TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
EKREM ÇAVDAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/69656)
Karar Tarihi: 28/11/2019
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucular
1. Ekrem ÇAVDAR
2. Binniye ÇAVDAR
3. Abdullah ÇAVDAR
Vekili
Av. Murat Kemal GÜNDÜZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iş kazası sonucu meydana gelen ölüm olayıyla ilgili yürütülen soruşturmada bir kısım şüpheli hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7.Başvurucuların yakını olan, 1983 doğumlu U.Ç. işçi olarak çalıştığı G. Gübre Sanayii A.Ş.ye (G. Gübre A.Ş.) ait fabrikanın CAN (kalsiyum amonyum nitrat) pril kulesinde 19/7/2015 tarihinde meydana gelen patlamada yaşamını yitirmiştir. Olayda bir başka işçi (M.K.)de yaralanmıştır.
8. Olayla ilgili olarak Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından derhâl başlatılan soruşturmada 19/7/2015 tarihli Olay Yeri İnceleme ve Ölü Muayene Tutanağı düzenlenmiştir. Tutanağa göre başvurucuların yakını, kafatası ve akciğer harabiyeti ile çoklu kemik kırığı sebebiyle vefat etmiştir.
9. Başvurucular 4/11/2015 tarihinde aralarında A.R.Y., M.Y. ve Y.Y.nin de bulunduğu, olayda sorumluluğu olduğunu iddia ettikleri kişiler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Başvurucular dilekçede özetle A.R.Y., M.Y. ve Y.Y. yönünden yaptıkları şikâyette bu üç şahsın işveren ve işveren vekili sıfatını taşıdığı, 1. sınıf gayri sıhhi müessese olduğu hâlde işyerinin gerekli vasıflara sahip olmadığını, işyeri sahiplerinin mevzuatın kendilerine yüklediği görev ve sorumlulukları kasıt ölçüsündeki ihmalleriyle ihlal ettiklerini, şirkette genel müdür pozisyonunda görevlendirme yapılmadığını, dolayısıyla şirketin üç kişiden oluşan Yönetim Kurulu tarafından yönetildiğini, söz konusu üç şirket yetkilisinin iş ve işçi güvenliğine dair tedbirleri almaya yönelik hiçbir davranışta bulunmadıklarını dile getirmiştir.
10. Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ekibince (İlçe OYİE) pril kulesine dikey olarak yükselen amonyum nitrat, buhar ve sirkülasyon borularından incelenmek üzere numune alınmıştır.
11.Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından G. Gübre A.Ş.den 19/7/2015 tarihi itibarıyla güncel kayıtları ve adlarına dair bilgi içerecek şekilde işletme ve üretim organizasyon şemasının, şirketin genel müdürlük yetkisinin kime ait olduğunun, bu yetkilinin görev ve sorumluluklarının neler olduğunu belirten belgelerin, M.M. isimli şahsın hangi pozisyonda çalıştığı ile görev ve sorumluluklarının neler olduğuna gösteren belgelerin iletilmesi talep edilmiştir. Talep edilen bilgi ve belgeler G. Gübre A.Ş. tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmiştir.
12. İlçe OYİE tarafından yapılan inceleme sonucunda bomba imha uzmanları tarafından yapılan incelemeye dair tutanağın ilgili kısımları şöyledir:
"...
23/07/2015 günü belirtilen adreste bulunan patlama noktası ve patlayan materyaller üzerınde inceleme yapılmış, ayrıca patlamanın meydana geldiği noktanın çeşitli bölgelerinden numuneler alınmış, patlayan materyaller üzerinden svap alınmış, alınan numuneler ve svaplar 24/07/2015 günü ... sayılı yazı ile Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne Patlayıcı Madde analizi yapılmak üzere gönderilmiştir.
Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürl üğünce ... gerekli patlayıcı madde analizi yapılmış, gönderilen bulgular üzerinde Amonyum Nitrat (NH4N03) tarımsal gübre olarak kullanılan kimyasal kalıntılarına rastlanılmış ayrıca bu kimyasal madde[nin] patlayıcı özellik gösterebileceği belirtilmiştir.
Belirtilen adreste faaliyet gösteren iş yerinin tarımsal amaçlı gübre üretmesi sebebi ve üretilen gübreninde ana maddesininde Amonyum Nitrat olduğundan alınan numuneler ve svaplarda bu maddeye rastlanılması normal karşılanmaktadır. Alınan numuneler ve svaplarda haricen farklı patlayıcı maddeye rastlanılmaması ve patlayan materyaller üzerinde gözle yapılan incelemede de dışarıdan herhangi bir müdahale ile patlama olmadığı kanaati hasıl olduğundan patlamanın eldeki mevcut sistemin çalışmasından dolayı teknik sebepler içerdiği anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtiğimiz sebeplerden dolayı patlamanın konumuzla ilgisi olmadığı kanaati hasıl olmuştur..."
13.Cumhuriyet Başsavcılığınca talep edilmesi üzerine A sınıfı iş güvenliği uzmanı olan makine mühendisi ve kimyagerden oluşan bilirkişi heyetince 23/7/2015 tarihli rapor hazırlanmıştır. Raporda, genel müdür olarak görev yaptığı tespit edilen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı M.Y.nin, teknik genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığı tespit edilen A.G.K.nın, gübre üretim mühendisi olarak görev yaptığı tespit edilen İ.M.H.nin tali kusurlu, fabrika üretim müdürü olarak görev yaptığı tespit edilen G.T.nin asli kusurlu olduğu, gübre üretim kimyageri olarak görev yaptığı tespit edilen M.M.ye eksik bilgi sunulması nedeniyle kusur atfedilemediği, başvurucuların olayda ölen yakınları U.Ç. ile olayda yaralanan işçi M.K.nın kusurunun bulunmadığı tespitlerine yer verilmiştir. Raporun ilgili kısımları şöyledir:
5-SORUŞTURMA KAPSAMINDA TOPLANAN BELGELER İNCELENDİĞİNDE:
1-01.08.2014 tarihli Acil Durum Planının hazırlandığı,
2-16.07.2012 ve 24.07.2014 rapor tarihli Patlamadan Korunma Dokümanının olduğu ancak ATEX 95,94/9, ATEX 137, 99/92/EC Direktiflerine göre uygun hazırlanmadığı,
3- 04.12.2012 ve 23.07.2014, 12.11.2014 tarihli Risk Analizi hazırlandığı,
4- İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu toplantı tutanakları incelendiğinde en son 29.05.2015 tarihli olduğu, Haziran ayı ile ilgili toplantı tutanağı bulunmadığı görülmüştür.
5- [G.] Gübre Sanayi A.Ş. İş Güvenliği Departmanı önleyici Faaliyet Formları incelendiğinde en son düzenlemenin 24.12.2014 tarihinde yapıldığı, bu tarihten sonra önleyici faaliyet işlenmediği görülmüştür.
6- Son 1 haftalık (13.07.2015-19.07.2015) Günlük Üretim ve Faaliyet Raporu defteri kayıtları incelendiğinde: Kayıtların elle tutulduğu ve son kaydın 01.00'da alındığı tüm değerlerin normal seyrettiği görülmüştür.
7- ... Ana kumanda odasındaki kayıtlarda ise 12.07.2015 tarihli 08.00-16.00 vardiyasında P201 A pompası kaidesi deformasyondan dolayı kaidesi sökülüp zemine beton dökülecek. 13.07.2015 tarihli 8.00-16.00 vardiyasında P201 A pompası soküldü zemin çalışması devam ediyor. 14.07.2015 tarihli 8.00-16.00 vardiyasında P201 A emiş vanası iç kaçağı tespit edildi. Tahliyeden nitrat; geliyor. 17.07.2015 tarihli 24.00-08.00 vardiyasında P201 A'nın kaplin ayan yapıldı, enerjisi verildi bilgisi bulunmaktadır.
8- Emniyet Vanası Periyodik Kontrol İzleme Fonnu incelendiğinde;... son test tarihi: l0.06.2015 olduğu, ... Kontrol Periyodunun 1 yıl olması belirtildiği halde formda her yıl düzenli olarak kontrol edilmediği görüldü.
9- A Sınıfı İş Güvenliği Uzman Sözleşmesi 21.10.2013 tarihinde yapıldığı, Fabrikanın çok tehlikeli sınıfta olduğu belirtilmektedir.
...
16- 01.08.2014 tarihli hazırlanan Acil Durum Planında geçen görevlilerin isimlerine göre: Gübre Üretim: [M.M.] (Kimyager), Gübre Üretim: [İ.M.H.] (Mühendis), Gübre Fabrikası Üretim Müdürü: [G.T.], Genel Müdür Yrd.: [A.G.K.], Genel Müdür (Yönetim Kurulu Başkan Yrd.): [M.Y.] olarak belirtilmektedir.
7- BİLİRKİŞİ HEYETİNİN DEĞERLENDİRMESİ:
Patlamanın olduğu anda C.A.N'ın (Kalsiyum Amonyum Nitrat Tesisi) devrede olduğu, geriye doğru 1 haftalık tüm vardiyalar incelendiğinde uzun süreli duruşların olmadığı, ... olay yerinde borular (Buhar ve NH4N03 boruları) üzerinde yapılan teknik incelemeler sonucunda patlamanın NH4N03 (Amonyum Nitrat) borularının prill kulesi 4.katta prill kulesi gübre prilleme bölümüne giriş dış kısmında meydana geldiği, amonyum nitrat patlamasının proses kaynaklı olabileceği kanaati oluşmuştur. Proses gereği her duruşta ve devreye alınmadan önce P201 pompa basma hattı dıştan buharla ısıtılan caketli boru içinden geçen Ni-Cr paslanmaz Amonyum Nitrat çözeltisi borularında yıkama yapılması gerektiği bu temizlik işlemlerinin yeterli olmaması durumunda uzun zaman içinde amonyum nitrat boruların iç çeperlerine yap[ı]şarak o bölgelerde konsantrasyon ve sıcaklık artışına neden olacağı (patlama noktası değerlerine ulaşacağı) amonyum nitratta bozulmalar başlayıp ani gazlaşma olması nedeniyle boru içindeki basınçta artmaya neden olacağı, bu nedenle borularda dışarı balonlaşmalar oluşturduğu, daha sonra zayıf bölgelerde patlamalar olduğu, bazı balonların yırtılmış olduğu ve açılan deliklerin üstten parça koyularak kaynaklı tamiratların yapılmış olduğu, bazı noktalarda baloncuklar şeklinde kaldığı görülmüştür. ...
9- SONUÇ VE KANAAT
9.1) Meydana gelen olayın 5510 sayılı SGK'nu 13.maddesine göre iş kazası olduğu,
9.2) İş kazasının olmasında bir kasıt unsurunun bulunmadığı,
9.3) Genel Müdür (Yönetim Kurulu Başkanı Yrd.) [M.Y.]: ... Sadece Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Pozisyonunda olsa idi kusur oranı verilemeyeceğini fakat [G.] Gübre Sanayii AŞ. istenen İşyeri Organizasyon Şemasına göre aynı zamanda Genel Müdür olduğu bu görevinden (Genel Müdür) dolayı kusur oranı verilebileceği, çift görev konumunda olup İşveren sıfatındadır. İşyerinde parlayıcı ve patlayıcı maddelerin tehlikeli konsantrasyonlara ulaşmasını önlemediği veya önletmediği, Tesis, makine ve ekipmanın sürekli kontrol altında tutulmasını sağlamadığı veya sağlatmadığı, Patlama basıncının etkisini azaltacak düzenlemeler yapmadığı veya yaptırtmadığı, patlamaların önlenmesi ve bunlardan korunmayı sağlamak amacıyla, yapılan işlemlerin doğasına uygun olan teknik ve organizasyona yönelik önlemleri almadığı veya aldırmadığı, patlayıcı ortam oluşmasını önlemediği ve önletmediğinden C.A.N Ünitesi Pril Kulesinde oluşan Amonyum Nitrat Patlamasında ölüm1ü ve yaralanmalı (2 kişi) şekilde meydana gelen iş kazasında Tali Kusurlu olduğu,
9.4) Teknik Genel Müdür Yardımcısı [A.G.K.]: ... Madde:16 Fabrikanın makine, teçhizat ve insan gücünün en verimli ve karlı biçimde çalıştırılmasını sağlamak amacıyla gerekli emniyet önlemlerinin almak, araç ve gereç ihtiyaçlarını saptamak ve temin edilmesine çalışmak. ... Madde: 26 İdari ve yargı mercileri ile üçüncü şahıslara karşı firmayı yönetim kurulunun verdiği yetki dahilinde temsil etmek. Madde: 29 Şirketi resmi devlet daireleri ve diğer resmi kurumlar, gerçek ve tüzel kişiler ile yapılacak bütün anlaşma ve taahhüdlerde şirket unvanı altında yönetim Kurulunun verdiği yetki dahilinde temsil etmek. Madde 26, Madde 29 dayanarak İşveren Vekili sıfatı olduğuda anlaşılmaktadır. Madde.16'daki görevlerini yerine getirmediğinden, İşyerinde parlayıcı ve patlayıcı maddelerin tehlikeli konsantrasyonlara ulaşmasını önlemediği veya önletmediği, Tesis, makine ve ekipmanın sürekli kontrol altında tutulmasını sağlamadığı veya sağlatmadığı, Patlama basıncının etkisini azaltacak düzenlemeler yapmadığı veya yaptırtmadığı, patlamaların önlenmesi ve bunlardan korunmayı sağlamak amacıyla, yapılan işlemlerin doğasına uygun olan teknik ve organizasyona yönelik önlemleri almadığı veya aldırmadığı, patlayıcı ortam oluşmasını önlemediği ve önletmediğinden C.A.N Ünitesi Pril Kulesinde oluşan Amonyum Nitrat Patlamasında ölüm1ü ve yaralanmalı (2 kişi) şekilde meydana gelen iş kazasında Tali Kusurlu olduğu,
9.5) Gübre Fabrikası Üretim Müdürü [G.T.]: ... Madde:6 Proses iyileştirme, uygulama ve geliştirme çalışmaları yapmak. ... Madde 6 daki görevlerini yerine getirmediğinden, hazırladığı talimatların uygu1amasını denetlemediği veya denetletmediğinden, işyerinde parlayıcı ve patlayıcı maddelerin tehlikeli konsantrasyonlara ulaşmasını önlemediği veya önletmediği, Tesis, makine ve ekipmanın sürekli kontrol altında tutulmasmı sağlamadığı veya sağlatmadığı, Patlama basıncının etkisini azaltacak düzenlemeler yapmadığı veya yaptırtmadığı, patlamaların önlenmesi ve bunlardan korunmayı sağlamak amacıyla, yapılan işlemlerin doğasına uygun olan teknik ve organizasyona yönelik önlemleri almadığı veya aldırmadığı, patlayıcı ortam oluşmasını önlemediği ve önletmediğinden C.A.N Ünitesi Pril Kulesinde oluşan Amonyum Nitrat Patlamasında ölüm1ü ve yaralanmalı (2 kişi) şekilde meydana gelen iş kazasında Asli Kusurlu olduğu,
9.6) Gübre Üretim: [İ.M.H.] (Mühendis): ... Madde:3 Devreye giriş ve devreden çıkışlarda işletmede bulunup gerekli tedbirlerin alınması ve gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak. Madde:5 Proseslerle ilgili her türlü aparatın çalışmasını, bakımının yapılmasının ve üretimle ilgili kontrol ve deneylerin yapılmasını sağlamak ve kontrol etmek. Üretim Müdüründen aldığı talimatlara göre çalıştığı görülmektedir. Madde:3 ve Madde:5'deki görevlerini yerine getirmediğinden C.A.N ünitesi Pril Kulesinde oluşan Amonyum Nitrat Patlamasında ölümlü ve yaralanmalı (2 kişi) şekilde meydana gelen iş kazasında, Tali Kusurlu olduğu,
..."
14. Cumhuriyet Başsavcılığınca talep edilmesi üzerine aynı bilirkişilerce 2/9/2015 tarihli ek rapor hazırlanmıştır. Raporda Yönetim Kurulu Başkanı A.R.Y., Başkan Yardımcısı M.Y. ve Üye Y.Y.ye söz konusu fabrikada çalışmadıklarından cezai kusur verilemeyeceği, teknik genel müdür yardımcısı ve sorumlu müdür olarak görev yaptığı tespit edilen A.G.K. ile gübre departmanında üretim müdürü olan G.T. ve gübre departmanı üretim mühendisi-kimyager olarak görev yaptığı tespit edilen M.M.nin asli kusurlu oldukları, Gübre Departmanı Üretim Mühendisi İ.M.H.nin tali kusurlu olduğu tespitlerine yer verilmiştir. Raporun ilgili kısımları şöyledir:
2- Özetle İfadeler: 1-Bilgi veren C.A. (Teknisyen) : Ben 2007 yılından beri Gübre Fabrikasında çalışırım. Fabrikanın sistem değiştirmesi ile vardiya odası 3-3.5 ay kadar önce yenisi yapılmak üzere yıkıldı.... Bu sırada 4. katta gaz çıkışı vardı. İş Güvenliği Uzmanı [E.] Bey yardımcısı [F.yi] yolladı. Gazın insan sağlığına zararlı olduğu tespit edilmesi üzerine elektrikçiler ve vardiya odasını yapacak taşeron işçileri oradan uzaklaştırıldı. 1 aydır oradan gaz çıkmaktadır. ... Üretimin durdurulması ve vardiye odasının tamamlanması için orada çalışanların tamamının talebi olmuştur. Bende bu talepler icin Üretim Müh. [M.M]., [İ.M.H.] Üretim Müdürü [G.T.ye] bilgi verdim. ... Patlamanın sebebi 7-8 gündür tıkalı olan sirkülasyon hattından kaynaklanmış olabilir. Sirkülasyon hattt 7-8 gündür tıkalı idi. Üretim Mühendislerinin bilgisi ile önce su basılmak suretiyle daha sonrada nitrik asit katılmak suretiyle sirkülasyon hattının açılması sağlanmıştır. Olaydan bir vardiya öncesi sirkülasyon hattı tıkalı idi. Bundan üretimde görevli mühendislerin ve üretim müdürünün bilgisi vardı...
2- Bilgi veren [M.G.]:. 07.01.2014 tarihinden itibaren CAN Pril işletmesinde çalışmaktayım. ... Son on gündür amonyum nitrat sirkülasyon hattı tıkalı idi. Bu durumdan bütün amirlerin bilgisi vardı. [G.] Bey ve [M.] Beyin talimatı ile tıkalı hatta ilk olarak su verildi. Daha sonra sirkülasyon ceketli hattına yine [G.T.nin] emri ile buhar verildi. Fakat bu çalışmalara rağmen durum düzelmedi. Patlamadan 3 gün önce [M.M.nin] emri ile sirkülasyon hattına 10 dakika süresince nitrik asit verildi. ... 3 ay önce Scrubber isimli sistem geldi. içerde bulunan gazın dışarı atılması amaçlandı. Bu sistemden sonra pril kulesinde aşırı gaz ve duman oluşmaya başladı. [G.T., M.M., E.E.ye] durumu aktardık, çalışamıyoruz dememize rağmen umursamadılar. Patlamanın ilk sebeplerinden biri Scrubber Sistemlerinden dolayı değişen sirkülasyon hattının yeni planıdır. Önceki planda sirkülasyon hattı 90 derece dik vaziyette inerken yeni sistemde eğik bir hal aldığından nitrat akışı yavaşlamıştır....
12- Bilgi veren [M.K.]: Ben yaklaşık 1,5 senedir Gemlik Gübre Fabrikasında işçi olarak çalışırım.... İşletme müdürü [G.T.nin] haberi vardı. ... Teknik emniyetin yaptığı ölçümlerde çalıştığımıız yerin %80-85 civarında boğucu amonyak gazına maruz kaldığını tespit etti. İşletme müdürü gazın olmadığı bir bölgede çalışmamız yönünde teknik emniyete bilgi veriyor. Teknik emniyette gerekli ölçümü yaptıktan sonra en güvenli yer olan merdiven boşluğunda çalışmamızı bize söylüyor. Hatlarda kaçak ve sızıntı olmadığı sürece hatlarda kesinlikle bakım yapılmıyordu. Bu olay yaşanmadan 10 gün önce sirkülasyon hattında bir tıkanma meydana geldi. Kalsiyum amonyum nitrat tıkanması olduğunu düşünüyorum. Tıkanmanın olduğunu bildikleri halde yetkililer üretimin devam etmesini istediler. Hattın açılmasını sağlamamız için bize su, asit ve buhar ısıtmaları kullanmamız istendi. Gelen vardiyaların hepsi bu işlemi yaptı. ... Bu patlamanın olduğu her güne kadar bu işlemleri sürdürdük. Orada yaptığımız çalısmaların tümünde işletme müdürü ve proses mühendisi teknisyeni sözlü talimat verir. Ben bu patlamanın tıkalı sirkülasyon hattından meydana geldiğini tahmin ediyorum. Orada çalıştığımız koşullardan fabrika genel müdürünün, işletme müdürünün, proses mühendisinin, teknik emniyetin, ve sendikanın bilgileri vardı.
...Yönetim Kurulu Başkanı [A.R.Y.], Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı [M.Y.], Yönetim Kurulu Üyesi [Y.Y.nin] herhangi ikisinin Şirket ünvanı ile birlikte atacakları imzaları ile şirketi temsil ve ilzam etmelerine oybirliği ile karar verilmiştir.
4.4) 1 Ekim 2003 ile 5 Ağustos 2015 tarihleri arasındaki Türkiye Ticaret Sicili Gazeteleri incelendiğinde: ... [G.] Gübre Sanayii A.Ş. Ana Sözleşme Tadil Metni Madde:18 Genel Müdür pozisyonu olduğu, diğer Türkiye Ticaret Sicili Gazetelerinde bu pozisyon ile ilgili bilgi bulunmadığı, ... [G.] Gübre Sanayii A.Ş.Yönetim Kurulu. Yönetim Kurulu Başkanı [A.R.Y.] ([Y.] Holding A.Ş. Temsilcisi.), Başkan Yardımcısı [M.Y.] ([Y.] Yakıt Pazarlama A.Ş. Temsilcisi), Üye [Y.Y.] ([Y.] Dış Ticaret ve Pazarlama A.Ş. Temsilcisi.)... Madde.15 Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri. Yönetim Kurulu temsil yetkisini, yönetim işlerinin hepsini veya bir kısmını murahhas üyelere veya yönetim kurulu üyesi olmayan müdürlere, şirket çalışanlarına veya gerekli gördüğü kişilere bırakabilir. 14.08.2015 tarihinde [G.] Gübre A.Ş.'den istenen belgelerde: 01.06.2014 yayın tarihli Teknik Genel Müdür Yardımcısı görev talimatı ve sorumlulukları destek dokümanının 1-7-14-26-28-29-30-32-34 maddeleri incelendiğinde görüleceği gibi Teknik Genel Müdür Yardımcısı direk olarak Yönetim Kuruluna bağlıdır ve arada bir üst amiri yoktur denilerek [G.] Gübre Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulundaki kişilerin fabrikada çalışmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda [G.] Gübre Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı [A.R.Y.ye] ([Y.] Holding A.ş. Temsilcisi.), Başkan Yardımcısı [M.Y.ye] ([Y.] Yakıt Pazarlama A.Ş. Temsilcisi), Üye [Y.Y.ye] ([Y.] Dış Ticaret ve Pazarlama A.Ş. Temsilcisi.) cezai kusur verilem[e]yeceği;
15. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında düzenlenen fezleke Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmiştir. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 9/12/2015 tarihli iddianameyle taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan M.M., E.E.M., A.G.K., İ.M.H. ve G.T. hakkında kamu davası açılmıştır. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:
Olayın yukarıdaki anlatımı, alınan beyanlar, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, [U.Ç.nin] ölümü ve müşteki [M.K.nin] yaralanması ile sonuçlanan olay günü meydana gelen patlamada bilirkişi raporu ile kusurlu oldukları tespit edilen şüpheliler [A.G.K., G.T., M.M. ve İ.M.H.nin] üzerlerine atılı taksirle bir kişinin ölümü ile birlikte bir kişinin de yaralanmasına neden olma suçunu işledikleri hususunda haklarında kamu davası açmaya yeterli şüphe bulunduğu, bilirkişi raporu ile her ne kadar İş güvenlik uzmanı [E.E.M.nin] kusurlu olmadığı tespit edilmiş ise de, patlamanın meydana geldiği Pril Kulesinde patlamadan bir süre önce yapılan çalışma nedeni ile çalışanların çalıştıkları korumalı konteyn[er] taşınması süresince ölen ve yaralanın merdiven boşluğunda korumasız bir masa etrafında oturtulmak suretiyle bu süreç içerisinde olası bir iş kazası esnasında işçilerin kazanın sonuçlarından tamamen veya kısmen korunmasına yönelik iş güvenlik tedbirlerini almadığı, bu sebeple her ne kadar meydana gelen proses kaynaklı patlamada [E.E.M.nin] kusuru bulunmasa da, meydana gelen patlamanın sonuçlarından korunmaya yönelik iş güvenlik tedbirlerini almaması sebebiyle kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, böylelilik şüpheli [E.E.M.nin de] diğer şüphelilerle birlikte üzerine atılı suçu işlediği hususunda hakkında kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil bulunduğu, şüphelilerin eylemlerinin taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçunu oluşturduğu tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmıştır..."
16. Yargılama Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 2015/510 esasına kaydedilmiş, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30/10/2017 tarihinde keşif işlemi gerçekleştirilmiş; M.Y., A.R.Y. ve Y.Y.nin tanık olarak beyanları alınmış; ayrıca olaydaki kusur durumunun tespiti için yeniden bilirkişi raporu temin edilmiştir. Endüstri mühendisi, makine mühendisi, kimya mühendisi metalurji yüksek mühendisi ve aynı zamanda a sınıfı iş güvenliği uzmanı olan dört kişi ile inşaat yüksek mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 19/7/2018 tarihli raporun ilgili kısımları şöyledir:
V. TESPİT EDİLEN HUSUSLAR:
12) Scrubber sisteminin uygulanması sırasında; üretim elemanlarının çalışacakları prefabrik odanın bitmemesi nedeni ile bulunmaları gereken mekan değiştirilerek çalışma ve barınma şartları müsait olmayan asansör önündeki boş alana alınmaları ve patlama anına kadar geçen uzun sürede çalışanların güvensiz ortamda çalıştıkları,
13) Scrubber sisteminin üretim sistemine ilave edilmesi nedeniyle yerleri değiştirilen ortamdaki oluşan gazların dışarı atılmasını sağlayan fanların istenilen randımanı sağlamaması nedeni ile üretim ortamında kişilerin çalışamayacağı kadar yüksek oranda amonyum gazının biriktiğinin tespit edilmesi ve patlamaya kadar geçen süre içeresinde önleyici tedbir alınmadığı,
15) Gerek yönetimin ve gerekse üretim/bakım sorumlularının, Amonyum nitrat patlama riskini ve bunun getirebileceği tehlikeleri bilmeleri ve buna göre tüm risklerin giderileceği, üretimin durdurulması dahil bir çalışma içine girmeleri gerekirken, müdahale aşamalarını yönetecek nezaret görevini yapacak yetkililerin işin başında olmadıkları ve çok riskli olan bu proseste gereken titizliği/hassasiyeti göstermedikleri,
VI. BİLRİKİŞİ GÖRÜŞLERİ:
Kule içinde yoğun amonyak gazı bulunması kabul edilebilecek bir işletmecilik olamaz. Bu önlenmiş olsaydı kaza mağdurlarının basamak boşluğuna çıkarılmaları zarureti yaşanmayacaktı. Bu husus, uygun üretim şartları olmaksızın üretimde ısrar edilmiş olunduğunu göstermektedir.
Scrubberin projelendirilmesi, montajı aşamalarında tıkanma riskinin yönetim kurulu gündemine de gelmiş olduğu ve riskler konusunda tartışmaların olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek işletmecilerin, gerek işverenin, yönetimin, Amonyum nitrat patlama riskini ve bunun getirebileceği tehlikeleri bilmeleri ve buna göre tüm risklerin giderileceği, üretimin durdurulması dahil, bir çalışma içine girmeleri gerekirdi. Ancak maalesef, en tehlikeli bir işlemin, tıkalı amonyum nitrat hattının açılması çalışmaları, en küçük bir hataya meydan vermeyecek şekilde yürütülmeli iken gerekli titizlik gösterilememiştir....
VII- SONUÇ VE KANAAT:
2015/510 Esas sayılı davanın Dosyasında bulunan mevcut tüm belgeler, deliller, CD/USB içindeki fotoğraf ve videoların incelenmesi, tanık ifadeleri, bilirkişi raporları, Mahkeme heyeti ve bilirkişi heyeti ile birlikte 30 Ekim 2017 günü kaza mahallinde yapılan incelemeler neticesinde ve yukarıda etraflıca izah edilen inceleme ve değerlendirme ışığında;
22.06.2015 tarihinden itibaren sistem alarm vermekte, tespitler deftere yazılmakta yazıların altı şirketin en üst düzey görevlisi ve kendisi de Kimya Mühendisi olan Teknik Genel Müdür Yardımcısı [A.G.K.], İşyeri Hekimi [Ç.Ç] ve İşyeri ISG Uzmanı [E.E.M.] tarafından imzalandığı halde öneriler haricinde hiçbir kesin karar alınmamış ve üretim durdurularak sistem komple gözden geçirilip sorunlar kesin olarak çözülmemiş üretim ve sorunlar devam etmiş, her şey oluruna bırakılmış.
Ayrıca yapılan boru tadilatı ile ilgili ön çalışma ve irdeleme yapılmadığı da 12.08.2015 tarihli 'Sirkülasyon Geri Dönüş Hattı'nın tekrar dikey hale getirilmesi kararı ile ispatlanmış olduğu görülmektedir.
Yine görülmektedir ki, Üretim geri dönüş hattında Scrubber sistemine geçiş ile ilgili,
--Ön Fizibilite çalışması yapılmamıştır,
--Ön Proje çalışması yapılmamıştır,
--Konu ile ilgili alınmış bir Yönetim Kararı bulunmamaktadır,
--Konu ile ilgili yapılacak uygulamanın uygulayıcısı olan Üretim Müdürü yapılacak değişikliğin yanlış, olduğu yönünde muhalefeti vardır.
Sistem imal edilip montajı yapıldıktan kısa bir süre sonra hatta meydana gelen tıkanmanın açılması için yapılan çalışmalar sırasında, hattın uzun bir süre açılmadığı görüldüğü halde palyatif çözümler yerine üretimin komple durdurularak gerekli incelemeler yapılıp, gerekli değişimler yapılıp, sorunlar tümüyle giderilip, üretime devam edilmesi gerekirken, neden bir yönetim boşluğu oluşmasına müsaade edilerek sistem başıboş bırakılmıştır. Çok Tehlikeli işyeri statüsünde olan bir işletmede olağan üstü bir durum yaşanırken yetkililer tüm tedbirleri almak ve yapılan işlemleri takip etmek için mutlaka fabrikada ve çalışanların yanında olmaları, yapılan çalışmaları izleyip denetlemeleri, gerekli görülen yerde ani kararlar alarak bu çok riskli çalışmayı yönetmeleri gerekirken çalışmalar personelin inisiyatifine bırakılmış ve elim kaza meydana gelmiştir....
Yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda; kaza olayı 19/07/2015 tarihinde gerçekleşse de kazanın oluş nedenleri daha önceki günlerde ve proje aşamasında başlamış, idarecilerin günlerce olaya kayıtsız kalmaları ve gereken ehemmiyeti göstermemeleri nedeniyle gerçekleşmiştir. Çok tehlikeli bir işletme olan [G.] Gübre Sanayi A.Ş. de idarecilerin bu yönetim yaklaşımı daha büyük etkideki kazaya neden olabilecek niteliktedir.
17. Söz konusu yargılama Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde derdesttir.
18. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 26/11/2015 tarihinde A.R.Y., Y.Y. ve M.Y. hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan, meydana gelen iş kazasında cezai açıdan kusurları olmadığı tespit edilen G. Gübre A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeleri olan şüphelilere atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
19. Başvurucuların itirazı üzerine Bursa 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) 19/2/2016 tarihli kararıyla "aynı bilirkişiler tarafından düzenlenen 23/07/2015 ve 02/09/2015 tarihli raporlarda yönetim kurulu üyesi olan şüpheliler hakkında kusur durumu yönünden geçerli bir gerekçe gösterilmeksizin çelişkiye düşüldüğü dikkate alınarak, çelişkinin giderilmesi için iş kazasının meydana geldiği fabrikanın faaliyet alanı dikkate alınarak bu konuda ihtisaslaşmış akademisyenlerden kimya mühendisi, makine mühendisi ve iş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi heyetine dosyanın tevdiği ile yönetim kurulu üyesi şüphelilerin kusur ve sorumluluklarını tespiti ile önceki bilirkişi raporlarındaki çelişkinin giderilmesi için rapor aldırıl[ması]" sonrasında itirazın değerlendirilmesine karar verilmiştir.
20. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 1/9/2016 tarihli bir başka bilirkişi raporu temin edilmiştir. Raporda Yönetim Kurulu üyelerine kusur atfedilmemiş olup raporun ilgili kısmı şöyledir:
4) Dosya içeresinde bu iş kazasına yol açacak aksiyonlarla ilgili olarak yönetim kurulunun bilgilendirildiği ve/veya çözüm için destek istendiğine dair bir doküman görülmemiştir. Diğer taraftan genel olarak ve sürekli Gemlik ve/veya dolayında ikamet etmemeleri ve birden fazla firmanın yer aldığı bir grubu yönetmeleri nedeniyle Yönetim Kurulu Başkanı [A.R.Y.] Yönetim Kurulu Başkan Vekili [M.Y.] ve Yönetim Kurulu Üyesi [Y.Y.] yaptıkları iş gereği fabrikanın işleyişi ile ilgili teknik detayları yönetim ve mühendis kadroları vasıtası ile yönettiği bu sebeple kendilerinin olayda bir kusurları olmadığı kanaatindeyiz..."
21.Hâkimlik 8/9/2016 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
22. Ret kararı başvuruculara 2/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular 2/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
24. Başvurucular, Şirketin Yönetim Kurulu üyesi olan şahısların yakınlarının ölümüyle neticelenen iş kazasında yaşamının korunması için gerekli önlemleri almadıkları için olayda sorumlulukları bulunduğu hâlde bu şahıslar hakkında yapılan eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle cezalandırılmamaya yol açacak şekilde ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi ve bu karara yapılan itirazın Hâkimlik tarafından kesin olarak reddedilmesi nedenleriyle yaşam hakkının pozitif yükümlülüğü kapsamındaki etkili soruşturma yükümlülüğünün ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
25.Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, yaşama ... hakkına sahiptir.”
26. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddiaları, yakınlarının ölümüyle ilgili olarak etkili bir soruşturma yürütülmediğine ilişkindir. Bu itibarla başvurucuların etkili başvuru hakkına yönelik iddiaları da Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının pozitif yükümlülüğü kapsamındaki etkili soruşturma yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmiştir.
28. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, başvurucuların çocuğu ve kardeşidir. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
29. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
30. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50).
31. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54). Yaşam hakkı kapsamındaki usule ilişkin yükümlülük olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikte soruşturmalarla yerine getirilebilir.
32. Buna göre yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari, hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
33. Başvurucular yaşam hakkının kasten ihlal edildiğini ileri sürmemiş olup somut olayda başvurucuların ölüme kasten sebebiyet verildiği izlenimi edinmesini gerektirecek bir unsur da saptanmamıştır.
34. İhmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin soruşturma yükümlülüğü açısından farklı bir yaklaşım benimsenebilir. Bu kapsamda yaşam hakkının ihlaline kasten sebebiyet verilmediği durumlarda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması ile yerine getirilmiş sayılabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
35. Bununla birlikte kasıtlı olmayan fiiller nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarında kamu makamlarının muhakeme hatası, dikkatsizliği aşan bir kusuru olduğu veya olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkiler kapsamında tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda -ilgililer diğer hukuk yollarına başvurmuş olsalar dahi- kişilerin hayatının tehlikeye girmesine neden olanlar hakkında bir ceza soruşturması yürütülmesi gerekir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 60).
36. Somut olayda başvurucuların yaşanan ölüm olayında kamu makamlarının kusuru olduğuna yahut yakınlarının yaşamına yönelik olarak devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın bir tehdit bulunduğu hâlde kamu makamlarınca yaşamının korunması için önlemlerin alınmadığına ilişkin iddiaları bulunmamaktadır. Başvurucuların iddiaları bazı üçüncü şahısların ölüm olayında ihmalleri bulunduğu hâlde yürütülen ceza soruşturması neticesinde haklarında kovuşturmasızlık kararı verildiği ve sorumluların cezalandırılmadığına yöneliktir.
37. Bu durumda kabul edilebilirlik açısından çözümlenmesi gereken bir husus da yaşam hakkı kapsamında devletin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün somut olayda mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirip gerektirmediğidir.
38. Yukarıda açıklandığı üzere kasıtlı olmayan eylemler nedeniyle meydana gelen ölüm ve yaralanmalara ilişkin her olayda etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için mutlaka etkili bir ceza yargılaması yürütülmesi gerekmemektedir (bkz. § 34).
39. Ancak eylem kasıtlı olmasa ve başvurucuların olayda kamu makamlarının ihmali bulunduğuna dair bir iddiaları olmasa dahi somut başvuruya konu olayda başvurucuların yakınının ölümünün gerçekleştiği işyerinin bir gübre üretim fabrikası olduğu, üretimde amonyum nitrat kullanıldığı, soruşturma kapsamında temin edilen bilirkişi raporlarında (bkz. § 13,16) işyerinin çok tehlikeli sınıfta kabul edildiği, dolayısıyla ölüm olayının yürütülen tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için yeterli ve gerekli önlemlerin alınmaması sonucu meydana geldiği ve başvurucuların haklarında kovuşturmasızlık kararı verilen şüphelilerin cezalandırılması gerektiği yönünde iddiaları olduğu gözetildiğinde olayda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirmediği söylenemez.
40. Diğer taraftan ceza soruşturmasının amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların hesap vermesini sağlamak olmakla birlikte bu yükümlülük kesin olarak bir sonuç elde etmeyi değil uygun araçların kullanılmasını gerektirir. Anayasa'nın 17. maddesi başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
41. Yürütülen ceza soruşturması, belirli bir kişinin sorumlu olup olmadığıyla sınırlı olmamalı; olayın tüm yönlerini ortaya koyacak kapsamda ve nitelikte olmalıdır. Nitekim soruşturmanın etkili olup olmadığına ilişkin değerlendirme -somut olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak- belirli bir kişi hakkında verilen kararla sınırlı olarak değil yürütülen soruşturma bir bütün olarak incelendikten sonra yapılabilecektir (Gülcan Keleş ve diğerleri, B. No: 2014/797, 22/3/2017, § 30).
42. Bir ceza soruşturması veya yargılaması sürecinde kovuşturmasızlık beraat, mahkûmiyet veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları ile farklı zamanlarda neticelenmiş aşamalar bulunması durumunda -bu aşamaların tek bir olay için farklı kişilerin sorumluluklarına yönelik olduğu gözetildiğinde- soruşturmaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekebileceğinden (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, § 69) hareket eden Anayasa Mahkemesi, aynı olaya ilişkin sorumluluğu bulunduğu iddia edilen birden fazla kişi hakkında yürütülen adli süreçlerin bir kısmı devam ederken bazı şüpheliler/sanıklar bakımından sürecin sona ermesi üzerine yapılan bireysel başvurularda somut olayın ve tüm adli sürecin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna ulaşmıştır (Bilal Turan ve diğerleri (3), B. No: 2013/7418, 31/3/2016, § 72; Bülent Kurt, B. No: 2013/7408, 20/1/2016, § 40; Gülcan Keleş ve diğerleri, §§ 30, 31).
43. Başvuru yollarının tüketilmesi meselesine ilişkin anılan içtihadın ortaya çıkışında, ihlal iddiasına konu olaya dair sorumluluğu bulunduğu iddia edilen kişilerden her birine atfedilebilecek kusur durumu ile her bir kişi için adli süreçte elde edilecek delil durumunun farklı değerlendirilebileceğinin ve soruşturmanın etkililiği araştırılırken olayın tüm boyutlarıyla ele alınarak bir bütün olarak irdelenmesi gerekliliğinin gözönünde bulundurulduğu anlaşılmaktadır (Dilek Genç ve diğerleri [GK], B. No: 2014/3944, 1/2/2018, § 55).
44. Bu ilkeler ışığında somut başvuru değerlendirildiğinde başvurucular her ne kadar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bazı şüpheliler hakkında kamu davası açılması gerekirken hatalı değerlendirmeyle ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ileri sürerek bireysel başvurularda bulunmuşlarsa da başvurucuların yakınlarının ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili olarak olayda sorumluluğu bulunduğu iddia edilen bir kısım şüpheli hakkında görülmekte olan bir kamu davası bulunmaktadır (bkz. §§15, 17).
45. Bu durumda maddi olayın koşullarını belirleyebilecek, sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte olmadığına ilişkin bir veri yahut iddia bulunmayan ve yürütülmekte olan yargılamada olayla ilgili olarak haklarında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen kişilerin de olayda sorumluluğunun bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde bu kişiler hakkında da kamu davasının açılmasının sağlanmasının her zaman mümkün olduğu değerlendirilmiştir.
46. Sonuç olarak öncelikle Anayasa Mahkemesince yapılan tespitlerin kişilerin masumiyetine veya suçluluğuna ilişkin bir yorum yapıldığı şeklinde değerlendirilmemesi gerekliliği ifade edilmelidir. Bu bağlamda başvurucuların iddialarının ve olayla ilgili soruşturmanın etkili yürütülüp yürütülmediğinin, ölüm olayının sebep ve koşulları yani gerçekleşme şartları adli makamlarca netleştirilmeden Anayasa Mahkemesince bir bütün olarak değerlendirilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, bu hususların olay hakkında görülmekte olan yargılama sürecinde elde edilen veriler bir bütün olarak incelenmek suretiyle değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
47. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.