TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
UĞURLU GAZETECİLİK BASIN YAYIN MATBAACILIK REKLAMCILIK
LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU (4)
|
(Başvuru Numarası: 2016/73997)
|
|
Karar Tarihi: 16/1/2020
|
R.G. Tarih ve Sayı: 11/3/2020 - 31065
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Gülsüm Gizem GÜRSOY
|
Başvurucu
|
:
|
Uğurlu Gazetecilik Basın Yayın
Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali PACCI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ulusal bir gazetede yayımlanan bir köşe yazısı
nedeniyle üç gün süreyle resmî ilan ve reklamlarının kesilmesine karar
verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/10/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, olayların geçtiği tarihte Yeni Akit gazetesinin
(gazete) yayımcısıdır. 19/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın İlan Kurumu
Teşkiline Dair Kanun ile kurulmuşve kamu tüzel kişiliğini haiz bir idare olan
Basın İlan Kurumu'nun (BİK) internet sitesinde; Kurumun resmî ilanların
dağıtımında adaletsiz davranıldığı gerekçesiyle hükümet ile gazeteleri karşı
karşıya getiren uygulamalara son vermek amacıyla kurulduğu belirtilmiştir.
BİK'in görevlerinden biri de, basın ahlak esasları kapsamında şikâyete bağlı
ve/veya resen inceleme yaparak ihlalin sabit olduğu hâllerde "resmî ilan ve reklamların kesilmesi" yoluyla
gazetelere yaptırım uygulanmasıdır.
9. Gazetenin 1/7/2013 tarihli nüshasında "Türkiye, Brezilya, Mısır... Her soruya bir
cevabım var!"başlıklı bir yazı yayımlanmıştır. Bu yazıda, Mısır ve Brezilya'da yaşanan
birtakım olaylarla Gezi olayları
karşılaştırılarak Amerika'nın söz konusu olayları provoke ettiği belirtilmiş ve
olaylara karışan insanlar da
"kukla" olarak nitelendirilmiştir. Yazının cezalandırmaya
konu olan kısımları özetleşöyledir:
"... Şu hâle bakın;
Adam 'yüzde 70 oy' almış ama ona 'İstifa et'
diyorlar...
Verecek tek bir cevap var;
'Erkeksen, maçan sıkıyorsa, yüzde 70 oy sen
al, sen iktidar ol!'
Değilse, kes sesini!..
Hem 'Demokrasi' diyeceksin, hem 'Demokratik
tepki hakkımı kullanıyorum' diyeceksin, hem de polise taş ve molotof atarken
yüzünü 'maske' ile gizleyeceksin!..
Ulan 'köpek oğlu köpek!'
Ulan pezevenk!..
Ulan kaltak!..
'Demokratik hak'ların 'taş'larla,
'molotof”larla, 'tabanca' ve 'bıçak'larla istendiği nerede görülmüş?
Hem saldırıyorsun, hem de 'Anneee!.. Polis
beni dövdü' diye ciyaklıyorsun!..
Polis niye dövdü seni?..
Nerede dövdü?..
'Çay bahçesi'nden dönerken mi dövdü, yoksa
'kütüphane' veya 'piknik'ten dönerken mi?..
Ulan, yolda yürüyen adamı polis niye dövsün,
niye tazyikli su sıksın?.
Senin ne 'bok' işin vardı orada?..."
10. BİK'in Basın Ahlak Esasları Hakkında 129 sayılı Genel Kurul
kararının ilgili kısımları şöyledir:
"Madde 1 – Bir kamu hizmeti olan
gazetecilik, kişisel veya ahlâka aykırı amaç ve çıkarlara âlet edilemez ve kamu
yararına aykırı bir şekilde kullanılamaz. Haberlerde ve olayların yorumunda
gerçeklerden saptırma, çarpıtma veya kısaltma yoluyla amaçlı olarak
ayrılınamaz. Doğruluğu kuşku uyandırabilen ve araştırılması gazetecilik
imkânları içinde bulunan haberler, araştırılıp doğruluğuna emin olunmadan
yayınlanamaz. Bu hizmetin görülmesinde aşağıdaki Basın Ahlâk Esasları’na
uyulur:
...
e) Küçüklerin ve gençlerin toplum içinde,
kişiliklerinin gelişmesini ve korunmasını olumsuz etkileyecek veya onlara
yönelik cinsel tacize teşvik eden ve şiddeti özendiren yayın yapılamaz.
h) Ahlâka aykırı yayın yapılamaz.
...
Madde 2 – Gazete ve dergilerin Basın Ahlâk
Esasları’na aykırı davrandığına ilişkin ihbar ve şikâyetler, kendilerini
ilgilendiren hallerde gerçek ve tüzel kişilerce, genel olarak da 195 sayılı
Kanun’un 5’inci maddesinde temsili öngörülen kurum veya kuruluşlarca Basın İlân
Kurumu Yönetim Kurulu’na yapılır.
...
Aynı konuda yargı organlarına başvurulmuş
olması, Yönetim Kurulu’nun incelemesini ve karar vermesini etkilemez.
Madde 4 –Gazete ve dergilerin, Basın Ahlâk
Esasları’na uymadıkları Yönetim Kurulu’nca, kendiliğinden veya başvuru üzerine
tespit edildiğinde, 195 sayılı Kanun’un 49’uncu maddesinin (a) bendi
uygulanır..."
11. BİK, ilgili yazı hakkında şikâyette bulunulması üzerine
inceleme başlatmıştır. BİK Yönetim Kurulu 9/9/2013 tarihinde başvurucu gazete
hakkında resmî ilan ve reklamların üç gün süre ile kesilmesine karar vermiştir.
Karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"... Şikayete konu 'Türkiye, Brezilya,
Mısır... Her soruya bir cevabım var!' başlıklı köşe yazısında yer alan 'ulan
salak oğlu salaklar;... Ulan köpek oğlu köpek! ulan pezevenk!, ulan kaltak!'
ifadelerinin Genel Kurul kararının 1. Maddesinin (e) ve (h) bentlerinin ihlal
ettiği kanaatine varılmıştır.
... Şikayete konu köşe yazısında yer alan
'küfür' niteliğindeki bu ifadelerin toplumumuzun ve basın yayın organlarının
yerleşik yayın politikalarına göre ahlaka aykırı olduğu; bu açıdan gazete
yayınlarında yer almaması gerektiği kabul edilen bir husustur. Ayrıca, gazete
ve dergileri okuyan gençlerin ve küçüklerin bu ifadeleri kullanmalarının bir
başka deyişle 'küfürlü' konuşmalarının; küfretmelerinin olağan olduğu
izlenimine kapılmaları; böylece kişiliklerinin bu ifadelerden dolayı olumsuz
şekilde etkilenmesi de söz konusudur.
... Yeni Akit gazetesi savunmasında bu
ifadelerin köşe yazısında haklı nedenlerle kullanıldığını belirtmiştir. Basın
Ahlak Esasları açısından yapılan bu incelemede şikayet konusu köşe yazısında
'Gezi Olayları' için ileri sürülen hususlar değerlendirilmeden sadece yazıda
yer alan 'küfürlü' ifadeler göz önüne alınmıştır. Köşe yazısında ileri sürülen
hususların yüzde yüz doğru olduğu düşünülse bile, bu durum gazete yayınında
'küfürlü' ifadelerin kullanılmasını haklı ve mazur göstermez.
... Bu itibarla Basın Ahlak Esasları
Hakkında129 sayılı Genel Kurul kararının 1. maddesinin e ve h bentlerini ihlal
ettiği sonucuna varıldığından 195 sayılı kanun 49/a maddesi uyarınca resmi ilan
ve reklamlarının 3 gün süre ile kesilmesine karar verilmiştir..."
12. Başvurucu BİK kararına itiraz etmiştir. İstanbul 1. Asliye
Hukuk Mahkemesi (hakem sıfatıyla) 27/9/2016 tarihinde, başvuruya konu yazının
içeriği ve yazıda kullanılan dil incelendiğinde BİK'in verdiği kararın mevzuata
uygun olduğunu değerlendirerek itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
13. Nihai karar 27/9/2016 tarihinde tefhim edilmiştir.
14. Başvurucu 27/10/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 195 sayılı Kanun’un
"Müeyyide" kenar başlıklı 49. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“Bu kanuna veya bu kanuna dayanılarak
yapılacak yönetmeliğe veyahut Kurum Genel Kurulunun bu kanunda yazılı
hususlarda ittihaz edeceği kararları ile yükletilen ödevlere yahut da basın
ahlak esaslarına, riayet etmiyen gazete ve dergilerle prodüktörler ve kamu
idare ve teşekkülleri ve 42 nci maddede anılan sair ortakların sorumluları
hakkında, diğer mevzuat hükümlerine halel gelmemek üzere, aşağıda yazılı olduğu
şekilde muamele yapılır:
a) Kurum tarafından o gazete veya dergiye
verilecek ilan ve reklamlar, kesinleşen Yönetim Kurulu Kararına dayanılarak,
Kurum Genel Müdürlüğünce, iki ayı geçmiyecek bir süre ile kesilir. Ayrıca, bu
kanunla temin edilen menfaatlerden de aynı şekilde faydalandırılmaz.
b) Prodüktörlük müessesesinin iki ayı geçmemek
üzere kapatılması için, Kurul Genel Müdürlüğünce iş, Yönetim Kuruluna intikal
ettirilir. Kesinleşen Kurul Kararını, o yerdeki valilik infaz eder.
(a) ve (b) bentlerinde yazılı hallerde,
Yönetim Kurulu Kararına, tebliğinden itibaren on gün içinde o yerdeki en yüksek
dereceli Asliye Hukuk Hakimliğine itiraz edilebilir. Hakim, en geç on beş gün
içinde evrak üzerinden kararını verir, bu karar, kesindir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 16/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu;
i. Yazıda geçen ve BİK kararında cezalandırılma gerekçesi
yapılan ifadelerin bağlamından koparıldığını, bu ifadelerin açıkça bir kişiyi
hedef almadığını, hükümeti devirme girişiminde bulunanlara yönelik olarak sarf edildiğini,
bu hususlar gözetilmeden verilen cezanın ifade ve basın özgürlüklerini ihlal
ettiğini,
ii. BİK kararına itirazı inceleyen derece mahkemesi kararının
gerekçesiz olduğunu, BİK'in usulüne uygun toplanmadığına ilişkin itirazların
mahkemece dikkate alınmadığını, bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini,
iii. 195 sayılı Kanun'un 49. maddesinin Anayasa'ya aykırı
olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, başvurucu tarafından yapılan hukuki
tavsif ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
Başvurucunun ihlal iddialarının ifade ve basın özgürlükleri kapsamında
incelenmesi uygun görülmüştür.
19. Anayasa’nın "Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti" kenar başlıklı 26. maddesinin
ilgili kısımı şöyledir:
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz,
yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması,... kamu
düzeni,... amaçlarıyla sınırlanabilir…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."
20. Anayasa’nın "Basın
hürriyeti" kenar başlıklı 28. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Basın hürdür, sansür edilemez…
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini
sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın
26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır…"
21. Anayasa’nın "Süreli ve süresiz yayın hakkı" kenar
başlıklı 29. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Süreli yayınların çıkarılması, yayım
şartları, malî kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla
düzenlenir. Kanun, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını
engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, malî ve teknik şartlar
koyamaz.
..."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
23. Başvurucunun yayımcısı olduğu gazete ile ilgili olarak üç
gün süreyle resmî ilan ve reklamlarının kesilmesine karar verilmiştir. Söz
konusu karar ile başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir
müdahale yapılmıştır.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
24. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin
...gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
25. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut
başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama
koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
26. 195 sayılı Kanun'un 49. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
27. Başvurucunun cezalandırılmasına ilişkin kararın kamu düzeninin korunmasına yönelik
önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel İlkeler
(a)Demokratik Toplumda Basın Özgürlüğünün
Önemi
28. Anayasa Mahkemesi; Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade
özgürlüğü ile onun özel güvencelere bağlanmış şekli olan ve Anayasa'nın 28.
maddesinde yer alan basın özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu
temellerinden olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her bireyin gelişmesi için
gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu daha önce pek çok kez ifade
etmiştir. Bu bağlamda ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü herkes için geçerli
ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Mehmet Ali Aydın,[GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, §§ 34-36). Basın özgürlüğünün kamuoyuna çeşitli fikir ve tutumların
iletilmesi ile bunlara ilişkin bir kanaat oluşturulması için en iyi araçlardan
birini sağladığı açıktır (İlhan Cihaner (2),
B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 63; Haci
Boğatekin (2), B. No: 2014/12162, 21/11/2017, § 38).
(b) Müdahalenin Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
29. İfade özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun kabul
edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir
müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun,
§§ 53-55; Mehmet Ali Aydın, §§
70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007).
30. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı
karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması,
başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini
göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B.
No: 2018/17635, 26/7/2019, § 77; Sırrı
Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 58; Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128,
7/7/2015, § 51). Orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak
istenen amaç arasında adil bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade
etmektedir (benzer değerlendirmeler için bkz. Zübeyde
Füsun Üstel ve diğerleri, § 132; Bekir
Coşkun, § 57; Tansel Çölaşan, §§
46, 49, 50; Hakan Yiğit, B. No:
2015/3378, 5/7/2017,§ 59).
31. Derece mahkemeleri söz konusu dengelemeyi yaparken ve ifade
özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp
karşılamadığını değerlendirirken belirli bir takdir yetkisine sahiptir. Ancak
bu takdir payı, Anayasa Mahkemesinin denetimindedir (Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 57).
32. Anılan denetim sırasında Anayasa Mahkemesi temel hak ve
özgürlüklere yapılan müdahalenin gerekçesine odaklanır. Kamu makamlarının temel
hak ve özgürlüklere -zorunlu bir ihtiyaca karşılık geldiğini ve orantılı
olduğunu- ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koymadan yaptıkları
müdahalelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak kabul
edilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla ifade özgürlüğüne gerekçesiz olarak
veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe
ile yapılan müdahaleler Anayasa'nın 26. maddesini ihlal edecektir (Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120).
(2) Basın İlan Kurumu
Süreci ile İlgili Bazı Tespitler
33. BİK'in 129 sayılı Genel Kurul kararında Basın Ahlak Esasları
belirlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda; ahlaka aykırı yayın yapıldığı
ve/veya kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri
sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanıldığı; hakaret edildiği,
sövüldüğü, iftira edildiği ve haksız isnat yapıldığı sonucuna şikâyet üzerine
veya resen kanaat getirilirse BİK Yönetim Kurulu kararıyla bunların resmî ilan
ve reklamlarının kesilmesine karar verilebilir. 195 sayılı Kanun'a göre BİK
tarafından verilen bu kararlara karşı Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz
edilebilir. Mahkeme, en geç on beş gün içinde evrak üzerinden kararını verir ve
bu karar kesindir. Bu kararların itirazına, Yüksek dereceli Asliye Hukuk
Mahkemesi hakem sıfatıyla bakmaktadır (Anayasa
Komisyonu Raporu, Danışma
Meclisi/Anayasa Komisyonu, Esas No: 1/463, Karar No: 434, 30/7/1982,
madde 32).
34. 195 sayılı Kanun'da düzenlenen Asliye Hukuk Mahkemesine
itiraz yolu, kanunla düzenlenmiş bir mecburi tahkim yoludur. Mecburi tahkimde;
taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili olarak önceden bir tahkim sözleşmesi
öngörülmemesine rağmen; kanun gereği uyuşmazlığın hakem tarafından çözümlenmesi
öngörülmektedir.195 sayılı Kanun uyarınca BİK'in verdiği kararlara karşı
düzenlenen tahkim yolu bir nizasız (çekişmesiz) yargılama faaliyetidir.
(3) Reklam ve İlanların
Kesilmesi Şeklindeki Müdahalenin Basın Özgürlüğü ile İlişkisi
35. Resmî ilan ve reklamların kapsamı; Resmî İlân ve Reklâmlar
ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği'nde (Yönetmelik)
düzenlenmiştir. Yönetmelik'in 5. maddesine göre resmî ilan; kanun, tüzük veya
yönetmelik gereği yayınlanması zorunlu olan ilanlar ve merkezî yönetim
kapsamındaki idareler, mahallî idareler, sosyal güvenlik kurumları, kamu
iktisadi teşebbüsleri, kamu hukuku tüzel kişiliğini haiz teşekküller ile
sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait veya bunların yüzde elliden
fazla sermaye payı olan iştiraklerinin reklam niteliği taşımayan ilanları
olarak belirlenmiştir.Yönetmelik'in 6. maddesinde düzenlenen reklam ise satışı
artırmak gibi ticari gayelerle veya bir şeye veya bir fikre rağbet sağlamak
gibi maddi ya da manevi bir menfaat temini veya tanıtım maksadıyla gazete ve
dergilerde yazı, resim veya çizgilerle yapılan ilanlardır.
36. Anayasa'nın 29. maddesinde süreli yayınların çıkarılması,
yayım şartları, malî kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esasların
kanunla düzenleneceği, Kanun'un haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe
yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, malî ve teknik
şartlar koyamayacağı ve süreli yayınların, devletin ve diğer kamu
tüzelkişilerinin veya bunlara bağlı kurumların araç ve imkânlarından eşitlik
esasına göre yararlanacağı belirtilmiştir.
37. BİK'e verilen resmî ilanlar ve reklamlarla ilgili
yetkilerin; gazetelerin niteliğinin artırılması ve sırf resmî ilan alabilmek
için gazete çıkarılmasının önlenmesi amacını taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu
itibarla Anayasa'nın 29. maddesindeki düzenlemede; gazetelerin yayın yapmasını
zorlaştıran ekonomik koşulların konulması da yasaklanmıştır. Bu bakımdan BİK'e
verilen yetkilerle, gazetelerin niteliklerini yükseltmek, yayınlarda
sürekliliği ve güvenilirliği sağlamak amacıyla getirilen ölçütlerin, yayın kuruluşlarının
düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanması özgürlüklerini engelleyici
koşulları içermediği açıktır (AYM, E. 2010/78, K. 2011/177, 29/12/2011).
38. Bu sebeple mevcut başvuruya benzer başvurularda, Anayasa'nın
29. maddesindeki düzenleme de göz önünde bulundurularak BİK'e verilen resmî ilan ve reklamların kesilmesine
ilişkin müdahale yetkisinin kullanımında dikkatli bir değerlendirme
yapılmalıdır. Somut başvuruda olduğu gibi başvurucunun basın ahlak esaslarına
aykırı yayın yayın yaptığı iddiası karşısında; adı geçen gazetenin Anayasa’nın
28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü ile kamu düzeni arasında
bir denge kurulması gerekmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ahmet Oğuz Çinko ve Erkan Çelik [GK], B.
No: 2013/6237, 2/7/2015, § 54).
(4) BİK'in "resmî ilan ve reklamların kesilmesi"
Biçimindeki Müdahalelerin Demokratik Toplum Gereklerine Uygunluğunun
Denetiminde Gözetilmesi Gereken Hususlar
39. Anayasa Mahkemesinin rolü, başvuruya konu müdahalenin,
olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanılarak yapıldığının ve
keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar. Dolayısıyla böyle bir denetim, derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların müdahalenin zorunlu
toplumsal ihtiyacı karşıladığını, dolayısıyla demokratik bir toplumda gerekli
ve orantılı olup olmadığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyması
ile bağlantılıdır (benzer değerlendirmeler için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 43).
40. Mevcut başvuruya benzer şikâyetlerde derece mahkemelerinin
ve kamu gücünü kullanan diğer organların gerekçelerinin ilgili ve yeterli
sayılabilmesi için kararlarda bulunması gereken ve benzer başvuruların
koşullarına göre değişebilecek unsurlar şu şekilde sıralanabilir:
i. Bir haberden dolayı 'resmî
reklam ve ilanların kesilmesi' şeklindeki müdahalede; dayanak
yapılan haberin -yayımlandığı bağlamdan kopartılmaksızın- olayın bütünselliği
içinde değerlendirilmesi gerekir.Başvurucunun ifade ve basın özgürlükleri ile
başkalarının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında bir çatışma meydana
geldiğinde göz önüne alınması gereken dengeleme kriterleri Anayasa Mahkemesinin
önceki içtihatlarında detaylı bir şekilde ortaya konmuştur(benzer
değerlendirmeler için bkz. Abuzer Demir ve
Aslı Peksezer, B. No: 2016/73556, 23/10/2019, §§ 45, 47; Kenan Kıran ve Ramazan Fatih Uğurlu, B.
No: 2016/2884, 24/10/2019,§ 48; Bekir Coşkun,
§§ 44, 47, 48; Hakan Yiğit, B.
No: 2015/3378, 5/7/2017,§ 61). Çatışan haklar arasında dengeleme yapılabilmesi
için;
1- Haber veya makalede yer alan ifadelerin kim tarafından
dile getirildiği
2- Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük derecesi ile
ilgili kişinin önceki davranışları; basının sıkı denetiminde olup olmadığı;
katlanması gereken, kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade bir vatandaş
ile karşılaştırıldığında daha geniş olup olmadığı
3- Haber veya makalenin konusu, bunlarda kullanılan
ifadelerin türü, yayının içeriği, şekli ve sonuçları
4- Haber veya makalenin yayımlanma şartları
5- Yayında kamu yararı bulunup bulunmadığı, genel yarara
ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin
düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı
6- Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve
konunun güncel olup olmadığı
7- Haber veya makalede yer alan ifadelerin olgusal temele
dayalı olup olmadığı, ihtilaflı açıklamanın somut unsurlarla yeterince
desteklenip desteklenmediği
8- Başkalarının şöhret ve haklarının zarar görme ihtimalinin
bulunduğu durumlarda başta meslek ahlakına saygı gösterme, doğru ve güvenilir
bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etme ödevi olmak üzere
basın mensuplarının kendiliğinden uymaları gereken zorunlu sınırlara, ödev ve
sorumluluklara uygun davranıp davranmadıkları
9- Haber veya makalede dile getirilen düşüncelere cevap
verme olanağının bulunup bulunmadığı
10- Haber veya makalenin hedef aldığı kişilerin hayatı
üzerindeki etkileri
kriterlerinin somut olaya uyduğu ölçüde uygulanması
gerekir (Nilgün Halloran, B. No:
2012/1184, 16/7/2004, § 41; Ergün Poyraz (2)
[GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kadir
Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 58-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73). BİK'in de bu
dengeleme kriterlerine uygun bir değerlendirme yapması gerekmektedir.
ii. Derece mahkemesinin BİK kararına itiraz üzerine verdiği
kararda; BİK'in yukarıdaki paragrafta belirtilen dengeleme kriterlerine yer
verilip verilmediği sıkı bir şekilde incelenmeli, değerlendirmede tespit edilen
eksikler derece mahkemesince giderilmelidir.
iii. Haberin kişilerin şeref ve itibarları üzerindeki ağırlığı
ile BİK tarafından verilen ceza arasında orantılılık ilişkisi kurulmalıdır.
41. Böylece "resmî ilan
ve reklamların kesilmesi" şeklindeki müdahalenin kanunlar ve
Anayasa Mahkemesi içtihatlarında ortaya konan kriterlere uygunluğunun denetimi
daha etkili yapılabilecektir.
(5) Somut Olaya İlişkin Nihai Değerlendirmeler
42. Basın özgürlüğünün gerçekleştirilebilmesinin koşullarından
biri de kuşkusuz ekonomik imkanların bulunmasıdır. Zira basın özgürlüğü haberin
içeriğinin yanında haberin veriliş biçimini de kapsar. Bilhassa süreli yayınlar
açısından, haberin verilmesi için ekonomikimkanlar büyük ölçüde resmî ilan ve
reklamların yayınlanmasıyla sağlanmaktadır. Bu nedenle benzer başvurularda
BİK'in resmî ilan ve reklamların kesilmesi şeklindeki müdahale yetkisinin;
basının etik yönden niteliklerini artırmaya yönelik bir düzenleme olduğu, bir
yaptırım aracı olarak öngörülmediği gözönüne alınmalıdır. Dolayısıyla BİK'in
önüne gelen şikâyetlerle ilgili olarak yukarıda sayılan dengeleme kriterlerini
çok sıkı bir şekilde uygulaması ve anılan müdahale biçimini başvurulabilecek
son çare olarak görmesi basın özgürlüğü açısından hayati önem taşımaktadır.
43. Öte yandan Anayasa'nın 26. ve 28. maddeleri tamamen sınırsız
bir ifade özgürlüğünü garanti etmemektedir. İfade özgürlüğü Anayasa'nın 26.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve tam olarak uyulması gereken bazı
istisnalara tabidir. Söz konusu istisnaların her somut olayda ikna edici bir
şekilde tespit edilmesi gerekir. Bunlardan başka Anayasa'nın "Ailenin korunması ve çocuk hakları"
kenar başlıklı 41. maddesinde "Devlet...
çocukların korunması... sağlamak için gerekli tedbirleri alır... Devlet, her
türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır"
denilerek çocukların korunmasına ilişkin her türlü tedbirin alınmasından ve
çocukların istismar ile her türlü şiddete karşı korunmasından devlet sorumlu
tutulmuştur (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İrfan Sancı, B. No: 2014/20168,
26/10/2017, § 53).
44. Anayasa'nın 12. maddesinin"Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere
karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder"
biçimindekiikinci fıkrası kişilerin sahip oldukları temel hak ve hürriyetleri
kullanırken sahip oldukları ödev ve sorumluluklara gönderme yapar. Diğer basın
aracı yöneticileri ve basın mensupları gibi gazetelerin sorumlu kişilerinin de
ifade özgürlüğünü kullanmaları sırasında uymaları gereken bazı "görev ve sorumlulukları"
bulunmaktadır (basının görev ve sorumluluklarına ilişkin bkz. Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No:
2015/18567, 22/2/2016, § 89; R.V.Y. A.Ş.,
B. No: 2013/1429, 14/10/2015, § 35; Fatih
Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 67). Söz konusu sorumlulukların kapsamı, başvurucunun
koşullarına ve ifade özgürlüğünü kullandığı vasıtalara göre değişir. Bir
cezanın "demokratik bir toplumda
gerekli" olup olmadığını incelenirken meselenin bu yönü de
değerlendirilmelidir.
45. Başvuruya konu yazı üzerine BİK'in resen bir inceleme
başlattığı anlaşılmaktadır. İnceleme sonucunda verilen BİK Yönetim Kurulu
kararına bakıldığında, başvuruya konu yazıda yer alan üç ifade üzerinde
değerlendirmede bulunulduğu görülmektedir. BİK kararında; yazının arka plan
bilgisinin gözetildiği,haberin yapılmasında kamu yararı bulunup bulunmadığı,
yazının genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu
ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların
ağırlığı gibi hususların tartışılmasının gerekli olmadığının değerlendirildiği
anlaşılmaktadır. BİK kararının temelinin gençlerin ve küçüklerin "küfürlü" konuşmaların
yapılmasının olağan olduğu izlenimine kapılmalarının; böylece kişiliklerinin bu
ifadelerden dolayı olumsuz şekilde etkilenmesinin önlenmesi olduğu açıktır.
46. Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesine göre de başvuruya
konu yazıda yer alan ve yaptırıma neden olan sözler Türk toplumu için "küfürlü" sözler
kategorisindedir. Üstelik başvuruya konu gazetenin yalnızca toplumun belirli
yaş gurubundaki yetişkinler gibi dar bir çevreye değil her kesimin okumasına
sunulan bir yayın olduğu gözetildiğinde, çocukların ve gençlerin bu gibi
sözlere maruz kalması her zaman mümkündür. Dolayısıyla BİK Yönetim Kurulunun ve
derece mahkemesinin onu okuyacak çocukların ve büyüme çağındaki gençlerin bir
çoğunun ahlaki değerleri üzerinde zararlı etkileri olacağını
değerlendirmelerinin isabetli olduğu, anılan yazıda uyulması gereken zorunlu
sınırlara, ödev ve sorumluluklara uygun davranılmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Sonuç olarak müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı
karşıladığı kanaatine varılmıştır.
47. Başvurucu hakkında üç gün süreyle resmî reklam ve ilanların
kesilmesine karar verilmiştir. Bu şekilde maddi bir yaptırıma maruz kalma
endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi olmakla birlikte (Ergün Poyraz (2), § 50) reklam geliri
kesintisinin başvurucunun ekonomik imkânlarını zora sokacak veya ortadan
kaldıracak miktarda olduğu ortaya konulamamıştır. Başvurucunun basın
özgürlüğüne yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında adil bir
dengenin gözetilmediği değerlendirilmemiştir.
48. Başvurucunun yayımlanan haber nedeniyle 'resmî ilan ve reklamların kesilmesi'
şeklinde bir kararla cezalandırılmasının kamu gücünü kullanan organların taktir
payı ile birlikte değerlendirildiğinde demokratik toplum düzeninin gereklerine
aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
49. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde
güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edilmediğine karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan
ifade ve basın özgürlüklerinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
16/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.