TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NİHAT EVREN TOPRAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9326)
|
|
Karar Tarihi: 24/10/2019
|
R.G. Tarih ve Sayı: 12/12/2019-30976
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
SEVTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Nihat Evren
TOPRAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Can
DÖVERKAYA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, dayanağı yeterince açıklanmadığından aksinin
ispatına imkân tanınmayan istihbarat kaynaklı bilgiler gerekçe gösterilerek
Astsubay Sözleşmesi'nin yenilenmemesi nedeniyle silahların eşitliği ve
çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık cevabında, başvuruya ilişkin olarak görüş
bildirilmesine gerek görülmediği belirtilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu 30/8/2005 tarihinde yürürlüğe giren dokuz yıllık
sözleşmeyi imzalayıp Hava Kuvvetleri Komutanlığında sözleşmeli astsubay olarak
göreve başlamıştır.
9. Başvurucu, sözleşme süresinin bitmesine yakın sözleşme
yenileme talebinde bulunmuş ise de 29/8/2014
tarihli işlemle personel kadrolarında planlama yapıldığı gerekçesiyle
sözleşmesinin yenilenmemesine karar verildiğini ve bu durumdan aynı tarihte
haberdar edildiğini belirtmiştir.
10. Başvurucu, sözleşmenin yenilenmemesi işleminin iptali
istemiyle Millî Savunma Bakanlığı aleyhine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde
(AYİM) 28/10/2014 tarihinde dava
açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde, idari işlemin sebebinin açıkça
gösterilmemesi ve öncesinde bir tebligat yapılmadan 29/8/2014 tarihinde
ilişiğinin kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca
yargılama sürecinde bir sebep gösterilmesi hâlinde dahi sözleşmenin
yenilenmesinde ilgili mevzuat gereği dikkate alınacak personel nitelik belgesi,
sicili, takdir/ceza durumu, amir kanaatleri ve almış olduğu eğitimler gibi
mesleki durumuna ilişkin hususlarda herhangi bir olumsuzluk bulunmadığını
-aksine birçok takdir ve başarı belgelerinin bulunduğunu- vurgulayarak işlemin geçerli
bir gerekçesinin olmadığını ileri sürmüştür.
11. Yargılama sırasında, davalı idare tarafından sözleşme
yenilememe işlemine dayanak olduğu savunulan gizli ibareli belgeler
sunulmuştur. İdare tarafından başvurucunun istihbarata
karşı koyma (İKK) hassasiyeti yaratan kayıtlar (belgeler) nedeniyle
sözleşmesinin yenilenmediği açıklanmıştır.
12. AYİM Birinci Dairesinin (Daire) 4/11/2015 tarihli kararı ile
dava reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, sözleşmesi yenilenecek toplam yirmi
bir personel arasındaki sicil sıralamasında başvurucunun on birinci sırada
bulunduğu, bu sıralamada kendisinden sonra gelen yedi personelin
sözleşmelerinin yenilendiği ve İKK kayıtlarının bulunmadığı tespiti
yapılmıştır. Ancak başvurucunun askerî hizmete özgü Hava Kuvvetleri Bilgi
Sistemi (HvBS) adı verilen kurumsal internet ağında
kendi hesabından -olağan sosyal ilişkiler kurmak dışında- malzeme (votka ve yağ
gibi) satışı yaptığı kabul edilmiştir. Diğer yandan kamuoyunda saadet zinciri olarak tabir edilen türde
bir finansal organizasyona maddi kazanç gayesiyle dâhil olduğu ve kimliği
açıklanmayan bir astsubayın belirlediği listelerde başvurucunun söz konusu
organizasyonda üye olarak isminin bulunduğu hatta birkaç personeli üye yaptığı
kaydı düşüldüğünden İKK hassasiyeti taşıdığının kabulü ile idarenin sözleşmenin
yenilenmemesine karar vermesindeki takdir yetkisinin hukuka aykırı
kullanılmadığı ifade edilmiştir.
13. Başvurucunun karar düzeltme istemi, Dairenin 29/3/2016
tarihli kararı ile reddedilmiştir.
14. Nihai karar 18/4/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 12/5/2016 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Bireysel başvurunun incelenme sürecinde 21/1/2017 tarihli ve
6771 sayılı Kanun ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin birinci fıkrasının
(E) bendiyle AYİM kaldırılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 13/6/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun’un “Tanımlar” kenar başlıklı 3. maddesinin
ilgili kısımları şöyledir:
"Bu Kanun’da geçen
...
B) Sözleşme : Türk Silâhlı Kuvvetleri birlik, karargâh, kurum ve kuruluşları
ile sözleşmeli subay ve astsubay adaylarından askerî eğitimi başarıyla
tamamlayanlar arasında yapılan ve üç yıldan az, dokuz yıldan fazla olmamak
üzere hizmet yükümlülüğü getiren, örneğine göre hazırlanmış olan yazılı bir
belgeyi,
...
F) Sözleşmeli astsubay :
Bu Kanunda öngörülen esaslara göre, kendileri ile sözleşme yapılarak astsubay nasbedilen; astsubay çavuş, astsubay kıdemli çavuş,
astsubay üstçavuş ve astsubay kıdemli üstçavuş rütbelerini haiz astsubayları,
…
ifade eder."
18. 4678 sayılı Kanun’un “Sözleşme
süreleri” kenar başlıklı 10. maddesi şöyledir:
"Sözleşmeli astsubay
adayları, ön sözleşme yapılarak askerî eğitime alınırlar. Bu eğitimi başarı ile
tamamlayanlardan yönetmelikte belirtilen şartları taşıyanlarla sözleşme yapılır
ve bu kişiler astsubay çavuş rütbesine nasbedilirler.
Sözleşme süreleri; üç yıldan az ve dokuz yıldan fazla olmamak şartıyla, hizmet
gerekleri ve yetiştirme maliyetlerine bağlı olarak kuvvet, sınıf ve branşlara
göre yönetmelikte belirlenir. Yönetmelikte belirlenen şartları taşıyanların
talepleri halinde sözleşmeleri yenilenebilir. Ancak sözleşmeli astsubaylardan
rütbe yaş haddini dolduranlar hakkında 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun
hükümleri uygulanır.
Sözleşme süreleri; sıkıyönetim, seferberlik,
savaş veya silahlı çatışmayı gerektirecek hal ile savaş hallerinde Kuvvet
Komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve Sahil Güvenlik Komutanının göstereceği
lüzum üzerine, durumun devamı müddetince Genelkurmay Başkanının onayı ile
talebe bakılmaksızın uzatılabilir.
Sözleşme işlemleri, Kuvvet Komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılır."
19. 4678 sayılı Kanun’un “Yönetmelik”
kenar başlıklı 25. maddesi şöyledir:
"Sözleşmeli subay ve
astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylarda aranacak nitelikler,
sağlık koşulları, alınacakları sınıf ve branşlar, duyuru, müracaat şekli ve
zamanı, müracaatların kabul edilmesi, sözleşmenin yapılması, sözleşme süreleri,
sözleşmenin feshedilmesi, görevde başarısız olma ve kendilerinden istifade
edilmeme halleri ve bunlara yapılacak işlemler, sözleşmenin uzatılmasında
uygulanacak esaslar, sınav, öğretim ve eğitimin esas, şekil ve süreleri, kıt’a, karargâh, kurum ve idarî işlerde
görevlendirilmeleri, izin, ayırma, atamalar, yer değiştirmeler, astlık-üstlük
münasebetleri, sicil işlemlerine ilişkin usul ve esaslar, muvazzaf subay veya
astsubay statüsüne geçirilecekler için uygulanacak usul ve esaslar, sözleşme
yapmaya yetkili makamlar, meslek içi eğitim ve ihtisas kurslarının süresi ve
şekli, giyim, kuşam ve istihkaklarının verilme usulü, sağlık işlemleri, Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin kendilerine
yapılan eğitim, öğrenim ve yetiştirme masraflarının geri ödeme esasları ile
diğer hususlar, bu Kanunun yürürlüğe girmesini takip eden altı ay içerisinde
Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca müştereken çıkarılacak bir
yönetmelikte gösterilir."
20. 27/4/2002 tarihli ve 24738 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan Sözleşmeli Subay ve Astsubay Yönetmeliği’nin "Sözleşmenin yenilenmesi ve uzatılması" kenar
başlıklı 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Sözleşmenin yenilenmesi
ve uzatılması aşağıda belirtilen esas ve usullere göre yapılır.
A) Sözleşmeli subay ve astsubaylardan,
sözleşmesini yenilemek isteyenler sözleşme süresinin sona erme tarihinden 6 ay
önceden başlamak suretiyle dilekçe ile ilk amirine müracaat eder. Bu
dilekçeler, EK-C'de belirtilen nitelik belgesi ile beraber silsileler yolu ile
Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığına gönderilir. (Ek cümle:RG-19/6/2013-28682)
Sözleşmesi yenilenecek personel; Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde kurulacak komisyonlar
tarafından personelin nitelik belgesi, sicili, takdir/ceza durumu, amir
kanaatleri, almış olduğu eğitimler gibi hususlar çerçevesinde mesleki
safahatları dikkate alınarak ilgili komutanlık personel ihtiyaçları
doğrultusunda belirlenir. (Ek cümle:RG-19/6/2013-28682)
Değerlendirme komisyonunun kimlerden oluşacağı, görev, yetki ve sorumlulukları
Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığınca çıkarılacak yönergeler ile tespit edilir. Sözleşmenin yenilenip
yenilenmemesi konusundaki nihai karar Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından verilir. Uygun
görülenlerin sözleşmesinin yenileneceği, sözleşmenin bitiminden önce
bildirilir. Sözleşme, ilgili sözleşmeli subay veya astsubayın talebinin İdarece
kabul edildiğinin bildirilmesi ile yenilenir.
..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 24/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu 30/8/2005 tarihinde yürürlüğe giren dokuz yıllık
sözleşme süresinin bitimine kadar istihdam edildiğini bildirmiştir. Sözleşme
yenilememe işleminin sebebi açıkça gösterilmeden ilişiğinin kesildiğini,
yargılama sırasında ise davalı idare tarafından HvBS
adı verilen kurumsal internet sistemini amacı dışında kullanmasının işleme
dayanak olduğunun açıklandığını ancak personel tarafından serbestçe ve şifresiz
olarak kullanılan bu sistemin personelin birbiriyle alışverişi amacıyla idare
tarafından bizzat tesis edildiğini, söz konusu sistemi amacı dışında kullanmadığını
belirtmiştir. Bu sistemde personel tarafından birçok malzeme alışverişi
yapıldığını, ailesine ait zeytinliklerden kendi payına düşen ihtiyaç fazlası
zeytinyağını kâr amacı gütmeden alışverişe konu yaptığını ancak hakkındaki
diğer isnatlar doğru olmadığı gibi idarenin sunduğu belgeler hakkında yeterince
bilgilendirilmediğini, dolayısıyla kendisine etkili şekilde savunma hakkı
verilmediğini ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev
yaptığı süre içinde bu internet sistemini amacı dışında kullanması nedeniyle
hakkında hiçbir soruşturma açılmadığını, uyarı dahi yapılmadığını, emrinde
görevlendirildiği komuta kademesince hiçbir disiplin cezasına tabi tutulmadığı
gibi ödül ve takdir belgelerinin bulunduğunu (2012 yılı üstün hizmet ödülü ve
yirmi üç adet takdir belgesi), kendisinden daha düşük sicile sahip olanların
sözleşmelerinin yenilendiğinin yargı kararlarına da yansıdığını vurgulayarak
idarenin takdir yetkisini makul bir gerekçe sunmadan açıkça ölçüsüz
kullandığını iddia etmiştir.
23. Diğer yandan başvurucu; işleme dayanak olduğu savunulan "gizli" ibareli İKK hassasiyeti
taşıyan belgelerden de yeterince bilgi sahibi olamadan ve etkili bir şekilde
itiraz fırsatı sağlanmadan
karar verildiğini, ayrıca kimliği açıklanmayan bir astsubay
tarafından hazırlanan bu liste ve kayıtların yetkin ve yetkili kişilerce
hazırlanıp hazırlanmadığının -güvenilirlik araştırmasının yapılıp
yapılmadığının- belirli olmadığını ifade etmiştir. Bu nedenlerle özel hayatın
gizliliği hakkının, haberleşme hürriyetinin, eşitlik ilkesinin, masumiyet
karinesinin ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve
çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyeti uyuşmazlığın esasına
dair aleyhinde ileri sürülen delilleri yeterince inceleyememesi, gizlilik
dereceli İKK kayıtlarına karşı kendisine tartışma imkânı verilmemesi, bu
kayıtların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile ilgili bir araştırma yapılmaması,
diğer bir ifadeyle bu kayıtlara salt üstünlük tanınmasına ilişkindir. Bu nedenle
başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
27. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma
ve adil yargılanma hakkına
sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma
hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde
dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673,
20/9/2017, § 37).
28. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "ile adil yargılanma" ibaresinin
eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası
sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine
dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36.
maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ilkelerine Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil
yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması
olanaklı değildir (Mehmet Fidan,
§ 38).
29. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule ilişkin
haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması, taraflardan birinin diğerine
göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir
şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134,
16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi, uyuşmazlığın her iki tarafına da
savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını
kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B.
No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
30. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli
yargılanma ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara,
gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla
ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların
bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş
bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılanma hakkının ihlali olarak
değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen,
B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
31. Yargılama makamları, yargılamanın taraflarınca ileri sürülen
iddiaları ve gösterdikleri delilleri gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla
birlikte belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve
gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi
esasen derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma
ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını
denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin
görevi başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını
değerlendirmektir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın
yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri
ışığında taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması
şarttır. Taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve
inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda
delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddialarının da
yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi zorunludur (Yüksel Hançer, § 19).
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
32. Somut olayda başvurucunun Astsubay Sözleşmesi'nin yenilenmemesi
işleminin askerî hizmet için kullanılan kurumsal internet sistemi üzerinden
başvurucunun gönderdiği iletiler ile gizli ibareli İKK hassasiyeti taşıyan
belgelere dayalı olarak tesis edildiği görülmektedir.
33. Başvurucu, yargılama aşamasında kurumsal internet ağında
sözü edilen -bir kısmı kabul edilmeyen- iletiler ile İKK hassasiyeti taşıyan
kayıtlar ve listenin somut delillerle ispatlanamadığına yönelik itirazlarını
ileri sürmüş ancak Daire kararında başvurucu hakkındaki iletiler ile listede
yer almasına dayanak teşkil eden somut durumlara ilişkin herhangi bir açıklama
yapılmamıştır.
34. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin yargılama sürecinde
uygulanan delil sunma ve inceleme yöntemlerinin adil yargılama hakkına
uygunluğunu denetleme görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin görevi, sözü
edilen usul işlemlerinin yargılamanın bütünlüğü içinde adil yargılanma hakkını
ihlal edip etmediğini denetlemektir. Bu bağlamda başvuruda ileri sürülmesi
durumunda adil yargılanma hakkının alt ilkeleri olan silahların eşitliği ve
çelişmeli yargılanma ilkelerine yargılama sürecinde aykırılık bulunup
bulunmadığının denetlenmesi Anayasa Mahkemesinin temel görevi kapsamındadır.
Nitekim incelenen davada, maddi vakıaları açıklanmayan ve başvurucunun
dayanağını ve sebebini bilemediği isnatlara karşı etkili bir şekilde itiraz
etme, karşı delillerini bildirme ve olaylar hakkında değerlendirme yapma
imkânından yeterince yararlanamadığı anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile AYİM
Dairesinin sadece idarenin beyanları ve gösterdiği gizlilik dereceli delilleri
dikkate alarak -üstünlük tanıyarak- bu belgelerin gerçekliği ve güvenilirliğine
ilişkin olguların varlığının ortaya koyulmaması nedeniyle başvurucunun
aleyhindeki delillerin aksini ispata imkân tanıyan usul güvencesinin
sağlanmaması başvurucuyu davalı idareye nazaran zayıf bir konuma düşürmüştür.
Bu durum, yargılamayı bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkarmıştır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete
uygun yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli
yargılama ilkesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
36. Başvurucu; eşitlik ilkesinin, masumiyet karinesinin, özel
hayatın gizliliği hakkı ve haberleşme hürriyetinin de ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Ancak başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varıldığından
anılan iddiaların ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı ile (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Esas inceleme
sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye
gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde
başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması
yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
38. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesine ve 50.000 TL manevi
tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
39. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan ([GK] B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna
varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler
belirlenmiştir.
40. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin
ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale konu kararın veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §
55,57).
41. İhlalin mahkeme kararından kaynakladığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa
Mahkemesi İçtüzügü'nün 79. maddesinin 1 numaralı
fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye
gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki
kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama
sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu
öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı
olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın
yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama
sebebinin varlığı hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü,
ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle
yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere
gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet
Doğan §§ 58, 59).
42. İncelenen başvuruda Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Astsubay
Sözleşmesi'nin yenilenmemesi işlemine karşı açılan iptal davasında adil
yargılanma hakkı kapsamındaki usul güvencelerinden olan silahların eşitliği ve
çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Dolayısıyla
ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
43. Bu durumda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma
ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul
hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar
verilmesi gerekir.
44. Öte yandan başvurucu tarafından tazminat talebinde
bulunulmuş olmakla birlikte yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili
yargı merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından
tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
45. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının
güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli
yargılama ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmak üzere -Anayasa'nın 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici
21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmış
olduğundan anılan bendin (b) alt bendi gereğince- yetkili idari yargı merciine
(Karar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesinin E.2014/1194,
K.2015/918 sayılı dosyasıyla ilgilidir.) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.714,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
24/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.