TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş. BAŞVURUSU (7)
|
(Başvuru Numarası: 2016/931)
|
|
Karar Tarihi: 6/2/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M.Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucular
|
:
|
Türkiye İş
Bankası A.Ş.
|
|
|
(bkz. ekli tablonun A sütunu)
|
Vekilleri
|
:
|
Bkz. ekli
tablonun (H) sütunu
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucular tarafından çalışanları adına Türkiye İş
Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfına
(Vakıf) yapılan katkı payı ödemelerinin ücret olarak değerlendirilmesi sonucu
gelir vergisi ve damga vergisi tarh edilerek vergi ziyaı
cezaları kesilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
3. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tablonun A sütununda
numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı satırında
yer alan 2016/931 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve
incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu
alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenilmeden
incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Vergi İdaresince Türkiye İş Bankası A.Ş. (Banka) nezdinde
2007-2011 yılları arasındaki dönem için yapılan vergi incelemesi sonucunda
23/11/2012 ve 1/4/2013 tarihli vergi inceleme raporları düzenlenmiştir.
9. Bu raporlarda özetle;
i.Vakfın personele ek haklar sağladığı, bu
sebeple özel sigorta fonksiyonu gördüğü, Vakfın ana finansman kaynağının ise
çalışanlardan ve Bankadan sağlanan katkı payları olduğu vurgulanmıştır.
ii. Vakıf tarafından çalışanlara sağlanan menfaatlerin bir
kısmının Banka tarafından finanse edildiği, bu yönüyle Bankaca ödenen katkı
paylarının işçilere sağlanan menfaatlere ilişkin işveren payı olarak
algılanması gerektiği ifade edilmiştir.
iii. Bunun yanında Banka katkı payının hesabında çalışanların
emekliliğe esas maaş ve ikramiye paylarının dikkate alındığı, bundaki amacın
ise her bir çalışanın elde edeceği menfaatin net tutarının belirlenmesi olduğu
belirtilmiştir. Rapora göre Banka katkı payı ödemelerinden esas yararlananlar
çalışanlar olup Vakıf ise sadece buna aracılık etmektedir.
iv.Sonuç olarak Bankanın muhtelif şubeleri
tarafından çalışanları adına yapılan ödemelerin ücret mahiyetinde olduğu, bu
ödemelerin ise 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 63.
maddesinde yazılı şartları taşımaması nedeniyle ücret matrahından indirilemeyeceği
kanaatine varılmıştır.
10. Vergi İdaresince raporlardaki tespitler doğrultusunda, bu
ödemeler üzerinden gelir vergisi kesilerek beyan edilip ödenmediği gerekçesiyle
vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatları
yapılmıştır. Ayrıca bu katılım payları ödemelere ilişkin belgelerde
gösterilmediğinden damga vergisi matrahının eksik hesaplandığı gerekçesiyle de
cezalı damga vergisi tarh edilmiştir.
11. Başvurucular tarafından vergilendirme dönemleri ekli
tablonun (F) sütununda gösterilen bu tarhiyatlara karşı vakıflara ödenen katkı
paylarının ücret sayılamayacağı iddiasıyla ekli tablonun (E) sütununda
gösterilen vergi mahkemelerinde dava açılmıştır.
12. Yapılan yargılamalar sonunda davalar reddedilerek
kesinleşmiş ve yargılamaları sona erdiren nihai kararlar ekli tablonun (B)
sütununda belirtilen tarihlerde başvuruculara tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucular, ekli tablonun (C) sütununda gösterilen
tarihlerde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. İlgili hukuk için bkz. Türkiye
İş Bankası A.Ş. (GK), B. No: 2014/6192, 12/11/2014, §§ 13-28; Türkiye İş Bankası A.Ş. (2), B. No:
2014/6193, 15/10/2015, §§ 13-28.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 6/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
16. Başvurucular, çalışanları adına Vakfa yapılan katkı payı
ödemelerinin vergiye tabi ücret niteliği taşıdığı gerekçesiyle öngörülebilir ve
belirli olmayacak bir biçimde cezalı vergi tarh ve tahakkuk ettirilmesinden
yakınmaktadır. Başvurucular, bu gerekçeyle mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
17. Başvuru konusu ile ilgili ilkeler daha önce Anayasa
Mahkemesi tarafından 12/11/2014 tarihli kararda ortaya konulmuştur (Türkiye İş Bankası A.Ş., §§ 34-61). Buna
göre her ne kadar başvurucular adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerse de başvurucuların bütün şikâyetleri ilgili olduğu mülkiyet
hakkı kapsamında incelenmiştir.
18. Buna göre Anayasa Mahkemesince Vakfa ödenen katkı paylarının
ücret olarak kabul edilip edilemeyeceği hususunun kural olarak kamu
makamlarının takdirinde olduğu belirtilmiş, ancak Vakfın kurulmuş olduğu
tarihten vergi incelemesinin yapıldığı 2012 yılına kadar Banka tarafından Vakfa
ödenen katkı paylarının vergilendirilmediğine vurgu yapılmıştır. Anayasa
Mahkemesi başvuruya konu edilen vergilendirme dönemleri itibarıyla başvuruculardan
bu ödemelerin vergiye tabi olacağını öngörmelerini beklemenin mümkün
bulunmadığını kabul etmiştir (Türkiye İş
Bankası A.Ş., §§ 58-60). Sonuç olarak Vakfa ödenen katkı paylarının
ücret sayılarak vergilendirilmesine ilişkin işlemlerin vergilendirme dönemi
itibarıyla öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından
Vakfa yapılan katkı payı ödemeleri üzerinden vergi tahsil edilmesi nedeniyle
başvurucuların Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
haklarının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Vergi asılları bakımından
varılan sonuç dolayısıyla vergi cezaları bakımından ayrıca değerlendirme
yapılmasına ise gerek görülmemiştir (Türkiye İş Bankası A.Ş., § 61).
19. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ayrılmayı
gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşıldığından başvuruya konu vergileme
dönemleri itibarıyla başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin
öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 35.
maddesinde güvence altına alınan mülkiyet haklarının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir...
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
22. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin
ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından
söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani
ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle
devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin ve bunların
yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve
manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer
tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet
Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, § 55).
23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna
göre ihlal; idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama
işlemlerinden kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim
yolunun belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır (Mehmet Doğan, § 57).
24. İhlalin idari eylem ve işlemden kaynaklandığı durumlarda
6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa
Mahkemesi her somut olayın koşullarını dikkate alarak yapılması gerekenlere
hükmeder. İdari eylem ve işleme karşı başvurulacak kanun yolları varsa ve bu
yollar tüketildikten sonra yapılan bireysel başvurunun incelenmesi sonucu ihlal
tespiti yapılmışsa yeniden yargılama yoluyla ilgili mahkemenin tespit edilen
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırma imkânının bulunduğu durumlarda kararın
bir örneğinin ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilebilir (Derya Alpdoğan ve diğerleri,
B. No: 2015/6845, 31/10/2018, § 62).
25. Buna göre; Anayasa Mahkemesince ihlalin tespit edildiği
hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir ise derece
mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine
bırakılmıştır. Derece mahkemeleri ise Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri
yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan,
§ 59).
26. Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle yapması gereken
şey, bir temel hak veya özgürlüğü ihlal ettiği veya idari makamlar tarafından
bir temel hak veya özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali
gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldırmaktır. Derece mahkemesi,
kararın kaldırılmasından sonraki aşamada ise Anayasa Mahkemesi kararında tespit
edilen ihlalin sonuçlarını gidermek için gereken işlemleri yapmak durumundadır
(Mehmet Doğan, § 60).
27.Başvurucular, yeniden yargılamaya karar verilmesi ve maddi
tazminat talebinde bulunmuşlardır.
28. Başvuruda vergilendirme ile ilgili idari işlemlerden dolayı
mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. İdare tarafından yol
açılan ihlale yönelik olarak etkili bir hukuk yolunun mevcut olduğu, ancak
başvurucuların açtığı davalar reddedildiğinden ihlalin sonuçlarının
giderilmemiş olduğu görülmektedir.
29. Bu durumda somut başvuru bakımından ihlalin idari işlemden
kaynaklandığı tespit edilmekle birlikte yeniden yargılama yoluyla derece
mahkemelerinin mülkiyet hakkının ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırma
imkânının bulunduğu anlaşılmakla yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ekli
tablonun (E) sütununda belirtilen mahkemelere gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
30. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili yargı
merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlal iddiası açısından yeterli bir
giderim oluşturduğu anlaşıldığından başvurucuların tazminat taleplerinin
reddine karar verilmesi gerekir.
31. Avukat Yasin Onay tarafından temsil edilen başvuruculara
2.475 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine, Avukat Mehmet Kırboğa tarafından temsil edilen başvurucuya 2.475 TL
vekâlet ücretinin ödenmesine, Avukat Bahar Kosovalı Ünal tarafından temsil edilen
başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine, Hacı Tolga
Sarıbaş tarafından temsil edilen başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin
müştereken ödenmesine, Avukat Mesut Mutlu tarafından temsil edilen
başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine, Avukat Zerrin
Deniz Köktürksuvarlı tarafından temsil edilen
başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine, Avukat Medar
Acar tarafından temsil edilen başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin
müştereken ödenmesine, Avukat Barış Cantosun
tarafından temsil edilen başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin müştereken
ödenmesine, Avukat Levent Geyhan tarafından temsil
edilen başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
32. Diğer taraftan dosyadaki belgelerden tespit edilen ekli
tablonun (I) sütununda belirtilen harç bedellerinin her bir başvurucuya ayrı
ayrı ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların kamuya açık belgelerde kimliklerinin gizli
tutulması taleplerinin REDDİNE,
B. Başvurucuların mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki
iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli
tablonun (E) sütununda yer alan mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
E. Avukat Yasin Onay tarafından temsil edilen başvuruculara
2.475 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, Avukat Mehmet Kırboğa tarafından temsil edilen başvurucuya 2.475 TL
vekâlet ücretinin ÖDENMESİNE, Avukat Bahar Kosovalı Ünal tarafından temsil edilen
başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, Hacı Tolga
Sarıbaş tarafından temsil edilen başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, Avukat Mesut Mutlu tarafından temsil edilen
başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, Avukat Zerrin
Deniz Köktürksuvarlı tarafından temsil edilen
başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, Avukat Medar
Acar tarafından temsil edilen başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, Avukat Levent Geyhan
tarafından temsil edilen başvuruculara 2.475 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
F. Ekli tablonun (I) sütununda belirtilen harç bedellerinin her
bir başvurucuya ayrı ayrı ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine
ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına;
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.