TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AYTUĞ YILDIZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/8769)
Karar Tarihi: 7/11/2019
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Engin GÜNDÜZ
Başvurucu
Aytuğ YILDIZ
Vekili
Av. Gülten GÜVEN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; disiplinsizlikten dolayı askerî okuldan ilişiğin kesilmesi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının, açılan iptal davasında mahkemenin idari etki altında karar vermesi nedeniyle bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının, hakkındaki işlemin dayanağı olan belgelerin tarafına verilmemesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin, iddialarının kararda karşılanmaması nedenleriyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 2009 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Askeri Tıp Fakültesinde öğrenime başlamıştır. Disiplin hükümlerine göre başvurucunun suç teşkil eden üste saygısızlık, içtima ve yoklamaya katılmamak, koğuş talimatına aykırı hareket, derse girmemek, staja katılmamak, saç ve sakal tıraşı olmamak, kapalı alanda sigara içmek, okulu izinsiz terk, izinden geç dönmek, aracını uygunsuz yere park etmek, kılık kıyafet talimatına aykırı davranmak şeklinde yetmişten fazla fiiline karşılık toplam disiplin notundan puan düşümü yapılmıştır.
8. Disiplin notunun belli bir puanın altına düşmesi üzerine başvurucunun kendisi, annesi ve babasıyla çeşitli tarihlerde görüşmeler yapılmış, şahsi ve ailevi durumuna ilişkin aktarılan bilgiler ileride personelin bireysel gelişiminin takibi amacıyla sonradan tutanak şeklinde kayda alınmıştır. Söz konusu tutanaklarda başvurucunun annesinin, kız arkadaşının başvurucuya uygun biri olmadığını, başvurucunun bu durumu şimdilik bir eğlence olarak gördüğünü beyan ettiği, babasının ise ailece bu ilişkiden rahatsız olduklarını beyan ettiği yazılıdır. Diğer taraftan başvurucu ile yapılan görüşme sonrası düzenlenen tutanakta başvurucunun, anarşist ruhlu olduğu, annesinin üzerinde baskı kurduğu, tıp fakültesini bu baskıdan dolayı okuduğu, aslında uçak mühendisi olmak istediği, fazla sayıda kız arkadaş edinmesini bir çeşit duygusal kaçış olarak açıkladığı ve çapkın olduğu şeklinde beyanlarda bulunduğu belirtilmiştir. Başvurucu tutanakların kendisinin ve ailesinin gıyabında ve bilgileri dışında düzenlendiğini beyan etmektedir.
9. Başvurucu beşinci sınıfta öğrenim gördüğü 2013-2014 eğitim öğretim yılında sahip olduğu 159 disiplin puanının, yukarıda sözü edilen fiiller sonucu verilen disiplin cezaları nedeniyle 160 disiplin puanı kaybederek -1 puana düşmesi üzerine GATA Yüksek Disiplin Kuruluna (Kurul) sevk edilmiştir. Kurulun 25/6/2014 tarihli kararıyla; başvurucunun disiplin notunun tamamını kaybetmesi ve askerî öğrenci niteliklerini yitirmesi nedeniyle öğrencilikten çıkarılmasına karar verilmiş, Genelkurmay Başkanlığı tarafından onaylanan karara istinaden 3/7/2014 tarihinde okuldan ilişiği kesilmiştir.
10. Başvurucu 2014-2015 eğitim öğretim döneminde başka bir üniversiteye kayıt yaptırmış ve 2015 yılında tıp fakültesinden mezun olmuştur.
11. Başvurucu ilişik kesme işleminin iptali talebiyle 17/7/2014 tarihinde Millî Savunma Bakanlığı aleyhine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde; sorumluluklarının bilincinde olan başarılı bir öğrenci olduğunu, disiplin cezasına konu davranışlarında ailevi sorunlarının ve kullandığı ilaçların etkin rol oynadığını, söz konusu mazeretlerinin komutanlarınca dikkate alınmadığını, benzer davranışlar gösteren diğer öğrencilere ceza verilmediği ya da hafif cezaların verildiğini, idarenin kendisine karşı ön yargılı hareket ederek devamlı hatasını aradığını, en ufak hatasının ağır biçimde cezalandırıldığını, bu şekilde üzerinde manevi baskı kurulduğunu belirtmiştir. Başvurucu ayrıca, işleme dayanak alınan 14/7/1984 tarihli ve 18458 sayılı Remî Gazete'de yayımlanan mülga Gülhane Askeri Tıp Akademisi Yönetmeliği'nin (Yönetmelik)yürürlükte olmadığını, aleyhine olan durumlarda ise 2011 tarihli yeni Yönetmelik hükümlerinin uygulandığını, Yönetmeliğin Yükseköğretim Kurumuna bağlı üniversitelerin tıp fakültelerinde öğrenim görmesine engel hükümler içermesi nedeniyle üst hukuk normlarına aykırı olduğunu ifade etmiştir.
12. Davalı idare, dava konusu işlemin dayanağı bilgi ve belgeleri ikinci savunma dilekçesi ekinde AYİM'e sunmuştur. AYİM İkinci Dairesi (Daire) 10/6/2015 tarihli kararıyla söz konusu belgeleri inceledikten sonra beyanlarını sunabilmesi için başvurucuya on beş gün süre vermiş, başvurucu vekili incelediği belgelere karşı 13/7/2015 tarihinde yazılı beyanda bulunmuştur.
13. Daire 21/10/2015 tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Kararda; başvurucunun GATA Tıp Fakültesinden çıkarılması işleminin sebebi olan disiplin cezalarının tümünün yetkili disiplin amirlerince yetkileri dâhilinde ve mevzuata uygun olarak verildiği, cezaların değişik disiplin amirlerince verilmiş olduğu, ceza verme işlemlerinde ceza kararlarını ağır derecede sakatlayacak ve hukuken yok hükmünde sayılmalarını gerektirecek hissi nedenlerle ceza verildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, başvurucunun önceki Yönetmelik döneminde öğrenime başlaması ve yeni Yönetmelik'te bu yönde geçiş hükümlerine yer verilmiş olması nedeniyle önceki Yönetmelik hükümlerine tabi tutulmasının üst normlara aykırı olmadığı belirtilmiştir. Kararda ayrıca, muhtelif tarihlerde üstleri ve disiplin kurulları tarafından ailesine ikaz yazıları gönderildiği ve kendisinin ikaz edildiği, buna rağmen başvurucunun istenen disiplin düzeyine erişemeyip disiplinsizliklerini giderek artırdığı, başvurucunun iddiaları ve davalı idarenin savunmaları ile gönderilen belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda verilen disiplin cezalarını ve tesis edilen işlemi hukuka aykırılıkla sakatlayacak bir durumun olmadığının değerlendirildiği, dolayısıyla başvurucunun verilen disiplin cezaları sonucu disiplin notunun tamamını kaybetmesi, bazı disiplinsizliklerin niteliği ve işleniş şekilleri dikkate alınarak öğrenci niteliklerini kaybettiği gerekçesiyle Tıp Fakültesi öğrenciliğinden çıkartılması işleminin hukuka uygun olduğu ifade edilmiştir.
14. Karar düzeltme talebi Dairenin 23/3/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
15. Nihai karar 8/4/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 9/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı mülga Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunu’nun "Disiplin hükümleri"kenar başlıklı 45. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Gülhane Askeri Tıp Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarına alınan her öğrenciye disiplin notu verilir. Hangi suç ve cezalar için disiplin notundan ne miktar düşüleceği, yönetmelikle gösterilir.
Gülhane Askeri Tıp Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin okuldan çıkma ve çıkarılmaları ile çıkarılanlar hakkında yapılacak işlemler, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ayrıca, intibak eğitimi başlangıcından itibaren bir ay içinde askeri öğrenci niteliğini kazanamadıkları anlaşılanlar yönetmelikte belirlenecek esaslar dahilinde okuldan çıkarılırlar.
Lisans düzeyindeki diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden on sekiz yaşını tamamlayanlar kendi istekleriyle, tamamlamayanlar ise velilerinin isteğiyle okuldan çıkabilirler. Aşağıdaki hallerde ise bu öğrenciler hakkında yüksek öğretim kurumundan çıkarma işlemi yapılır:
a) Öğrenciye verilen disiplin notunu kaybedenler.
b) Yönetmelikte belirtilecek esaslar dahilinde öğrenci niteliğini kaybettiklerine dair yüksek disiplin kurulunca haklarında karar verilenler..."
18. 2955 sayılı mülga Kanun’un "Yönetmelik" kenar başlıklı 50. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Aşağıdaki hususlar yönetmelikle düzenlenir ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konur...
g) Önlisans, lisans ve lisansüstü düzeydeki eğitim ve öğretim, sınav, sınıf geçme ve değerlendirme esasları, diplomalarla ilgili hususlar, öğrenci kaynakları, azami öğrenim süresi, öğrencilerde aranacak nitelikler ile kayıt ve kabul şartları,
h) Disiplin esasları ile öğrencilerin disiplin, başarısızlık, sağlık ve diğer nedenlerle okuldan çıkmasında veya çıkarılmasında uygulanacak usul ve esaslar..."
19. Yönetmelik'in "Disiplin Esasları" kenar başlıklı 105. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Disiplin esasları aşağıda gösterilmiştir:
1) GATA Askeri Tıp Fakültesinde disiplin sağlanmasında yürürlükteki kanun, yönetmelik, yönerge ve emirler hükümleri uygulanır.
2) Disiplin tesisinde esas olan, ceza ile disiplin tesisi değil, öğrencinin eğitilerek disiplin edilmesidir. Ceza son çare olarak düşünülmelidir.
3) GATA Askeri Tıp Fakültesi öğrencilerinin disiplin durumlarını belirlemek bakımından her öğrenciye eğitim-öğretin süresince bir disiplin (ahlak) notu verilir.
4) Askeri Tıp Fakültesi öğrencileri, işledikleri suçlardan dolayı, bu suçların karşılığında belirtilmiş olan kötü disiplin (ahlak) notunu alırlar ve bu notlar disiplin (ahlak) notundan düşülür. ..."
20. Yönetmelik'in "Askeri Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Nitelikleri" kenar başlıklı 106. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Askeri Tıp Fakültesi öğrencisi aşağıdaki temel niteliklere sahip olmalıdır. ...
6) İyi bir terbiye almış, iyi ahlak ve kuvvetli bir maneviyata sahip dürüst ve güvenilir karakterde bir insan olmalı,
7) Askerliğin temeli olan disiplin ruhu ile yetişmiş, itaatkar, aldığı emri canı ve kanı pahasına zamanında yapmaya hazır olduğunu gösterecek davranışta olmalı,
8) Askerlik ve tabiplik mesleğini sevmiş, silah ve meslek arkadaşlarına ve Silahlı Kuvvetlere sarsılmaz bir bağla bağlı bir subay olmayı, silah ve meslek arkadaşlarına her yerde yardım etmeyi şiar edinmeli, insancıl olmalı,
9) Vazife ve mesuliyet duyguları gelişmiş, her zaman intizamlı, görev anlayışını, sorumluluk duygusunu en üst düzeye ulaştırmış, çalışmayı alışkanlık haline getirmiş olmalı, ..."
21. Yönetmelik'in "Niteliklerin Muhafazası Geliştirilmesi ve Kaybedilmesi" kenar başlıklı 107. maddesi şöyledir:
"Askeri Tıp Fakültesi öğrencisi, müracaatından tabip subay oluncaya kadar, sahip olduğu temel nitelikleri muhafaza etmek ve geliştirmek mecburiyetindedir. Bu nitelikleri istenilen düzeyde geliştiremedikleri disiplin (Ahlak) notları durumuyla tesbit edilenler temel nitelikleri disiplin (Ahlak) notları mevzubahis olmaksızın kaybettikleri anlaşılanlar ve bu hususla ilgili olarak haklarında rapor tanzim edilenler, bu yönetmelik esaslarına göre okuldan çıkartılırlar."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 7/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Bağımsız ve Tarafsız Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu mahkemenin, idarenin etkisi altında kalarak ve idarece öne sürülen gerekçeyi benimseyerek karar verdiğini, dolayısıyla tarafsızlığını yitirdiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiası, adil yargılanma hakkı kapsamında bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkı yönünden incelenmiştir.
25. AYİM'in bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olmadığı iddiaları, daha önce bireysel başvuruya konu olmuş ve Anayasa Mahkemesince bu iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar verilmiştir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 29; S.Ç., B. No: 2012/1061, 21/11/2013, § 26; Salih Karakoç, 2013/2954, 19/12/2013, § 49).
26. Somut olayda başvurucu, Mahkemenin tek taraflı düzenlenen tutanaklara itibar ederek idarenin etkisi altında kaldığını iddia etmiş ise de iddiasına dayanak olabilecek somut bilgi ve belgelere veya mahkemenin tarafsızlığı konusunda şüphe uyandırabilecek olaylara dair kabul edilebilir bir açıklamada bulunmamıştır. Bu durumda ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma, temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmeyen başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
28. Başvurucu; işleme dayanak alınan belgelerin tarafına verilmediğini, içeriğinden haberdar olmadığı bu belgeleri ancak yargılamanın son aşamasında inceleyebildiğini, idareye karşı zayıf durumda kaldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesine ve lehine tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
29. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun hakkındaki işlemin dayanağı belgelere erişememesi nedeniyle ileri sürdüğü ihlal iddiasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
31. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usul hakları bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir (Yaşasın Aslan, § 32).
32. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılanma hakkı, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
33. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması şarttır. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).
34. Başvurucu; ilişik kesme işleminin dayanağı olan belgelerin tarafına verilmediğini ileri sürmüş, bunun üzerine AYİM başvurucunun talebini dikkate alarak davalı idarenin dosyaya sunduğu dayanak belgeleri incelemesi ve beyanda bulunması için başvurucuya on beş gün süre vermiştir. Başvurucunun söz konusu belgeleri inceledikten sonra karşı beyanlarını sunduğu anlaşılmıştır.
35. Bu durumda somut olayda başvurucunun yargılamanın sonucunu etkileyecek usule ilişkin bir imkândan mahrum bırakılmadığı, karşı tarafa nazaran zayıf duruma düşürülmesinin söz konusu olmadığı anlaşıldığından çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine yönelik yargılamanın bütünlüğü içinde açık ve görünür bir ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Özel Hayatın Gizliliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
37. Başvurucu; annesinin ve kendisinin söylemediği sözler söylenmiş gibi tutanak tutulduğunu, tutanaklarda özel hayatıyla ilgili asılsız ve aşağılayıcı ifadelerin yer aldığını, kendisinin dahi bilgi sahibi olmadığı bu belgelerin davalı idare avukatlarınca incelenmesi ve Mahkemede delil olarak ileri sürülmesinin uygun olmadığı, hakkındaki sır niteliğinde olan bilgilerin ifşa edildiğini iddia ederek özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
38. İddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak Anayasa’nın 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ... saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine dokunulamaz."
39. Anayasa'nın 20. maddesinde özel hayatın gizliliği hakkı düzenlenmiştir. Özel hayat geniş bir kavram olup bu kavramın kapsayıcı bir tanımının yapılması oldukça zordur. Bununla beraber bu kavram kişinin maddi ve manevi bütünlüğü, fiziksel ve sosyal kimliği, bireyin ismi, cinsel yönelimi, cinsel yaşamı gibi unsurları korumaktadır. Kişisel bilgiler ve veriler, kişisel gelişim, aile hayatı vb. konular da bu hakkın içinde yer almaktadır (Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, § 30).
40. Özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan hukuksal çıkarlardan biri de bireyin mahremiyet hakkıdır. Ancak mahremiyet hakkı sadece yalnız bırakılma hakkından ibaret olmayıp bu hak, bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsamaktadır. Bireyin kendisine ilişkin herhangi bir bilginin kendi rızası olmaksızın açıklanmaması, yayılmaması, bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılamaması ve rızası hilafına kullanılamaması, kısaca bu bilgilerin mahrem kalması konusunda menfaati bulunmaktadır. Bu husus, bireyin kendisi hakkındaki bilgilerin geleceğini belirleme hakkına işaret etmektedir (AYM, E.2009/1, K.2011/82, 18/5/2011; E.1986/24, K.1987/7, 31/3/1987; Işıl Yaykır, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, § 37).
41. Somut olayda başvurucunun öğrenim hayatı boyunca işlediği disiplin suçlarına karşılık gelen ceza notlarının sene başında verilen disiplin notundan düşüldüğü ve 22/6/2014 tarihinde sıfır puanın altına indiği anlaşılmıştır. Başvurucu disiplin notunun tamamını kaybetmesi nedeniyle askerî okuldan çıkarılmıştır.
42. Başvurucunun özel hayatına yönelik olarak tutanak altına alındığını, bilgisi ve rızası dışında yayıldığını iddia ettiği olaylar gerek idarece tesis edilen ilişik kesme işlemine, gerekse derece mahkemesinin kararlarına dayanak yapılmamış, yargılama sonucu üzerinde doğrudan ya da dolaylı bir etkide bulunmamıştır. Başvurucunun bireysel gelişiminin takibi amacıyla düzenlenen tutanaklar idare avukatları tarafından incelenmiş ve dava dosyasına sunulmuş ise de, iddia ve savunma hakkı kapsamına giren bu durumun tek başına özel hayata bir müdahale oluşturduğu söylenemez.
43. Diğer taraftan başvurucu, dava dosyasında yer alan tutanakların amacı dışında ve yetkisiz kimselerle paylaşıldığına, içeriği bilgilerin ne şekilde aleniyet kazandığına, hayatı üzerinde ne gibi olumsuz etkiler doğurduğuna dair yeterli ve ikna edici açıklamalarda bulunmamış, özel hayatının gizliliğine yönelik müdahale iddiasını somut bilgi ve belgelere dayalı olarak ortaya koyamamıştır.
44. Bu itibarla askerî okuldan ilişiğinin kesilmesi sürecinde kamu makamları tarafından başvurucunun özel hayatına yönelik bir müdahalede bulunulduğundan söz edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
45. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Diğer İhlal İddiaları
46. Başvurucu karar gerekçesinde disiplin cezalarına ilişkin iddialarının karşılanmadığını, hukuk kurallarının yorum ve uygulanmasında hataya düşüldüğünü, işlemin geleceğini ve meslek hayatını etkileyecek ağır zararlara yol açtığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
47. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
48. Bireysel başvuruya konu edilen uyuşmazlık başvurucunun okuldan ilişiğinin kesilmesi işlemi hakkındadır. Bahse konu işlemin sebebi ise başvurucunun disiplin puanlarını tüketmesi nedeniyle disiplinsiz olduğunun değerlendirilmiş olmasıdır. Bu nedenle AYİM, başvurucu hakkında tesis edilen ve hukuken geçerli olan disiplin cezalarının, disiplin kurulu kararlarının ve ikaz yazılarının mahiyetini dikkate almış, doğrudan uyuşmazlık konusu olmayan disiplin cezalarının bütününe bakıldığında askerî öğrenci niteliklerinin kaybedilip kaybedilmediği noktasında değerlendirme yapmıştır. Buna karşılık başvurucu, disiplin puanının düşürülmesine yol açan ve her biri ayrı birer idari işlem olan disiplin cezalarının idari ve yargısal yollara başvurulmak suretiyle hukuken ortadan kaldırıldığına yönelik bir iddia da ileri sürmemiştir.
49. Buna göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup ilgili ve yeterli gerekçe içeren mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
50. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 7/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.