muamele iddiasını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 114; Z.C., § 92; G.G.K., § 50).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

40. Başvurucu baba, diğer başvurucular olan çocuklarının cinsel yönden istismar edildiğini iddia ederek Savcılığa şikâyetçi olmuş; konutlarına gizlice yerleştirdiği kamera ile elde ettiği görüntüler ile çocukların psikolojik tedavi görmeleri gerektiğine ve gördüklerine ilişkin değerlendirme ve sağlık raporlarını soruşturma makamlarına iletmiştir. Başvurucu S.B. ayrıca eşi ile arasında görülen boşanma davası sürecinde elde edilen delilleri -özellikle çocukların beyanlarını içeren tutanakları- daha sonra soruşturma dosyasına sunmuştur.

41. Savcılıkça, başvurucunun sunduğu görüntülerin yasak delil kapsamında kaldığı değerlendirilerek şikâyet edilen eş hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Gizlice görüntü elde edilmesi nedeniyle başvurucu hakkında da özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçu yönünden soruşturma açılmış ise de herhangi bir karar verilmeksizin -dava açılmadan veya kovuşturmama kararı verilmeden- soruşturma kapanmıştır [nedeni tespit edilememekle birlikte sehven olduğu düşünülmektedir].

42. Başvurucunun gizli kamera görüntülerine (hukuka aykırı delile) dayanarak şikayetçi olması nedeniyle soruşturma makamlarınca, çocuğun cinsel istismarı iddiasıyla delil toplanmaksızın şüpheli anne hakkında kovuşturmama kararı verilerek soruşturmanın kapatılmış olduğu anlaşılmaktadır.

43. Çocukların kendilerini korumalarındaki zorluk ve faillerin bu suçları büyük engellerle karşılaşmadan işleyebilmeleri, cinsel istismarın yetişkinlere nazaran çocuklar için daha kolay işlenmesine neden olmakta ve bu suçlar, çocukların psikolojileri ile fizyolojilerinde yetişkinlere göre daha ağır etkiler bırakmaktadır. Bu bağlamda söz konusu suçların işlenmesini önleyici ve caydırıcı nitelikte tedbirlerin alınması devletin en önemli pozitif yükümlülüklerinden biridir. Zira Anayasa'da olduğu gibi çocukların korunmasına yönelik tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile tüm uluslararası metinlerde de çocukların cinsel istismarı ve cinsel sömürüsü hakkında etkili ve caydırıcı cezalar düzenlenmesi de dâhil olmak üzere devletlerin bu konuda gerekli tedbirleri almasına özellikle vurgu yapılmaktadır (AYM, E.2015/43, K.2015/101, 12/11/2015, § 16).

44. Bir taraftan yasal düzenlemelerle çocuklar aleyhine işlenen cinsel suçların daha ağır yaptırımlarla cezalandırılması öngörülerek bu suçların caydırıcılığının arttırılması hedeflenirken diğer taraftan bu suçlarla ilgili yapılan şikâyet veya ihbarların özensiz biçimde soruşturması, hedeflenen caydırıcılığı zedeleyecek mahiyettedir. Devletin pozitif yükümlülükleri kapsamında, gerçekleştiği iddia edilen çocukların istismarlarına yönelik eylemlere ilişkin soruşturmaların ancak ciddiyetle ve detaylı yapılması halinde çocukların korunmasından tam anlamıyla söz edilebilecektir.

45. Elbette savunulabilir iddiası olan kişilerin soruşturma makamlarına başvurusuyla başlayan soruşturma sürecinin sonunda, eksiksiz toplanan deliller analiz edilirken usulsüz olması nedeniyle değerlendirmeye esas alınmaması gerekli görülenler gerektiğinde yok kabul edilerek bir sonuca ulaşılabilir. Anayasa Mahkemesinin yargı makamlarının delil değerlendirmesi ve hukuki yorumlarına müdahale etmesi kural olarak düşünülemez ise de delillerin analizi sonucu ulaşılan sonuçların Anayasa'da güvence altına alınan temel hakları -somut olayda kötü muamele yasağını- işlevsiz hâle getirecek mahiyette olmaması gerekmektedir.

46. Bu bağlamda başvurucunun temin ettiği kamera görüntüleri, soruşturma makamlarınca yasak delil olarak nitelendirilerek değerlendirmeye esas alınmamıştır. Başvurucu tarafından delil olarak sunulan görüntülerin hukuka uygun olup olmadığının olayın koşullarının bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle soruşturma veya yargı makamlarınca detaylı analiz edilmesi sonucu belirlenebileceği hususunda şüphe yoktur. Somut olayda görüntülerin sadece başvurucunun eşinin bilgisi olmaksızın elde edilmesi nedeniyle hukuka aykırı kabul edildiği, bununla birlikte sunulan diğer delillerin Savcılık kararında tartışılmadığı görülmektedir.

47. Başvurucunun iddialarını desteklediği öne sürülen görüntülerin soruşturmaya yansıyan tek delil olmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucu çocuklar ile tanık beyanlarının yanı sıra başvurucu baba tarafından temin edilen çocuklar hakkındaki sağlık raporları da başvurucunun iddiasını savunulabilir kılmakta ve bu doğrultuda kötü muamele yasağı bakımından devletin usul yükümlülüğünü doğuracak mahiyette bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, çocuğun cinsel istismarı gibi ağır nitelikteki bir suça ilişkin yapılan şikâyeti destekleyen makul delillerin varlığı da dikkate alındığında suçun soruşturulması için aranan koşulların sağlandığı tespit edilebilmektedir. Bu durumda soruşturma makamlarınca özenle soruşturma yürütülerek tüm delillerin eksiksiz toplandıktan sonra toplanan bu delillerin tartışılarak bir sonuca ulaşılması gerekmektedir.

48. Belirtilen bu tespitler ışığında yürütülecek adli sürecin mutlaka bir dava açılması ya da açılan davanın belli bir hükümle sonuçlanması gerektiği anlamına gelmemekle birlikte başvuru konusu olayda başvurucunun makul delillerle desteklediği savunulabilir bir iddiası olmasına karşın soruşturma makamları tarafından kötü muamele iddialarının ciddiyetle öğrenme çabası içinde olunmadığı değerlendirilerek yürütülen soruşturmanın etkili olmadığı sonucuna varılmıştır.

49. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında devletin usul yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

50. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

51. Başvurucu ihlalin tespit edilmesini ve soruşturmanın yeniden açılmasını talep etmiştir.

52. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).

53. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

54. İncelenen başvuruda kötü muamele yasağının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. İhlalin soruşturma ve bu kapsamda verilen Savcılık kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

55. Bu durumda kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden soruşturma ise ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden soruşturma kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir soruşturma yapılmasından ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden soruşturma yapılmak üzere Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

56. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruya konu olayın niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliğinin GİZLİ TUTULMASINA,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına (Soruşturma 2015/33390) GÖNDERİLMESİNE,

E. 239,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvuruculara ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(S.B. ve diğerleri [2.B.], B. No: 2016/59765, 17/6/2020, § …)
   
Başvuru Adı S.B. VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2016/59765
Başvuru Tarihi 16/9/2016
Karar Tarihi 17/6/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, çocuğun cinsel istismarına yönelik şikâyetin soruşturma makamlarınca etkili soruşturulmaması sonucu kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Üçüncü kişilerin eylemine karşı koruma İhlal Yeniden soruşturma

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 6
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 234
2828 Sosyal Hizmetler Kanunu 1
3
21
22
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 158
160
236
5395 Çocuk Koruma Kanunu 7
4721 Türk Medeni Kanunu 11
12
16
118
124
126
128
5237 Türk Ceza Kanunu 26
4721 Türk Medeni Kanunu 185
5395 Çocuk Koruma Kanunu 6
5237 Türk Ceza Kanunu 106
38
39
43
73
96
102
103
104
109
5395 Çocuk Koruma Kanunu 5
5237 Türk Ceza Kanunu 125
232
5395 Çocuk Koruma Kanunu 1
2
3
Yönetmelik 26/12/2006 Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 16
15
5
4
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi