TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SİNAN ULUSOY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/74556)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Fatih HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Sinan ULUSOY
|
Vekili
|
:
|
Av. Samet
ÇAM
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyon tarafından bu kararda incelenen
şikâyet haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna karar verilmiş, bu
şikâyet yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle karşı
karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl
ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu
makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün
arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son
yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya
Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın
olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz
ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe
girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile
FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da bulunduğu çok
sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturma
başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca -aralarında Yüksek Mahkeme üyelerinin de bulunduğu- üç bine
yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğu iddiasıyla
başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında gözaltı ve tutuklama
tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve
diğerleri, §§ 51, 350).
10. Başvurucu, en son Kayseri hâkimi olarak görev yapmıştır.
Darbe teşebbüsünden sonra başvurucu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından ağır cezalık suçüstü hâli bulunduğu değerlendirilerek FETÖ/PDY
hiyerarşik yapılanmasında yer aldığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
11. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) İkinci Dairesinin
16/7/2016 tarihli kararı ile -Kayseri hâkimi olarak görev yapmakta olan-
başvurucunun görevden uzaklaştırılmasına karar verilmiş ve daha sonra da
başvurucu meslekten ihraç edilmiştir.
12. Başvurucu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının HSYK kararıyla
görevden uzaklaştırılanlar hakkında soruşturma işlemlerinin yapılması yönündeki
yazısı üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından
17/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.
13. Başvurucu 17/7/2016 tarihinde Başsavcılıkta ifade vermiştir.
Başvurucu özetle FETÖ/PDY ile herhangi bir bağlantısının olmadığını ifade
ederek suçlamaları kabul etmemiştir.
14. Savcılık, başvurucuyu anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme suçundan tutuklanması istemiyle 17/7/2016 tarihinde Kayseri Sulh
Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.
15. Başvurucunun sorgusu Kayseri 1. Sulh Ceza Hâkimliğinde
17/7/2016 günü yapılmıştır. Başvurucu, sorgudaki ifadesinde; önceki beyanlarına
benzer şekilde beyanda bulunmuş ve suçlamaları kabul etmemiştir.
16. Kayseri 1. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucunun anayasal düzeni
ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.
17. Başvurucunun tutuklama kararına 20/7/2016 tarihinde yaptığı
itiraz, Kayseri 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/7/2016 tarihli kararıyla
reddedilmiştir.
18. Başsavcılık, başvurucu hakkındaki soruşturmanın Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi gerektiğini belirterek 4/8/2016 tarihinde
yetkisizlik kararı vermiştir.
19. Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği 3/11/2016 tarihinde
başvurucunun tutukluluk durumunu incelemiş ve başvurucunun tutukluluk hâlinin
devamına karar vermiştir.
20. Başvurucu, anılan kararı 15/11/2016 tarihinde öğrendiğini
bildirmiştir.
21. Başvurucu 2/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
22. Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği 3/3/2017 tarihinde mevcut
delil durumunu nazara alarak başvurucunun tahliyesine ve başvurucu hakkında
yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar
vermiştir.
23. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 24/12/2018 tarihli iddianame
ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması
istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır.
24. Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 4/1/2019 tarihinde
iddianamenin kabulüne karar vermiş ve Mahkemenin E.2019/2 sayılı dosyası
üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.
25. Mahkeme 3/10/2019 tarihinde yaptığı duruşmada başvurucunun beraatine karar vermiş ve anılan karar istinaf kanun yoluna
başvurulmadan 11/10/2019 tarihinde kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
26. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
27. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 19/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu; somut bir delil olmaksızın gerekçesiz bir kararla
tutuklanmasına karar verildiğini, tutuklama kararında tutuklama nedenlerinin
bulunduğunun somut gerekçelerle açıklanmadığını, kaçma şüphesinin olmadığını,
tüm bu nedenlerle tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık görüşünde, öncelikle etkili bir başvuru yolu olan
5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen tazminat davası açma yolu
tüketilmeden başvuru yapıldığından başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiş; Anayasa Mahkemesi
tarafından esastan inceleme yapılacak olması durumunda ise tutuklama kararında
kuvvetli suç şüphesinin ortaya konulduğu ileri sürülerek tutuklama kararının
verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın özel koşulları ile Kayseri Sulh
Ceza Hâkimlikleri tarafından verilen kararların içeriği birlikte
değerlendirildiğinde başvurucu yönünden kaçma ve delilleri etkileme tehlikesine
yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığının söylenemeyeceği
belirtilmiştir.
31. Bakanlık görüşünde ayrıca soruşturma konusu suç için
öngörülen yaptırımın ağırlığı, işin niteliği ve önemi de gözönünde
tutulduğunda başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve
adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılmasının keyfî
olduğunun savunulamayacağı ileri sürülmüştür. Bakanlık görüşünde, bu hususlar
dikkate alınarak başvurucunun tutuklanmasında herhangi bir keyfiyetin
bulunmadığı hususuna vurgu yapılmış ve tutuklamanın hukuki olmadığına dair
şikâyetin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilmez bulunması
gerektiği ifade edilmiştir.
32. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru
formundakine benzer beyanlarda bulunmuştur.
B. Değerlendirme
33. Anayasa Mahkemesi, yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra
haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine
karar verilen kişilerin tutuklanmalarının hukuki olmadığı iddialarına ilişkin
olarak -bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla verilen
kararların kesinleşmiş olması ve dava açma sürelerinin sona ermemiş olması
kaydıyla- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023,
19/4/2018, §§ 39-42, Hüseyin Hançer,
B. No: 2013/8319, 7/1/2016, §§ 38-40).
34. Somut olayda, başvurucu hakkında açılan davada yargılama
sonunda başvurucunun beraatine karar verilmiş ve
anılan karar kesinleşmiştir (bkz. § 25). Dolayısıyla başvurucu yönünden,
tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddiasıyla ilgili olarak yukarıda anılan
kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Tutuklamanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
19/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.