TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUCAHİT DERVİŞOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/66583)
|
|
Karar Tarihi: 18/4/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Zehra GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Mucahit DERVİŞOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Hanifi BUDANCAMANAK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza davasının makul sürede
sonuçlandırılmaması ve davanın zamanaşımından düşürülmesine karar verilmesi
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 1/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1994 doğumlu olup olayların geçtiği tarihte
Bingöl'de ikamet etmektedir.
7. PKK/KONGRA-GEL terör örgütü liderinin ceza infaz
koşullarının kötüleştirildiği iddia edilerek bu durumun protesto edilmesi
amacıyla 6/12/2009 tarihinde Bingöl'de düzenlenen izinsiz gösteri yürüyüşüne
katıldıkları tespit edilen kişiler hakkında soruşturma başlatılmıştır.
8. Soruşturma kapsamında başvurucu 12/12/2009 tarihinde
tutuklanmıştır.
9. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK mülga 250.
madde ile görevli) 7/1/2010 tarihli iddianamesi ile başvurucunun da aralarında
yer aldığı bir kısım şüphelinin örgüt içindeki hiyerarşiye dâhil olmamakla
birlikte yasa dışı PKK örgütü adına suç işleme, terör örgütü propagandası
yapma, 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu'na muhalefet suçlarından cezalandırılmaları talebiyle kamu davası
açılmıştır.
10. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250.
maddesi ile görevli) 30/9/2010 tarihli görevsizlik kararı ile dava dosyası
Bingöl Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
11. Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/2/2016 tarihli kararı
ile başvurucunun terör örgütü propagandası yapma suçundan beraatine, örgüt
adına suç işleme suçundan 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın
ertelenmesine 2911 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan ise 10 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına hükmedilmiş ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilmiştir.
12. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 13/12/2016 tarihli
kararı ile başvurucunun terör örgütü propagandası yapma suçu yönünden temyiz
talebinin reddine, örgüt adına suç işleme suçu yönünden mahkeme kararının
bozulmasına, 2911 sayılı Kanun'a muhalefet suçuna ilişkin hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararının ise itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle
mahallinde değerlendirme yapılmak üzere inceleme dışı bırakılmasına karar
verilmiştir.
13. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
yönünden başvurucunun itirazı Bingöl 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/5/2016
tarihli kararı ile kabul edilerek 2911 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan
verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
14. Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) yeniden
görülen yargılama sonucunda Mahkemenin 13/10/2016 tarihli kararı ile başvurucu
hakkında 2911 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan açılan davanın düşürülmesine
karar verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Her
ne kadar SSÇ Mücahit Dervişoğlu hakkında 2911 sayılı Yasaya Muhalefet suçundan
cezalandırılması talep edilmiş ise de, dava zamanaşımını kesen son işlemin
iddianamenin düzenlenmesi olduğu, 07/01/2010 tarihinde düzenlenen iddianameden
sonra dava zamanaşımını kesen başkaca bir işlemin bulunmadığı, SSÇ'nin üzerine
atılı eylemin başka bir suça dönüşme olanağı bulunmadığı, bu nedenle 07/05/2015
tarihinde dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, SSÇ hakkında
açılmış olan davanın zamanaşımı CMK 223/8 maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE..."
15. Başvurucu karara itiraz etmemiştir.
16. Başvurucu 1/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 18/4/2019 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
19. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı,
yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 27-36).
20. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı vetazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel,
§§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta
ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
21. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Masumiyet
Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Başvurucu, uzun süren yargılama sonucunda davanın
zamanaşımı nedeniyle düşürülmesinin beraat etme imkânını ortadan kaldırdığını
belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda daha önce
verdiği kararlarında adil yargılanma hakkının kişilere, isnadın bir hâkim veya
mahkeme tarafından karara bağlanması hakkını verdiğini ancak Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan bu hakkın ceza davalarının mutlaka bir
mahkûmiyet ya da beraat hükmü ile sonuçlandırılmasını isteme hakkını içermediği
belirtilmiştir (Ramazan Yıldız, B. No: 2014/2354, 16/10/2014, § 30).
25. Bununla birlikte adil yargılanma hakkı, suç isnadı
altındaki kişilere haklarındaki ceza davasının tam olarak aklanmayı sağlayan
bir hükümle sonuçlandırılmasını isteme yönünde bir güvence de sağlamamaktadır.
Kaldı ki ceza davasının herhangi bir nedenle düştüğü veya yüklenen suçun sanık
tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verildiği
durumlarda da kişi hakkında masumiyet karinesi devam etmektedir. Ayrıca
başvurucu hakkında verilen karar, herhangi bir suçlayıcı veya cezai ifade
barındırmamaktadır (bkz. § 14). Kararın keyfîliğinden de bahsedilemez.
26. Somut olayda, yapılan yargılama sonucunda derece
mahkemelerince başvurucu hakkındaki isnatlar karara bağlandığından adil
yargılanma hakkına yönelik bir müdahalenin bulunmadığı ve masumiyet karinesinin
zedelenmediği anlaşılmaktadır (benzer yöndeki karar için bkz. A.N.S. (2),
B. No: 2014/19304, 10/1/2018).
27. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 18/4/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.