TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TAŞİMPEKS GRANİT VE MERMER SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9000)
|
|
Karar Tarihi: 20/3/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Taşimpeks Granit ve Mermer San. ve Tic.
Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Oya KOMUT YÜCEL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; Türk kamu düzenine aykırı olan yabancı mahkeme
kararının tanıma ve tenfizine karar verilmesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu şirket İzmir'in Bergama ilçesinde 1991 yılında iki
ortaklı olarak kurulmuş mermer, granit üretimi ve ticareti ile uğraşan bir
şirkettir.
8. Şirketin hâkim ortağı olan yabancı uyruklu H.W. hisselerini
29/3/2000 tarihinde yine yabancı uyruklu W.F. ve M.M. isimli şahıslara satmış,
bu satış bedelinden kaynaklanan haklarını ise eşi U.W.ye devretmiştir.
9. H.W.nin eşi U.W., Taşimpeks Granit ve Mermer Sanayi Limited Şirketi (Şirket)
ile aralarında ödünç sözleşmesi akdettiklerini iddia ederek Şirket aleyhine
İsviçre Kreuzlingen Bölge Mahkemesine alacak davası
açmıştır.
10. Kreuzlingen Bölge Mahkemesi
7-8/2/2011 tarihli kararıyla davayı kabul etmiştir.
11. Başvurucu Şirketin temyizi üzerine Kanton Thurgau Yüksek Mahkemesi 1/12/2011 tarihli kararıyla
başvurucunun temyiz talebini reddetmiştir.
12. Başvurucu bu kararı da temyiz etmiş, İsviçre Federal
Mahkemesinin 28/6/2012 tarihli kararıyla talep reddedilmiştir.
13. U.W., Kreuzlingen Bölge
Mahkemesinin 6/7/2012 tarihinde kesinleşen kararının tanıma ve tenfizine karar verilmesi istemiyle Dikili Asliye Hukuk
Mahkemesine (Mahkeme) dava açmıştır.
14. Mahkeme 1/11/2013 tarihli kararında; İsviçre Kanton Thurgau Yüksek Mahkemesi kararının 6/7/2012 tarihinde
kesinleştiğini, kararın yetkili merci tarafından alınan apostille
tasdikinin aslı ile Almanca çevirinin aslına uygunluğuna dair onaylı
çevirisinin dosyaya ibraz edildiğini, anılan ilamın 27/11/2007 tarihli ve 5718
sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 54. ve 58.
maddelerine aykırı olmadığını, kararı veren ülke ile fiilî karşılılık
bulunduğunu, yargılama giderlerine ilişkin yabancı mahkeme kararının esasının
incelenemeyeceğini, adil yargılama ilkelerinin ihlal edilmesi, savunma
imkânının verilmemesinin, bizatihi Türk kamu düzenine aykırılık teşkil edecek
bir durumun bulunmadığını, yabancı devlet usul ve ispat kuralları ile Türk
Hukuk usul ve ispat kurallarının birebir aynı veya benzer olmamasının kamu
düzenine aykırılık teşkil ettiği anlamına gelmeyeceğini belirterek İsviçre
Kanton Thurgau Yüksek Mahkemesinin 1/12/2011 tarihli
ZBR 2011.32 sayılı ve 6/7/2012 kesinleşme tarihli kararının 5718 sayılı
Kanun'un 50. ve 58. maddeleri uyarınca tanınmasına ve tenfizine
karar vermiştir.
15. Temyiz üzerine karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin
19/2/2015 tarihli kararı onamıştır.
16. Karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 3/3/2016 tarihli kararı
ile reddedilmiştir.
17. Ret kararı 4/4/2016 tarihinde başvurucu Şirkete tebliğ
edilmiş 4/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Kanun Hükümleri
18. 5718 sayılı Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Yabancı mahkemelerden hukuk
davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş
bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi
tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.
..."
19. 5718 sayılı Kanun'un 50. maddesi şöyledir:
"(1) Yetkili mahkeme tenfiz
kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği
devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk
mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün
kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır
yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi
şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı
hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı
bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz
istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış
veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde
gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan
birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk
mahkemesine itiraz etmemiş olması.''
B. Yargıtay Kararları
20. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 4/3/2015 tarihli ve
E.2013/18-1628, K.2015/894 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
''...
5718 sayılı Kanun (MÖHUK) nun 54/c maddesinde, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı
olmaması hali, tenfiz şartları içinde sayılmıştır.
Buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun
hangi ölçütlere göre uygulandığı değil, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de
icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk Kamu düzenini ihlal edip
etmeyeceğinin araştırılması gerekir.
10.02.2012 tarih ve 2010/1 Esas 2012/1 Karar
sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, esasa uygulanan hukukun
Türk Hukukundan farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı
olması gibi nedenlerle yabancı mahkeme kararının tenfizi
reddedilemez.
..."
21. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 10/2/2012
tarihli ve E.2010/1, K.2012/1 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
''...
Kısaca, ilke olarak her mahkeme kendi milli
usul hükümlerini uygular, bu sebeple yabancı mahkemenin tatbik ettiği usulün
Türk hukukundan farklı olması kamu düzeninin müdahalesi için gerekçe değildir.
Aynı ilke yabancı mahkeme kararında uygulanan ispat hukukuna ait kurallar
bakımından da geçerlidir. Münhasıran hukuki dinlenilme hakkı verilmeden
oluşturulan ve kesinleşen gerekçesiz bir yabancı mahkeme kararının sırf bu
sebeple Türk kamu düzenine aykırı bulunduğunu belirtmek suretiyle tenfiz talebinin reddi lex fori prensibine de aykırı düşecektir.
...''
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 20/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu Şirket; Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyadaki
belgeleri yanlış değerlendirdiğini, İsviçre Yüksek Mahkemesinin kararının Türk
kamu düzenine aykırı olduğunu, bu kararın savunma ve ispat hakkı ile hukuki
dinlenilme haklarının ihlal edilmesi suretiyle verildiğini, bu açıdan tanıma ve
tenfiz kararının hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme ve Yargıtayın bu yöndeki itirazlarını da dikkate almadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Başvurucu Şirketin iddialarının esas itibarıyla derece
mahkemelerince verilen kararlarda isabet bulunmadığına, dolayısıyla kararın
sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Şöyle ki başvurucu Şirket, başvuru
konusu dava sürecinde her türlü itiraz ve beyanlarını dile getirmiş,
delillerini sunmuştur. Mahkeme; tanıma ve tenfizi
istenilen yabancı mahkemenin uyguladığı usul ve ispat kurallarının farklı
olmasının Türk kamu düzenine aykırılık sonucunu doğurmayacağını, bu kapsamda
yabancı mahkeme kararının içeriği ve sonuçları itibarıyla Türk kamu düzenine
aykırı olmadığını, tanıma ve tenfiz koşulları için
Kanun'da öngörülen koşulların gerçekleştiğini belirterek kabul kararı
vermiştir.
26. Mahkemece deliller çerçevesinde değerlendirme yapılmak
suretiyle hangi delillere üstünlük tanındığı açıklanarak sonuca ulaşılmış, bu
yönüyle başvuru konusu davada maddi olay ve olguların kanıtlanması, hukuk
kurallarının yorumlanması ve uygulanması bakımından bariz takdir hatası veya
açık bir keyfîlik oluşturan bir durum tespit
edilmemiştir.
27. Başvurucu Şirket tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığından başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/3/2019 tarihinde karar verildi.