TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İBRAHİM HALLAÇ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9009)
|
|
Karar Tarihi: 7/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Yücel ARSLAN
|
Başvurucu
|
:
|
İbrahim
HALLAÇ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, izinsiz afiş astığı için başvurucuya idari para
cezası verilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. 1986 doğumlu olan başvurucu işsizdir ve Mersin'de ikamet
etmektedir.
10. 4/2/2016 tarihinde saat 13.30 civarında Tuzla İçmeler
Köprüsü altına 90x70 cm boyutlarında yetkili mercilerden izin almaksızın bazı
afişler asmıştır. Söz konusu afişlerin asıldığı, fotoğraflarla tespit
edilmiştir.
11. Toplanmış kişilerin resimlerini de içeren afişlerde büyük
puntolarla "Kıdem tazminatı hakkımızı
gasp ettirmeyelim- BDSP" ve "Emeğin özgürlüğün mücadelesinde biz de varız- 21 Şubat İstanbul 13.00
Kadın İşçi Kurultayı- Gündem [Gündem içeriği okunamamıştır] İşçi Emekçi Kadın
Komisyonları" yazmaktadır.
12. İnternet üzerinden yapılan araştırmada, İşçi-Emekçi Kadın
Komisyonlarının “Emeğin özgürlüğü
mücadelesinde biz de varız!” sloganıyla düzenlediği Kadın İşçi
Kurultayı (Kurultay) 21/2/2016 tarihinde İstanbul'da Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde
yapılmıştır. Kurultay'a Türkiye'nin farklı illerinden gelen kadın işçiler
katılmış ve Kurultay'da “Kadın işçilerin
örgütlenmesinin önündeki engeller” ve “Emeğin korunması ve özgürleştirilmesi” konulu sunumlar
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca serbest kürsü bölümünde de kadın işçiler
örgütlenme deneyimlerini paylaşmıştır.
13. Tuzla Belediyesi (İdare) tarafından başvurucu hakkında
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca
5.400 TL idari para cezası uygulanmış ve afişlerin asıldığı gün başvurucunun
huzurunda hazırlanan idari yaptırım kararı kendisine tebliğ edilmiştir. 5326
sayılı Kanun'un 42. maddesine göre 2016 yılında uygulanacak idari para
cezasının alt sınırı 219 TL ve üst sınırı ise 6.732 TL'dir.
14. Başvurucu, idari para cezasına karşı 18/2/2016 tarihinde
İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) itiraz etmiştir. Hâkimlik
11/3/2016 tarihinde başvurucunun itirazını itiraz kanun yolu açık olmak üzere
reddetmiştir. Hâkimlik kararında, 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinde
düzenlenen kabahatin tanımına yer verilmiş; izinsiz afiş asma eyleminin
fotoğraflar ile tespit edildiği, düzenlenen tutanak ve beyan ile eylemin sabit
olduğu ifade edilmiştir.
15. Başvurucunun itirazın reddine ilişkin karara karşı yaptığı
itiraz da İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hâkimliğince 28/3/2016 tarihinde kesin
olarak reddedilmiştir.
16. Anılan karar, başvurucuya 4/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş;
başvurucu 4/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 5326 sayılı Kanun’un "İdari
para cezası" kenar başlıklı 17. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
"İdari para cezası, kanunda alt ve üst
sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idari para
cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin
kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur."
18. Aynı Kanun’un "Afiş
asma" kenar başlıklı 42. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1)
... cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait ... alanlara, rızası olmaksızın
özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ... asan kişiye, yüz Türk
Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2)
Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı
olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz...
...
(4) Bu
kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta
görevlileri karar verir.
..."
19. Yukarıda yer verilen Kanun maddesinin gerekçesi ise
şöyledir:
"Toplumun tüm bireylerinin kullanımına
tahsis edilmiş bulunan meydan ve parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki
kamuya ait duvar veya alanlara; yetkili makamlardan açık ve yazılı bir izin
alınmadıkça, bez, kağıt ve benzeri afiş veya ilân
asılması, bu madde hükmü ile kabahat olarak tanımlanmıştır. Görüntü kirliliği
oluşturan bu şeyler, özel kişilere ait alanlara da,
ilgilisinin rızası bulunmadıkça asılamaz. Doğal olarak, bu tür afiş ve ilânlar
tek nüsha olmayacağından, aynı içerikte olmak kaydıyla, sayısı ne kadar olursa
olsun, bütün afiş ve ilânlar tek fiil olarak kabul edilmektedir. Böylece,
birinci fıkra hükmünde özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Yetkili
makamdan verilen izne dayalı olarak afiş ve ilân asılması durumunda, fiil
hukuka uygun olacaktır. Ancak bunun sağlıklı kontrolü için izin yazısında afiş
ve ilânın asılacağı zaman dilimi açıkça gösterilmelidir. İzinde gösterilen
sürenin sonunda afiş ve ilânların, izin alan kişi tarafından derhal
toplatılmaması, kabahat oluşturmaktadır. İlgilisi tarafından toplanmadığı için,
bu afiş ve ilânların kamu adına toplatılması halinde, ayrıca toplatma masrafı
da tahsil edilir. Seçim döneminde afiş ve ilân asılması hususu seçim
mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hüküm bakımından kapsam dışı
bırakılmıştır."
B. Uluslararası Hukuk
20. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına ilişkin genel
ilkeler bakımından uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Anayasa Mahkemesi
Genel Kurulunun Ali Rıza Özer ve diğerleri ([GK],
B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 115-124) ve Bölüm tarafından verilen Osman Erbil (B. No: 2013/2394, 25/3/2015,
§§ 45-53) ve Rıza Gökçen Erus
ve diğerleri (B. No: 2014/17391, 19/4/2018, §§ 24-30) kararları ile
afiş asma eylemi nedeniyle sendika üyelerine idari para cezası verilmesinin
sendika hakkının ihlali olduğu yönünde karar için bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri (B. No: 2014/3793,
8/11/2017, §§ 19-23).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 7/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu; kıdem tazminatı hakkının kaldırılmasını eleştiren
ve sendikal örgütlenme çağrısı yapan içeriğe sahip afişleri asmaya çalıştığı
sırada İdare tarafından kendisine idari para cezası kesildiğini belirtmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarından örnekler
veren ve afiş asmanın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini
belirten başvurucu, üst sınıra yakın bir hadden uygulanan 5.400 TL para cezası
nedeniyle ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Başvurucu afiş astığı yerin işçiler tarafından yoğun olarak
kullanılan bir güzergâh alanı olduğunu belirtmiştir.
23. Başvurucu; Hâkimlik tarafından kusur, ekonomik durum, afişin
boyutu, asıldığı yer ve saat gibi hususlarda herhangi bir araştırma
yapılmaksızın ve itirazının hiçbir gerekçe gösterilmeksizin reddedilmesi
nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özünün hakkında
izinsiz afiş astığı gerekçesiyle 5326 sayılı Kanun'a göre işlem yapılmasına
ilişkin olduğu, afişlerin içeriğiyle ilgili herhangi bir yaptırım uygulanmadığı
ve somut olayda asılan afişin toplanma özgürlüğünün kullanımına bağlı bir unsur
olduğu dikkate alındığında başvurucunun iddialarının toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir
(aynı yönde değerlendirmeler için bkz. Halil
Devrim Ulaş ve diğerleri, B. No: 2015/12590, 6/3/2019, § 22; Zeynep Gülşah Aksoy, B. No: 2016/50678, 28/5/2019, § 25).
25. Anayasa’nın
"Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar
başlıklı 34. maddesi şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız
ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,
milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve
genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve
kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda
gösterilir."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
26.Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
27. Başvurucunun bir toplantıya çağrı içeren afişleri izinsiz astığı
gerekçesiyle idari para cezası ile cezalandırılmasının toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
28. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 34. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel
hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
...demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olamaz.”
29. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
30.5326 sayılı Kanun’un 42. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı sonucuna
varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
31. Başvurucunun idari para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin
kararın Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik
önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
(a) Demokratik
Toplumda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının Önemi
32. Anayasa Mahkemesi demokratik
toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini
daha önce pek çok kez açıklamıştır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup
bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir
araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde
kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan
yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak çoğulcu demokrasilerin
gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve
yayılmasını güvence altına almaktadır (Dilan
Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411,
30/11/2017, § 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri,
§ 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
ve diğerleri [GK], B.
No: 2014/920, 25/5/2017, § 79; Osman
Erbil, § 45).
33. Bu hak, ifade özgürlüğünün özel bir biçimidir. Anayasal
haklar içinde kendine has özerk rolünün ve özel uygulama alanının varlığına
rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aynı zamanda ifade
özgürlüğü ışığında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğünün demokratik ve
çoğulcu bir toplumdaki önemi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı için
de geçerlidir (Dilan Ögüz
Canan, § 34; Ali Rıza Özer ve
diğerleri, § 115; Osman Erbil,
§§ 31, 45; Eğitim ve Bilim Emekçileri
Sendikası ve diğerleri, § 72; Gülşah
Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 66; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247,
4/4/2018, § 52).Sonuç olarak toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her
türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır (Dilan Ögüz Canan, §
35; Ömer Faruk Akyüz, § 55).
(b) Müdahalenin
Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
34. Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa (bazı
farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında bkz. Dilan Ögüz Canan,
§ 32; sendika hakkı bağlamında
bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve
diğerleri, § 73; Tayfun Cengiz,
B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 56; Adalet
Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447,
16/10/2014, §§ 103-105; grev hakkı bağlamında bkz. Kristal-İş Sendikası [GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015, §
70) ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse
(bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında Dilan Ögüz Canan,
§§ 33, 56; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim
ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 74) demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
(c)
Barışçıl Toplantı Hakkı
35. Anayasa’nın 34. maddesi; fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade
ile barışçıl bir şekilde ortaya konabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını güvence altına almıştır. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı,
şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin
haklarının korunmasıdır. Demokratik bir toplumda, mevcut düzene itiraz eden ve
barışçıl yöntemlerle mevcut düzenin değiştirilmesi gerektiğini savunanlara dahi
toplantı özgürlüğü ve diğer yasal araçlarla bu fikirlerini ifade edebilme
imkânı sunulmalıdır (Dilan Ögüz Canan, § 37; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 117, 118; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri,
§ 80; Osman Erbil, § 47; Gülşah Öztürk ve diğerleri, §§ 67, 68; Ömer Faruk Akyüz, § 54).
(d)
Müdahalenin Gerekçesi
36. Keyfî uygulamalardan ve usulsüz sınırlandırmalardan
kaçınılması için barışçıl bir toplantıya tedbir almak veya alınan tedbirlere
aykırı davrananlara ceza vermek suretiyle yapılan müdahalenin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun olduğunun
derece mahkemelerince ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya konulması, kamu
düzeni ve başkalarının haklarının korunması ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının kullanılması arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir
(Dilan Ögüz Canan,
§ 53; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
ve diğerleri, § 83; Ömer Faruk
Akyüz, § 61).
(e)
İdarenin Para Cezasının Tayininde Takdir Yetkisi
37.Kabahat oluşturan eylemin tüm biçimlerinin her türlü
ayrıntısına kadar önceden saptanıp kanunla düzenlenmesi mümkün olmayıp
kanunlarda kabahat teşkil eden eylemin tanımlanmasıyla yetinilmiştir. Buna
karşılık uygulanacak cezanın tayini hususunda idarenin takdiri geniş
tutulmaktadır. İdareye bu şekilde takdir yetkisi tanınması, kabahat ile idari
yaptırım arasındaki adil dengenin sağlanabilmesi bakımından gereklidir. Bu
suretle idare, somut olaya en uygun düşen yaptırımı belirleyebilecektir.
İdareye takdir yetkisi tanınması, idarenin keyfî
olarak hareket edebileceği anlamına gelmez. İdareye tanınan takdir yetkisinin
somut olayın özellikleri, eylemin ağırlığı, oluşan zararın büyüklüğü gibi
durumlar gözönünde bulundurularak eşitlik, kamu
yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması ve işlenen fiil ile
tayin edilecek ceza arasında adil bir dengenin gözetilmesi zaruridir. İdare,
cezanın alt sınırının üzerine çıktığında alt sınırın üzerinde ceza tayin
etmesinin gerekçesini açıklaması veya kamu yararı ile idari yaptırımın
muhatabının özel yararı arasındaki dengeye dikkat etmesi gerekmektedir. Öte
yandan 5326 sayılı Kanun'un 17. maddesinde, idari para cezası uygulanırken
hangi ölçütlerin esas alınacağı gösterilmiştir. Söz konusu maddenin (2)
numaralı fıkrasına göre idari para cezasının kanunda alt ve üst sınırı
gösterilmek suretiyle belirlendiği durumlarda, idari para cezasının miktarı
tespit edilirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve
ekonomik durumu birlikte gözönünde bulundurulmalıdır
(AYM, E.2013/95, K.2014/176, 13/11/2014).
(2) Somut
Olayın Değerlendirilmesi
38. Somut olayda izinsiz afiş astığı gerekçesiyle başvurucuya
5.400 TL idari para cezası verilmiştir. Başvurucu tarafından icra edilen afiş
asma fiilinin İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları tarafından düzenlenen Kurultay'ın
duyurulması kapsamında gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
39. İlk olarak başvuruya konu afiş içeriklerinin suç teşkil
ettiğine ilişkin olarak kamu makamlarının herhangi bir tespiti veya iddiası
bulunmamaktadır. İleri bir tarihte yapılacak bir toplantıya çağrı içeren ve
herhangi bir suç unsuru içerdiği iddia edilmemiş olan afişlerin asılmasının bir
düşünce açıklaması mahiyetinde olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Buna
ilave olarak somut olayda afiş asma biçiminde tezahür eden fikir açıklaması,
toplantı ve gösteri düzenleme çerçevesinde icra edilmiştir.
40. İkinci olarak toplantı hakkına ilişkin Anayasa'nın 34.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlama
kavramı; ifade özgürlüğünde olduğu gibi hakkın kullanılması öncesinde,
kullanılması sırasında veya kullanıldıktan sonra yapılan muameleleri kapsar (Ali Rıza Özer, §§ 123, 137) Yapılacak bir
toplantıya yönelik hazırlık hareketleri için de başka hukuk normlarının ihlal
edilmemesi kaydıyla yukarıda anılan ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeye
ilişkin ilkeler uygulanmalıdır (Halil Devrim
Ulaş ve diğerleri, § 36; Halkevleri
Derneği, B. No: 2015/9174, 7/3/2019, § 41; toplantı çağrısı
içermeyen afişlerin izinsiz asılmasına ilişkin ifade özgürlüğü çerçevesinde
incelenen bir başvuru için bkz. Ahmet Özdem,
B. No: 2016/13541, 28/5/2019, § 20; afiş asılmasıyla ifade özgürlüğü veya
toplantı ve gösteri düzenleme hakkının ilişkilendirilemediği ve dolayısıyla söz
konusu hakların ihlal edildiğinin temellendirilemediği yönünde bkz. Neslihan Albayrak, B. No: 2015/19611,
13/9/2018).
41. Anayasa Mahkemesi toplanma özgürlüğünün kullanımından
kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde
yetkili makamların bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabileceğini daha
önce ifade etmiştir (Dilan Ögüz Canan, § 40; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 81).
Bununla birlikte alınan tedbirlerin veya öngörülen cezaların barışçıl toplantı
hakkına dolaylı olarak usulsüz sınırlamalara dönüşmesine müsaade edilemez.
Güvence altına alınan toplantı hakkını kullanırken kamu otoritelerinin keyfî
müdahalelerine karşı da bireyin korunması gerekir (Dilan Ögüz Canan, § 42; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri,
§ 82; Gülşah Öztürk ve diğerleri,
§ 76). Barışçıl amaçlarla bir araya gelmek amacıyla hazırlık yapan kişilerin
kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan davranışlarına devletin sabır ve
hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir (toplantı hakkını kullanan
kişilerin davranışlarına hoşgörü gösterilmesi gerektiğine ilişkin bkz. Dilan Ögüz Canan,
§ 36; Osman Erbil, § 54).
42. Bu kapsamda toplantıya ilişkin duyuruların yapılmasına
yönelik müdahalelerin zorunlu bir sosyal ihtiyaçtan kaynaklandığı ve orantılı
olduğunun kamu otoritelerince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya
konulamadığı sürece toplantı ve gösteri düzenleme hakkının ihlaline yol
açabilecektir. Anayasa Mahkemesi somut olayda afişlerin izinsiz olarak asılması
nedeniyle idari para cezası verilmesinin başvurucunun toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına etkisini dikkate alacaktır. Bu kapsamda uygulanan yaptırımın
mahiyeti ve ağırlığı, cezaların hakkın kullanımını imkânsız kılıp kılmadığı
veya ne derecede zorlaştırdığı ile kamu otoritelerinin keyfî davranıp
davranmadığı hususları derece mahkemelerinin kararlarının gerekçesiyle birlikte
değerlendirilecektir (benzer değerlendirmeler için bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri, § 54; Halil Devrim Ulaş ve diğerleri, § 41).
43. Kanun koyucu 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinde kamuya ait alanlarda
afiş asılmasını yetkili makamın, özel alanlarda ise malikinin iznine bağlı
kılmış ve izin koşulu yerine getirilmeden afiş asılmasını idari para cezası
yaptırımına tabi tutmuştur. Anılan Kanun'un gerekçesi, kamuya ait alanlarda
afiş asmanın yetkili makamın iznine tabi kılınmasının görüntü kirliliğinin
engellenmesi amacına dayandırılmıştır (bkz.§ 20). Kamuya ait yerlere ve
duvarlara afiş yapıştırılması ile ortaya çıkan görüntü kirliliğinin önlenmesi
gayesiyle kamuya ait alanlarda afiş asmanın izne bağlanmasının gerekli bir
tedbir olmadığı söylenemez. Söz konusu izin afişlerin ancak kamuya zarar
vermeksizin önceden belirlenen yerlere ve belirli usullerle asılması amacını
taşımaktadır. Bu konuda kanun koyucunun takdir yetkisini haiz olduğunun kabulü gerekir.
Bu nedenle başvuruculardan bu koşulun yerine getirilmesinin beklenmesi makul
karşılanmalıdır (Abdulvahap Can ve diğerleri, § 54; Halil Devrim Ulaş ve diğerleri, § 42).
Dolayısıyla sırf afiş asmanın izin şartına bağlanmış olması nedeniyle
başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği
düşünülemez (Neslihan Albayrak, §
21).
44. Somut olayda ileride yapılacak bir toplantının hazırlık
hareketlerine yönelik müdahalenin toplantının yapılması üzerindeki etkisi
incelendiğinde öncelikle belirtilmelidir ki kamusal mekânlara afiş asmak bir
toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasının ve duyurulmasının zorunlu koşulu
değildir. Bireylerin 5326 sayılı Kanun hükümlerini ihlal etmeksizin de bu
haklarını kullanabilecekleri açıktır. Üstelik başvurucu, toplantının ilanının
tümüyle engellendiğini de iddia etmediği gibi afişlerle çağrı yapılan Kurultay
belirtilen tarih ve saatte yapılmıştır (bkz. § 12). Bununla birlikte bir temel
hakkın kullanımı söz konusu olduğunda tek başına izin koşulunun ihlal edilmiş
olması, yaptırım uygulanmasının haklılaştırılması
bakımından yeterli görülmeyebilir (Zeynep
Gülşah Aksoy, § 45).
45. Bunun yeterli görülebilmesi ve görüntü kirliğinin önlenmesi
amacına taşıyan idari para cezası yaptırımının uygulanabilmesi için iki
husustan birinin alternatifli olarak idare ve yargı mercilerince -temel hak
kullanımı söz konusu olduğundan- ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya konulması
zaruridir. Birincisi bu yaptırımın uygulanmasının eylemin temel hak kullanımına
ilişkin olmasına rağmen zorunlu olduğunun, başvurucunun yaptırım uygulanmadan
önce uyarılmasına rağmen çevreyi kirletme konusunda ısrarcı davrandığının ve bu
davranışlarının temel hak kullanımının ötesine geçtiğinin tespit edilmesi
gerekir. İkincisi ise izinsiz afiş asılması nedeniyle kamu düzeninin bozulup
bozulmadığı veya bozulma tehlikesinin bulunup bulunmadığı ya da böyle bir
tehlikenin ortaya çıkıp çıkmadığının ortaya konulması elzemdir(benzer
yöndeki değerlendirmeler için bkz. Eğitim ve
Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, §§ 88, 89; Abdulvahap Can ve diğerleri, § 55). İnceleme konusu
olayda yukarıda belirtilen alternatiflerden hiçbirine ilişkin tespit ya da
değerlendirmelerin idarenin tutanaklarında veya mahkeme kararlarında yer
almadığı görülmektedir. Dolayısıyla somut olayın koşullarında barışçıl bir
toplantının duyurusunu içeren afişin asılması nedeniyle başvurucunun idari para
cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı
ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya konulamamıştır (trafik idari para cezası
kesmek suretiyle müdahalenin gerekli olmadığı yönündeki ihlal kararı için bkz. Rıza Gökçen Erus ve
diğerleri, §§ 70-80).
46. Orantılılık yönünden yapılan incelemede 2016 yılında 5326
sayılı Kanun'un 42. maddesinde düzenlenen idari para cezasının alt sınırının
219 TL ve üst sınırının ise 6.732 TL olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu alt
ve üst sınırlar başvurucunun işsiz olması, o tarihteki asgari ücret tutarı (net
ele geçen ücret 1.300,99 TL) ve somut olayın özellikleri gözetildiğinde İdarece
para cezasının alt sınırından uzaklaşma gerekçesinin de ortaya konulmaması
karşısında başvurucuya verilen 5.400 TL tutarındaki idari para cezasının
ulaşılmak istenen meşru amaçlarla orantılı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca idari para cezasının tutarı, başvurucu tarafından ileride toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında caydırıcı bir etki
doğurabilecektir. Dolayısıyla idari para cezası verilmesi şeklinde toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği
kanaatine ulaşılmıştır.
47. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 34.
maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının
ihlal edildiği sonucuna varılmıştır
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
48. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
49. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin uygulanmasına ilişkin
kabul edilen ilkeler için bkz. Mehmet Doğan
([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60) kararı.
50. Başvurucu, ihlal tespiti ile yargılamanın yenilenmesi ve
30.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
51. Anayasa Mahkemesi başvurucunun idari para cezası ile
cezalandırılmasının orantılı olmadığı değerlendirmesinde bulunarak toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı
anlaşılmaktadır.
52. Bu durumda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden
yargılama ise usul hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel
başvuruya özgü bir düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2)
numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama sürecinde mahkemelerce yapılması
gereken iş, öncelikle hak ihlaline yol açan mahkeme kararının ortadan
kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri
gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden
ibarettir.Bu sebeple kararın
bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
53. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali
nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesinin yeterli giderim
sağladığı değerlendirildiğinden tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliğine (D. İş. 2016/1404)
GÖNDERİLMESİNE,
D. Tazminat talebinin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.