TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYŞE GÜRSEL KAYA VE MEHMET KAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/78489)
|
|
Karar Tarihi: 18/7/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ayşe
Gürsel KAYA
|
|
:
|
2. Mehmet
KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Adnan
KAYA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
yakınlarının kamu makamlarınca gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle ölmesi
ve olayla ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi gerekçeleriyle
Anayasa Mahkemesi tarafından yaşam hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesine rağmen Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının
uygulanmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/11/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Olayın oluş şekli ve olaya dair yürütülen ceza soruşturması
sürecine ilişkin bilgiler Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Kaya ve diğerleri (B. No: 2013/6979, 20/5/2015, §§ 6-37) başvurusu
hakkında verdiği kararda yer almaktadır.
9. Anayasa Mahkemesi Mehmet
Kaya ve diğerleri başvurusunda, başvurucuların yakını olan E.K.nın ceza infaz kurumunun müşahade odasında tek başına kalmaktayken temin ettiği çakmak
ile buradaki eşyaları yakması sırasında kendisinin de yanarak vefat etmesi
olayında ceza infaz kurumu görevlilerinin gerekli önlemleri almamaları
nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasını incelemiştir.
10. Bu inceleme neticesinde Anayasa Mahkemesi E.K.nın ölümüne sebep olan, 7/1/2013 tarihinde meydana
gelen yatak yakma eylemine benzer şekilde daha önce de yatak yakma eyleminde
bulunduğu, ceza infaz kurumunda geçirdiği son altı ayında saldırgan tavırlar
sergilediği, görevliler ve ceza infaz kurumunda kalan diğer kişilerle sorunlar
yaşaması nedeniyle çok sayıda ceza aldığı, koğuşunun değiştirildiği, 2009
yılından beri kendisine uygulanan tedavi ve kullandığı ilaçları gösteren
tablonun incelenmesinden de anlaşıldığı üzere aynı dönem içinde yaşadığı
psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle kendisine ilaç tedavisi uygulandığı dikkate
alındığında E.K.nın daha sıkı bir şekilde gözetim
altında tutulması gerektiğini, ayrıca kendisine ya da diğer kişilere zarar
verme ve ölümüne neden olma riskinin bulunduğunun ceza infaz kurumu
yetkililerince bilindiğinin, en azından bilinmesi gerektiğinin kabul edilmesi
gerektiğini değerlendirmiştir. Kararda, bu değerlendirmeye bağlı olarak da
başvurucuların yakınının yaşamının korunması açısından ceza infaz kurumu
idaresi tarafından gerekli önleyici tedbirlerin alınması gerektiği
belirtilmiştir (Mehmet Kaya ve diğerleri, §§
75-80).
11. Anayasa Mahkemesine göre E.K.nın
kalacağı yerin belirlenmesi konusunda sağlıklı olmadığı ortada olan
değerlendirmelere göre kararlar verilmiş, psikolojik rahatsızlıkları konusunda
sadece ilaçla bir tedavi yürütülmüş ve tedavi yöntemi konusunda ceza infaz
kurumu idari personeli ile ceza infaz kurumunda ve diğer kurumlarda görevli
ilgili doktorlar arasında tedavinin şekli ve yerine ilişkin olarak hükümlünün
hastalık derecesi dikkate alınma suretiyle bir değerlendirme yapılmamış ve daha
önce yaptığı gibi E.K.nın yatağı tutuşturmak amacıyla
kullandığı anlaşılan çakmağa ulaşması ceza infaz kurumu görevlilerince
engellenememiş, tüm bu nedenlerle de ceza infaz kurumu görevlileri tarafından
yetkileri çerçevesinde ölümünün önlenmesi için gerekli tedbirler alınmadığından
E.K.nın yaşam hakkının maddi boyutu ihlal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından yaşam hakkının maddi boyutunun ihlali sebebiyle
başvuruculara toplam 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir (Mehmet Kaya ve diğerleri, §§ 82-85, 109).
12. Öte yandan Anayasa Mahkemesi Mehmet Kaya ve diğerleri başvurusunda başvurucuların olayla
ilgili olarak etkili soruşturma yürütülmediği iddialarını da incelemiş ve
soruşturmada, ölüm olayının tüm yönlerini aydınlatılabilmesi ve olası
sorumluların tespiti açısından kritik öneme sahip olan E.K.nın
olay öncesi sağlık durumunun tespiti, kendisine uygulanan tedavi sürecinin
incelenmesi, uygulanan tedavi yöntemi ve yeri ile ceza infaz kurumunda kalacağı
bölümün ne şekilde belirlendiğinin ve bu belirlemelerde E.K.nın
önceki yatak yakma eylemi ile psikolojik sorunlarının ne derecede dikkate
alındığının araştırılması, E.K.nın yatağı tutuşturmak
için kullandığı çakmağı kimden ve ne şekilde elde ettiği, bu durumdan görevi
gereği olası sorumlu kişilerin tespit edilmesi gibi konularda bir araştırma ve
değerlendirmenin yapılmadığını tespit etmiştir (Mehmet Kaya ve diğerleri, § 100).
13. Ayrıca kararda, soruşturma ve itiraz aşamasında
başvurucuların olayın farklı yönlerine ilişkin iddialarının kovuşturmaya yer
olmadığı kararında ve itiraz üzerine verilen kararda karşılanmamış olmasının da
bir eksiklik olduğuna değinilmiş ve yürütülen soruşturmada, yaşanan ölüm
olayının tüm yönlerinin ortaya konulamaması, olası sorumlu kişilerin
belirlenmemesi ve başvurucuların meşru menfaatlerini korumak için bu sürece
gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanmaması nedenleriyle yaşam hakkının
usul boyutunun ihlal edildiğine hükmedilerek kararın yeniden soruşturma
yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine karar
verilmiştir (Mehmet Kaya ve diğerleri, §§
101-104, 106).
14. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının Muğla Cumhuriyet
Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) ulaşması üzerine Cumhuriyet
Başsavcılığının 5/10/2015 tarihli müzekkeresiyle bahse konu olay hakkındaki
soruşturmanın etkili soruşturma ilkeleri gözetilerek yeniden yürütülmesi için
dosya ilgili Cumhuriyet savcısına tevzi edilmiş ve olay hakkında 2015/5850
soruşturma numarasına kayden yeni bir soruşturma
yürütülmüştür.
15. Yeni soruşturma kapsamında öncelikle olaya ilişkin olarak
ilk yürütülen 2013/290 numaralı soruşturmanın dosyası temin edilerek
incelenmiştir.
16.Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkının usul boyutunun ihlaline
sebebiyet veren eksiklikler olarak tespit ettiği E.K.nın
olay öncesi sağlık durumunun tespiti ve E.K.ya
uygulanan tedavi sürecinin incelenmesi, tedavi yöntemi ve yeri ile şahsın ceza
infaz kurumunda kalacağı bölümün ne şekilde belirlendiğinin tespiti amacıyla
Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan E.K.nın
kaldığı odaların listesinin, E.K.ya verilen disiplin
cezalarının, idari gözlem kararlarının, E.K.nın oda
değiştirme talep dilekçelerinin, E.K.nın sevk
edildiği hastanelerden ise şahsa ait tedavi evraklarının örneklerinin
iletilmesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenmiştir.
17. Yine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ceza infaz kurumundan
olay tarihinde görevli personelin listesinin, müşahade
odalarını gören kameraların olay anına ilişkin bant kayıtlarının ve ceza infaz
kurumu kantininde çakmak satıldığına dair, olay tarihi olan 2013 yılına ait
icmal sayım örneğinin iletilmesi istenmiştir.
18. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, ceza infaz kurumunun
olay tarihinde görevli personele dair ilettiği liste uyarınca isimleri
belirlenen ceza infaz kurumu görevlilerinin, ayrıca ceza infaz kurumunda
görevli psikologların ve diğer mahkûmların tanık ve şüpheli olarak beyanları
alınmıştır.
19. Bu kapsamda alınan tanık beyanlarından önem arz edenlerin
ilgili kısımları şöyledir:
"...
A-Tanık [U.M.nin]
06/05/2016 tarihinde vermiş olduğu ifadede, olayın olduğu gün olan 07/01/2013 tarihinde saat 08:00 de vardiye değişimi yaparak göreve başlağını,
sabah sayımını 08:00-08:15 arasında yaptıktan sonra mahkumlardan, dilekçelerini
alıp işlem yapmak için koridorda bulunan masaya gittiğinde C blok müşahedeye
odalarından bir takım sesler duyduğunu, C blok müşahede odalarının olduğu
koridora çıktığını, [E.K.nın] olduğu C blok sol müşahede odasında duman çıktığını gördüğünü,bunun üzerine yangın var diye bağırdığını, anında
orada bulunan diğer görevli arkadaşlarla hemen olay yerine gittiklerini, söz
konusu odanın anahtarı [S.K.] olduğunu,
[K.B.] su hortumunu koğuşa doğru
tutup ve başka bir personel arkadaşın da hortumun diğer ucunu yangın söndürme
yerine takıp musluğu açtığını ve kısa bir süre içerisinde yangının
söndürüldüğünü, ...bu şahsın diğer mahkumlarla anlaşamadığını, hastanelere,
revire birden fazla kez gittiğini, cezaevinde bulanan kardeşi ile bile anlaşamadığını
duyduğunu, bütün memurarkadaşların kendisine yardımcı
olmaya çalıştıklarını ancak şahsın kendilerine tehditler savurduğunu, herhangi
bir memur ile husumeti olup olmadığını bilmediğini, olay olduğunda da [E.K.nın] müşahede
odasında kaldığını, cezaevinde çakmağın kantinde satıldığını, buna engel bir
yönetmelik ve mevzuat hükmünün olmadığını, mahkumların sipariş verdiklerinde
kantinden çakmağın alınabildiğini, olay günü çakmağın eline nasıl geçtiğini
bilmediğini, müşahede odalarında kalanlara kanuni bir hüküm olmamasına rağmen
fiilen çakmağın verilmediğini ancak müşahede odalarının üst kısımlarında
bulunan teras kısmındaki koğuşlarda ve müşahede odalarının alt kısımlarındaki
koğuşlardan parmaklıklar arasında birbirlerine iletebildiklerini, emin olmamak
ile birlikte müşahede odasında kendi isteğiyle kaldığını duyduğunu, müşahede
odalarının koğuşlardan ve diğer odalardan daha güvenlikli bir yer olduğunu...
B-Tanık [G.A.nın]
06/05/2016 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde, Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda psikologolarak
görev yaptığını, mahkum [E.K.] ile
tanıma formlarını 16/02/2009 tarihinde kendisi tarafından kendisi ile bizzat
görüşülerek doldurduğunu, şahısın 12/04/2011 tarihinde dilekçe ile psiko sosyal servisine başvurarak psikolojik
rahatsızlığından dolayı görüşme yapmak istediğini belirttiğini ancak kendisini
görüşmeye çağırdıklarında şahsın kendi istediği ile görüşmeye gelmek
istemediğini, şahısla cezaevinde bulunduğu sırada bireysel olarak psikolojik
rahatsızlığından dolayı bir görüşme yapmadığını, şahıstan da herhangi bir
görüşme talebinin gelmediğini belirttiği,
C-Tanık [C.T.nin]
06/05/2016 tahinde vermiş olduğu ifadesinde, Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda psikolog olarak görev
yaptığını, mahkumla tanıma formu doldurmasından sonra herhangi bir görüşmenin
olmadığın ancak şahıs 12/04/2011 tarihinde dilekçe ile psiko
sosyal servisimize başvurarak psikolojik rahatsızlığından dolayı görüşme yapmak
istediğini belirttiğini ancak Psikolog [G.A.] kendisini görüşmeye çağırdığı ancak şahsın kendi
istediği ile görüşmeye gelmek istemediğini belirttiği, ... bu şahsın psikolojik
ve ruhsal rahatsızlığı ile ilgili kendilerine herhangi bir rapor veya bilginin
gelmediğini, ... Olayın başka birşey elde etmek için
kendisine zarar verme veya yakma, kırma, dökme, tehdit gibi davranışlarla
yapmak istediklerini gerçekleştirmeye yönelik davranış olduğunu...
D- Tanık [F.B.nin]
20/01/2013 tarihi beyanında:
Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
bilgisayar teknisyeni olarak görev yaptığını, 07.01.2013 günü C Blok müşahade bölümünde meydana gelen yangın olayının kamera
görüntülerini talimat üzerine CD'ye kendisinin aktardığını, kendisineizlettirilmiş
olan görüntülerino olaya ilişkin görüntüler olduğunu,
belli zamanlarda saatte atlamalar olduğunu gördüğünü kendisinin görüntüleri bir
bütün halinde alıp CD'ye aktardığını, zaman kayıtlarının saat itibariyle
atlaması kameraların harekete duyarlı kameralar olmasından kaynaklanmakta
olduğundan dolayı herhangi bir hareket, yansıma, gölge vb.gibi
durumlarda kameranın hemen otomatik olarak faaliyete geçmekte ve görüntüyü
kayda almakta olduğunu, 08:36:31'e kadar zaman zaman atlamalar olmuş olup
bunlar yukarıda belirttiği nedenlerden kaynaklandığını...
E-Tanık [İ.B.nin]
19/02/2013 tarihli beyanında:
Olay günü kendisinin müşahade
de kaldığını, [E.K.nın] da yan tarafta olduğunu, agresif tavırları ve
konuşmaları olan birisi olduğunu, müşahadelerin bir
kısmının boş olduğunu,sürekli olarak kendi özel
işlerini nöbetçi memurlara yaptırmak isteyen birisi olduğunu, sürekli olarak
memurlara olumsuz sözler söylediğini, küfür ettiğini ancak memurlarınduymazdan
geldiğini, o gün yatağını yakmadan önce memurların kendisine gelip ilaç verdiklerini,onun öncesinde de memurlara küfür ettiğini
duyduğunu, dışarıya çıkınca size... Yapacağım göstereceğim şeklinde tehditler
savurduğunu, yanlarında sigara ve çakmak bulunduğunu, tahminince yatağını
çakmakla yaktığını düşündüğünü, daha önce de yatak yakma olayı olduğunu
duyduğunu çünkü kendisinin o tarihte B-11 nolu odada
kaldığını...
Ğ- Olay tarihinde C Blokta
Bulunan Mahkumlardan Tanık [İ.B.nin] SEGBİS ile alınanbeyanında, ... C blok sol müşahede odalarından birinden duman çıktığını
gördüğünü, kendisinin aynayı koridordan dışarıya doğru tuttuğunda [E.K.nın] koğuşundan dışarıya
doğru ateşli alevin çıktığını gördüğünü, zaten kendisinin kaldığı koğuşuyla [E.K.nın] koğuşununbitişik olduğunu,bunun
üzerine yangın var diye bağırdığını ancak gardiyanların gelmediğini, bunun
üzerine kendisinin ve üstlerinde bulunan teras katındaki mahkumların hep
birlikte maltanın bulunduğu yere doğru camlara pil
attıklarını, bunun üzerine gardiyanlar maltada
bulunan masadan bulundukları yere doğru hızlı bir şekilde merdivenlerden
çıktıklarını ayak seslerinden geldiklerini duyduğunu, gardiyanların masasının
bulunduğu yerden yangının çıktığı yere gelmek en fazla 2 dakika sürdüğünü, tam
olarak gardiyanların pilleri camlara atmalarından itibaren kaç dakika
içerisinde geldiklerini hatırlamadığını, bu kamera kaydında belli olduğunu,
...önce [E.K.nın] odasının kapısını açmaya çalıştıklarını ancak
demirleri çok kızgın olunca kapıyı açamadıklarını,
I-Olay tarihinde C Blokta
Bulunan Mahkumlardan Tanık [M.Ş.nin] SEGBİS ile alınan beyanında;
...olayın olduğu gün kendisinin C blok 2.
Koridor M-2-5 sol müşahede kısmında bulunduğunu, sabah sayımından sonra
gardiyanların ilaçları olan mahkumların ilaçlarını dağıttıklarını, daha sonra [E.K.] ismini şuanda hatırlamadığı bir gardiyan ile kendi
vücudunda daha önceden meydana getirdiği kesiklerin pansumanı konusunda
tartıştıklarını, ... [E.nin] bulunduğu müşahede odasının yan odasında kaldığını, [E.K.nın] yatağını ve
diğer eşyaları koğuşun ortasına topladığını, kendisinin bunu ayna ile
parmaklıklar arasında baktığında gördüğünü, kendisine ne yapıyorsun birader
sakın delilik yapma dediğini, [E.K.nın] kendisine sen karışma dediğini, daha sonra müşahede
odasından duman kokusu ve ateş alevi çıkmaya başladığını, kendisinin hemen
yangın var diye gardiyanları çağırdığını, bunun üzerine gardiyanlar maltada bulunan masadan bulundukları yere doğruhızlı bir şekilde merdivenlerden çıktıklarını ayak
seslerinden geldiklerini duyduğunu, gardiyanların masasının bulunduğu yerden
yangının çıktığı yere gelme[sinin]
en fazla 2 dakika sürdüğünü, 2-3 dakika içerisinde gardiyanların hemen gelip
yangına müdahale ettiklerini, ...ayrıca kantinden mahkumlar sigara ve çakmak
siparişi verdiğinde parasıyla alabildiğini, [E.K.nın] sigara içtiğini, kantinden bildiği kadarıyla da
sigara ve çakmak siparişiyoluyla almış olduğunu
ayrıca cezaevinde çakmak yasak olmadığı için herkeste olduğunu ve müşahede
odalarında bulunan kişilerde de çakmak sigara bulunduğunu, buna yönelik
herhangi bir yasaklayıcı yönetmelik hükmünün de olmadığını ayrıca [E.K.] da çakmak olmasa bile yan müşahede odalarından yada
üst teras koğuşundan rahatlıkla temin edilebildiğini...
J-Olay tarihinde C Blokta
Bulunan Mahkumlardan Tanık [A.A.nın] alınan
beyanında
... müşahede odalarının ön tarafı parmaklık
olduğu için odalar arasında çakmak, sigara vb.transferlerin mahkumların yapabildiğini ayrıca
çakmak da sigara da kantinden sipariş verildiğinde alınabildiğini, [E.K.] da çakmak olduğunu kendisinin bizzat görmediğini
ancak sigara içen bir insan olduğunu ayrıca bir defasında [E.K.nın] kendisindensigara istediğini, kendisine sigarayı odalar
arası transfer yaparak gönderdiğini... "
20. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şüpheli olarak ifadeleri
alınan ceza infaz kurumu personelinin ifadelerinden önem arz edenlerin ilgili
kısımları ise şöyledir:
"A-
Şüpheli [K.B.nin] 28/04/2016 tarihinde alınan ifadesinde, Muğla E Tipi Kapalı İnfaz Kurumunda 2010 tarihinden beri İnfaz Koruma
Personeli olarak çalıştığını, olayın olduğu gün olan 07/01/2013 tarihinde saat
08:00 de vardiye değişimi yaparak arkadaşı [S.K.] ile birlikte C Blok sağ müşahede görevlisi olarak
göreve başladıklarını, sabah sayımını 08:00-08:15 arasında yaptıktan sonra
mahkemelere ve savcılığa mevcutlu olarak gidecek kişilerin hazırlıklarını
yaptıkları sırada ara koridor olan müşahede odaların bulunduğu yerden yangın
var diye bağırtılar duymaları üzerine bağırtıların olduğu ve yangının olduğu
yere koşarak gittiklerini, sol müşahede odasının giriş kısmında bulanan yangın
söndürme hortumuyla yangına müdahale ettiklerini, ... şahsın daha önceden kendi
yatağını bir defa yaktığını duyduğunu ancak kendisine söz konusu dönemde
herhangi bir zarar vermediğini, şahsın birçok defa kurum revirine Muğla Devlet
Hastanesine, İzmir'e hastahaneye gönderildiğini
duyduğunu, şahsın psikolojik rahatsızlığı olup olmadığınıve
buna ilişkin bir heyet raporu olup olmadığını da bilmediğini, şahsın defalarca
koğuşunu değiştirmek için talepte bulunduğunu ve koğuşu ile odalarının
defalarca değiştiğini bildiğni, kendisi müşahade odasında kalmak istediğine ilişkin olarak da
dilekçeler verdiğini, kurumun da bunu uygun gördüğünü, yangın olayı çıktığında
da kendisinin müşahede odasında kaldığını, müşahede odasının diğer koğuşlardan
ve odalardan daha güvenlikli bir yer olduğunu ayrıca şahsın sürekli sorun
yaratması, odayı değiştirmek istemesi, hastahaneye
gitmek istemesi, koğuş arkadaşlarıyla anlaşamaması ve hatta cezaevinde bulunan
kardeşi ile bile anlaşamamasından dolayı cezaevi idaresi tarafından şahsın daha
güvenlikli bir yere alınması konusunda karar alıp almadığını bilmediğini,
müşahede odasında kaldığından dolayı daha dikkatli ve daha özenli kontrol
edildiğini ayrıca odayı yandan gören ve tüm koridoru gören kamera bulunmakta
olduğunu, cezaevinde psikolojik ve ruhsal sorunları ile kendine zarar
verebilecek durumda olan mahkumlar için özel bir odanın bulunmadığını, şahsın
kalacağı yer konusunda kendi tercihlerinin olduğu durumlarda cezaevi idaresinin
değerlendirip olumlu karar verdiğini bildiğini, hatta bu konuya ilişkin olarak
da bir kaç defa odasını ve koğuşunu değiştirdiğini ve bir kaç defada müşahede
odasında kaldığını bildiğini, Cezaevinde kantinde çakmak serbestçe alınıp
satılabildiğini, yönetmelikte veya mevzuatta herhangi bir engelin olmadığını,
kişi sigara içtiğinden dolayı kantinesipariş fişi
gönderdiğinde çakmak veya diğer satılan eşyaları satın alabildiğini, müşahade odasının üst tarafında mahkumların kaldığı teras
kısmının olduğunu, çakmak kendisinde olmasa bile sigara içtiğinden dolayı ordaki arkadaşları rahatça çakmağı parmaklıkların arasından
kendisine gönderebildiklerini, olayın olduğu dönemde cezaevinde bulunan
yataklar bakanlığın yönetmelikler gereğince aldığı yataklardan olduğu ve yanmaz
yatak olmadığını bildiğini, cezaevinde söz konusu tarihte bütün koğuşlarda ve
hücre ve müşahade odası da dahil olmak üzere hepsinde
bu yataklardan bulunduğunu,...
D- Şüpheli [M.Y.nin]
03/05/2016 tarihli alınan ifadesinde, Muğla E Tipi Kapalı İnfaz Kurumunda 1986 tarihinden beri İnfaz Koruma
Başmemuru olarak çalıştığını, olayın olduğu gün olan
07/01/2013 tarihinde saat 08:00 devardiye değişimi
yaparak göreve başladığını, o gün cezaevinin giriş kapısının A blok kısmında
infaz koruma başmemuru odasında sorumlu başmemur olduğundan dolayı hem mahkumların hemde infaz koruma memurlarının yazışma, organizasyon işini
yapmak için bulunduğunu, sabah sayımını 08:00-08:15 arasında yaptıktan sonra
mahkemelere ve savcılığa mevcutlu olarak gidecek kişilerin hazırlıklarını
yaptığını, odada bulunduğu sırada müşahade odasında
yangın çıktığını telefon ile bildirmeleri üzerine koşarak olayın olduğu yere
gittiğini, yangının çıktığı yer ile kendisinin bulunduğu yer arasındaki
mesafenin yaklaşık 50-60 metre mesafe olduğunu, kısa sürede olayın olduğu yere
gittiğini, yangının çıktığı odadaki mahkumu battaniye sarmış merdievene doğru getirdiklerini, şahsı hemen revire
götürdüklerini,... şahsın daha önceden kendi yatağını bir defa yaktığını
duyduğunu ancak kendisine söz konusu dönemde herhangi bir zarar vermediğini, bu
olaya ilişkin olarak da soruşturma yapıldığını ve hakkında kamu davası
açıldığını öğrendiğini, şahsın birçok defa kurum revirine, Muğla Devlet
Hastanesine, İzmir'e hastahaneye gönderildiğini
duyduğunu, şahsın psikolojik rahatsızlığı olup olmadığını bilmediğini ve buna
ilişkin bir heyet raporu olup olmadığını da bilmediğini ...maktul [E.K.nın] müşahede
odasında kalmakta olduğunu, müşahede odası diğer koğuşlardan ve odalardan daha
güvenlikli bir yer olduğunu, ...müşahede odasında kaldığından dolayı daha
dikkatli ve daha özenli kontrol edildiğini, ayrıca odayı yandan gören ve tüm
koridoru gören kamera bulunduğunu, ...şahsın bir kaç defa şahsın müşahede
odasında kaldığını bildiğini, şahsın kalacağı yer konusunda kendi tercihlerinin
olduğu durumlarda cezaevi idaresinin değerlendirip olumlu karar verdiğini
bildiğini, ...cezaevinde kantinde çakmak serbestçe alınıp satılabildiğini,Yönetmelikte
veya mevzuatta herhangi bir engel olmadığını ayrıca cezaevi idaresinin bilgisi
dahilinde kantinde çakmağın satıldığına dair2013 yılı kantin icman sayım örneğinin bir örneğini dosyaya ibraz ettiğini,
bunda da çakmağın serbestçe alınıp satıldığının belli olduğunu, kişi sigara
içtiğinden dolayı kantinesipariş fişi gönderdiğinde
çakmak veya diğer satılan eşyaları satın alınabildiğini, müşahede odasının üst
tarafında mahkumların kaldığı teras kısmının olduğunu, çakmağın kendisinde
olmasa bile sigara içtiğinden dolayı ordaki
arkadaşları rahatça çakmağı parmaklıkların arasından kendisine
gönderebildiklerini ayrıca idarenin bu şahsa kantinde çakmak satılıp
satılmayacağına dair bir karar alıp almadığını bilmediğini...
G- Şüpheli [S.K.nın]
05/05/2016 tarihli alınan ifadesinde Muğla E Tipi Kapalı İnfaz Kurumunda 11/07/2012 tarihinden 16/09/2016
tarihine kadar Kapalı Ceza İnfaz Koruma personeliolarak
çalıştığını, olayın olduğu gün olan 07/01/2013 tarihinde saat 08:00 devardiye değişimi yaparak göreve başladığını, o gün
cezaevinin C Bloksol müşahede ve teras nöbetçisi
olarak görevli olduğunu, sayım yaptığı sırada da hükümlü [E.K.nın] odasını da
diğer odaları kontrol ettiği gibi kontrol ettiklerini ve herhangi bir olumsuz
durumunun olmadığını, sadecekoğuşa geçmek istediğine
dair dilekçesinin olduğu, bütün mahkumlara ait dilekçeleri toplayıp maltada bulunan masaya işlemleri yapmak üzere koyduğu ve
08:20 sularında görevli sağlık görevlisinin getirdiği ilaçları sol müşahede C
blok şebeke sorumlusu olan [U.M.]
ile birlikte ilaçları dağıttıklarını, hükümlü [E.K.nın] da ilacı olduğunu ve ona da ilacını verdiklerini, o
sırada herhangi bir istekte bulunmadığını, koridorda bulunan masada dilekçeleri
onayladıkları sırada müşahede odasında yangın çıktığını bağırarak bildirmeleri
üzerine koşarak olayın olduğu yere gittiğini, [E.K.nın] kaldığı odanın ortasında eşyaları biriktirmiş ve
ateşe verildiğini,... kendisinin dehemen müşahede
odasını açtığını, [E.K.yı] dışarı çıkardıklarını... şahsın daha önceden kendi
yatağını bir defa yaktığını duyduğunu ancak kendisine söz konusu dönemde
herhangi bir zarar vermediğini, bu olaya ilişkin olarak da soruşturma
yapıldığını ve hakkında kamu davası açıldığını öğrendiğini, şahsın birçok defa
kurum revirine Muğla Devlet Hastanesine, İzmir'e hastahaneye
gönderildiğini duyduğunu, şahsın psikolojik rahatsızlığı olup olmadığını
bilmediğini ve buna ilişkin bir heyet raporu olup olmadığını da bilmediğini,
...yangın olayı çıktığında da maktul [E.K.nın] müşahede odasında kalmakta olduğunu, müşahede odası
diğer koğuşlardan ve odalardan daha güvenlikli bir yer olduğunu, ön tarafı
tamamen parmaklı demir açık, arka tarafında da havalandırma camı bulunduğunu
ayrıca şahsın sürekli sorun yaratması, odayı değiştirmek istemesi, hastahaneye gitmek istemesi, koğuş arkadaşlarıyla
anlaşamaması ve hatta cezaevinde bulunan kardeşi ile bile anlaşamamasından
dolayı cezaevi idaresi tarafından şahsın daha güvenlikli bir yere alınması
konusunda karar alıp almadığını bilmediğini, müşahede odasında kaldığından
dolayı daha dikkatli ve daha özenli kontrol edildiğini, ayrıca odayı yandan
gören ve tüm koridoru gören kamera bulunduğunu, cezaevinde psikolojik ve ruhsal
sorunları ile kendine zarar verebilecek durumda olan mahkumlar için özel bir
oda bulunmadığını ancak müşahade odası denilen tek
kişilik odalardabu şahıslar muhafaza edildiğini,şahsın bir kaç defa şahsın müşahede odasında
kaldığını bildiğini, şahsın kalacağı yer konusunda kendi tercihlerinin olduğu
durumlarda cezaevi idaresinin değerlendirip olumlu karar verdiğini bildiğini,
hatta bu konuya ilişkin olarak da bir kaç defa odasını ve koğuşunu değiştiğini
ve bir kaç defada müşahede odasında kaldığını bildiğini, cezaevinde kantinde
çakmak serbestçe alınıp satılabildiğini,Yönetmelikte
veya mevzuatta herhangi bir engel olmadığını, kişinin sigara içmesinden dolayı kantinesipariş fişi gönderdiğinde çakmak veya diğer satılan
eşyaları satın alınabildiğini, müşahede odasının üst tarafında mahkumların
kaldığı teras kısmının olduğunu, çakmağın kendisinde olmasa bile sigara
içtiğinden dolayı ordaki arkadaşları rahatça çakmağı
parmaklıkların arasından kendisine gönderebildiklerini ayrıca idarenin bu şahsa
kantinde çakmak satılıp satılmayacağına dair bir karar alıp almadığını
bilmediğini, olayın olduğu dönemde cezaevinde bulunan yataklar bakanlığın
yönetmelikler gereğince aldığı yataklardan olduğu ve yanmaz yatak olmadığını
bildiğini, Cezaevinde söz konusu tarihte bütün koğuşlarda ve hücre ve müşahede odasıda dahil olmak üzere hepsinde bu yataklardan
bulunduğunu...
H-Şüpheli [V.G.nin]
05/05/2016 tarihinde segbis aracılığıyla alınan
ifadesinde Muğla E Tipi Kapalı
İnfaz Kurumunda 21/09/2010 tarihinden 16/07/2014 tarihine kadar sorumlu 1.
Müdür olarak çalıştığını, olayın olduğu gün olan 07/01/2013 tarihinde saat
08:00 degöreve başladığını, kendi odasında oturduğu
sırada iç maltadan yangın var diye sesler
geldiğini... cezası bittikten sonra müşahede odasından şahıs çıkmak
istemediğini, buna ilişkin şahsın dilekçe verdiğini, idare olarak heyet halinde
müşahede odasında kalmasını uygun gördüklerini, buna ilişkin olarak karar
aldıklarını ve yangın çıktığında da şahıs müşahede odasında bulunduğunu, şahsın
müşahede odasında kaldığından dolayı daha dikkatli ve daha özenli kontrol
edildiğini ayrıca şahsın sık sık kontrol edilmesi ve takibinin yapılması
konusunda cezaevi personelini uyardıklarını ayrıca müşahede odalarını yandan
gören ve tüm koridoru gören kamera bulunduğunu,... cezaevinde kantinde çakmak
serbestçe alınıp satılabildiğini, kişi sigara içtiğinden dolayı kantinesipariş fişi gönderdiğinde çakmak veya diğer satılan
eşyaları satın alınabildiği, müşahade odasının üst
tarafında teras denilen koğuşlardan veşahsın kaldığı
müşahede odasının alt tarafında da başkakoğuşlar olup
mahkumların kaldığını, çakmak kendisinde olmasa bile sigara içtiğinden dolayı
oradaki arkadaşları rahatça çakmağı parmaklıkların arasından kendisine
gönderebildiklerini ayrıca idarenin bu şahsa kantinde çakmak satılıp
satılmayacağına dair bir karar almadıklarını ancak müşahede odasında kalan
mahkumlara çakmağın idarece verilmediğini fakat verilse dahi yönetmelikte ve
mevzuatta buna engel bir durum olmadığını, fakat müşahede odalarının üst tarafında
bulunan teras koğuşunda ve müşahede odalarının alt tarafından bulunan
koğuşlarda birden fazla kişi kalabilmekte ve bunlara çakmak istekleri olması
halinde kantinden alınabildiğini ve bu şahısların alt katlarında bulanan koğuşa
çakmağı parmaklıklar arasından iletebildiklerini...
I- Şüpheli [S.A.nın] Segbis ilealınan ifadesinde, Muğla E Tipi Kapalı İnfaz Kurumunda 08/02/2010 tarihinden 09/07/2015
tarihine kadar sorumlu 2. Müdür olarak çalıştığını,... cezaevi idaresi
tarafından şahsın daha güvenlikli bir yere alınması konusunda herhangi bir
karar alıp almadıklarını hatırlamadığını, şahsın yanlış hatırlamıyorsam almış
olduğu disiplin cezasından dolayı müşahede odasına alındığını, cezası bittikten
sonra müşahede odasından şahıs çıkmak istemediğini, buna ilişkin şahsın dilekçe
verdiğini, idare olarak heyet halinde müşahede odasında kalmasını uygun
gördüklerini, buna ilişkin olarak karar aldıklarını ve yangın çıktığında da
şahıs müşahede odasında bulunduğunu, şahsın müşahede odasında kaldığından
dolayı daha dikkatli ve daha özenli kontrol edildiğini ayrıca müşahede
odalarını yandan gören ve tüm koridoru gören kamera bulunduğunu,... cezaevinde
kantinde çakmak serbestçe alınıp satılabildiğini, kişi sigara içtiğinden dolayı
kantinesipariş fişi gönderdiğinde çakmak veya diğer
satılan eşyaları satın alınabildiğini, müşahade
odasının üst tarafında teras denilen koğuşlardan veşahsın
kaldığı müşahede odasının alt tarafında da başkakoğuşlar
olup mahkumlar kaldığını, çakmak kendisinde olmasa bile sigara içtiğinden
dolayı ordaki arkadaşları rahatça çakmağı
parmaklıkların arasından kendisine gönderebildiklerini ayrıca idarenin bu şahsa
kantinde çakmak satılıp satılmayacağına dair bir karar almadıklarını ancak
müşahede odasında kalan mahkumlara çakmağı kendilerine idarece verilmediğini
fakat verilse dahi yönetmelikte ve mevzuatta buna engel bir durum olmadığını
fakat müşahede odalarının üst tarafında bulunan teras koğuşunda ve müşahede
odalarının alt tarafından bulunan koğuşlarda birden fazla kişi kaldığını ve
bunlara çakmak istekleri olması halinde kantinden alınabildiğini ve bu şahıslar
alt katlarında bulanan koğuşa çakmağı parmaklıklar arasındaniletebildiklerini..."
21. Neticede Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15/6/2016
tarihinde on ceza infaz kurumu personeli hakkında görevi kötüye kullanma ve
taksirle ölüme neden olma suçlarından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına
karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...
2- Cumhuriyet
Başsavcılığımıza ait 2015/5850 soruşturma numaralı dosyada bulunan deliller: 21/08/2015 tarihli Anayasa Mahkemesinin 2013/6979 sayılı Karar
Bildirimi, 18/09/2015 tarihli Müştekiler Vekili Av. [A.K.nın] Kurum yetkili
ve görevlileri hakkında soruşturma başlatılmasını ve cezalandırılmaları
istemiyle yargılamalarının sağlanması için talep istemi, 05/10/2015 tarihli ...
tevzi edilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığımızın soruşturma bürosuna
gönderildiği, 06/10/2015 tarih 2015/5850 soruşturma sayılı yazı ile Muğla
Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/290 soruşturma sayılı dosyanın onaylı suretinin
istendiği,
12/01/2016 tarihinde Muğla E Tipi Kapalı Ceza
İnfaz KurumuMüdürlüğününün 2016/1024 sayılı yazı
cevabında, 1 adet hükümlünün kaldığı odaların listesi, 6 adet oda koğuşa
yerleştirme idare gözlem kararı, 6 adet hükümlüye ait oda değiştirme talep
dilekçesi, 24 adet hastane teslim tesellüm belgesi, 7 adet olay tutanağı, 7
adet disiplin cezası verme kararı, 1 adet Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı
Soruşturma Bürosu görüntü kayıtları tutanağı, 1 adet hükümlü [E.K.nın] savcılık
izniyle ablası [Ü.İ.] ve Babası
Mehmet Kaya [başvurucu] ile
yaptığı kapalı görüş telefon kayıtlarına ait tutalan
tutanak, 1 adet hükümlüye ait sağlık dosyası, 16/02/2016 tarihinde İzmir Bozkaya Eğitim Araştırma Hastanesine, Katip Çelebi
Üniversitesi hastanesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversite hastanesine Maktul [E.K.ya] ait tedavi
evraklarının onaylı suretinin istendiği,16/002/2016 tarihinde İzmir Kapalı Ceza
İnfaz Kurumuna [E.K.nın] mevcut sağlık dosyası ile tıbbi evraklarının onaylı
bir suretinin istendiği, 18/02/2016 tarihinde İzmir Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
[E.K.ya]
ait, 2 adet ölüm belgesi, 9 sayfa epikriz raporu, 2 adet hasta yatış formu, 1
adet hasta sevk formu ve 1 adet ölü muayene tutanağının gönderildiği,
28/03/2016 tarih, 47104536/154/489 sayı ile İzmirKatip
Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 1 adet mütalaa ve
ekleri, 28/03/2016 tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve
Araştırma Hastanesinden 52777206/476-3134 sayılı yazı cevabıyla 15 Adet Epikriz
raporu(20 syf), 1 adet CD, 3 adet Adli Psikiyatrik
Raporu Örneği, 2 adet Genel Adli Muayene Raporu Örneği, 1 adet Hasta dosyasının
gönderildiği, 28/03/2016 tarihinde İzmir Bozyaka
Eğitim ve Araştırma Hastanesi 15345988-003 sayılı yazıcevabında
1 Adet bilgi yazısı ve 37 adet tedavi evrak fotokopilerinin gönderildiği,
29/03/2016 tarihinde Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yangının meydana
geldiği tarihte görevli bulunan cezaevi personellerinin açık kimlik
bilgilerinin bildirilmesi istendiği, 01/04/2016 tarihindeMuğla
ETipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan 2016/314 sayılı
yazısında yangının meydana geldiği tarihte kurumda görevli idareciler, vardiya
personeli ve gündüz personellerini gösterir listelerin gönderildiği, 27/04/2016
tarihinde Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda olayın olduğu gün tutulan
tutanak altında ismi geçenlerin açık kimlik ve adres bilgilerinin istenmesi
üzerine gönderildiği, 28/04/2016 tarihinde şüpheli [G.U., L.K., K.B.nin] ifadelerinin
alındığı, 03/05/2016 tarihinde şüpheli [O.Y. ve M.Y.nin] ifadelerinin alındığı, [M.Y.nin] yangının
çıktığı oda ile ilgili müşahede odalarını ilişkin şuanki
durumu gösterir fotoğrafları sunduğu ve katinde çakmağın satıldığına dair 2013
yılı kantın icmal sayım örneğinin dosyaya sunduğu, 04/05/2016 tarihinde şüpheli
[E.Y.nin]
ifadesinin alındığı, 05/05/2016 tarihinde [S.K.nın] ifadesinin alındığı ve yine aynı tarihte segbis aracılığı ile [S.A. ve V.G.nin] ifadesinin
alındığı, 06/05/20146 tarihinde Cezaevinde psikolog olarak görevli [C.T.
ve G.A.nın]
ifadesinin alındığı, maktulün psikologla görüşme tutanakları, intihara teşebbüs
edenlerin listesi ve düşünce tutanakları, 06/05/2016 tarihinde Segbis aracılığıyla [E.Ç.nin] ifadesinin alındığı, 06/05/2016 tarihinde Tanık [U.M.nin] beyanının
alındığı ve maktule ait aile nüfus kayıt örneği, Muğla Cumhuriyet
Başsavcılığının 2012/4393 soruşturma ve 2012/912 iddianame numaralı maktul [E.K.] hakkında görevli memurlara hakaret, tehdit ve
yaralamaya teşebbüs suçlarından hakkında kamu davası açıldığına dair iddianame örneği,Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/4609
soruşturma ve 2012/731 iddianame numaralı maktul [E.K.] hakkındakamu malına zarar
verme vegörevli memurlara hakaret suçlarından
hakkında kamu davası açıldığına dair iddianame örneği ile tüm dosya kapsamı.
...
07/01/2013 tarihinde Muğla E Tipi Kapalı İnfaz
Kurumunda hükümlü bulunan [E.K.nın] kalmakta olduğu C Blok solmüşahede
odasında yatağı ve diğer eşyaları koğuşun ortasına koyup yakması sonucu yatağın
alev alarak yanmaya başlaması sonucu çıkan yangın olayı ile ilgili olarak
görevli bulunan ceza infaz kurumu görevlilerinin yangına kısa sürede müdahale
edip yangını söndürerek, hükümlü [E.K.yı] önce kurum revirine oradan 112 acille Muğla Sıtkı
Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma hastanesinekaldırıldığı
ve oradan daşahsın sevk edildiği İzmir BozyakaEğitim ve AraştırmaHastanesinde19/01/2013 günü
tedavisi devam ederken öldüğünün anlaşıldığı ve Cumhuriyet Başsavcılığımızca
olayın hemen akabinde çok kısa sürede yangına görevlilerce müdahale edilip
kontrol altına alındığı, [E.K.nın] dışarı çıkarıldığı, elinde bulunan ve emanetin
2013/60 sırasında kayıtlı ve kriminal raporuna göre
silah kapsamında olmayan tığ niteliğindeki aletin elinden alındığı, dinlenen
tüm tanıkbeyanları, kardeşi [Er.K.nın] 2013/287
soruşturma sırasında kayıtlı beyanı, 15/01/2013 tarihli tutanak içeriği dikkate
alındığında, olayda görevli kurum personellerinin ihmal yada gecikmesinin söz
konusu olmadığı, herhangi bir kötü muamele bulgusunun bulunmadığı, ölüm
olayının İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığının 24/04/2013 tarih ve 2013/560/140
sayılı raporuna göre yanık ve komplikasyon olarak gelişen akut pnömoni sonucu meydana geldiğinden dolayı Kurum yetkilileri
hakkında görevi ihmal ve kötü muamele iddiaları nedeniyle iddiadan başka delil
bulunmadığından ayrı ayrı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği
görülmüştür.
...
...Yukarıda açık dökümü yapılan deliller ile
tanık anlatımları, şüphelilerin savunmaları, ...hastane tedavi evrakları,
maktulün disiplin cezaları aldığına ilişkin mahkeme kararları, maktulün
koğuşlarını kendi isteğiyle ve idari nedenlerle değiştirdiğine dair kararlar,
dilekçe örnekleri, E Tipi Kapalı İnfaz Kurumunun cevabı yazısı ile tüm dosya
kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; maktul [E.K.nın] ...cezaevi
idaresi ile sorun yaşayan bir kişilikte olduğu ancak tüm tedavi evrakları
incelendiğinde bu konuda hastaneler tarafından verilmiş veya cezaevinde görevli
psikologlar tarafından düzenlenmiş ruh sağlığının ve psikolojisinin bozuk
olduğuna dair bir raporun bulunmadığı, hastaneye muayane
ve tedavi için başvurularında da psikolojik sorunlardan 1-2 defa ilaç
yazıldığı, bu konuda psikolojik rahatsızlığı olduğundan ve ruh sağlığının bozuk
olduğuna dair bir teşhisin ve heyet raporunun bulunmadığı, maktulün cezaevi
idaresine bazı isteklerini kabul ettirmek için sürekli cezaevi görevlilerle
tartışıp cezaevi idaresi ve görevli personele karşı geldiği ve bu konuda
kendisi hakkında birden fazla davalar açıldığı ve ayrıca yine bu konulardan
dolayı 7 defa disiplin cezası aldığı, bu aldığı disiplin cezalarından 10 günlük
hücre cezasını çekmek üzere 18/12/2012 tarihinde C Blok sol müşahede odasında
cezasını infaz ettikten sonra 28/12/2012 tarihinde koğuşuna alınmaya
çalışıldığı sırada şahsın 1 hafta daha müşahede odasındakalmak
istediğine dair cezaevi idaresine dilekçe verdiği ve bu talebinin uygun
görülerek 1 hafta daha aynı müşahede odasında kaldığı ...maktulün cezaevi
idaresine ve personeline kızarak nereden temin ettiği belli olmayan (kendisi tarafınadan kantine sipariş verilmek suretiyle veya
müşahede odasının üst tarafında bulunan terastaki koğuşlardan veya yan
taraflarında bulunan müşahede odalarındaki tutuklu ve hükümlülerden temin etmek
suretiyle veya benzeri bir yolla) çakmakla müşahede odasında bulunan yatak ile
kendi elbiselerini odanın ortasına yığarak çakmakla yatağı ve eşyaları yaktığı
ve bağırma sesleri üzerine görevli olan cezaevi personellerinden birinin
(08:38:04 itibariyle mevcut görüntülerden Erkan Kaya'nın bulunduğu bölüm önünde
kızıllık olduğu, 08:39:00'a kadar geçen sürede (56 saniye) kızıllığın devam
ettiği) 08:39:17 itibariyle elinde yangın hortumunu çekerek gelip görüntüye
girdiği ve beraberinde diğer memurların da görüntüye girdiği ve devam eden
süreçte, 08:39:52 itibariyle kızıllığın kaybolduğu (ve bu saat itibariyle
yangının söndürüldüğü değerlendirilmektedir) ve bu haliyle görevli cezaevi
personellerinin saat 08:39:17 de koğuştan dışarıya doğru alevi çıkan yangını
08:39:52 de yangına çok kısa bir sürede müdahale ederek söndürdükleri ve daha
sonra şahsın koğuştan alınıp revire alındığı ve oradan da Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi Hastanesine oradan da İzmir Bozyaka Eğitim
Araştırma Hastanesine sevk edildiği ve 19/01/2012 tarihinde tedavi gördüğü
esnada öldüğü, ...[E.K.nın] Ceza İnfaz Kurumunda kaldığı süre içerisinde yapılan
doktor muayenelerinde ileri derecede bir psikolojik rahatsızlığı olduğu
konusunda teşhis konulmadığı, hükümlü hakkında uzman doktorlar tarafından
gözetim altında tutulmasına ilişkin bir karar bulunmadığı, hükümlü hakkında
gözetim altında tutulmasına dair bir karar olmamasından ve ileri derece bir
psikolojik rahatsızlığı olduğuna dair doktor raporu bulunmamasından dolayı
hükümlünün günlük hayat akışının kısıtlanmadığı, ...hükümlü tek kişilik
müşahede odalarında barındırıldığında asgari ihtiyaçlarını karşılayacak kadar
malzeme ve kıyafetleri verildiği ve Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
psikolojik ve ruhsal sorunları ile kendine zarar verebilecek durumda olan
mahkumlar için özel donanımlı (Yumuşak Malzemeli oda) bölümlerin bulunmadığı
ancak Müşahede ismini verdikleri sağ ve sol müşahade
kısımlarında toplam 23 tane önü açık oda alanlarının olduğu, Ceza İnfaz
Kurumunda kalan, psikolojik ve ruhsal sorunları olan, kendine ve başkalarına
zarar verme eğilimleri bulunan, uyum sorunu yaşayan Hükümlü/Tutuklular C Blok
Müşahede odalarında barındırıldığı ve maktulün cezaevinde bulunduğu müşahede
odalarının söz konusu yangının çıktığı tarihte kurumda en güvenlikli ve
korunaklı tek kişilik odalar olduğu ve yangının çıktığı tarihteki kamera
kayıtlarında görüntülerin bir bütün halinde CD'ye aktardığı ancak zaman
kayıtlarının saat itibariyle atlaması kameraların harekete duyarlı kameralar
olmasından kaynaklandığı, ...somut olayda görevli olan şüphelilerin yangına
kısa sürede müdahale ederek yangını söndürdükleri ayrıca olayda kullanılan
çakmağın mevzuat gereğince cezaevinde rahatça kantinden sipariş verilerek satın
alınabileceği, sipariş verilerek alınmazsa bile C blok sol müşahede odalarının
üst tarafında bulunan terastaki koğuşlardan veya yan taraftaki müşahede
odalarından diğer tutuklu ve hükümlülerden temin edilebileceği ayrıca çakmağın
mevzuatça yasaklanan ve cezaevinde bulundurulması yasak olan eşyalardan
olmadığı, maktulün dosya kapsamında psikolojik ve ruhsal bir bozukluğunun
olduğunun tespit edilemediği ve olay tarihinde maktulün reşit olduğu, kendi
özgür iradesi ile cezaevi idaresine taleplerini kabul ettirmek amaçlı yatağını
yaktığı ve bunun sonucunda yatağın alev alması sonucu yaralanıp daha sonra
hastanede vefat ettiği ve bu haliyle görevli bulunan cezaevevi
personeli olan şüphelilerin mevzuatta belirtilen yükümlülükleri yerine
getirerek yangına kısa sürede müdahalede bulundukları, mevzuata aykırı bir
eylemlerinin bulunmadığı ve ayrıca şahsın ölümünde gerekli dikkat ve özen
göstermediklerine veya ölüm olayına tesir edebilecek ceza hukuku anlamında bir
kusurlarının bulunduğuna dair herhangi bir delil elde edilemediği ve böylece
şüphelilerin üzerlerine atılı bulunan suçların yasal unsurlarının
gerçekleşmediği yukarıda dökümü yapılan delillerden anlaşılmakla;
Şüpheliler hakkında üzerine atılı bulunan suçlardansuçun yasal unsurları oluşmadığından dolayı KAMU
ADINA KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA..."
22. Karara karşı yapılan itiraz Muğla 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin
4/10/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
...müştekilerin şikayeti üzerine Muğla
Cumhuriyet Başsavcılığı tanık olarak dinlenen hükümlü ve tarafından yapılan
soruşturma sırasında beyanına başvurulan görevli ve hükümlülerin beyanları,
toplanan tıbbi belgeler ceza infaz kurumu ile ilgili yasa ve yönetmelikler, maktülün ceza evi dosyasındaki belge ve bilgiler ve maktul
ile ilgili tıbbi kayıt ve belgeler, şüpheli savunmaları, maktul [E.K.nın] cezaevindeki
önceki yatak yakma girişimi, cezaevi görevlileri ve diğer mahkumlarla yaşadığı
sorunlar ve buna bağlı yerdeğişiklikleri, [E.K.nın] olay öncesi
sağlık durumu ile uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza Hükümlüsü olması
nedeniyle cezaevinde kaldığı bölümün olay anında müşahade
odası olduğu, Muğla E Tipi kapalı ceza İnfaz Kurumundamüşahade
odasınındiğer birimlere göre daha güvenli olduğu,
çakmağın cezaevi kantininde rahatlıkla satıldığı, sigara içen diğer
mahkumlardan da bi şekilde temin edilebildiği, olay
anı itibari ile yanmaz yatağın bulumadığı ve müşahade odasında tek başına kalmakta olan hükümlünün bir
şekilde temin ettiği çakmak yardımı ile Yatağı tutuşturarak yangını çıkardığı
ve yangının söndürülmesini takiben İzmir'de tedavi gördüğü hastahanede
hayatını kaybettiği, başta ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki
kanun olmak üzere Ceza İnfaz Kurumundaki işleyişi düzenleyen yasa ve
yönetmelikler ile çoğunluğu kamu görevlisi olan şüphelilerin görev ve
sorumluluklarının düzenleyen mevzuat bağlamında şüphelilerin etkin yada ihmal
suretiyle işledikleri bir suç ile müşahade odasında
çıkardığı yangın sonucu hayatını kaybeden uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza
hükümlüsü [E.K.nın] hayatını kaybetmesi sonucu arasında bir nedensellik
bağı kurulamadığından, şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek
yoğunlukta şüpheye dair delil elde edilememekle, soruşturma sonunda Muğla
Cumhuriyet Başsavcılığının 15/06/2016 tarih ve 2015/5850 soruşturma ve
2016/1754 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kovuşturmaya yer
olmadığına dair karara yönelik müştekiler vekilinin itirazının reddine karar
vermek gerekmiştir..."
23.Ret kararı başvuruculara 25/10/2015 tarihinde tebliğ edilmiş
olup başvurucular 24/11/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
24.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Kararlar" kenar başlıklı 50. maddesinin (1) ve
(2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik
denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
B. Uluslararası Hukuk
25. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 2. ve 3. maddelerinin ihlal edildiği iddiasının ileri
sürüldüğü başvurularda kendisinin oldukça ihtiyatlı davranması gerektiğini
belirtmektedir. AİHM, olayın fail ya da faillerinin cezai sorumluluğu ile
devletlerin Sözleşme uyarınca yükümlü olduğu sorumluluğun farklı olduğunu ifade
etmektedir. AİHM, bu bağlamda kendi yetkisinin devletlerin Sözleşme
kapsamındaki sorumluluğunun belirlenmesiyle sınırlı olduğunu vurgulamaktadır. AİHM'e göre Sözleşme kapsamındaki sorumluluk, uluslararası
hukukun ilgili kuralları ve ilkeleri dikkate alınarak Sözleşme'nin amacı
ışığında yorumlanması gereken kendi hükümlerine dayanmaktadır. AİHM'e göre devletlerin Sözleşme kapsamındaki sorumluluğu,
ulusal mahkemelerin takdir yetkisine sahip olduğu bireysel ceza sorumluluğuna
ilişkin iç hukuk sorunlarıyla karıştırılmamalıdır. AİHM birçok kararında ceza
hukuku anlamında suçluluk ya da masumiyet konusunda kararlar vermenin kendi
yetki alanına girmediğini ifade etmiştir (Giuliani ve Gaggio/İtalya [BD], B. No: 23458/02,
24/3/2011, § 182).
26. Diğer yandan AİHM, Hasan
Uzun/Türkiye (B. No: 10755/13, 30/4/2013) kararında Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru yolunun AİHM'e
başvurmadan önce tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olduğu sonucuna varırken
Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını da dikkate almıştır. Bu bağlamda
AİHM, Anayasa'nın 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan ve Anayasa
Mahkemesi kararlarının devletin tüm organları ile gerçek ve tüzel kişileri
bağlayacağını ifade eden hükme atıf yapmış; Anayasa Mahkemesinin bireysel
başvuruya ilişkin kararlarına uyulmasına ilişkin bir sorun yaşanmayacağını
değerlendirmiştir (Hasan Uzun, §
66).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 18/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
28. Başvurucular, Anayasa Mahkemesi tarafından yaşam hakkının
ihlal edildiğine karar verildiği hâlde bu kararın gereği olarak olayda
sorumluluğu bulunan ceza infaz kurumu personeli hakkında kamu davası
açılmaması, yeniden yapılan soruşturmada bilirkişi raporu temin edilmeden,
tanık ve şüphelilerin beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeden
soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlandırılması nedeniyle
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının uygulanmadığını ve etkili başvuru hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
29. Bakanlık görüşünde; başvurucuların olayda yaşam hakkının
pozitif yükümlülüklerinin ihlal edildiği iddiasının önceki kararda Anayasa
Mahkemesi tarafından incelenmesi sonucu verilen ihlal kararı üzerine yeniden
soruşturma açıldığı, gerekli deliller toplandıktan sonra ceza infaz kurumu
personelinin ceza hukuku anlamında bir kusurlarının bulunduğuna dair herhangi
bir delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmasızlık
kararı verildiği hususlarının yapılacak değerlendirmede dikkate alınması
gerektiği ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
30. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı”
kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes,
yaşama... hakkına sahiptir."
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özünü Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararına rağmen etkili soruşturma yürütülmediğini ve
dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının uygulanmadığı hususu
oluşturduğundan başvurunun Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan
yaşam hakkının usul boyutu kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
32. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını
kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı
nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, başvurucuların
oğludur. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik
bulunmamaktadır.
33. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik
kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
1. Genel İlkeler
34. Devlet, yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne
ilişkin usul boyutu kapsamında doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî
bir soruşturma yürütmek durumundadır (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
35. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan haklar
kapsamında yürütülen ceza soruşturmalarının amacı, yaşam hakkını koruyan
mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların ölüm
olayına ilişkin hesap vermelerini sağlamaktır. Bu bir sonuç yükümlülüğü değil
uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Diğer yandan burada yer verilen
değerlendirmeler, hiçbir şekilde Anayasa’nın 17. maddesinin başvuruculara
üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı
verdiği tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla
sonuçlandırma ödevi yüklediği anlamına gelmemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
36. Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da ifade edildiği
üzere temel hak ve özgürlüklere müdahale söz konusu olmadıkça hukuk
kurallarının uygulanması ve yorumlanması ile delillerin takdiri ve
değerlendirilmesi derece mahkemelerine aittir (Ahmet
Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42; Sabahat Beğik ve diğerleri
[GK], B. No: 2014/3738, 21/12/2017, § 23). Ancak temel hak ve özgürlüklere
müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve
değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek
merci Anayasa Mahkemesidir.
37. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna
varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda
genel ilkeler belirlenmiştir.
38.Mehmet Doğan
kararında özetle uygun giderim yolunun tespit edilebilmesi için öncelikle
ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin
mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali
ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57, 58).
39. Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi
amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde ilgili usul
kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak
yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın
kaldırılması hususlarında derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi
bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin
gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını
tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek
üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet
Doğan, § 59).
40. Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle yapması gereken
şey, bir temel hak veya özgürlüğü ihlal ettiği veya idari makamlar tarafından
bir temel hak veya özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali
gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldırmaktır. Derece mahkemesi,
kararın kaldırılmasından sonraki aşamada ise Anayasa Mahkemesi kararında tespit
edilen ihlalin sonuçlarını gidermek için gereken işlemleri yapar. Bu çerçevede
ihlal, yargılama sırasında gerçekleştirilen usule ilişkin bir işlemden veya
yerine getirilmeyen yöntemsel bir eksiklikten kaynaklanıyorsa söz konusu usule
ilişkin işlemin hak ihlaline yol açmayacak şekilde yeniden (veya daha önce hiç
yapılmamışsa ilk defa) yapılması icap etmektedir (Mehmet Doğan, § 60).
41. Diğer yandan ifade etmek gerekir ki yaşam hakkına ilişkin
iddialarla ilgili olarak derece mahkemelerinde dava görüldüğü zaman ceza hukuku
sorumluluğunun Anayasa ve uluslararası hukuk sorumluluğundan ayrı tutulması
gerekir. Anayasa Mahkemesinin yetkisi, Anayasa’da güvence altına alınmış temel
hak ve özgürlüklerinden Sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu
protokoller kapsamında bulunanlarla sınırlıdır (Cezmi Demir ve diğerleri,B.
No: 2013/293, 17/7/2014, § 96).
42. Anayasa Mahkemesi, görevi olmadığından değerlendirmelerinde
belirtilen hususlarda araştırma yapılması hâlinde başvuruya konu davanın nasıl
sonuçlanacağı ile ilgilenmemektedir. Anayasa Mahkemesinin görevi, soruşturma
makamlarının Anayasa'nın 17. maddesi ile öngörülen derinlikli ve özenli
inceleme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini ya da ne ölçüde getirdiğini
belirlemekten ibarettir (İpek Deniz ve
diğerleri, B. No: 2013/1595, 21/4/2016, § 169).
2. İlkelerin Olaya Uygulanması
43. Yukarıdaki ilkeler ışığında somut başvuru incelendiğinde
Anayasa Mahkemesinin etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine dair
kararının gereği olduğu üzere kararın Cumhuriyet Başsavcılığına ulaşması
akabinde olayla ilgili yeniden soruşturma açılmıştır (bkz. § 14).
44. Soruşturma kapsamında, Anayasa Mahkemesi tarafından
soruşturmayı etkisiz kılan eksiklikler olarak belirlenen E.K.nın
olay öncesi sağlık durumunun tespit edilmemesi ve kendisine uygulanan tedavi
sürecinin incelenmemesi, şahsa uygulanan tedavi yöntemi ve yeri ile şahsın ceza
infaz kurumunda kalacağı bölümün ne şekilde belirlendiğinin tespit edilmemesi
hususlarının tamamlanması amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ceza
infaz kurumundan ve ilgili sağlık kuruluşların gerekli bilgi ve belgelerin talep
edildiği anlaşılmıştır (bkz. § 16).
45. Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili yürütülen ilk
soruşturma kapsamında elde edilen delillerin yanı sıra başvurucuların yakınının
tedavi sürecine yönelik belgeleri, ceza infaz kurumundan temin edilen, E.K.
hakkında verilen idari gözlem ve disiplin cezası kararlarını, olay anına
ilişkin kamera kayıtlarını, şüpheli ve tanık olarak dinlenen ceza infaz kurumu
personeli ve diğer mahkûmların ifadelerini, ceza infaz kurumunda görev yapan
psikologların beyanlarını, E.K.nın daha önce
gerçekleştirdiği yatak yakma eylemine dair tutanakları inceleyerek olayda
sorumluluğu bulunabilecek kişileri tespit etmiş ve bu şahısların olayda bir
kusuru bulunmadığı kanaatine vararak kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir (bkz. § 21).
46. Öncelikle belirtmek gerekirse bu kararda ve karara karşı
yapılan itirazın incelenmesi neticesinde verilen kararda başvurucuların
iddialarının ve Anayasa Mahkemesi tarafından eksiklik olarak değerlendirilen
hususların karşılanmış olduğu görülmüştür. Bu bakımdan ihlal kararının
başvurucuların etkili katılım sağlayamadıkları yönündeki tespitinin (bkz. § 13)
gereğinin yerine getirildiği değerlendirilmiştir.
47. Öte yandan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından E.K.nın sağlık durumunu, şahsın ceza infaz kurumundaki müşahade odasında neden tutulduğunu ve yangını çıkarmakta
kullandığı çakmağı nereden temin ettiğini ortaya net biçimde koyabilmek
amacıyla bu hususlara yönelik olaraktanık ve
şüphelilerin ifadelerinin ayrıntılı biçimde alındığı ve verilen kovuşturmaya
yer olmadığına dair kararda da başvurucunun yakınlarının olay öncesi sağlık
durumuna, E.K.nın ceza infaz kurumundaki müşahade odasında neden tutulduğuna ve yangını çıkarmakta
kullandığı çakmağı nereden temin ettiğine ilişkin tespitlerde bulunulduğu
görülmüştür.
48. Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucuların yakını hakkında
psikolojik rahatsızlığı bulunduğu ve bundan dolayı gözetim altında tutulması
gerektiğine dair bir doktor raporu bulunmaması nedeniyle E.K.nın
ceza infaz kurumundaki günlük hayatının kısıtlanmadığını, şahsın olay anında
kalmakta olduğu müşahade odasının ceza infaz
kurumundaki en güvenlikli odalardan olduğunu, ceza infaz kurumu görevlileri
tarafından yangına kısa sürede müdahale edilerek E.K.nın
ivedilikle hastaneye sevkinin sağlandığını, olayda kullanılan çakmağın mevzuat
gereğince yasak olmadığını ve kantinden sipariş verilmesi hâlinde tüm
mahkûmlarca satın alınabileceğini, satın alınmasa bile müşahade
odalarının yanında kalan diğer tutuklu/hükümlülerden temin edilebileceğini
temel gerekçe olarak göstererek ceza infaz kurumu personelinin olayda kusuru
bulunduğuna dair bir delil bulunmadığını değerlendirmiştir (bkz. § 21).
49. Bu noktada, her ne kadar olayda kullanılan çakmak kantinden
serbestçe satın alınabilen bir malzeme olsa da, E.K.nın
benzer şekilde daha önce de yatak yakma eyleminde bulunduğu gözetilerek şahsın
bu özel durumu nedeniyle ceza infaz kurumu idaresi tarafındanE.K.nin
şahsına özgü olarak bu kişiye çakmak satılmaması konusunda özel bir yasak
getirilmemesi (bkz. § 20, S.A. ve V.G.nin ifadeleri)
bir eksiklik olarak değerlendirilse de çakmağın tek temin usulünün kantinden
satın alma olmadığı, çakmağın sigara kullanan E.K. tarafından diğer
mahkûmlardan da temin edilebileceği ve olayda kullanılan çakmağın E.K.
tarafından kantinden satın alındığına dair bir veri bulunmadığına
değinilmelidir.
50. Bu açıdan yaşam hakkı bakımından devletin yükümlülüklerinin
yerine getirilmemesi nedeniyle sorumluluğun tespit edilmesi ile kişilerin
olaydaki şahsi ceza sorumluluğunun farklı hususlar olduğu ilkesinin (bkz. §§
25, 41) yeniden altı çizilerek Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen
soruşturmayla mümkün olabildiği ölçüde olayın gerçekleşme şartlarının açığa
kavuşturulduğu söylenmelidir. Somut olayda, soruşturma makamlarının olayı
aydınlatma isteğinden şüphe duyulmasını gerektirecek bir duruma da
rastlanmamıştır.
51. Dolayısıyla somut olayda, Anayasa Mahkemesinin
başvurucuların yakını hakkındaki kararda tespit ettiği ihlalin gereğinin
soruşturma makamları tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple
başvurucuların Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının yerine getirilmediği
iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.
52. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
18/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.