TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
EIZA KASHKOEVA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/9483)
Karar Tarihi: 26/10/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Mahmut Serhat MAHMUTOĞLU
Başvurucu
Eıza KASHKOEVA
Vekili
Av. Nebil ŞAHİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı edilme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
4. Komisyonca tedbir talebinin Bölüm tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden İçtüzük'ün 73. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Bölüm tarafından İçtüzük'ün 73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1981 doğumlu olup Kırgızistan vatandaşıdır.
10. Başvurucu, belirlenemeyen bir tarihte yasal yollardan Türkiye'ye giriş yapmıştır.
11. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine, fuhuş için aracılık ve yer temin edildiğine dair bir ihbar yapılmıştır.
12. İhbarı değerlendiren emniyet yetkilileri fuhuş için aracılık eden kişiyle müşteri kılığına girerek iletişime geçmiş ve bir pansiyonda buluşmak üzere anlaşmışlardır.
13. Soruşturma için görevlendirilen polis memuru, seri numarası alınmış paraları müşteri kılığında pansiyon işletmecisine ve N.N. isimli kadına verdikten sonra polis olduğunu açıklamış ve ilgililer hakkında soruşturma başlatılmıştır.
14. Olaya konu pansiyonun diğer odalarında da arama yapılmış ve başvurucunun iki erkekle birlikte pansiyonun zemin katında yer alan bir odada konaklama kaydı olmaksızın bulunduğu anlaşılmıştır.
15. Başvurucu, erkek arkadaşı ile maç izlemek üzere buluştuğunu ileri sürmüş ancak bu iddiası odada bulunan diğer kişiler tarafından doğrulanmamıştır.
16. İstanbul Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğünün 5/11/2015 tarihli kararıyla başvurucunun geçimini meşru olmayan yollardan sağladığı gerekçesiyle idari gözetim altına alınmasına ve sınır dışı edilmesine karar verilmiştir.
17. Başvurucu tarafından anılan kararın iptali istemiyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açılmıştır.
18. Dava dilekçesinde özetle olaya ilişkin yürütülen ceza soruşturması sonuçlanmadan başvurucunun idari gözetim altına alınmasının ve sınır dışı edilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
19. Anılan dava İdare Mahkemesinin 26/2/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Dava dosyasının incelenmesinden; 04/11/2015 günlü tutanakta, Ahlak-Kumar Büro Amirliğine bağlı polis ekipleri tarafından internet ortamında facebook -eskort sitesinden temin edilen telefondan arandığı, kendisini M. olarak tanıtan erkek şahıs bayanları gecelik gönderdiğini, cinsel ilişki ücretinin 500 TL. olduğunukabul etmeleri halinde cinsel ilişkiye girecek bayanların fotoğraflarını whatshap üzerinden gönderebileceğini beyan ettiği, polis memurlarının kabul etmeleri üzerine sonradan kimliği tespit edilen N. N. isimli bayanın resimleri ve telefon numarası atılmış, ilişki için nereye gidileceği sorulmuş, polis memurlarının da otele gidebileceklerini söylemeleri üzerine M. isimli şahıs kendisinin bildiği ve cinsel ilişki için kullanılan bir pansiyonun olduğunu ve selamını söylemesi halinde 125 TL. karşılığında kayıt olmadan ilişkiye girebileceklerini söylediği, polis memurlarının N.N. isimli bayanın telefonunu arayarak kendilerinin M.B. ile anlaştıklarını söylediklerinde N.N.nin teklifi kabul etmesi üzerine Şişli'de bulunan otele götürdükleri, belirtilen otele geldiklerinde E. isimli şahsa 125 TL. vererek 7 nolu odaya geçtikleri, N.N. ilişki için 500 TL.'yi aldıktan sonra ilişki için hazırlanmaya başladığı ve soyunduğu anda polis memurlarının N.N.yı muhafaza altına aldıkları, bu esnada fuhuş amacı ile kullanılan ve kayıt yapılmayan pansiyonun zemin katında davacı ile 2 Türk vatandaşının da muhafaza altına alındığı,gereğinin yapılması için davacının polis merkezine teslim edildiği, davacının menfaat karşılığı fuhuş yapmak suretiyle geçimini meşru olmayan yollardan sağladığından bahisle dava konusu işlemin tesis edildiği, bu işlemin iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, dava dosyasında yer alan tutanakların tetkikinden, davacı erkek arkadaşı ile orada oturduğunu iddia etmiş ise de yanında bulunan kişilerin bu iddiayı kabul etmedikleri, davacı ile yanındaki 2 Türk vatandaşının kaldıklarını iddia ettiği pansiyonda kaldıklarına dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, dolayısı ile davacının da fuhuş yaptığını kanıtladığını, ayrıca fuhuş yaparken yakalanan N.N. da pansiyonun fuhuş için kullanıldığını açıkça ikrar ettiği dikkate alındığında davacının fuhuş yapmak suretiyle geçimini meşru olmayan yollardan sağladığının sabit olduğu görüldüğünden6458 sayılı Kanunun 54/1-ç maddesi uyarınca tesis edilen dava konusu sınırdışı işleminde hukuka aykırılıkbulunmadığı sonucuna varılmıştır."
20. Bu karar, başvurucuya 20/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup 20/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
21. Başvuru formunda; idari dava dilekçesinde belirtilenlerden farklı olarak başvurucunun fuhuş yaptığına dair somut, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, bu gerekçeyle sınır dışı edilmesi hâlinde ülkesinde yaşamının tehlikeye gireceği belirtilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
22. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun "Kapsam" kenar başlıklı 2. maddesi şöyledir:
"(1) Bu Kanun, yabancılarla ilgili iş ve işlemleri; sınırlarda, sınır kapılarında ya da Türkiye içinde yabancıların münferit koruma talepleri üzerine sağlanacak uluslararası korumayı, ayrılmaya zorlandıkları ülkeye geri dönemeyen ve kitlesel olarak Türkiye’ye gelen yabancılara acil olarak sağlanacak geçici korumayı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını kapsar.
(2) Bu Kanunun uygulanmasında, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmalar ile özel kanunlardaki hükümler saklıdır."
23. 6458 sayılı Kanun’un "Geri gönderme yasağı" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez."
24. 6458 sayılı Kanun’un 29/10/2016 tarihli ve 676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (676 sayılı KHK) 35. maddesiyle değişik “Sınır dışı etme kararı” kenar başlıklı 53. maddesi şöyledir:
“(1) Sınır dışı etme kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.
(2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
(3) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde ‘54 üncü maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri ile ikinci fıkrası kapsamındakiler hariç’ yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez.”
25. 6458 sayılı Kanun’un 676 sayılı KHK’nın 36. maddesiyle değişik “Sınır dışı etme kararı alınacaklar” kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:
“(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f) İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar
j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
k) Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenler
(2) Bu maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri kapsamında oldukları değerlendirilen uluslararası koruma başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında uluslararası koruma işlemlerinin her aşamasında sınır dışı etme kararı alınabilir. ”
26. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar" kenar başlıklı 55. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) 54 üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmaz:
a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar"
27. 22/10/2014 tarihli ve 29153 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Geçici Koruma Yönetmeliği'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bu Yönetmelik kapsamında hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez."
B. Uluslararası Hukuk
1. Uluslararası Mevzuat
28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Yaşam hakkı" kenar başlıklı 2. maddesi şöyledir:
"1. Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infaz edilmesi dışında, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez.
2. Ölüm, aşağıdaki durumlardan birinde mutlak zorunlu olanı aşmayacak bir güç kullanımı sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlaline neden olmuş sayılmaz:
a) Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunmasının sağlanması;
b) Bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanmasını gerçekleştirme veya usulüne uygun olarak tutulu bulunan bir kişinin kaçmasını önleme;
c) Bir ayaklanma veya isyanın yasaya uygun olarak bastırılması"
29. Sözleşme'nin "İşkence yasağı" kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
"Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz."
30. Mültecilerin hukuki durumuna dair 28/7/1951 tarihli Sözleşme'nin (Cenevre Sözleşmesi) 33. maddesi şöyledir (Cenevre Sözleşmesi, 29/8/1961 tarihli ve 359 sayılı Kanun'la onaylanmış; 5/9/1961 tarihli ve 10898 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir):
“1. Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade ("refouler") etmeyecektir.
2. Bununla beraber, bulunduğu ülkenin güvenliği için tehlikeli sayılması yolunda ciddi sebepler bulunan veya özellikle ciddi bir adi suçtan dolayı kesinleşmiş bir hükümle mahkum olduğu için söz konusu ülkenin halkı açısından bir tehlike oluşturmaya devam eden bir mülteci, işbu hükümden yararlanmayı talep edemez.”
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Uygulaması
31. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) sınır dışı kararının uygulanması hâlinde yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin şikâyetlerle ilgili ilkesel yaklaşımı özetle şöyledir (referans alınan AİHM kararları için bkz. Soering/Birleşik Krallık, B. No: 14038/88, 7/7/1989; Saadi/İtalya [BD], B. No: 37201/06, 28/2/2008; M.S.S./Belçika ve Yunanistan [BD], B. No: 30696/09, 21/1/2011; J.K. ve diğerleri/İsveç [BD], B. No: 59166/12, 23/8/2016; Ghorbanov ve diğerleri/Türkiye, B. No: 28127/09, 3/12/2013; Mamatkulov ve Aksarov/Türkiye [BD], B. No: 46827/99, 4/2/2005; Babajanov/Türkiye, B. No: 49867/08, 10/5/2016):
"AİHM'e göre yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet edişleri ve ülkeden çıkarılmalarına ilişkin konular doğrudan o ülkenin ulusal egemenlik yetkisine ilişkin olup Sözleşme'nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır. Bir başka deyişle bu tür konularda alınan kararların medeni hak ve yükümlülüklerle ilgisi bulunmamaktadır.
Bununla birlikte bir yabancının sınır dışı edilmesi hâlinde işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına dair ciddi emareler bulunması durumunda taraf devletin Sözleşme kapsamında sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Sözleşme, işkence ve kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etmeme yükümlülüğünü içermektedir.
AİHM, Sözleşme'nin 2. (yaşam hakkı) ve 3. maddelerinin (işkence ve kötü muamele yasağı) birlikte ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerde kural olarak işkence ve kötü muamelenin mutlak şekilde yasaklandığı gerçeğinden hareketle başvuruları 3. maddeyle sınırlı olarak incelemektedir. Bu kural geri gönderilen ülkede idam cezası uygulanacağı gibi doğrudan yaşam hakkının konusunu oluşturan şikâyetler bakımından geçerli değildir.
AİHM, işkence ve kötü muamele riski bulunan ülkeye sınır dışı etmeme yükümlülüğünün kamu düzeni veya kamu güvenliği bakımından risk oluşturanlar bakımından da geçerli olduğununun ve hatta uluslararası terörizm tehlikesinin bulunduğu hâllerde bile bu yükümlülüğe bir istisna getirilemeyeceğinin altını çizmektedir.
AİHM, geri gönderilen ülkede işkence ve kötü muamele riskinin varlığını haklı gösteren önemli gerekçelerin bulunması hâlinde bu iddiaların kapsamlı ve titiz (etkili) bir şekilde incelenmesi gerektiğine dikkat çekmektedir.
AİHM, söz konusu incelemenin etkililiğinden bahsedebilmek için sınır dışı kararı uygulanmadan önce ilgili kişiye bağımsız bir mercie başvuruda bulunma imkânı sunulması ve inceleme sonuçlanıncaya kadar sınır dışı kararının uygulamasının kendiliğinden (otomatik olarak) durdurulmasının önemine vurgu yapmaktadır.
AİHM'e göre Sözleşme'nin 3. maddesinin ihlaline karar verilebilmesi için işkence ve kötü muamele iddiasının bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk düzeyine ulaşması gerekmektedir. Söz konusu riskin ciddiliği incelenirken geri gönderilecek ülkeyle ilgili koşullar taraf devletçe resen araştırılmalıdır. Bu araştırma yapılırken bağımsız insan hakları örgütlerinin ve hükûmetlerin hazırladığı ülke raporlarından yararlanılması mümkündür.
AİHM'e göre başvurucuların kişisel durumlarına ve geri gönderilecekleri ülkede karşılaşacakları risklere ilişkin iddialarını ayrıntılı şekilde açıklama ve (varsa) iddialarını destekleyen belgeleri sunma yükümlülükleri bulunmaktadır. Bir başka deyişle başvurucuların kişisel durumlarına ilişkin iddialarını ispat külfeti kendilerine aittir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 26/10/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu; fuhuş yaptığına dair herhangi bir delil bulunmadığını, kaldı ki Türk ceza mevzuatında fuhuş yapmanın suç teşkil etmediğini, olaya ilişkin ceza soruşturması tamamlanmadan sınır dışı edilmesine karar verildiğini, fuhuş yaptığı gerekçesiyle sınır dışı edilmesi hâlinde ülkesinde yaşamının tehlikeye düşebileceğini belirterek Anayasa'nın 17., 36. ve 38. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
34. Başvurucu, ayrıca sınır dışı işleminin durdurulması ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
36. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
38. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
39. Somut olayda, sınır dışı işleminin iptali istemiyle İdare Mahkemesinde açılan davada başvurucunun Kırgızistan'a sınır dışı edilmesi hâlinde kötü muameleye maruz kalacağına dair herhangi bir iddiada bulunulmamıştır. Anılan dava dilekçesinde, sadece ceza soruşturması sonuçlanmadan sınır dışı edilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
40. Başvurucunun sınır dışı edilmesi hâlinde ülkesinde kötü muameleye maruz kalacağı iddiası ilk kez Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruda ileri sürülmüştür. Dolayısıyla kötü muamele iddiası bakımından bireysel başvuruda bulunulmadan önce olağan kanun yollarının usulüne uygun şekilde tüketilmediği anlaşılmaktadır.
41. Kaldı ki başvurucunun kötü muamele iddiası bakımından daha önce tedbir kararında bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından, kötü muamele iddiasını ispata yarayacak somut bilgi ve belge sunulmaması nedeniyle başvurucunun sınır dışı edilmesi hâlinde yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılamadığına karar verilmiştir (Eiza Kashkoeva [TK], B. No: 2016/9483, 25/5/2016, §§ 18, 19). Bir an için başvuru yollarının tüketildiği kabul edilse bile anılan kararda yapılan değerlendirme ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
42. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 26/10/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.