TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEMAL EKİNCİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9912)
|
|
Karar Tarihi: 28/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Kemal EKİNCİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Cavit
ÇALIŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, maluliyet yardımı talebinin reddine ilişkin işleme
karşı açılan davada hakkaniyete aykırı olarak karar verilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının; hak edilen gelirden mahrum kalınması nedeniyle de mülkiyet
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde uzman
erbaş olarak görev yapmakta iken bölücü terör örgütü mensupları tarafından
kaçırılmış ve on sekiz ay boyunca rehin tutulmuştur. Başvurucu bu süre zarfında
işkence görmüş ve kötü muameleye tabi tutulmuştur.
7. Habur Sınır Karakolunda devlet yetkilileri tarafından teslim
alınan başvurucuya Gülhane Askerî Tıp Akademisi tarafından yapılan muayene
sonucu 22/5/2014 tarihli rapor ile travma
sonrası stres bozukluğu (kronik nitelik kazanmış) teşhisi konulmuş
ve başvurucunun TSK bünyesinde görev alamayacağına karar verilmiştir. Bu rapor
üzerine 10/2/2015 tarihinde başvurucunun TSK ile ilişiği kesilmiştir.
8. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından vazife malulü olarak kabul
edilen başvurucuya vazife malullüğü aylığı bağlanmış ve ikramiye ödemesi
yapılmıştır.
9. Başvurucu 3/1/1961 tarihli ve 205 sayılı Ordu Yardımlaşma
Kurumu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca maluliyet yardımı yapılması istemiyle
Ordu Yardımlaşma Kurumuna (OYAK) başvuruda bulunmuştur. Talep, OYAK tarafından
1/6/2015 tarihli işlemle reddedilmiştir.
10. Başvurucu söz konusu ret işleminin iptali istemiyle Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde iptal davası açmıştır. AYİM Üçüncü
Dairesi (Mahkeme) 7/4/2016 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Ret
gerekçesinde öncelikle 205 sayılı Kanun hükümlerine yer verilmiş ve bu düzenlemeler
uyarınca maluliyet yardımının kaza sonucu görev yapamaz hâle gelen TSK
personeline ödenmesinin öngörüldüğü vurgulanmıştır. Başvurucunun ise kaza ile
değil terör örgütünün planlı bir eylemi sonucu malul hâle gelmesi nedeniyle 205
sayılı Kanun'un 26. maddesi uyarınca maluliyet yardımından yararlanamayacağı
ifade edilmiştir. Sonuç olarak dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
belirtilmek suretiyle ret gerekçesi oluşturulmuştur.
11. Başvurucu nihai hükmü 17/5/2016 tarihinde tebellüğ etmesinin
ardından 27/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. 205 sayılı Kanun'un 26. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
" Malüliyet
yardımı aşağıdaki hallerde ödenir.
a) Tam ve daimi malüllük, üyelerden her hangi biri ister vazife dahili
ister vazife harici olsun, her hangi bir kaza, hastalık ve engellilik
neticesinde bir işle meşgul olmak imkanından kati surette mahrum kaldığı heyeti
sıhhiye raporu ile tebeyyün ettiği takdirde tam ve daimi malül
addedilir.
Muvakkat ve kısmi malüllük
ile muvakkat hastalıklar tam ve daimi malülliyet mefhumunun haricindedir. Ancak, vücudun
yarısının felci, iki kol veya iki bacağın, iki elin, iki ayağın ve iki gözün,
bir kol ile bir bacağın, bir el ile bir ayağın tamamiyle
kaybı, tedavisi gayrikabil daimi hastalıklarla
gayrikabil tedavi olduğu heyeti sıhhiye raporu ile tebeyyün edip Kurumca da
vazifeye devamına imkan olmadığı kabul edilen sair hastalıklar tam ve daimi
hali olarak kabul edilir.
Hastalık sebebiyle yapılacak tam ve daimi malüliyet yardımı, malüliyet halinin tesbitinden bir
sene sonra ödenir.
Tam ve daimi malüliyet yardımı 25 inci madde gereğince hesaplanan ölüm
yardımı gibi hesap ve tesviye olunur.
b) Kısmi malüllük,
üyelerden birisi her hangi bir kaza dolayısiyle daimi ve fakat kısmi bir malüliyete
uğradığı takdirde işbu kanunun ilişik 2 No.lu tablodaki nispetler dahilinde
kısmi malüliyet yardımına hak kazanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu; 205 sayılı Kanun hükümlerinin açıkça hatalı
uygulandığını, kendisinin terör eylemi ile iş göremez hâle geldiğini, maluliyet
yardımı şartlarının eksik değerlendirildiğini, yardımı alma koşullarını
taşıdığını belirterek mahkemeye erişim hakkının, hukuk devleti ilkesinin,
eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Şikâyetlerin özü uyuşmazlık konusu işlemin
hukuka aykırı olduğu ve Mahkeme tarafından hukuka aykırı karar verildiği
iddialarına yönelik olduğundan şikâyetin yargılamanın sonucu itibarıyla adil
olmadığı iddiası kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
16. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması, uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
17. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek
yukarıda belirtilen (bkz. § 10) gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
18. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması, yukarıda
anılan ilkeler (bkz. § 16) uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli Mahkemenin takdirinde
olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.
19. Buna göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar,
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan
bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir..
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, hak ettiği maluliyet yardımını alamaması
nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse,
önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır (Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, B. No:
2013/1178, 5/11/2015, § 54). Bu nedenle öncelikle başvurucunun Anayasa'nın 35.
maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin bir menfaate sahip olup
olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, §
26; İhsan Vurucuoğlu,
B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31).
23. Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı mevcut
mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin hâlihazırda sahibi
olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkı -kişinin bu konudaki menfaati ne
kadar güçlü olursa olsun- Anayasa'yla korunan mülkiyet kavramı içinde değildir.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki Anayasa'nın 35. maddesi soyut bir temele
dayalı olarak mülkiyete erişmeyi ve mülkiyeti edinmeyi değil mülkiyet hakkını
güvence altına almaktadır. Bu hususun istisnası olarak belli durumlarda bir ekonomik değer veya icrası mümkün bir alacağı elde etmeye yönelik meşru bir beklenti Anayasa'da yer alan
mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir (Kemal
Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37; Mehmet Şentürk [GK], B. No: 2014/13478,
25/7/2017, §§ 41, 53; Mustafa Ateşoğlu ve
diğerleri, §§ 52-54).
24. Meşru beklenti objektif temelden uzak bir beklenti olmayıp
belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu
gösteren yerleşik bir yargı içtihadına ya da aynî menfaatle ilgili hukuki bir
işleme dayanan yeterli derecede somut nitelikteki bir beklentidir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660,
20/3/2014, § 28;Mehmet Şentürk, § 42). Dolayısıyla Anayasa ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma kapsamında olan meşru
beklentiye dayalı mülkiyet hakkının tespiti mevcut hukuk sisteminde iddia
edilen mülkiyet iddiasının tanınmasına bağlı olup bu tespit, mevzuat hükümleri
ve yargı kararları ile yapılmaktadır (Üçgen
Nakliyat Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/845, 20/11/2014, § 37).
Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece mülkiyet hakkı kapsamında ileri
sürülebilir bir iddianın varlığı meşru beklentinin kabulü için yeterli değildir
(Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi,
§ 37).
25. Başvurucu 205 sayılı Kanun'un 26. maddesi uyarınca lehine
maluliyet yardımı ödenmesini talep etmiştir. İdare ve yargı mercileri ise
anılan yardımın ancak kaza sonucu görev yapamaz hâle gelen TSK personeline
ödenebileceğini belirterek talebi hukuki dayanaktan yoksun bulmuştur. Yargı
makamları önünde özlük haklarına ilişkin iddiasını ispat edemeyen ve belirli
bir kanun hükmüne ya da istikrarlı bir içtihada dayanmayan başvurucunun
Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı kapsamına giren
bir ekonomik değeri veya en azından böyle bir değeri elde etme yönünde meşru
beklentisi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesi
kapsamına giren korunmaya değer bir menfaati bulunmadığı anlaşıldığından
başvurunun bu kısmının konu bakımından
yetkisizlik nedeni ile kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.