logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hidayet Karaca (3) [1.B.], B. No: 2016/6966, 10/1/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HİDAYET KARACA BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2016/6966)

 

Karar Tarihi: 10/1/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör

:

Hüseyin TURAN

Başvurucu

:

Hidayet KARACA

Vekilleri

:

1. Av. Numan ZEMHERİ

 

 

2. Av. Ahmet Serdar GÜNEŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/4/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Bakanlık görüşü başvuruya tebliğ edilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, olay tarihinde uluslararası yayın yapan Samanyolu Televizyonunun da (STV) bünyesinde bulunduğu Samanyolu Yayın Grubunun grup başkanlığı görevini yürütmektedir. Adı geçen televizyon kanalı ve yayın grubuna bağlı diğer kanallar Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasının (PDY) amacı doğrultusunda yayınlar yaptığı ve kamuoyu oluşturmaya çalıştığı gerekçesiyle 27/7/2016 tarihli ve 29783 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (668 sayılı KHK) ile kapatılmıştır.

10. Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış; bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Kamu makamları ve soruşturma mercileri -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda FETÖ/PDY olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

11. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucu hakkında Fetullah Gülen tarafından kurulan ve yürütülen FETÖ/PDY ile bağlantılı olaraksiyasi ve askeri casusluk, dinî duyguları istismar ederek dolandırıcılık, kamu kuruluşlarına karşı dolandırıcılık, sahtecilik, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, iftira, yağma, işkence, tehdit, hırsızlık, irtikap, suç uydurma, suç delilini gizleme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçlarından soruşturma (Soruşturma No: 2014/37666) başlatılmıştır.

12. Daha önce İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/12/2014 tarihli kararı ile silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan tutuklu bulunan başvurucu, anılan soruşturma kapsamında 25/1/2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında hazır edilmiş ve kendisinin ifadesine başvurulmuştur.

13. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucu hakkındaki soruşturma dosyasına ilişkin olarak kısıtlama kararı verilmesi talebiyle Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğine başvuruda bulunmuştur. Anılan Hâkimlik 3/7/2015 tarihinde "soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceği" gerekçesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca müdafiinin dosya içeriğini incelemesinin ve belgelerden örnek almasının kısıtlanmasına karar vermiştir.

14. Başvurucu 26/1/2016 tarihinde kısıtlılık kararının kaldırılması için Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğine başvuruda bulunmuş, anılan Hâkimlikçe 8/3/2016 tarihinde "kısıtlama kararının yerinde olduğu" gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.

15. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucuyu tutuklanması istemiyle Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. Savcılığın tutuklamatalebinin gerekçeleri şöyledir:

"Fetullah Gülen tarafından kurulup yönetilen örgütlenmenin dini cemaat olmadığı, kamu kurumlarında sınav sorularını çalarak kadrolaştığı, kadrolaşmanın Emniyet, Adalet, Mülkiye, TSK gibi birimlere yayıldığı, Devletin kritik kurumlarında kamu hiyerarşisi dışında ayrı hiyerarşiye bağlı bir örgütlenme oluşturulduğu, bu örgütlenmenin kişilerin haberleşmesinin gizliliğini ihlal ettiği, konuşmaları dinlediği, kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal ettiği, kişisel verilerin kaydedilip depolandığı, örgütlenmenin siyasi ve askeri casusluk, dini duyguları istismar ederek dolandırıcıhk, kamu kuruluşuna karşı dolandırıcılık, resmi evrakta sahtecilik, yağma, ihmalle öldürme, işkence, tehdit, kişi hürriyetini kısıtlamak, nitelikli hırsızlık, irtikap, iftira, suç uydurma, suç delilini gizleme gibi suçları işlediği, bu suçların örgüt faaliyeti kapsaminda işlenen suçlar olduğu, örgütün televizyon, radyo, medya kuruluşlarından sorumlu yöneticisi şüphelinin de bu suçlardan da ayrıca sorumlu olduğu,

Örgütlenmenin hükümeti ortadan kaldırmaya, görevini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu (TCK 312/1), Anayasa'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek suçunu (TCK 309/1), silahlı terör örgütü kurup yönetmek suçunu (TCK 314/1) işlediğine dair tanık ifadesi, Masak araştırmaları, Masak değerlendirme raporu, arama, el koyma tutanakları, şüphelinin içinde yer aldığı faaliyetlerle ilgili bilgi notu gibi kuvvetli deliller bulunduğu,

Örgütlenmenin, örgüt liderinin emri ile yöneticileri yurt dışına kaçırdığı, Türkiye'deki işleri idare edebilecek. az sayıda yönetici bıraktığı, sevk edilen şüphelilerin bu kişilerden bazıları olduğu, örgütlenmenin genelolarak suç işleyen kişiler hakkında soruşturma açıldıktan sonra adli soruşturmaları boşa çıkarmak için yurt dışına kaçırdığı, sevk edilen şüphelinin de yurt dışına kaçacağına dair somut olgu bulunduğu,

Şüpheliye isnat edilen suçun tutuklamayı gerektiren vahim nitelikteki suçlardan olduğu, adli kontrol uygulamasının bu suçlar yönünden yeterli olmayacağı anlaşıldığından;

Şüphelinin sorgusunun yapılarak kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların, kaçma, delilleri yok etme, tanık, mağdur ve başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunması hususlarında kuvvetli şüphenin oluşması, eylemlerinin CMK 103/a l1 maddesindeki suçlardan oluşu dikkate alınarak tutuklanmasınakarar verilmesi ..."

16. Anılan Hâkimlik 26/1/2016 tarihinde başvurucunun zimmet, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, dinî inanç ve duygularının istismarı suretiyle dolandırıcılık, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etmek, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçlarından tutuklanması talebinin reddine buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından tutuklanmasına karar vermiştir. Mahkemenin tutuklama kararının gerekçesi şöyledir:

 “.... suçların niteliği, mevcut delil durumu, kaçma ve delilleri karartma ihtimali, dosya kapsamındaki tanık ifadeleri, MASAK [Mali Suçları Araştırma Kururlu] araştırmaları, arama ve el koyma tutanakları ile Uzerine yüklenen suçları işlediği konusunda somut delillerin olması, atılı suçların CMK 100/3. Maddesinde düzenlenen katalog suçlardan olması da dikkate alınarak, tutuklamanın ölçülü olduğu, suçların niteliği ve kanunda öngörülen ceza miktarları dikkate alınarak adli kontrol tedbirinin yeterli görülmemesi kanaatine varılması nedeniyle CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince şüphelinin TUTUKLANMASINA"

17. Başvurucu 2/2/2016 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiştir. Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği 10/2/2016 tarihinde "Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin ... tutuklama kararının gerekçesinde hukuka aykırı bir isabetsizlik bulunmayıp tutuklama tarihinden bu yana şüpheli lehine herhangi bir değişiklik olmadığı ... " gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.

18. Anılan karar 8/3/2016 tarihinde başvurucu tarafından öğrenilmiştir.

19. Başvurucu 8/4/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

20. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 6/6/2016 tarihinde başvurucunun da aralarında olduğu şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, iftira ve resmî belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

21. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2016/238 sayılı dosyası üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

22. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/6/2018 tarihli kararıyla başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçundan 10 yıl 8 ay hapis ve 48.000 TL adli para; dinî inanç ve duyguları istismar etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan 6 yıl 8 ay hapis ve 32.000 TL adli para cezasıyla mahkûmiyetine ve tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

23. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla istinafta derdesttir.

24. Başvurucu, eldeki başvurudan önce Anayasa Mahkemesine 6/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda (B. No: 2015/144) bulunmuştur. Söz konusu başvuruda başvurucu, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/12/2014 tarihli kararı ile silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan tutuklanması nedeniyle bu tutuklama kapsamında bazı temel insan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. İhlal edildiği ileri sürülen bu iddialar şunlardır:

i. Savcılık makamı tarafından ifadesi alınırken sözünün kesilmesi ve yanıltıcı

beyanlarla soru sorulması nedeniyle adil yargılanma hakkı

ii. Kamu görevlilerinin yakalama ve gözaltı işlemleri sırasındaki eylemleri nedeniyle kötü muamele yasağı

iii. Tabii hâkim ilkesine aykırı, tarafsız ve bağımsız olmayan bir mahkeme tarafından tutuklanması, tutuklama kararının şartlarının oluşmaması, tutuklama kararı gerekçesinin ilgili ve yeterli olmaması, gözaltına alma koşullarının oluşmaması ve makul şüphenin bulunmaması, hukuka aykırı delilin kuvvetli suç şüphesi sayılarak tutuklama kararı verilmesi, soruşturma dosyasına erişiminin kısıtlanması, gözaltı süresinin aşılması, sorgu sürecinde geçen sürenin uzun olması ve gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı

iv. Mesleki faaliyetleri nedeniyle hakkında soruşturma yapılması ve bu kapsamda tutuklanması nedeniyle ifade özgürlüğü

25. Anayasa Mahkemesi 14/7/2015 tarihinde adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden "başvuru yollarının tüketilmemiş olması", kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiası yönünden "başvuru yollarının tüketilmemiş olması", gözaltı süresinin aşıldığı iddiası yönünden "başvuru yollarının tüketilmemiş olması", doğal hâkim, tarafsız ve bağımsız hâkim ilkelerinin ihlal edildiği iddiası yönünden "açıkça dayanaktan yoksun olması", tutuklamanın hukuki olmadığı iddiası yönünden "açıkça dayanaktan yoksun olması", tutuklanma dolayısıyla ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden "açıkça dayanaktan yoksun olması" ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması yönünden "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedenleriyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Hidayet Karaca, [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015).

26. Başvurucu, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/12/2014 tarihli kararı ile silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan tutuklandığı dosya kapsamında yürütülen kovuşturma sonunda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/11/2017 tarihli kararıyla terör örgütü kurma ve yönetme suçundan 18 yıl, iftira suçundan 4 yıl veresmî belgede sahtecilik suçundan 9 yıl hapis cezasıyla mahkûmiyetine ve tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla istinafta derdesttir.

27. Başvurucunun ilk önce 18/12/2014 ve sonrasında 26/1/2016 tarihinde iki ayrı suçtan tutuklanmış olması nedeniyle hangi tutuklama kararının işleme konulduğu Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünden sorulmuştur. Ceza İnfaz Kurumundan verilen bilgide öncelikli olarak İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/12/2014 tarihli kararı ile silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan verilen kararının işleme konulduğu ve bu tutuklama müzekkeresine göre infaz işleminin devam ettiği, akabinde bu tutuklama kararına konu olan soruşturma konusu olaylar nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince hakkında mahkumiyet kararı verildiği, Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/1/2016 tarihli kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından verilen tutuklama kararının ise infaza konulmadığı ifade edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

28. 12/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları" kenar başlıklı 9. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 (2) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar ile süresine bakılmaksızın, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu örgütün faaliyeti çerçevesinde, Türk Ceza Kanununda yer alan;

a) İnsanlığa karşı suçlardan (madde 77, 78),

b) Kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82),

c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve tica­reti suçundan (madde 188),

d) Devletin güvenliğine karşı suçlardan (madde 302, 303, 304, 307, 308),

e) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),

Mahkûm olanların cezaları, bu kurumlarda infaz edilir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 10/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

30. Başvurucu; suç işlediğine dair herhangi bir delil olmamasına rağmen tutuklanmasına karar verilerek keyfî bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığını, isnat edilen suçla bir ilgisinin bulunmadığını, tutuklama kararındaki gerekçelerin hukuka aykırı olduğunu ve kararda tutuklama nedenlerine yer verilmediğini ve tutuklama tedbiri yerine neden adli kontrol tedbirlerinin uygulanmadığının kararda gösterilmediğini, böylelikle -süresi ne kadar kısa olursa olsun- tutukluluğun makul süreyi aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Bakanlık görüşünde; başvuruya konu tutuklama kararının işleme konulmadığı, ayrıca tutuklama kararında, kuvvetli suç şüphesinin ortaya konulduğu ve tutuklama nedenlerine yer verildiği ifade edilmiştir.

32. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

B. Değerlendirme

33. Anayasa'nın 19. maddesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Şekil ve şartları kanunda gösterilen :

Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu maddeveya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.

Yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bununhemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.

 (Değişik cümle: 3.10.2001-4709/4 md.)Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır.Kimse, bu süreler geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabilir.

 (Değişik: 3.10.2001-4709/4 md.)Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir.

Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.

Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.

 (Değişik: 3.10.2001-4709/4 md.)Bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir."

34. Başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

35. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı devletin bireylerin özgürlüğüne keyfî olarak müdahale etmemesini güvence altına alan temel bir haktır (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, § 62).

36. Anayasa Mahkemesi, hürriyetten yoksun bırakma kavramını Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında tanımlamıştır. Buna göre hürriyetten yoksun bırakma, bir kimsenin kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre için tutulması ve bu kişinin söz konusu tutmaya rıza göstermemiş olması şeklinde ifade edilebilecek iki unsuru içermektedir (Cüneyt Kartal, B. No: 2013/6572, 20/3/2014, § 17).

37. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak konduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında, şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin hürriyetlerinden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42). Devam eden fıkralarda ise hürriyetinden yoksun bırakılan kişiler bakımından güvencelere yer verilmiştir. Bu bağlamda maddenin dördüncü fıkrasında yakalama veya tutuklama sebepleri ile iddiaların bildirilmesi, beşinci fıkrasında gözaltı süresi, altıncı fıkrasında yakalama veya tutuklamanın yakınlara bildirilmesi, yedinci fıkrasında tutuklanan kişilerin makul sürede yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakkı, sekizinci fıkrasında hürriyetten yoksun bırakılmaya karşı yargı merciine başvurma hakkı, dokuzuncu fıkrasında tazminat hakkı güvence altına alınmıştır.

38. Anayasa'nın 19. maddesinin metni bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki sınırlama sebeplerinin kişilerin fiziksel özgürlüklerine ilişkin olduğu, ayrıca devam eden fıkralardaki güvencelerin de fiziki olarak hürriyetinden yoksun bırakılmış kişiler bakımından getirildiği görülmektedir. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının güvence altına aldığı şey, bireylerin yalnızca fiziksel özgürlüğüdür (Galip Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, § 35).

39. Anayasa Mahkemesi, yakalama emirlerinin infaz edilmediği dönemde temel hak ve hürriyetlere yönelik bazı etkileri bulunsa da bu dönemde henüz kişilerin fiziksel özgürlükleri maddi olarak kısıtlanmamış olduğundan söz konusu etkilerin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir (Galip Öğüt, § 41). Aynı durum hiç infaz edilmemiş veya infaza henüz konulmamış tutuklama kararları için de geçerlidir (Ferhat Encu, B. No: 2017/4576, 28/6/2018, § 53).

40. Somut olayda başvurucu; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen terör örgütü kurma veya yönetme, iftira ve resmî belgede sahtecilik suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/12/2014 tarihli kararı ile silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan tutuklanmıştır. Akabinde başvurucu hakkında bu suçlardan cezalandırılması talebiyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Başvurucu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/11/2017 tarihli kararıyla terör örgütü kurma ve yönetme suçundan 18 yıl, iftira suçundan 4 yıl veresmî belgede sahtecilik suçundan 9 yıl hapis cezasıyla mahkûmiyetine ve tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu tutuklama kararı ve sonrasında verilen karar doğrultusunda başvurucu, Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır (bkz. § 27).

41. Başvurucu,İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/12/2014 tarihli kararı ile tutuklu iken hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir başka soruşturma kapsamında kendisinin ifadesine başvurulmuş; sonrasında tutuklanması talebiyle Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir. Başvurucu, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğince 26/1/2016 tarihinde tutuklanmıştır (bkz. § 16).

42. Başvurucu, her iki tutuklama kararı nedeniyle ayrı ayrı bireysel başvuruda bulunmuştur (bkz. § 24).Bununla birlikte ilgili ceza infaz kurumunca, başvurunun konusunu oluşturan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından verilen tutuklama kararının işleme konulmadığı belirtilmiştir. Atılı suçlardan verilmiş bir tutuklama kararı bulunmakta ise de bu suçlardan verilen tutuklama kararı nedeniyle başvurucunun fiziksel olarak özgürlükten yoksun bırakılması söz konusu değildir. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından tutuklama kararına ilişkin olarak başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına bir müdahalede bulunulmamıştır (benzer mahiyettekararlar için bkz. Ferhat Encu, § 55).

43. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun iddialarına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Diğer Şikâyetler

44. Başvurucu; Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen tutuklama kararına karşı yaptığı itirazın kapalı devre işleyen bir sistem içinde bir başka (Ankara 4.) Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedildiğini, bu yargı yerinin bağımsız, tarafsız ve etkili bir başvuru mercii olmadığını, bu nedenle tutuklamaya karşı etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

45. Başvurucu ayrıca ifade alma sürecinde hakkındaki suçlamalara dair ayrıntılı şekilde bilgilendirilmediğini, soruşturma dosyasını inceleme talebinin kısıtlama kararı gerekçe gösterilerek kabul edilmediğini, kendisine yönelik suçlamaları ve bunların delillerini öğrenemediğini, böylelikle silahların eşitliği ilkelerine riayet edilmediğini, ayrıca suç isnadının derhâl bildirilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

46. Somut olayda başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır (bkz. §§ 42, 43). Bu kapsamda yapılan değerlendirmeler dikkate alındığında başvurucunun iddiasına konu olan tutuklama kararının işleme konulmamış olması nedeniyle buna bağlı diğer iddialar yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Hidayet Karaca (3) [1.B.], B. No: 2016/6966, 10/1/2019, § …)
   
Başvuru Adı HİDAYET KARACA (3)
Başvuru No 2016/6966
Başvuru Tarihi 8/4/2016
Karar Tarihi 10/1/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutukluluk (süre) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) İncelenmesine Yer Olmadığı
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) İncelenmesine Yer Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 9
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi